YA MUM YA PARA
Metin Önal MengüÅŸoÄŸlu
Kandil geceleri namıyla, yaşadığımız toplumda
kutsanarak itibar gören yarı resmi geceler bulunmaktadır. Kandil kelimesi Latin
kökenli olmakla birlikte Arapça ve Türkçeye de girmiÅŸtir. Niçin, nasıl
girmiÅŸtir; üzerinde biraz düÅŸünelim. Bu gecelerin daha gündüzünden baÅŸlanarak
kutlandığına şahit olmaktayız. İnsanlar birbirlerine tebrik mesajları atmakta,
yüz yüze görüÅŸerek kutlamalarda bulunmaktalar. Ä°ÅŸin bir de ekonomik boyutu var.
Kandil simitleriyle baÅŸlıyor. O günlerde gazeteler sayfa sayısını
artırmakta kandil kutlama reklamı basmakta, radyo ve televizyonlar
geceye özgü anma
programları ve mevlitler düzenlemektedir. Kutlamaların sahih kaynağı nedir,
nereden gelmektedir pek merak eden yok. ÇoÄŸu kimse mademki yüzlerce yıldan beri
uygulana gelmektedir, öyleyse doÄŸrudur düÅŸüncesiyle hareket etmektedir. Yani
bir nevi ataların dini üzere davranmaktadırlar. Atalar elbette her zaman
yanılmış olamazlar. Ancak ataların dinleri ile Allah’ın din’i
arasında bir çatışma çıktığında insanlar hangisini tercih edecektir; soru
budur. Acaba Allah, gönderdiÄŸi Kitap’ta müminlerden böyle özel gün ve gecelerde
daha ziyade kendisini anmalarını istemiÅŸ ve bir vaad’de bulunmuÅŸ mudur? Bu yazı
vesilesiyle birkaç soru iÅŸareti koyarak insanların yeniden düÅŸünmesini saÄŸlama
denemesi yapmak istedik.
Åžuradan baÅŸlayabiliriz; ÅŸehirlerin ara sokaklarında, küçük çocuklar,
sokağı bir yandan diÄŸer yana kadar gerilen iplerle kapatarak, gelip geçenlere
ÅŸöyle seslenirler: “Ya mum ya para!” Bu talebin kökeninde yatan sebep
ne ola ki? Bir düÅŸünelim. Acaba Müslümanların yaÅŸadığı bölgelerde, halkların
arasına karışmış, kendileriyle kültürel ve folklorik anlamda kaynaÅŸmış,
sayıları bir hayli kabarık olan Hıristiyanların varlığıyla alakalı mıdır? Çünkü
toplumda birçok alışkanlık bazı Hıristiyan ayinleriyle ilginç benzerlikler
göstermektedir.
Bugün sözgelimi Midyat’ta hâlâ çok sayıda Hıristiyan var. Bizim Türkiye
toplumu, insiyaklarıyla/içgüdüleriyle hareket eden ve maalesef çok düÅŸünen bir
toplum olmadığı için, nerede bir Arap görse, onun Müslüman olduÄŸu zehabına
kapılır. Bu çok büyük bir yanılgıdır. Suriye, Irak, Ä°ran ve Arabistan’da
(Arabistan’ın Hicaz bölgesindeki nüfus cüzdanı Müslümanlarını da unutmadan) çok
sayıda Arap kökenli insan, Hıristiyan’dır. Öyle ki yeryüzünde Arap Hıristiyan
sayısı Türk Hıristiyan’dan çok fazladır. Hele Lübnan’da bir hayli
Hıristiyan nüfus bulunmaktadır. Dolayısıyla Arap Hıristiyanlar kandilin yani
mumun kutsallığından haberdardır.
Bilinmektedir ki Hıristiyanlar Kilise dışında ibadet edemezler. Onların
ibadetleri haftada bir defa kiliseye uğrayarak oradaki ayine katılmak ve İsa,
Meryem yahut Haç’ın, bulamazlarsa bir Çan’ın önünde istavroz çıkartmak ve
Kilise’de mum yakmaktan ibarettir. Yani mevcut Hıristiyanlık bu haliyle bir tür
fetiÅŸist dine dönüÅŸtürülmüÅŸtür. Günahkârlar ise yine Kiliseye uÄŸrayarak
günahsızlığına inanılan Papazın karşısında günahlarını itiraf eder, böylece
Tanrı nazarında papazın yüzü suyu hürmetine temizlendiklerine
inanırlar. Kaygıların merkezileÅŸtiÄŸi nokta odur ki, masum Müslüman çocukları,
eÄŸer ciddi biçimde uyarılmazlarsa, çevrelerinde, medyada, okulda, sinema ve
tiyatroda sınırsız biçimde tanıklık ettikleri benzer uygulamaların büyüsüne
kapılırlar. Mumdan bahsetmiÅŸtik. Türkiye’de kandil geceleri öncesi,
insanların önünü kesen çocukların, “ya mum ya da para” dilenmelerine
de değinmiştik. Şimdi maksadımızın ne olduğuna gelelim. Parayı anlıyoruz,
çocuklar kendilerine mahalle bakkalından bombom ÅŸekeri alacaklar. Peki, mumu
neden talep etmektedirler acaba? Yoksa geçmiÅŸte mahallelerinde yaÅŸayan
Hıristiyan çocuklarının yortularda, ayinlerde, ÅŸölen ve törenlerde kilisede
yakmak, bundan bir oyun çıkartmak maksadıyla ebeveynlerinden mum istemelerine
mi özenmektedirler? Oysa müminlerin mum yakacak bir kiliseleri yok ki.
Bir husus daha var. Yine aralarında yaşadığımız toplumda kimi
telakkiler dikkat çekicidir. Nan-ı aziz diye bir söz söylenir,
aziz ekmek anlamına gelen bu söze bazen, kendisine su ikrâm eden
küçüklere büyüklerin, “su gibi aziz ol” deyiÅŸini de katabiliriz. Oysa
biliyoruz ki Cenab-ı Allah Kur’an’da “izzet Allah’ın, Resulünün ve
müminlerindir”diyor. Bunun dışındaki izzet iddiaları kibir, riya, heva,
heves ve yalandır. Yani bir insanın “benim izzetim var” diyebilmesi
için mümin ya da Allah elçisi olması lazımdır. Bir de bizatihi Allah’ın izzeti
vardır. Onun dışında yaratılmış hiçbir nesnenin ve nimetin izzeti söz
konusu olamaz.
Nesneler ve nimetler insanların emrine verilmişlerdir. İnsanlar, iman
etmedikçe kendilerinde bulunması mümkün olmayan bir ahvalin, onların emrine
verilmiÅŸ ÅŸeylerde bulunması iddiası temelsiz bir iddiadır. EÄŸer Allah’ın
vahdaniyetine imana ulaÅŸmamış ve hala O’na ortaklar koÅŸuyorsa, insanların bile
izzetinden söz edilemeyeceÄŸine göre mum, tasvir, heykel, mabet, din adamı,
ekmek gibi nesne ve sıfatların izzeti düÅŸünülemez bile. Oysa Hıristiyanlar
kendilerine gönderilen din’i geçmiÅŸ fetiÅŸist inançlarıyla karıştırarak
yaÅŸamaktadırlar. Böylece kimi nesne ve sıfatlara kutsallık yüklemekte ve onları
da hayatlarına katarak ayinler icra etmektedirler. Bu sebepten diyorum ki acaba
gerek mum gerekse aziz ekmek ve hatta kutsal ÅŸarap
gibi benimsemeler, tipik Hıristiyan itikatları ile bir akrabalık taşıyor
mu?
Asırlardan beri Hıristiyanlarla bir arada yaÅŸayan Müslüman halkların,
teslimiyetlerini bilinçli imana yükseltemeyen bilgisiz ve düÅŸüncesiz geniÅŸ
kitleleri, maalesef Kandil Geceleri gibi aslı astarı olmayan kutlama
gün ve gecelerinde mum talebinde bulunmaktadırlar. EkmeÄŸi aziz
sayabilmektedirler. Oysa Müslümanlar için ne mum ne de ekmek aziz olmadığı gibi
bunlar insanlara hizmet için yaratılmış nimetlerdir sadece. Onları kutsamak
gibi ilkel bir anlayış nasıl Müslüman bir gönülde barınabilir? Müslüman bir
idrak, hayatı kutsal ve profan diye ikiye ayıramaz. Böylesi düalist (ikici) bir
mantık ancak Batı zihninin üretimi sapkın bir anlayış ürünüdür. Zira hayatın
esasında Müslümanlara göre Tevhid vardır.
Müslümanlar için bütün yeryüzü mescittir. Onlar temiz olmak
koÅŸuluyla her yerde Allah’a secde edebilirler. Onların herhangi bir ibadet için
bir mabede ihtiyaçları yoktur. Kapalı mekânlar sosyal zaruretler sebebiyle inÅŸa
edilmiÅŸlerdir. Ayrıca ibadet kavramı da ayinden çok farklı bir iÅŸtir.
Müslümanların meÅŸru olan bütün davranışları, Allah’a kulluk bilinci
taşıdığından, ibadet kavramı içerisinde mütalaa edilir. Ama Ä°slâm’ın dışındaki
dinlerin ritüelleri, dikkat edilirse tamamıyla ÅŸölen ve tören havasında geçen
ayinlerden ibarettir. Ä°lkel kabilelerin yönelimleriyle birçok ortak yönü vardır
ayinlerin. Ayinler birer trans hali, nirvana özentisi görüntüsünde iken,
müminlerin Allah’a yöneliÅŸleri bir bilinç ve göz açıklığı hadisesidir.
“Fatihasız namaz olmaz” denilmiÅŸtir. Fatiha’daki yedi
âyetin manasını düÅŸünmek bile, ibadet ile ayin arasındaki farkı gösterecektir.
Kiliselerdeki müzik, mekânın bilhassa loÅŸ ve yarı karanlık görüntüsü, ayin
esnasındaki sessizlik, ortamı kaplaması bilhassa istenen manevi atmosfer, yapay
bir görüntü arz eder. Ama müminlerin tekbir ile baÅŸlayıp selam ile sona eren
salât (namaz) yönelimi, huÅŸu ile yani azami ölçüde kendinde oluÅŸla gerçekleÅŸen,
bir tanıklık eylemidir. Tanrı’nın tekliÄŸine ve Son Allah Elçisi’nin evvela
Allah’ın kulu sonra da habercisi olduÄŸuna tanıklıktır bu. Ayrıca müminlerin
bütün Allah’a yönelimlerinde “niyet” esastır. “Niyet” ise
kişinin ne yaptığını biliyor olması anlamına gelir. Bu bakımdan
inandığını iddia eden ÅŸimdiki geniÅŸ kitlelere bakarak, Ä°slâm’ı tanımaya
çalışanlar, sahih bilgi edinemezler. Çünkü hem zihinler, hem de uygulamalar
maalesef bulanmış ve baÅŸka dindarlara özenerek ayin formuna dönüÅŸmüÅŸtür.
Öyleyse Müslümanların ibadet için ne mabede, ne kutsal bir gün ve geceye, ne
din adamına, ne bir ibadet nesnesine ihtiyaçları vardır. Onlar her an
dilerlerse hiçbir aracıya ihtiyaç duymaksızın doÄŸrudan Allah ile temasa
geçebilirler. Ve yine bilirler ki Allah, insanlara ÅŸah damarlarından daha
yakındır; gökte veya yukarılarda, uzanılamayacak bir yerde deÄŸildir.
Kutsallık kavramı üzerinde yeniden düÅŸünmek umuduyla.
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |