MEDRESEDEN SERASKERLÄ°ÄžE HÜSEYÄ°N AVNÄ° PAÅžA
NaÅŸir
Miammar’da, Mısır’da asit havuzlarında,
Yemen’de, Cezayir’de, Balkanlarda, Filistin’de, Kafkaslarda,
Türkistan’da insanlık haklarını savunurken; yurduna hasret, yakınlarına
hasret can feda etmiÅŸ, adları unutulmuÅŸ, tüm mazlumlarımıza; onların aziz
hatıralarına; hürmet ve ihtiramla ithaf
ediyorum. BÄ°LÂL
SÜRGEÇ-ANKARA-2012
Ä°ÇÄ°NDEKÄ°LER
Giriş: Bir İlim Dalı OlarakTarih
Hüseyin Avni PaÅŸa’nın HayatHikâyesi
Hüseyin Avni PaÅŸa’nın SürgüneGönderilmesi
RusSiyaseti ve Hüseyin Avni PaÅŸa
HüseyinAvni PaÅŸa’nın Balkanlardaki Faaliyeti
HüseyinAvni PaÅŸa’nın Hizmetleri
HüseyinAvni PaÅŸa’nın Sarayla Arasının Açılması
DarbeTakımı
SüleymanPaÅŸa’nın Ä°nkılâb-ı Hissi
SultanAbdülaziz’in Hal’ Edilmesi
SultanAbdülaziz’in Ölümü
HüseyinAvni PaÅŸa’nın Öldürülmesi
Eskader’inAnma Toplantısı
HüseyinAvni PaÅŸa Hakkında Yazılanlar
ÜnIspata Dergisi ve Hüseyin Avni PaÅŸa
AhmedMithad Efendi
HâfızMehmed Bey
BirDarbenin Anatomisi
Ä°smailHâmi DaniÅŸmend
BaşımızaGelenler mi? Mehmed Arif’in Başına Gelenler mi?
KadirMısıroÄŸlu’nun Bir Eseri
BirÄ°slâm Fedaisi
BirRoman Daha
KarçınzadeSüleyman Åžükrü
Åžarl(Charles) Mismer’in Hatıralarında Hüseyin Avni PaÅŸa
HüseyinAvni PaÅŸa’nın Åžahsiyeti
HüseyinAvni PaÅŸa’nın Siyasi GörüÅŸü
Böcüzâde’ninIsparta Tarihi’inde Hüseyin Avni PaÅŸa
RamazanTopraklı ve Paşa Hakkında Yeni Belgeler
Sonuç
Kaynakça
Ekler:O Devir ve Paşa Hakkında Şiirler
TAKDÄ°M-1:
"Sadrazam ve Serasker Hüseyin Avni
PaÅŸa"
Halîm KIYAK - Gelendost Belediye BaÅŸkanı
Eski bir öÄŸretmen, ÅŸimdi de hem bir yönetici hem debir siyasetçi olarak;
hemÅŸehrimiz H. Avni PaÅŸa’ya ya-pılan yalan yanlışithamlar yüzünden baÄŸrımızdan
çıkmış olan bu kahraman insanımıza; çocuklarımızave caddele-rimize Hüseyin Avni
adını vermenin ötesinde yeteri ka-dar sahipçıkamadık.
Bir hemşehrisi olarak Paşa hakkında bizlerin araş-tırmayapması gerekirken
Elazığlı olan, hak ve hakikat aşığı Bilâl SÜRGEÇ Beyefendi’nin;Medreseden
Seras-kerliÄŸe Hüseyin Avni PaÅŸaadlı kitabı; bizleri çok duygu-landırdı ve
sevindirdi.
H. Avni PaÅŸa’nın o günkü durumlarını araÅŸtıraraktarihimizdeki bir yanlışı
düzeltmek ve insanlarımıza tari-himizi doÄŸrubilgilerle anlatmak için bu kitabı
kaleme alan Bilâl SÜRGEÇ Beyefendi’yi tarihinderinliklerini gün yüzüne çıkarmak
için yaptığı bu güzel çalışmasından dolayı hemkutluyorum; hem de bir
Gelendostlu ve Avni PaÅŸa’nın hemÅŸehrisi olarak teÅŸekkürediyorum.
Sayın Bilâl
Hocam yazmış olduÄŸu bukitabıyla Isparta ve Gelendostlu hemÅŸerilerimi büyük zan
altından kurtarmıştır.Hem bir öÄŸretmen olarak; hem de Gelendost Belediye
BaÅŸkanı olarak buçalışmasından dolayı Bilâl SÜRGEÇ Hocama teÅŸekkür eder,
baÅŸarılarının devamınıdilerim. Bu kitabın ülkemize; insanlarımıza yeni bir
tarih araÅŸtırma çığırıaçacağını temenni eder, hayırlı olmasını dilerim. 16. 04.
2012
Halîm KIYAK
Gelendost
Belediye Başkanı
TAKDÄ°M-2:
Ramazan TOPRAKLI - Hamideli DerneÄŸi
BaÅŸkanı Hakkında yazılmış olan tarih kitaplarında bugüne kadar, hep
saldırıya ugramış olanHüseyin Avni PaÅŸa’nın müsbet yönlerini yazmak bir cesaret
iÅŸidir.
