15-10-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Güncel Yazılar arrow YA MUM YA PARA
YA MUM YA PARA PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 3
KötüÇok iyi 
Yazar Metin Önal MengüşoÄŸlu   
07-08-2012
YA MUM YA PARA
                                                         
                                   Metin Önal MengüÅŸoÄŸlu
Kandil geceleri namıyla, yaÅŸadığımız toplumda kutsanarak itibar gören yarı resmi geceler bulunmaktadır. Kandil kelimesi Latin kökenli olmakla birlikte Arapça ve Türkçeye de girmiÅŸtir. Niçin, nasıl girmiÅŸtir; üzerinde biraz düÅŸünelim. Bu gecelerin daha gündüzünden baÅŸlanarak kutlandığına ÅŸahit olmaktayız. Ä°nsanlar birbirlerine tebrik mesajları atmakta, yüz yüze görüÅŸerek kutlamalarda bulunmaktalar. Ä°ÅŸin bir de ekonomik boyutu var. Kandil simitleriyle baÅŸlıyor. O günlerde gazeteler sayfa sayısını artırmakta  kandil kutlama reklamı basmakta, radyo ve televizyonlar geceye özgü anma
programları ve mevlitler düzenlemektedir. Kutlamaların sahih kaynağı nedir, nereden gelmektedir pek merak eden yok. ÇoÄŸu kimse mademki yüzlerce yıldan beri uygulana gelmektedir, öyleyse doÄŸrudur düÅŸüncesiyle hareket etmektedir. Yani bir nevi ataların dini üzere davranmaktadırlar. Atalar elbette her zaman yanılmış olamazlar. Ancak ataların dinleri ile Allah’ın din’i arasında bir çatışma çıktığında insanlar hangisini tercih edecektir; soru budur. Acaba Allah, gönderdiÄŸi Kitap’ta müminlerden böyle özel gün ve gecelerde daha ziyade kendisini anmalarını istemiÅŸ ve bir vaad’de bulunmuÅŸ mudur? Bu yazı vesilesiyle birkaç soru iÅŸareti koyarak insanların yeniden düÅŸünmesini saÄŸlama denemesi yapmak istedik.

Åžuradan baÅŸlayabiliriz; ÅŸehirlerin ara sokaklarında, küçük çocuklar, sokağı bir yandan diÄŸer yana kadar gerilen iplerle kapatarak, gelip geçenlere ÅŸöyle seslenirler: “Ya mum ya para!” Bu talebin kökeninde yatan sebep ne ola ki? Bir düÅŸünelim. Acaba Müslümanların yaÅŸadığı bölgelerde, halkların arasına karışmış, kendileriyle kültürel ve folklorik anlamda kaynaÅŸmış, sayıları bir hayli kabarık olan Hıristiyanların varlığıyla alakalı mıdır? Çünkü toplumda birçok alışkanlık bazı Hıristiyan ayinleriyle ilginç benzerlikler göstermektedir.

Bugün sözgelimi Midyat’ta hâlâ çok sayıda Hıristiyan var. Bizim Türkiye toplumu, insiyaklarıyla/içgüdüleriyle hareket eden ve maalesef çok düÅŸünen bir toplum olmadığı için, nerede bir Arap görse, onun Müslüman olduÄŸu zehabına kapılır. Bu çok büyük bir yanılgıdır. Suriye, Irak, Ä°ran ve Arabistan’da (Arabistan’ın Hicaz bölgesindeki nüfus cüzdanı Müslümanlarını da unutmadan) çok sayıda Arap kökenli insan, Hıristiyan’dır. Öyle ki yeryüzünde Arap Hıristiyan sayısı Türk Hıristiyan’dan çok fazladır.  Hele Lübnan’da bir hayli Hıristiyan nüfus bulunmaktadır. Dolayısıyla Arap Hıristiyanlar kandilin yani mumun kutsallığından haberdardır.

