Tarihi Süreç Ä°çerisinde TÜRKÄ°YE SURÄ°YE Ä°LÄ°ÅžKÄ°LERÄ°
Ali KAÇAR-Genç BÄ°RÄ°KÄ°M Suriye, 1920’de Ä°talya’nın San Remo kentinde yapılan konferansla Fransa mandaterliÄŸine bırakılmış ve bu mandaterlik 1946 yılına kadar devam etmiÅŸtir. Suriye, bu tarihte bağımsızlığına kavuÅŸmuÅŸ olsa da, Fransa bu ülkedeki egemenliÄŸini ve mandaterlikten gelen ayrıcalıklarını eÄŸiterek yetiÅŸtirdiÄŸi yerli iÅŸbirlikçiler kanalıyla uzun yıllar devam ettirmiÅŸtir. Bağımsızlıktan kısa bir süre sonra Suriye’de, darbeler birbirini izlemiÅŸtir; sadece 1949 yılında 3’er ay ara ile (Mayıs, AÄŸustos ve Aralık aylarında) 3 darbe gerçekleÅŸtirilmiÅŸtir.
Sonraki yıllarda darbeler devam etmiÅŸ (1954, 1961, 1962, 1963, 1966 ve 1970) hatta Baas Partisi’nin 8 Mart 1963’de yaptığı darbeden sonra bile bu partinin kendi içinde 1966 ve 1970’de iki ayrı darbe gerçekleÅŸtirilmiÅŸtir. 1966’da, Baas Partisi, kendi içinde yani Emin el-Hafız (Basçıdır, Sünnidir) ile Salah Cedid ve Hafız el-Esad (ikisi de Nusayri’dir) ikilisi arasında gerçekleÅŸen ve Salah Cedid ile Hafız el-Esad’ın baÅŸarılı olduÄŸu darbe, Suriye tarihine en kanlı darbe olarak geçmiÅŸtir. Daha sonra da Hafız el-Esad, Salah Cedid’e karşı darbe gerçekleÅŸtirmiÅŸ ve Salah Cedid’i idam etmemiÅŸ ama ölünceye kadar bir hücreye kapatmıştır. Salah Cedid, bu hücrede ölmüÅŸ ve ölünceye kadar da ailesinin ziyaretine bile izin verilmemiÅŸtir. Yönetime gelmesinden sonra Sovyetler BirliÄŸi'yle sıkı bir dostluk iliÅŸkisi içine giren Esad, dağılmasına kadar Sovyetler'den sürekli destek görmüÅŸtür. Esad, izlediÄŸi politikada ABD ve Batı'nın çıkarlarını gözetmeyi de ihmal etmemiÅŸtir. Onun ABD'deki Yahudi teÅŸkilatlarıyla gizli iliÅŸkiler içinde olduÄŸuna dair bir belge Sudan'da çıkan Kabas gazetesinin 1 Temmuz 1988 tarihli sayısında yayınlanmıştır.
Türkiye ile Suriye arasındaki ilk ve en önemli problem Hatay Ä°li’nin hangi ülkenin sınırları içinde kalması konusunda çıkmıştır. Özellikle de bu problem, Hatay Ä°li’nin 1939’da yapılan seçim neticesinde Türkiye’ye katılmasıyla daha da büyümüÅŸtür. Suriye, Hatay Ä°li’nin Türkiye’ye bu ÅŸekilde katılmasını bir oldubitti olarak deÄŸerlendirmiÅŸ ve bir türlü hazmedememiÅŸtir. Dolayısıyla bu konu, Türkiye ile Suriye arasında 1990’lı yılların sonlarına kadar devam eden güven probleminin de temelini oluÅŸturmuÅŸtur. Bu güven problemi nedeniyledir ki, Ä°kinci Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye ile Suriye hep zıt kutuplarda yer almıştır. Nitekim Türkiye emperyal Batı BloÄŸu’nun içinde yer alırken, Suriye ise diÄŸer emperyal Sovyetler BirliÄŸi BloÄŸu içinde yer almıştır. Yine Türkiye, 1955’li yıllarda BaÄŸdat Paktı ile bu emperyal bloÄŸun içindeki yerini perçinlerken, Suriye ise Cemal Abdunnasır öncülüÄŸünde Mısır’la alternatif bir ittifak oluÅŸturmaya çalışmıştır.