HüseyinAvni PaÅŸa’yı, PaÅŸa’nın aleyhinde yazan kiÅŸilere karşı savunan;
onların küfür,itham, yalan ve saldırılarına cevap veren kızından baÅŸka;
özel olarak PaÅŸa’yı ele alıp inceleyen; sözü edildiÄŸindebir kaç cümle sarf
ederek hakkını teslim edenin dışında kimse çıkmamıştır.
Özellikleher askeri müdahale tarihi söz konsu edildiÄŸinde PaÅŸa gündeme
getirilerekhakkında hakaretnâmeler ve küfürnâmeler yazılmıştır. Halbûki 27
Mayıs, 12 Mart,12 Eylül hatta 28 Åžuabatı yapanlarla PaÅŸa’nın hiçbir benzer
tarafı yoktur. Cumhuriyetdönemindeki bu müdahaleler; seçimle iÅŸ başına gelen,
dört yılda bir seçimledeÄŸiÅŸmesi muhtemel siyasi partilerin iktidarlarına karşı
yapılmıştır. HüseyinAvni PaÅŸa ise bir saltanat dönemi paÅŸasıdır.
PaÅŸa’nınIsparta’ya sürgün edilmesi, Rus büyükelçisi Ä°gniyatef’in, Mısır
kethüdasıAbraham PaÅŸa’nın ayak oyunları ile görevinden alınmasının, sürgün
edilmesinin,nâmus ve haysiyetine dokunan iftiralara maruz kalmasınının
benzerine Cumhuriyettarihinde yukarıdaki askeri müdahaleleri yapanların hiç
biri muhatap olmadı. AdnanMenderes, Süleyman Demirel ve Necmeddin Erbakan,
hiçbir zaman kendinidevirenleri incitmediler.
PaÅŸaaleyhinde bulunan tarihçiler bile onun saraydakiorta oyunlarda
taklidinin yapıldığı, Anadolu’dan gelip köylü kökenli oluÅŸununalay konusu
edildiÄŸini yazmışlardır. Küçük rütbeli subay olduÄŸu halde askerliklepek alâkası
olmayan, BeyoÄŸlu’nda kabadayılık yapan Çerkez Hasan, serasker olanHüseyin Avni
PaÅŸa’yı dövmeye kalkmıştır. Saraya sırtını dayayan Çerkes Hasan’ı görevyerine
göndermeye H. Avni PaÅŸa’nın gücü yetmemiÅŸtir. En demokratik ülkede biryüzbaşı
genelkurmay baÅŸkanına bırakındövmeyi saygısızlık bir harekette bulunsa ne
yaparlar?!
PaÅŸa’nıhal’den sonra Dolmabahçe sarayına gelip Sultan Abdülaziz’in
yakınlarınıhal’in bir mecburiyet olduÄŸunu, kimseye iliÅŸilmeyeceÄŸini hekesin
iÅŸine vegücüne bakmasına dair sözü, Fahri Bey ile Ethem Bey’in Sultan
Abdülaziz’ingiyim ve yiyecekle ilgili isteklerini hal’in ikinci günü haberdar
ediliredilmez yerine getirmesi, onun ne kadar yüksek seciyeli bir komutan
olduÄŸunugösterir.Hal edilen padiÅŸaha kötü muamele yapanların kimler olduÄŸunu
SultanAbdülziz’in annesi Pertevniyal valide sultanın sergüzeÅŸtnamesini
okusunlar.
Pertevniyal Sultan, hal’den dolayı hal ekibini suçluyor ancak
kendilerine yapılan kötümuamelenin suçlusu olarak V Murad’ın annesi Åževkafza
Sultanı gösteriyor.
Sarayın bir seraskeri alayaalarak tahkir ettiğini Yıldız Mahkemesinde
Midhat PaÅŸa o sırada hayatta olanPertevniyal Sultanı ÅŸahit göstererek
anlatıyor.Gerçek dışı olsa buna cesaretedebilir mi? Özellikle son yıllarda tüm
bu tarihi gerçeklere raÄŸmen tabantabana zıt yayınlar yapılmakta hiç alakası
olmadığı halde Hüseyin Avni PaÅŸasuçlu gösterilmektedir.
Ä°ttihatve Teraki Partisinden, 27 Nisan e-muhtırasına kadar yapılan bütün
darbe ve darbeteÅŸebbüslerinde; hâkim anlayış; batıcı bir anlayıştır. Halbûki
muhafazakâr birÅŸahsiyet olan Hüseyin Avni PaÅŸa, meÅŸrutiyete karşıdır ve
Ä°slâm birliÄŸinden yanadır.
HüseyinAvni PaÅŸa’nın bazı özel sebeplerden dolayı kin tutuÄŸu için Sultan
Abdülaziz’idevirdiÄŸini söyleyenler onun yaÅŸadığı zamanı bilmiyorlar. Rusların o
yıllardaRumeli’yi nasıl avucunun içine aldığını, Ä°slavları nasıl kışkırttığını,
MahmudNedim PaÅŸa’nın Rus büyükelçisi Ä°gniyatef’in görüÅŸü ile hareket ederek
Hersekisyanını içinden çıkılmaz hâle soktuÄŸunu, Avrupa kamuoyunun Osmanlı
aleyhinedöndüÄŸünü görecektir. Disiplinli ve otoriter bir ÅŸahsiyet olan Hüseyin
AvniPaÅŸa’ya göre; bu duruma müdahale edilmezse Osmanlı devleti
batacaktır.
Birtarih araÅŸtırmacısı olan Bilâl Hoca, Ispart- Gelendostlu olduÄŸum için
uzunzamandan beri bana; H. Avni PaÅŸa’ya haksızlık yapıldığını, hakkında
yazılanküfürnâmelerin tarih gerçeklerle baÄŸdaÅŸmadığını, PaÅŸa’nın hakkında
objektif,hakkaniyete dayalı bir eser yazılması gerektiÄŸini söylüyordu.
Åžehirler,baÄŸrından çıkardığı ve hayatta baÅŸarılı olmuÅŸ evlâdları ile
tanınırlar. H. AvniPaÅŸa’nın isminin önünde Isparta ile ilgili bir ibare yoktur.
Ancak onunla ilgiliher yazıda; hiçbir sadrazamda olmayan bir ÅŸekilde Ispartalı,
Gelendostlu diyeayrıntılı bilgi verilir. Babası hakkında bir ağanın yanında
yanaÅŸma ve uyuz eÅŸek satan(!) bir tüccar olduÄŸu gibihakla hakikatle
bağdaşmayan şeyler anlatılır.
H.Avni PaÅŸa’nın ÅŸahsında yüz yıldan fazlabir zamandır Isparta ve
Gelendost aleyhinde bir hava estirilmektedir.
Nehikmetse PaÅŸa’nın müspet yönlerini yazanların sesi pek cılız çıkmış,
hattatozlu raflardaki sayfalarda kalmıştır. Onun aleyhinde yazanların sesi o
kadarçok çıkmıştır ki; hakkında olumlu bir ifade duymak pek mümkün olmadı.
HüseyinAvni PaÅŸa’ya saldırı o kadar büyüktü ki onun gibi bir kahraman ile
birlikte;onun hemşehrileri olan bizler de kendimizi sanık sandalyasına oturmuş
hissetik.Hüseyin Avni PaÅŸa’nın ÅŸahsında tüm Isparta mahkûm edilip incitilmeye
çalışıldı.Bu duyguyu PaÅŸa ile ilgili tarih okuyan her Ispartalı
hissedecektir.
HüseyinAvni PaÅŸa’ya bu düÅŸmanlığın sebebi nedir? PadiÅŸahın hal’ini
gerçekleÅŸtiren tekkiÅŸi o mudur? Bu olaya katılan SüleymanPaÅŸa Midhat PaÅŸa
kahraman olarak bilinir, yine Midhat PaÅŸa’nın adı çeÅŸitlikurumlara, okullara
verilir. Hüseyin Avni PaÅŸa’nın ismini bırakın bir yere vermek onun
Sicil-i Osmani’deki ismi bile silinir.
Hareketordusuna katılan subaylar Padişah hal etmedi mi?
ÇeÅŸitliokullara caddelere adı verilmiÅŸ olan demokratik bir iktidarı yıkan
CemalGürsel’in adı sokaklara, caddelere,mahallelere, okullara verilmedi
mi?
Cumhuriyet tarihinde askerimüdehaleleri yapanlar ın bir kısmı yazdıkları
hatıralarda müdehale öncesigazetelerde çıkan haberlerden subayların
etkilendiklerini söylemiÅŸlerdi. 1876müdehalesine giden yolda da benzer yazılar
yayınlamıştı. Bunlardan biri NamıkKemal’in ibret gazetesindeki yazdıklarıdır.
Gelibolu mutasarrıflığından alınınca İbret Gazetesindeki bir makalesinde
Mahmud Nedim PaÅŸa dönemini eleÅŸtirirken“öyle bir idare dönemi geçirdik ki,
tarihimizin pek az dönemi bunun kadarbunalımlarla geçmiÅŸtir. Öyle ki Rus kazak
süngülerinin Silivri’de, Mısır süvaribayraklarının Kütahya’da görüldüÄŸü
zamanlarda bile bu kadar ÅŸiddetli bunalımgeçirmemiÅŸtik.(Ebuzziya Tevfik-Yeni
Osmanlılar Tarihi-1973- s 4619) Yineveraset sistemi ile ilgili babadan büyük
oÄŸula geçen bir sistem getirileceÄŸi,Sultan Abdülaziz’in ÅŸehzade Yusuf
Ä°zzeddin’i veliaht tayin edeceÄŸi söylentisi üzeineJön Türkler gazete
marifetiyle yoğun bir muhalefet yapmışlardı.
Şimdi askeri bir ihtilale kamuoyunu bu yazdıkları ilehazırlayan Namık
Kemal, vatan ÅŸairi olarak anılıyor da Hüseyin Avni PaÅŸa, niçinhain,
alçak,kindar vs gibi küfürlere muhatap oluyor. Biz bu ülkenin tarihininbir
parçası olan Namık Kemal’in ve Midhat PaÅŸa’nın anılma ÅŸekillerineitirazımız
yok.Ä°tirazımız Hüseyin Avni PaÅŸa’ya yapılan haksızlık
veadaletsizliÄŸedir. Hüseyin Avni PaÅŸa ile birlikte mâsumHariciye
Nazırı RaÅŸid PaÅŸa’nın boÄŸazını koyun keser gibi kesen ve beÅŸ vatanevlâdı askeri
kurÅŸunlayan Çerkes Hasan, kahraman olarak destanlaÅŸtırılırken H.A. PaÅŸa’ya
hücum edilmesine bir anlam veremedik ve bunu uzun tarihî devletanlayışı-mızla
bağdaştıramadık.
Diplâkabı OdabaşıoÄŸlu olan PaÅŸa hakkında biz de bazı araÅŸtırmalar yaptık,
bugünekadar hiçbir yerde yayınlan-mayan 1836 tarihli bir belgede; 80
yaşındakiMüezzinoÄŸlu Ahmed’in üç oÄŸlundan ortancası Hüseyin (Avni), 17
yaşın-da, ortaboylu, ter bıyıklı ve hâfız’dır. 85 yaşını geçmesine raÄŸmen 1842
tarihlivergi defterinde babası, 218 mükellefli Gelendost’da 32’nci,
yakınlarıMüezzinoÄŸlu Osman 13’üncü, OdabaşıoÄŸlu Hüseyin 18’inci sıradadır.
PaÅŸa, iyi biraileye ve asil bir soya mensuptur.
Hüseyin(Avni)’nin Ä°stanbul’a gitmeden evvel kiÅŸiliÄŸi oluÅŸmuÅŸtur. Ailesinden
getirdiÄŸigenler, ana-babasından aldığı terbiye, Gelendos toplumunun etkisi; tüm
bunlaradâhildir. Gelendost halkı çiftçidir ve geçimini topraktan saÄŸlar. Emir
altındayaÅŸamaya alışmadıkları için kimseye minnetleri olmaz, insanlara temennâ
veeyvallah etmez, el etek öpmezler, zaten el etek öpmeyi de beceremezler.
A.Hikmet MüftüoÄŸlu (1870-1927)’nun ÇaÄŸlayanlar’da tasvir ettiÄŸi Türk’e
benzerler.Allah (cc)’ne kulluk yerine insanlara kulluÄŸa alışmış olanlar, H.
Avni gibikiÅŸilerden pek hoÅŸlanmazlar. Hüseyin Avni PaÅŸa’ya muhalefetin
temelinde yatangerçek; iÅŸte bu rûh hâlidir.
Birkeresinde H. Avni PaÅŸa’nın çok çalıştığını gören bir arkadaşı; mareÅŸal
mı olacaksın be hey Türk der(Ün, s. 1967). O dönemde Türk, köylü demektir.
Cumhuriyet döne-minde okuyanköylüler artık, tarihimizi yazacak hâle
gel-diklerine göre H. Avni PaÅŸa’nınuÄŸradığı haksızlıklar bertaraf edilecek
demektir. PaÅŸa’nın 17 Mart 1266 ve 18 Mart 1266 tarihli ÅŸahadetnamesinin
mütaleasından çokkuvvetli bir tahsil gördüÄŸü anlaşılır (Ün, s.1093-94).
HüseyinAvni PaÅŸa hakkında bugüne kadar çok yazıldı ve çizildi. Onun
ordumuzda yaptığııslahatları, Türk diline hizmetleri, savaÅŸlardaki ve
cephelerdeki baÅŸarılarıçok küçük birkaç ciddi kalem dışında yazılmadı. Buna
mukabil; SultanAbdülaziz’i hal’ ettiÄŸi, hatta daha ileri giderek onu
öldürttüÄŸü, düÅŸük biraileye mensup biri olduÄŸu veya rüÅŸvet aldığı gibi birçok
ithamlar yapıldı. PaÅŸasaÄŸ olsaydı; Osmanlı’nın yıkılmasını etkileyen paÅŸalar
arası çekiÅŸmele-rinolmayacağı, 1877 Osmanlı-Rus Savaşında Türklerin galip
geleceÄŸi, Balkan veYemen facialarının yaÅŸanmaya-cağı gibi görüÅŸ ileri
sürenler hiç te az deÄŸildir.
H.Avni PaÅŸa, Anadolu’dan çıkmış, kimi kimsesi olmadan, bileÄŸinin hakkı
iledevletin en üst kademelerine kadar çıkmış, serasker olmuÅŸ, Osmanlı’da
büyükıslahatlar yapmış birisidir. O’nun bilinebilen en büyük atası Yeniçeri
Oca-ğı’ndaodabaşı yani otaÄŸbaşı idi. Gelendost’a saraydan veya kışladan
gelmiÅŸlerdi.Hüseyin 16 (17 Hicrî) yaşında hâfız olarak başında yeÅŸil sarık
olduÄŸu halde Kur’an,Mevlit ve dualarla babası Odabaşı-MüezzinoÄŸlu Ahmed
tarafından Ä°stanbul’agönderilmiÅŸti.
H.Avni PaÅŸa’nın adındaki Avni ilâvesini ne zaman ve nasıl aldığı
bilinmiyor. Ä°sdidadınınaskerliÄŸe olduÄŸunu fark eden Hüseyin, medreseden
harbiyeye geçer. Osmanlı’da harbiye-yibitiren ilk seraskerdir. O, bir azınlığa
mensup deÄŸildi. O, bir Türk (O zamanlar Türk; kaba ve köylüanlamına gelir) idi.
O’nu desteklese,desteklese kendisi de bir Türk olan sultan desteklerdi,
lâkin Sultan’da da oÅŸuur maalesef yoktu. Abdülhamid ve Vahideddin dışındaki son
dönem Sultanları,Türk olduklarını bildikleri halde Türkler’eçok uzaklardı.
H.Avni PaÅŸa iyi bir Müslüman ve gerçek bir kahramandır. O, memleketi
uçurumagötüren sadrazam Mahmud Nedim PaÅŸa’nın sürekli arkasında durup
desteklediÄŸi içinSultan Abdülaziz’i hal’ etmiÅŸtir. Mahmud Nedim(of)’un elinde
devlet, yabancılarve hadimlerin oyuncağı haline gelmiÅŸti. H. Avni PaÅŸa’ya göre,
Sultan Abdülaziztahtında kalır, Mahmud Nedim PaÅŸa sadrazamlığını
sürdürürse Devlet-i Âli on yıla kalmaz yıkılırdı. Tehlikeyigörebilen
yegâne kiÅŸi H. A. PaÅŸa, beynelminel güçlerin hedefiydi:
ÇarlıkbaÅŸta olmak üzere Sırp, Hırvat, Yunan, Macar, Bulgar, Mısır hadimleri
PaÅŸa’yadüÅŸmandı. Abdülaziz’in hal’ iÅŸinde rol oynayan Midhad PaÅŸa ve Süleyman
PaÅŸa meÅŸrutiyetderdinde iken H. Avni PaÅŸa, devletin ve milletin varlık ve bekâ
davasındaydı.O, Kanun-i Esasi ile Gayri-müslimlere ayrıcalık verilmesine bile
karşıydı. O’nagöre Osmanlı, Gayrimüslimlere âdil davranıyordu. Rahatsızlık,
dışkışkırtmalardan kaynaklanıyordu.
H.A. PaÅŸa’nın Abdülaziz’in intiharı ile bir ilgisi yoktur, olamaz da!
Birkahramanın, ancak korkakların iÅŸliyebilece-ÄŸi kâtillikle ne alâkası
olabilir! Hal’olayından sonra padi-ÅŸahın ölümünde, hareminin özellikle
annesinin uÄŸradığıkötü muamelede, son yıllarda gazetelere yansıyan Sultan
Abdülaziz’in öfkeli biryüzle lâubalî askerler arasında fotoÄŸrafının
çekilmesinde, O’nun dahli yoktur.
SultanAbdülaziz’in ve hareminin ziynet eÅŸyasını çalan, Damad Nuri
PaÅŸa’nıncezalandırılıp Taif’e sürüldüÄŸünü ve onunla iÅŸbirliÄŸi yapan V. Murad’ın
annesiÅževkefza Kadın Efendi’nin ifadesinin alındığını göreceklerdir.
Bumillete yıllarca en büyük hizmeti yapan Abdülhamid Han bile Kızıl Sultan
olaraktanıtıldı. Onun için olacak Kemâl Tahir, Hüseyin Avni PaÅŸa’yı kimin
öldürttüÄŸübilin-meden Osmanlı Tarihi yazılamaz der. Hüseyin Avni PaÅŸa Mismer’e;
bir asker için hayatın ne önemi olabilir(Mismer, 1911: 187) derken büyük bir
Osmanlı rûhuna sahip olduÄŸu-nu ortayakoyuyordu.
Kendi eliyle kendi kolunu kesen adam:Sultan Abdülaziz
1873’deSadrazam Åžirvanizâde zamanında Mısır’a verilen tavizlerden ötürü
Almanimparatoru Abdülaziz’i kendi eliy-le kendi kolunu kesen adam olarak
niteler (MC.PaÅŸa, 1983: 44). Abdülaziz, H.Avni PaÅŸa gibi birisini görevden
almakla da diÄŸerkonunu kesmiÅŸti. Kolları olmayan bir halifenin hal’
edilmesinden daha tabiî neolabilirdi ki!
Osmanlı’dahal’ etme iÅŸini sanki ilk defa H. Avni PaÅŸa yapmış! Hem Abdülaziz
Han, hal’edilmeseydi; Ulu Hakan Abdülhamid-i Sani nasıl tahta çıkacak ve
Cumhuriyet’intemellerini nasıl atacaktı! PaÅŸa cesur, atılgan ve kahraman bir
ÅŸahsiyettir.Kahraman insanların, aÅŸağılık ruh sahipleri-nin iÅŸleyeceÄŸi türden
iÅŸkence vecinayet iÅŸleriyle bir alâkası olamaz. H. Avni PaÅŸa’ya göre vatan için
can fedaetmek öyle çok zor bir hâl deÄŸildir.
Osmanlı’yıyıkmak istiyenlere göre ne yapıp, yapıp H. A. PaÅŸa’yı Osmanlı
ordusununbaşından uzaklaştırmak gereki-yordu, sonunda başarılı da oldular.
SultanAbdülaziz’in Rus elçisine karşı sarf ettiÄŸi “banasığınan insanları
size teslim etmektense tacımı tahtımı kaybetmeyi yeÄŸlerim”sözleri de; H. Avni
PaÅŸa gibi bir kah-ramanla aynı sancağın insanı olmak gibiher iki hâl de bizim
için büyük bir övüç kaynağıdır.
PaÅŸaile Sultan Abdülaziz’i birbirinden ayırd etmiyor ve her ikisinin de
bizim insanımızolduğuna inanıyoruz. İnsan hata yapacak şekilde yaratılmıştır.
Emrinde çalışaninsanların nâmus ve ÅŸerefinden sorumlu Abdülaziz’in, H. Avni
PaÅŸa’yı dalgageçer gibi sık sık görevden alması, devleti için çalışan, hatta
canını fedayahazır bir adamla alay edilmesine ses çıkarmaması büyük hatadır.
Bir padişahın,halife sıfatı taşıyan bir sultanın emrindekilerle alay edilmesine
göz yumması neidareciliÄŸe, ne Ä°slâma, ne de insanlığa sığar.
Ä°kiyılı aÅŸkın bir emeÄŸin sonunda H. Avni PaÅŸa’nın bütün yönlerinin
incelendiÄŸi; adetadidik didik edilerek elinizdeki bu kitabın ortaya çıktığı
görülmüÅŸtür. BilâlSürgeç Bey’e; Gelendostlu, KaraaÄŸaçlı, Yalvaçlı, Ispartalı;
daha geniÅŸ bircoÄŸrafyayı temsilen bir Hamidli, hatta bir Türk ve bir Osmanlı
olarak ne kadar teÅŸekküretsek azdır.
BizimEÄŸirdir Gölü’ün tarihi, Miryokefalon Savaşı’nın yeri, II. Haçlı
Seferi,Kelainai, Apameya ve daha birçok konuda ezber bozduÄŸumuz gibi Bilâl Hoca
da;Öztuna ve Ortaylı gibi birçok büyük tarihçinin ezberlerini bozmuÅŸtur.
Bırakınsıradan halkı, bir memleketin ileri gelenleri bile tarihini iyi
bilmez,bilenler de gereğini yapmazsa toplum fesada uğrar. Tıbbiyede
tedrisatı,Fransızcadan Türkçeye çeviren ve bu konuda bir kitap yazanın H. Avni
PaÅŸa oldu-ÄŸunukaçta kaçımız biliriz. Dünya denizcilik ve savaÅŸ tari-hinde ilk
uçak gemisi;Ä°ngilizlerin Ben My Chree’nini Meis’te bir sahra topu ile batıran
zabitinMustafa ErtuÄŸrul adında bir Türk olduÄŸunu kaçımız biliyoruz.
Ä°nsankolay yetiÅŸmiyor, lütfen onları kolay harcamayalım ve gençlerimizin
önündeörnek alabilecekleri ÅŸahsiyetler bırakalım. 15 Nisan 2012, 24
Cemaziyelûlâ1433, Pazar
Ramazan Topraklı
Hamideli DerneÄŸi
Başkanı
BÄ°YOGRAFÄ°:
kriter yazarı Bilâl Sürgeç, 1961 yılında
Elazığ’da doÄŸdu. 1981 Elazığ Ä°mam Hatip
Lisesinden, 1985yılında; Fırat Üniversitesi,
Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nden mezundur.
1986 yılında Malatya Sümer Lisesi’nde öÄŸretmen olarak
göreve baÅŸladı. Daha sonra özel sektöre geçerek çeÅŸitli ö-zel eÄŸitim
kurumlarında yönetici olarak;Malatya, Adıya-man, Åžanlıurfa ve Ankara
ÅŸehirlerinde çalıştı.
HâlenAnkara Bâlâ Faik Güngör Lisesi’nde tarih öÄŸret-meni olarak görev
yapan yazar Bilâl SÜRGEÇ, evli ve üç çocuk
babasıdır.
Bayrak Gazetesi ve NidaDergisi’nde tarihle ilgili; uzun yıllar
makaleleri yayınlandı.
Adıyaman’da Bir On Yıl ve Bir Åžehri
Şekillendiren Adam adlarında yayınlanmış iki
kitabı
vardır.
|
Kayd-ı Ä°htirazi: Tarihle ilgili konulard Yazar admin açık 2012-07-05 22:38:14 TARÄ°HE (DAÄ°R) KISA BÄ°R NOT M. Selami Çekmegil TRT’den deÄŸerli dost Åžahin Demiral beyin Tarihle ilgili bir seri program hazırlığında olduÄŸunu duyunca, bizim Bilal Sürgeç hocamızın kriter’deki tarihle ilgili deÄŸerlendirmelerinin de çaÄŸrışımıyla -bu konuda bir ön giriÅŸim olsun diye- Tarih'e dair ÅŸu hususlara dikkat çekerek tartışma açmanın yararlı olacağını düşündüm. Tarihi biz, “GeçmiÅŸ olayların, tarihçi denilen kiÅŸilere göre yorumu…” olarak ta algılayabilir; böylece de tarif edebiliriz. Tarih dersleri bize, günümüzde ve daha sonra da olacak olayların geçmiÅŸteki modellerini yansıtmakta; onları anlatmaktadır. Tarih aslında bir felsefedir ama Tarihte ilim olan bir taraf ta vardır. GeçmiÅŸteki olayların belgeli görüntüleri ilim, o görüntülere bakarak günümüze ve ve geleceÄŸe tuttuÄŸu ışık –projektör- ise felsefedir: Tarih Felsefesi… Aslında olayların çapı ve görünüm manzaraları farklı tezahür etse de, niteliÄŸi ve mahiyeti her zaman hep aynıdır sanıyorum: doÄŸarlar, büyürler ve ölürler… Ama o olaylara deÄŸer katacak olan bir görüş açısıdır; bir perspektiftir. Bir görüş açısına göre doÄŸanlar: büyür, ölür ve yok olurlar ise de bir baÅŸka görüş açısı var olan hiçbir ÅŸeyin yok olmayacağını, yoktan da hiçbir ÅŸeyin hasıl olmayacağını deklare eder. Bizim müşahedemiz odur ki: Tarih akan bir nehirdir. O nehirde yıkanmak ta temizliÄŸi çağırır; temizlenmeyi çaÄŸrıştırır… O halde Diyarbekir’li Ziya’nın Deurkhiem’den muktebes fikirleriyle Osmanlının yıkılış dönemlerinde ektiÄŸi ayrıştırıcı söylem tohumlarının meyvelerini çöpe atarak Tevhid ab-u-hayatında temizlenmenin yollarını aramalıyız… Aktüel ayran kabartma eylem ve gösterileriyle varacağımız noktayı hayırlı görmüyorum... Büyük mütefekkir, güçlü Ä°stiklal Åžairimiz merhum Mehmet Akif ERSOY ne güzel söylemiÅŸ: “…Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar/ Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi!..”
| FİKİR KULÜBÜNDE TARTIŞMAYA DAVET EDİYOR Yazar bilal sürgeç açık 2012-07-07 01:15:09 Hüseyin Avni Paşa ile ilgili yayınladığım eser doğrudan bir tarihi kahramanın hayatını anlatan kitap değildir onun hakkında yazılan eserlerin bir kritiğidir. Muhakeme yapmadan bir insanı yargılamak huzuru ilahide hesap vereceğimiz bir hak gasbıdır. Hüseyin Avni Paşa'yı günahtan uzak bir melek olarak göstermiyoruz ancak hakkında ölçüsüz yergilerin olduğunu Bunların da tarihin bilimsel usullerine aykırı olduğunu belirtiyoruz. 1-Paşa'nın babasının uyuz eşek satan, bir ağanın yanında yanaşama olarak çalışan -eşekçi Ahmet diye biri olduğunu onun aleyhinde yazan anlı şanlı tarihçiler yazar.-Ancak bu cümle vijdan sahibi her insanı rahatsız eder. Bir kişi yoksuluktan yanaşmada olabilir, eşek tücarı da olabilir. Bu bir nakısa değildir. Buna rağmen Paşa'nın babasının tücar değil vergi memuru olduğu dayısının İstanbulda müdderis olduğunu belgelendirdik. Kendisi de hafızdır. 2-Paşa hakkında İngilizlerden yardım aldığına dair ortaya atılan iddia onun ölümünden sonra Londra sefiri Musurus Paşa tarafından uydurulmuş bir yalandır.Musurus Paşa'nın adı pek söylenmez. Ancak biz söyleyelim Kostaki Musurus Paşa. Bu adam İngiliz tarihçi Joan Haslip'in Abdulhamit isimli eserinde Kıbrıs'a göz koyan İngililerin Berlin Antlaşmasında Osmanlıya yardım etmeleri karşılığında emellerini gerçekleştirmek için Kıbrıs'ı İngililere vermek zorunda kalan Abdulhamit'i ikna eden hain-i vatan bir kişidir. 3-Midhat Paşa'nın Hal olayında İngilizlerle görüştüğü belgelenmiş, açıklanmış Hüseyin Avni Paşa'nın İngilizlerle ilişkisi hakkında ise hiç bir belge ortaya çıkarılmamıştır. 4-Bir kadın meselesinden dolayı Hüseyin Avni Paşa'nın sürgün edildiği sözü 1881 yılında ortaya atılmıştır. Bu kadın Hazinedar Arzuniyaz kalfa olduğu iddia edilmiş hatta bir marksist olan Arif Oruç, Ayhan mahlasıyla -Abdulaziz nasıl hal edildi- isimli ahlak dışı roman yazmıştır. Ancak bu büyük bir iftiradır çünkü Arzuniyaz Kalfa ölene kadar Sultan Azizi'in yanında kalmıştır. Eğer Hüseyin Avni Paşa lehinde müstakil bir kitap yazılmış olsaydı. Bu kitabı yazmayacaktım. Ancak ölçüsüz iftiralar tarihin ruhuna, inancımıza aykırı olduğu için yazdım. Hüseyin Avni Paşa niçin bu iftirayı atıyor ? Çünkü o Anadolu çocuğudur. Batıcı değildir. O yıllarda meşrutiyete karşıdır. İslam birliğinden yanadır. Bu konuda kimin ne bilgisi varsa fikir kulübünde tartışmaya davet ediyorum
| FİKİR KULÜBÜNDE TARTIŞMAYA DAVET EDİYOR Yazar bilal sürgeç açık 2012-07-07 01:15:09 Hüseyin Avni Paşa ile ilgili yayınladığım eser doğrudan bir tarihi kahramanın hayatını anlatan kitap değildir onun hakkında yazılan eserlerin bir kritiğidir. Muhakeme yapmadan bir insanı yargılamak huzuru ilahide hesap vereceğimiz bir hak gasbıdır. Hüseyin Avni Paşa'yı günahtan uzak bir melek olarak göstermiyoruz ancak hakkında ölçüsüz yergilerin olduğunu Bunların da tarihin bilimsel usullerine aykırı olduğunu belirtiyoruz. 1-Paşa'nın babasının uyuz eşek satan, bir ağanın yanında yanaşama olarak çalışan -eşekçi Ahmet diye biri olduğunu onun aleyhinde yazan anlı şanlı tarihçiler yazar.-Ancak bu cümle vijdan sahibi her insanı rahatsız eder. Bir kişi yoksuluktan yanaşmada olabilir, eşek tücarı da olabilir. Bu bir nakısa değildir. Buna rağmen Paşa'nın babasının tücar değil vergi memuru olduğu dayısının İstanbulda müdderis olduğunu belgelendirdik. Kendisi de hafızdır. 2-Paşa hakkında İngilizlerden yardım aldığına dair ortaya atılan iddia onun ölümünden sonra Londra sefiri Musurus Paşa tarafından uydurulmuş bir yalandır.Musurus Paşa'nın adı pek söylenmez. Ancak biz söyleyelim Kostaki Musurus Paşa. Bu adam İngiliz tarihçi Joan Haslip'in Abdulhamit isimli eserinde Kıbrıs'a göz koyan İngililerin Berlin Antlaşmasında Osmanlıya yardım etmeleri karşılığında emellerini gerçekleştirmek için Kıbrıs'ı İngililere vermek zorunda kalan Abdulhamit'i ikna eden hain-i vatan bir kişidir. 3-Midhat Paşa'nın Hal olayında İngilizlerle görüştüğü belgelenmiş, açıklanmış Hüseyin Avni Paşa'nın İngilizlerle ilişkisi hakkında ise hiç bir belge ortaya çıkarılmamıştır. 4-Bir kadın meselesinden dolayı Hüseyin Avni Paşa'nın sürgün edildiği sözü 1881 yılında ortaya atılmıştır. Bu kadın Hazinedar Arzuniyaz kalfa olduğu iddia edilmiş hatta bir marksist olan Arif Oruç, Ayhan mahlasıyla -Abdulaziz nasıl hal edildi- isimli ahlak dışı roman yazmıştır. Ancak bu büyük bir iftiradır çünkü Arzuniyaz Kalfa ölene kadar Sultan Azizi'in yanında kalmıştır. Eğer Hüseyin Avni Paşa lehinde müstakil bir kitap yazılmış olsaydı. Bu kitabı yazmayacaktım. Ancak ölçüsüz iftiralar tarihin ruhuna, inancımıza aykırı olduğu için yazdım. Hüseyin Avni Paşa niçin bu iftirayı atıyor ? Çünkü o Anadolu çocuğudur. Batıcı değildir. O yıllarda meşrutiyete karşıdır. İslam birliğinden yanadır. Bu konuda kimin ne bilgisi varsa fikir kulübünde tartışmaya davet ediyorum
| Yazar dilhan açık 2012-07-07 09:03:34 Yukarıda Ramazan Topraklı beyin yazısı neyi amaçlıyor anlamak zor. Özü ve nesli Türk olan padişahlar Koca imparatorlukta meydanlara çıkıp her gün ben Türk'üm diye bağırıp, haykırarak dört kıtaya yayılmış İmparatorluğu parçalamalı mıydı? Dünyaya adalet dağıtmış koca Devleti Avrupa heveslisi Jöntürkler gibi ayrımcılık yaparak 40 senede mezara mı gömmeliydi. kritere yakıştıramadım böyle bir mantığa yer vermesini... Alara DİLHAN | İşe bak!.. Yazar dilhan açık 2012-07-07 09:15:45 "AdnanMenderes, Süleyman Demirel ve Necmeddin Erbakan, hiçbir zaman kendini devirenleri incitmediler." demiş Ramazan bey. İşe bak Menderes mezardan kalkıp ta mı incitecekti kendini devirenleri, Erbakan zaten... hadi diyelim rahmetli; Süleyman bey'e kaldı bu övgü... Neden acaba? ALARA DİLHAN | Anatole France, eleştirilere cevap veriy Yazar admin açık 2012-07-12 01:21:02 Anatole France ismiyle bu konuda editörlüğümüze gelen bir katkı şöyle: "-Ne lüzumsuz endişe efendiciğim,ne lüzumsuz endişe. Neden tarih yazmaya kalkışıyorsunuz? En meşhur tarihleri istinsah edersiniz, olur biter. Usül öyle değil mi? Yeni bir görüşünüz, orijinal bir düşünceniz mi var? İnsanları ve hadiseleri beklenmedik taraflarıyla mı anlatacaksınız? Sakın ha. Okuyucuyu tedirgin edersiniz. Okuyucu tedirdin olmaktan haz etmez. Tarihte aradığı, ezelden beri bildiği saçmalıklardır. Onu aydınlatmaya kalkmak, gururunu incitmek ve öfkelendirmektir. Sakın ha! Böyle bir hadnaşinaslığa yeltendiniz mi çığlığı basacaktır: "Mukaddeslerimizi ayaklar altına alıyor." Tarihçiler, birbirlerini kopya ederler. Böylece hem çalışıp yorulmaktan kurtulur, hem de kstahlık ithamından azad olurlar. Onlar gibi yapın efendim, onlar gibi yapın. Orijinal olmayın. Orijinal bir tarihçi, cümle alemin güvensizliğine, küçümseyişine ve nefretine maruz kalır."
|
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |