Åžimdi artık yayınlanmayan “Yeni Zemin” dergisi’nin Kasım 93 sayısının kapak konusu, “Ä°slami hareket” idi ve ilgimi çeken bir konuydu. Bu konuda bana da soru yöneltip fikirlerimi okuyucularına duyurma fırsatı veren dergiye teÅŸekkürle, tüm sorulara topluca cevap vermeyi tercih etmiÅŸ ve özetle demiÅŸtim ki:

     Ben ÅŸahsen “galat-ı meÅŸhur”la konuÅŸmaya hala alışamadım… Bu alanda günümüz insanıyla diyalog kopukluÄŸum var… Bugün bu dille, “galat-ı meÅŸhur”la konuÅŸmaya alışık olanlara “Ä°slami Hareket”in ne olduÄŸunu sorsanız, size: ilim dışı, bir kısım reaksiyoner, hissi akımları; Kur’anla övülen “Millet”e inat –ne demekse- “ümmetçi” cereyanları; hatta karnına ÅŸiÅŸ sokan, ya da (sanki Akdeniz’deki balıkların iÅŸi varmış gibi) bir zamanlar “Darende’nin balıkları”nı Kıbrıs’a savaÅŸa gönderen çaÄŸdışı menkıbecilerin söylem ve eylemlerini tarif ederler. Bunun gibi, sinek sıklet cüssesiyle Muhammed Ali gibi (buna Clay’da diyebilirsiniz) ağır sıklet boks ÅŸampiyonunun karşısında ringe çıkmaya yeltenen; ya da aklı devreye sokmadan, gökten bomba yaÄŸdıran uçaklara yerden

deve üstünde rastgele sopa sallayan gayretkeÅŸlikleri “iman salabeti” gibi savunanlar da “Ä°slami hareket” içindedirler. Ä°slamı böyle anlayanlar, çoklukla, çok önemli bir savaÅŸta, “Medine”sinin etrafına hendekler kazan Hz. Peygamberi hatırlamazlar bile...
    
    Ben kendi adıma, tabiata aykırı, Kur’an‘ın temel mesajına zıt, ilme arka dönüÅŸleri, Ä°slam kelimesiyle ÅŸereflendirmeyi, Ä°slam’ı tanımamak gibi algılıyorum.

     Kanımca, taltife layık olabilecek Ä°slami hareket: ilme dönüÅŸü, Hayatın ve Kur’an’ın -Hz. Peygamber’in anladığı gibi- anlaşılmasını hedefleyen; insanlık karşıtı Ä°slam düÅŸmanlarına karşı Milletimize akli politikalar ve stratejiler üretme yeteneÄŸi kazandıracak, bitimsiz saadete dönük bilimsel faaliyetler bütünüdür.

     “Ä°slami hareket”i böyle algılayınca onu, öÄŸrenim amacıyla yapılan bir takım tasniflerin belli bir bölümüne indirgemek de tabiatıyla mümkün olamaz ve Ä°slam’ı (daha doÄŸrusu hayatı) anlamamışlığı ifade eder. Hayat (daha doÄŸrusu Ä°slam) bir bütündür. Onun ekonomik, siyasi, kültürel muhtelif cephelerini birbirinden soyutlarsanız, o hayatın idamesi mümkün olmaz ki Ä°slam’ı da bu vechelerden (yönlerden) birine ingirgemek mümkün olsun.

     Mesela, Ä°slam’ın stratejisinde insanlığın imhası deÄŸil, ihyası hedef alınmıştır. Kur’an’ın bütün kıssalarında bu espri egemendir. Kafir Firavun, aralarında kendi saltanatını tehdit eden Musa da bulunur diye, belli bir tarihten sonra doÄŸan ve doÄŸacak olan bütün çocukların öldürülmesini emrettiÄŸi halde Firavunun karşıtı Müslüman Musa tüm insanlığı kucaklayacak olan adalet ve iyilik misyonunu Firavun’a bile ulaÅŸtırmaya memurdur…

     Åžimdi, Ä°slam’ın bu hayat esprisi ortada iken, örneÄŸin, uzun yıllar Ä°srail’e bağırıp çağırdıktan sonra, Kuveytli Arapları bombalayan  (Saddamsı) bir askeri stratejiyi  ırkçı veya Hıristiyan bir felsefeyle oluÅŸturduÄŸu dış politikasından soyutlayarak -sırf bayrağına o gün için “Allahu Ekber” yazdı diye- Ä°slam’la tavsif etmek doÄŸru olabilir mi? Böyle bir stratejiyi besleyen bir ekonomik politikayı, mesela, sırf faizi yasakladı diye o kötü stratejisinden soyutlayarak Ä°slam’la tarif etmek mümkün mü?.. Bence hayır!.. Hayatın bütün fakülteleri birbirleriyle irtibatlı ÅŸekilde merhameti, adaleti ve bilimselliÄŸi hedef almadığı sürece, Ä°slami olmak ÅŸerefine eremez. Daha baÅŸka bir ifadeyle: ilme zıtlığı ilke edinen çıkışlara Ä°slam etiketi yapıştırmak, onu tanımamak demektir. Allah’ın bir sıfatı da “alim”dir…

     Bana göre bütün dünyada, hayatı, Allah’ın kevni(tabiat) ve kavli(söylemsel) bütün ayetleri ile birlikte bir bütün olarak algılayan, ahiret muhasebesini göz ardı etmeksizin Allah korkusu ve sevgisiyle “cennet” ödülüne yönelen bütün bilinçli gayretler, edebiyatı, estetiÄŸi, müziÄŸi, folklorü ile topyekun Ä°slami’dir:

     “Ayrı gayrı bilmezem, her  zerre bir ayinedir;

     ***

     Bu espri ile bakınca, çoklukla Müslümanlar’ın Ä°slam’a aykırı yöntemle yaÅŸadığı ülkeler, egemen tavır olarak ilme arka döndüÄŸü için, aklı rafa kaldırdığı için, Allah’ın cezasına müstehak temayülleri benimseme benzerliÄŸini taşıyan toplumsal bozuklukların iÅŸgalinde bulunuyor, diyebiliriz.

     Ancak ne var ki bütün bu ülkelerde,  Ä°slam’ı Kur’an’a aykırı biçimde algılamaya, ve her gün, gün ışığına yeniden kavuÅŸan dünyayı bu ışıktan mahrum ederek, geçmiÅŸin gazlı lambalarının puslu karanlığında muhafaza etmeye itiraz eden Ä°slami tavırların zemin tutmaya baÅŸladığını da açık bir biçimde gözlemliyoruz.

     Bu bir ümittir. Kur’an‘ın esas ilkelerini hayata geçirme potansiyeli bakımından Batılı ülkeleri bu ümit için daha da ÅŸanslı bulduÄŸumu ayrıca belirtmeliyim…

     Bana inanmayanlar: Anthony Quinn’in Batıda çevirdiÄŸi “mesaj” filmiyle, adına Ä°slam denilen ülkelerde çevrilen “Hz. Ömer’in Adaleti” filimlerini kıyaslayabilirler…

     ***

     Kanımca Müslüman toplumların hurafe karanlığına arka dönerek ayrılarak Ä°lme (bilimselliÄŸe) yönelmeleri bir zarurettir!..