25-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow GeçmiÅŸten arrow GeçmiÅŸten arrow UNUTULAN YILLAR
UNUTULAN YILLAR PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 1
KötüÇok iyi 
Yazar Bilal SÃœRGEÇ   
29-05-2012
UNUTULAN YILLAR

                                                             Bilal SÜRGEÇ
Cumhuriyet tarihinin önemli olaylarından biri de, 1940’ların“cadı kazanı”nda tasfiye operasyonlarına hedef olan, Ankara Üniversitesi’ndeki kürsüsü elinden alınan sosyolog Niyazi Berkes’in  hatıralarıdır... Ancak, Unutulan Yıllar, bir bilim adamının renkli anılarını aktarmıyor yalnızca, Türkiye tarihinden kritik bir dönemin de panoramasını çiziyor. Bu kitap, 1940’lı yılların tarihini analiz eden o döneme ait olayları birincielden anlatan bir görgü ÅŸahidin hatıra kitabıdır.

Niyazi Berkes, Kıbrıs’ta doÄŸmuÅŸtur. Annesi geleneksel deÄŸerlere baÄŸlı dindar bir müslümandır. Babası BektaÅŸidir. Ä°stanbul erkek lisesinde okumuÅŸtur. Berkes, Unutulan yıllarda 1930’lu ve 1940’lı yılları anlatmaktadır. Kendisi,bir sosyologdur. Dil Tarih CoÄŸrafya fakültesinde öÄŸretim üyesidir. Anlatımına göre ihbarlarla üniversiteden atılmış, o da Kanada'ya giderek akademik hayatını McGill Üniversitesi'nde sürdürmüÅŸtür. Anlattığına göre, üniversiteye ulaÅŸmadan  Prof DrFuad Köprülü’nün O’nun komünist olduÄŸunu jurnal eden mektubu Kanada DışiÅŸleri Bakanlığına gider. Ancak mezkur üniversite ehliyete baktığı için bu tür ihbarları dikkate almaz.

Fuad Köprülü’den bahsetmiÅŸken bir hatırasını daha sunalım“Fuad Köprülü ve daha birkaç Türkçünün Tatarın birine yaptırıp kımız içirttikten sonra “ne  berbat ÅŸeymiÅŸ bu meret” diye kusmalarıymış tarihi gerçek.(s .17)

Teknoloji uzağı yakın yaptı. Köy ve ÅŸehir farkı kalmadı. Televizyonla -özellikle uydu televizyonlarının geliÅŸmesi ile- üst sosyete semtle en ücra köÅŸedeki insan aynı ÅŸeyi izliyor. Ä°nternetin girmediÄŸi yer kalmadı. Eskiden öyle miydi? Köylünün bazı ÅŸehirlerde giremediÄŸi semtler vardı. Köylüler girmesin diye  Ankara’da Ulus’a açılan Çankırı caddesi saat 23’e kadar kapalı tutulurdu.

Türkiye’de muhafazakar kesim Tek Parti dönemini genelde hepkendi cephesinden dinledi. Niyazi Berkes’in hatıralarının önemi bu dönemin sıkıntılarını yaÅŸayan sol bir yazarın kaleminden çıkmış olmasıdır. Bu dönem propaganda dönemidir. Her ilde bulunan Halkevleri yeni düzenin reklam merkezi gibi çalışmaktadır. Millet aç ve yoksuldur. Türkiye nüfusunun % 80i  köylüdür. Berkes, bu  döneme ait hatıralarında Halk Partisini ve Halkevlerini yerden yere vurmaktadır.  Halkevi öÄŸrencileri  golf pantolonlarıyla köy ziyaretine gitmektedirler.

Bir zamanlar 10 Kasımlarda ağıt yakılırken genelde Behçet Kemal ÇaÄŸların ÅŸiirleri söylenirdi. O, Kemalizmi öyle bir noktaya götürmüÅŸtü ki, Süleyman Çelebi’nin Mevlidini tahrif ederek Atatürk Mevlidi ÅŸiirini yazmıştı.

“Halk evinin çalışma birimlerinden birinin adı “köycülük ÅŸubesiydi.” Üyelerinin köylere gitmesi ÅŸöyle dursun tek köylünün oraya gelmesi akla gelecek bir ÅŸey deÄŸildi. Halkçılık bölümü toplantısında  bir alay halkçılık yapılır.. Behcet Kemal’in palavraları ve ÅŸiirleri dinletilirdi.  (s 88)

Yine bu dönem yaÄŸcılığın dalkavukluÄŸun zirve yaptığı dönemlerdir. Öyle ki Mustafa Kemal, bile bu durumdan  iÄŸrenmektedir. Ä°ÅŸte ibretlik bir olay  “Atatürk, bir gün önemli zatlarla birlikte görüÅŸürken sevdiÄŸi köpeÄŸi bacakları arsında oturan hayvanın başını okÅŸamışken… karşısında el pençe divan oturan yüksek kiÅŸilerden biri olan aksakallı milli ÅŸair Mehmet Emin Bey “Ah PaÅŸam! O köpeÄŸin yerinde olmayı ne kadar isterdim.”deyince  Atatürk bu sözden  o kadar huysuzlanmış ki, kendini tutamayıp “sen o köpekten de aÅŸağı birisin”diye baÅŸlayan bir hakaret yaÄŸmuru yaÄŸdırmış. “(s 147)

O zaman 1930’un başında Batı Avrupa devletlerinin hiçbirinin Ankara’da elçilik binası yoktu. Mustafa Kemal’in kurduÄŸu Cumhuriyet Devletinin yaÅŸayacağına inanmadıkları Ä°stanbul’daki elçilik binalarının yerine Ankara’da  yeni elçilik binası masrafına girmeye gerek görmemiÅŸlerdi.”(s.100)

Berkes’ten  tespitler:
Hırıstiyanlığın üniversal bir din olduÄŸu konusu, Batı uluslarının Hırıstiyan olmayan uluslar üzerinde egemenlik kurma aracı olan bir inançtı.

Matematik ve onunla ilgili bilimleri onların dışında kalan birinin az çok öÄŸrenmesinin  en iyi yolu onların tarihini öÄŸrenmektir. (s 77) Tarih bilgisi yanında  bir bilgi daha ÅŸart: :istatistik.(s.126)

Niyazi  Berkes’in torpili yoktur. Torpilliye arkası kuvvetli denir. Berkes, bu konuda ÅŸunları yazıyor “Beni doÄŸrudan doÄŸruya ya da dolaylı olarak destekleyen bir arka yoktu. YaÅŸamda –arka- denen gücün ne denli önemli olduÄŸunu zamanla anlayacağım. (s 112)

Bu dönem ÅŸovenistlerin cirit attığı seslerinin çok çıktığı dönemdir. Bunlardan biri Nihal Atsız’dır. Tipik bir Türk ÅŸoveniydi. Fransızca yazılı Chauvanin, Napolyon ordusunda  bir askerin adıydı. Sadrettin Celal, yöntem gereÄŸi ders yılı sonunda öÄŸretmen adaylarına ders  yılı sonunda öÄŸretmen adayları örnek ders verir  sonra öÄŸrenciler bu ders konusu üzerinde tartışırlardı. Nihal’in (Atsız) verdiÄŸi örnek  ders edebiyat dersi adı altında sözde Türk Tarihi dersi üzerine Sivas’ın doÄŸusuna düÅŸen illerde yaÅŸayan  halkın Türk deÄŸil Kürt olduÄŸunu ileri sürmüÅŸ bu Türk olmayan halk ya imha edilmeli  ya da baÅŸka yere sürülerek onların yerine Orta Asyalı ırkdaÅŸlar getirilmeliymiÅŸ. Zeki Velidi ToÄŸan da Türkiye’de her nasılsa kalmış Türk varsa , onları OrtaAsya’ya götürüp yerleÅŸtirmeyi düÅŸünen baÅŸka bir akıllıydı.(s 173)

Ä°smet Ä°nönü’yü öven tarih kitapları onun büyük bir deha ile Türkiye’yi ikinci Dünya savaşı ateÅŸine düÅŸmekten kurtardığını yazmaktadır. Niyazi Berkes’e göre gerçek öyle deÄŸildir.

Churchil  Dünya Savaşı isimli yapıtının III. cildinin 85-86 sahifesinde vardığı sonuç: Türkiye’nin saldırı gücü olmadığı için savaşın dışında kalması müÅŸterek davamız için daha hayırlıdır.” (s.163)

“Basit gerçek  ÅŸu: Türkiye’nin harbe girmesini isteyen devlet yoktu. Ne Almanya, ne Ä°ngiltere, ne Rusya  ne Amerika. Türkiye cim karnında bir nokta, ya da cepte bir keklik ya da gereksiz bir yüktü.(s.181)

Dil Tarih CoÄŸrafya Fakültesine  herhangi bir devlet elçisinin geldiÄŸi görülmemiÅŸti. YalnızAlman Büyükelçisi Papen gelirdi. Kimi öÄŸretim elemanları  etrafını alır, özellikle melahati ile ünlü bir doçent adamın aÄŸzının içine girer gibi olurdu.”(s.184)

Bu dönemde Ä°nönü’nün tarafsız dış politikası anlata anlata bitirilemiyor ama Almanlar Fransa’yı iÅŸgal edip Naziler Fransız belgelerine elkoyunca DışiÅŸleri bakanı Åžükrü SaraçoÄŸlu’nun Fransa’nın Türkiye’deki büyükelçisine, Fransa’nın Bakü petrol bölgesini bombalamasını teklif ettiÄŸi raporu bulmuÅŸlar; Von Ribbentrop bu belgeyi elde edip yemeden içmeden yayınlayınca haber Ankara’da ve Moskova’da bomba gibi patlamışdı.(s 187)

Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşına bir oldu bitti ile girmiÅŸti. Ä°kinci Dünya Savaşında Türkiye’yi savaÅŸa sokmak isteyen  maceraperestler vardı. Türkiye savaÅŸa girmemiÅŸse Ä°nönü sayesinde deÄŸil, o yıllarda ordunun bir taarruz gücüne sahip olmadığını  Nazilerin ve Ä°ngilizlerin görmesindendi. Savaşın ilk yıllarında Türkiye’yi Almanya yanında savaÅŸa sokmak isteyen etkili güçler vardı. Türkiye’yi bu durumdan bir tesadüf kurtarmıştı. Naziler bu iÅŸe yatmamıştı.  Savaşın ilk yıllarında Türkiye’de basın, bürokratlar Alman yanlısıdır. SavaÅŸ Almanya aleyhine dönmeye baÅŸlayınca Milli Åžef durumu kurtarmak için güya kendisine karşı askeri darbe giriÅŸimini bir Irkçı-Turancı komplo gibi göstererek kendisini Turancılığın dışında gösterebilmiÅŸtir. (s.208) Bundan sonra Milli Åžef dümeni Batıya veRusya’ya çevirmiÅŸtir.

Hitler, Ruslarla görüÅŸürken temsilcisi Ribertop’a “Ä°cabında Ä°stanbul’u da verebilirsin” demiÅŸ.(s 216) Türk temsilcilerine ise Sovyetlerle savaÅŸa tutuÅŸmasının nedeninin Rusların BoÄŸazları istemesi yüzünden koptuÄŸu yalanını (s.218) söylemiÅŸtir.

Niyazi Berkes, o yıllarda diktatörlüÄŸün  halktan kopuk bir baÅŸka hususiyetini ise ÅŸöyle söylüyor: “Bizde hükümetler en önemli konularda karar verileceÄŸi sırada kendileri karar verirler. Eyleme bile geçerler. Ondan sonra vatandaşın haberi olur.”(s.235)

Millet olarak genel bir hastalığa parmak basıyor “Bizde kendi görüÅŸüne  uymayan bir ideoloji ve akımı yabancı birdevletin sırtına yükleme gibi bir huyumuz var.” (s.239)

Nazi Almanya’sına Özenilerek Varlık Vergisi ve Toprak kanunu çıkarılır.

Berkes’in cevabına geçmeden Varlık vergisini anlatmamız gerekecek.

Cumhuriyet tarihinin tartışılan yasalarından biri olan"Varlık Vergisi", Åžükrü SaraçoÄŸlu Hükümeti tarafından 9 Kasım 1942'deTBMM'ye sevk edildi. Yasa, 11 Kasım'da Genel Kurul'da kabul edildi ve 12 Kasım1942'de Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüÄŸe girdi.

17 Eylül 1943 tarih ve 4501 sayılı yasa ile bir kısım mükellefin vergi borçları silindi.

15 Mart 1944 tarih ve 4530 sayılı "Varlık Vergisi Bakayasının Terkinine Dair Kanun" ile o tarihe kadar tarh edilmiş, ancak tahsil edilememiş vergilerin silinmesiyle "Varlık Vergisi" uygulaması ortadan kalktı.

Gayrimüslimlerin özellikle Yahudilerin mallarına el konulur.

Varlık Vergisi kanununun resmi gerekçesi, hükümet tarafından" olaÄŸanüstü savaÅŸ koÅŸullarının yarattığı yüksek kârlılığı vergilemek" olarak dile getirilmiÅŸtir. Oysa basına kapalı olarak yapılan CHP grup toplantısında baÅŸbakan SaraçoÄŸlu’nun vurguladığı gerekçeler farklıdır:

"Bu kanun aynı zamanda bir devrim kanunudur. Bize ekonomik bağımsızlığımızı kazandıracak bir fırsat karşısındayız. Piyasamıza egemen olan yabancıları böylece ortadan kaldırarak, Türk piyasasını Türklerin eline vereceÄŸiz."

"Bu memleket tarafından gösterilen misafirperverlikten faydalanarak zengin oldukları halde, ona karşı bu nazik anda vazifelerini yapmaktan kaçınacak kimseler hakkında bu kanun, bütün ÅŸiddetiyle uygulanacaktır.

Yasa gerçekten ÅŸiddetle uygulanır.Yasa yürürlüÄŸe girerken Almanya Ä°kinci Dünya Savaşında galip pozisyonundaydı. Ancak SavaÅŸ rüzgarları ters yönde esmeye baÅŸlayınca Amerika SavaÅŸta ağırlığını gösterince, Türkiye’de siyaset deÄŸiÅŸmeye baÅŸlar.

9 - 13 Eylül 1943 tarihlerinde NewYork Times gazetesinde Cyrus Sulzberger imzasıyla Türkiye'deki Varlık Vergisi uygulamasını eleÅŸtiren bir dizi yazı çıktı. Bu yazılardan hemen sonra 17 Eylül'de toplanan  TBMM, henüz tahsil edilmemiÅŸ olan Varlık Vergisi borçlarının silinmesine karar verdi. Aralık ayının ilk günlerinde AÅŸkale ve Sivrihisar sürgünleri yaklaşık on aylık esaretten sonra evlerine gönderildi. Çünkü o dönem ikinci Dünya Savaşı'nın kritik günleriydi ve Türkiye bu durumdan etkilenmek istememiÅŸtir.

Türkiye Amerika’daki Yahudi lobisinin kara listesindeydi. “Ä°srail Devletinin kuruluÅŸunu onaylayan devletlerin başında gelerek bu ayıbını unutturabildi.”(s 243)

“Ä°nönü döneminde gündeme gelen Toprak Reformu aslında bir Nazi kanunundan alınmıştı. Tasarının bütün ruhu Türkiye’nin tarım ekonomisini  köylü ocağı ekonomisi yapmaktı. Bu köylü ocağı denen ÅŸeyler Hitler zamanında  “Erbhoff” denen ÅŸeyin ta kendisi idi. Hitler gelecek için düÅŸündüÄŸü yüksek düzeyli savaÅŸ endüstrisi planına baÄŸlanmış bir iÅŸçi sınıfı yanında topraÄŸa baÄŸlı bir köylü sınıfı yaratmaktı. Ä°kisi arasında devlet gücü ile  denge saÄŸlamak nasyonal sosyalist  doktrinin ilkelerinden biri olduktan baÅŸka yapılacak büyük savaÅŸta büyük toprak elde edilince oralara yerleÅŸtirilecek hazır bir insan hazinesi yaratılmış olacaktı.”(s 245-246)
                                                                                                             Bilal SÜRGEÇ

Yorum

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 01-06-2012 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111667669 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net