Bilinmektedir ki Hıristiyanlar Kilise dışında ibadet edemezler. Onların ibadetleri haftada bir defa kiliseye uÄŸrayarak oradaki ayine katılmak ve Ä°sa, Meryem yahut Haç’ın, bulamazlarsa bir Çan’ın önünde istavroz çıkartmak ve Kilise’de mum yakmaktan ibarettir. Yani mevcut Hıristiyanlık bu haliyle bir tür fetiÅŸist dine dönüÅŸtürülmüÅŸtür. Günahkârlar ise yine Kiliseye uÄŸrayarak günahsızlığına inanılan Papazın karşısında günahlarını itiraf eder, böylece Tanrı nazarında papazın yüzü suyu hürmetine temizlendiklerine inanırlar. Kaygıların merkezileÅŸtiÄŸi nokta odur ki, masum Müslüman çocukları, eÄŸer ciddi biçimde uyarılmazlarsa, çevrelerinde, medyada, okulda, sinema ve tiyatroda sınırsız biçimde tanıklık ettikleri benzer uygulamaların büyüsüne kapılırlar.
Mumdan bahsetmiÅŸtik. Türkiye’de kandil geceleri öncesi, insanların önünü kesen çocukların, “ya mum ya da para” dilenmelerine de deÄŸinmiÅŸtik. Åžimdi maksadımızın ne olduÄŸuna gelelim. Parayı anlıyoruz, çocuklar kendilerine mahalle bakkalından bombom ÅŸekeri alacaklar. Peki, mumu neden talep etmektedirler acaba? Yoksa geçmiÅŸte mahallelerinde yaÅŸayan Hıristiyan çocuklarının yortularda, ayinlerde, ÅŸölen ve törenlerde kilisede yakmak, bundan bir oyun çıkartmak maksadıyla ebeveynlerinden mum istemelerine mi özenmektedirler? Oysa müminlerin mum yakacak bir kiliseleri yok ki.

Bir husus daha var. Yine aralarında yaÅŸadığımız toplumda kimi telakkiler dikkat çekicidir. Nan-ı aziz diye bir söz söylenir, aziz ekmek anlamına gelen bu söze bazen, kendisine su ikrâm eden küçüklere büyüklerin, “su gibi aziz ol” deyiÅŸini de katabiliriz. Oysa biliyoruz ki Cenab-ı Allah Kur’an’da “izzet Allah’ın, Resulünün ve müminlerindir”diyor. Bunun dışındaki izzet iddiaları kibir, riya, heva, heves ve yalandır. Yani bir insanın “benim izzetim var” diyebilmesi için mümin ya da Allah elçisi olması lazımdır. Bir de bizatihi Allah’ın izzeti vardır.  Onun dışında yaratılmış hiçbir nesnenin ve nimetin izzeti söz konusu olamaz.

Nesneler ve nimetler insanların emrine verilmiÅŸlerdir. Ä°nsanlar, iman etmedikçe kendilerinde bulunması mümkün olmayan bir ahvalin, onların emrine verilmiÅŸ ÅŸeylerde bulunması iddiası temelsiz bir iddiadır. EÄŸer Allah’ın vahdaniyetine imana ulaÅŸmamış ve hala O’na ortaklar koÅŸuyorsa, insanların bile izzetinden söz edilemeyeceÄŸine göre mum, tasvir, heykel, mabet, din adamı, ekmek gibi nesne ve sıfatların izzeti düÅŸünülemez bile. Oysa Hıristiyanlar kendilerine gönderilen din’i geçmiÅŸ fetiÅŸist inançlarıyla karıştırarak yaÅŸamaktadırlar. Böylece kimi nesne ve sıfatlara kutsallık yüklemekte ve onları da hayatlarına katarak ayinler icra etmektedirler. Bu sebepten diyorum ki acaba gerek mum gerekse aziz ekmek ve hatta kutsal ÅŸarap gibi benimsemeler, tipik Hıristiyan itikatları ile bir akrabalık taşıyor mu?

Asırlardan beri Hıristiyanlarla bir arada yaÅŸayan Müslüman halkların, teslimiyetlerini bilinçli imana yükseltemeyen bilgisiz ve düÅŸüncesiz geniÅŸ kitleleri, maalesef Kandil Geceleri gibi aslı astarı olmayan kutlama gün ve gecelerinde mum talebinde bulunmaktadırlar. EkmeÄŸi aziz sayabilmektedirler. Oysa Müslümanlar için ne mum ne de ekmek aziz olmadığı gibi bunlar insanlara hizmet için yaratılmış nimetlerdir sadece. Onları kutsamak gibi ilkel bir anlayış nasıl Müslüman bir gönülde barınabilir? Müslüman bir idrak, hayatı kutsal ve profan diye ikiye ayıramaz. Böylesi düalist (ikici) bir mantık ancak Batı zihninin üretimi sapkın bir anlayış ürünüdür. Zira hayatın esasında Müslümanlara göre Tevhid vardır.

 Müslümanlar için bütün yeryüzü mescittir. Onlar temiz olmak koÅŸuluyla her yerde Allah’a secde edebilirler. Onların herhangi bir ibadet için bir mabede ihtiyaçları yoktur. Kapalı mekânlar sosyal zaruretler sebebiyle inÅŸa edilmiÅŸlerdir. Ayrıca ibadet kavramı da ayinden çok farklı bir iÅŸtir. Müslümanların meÅŸru olan bütün davranışları, Allah’a kulluk bilinci taşıdığından, ibadet kavramı içerisinde mütalaa edilir. Ama Ä°slâm’ın dışındaki dinlerin ritüelleri, dikkat edilirse tamamıyla ÅŸölen ve tören havasında geçen ayinlerden ibarettir. Ä°lkel kabilelerin yönelimleriyle birçok ortak yönü vardır ayinlerin. Ayinler birer trans hali, nirvana özentisi görüntüsünde iken, müminlerin Allah’a yöneliÅŸleri bir bilinç ve göz açıklığı hadisesidir.

 “Fatihasız namaz olmaz” denilmiÅŸtir. Fatiha’daki yedi âyetin manasını düÅŸünmek bile, ibadet ile ayin arasındaki farkı gösterecektir. Kiliselerdeki müzik, mekânın bilhassa loÅŸ ve yarı karanlık görüntüsü, ayin esnasındaki sessizlik, ortamı kaplaması bilhassa istenen manevi atmosfer, yapay bir görüntü arz eder. Ama müminlerin tekbir ile baÅŸlayıp selam ile sona eren salât (namaz) yönelimi, huÅŸu ile yani azami ölçüde kendinde oluÅŸla gerçekleÅŸen, bir tanıklık eylemidir. Tanrı’nın tekliÄŸine ve Son Allah Elçisi’nin evvela Allah’ın kulu sonra da habercisi olduÄŸuna tanıklıktır bu. Ayrıca müminlerin bütün Allah’a yönelimlerinde “niyet” esastır. “Niyet” ise kiÅŸinin ne yaptığını biliyor olması anlamına gelir. Bu bakımdan inandığını iddia eden ÅŸimdiki geniÅŸ kitlelere bakarak, Ä°slâm’ı tanımaya çalışanlar, sahih bilgi edinemezler. Çünkü hem zihinler, hem de uygulamalar maalesef bulanmış ve baÅŸka dindarlara özenerek ayin formuna dönüÅŸmüÅŸtür. Öyleyse Müslümanların ibadet için ne mabede, ne kutsal bir gün ve geceye, ne din adamına, ne bir ibadet nesnesine ihtiyaçları vardır. Onlar her an dilerlerse hiçbir aracıya ihtiyaç duymaksızın doÄŸrudan Allah ile temasa geçebilirler. Ve yine bilirler ki Allah, insanlara ÅŸah damarlarından daha yakındır; gökte veya yukarılarda, uzanılamayacak bir yerde deÄŸildir. Kutsallık kavramı üzerinde yeniden düÅŸünmek umuduyla.

Yorum

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 09-08-2012 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
120910548 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net