Türkiye ile Suriye arasındaki bu çekiÅŸme SoÄŸuk SavaÅŸ boyunca yoÄŸunlaÅŸarak devam etmiÅŸtir. Zaman zaman karşılıklı ziyaretler3 olmuÅŸsa da, iki ülke arasındaki iliÅŸkiler arzulanan seviyede geliÅŸmemiÅŸtir. Suriye, baba Esad döneminde, Hatay Ä°li’ni, Türkiye tarafından iÅŸgal edilmiÅŸ kendi topraklar olarak deÄŸerlendirmiÅŸ, okullarda ve devlet dairelerinde asılı duran bütün haritalarda da bu ÅŸekilde göstermiÅŸtir. 1939’dan beri Türkiye Suriye arasındaki mevcut olan bu probleme, 1980’den itibaren terör/güvenlik ile su problemi de ilave olmuÅŸtur. Türkiye Suriye arasındaki bu problemler 1998’e kadar devam etmiÅŸtir. Suriye ve PKK Ä°liÅŸkisi Türkiye ile Suriye arasında problem oluÅŸturan en önemli konulardan birisi de, PKK’nın Suriye tarafından himaye edilmesi ve Türkiye’ye yönelik terör faaliyetlerinde desteklenmesidir. Bu problem, PKK’nın, Abdullah Öcalan’ın da içinde bulunduÄŸu yönetim kadrosunun, 12 Eylül darbesinden kısa bir süre önce Türkiye’den ayrılarak4 Suriye’ye geçmesiyle baÅŸlamıştır. Suriye Gizli Servisi Muhaberatının, Abdullah Öcalan ile, dolayısıyla da PKK ile ilk teması ise Hafız Esad’ın kardeÅŸi Cemil Esad aracılığıyla gerçekleÅŸmiÅŸtir. Baas yönetimi bu teması, ilerleyen yıllarda daha da yoÄŸunlaÅŸtırarak, hatta PKK’yı kontrolü altına alarak Türkiye ile arasında var olan problemler dolayısıyla Türkiye aleyhine kullanmaya baÅŸlamıştır. Aslında Baas yönetimi, PKK terörünü, sadece Türkiye’ye karşı kullanmamış, aynı zamanda kendi halkına karşı da kullanmıştır. Böylece PKK, hem içeride (Türkiye’de), hem de dışarıda (baÅŸlangıçta sadece Suriye’de daha sonraları birçok ülke tarafından) kendisini himaye edecek illegal güçler bulmuÅŸtur. Zaten PKK, Suriye’ye geçinceye kadar Türkiye’de MÄ°T, derin devlet ve kontrgerilla tarafından korunmakta idi, dışarıya çıkınca da kendisine uluslar arası bir yeni baÅŸka hami ve destekleyiciler bulmuÅŸtur. 12 Eylül darbesi dolayısıyla kendilerine darbe haberi verilmediÄŸi için içeride kalan solcu, Kürtçü ve saÄŸcı örgütler, Mamak, Diyarbakır baÅŸta olmak üzere çeÅŸitli cezaevlerinde iÅŸkencelerde geçirilerek yok edilirken, PKK aynı dönemde, uluslar arası istihbarat örgütleriyle iliÅŸkiye geçmiÅŸ ve Türkiye Devleti’ne karşı koyacak kadar geliÅŸ(tiril)miÅŸ ve büyü(tül)müÅŸtür.
PKK, Suriye’ye yerleÅŸtikten sonra daha rahat hareket etme imkânı bulmuÅŸ, Birinci ve Ä°kinci Kongresini Suriye’de, Muhaberatın himayesinde yapmıştır. 20–25 AÄŸustos 1982 tarihlerinde Åžam’da yapılan Ä°kinci Kongrenin sonucunda yayınlanan sonuç bildirgesinin ilk iki maddesi, Suriye’nin desteÄŸini gözler önüne sermiÅŸtir. Bu kongrede alınan kararların ilk iki maddesi ÅŸu ÅŸekildedir: 1- PKK mensuplarının Suriye’de eÄŸitilmesi, eÄŸitimin kısmen Türk sınırına yakın yerlerde yapılması, 2- Åžam, Halep, Kamışlı, Afrin gibi Suriye ÅŸehirlerinde temsilcilikler açılması.
Suriye, PKK’ya tanıdığı bu imkânların karşılığında, Muhaberat kanalıyla, PKK’nın kilit noktalardaki görevlere Suriyeli Kürt ve Ermenileri yerleÅŸtirmek suretiyle örgütün kontrolü tamamen eline almıştır.5 Abdullah Öcalan Haziran 1981’de Suriye’nin kontrolünde olan ve Suriye tarafından tamamen PKK’ya tahsis edilen Helve kampına yerleÅŸmiÅŸtir. Bu kampa daha sonra Mahsun Korkmaz Akademisi ismi verilmiÅŸtir.6 Suriye'nin gözetiminde Lübnan Bekaa Vadisi'nde organizasyonunu gerçekleÅŸtiren PKK, Türkiye’deki ilk saldırısını 15 AÄŸustos 1984’de Eruh ve Åžemdinli’ye yapmıştır. Bu saldırıdan sonra Türkiye’de terör olayları artarak devam etmiÅŸtir. Suriye, PKK’nın bu faaliyetlerini Abdullah Öcalan’ı Åžam’da Muhaberat’ın gözetiminde barındırarak açıkça desteklemiÅŸtir. Nitekim 1989 yılında Hafız Esad’ın kardeÅŸi Cemil Esad “bölgede bir Kürt Devleti kurulması ve bu devletin GüneydoÄŸu Anadolu’yu kapsaması gerektiÄŸini ifade ederek bu konuda Suriye yönetiminin PKK’ya açıkça verdiÄŸi desteÄŸi” dile getirmiÅŸtir.
Suriye ile Türkiye arasındaki problemleri konuÅŸmak üzere 19 Ocak 1993’te Suriye BaÅŸbakanı Mahmut El Zubi’nin resmi davetlisi olarak Suriye’nin baÅŸkenti Åžam’a giden dönemin BaÅŸbakanı Süleyman Demirel, Suriye Devlet BaÅŸkanı Hafız Esad ile su ve terör konularını görüÅŸmüÅŸtür.7 Ancak bütün görüÅŸmelere ve ikazlara raÄŸmen, Suriye’nin PKK’yı desteklemesi 1998 yılına kadar devam etmiÅŸtir. Suriye’nin PKK’ya desteÄŸi, Orgeneral Atilla AteÅŸ’in 17 Eylül 1998 günkü Reyhanlı/Antakya’daki konuÅŸmasına kadar devam etmiÅŸtir. Kara Kuvvetleri Komutanı orgeneral Atilla ATEÅž konuÅŸmasında; Suriye’nin kendi topraklarından kaynaklanan ve Türkiye’nin güvenlik ve istikrarına tehdit eden terörist faaliyetleri desteklemeye artık bir son vermesini, aksi halde Türkiye’nin Suriye’deki PKK unsurlarını vuracağını, Suriye’nin bunu engellemeye kalkışması halinde ise savaÅŸ ilan edeceÄŸini belirtmiÅŸ ve bu açıklama iki ülke iliÅŸkilerini gerginleÅŸtirmiÅŸtir. Kara Kuvvetleri Komutanı AteÅŸ’in bu açıklamasının ardından; CumhurbaÅŸkanı Süleyman Demirel tarafından, 2 Ekim 1998 tarihinde; “Suriye’ye karşı mukabelede bulunma hakkımızı saklı tuttuÄŸumuzu, sabrımızın taÅŸmak üzere olduÄŸunu bir kere daha dünyaya ilan ediyorum” açıklaması yapılmış, 9 Ekim 1998 tarihinde ise; Ä°ran, Kuveyt ve Bahreyn (Büyükelçilik düzeyinde) devlet baÅŸkanlarının kendisine gönderdikleri mesajda “diyalog yolu kapanmasın, saÄŸduyu ile hareket edin” ÅŸeklindeki mesajlarını “MaÄŸdur durumda olan Türkiye’dir. 30 bin Türk hayatını kaybetmiÅŸtir. Suriye bu cinayetlere destek veriyor” diyerek muhataplarını Suriye’ye sevk etmiÅŸtir.8 Bu arada Diyarbakır, Mardin’de bir takım askeri hazırlıklar ve tatbikatlar yapılmaya baÅŸlanmış ve Suriye’ye yönelik komutanlar tarafından sert uyarılar yapılmıştır. 7 Ekim 1998 tarihinde; Türkiye, Mısır Devlet BaÅŸkanı Mübarek aracılığı ile “Apo’yu bize teslim et. Blöf yapmıyoruz. Çok ciddiyiz” ÅŸeklindeki mesajları içeren dosyayı Suriye?ye iletmiÅŸ, BaÅŸbakan Mesut Yılmaz dosyanın Mübarek’e verilmesinin ardından; “Suriye diplomatik çözüm isterse talebimizi yerine getirir. Artık adım atacak onlardır” beyanında bulunmuÅŸtur. Bu arada Mısır Devlet BaÅŸkanı Hüsnü Mübarek iki ülkenin bir araya gelerek görüÅŸme önerisinde bulunmuÅŸtur.
Mısır Arap Cumhuriyeti CumhurbaÅŸkanı Hüsnü Mübarek, Ä°ran DışiÅŸleri Bakanı Kemal Harrazi ve Mısır DışiÅŸleri Bakanı Amr Musa tarafından Suriye adına getirilen mesajların ışığında, terörizmle mücadele iÅŸbirliÄŸini görüÅŸmek üzere, Türk ve Suriye Heyetleri 19–20 Ekim 1998 tarihlerinde Adana’da bir araya gelmiÅŸlerdir. Yapılan görüÅŸmeler neticesinde, Türkiye adına Büyükelçi UÄŸur ZÄ°YAL, Suriye adına güvenlik BaÅŸkanı Tümgeneral Adnan Bedr Al Hassan tarafından 20 Ekim 1998 tarihinde “Adana Mutabakatı” imzalanmıştır. Anılan mutabakat uyarınca, aÅŸağıdaki hususlar Suriye tarafından teyit edilmiÅŸtir.
“Öcalan ÅŸu andan itibaren Suriye’de deÄŸildir ve kesinlikle Suriye’ye girmesine izin verilmeyecek, PKK kampları ÅŸu andan itibaren faaliyette deÄŸildir ve kesinlikle faaliyete geçmelerine izin verilmeyecektir, birçok PKK’lı tutuklanmış ve adalete sevk edilmiÅŸtir. Listeleri mevcuttur ve Suriye bu listeleri Türk tarafına vermiÅŸtir.” Suriye heyeti belirtilen hususları teyit etmiÅŸtir. Ayrıca aÅŸağıdaki konularda da anlaÅŸmaya varılmıştır: 1- Suriye, topraklarından kaynaklanan ve Türkiye’nin güvenlik ve istikrarı bozmaya yönelik hiçbir faaliyete karşılıklılık ilkesi çerçevesinde izin vermeyecektir. Suriye, topraklar üzerinde, özellikle PKK’nın silah, lojistik, malzeme ve parasal destek teminine ve propaganda yapmasına müsaade etmeyecektir. 2- Suriye, PKK’nın terörist bir örgüt olduÄŸunu kabul etmiÅŸtir. Ülkesinde, diÄŸer terör örgütlerinin, PKK’nın ve tüm yan kuruluÅŸların faaliyetlerini yasaklamıştır. 3- Suriye ülkesinde PKK’nın eÄŸitim ve barınma amaçlı kamp ve diÄŸer tesisler oluÅŸturmasına ve ticari faaliyetlerine izin vermeyecektir. 4- Suriye, PKK mensuplarının üçüncü bir ülkeye geçiÅŸleri için ülkesini kullanmasına müsaade etmeyecektir. 5- PKK terör örgütünün elebaşısının Suriye topraklarına girmemesi için bütün tedbirleri alacak, sınır kapılarını bu yolda talimatlandıracaktır.9
Adana Mutabakatının imzalanmasını müteakip mutabakatta yer alan konulara iliÅŸkin detayların tespit edilmesi maksadıyla, heyetler arası birçok görüÅŸme gerçekleÅŸmiÅŸtir. Bunlar sırasıyla; 28 Ekim 1998 tarihinde Åžam’da, 03 Kasım 1998 tarihinde Malatya’da, 23-24 Åžubat 1999 tarihlerinde Åžam’da, 27-28 Haziran 1999 tarihlerinde Gaziantep’te, 29 Kasım-01 Aralık 1999 tarihlerinde Åžam’da, 06 Haziran 2000 tarihinde Ä°stanbul?da gerçekleÅŸtirilmiÅŸtir.
Bütün bu yürütülen görüÅŸmeler sonucunda; - Suriye?deki PKK Terör Örgütüne ait kamplar kapatılmış, - PKK Terör Örgütüne ait telsiz istasyonları susturulmuÅŸ, - PKK Terör Örgütünün Suriye?deki yürüyüÅŸ ve benzeri etkinliklerine izin verilmemesi saÄŸlanmış, - Suriye basınında zaman zaman Türkiye aleyhinde yapılan yayınlar kesilmiÅŸ, - Adana Mutabakatı gereÄŸi alınan tedbirlerle sınır geçme olayları eskiye oranla yok denecek kadar azalmış, - Terör örgütüne yardım ve yataklık eden ve onun propagandasını yapan bazı kiÅŸiler hakkında yasal iÅŸlem yapılması temin edilmiÅŸtir.84 - Ayrıca, iyi niyet göstergesi olarak 23 Eylül 1999 tarihinde Asi Nehri kıyısında 5 teröristin ölü olarak gele geçirilmesi ve bunlardan ele geçirilen silah ve malzemelerin Türkiye?ye teslimi olumlu bir geliÅŸme olarak mütalaa edilmiÅŸtir.10 BEŞŞAR ESAD DÖNEMÄ°NDE TÜRKÄ°YE SURÄ°YE Ä°LÄ°ÅžKÄ°LERÄ°!.. Bu görüÅŸme ve anlaÅŸmaların neticesinde Suriye-Türkiye iliÅŸkileri artık önemli bir düzelme sürecine girmiÅŸtir. Suriye Devlet BaÅŸkanı Hafız Esad'ın 12 Haziran 2000’de ölümü üzerine, cenaze törenine Türkiye, en üst düzeyde, CumhurbaÅŸkanı Ahmet Necdet Sezer'in katılımıyla temsil edilmiÅŸtir. Bu durum, kuÅŸkusuz, Türkiye'nin Suriye ile normalleÅŸme sürecine verdiÄŸi önemin de bir göstergesi olmuÅŸtur. Suriye de bu ilgiyi karşılıksız bırakmamış ve yeni Devlet BaÅŸkanı, ölen Suriye eski Devlet BaÅŸkanı Hafız Esad'ın oÄŸlu BeÅŸÅŸar Esad da, aynı yılın Kasım ayında BaÅŸbakan Abdülhalim Haddam'ı bir dizi görüÅŸmeler yapmak üzere Ankara’ya göndermiÅŸtir.
Ahmet Necdet sezer ile Abdülhalim Haddam’ın ziyaretlerinden sonra askeri ziyaretler birbirini izlemiÅŸtir. Suriye askeri delegasyonu, ilki 2001 baÅŸlarında, ikincisi de Haziran 2001 tarihinde olmak üzere Türkiye’ye resmi ziyaret düzenleyerek, bölgede stratejik bir deÄŸiÅŸimin ilk adımını atmıştır. Sezer’in ziyaretinden sonra diplomatik ziyaretler de yoÄŸunlaÅŸmıştır. Bu ziyaretler, özellikle de ABD’nin Irak’ı iÅŸgal ettiÄŸi 2003 yılında çok yoÄŸunlaÅŸmıştır. Ä°lk olarak dönemin Türkiye BaÅŸbakanı Abdullah Gül, yaklaÅŸan Irak savaşını engelleme giriÅŸimleri çerçevesinde 4 Ocak 2003’de Suriye’yi ziyaret etmiÅŸtir. Gül, Demirel'in 1993’teki ziyaretinden sonra Suriye'ye giden ilk Türk BaÅŸbakanı olmuÅŸtur. Bu ziyarete karşılık, aynı ay içinde Suriye DışiÅŸleri Bakanı Faruk el-Åžara, Ankara’yı ziyaret etmiÅŸtir. Sonrasında, Irak’taki rejiminin ABD müdahalesi sonucu yıkılmasından sonra 29 Nisan’da Abdullah Gül, bu kez DışiÅŸleri Bakanı olarak Åžam’a gitmiÅŸ, Irak krizi ve bölgesel güvenlik kaygıları ile ilgili görüÅŸmeler yapmıştır. 29 Temmuz’da, Ankara, 17 yıl aradan sonra baÅŸbakan düzeyinde Suriye’den ilk ziyareti gerçekleÅŸtiren Muhammed Mustafa Miro'yu ağırlamıştır. Miro, iki ülke arasındaki ekonomik iÅŸbirliÄŸinin geliÅŸmesine ve dostluÄŸuna önem verirken, ülkesinin Adana Mutabakatı hükümlerine uyarak PKK militanlarının Kuzey Irak'tan Suriye'ye sızmalarına ve Suriye'de Türkiye karşıtı hiçbir etkinliÄŸe izin verilmeyeceÄŸini vurgulamıştır. Bununla birlikte iki ülke baÅŸbakanı da Irak savaşı konusundaki güvenlik endiÅŸelerini dile getirmiÅŸtir.11 (06.03.2012)(*)
__________ (*) Dipnotlar ... sayılı Genç birikim dergisindedir - admin
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |