Millet sevdalısı yiÄŸitlerin kader çizgisi aynıdır. Zor günlerde eteklerine tutunanlar, gölgelerine sığınanlar; tehlike geçtikten sonra yalancı pehlivanlar gibi öne çıkar, sahne alırlar. Gerçek kahramanları ötelerler. Sadettin Bey, zor günlerin kahramanı idi. Kutsal deÄŸerlerin savunucusu, sivil iradenin temsilcisi oldu. Demokrasiyi savundu. Bu uÄŸurda hapislerde yattı; siyasi haklarından mahrum bırakıldı. Bu engellere raÄŸmen küsmedi, yılmadı; birinci adam, beÅŸinci adam hesabını yapmadı.Davasını son nefesine kadar korudu, savundu ve yüceltti.
Çünkü o dava adamıydı. Mevkilere, rütbelere sığnmadı, sığmadı.
Dile kolay elli yıl… AteÅŸ çemberi içinde demokrasiyi askıya alan 27 Mayıs 1960’ta darbecilerle, 9 Mart 1970’te Komünist rejim özlemini darbe yaparak uygulamak isteyen maceracılarla, 12 Mart 1970 muhtıracılarıyla, 12 Eylül 1980 askeri vesayetiyle, en son 28 Åžubat 1997’de balans ayarı iddiasıyla demokrasiye musallat olan zihniyetle; can korkusuna düÅŸmeden mücadele etmiÅŸtir.
Darbeler ve buhranlarla geçen 50 yıllık siyasi dönem içinde onun kadar kararlı, sarsılmadan, dik duran baÅŸka kim vardır?..
Ä°nsanlar, zaman içinde yaÅŸadığı olayları kanıksadığı için önemsemezler. Ve o olayların kahramanlarını da tarafsız deÄŸerlendiremezler. Sadettin Bey gibi mütevazı, sade, her isteyenin istediÄŸi zaman ulaÅŸabildiÄŸi kimselerin deÄŸerini kaybettikten sonra anlayabiliyoruz. Sadettin Bey halktan kopuk, korumalarla çevrili, ulaşılması zor kimseler gibi kendisini önemsetmeye tenezzül etmedi. O bizdendi, halk adamıydı. Mevki ve ÅŸöhret onu halkın içinden uzaklaÅŸtıramadı. Her zaman, herÅŸartta halkın içinde oldu.
Adalet Partisi Genel BaÅŸkanı Org. Ragıp GümüÅŸpala siyaseten vakitsiz bir zamanda vefat edince, bütün yük Dr. Sadettin Bilgiç Bey’in omuzlarında kaldı. AP Genel BaÅŸkan Vekili olarak partiyi ustalıkla yönetti. ve AP’yi iktidar partisi konumuna getirdi. AP’nin ikinci büyük kongresinde, iki Ispartalı hemÅŸehri genel baÅŸkanlık yarışına girdi. Birçok cepheden önü kesilen Dr. Sadettin Bilgiç, mühendis Süleyman Demirel karşısında seçimi kaybetti. Sadettin Bey bu durumu demokratik bir olgunlukla kabullendi. Olup bitenlerin üzerinde durmadan, soyuna ve kiÅŸiliÄŸine yakışan olgunlukla hizmete devam etti. Nefsini ve heveslerini çiÄŸneyerek davasına devam etmiÅŸ olması, onun ne kadar ileri görüÅŸlü olduÄŸunu gösterdi. Yıllar ve olaylar yaÅŸandıkça Koca Reis’in haklılığı ispatlanmıştır. Türkiye’nin kaderinde önemli bir dönüm noktası olan o kongreyi inceleyenler; kimlerin, nasıl, nereden ve hangi hesaplarla hareket ettiÄŸini anlayabilirler...
Demokrasiyi çok iyi özümsemiÅŸti. Bizlerin hissi tutum ve tenkitlerimizi O, objektif ve tarafsız bir gözle izah eder, rakiplerinin bile hakkını kabul etmeyi bilirdi. Kaliteli siyaset yaptı. Seçkin devlet adamıydı. Ä°nançlarınıtavizsiz savundu. Dik duruÅŸunu hiçbir zaman bozmadı. Ä°tibarını arttırarak korudu.
TeÅŸkilatçıydı.Politikada onun üstüne baÅŸarılı teÅŸkilatçı az bulunur. Nitekim Adalet Partisi’nin, Demokratik Partinin teÅŸkilat baÅŸkanlığı onun uhdesinde baÅŸarılı olmuÅŸtu.
Siyasi gözlemleri isabetliydi. Seçimler öncesinde yaptığı tahminler hep doÄŸru çıkardı.Çünkü daima halkın içinde yaÅŸar, halkın nabzını tutardı. 1971’de Demokratik Parti’nin ilk teÅŸkilatını kurmak için Ä°zmir’e gitmiÅŸtik. Kadifekale yolunda bir kahveye uÄŸradık. Çay içtik, oturanlarla sohbet ettik. Dışarıya çıktığımızda kahvenin önünde biriken insanları gördük. Duyan gelmiÅŸ. Sadettin AÄŸabey bir sandalye çekti, üstüne çıktı, “Aziz vatandaÅŸlarım” diye konuÅŸmaya baÅŸladı. O yıllarda bakanlık yapmış, popüler olmuÅŸ, meÅŸhur Koca Reis’ti. Kalabalık büyüdü. CoÅŸkulu bir iz bırakıp ayrıldık. Ben dayanamadım sordum:
-Sadettin aÄŸabey, hazırlık yok, mikrofon yok, kürsü yok. Bu kalabalığı nasıl topladın?
-Politika budur. Nabzı yakaladın mı değerlendireceksin. İzmir tamam, dedi.
“Koca Reis” dilek kapısı gibiydi. Her gelen ondan bir ÅŸey isterdi. Onun lisanında ‘yok’ yoktu. Elinde olanı verir, elinden geleni yapardı. DesteklediÄŸi, elinden tutup mevki makam sahibi yaptığı kimselerin bir kısmı, zaman içinde onu terk etmiÅŸlerdir. Terk etmekle kalmamış tekmeleyenler de olmuÅŸtur. O bu durumlarıumursamaz, güler geçerdi. Rahmetli Osman Bölükbaşı, gördüÄŸü ihanetleri ifade için “baÄŸrımı açsam Karacaahmet mezarlığına benzer” derdi. Merhum Koca Reis’in baÄŸrı daha geniÅŸti ve kimler yoktu ki...
Sadettin AÄŸabey ile bir ömür beraber geçti desem yeridir. 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra ben Ä°stanbul’da MTTB ve öÄŸrenci derneklerinde, Sadettin AÄŸabey de TBMM’de ve hükümette aynı fikri doÄŸrultuda mücadele verdik. Hiç bir zaman yardımını ve alakasını esirgemedi. 1969 yılından sonra Ankara’da hemen her günümüz beraber geçti.
Kendisinden çok ÅŸey öÄŸrendik. Çalışkan bir entelektüel idi. Günün konularını takip eder, yorumlar yapardı. Doksanlı yaÅŸlarında bile yeni yapılacak “Anayasa” için tecrübelerini, fikirlerini yazıya döktü. Ä°lgilere ve yetkilileri sundu.
Son hastane günlerinde bakışlarımız kucaklaşırdı. Benim saygı, onun sevgi dolu bakışları… Vefalıydı. Dosttu. Bilge idi. Koruyucu ve kollayıcıydı. Kırılmadık, incinmedik. Her kul gibi o da nasibine düÅŸen ömrü tamamladı. Mekanı cennettir inÅŸallah. Zira biz inanıriz ki “Ä°nsanların en hayırlısı, çevresine ve insanlara faydalı olandır."
Rabbim rahmet eylesin, makamı Cennet olsun...
RASİM CİNİSLİ, M.T.T.B 47. Genel Başkanı
Erzurum eski Milletvekili
Türk Parlamenterler BirliÄŸi BaÅŸkanı
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.