09-11-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
Son Eklenenler
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa
EĞİTİM VE ÖĞRETİMİN GÖREVİ DOĞRULTUSUNDA SİSTEMİN YAPISI PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 4
KötüÇok iyi 
Yazar Ercan ARSLANER   
12-03-2012
EĞİTÄ°M VE ÖÄžRETÄ°MÄ°N GÖREVÄ° DOÄžRULTUSUNDA 
                                                                 SÄ°STEMÄ°N YAPISI
                                                                                            Ercan ARSLANER(*)  
GÄ°RÄ°Åž  
     AK parti HÜKÜMETÄ°’nin iktidara geldikten sonra sosyal alanda neler yaptığını bir TV yayınında muhaliflerinin aÄŸzından bizzat dinledim. 5 kiÅŸilik bir grupta konuÅŸmacılardan biri “Biz ne dedikse onu (biz deÄŸil) onlar yaptı.” BaÅŸbakanımızın önderliÄŸinde UlaÅŸtırma, SaÄŸlık, Dış Ä°ÅŸler alanlarında yapılanlar ise büyük bir ihtilal deÄŸerindedir. Bu arada milletimize karşı olumsuz niyetler taşıyan eski egemenlerin de mahkemelerde hesap vermesi hiçbir zaman hafızalardan silinmeyecek ve Tayip ErdoÄŸan adıyla birlikte anılacaktır. “VAN MÄ°NÜTLERLE“ kocaman bir Arap dünyası daÄŸlara taÅŸlara yeni doÄŸan çocuklarına TAYYÄ°P ERDOÄžAN adını BOÅžUNA vermediler.             
   Bütün bunların yanında EÄŸitim bakanlığı içinde ne olduÄŸunu ve olmadığını okuyucuya bırakmak istiyorum. Üç bakan geldi geçti eÄŸitim alanında yaprak kımıldamadı. Åžimdi ise sayın baÅŸbakanımız bu alanda iÅŸe baÅŸladı ve hepimize ümit verdi. Ben de bir Edebiyat ve Almanca öÄŸretmeni olarak Almanya’da 14 yıl öÄŸretmenliÄŸim ve 3 yıl ataÅŸeliÄŸim sebebiyle ilgi konudaki tecrübelerimi açıklamak istiyorum:   

1..EĞİTÄ°M VE ÖÄžRETÄ°M, tarihimizin derinliklerine etkisiyle hiçbir zaman bize yabancı olmamıştır. Öncelikle Kur’an’ı Kerimdeki “OKU” emri itaat ettikçe derecemizi yüceltmiÅŸ, ondan uzaklaÅŸtıkça halkımızı her yönden fakirleÅŸtirmiÅŸtir. Kuran-ı Kerim ve Hadis-i Åžerifler sadece varlığın özünü anlatmaz ,”onun bölümleri arasındaki uyuma nasıl varılır?” onu da pedagojik yolla açıklar.
   Bir iki örnek:
   Bir çiftçi atına veya devesine iyi davranmadığı için yeterli verimi alamamaktadır. Onu yanına alarak yüce peygambere gelir, derdini anlatır. O ise hayvana biraz ot verir ve boynunu sıvazlar. Deve onun ilgisiyle çok rahatlamıştır.”Bir daha da ona hiç kötü davranma .”der.
   Bir ÅŸahıs peygamberimizin öÄŸretmenlik gücünü anladığı için Mesud veya Zeyd adındaki çocuÄŸunu onun terbiyesine bırakır. Bir yıldan sonra çocuÄŸunu almaya gider. Yüce peygamber ise “Kendisine soralım. Belki burada kalmak ister.”der. Çocuk ise gerçekten onun yanında kalmak ister.
 
   Harun ReÅŸit zamanında yapılan çalar saat kendilerine hediye edilen BÜYÜK ÅžARL ve çevresindekileri ÅŸaşırtmıştır. Fatih Sultan Mehmet’tin yaptırdığı toplarla endüstriyel bir üründür. Denizaltı gemisinin Sultan Abdulhamid zamanında bir Ä°ngiliz mühendise Ä°stanbul’da üç sene boyunca yaptırılmak istenmesi de fevkalade bir olaydır (Yakın Tarihimiz dergisi-Kandemir)Ayrıca onun zamanında yapılan demiryolu faaliyetiyle Mekke-Medine ‘nin Avrupa ve Anadolu’ya baÄŸlanması büyük bir basiret ifade eder. Günümüzdeki hızlı tren faaliyeti le Türkiye çaÄŸları devirmektedir.
   Bu sözlerimiz eÄŸitimin görevinin sadece endüstriyel alana ait olduÄŸunu zannettirmemeli. Çünkü Kristof Kolonf endüstri ürünü gemileriyle orta Amerika’ya gittikten sonra zamanın endüstri harikası Ä°nka ve Aztek medeniyetlerini yerle bir etmiÅŸlerdir. Yine MoÄŸollar Anadolu’daki Müslümanları kan revan içinde bırakmışken Selçuklular veya Osmanlılar savaÅŸlarda insan öldürmekten daima uzak durmuÅŸlardır. Aynı yüceliÄŸi Selahaddin Eyyübi’nin Ä°ngiliz kralı RiÅŸar’a davranışında da görmüÅŸüzdür.
EÄŸitimin görevi insanların huzuruna hizmet etmektir. Metodik alanda Goethe’nin söylediÄŸi “Devamlı, fakat yorulmadan çalış! sözleri de konumuza ışık tutar. En baÅŸta yüce kitabımızın “OKU” emri etrafında çevrelenen her türlü emir ve yasaklarla yönlenen insanlar en yüce uygarlıklara adaydırlar. Dolayısı ile eÄŸitim insana maddi manevi alanda gelecek her türlü erdemin kaynağıdır.

2. AVRUPA – ALMANYA  (tanıdığımız ülkeler)yanında kendi uygarlığımızı ne ölçüde tanıdığımız maalesef meçhuldür. Hâlbuki tarih kitaplarımızda otuz yıl savaÅŸları, yüzyıl savaÅŸları oldukça geniÅŸ yer tutmaktadır. Oysa onlar yerine kalın kalın tarih kitapları yerine hayati konuları içeren konu ve kitaplara yer verilemez miydi? Elbette bu konular arasında yabancı dil konusu ön sıralarda yer alabilirdi. Ülkemizde 6 yıl öÄŸrencinin devam ettiÄŸi öÄŸretmen okullarını biliriz. Bu okullarda hiçbir ÅŸekilde yabancı dil yer almıyordu.

3. Bir MarÅŸal yardımından galiba kimsenin haberi yoktu. ABD kaynaklı bu yardım ülkemize ve diÄŸer Avrupa ülkelerine ne ölçüde yapılmıştır?”sorusunu cevaplandırmak da yurtseverliÄŸimizi artırabilirdi. Çünkü Almanya’da fırıncılık meslek okulu birincilerine yapılan yardım 400 bin DM’dir. Bu, büyük bir ülke  olan Almanya gibi bir ülkede belki binlerce fırıncılık veya meslek okulu olan  bir ülkede sadece bir okul birincisine verilecek armaÄŸandı.Hâlbuki Türkiye’de kesinlikle böyle bir miktardan söz edilemez.Åžahsen 1960 yılında Tokat ÖÄŸretmen Okulu birincisi olmuÅŸtum ve bana verilen  armaÄŸan bir Technos marka  il bir foto albümü idi.MarÅŸal yardımı alanlarında öÄŸretmenlerden öÄŸrencilere yapılan bir açıklama da yoktu. Ä°ÅŸin tuhafı savaÅŸta Almanya ve ABD birbirine düÅŸmandır. Daha sonra Almanya’da ABD’nin yıktığı yerleri onarmak için insan gücüne çok ihtiyaç olmuÅŸtur. Dolayısı ile bu ülkeyi oldukça yakından tanımak fırsatını buldum. Bir öÄŸretmen olarak endüstrilerini belki yeterli ölçüde tanımadımsa da her dereceden okullarını yakından gördüm ve tanıdım. Bu arada okul durumu kadar yol yapımları da dikkat çekicidir. Kuzeyden güneye, doÄŸudan batıya ÅŸehirlerarasında oto yollar vardır. Bu yollar üzerinde yaÄŸmurlardan sonra hiçbir su birikintisine rastlanmaz. Ayrıca hızlı trenlerde yolcular için büyük rahatlık saÄŸlar.
   Åžimdi eÄŸitim sorununa gelebiliriz: Onların mevcut sistemlerinden ÅŸikâyet edene rastlamadım. EÄŸitim
(A) anaokulu ile baÅŸlar.
(B) Daha sonra ilkokula gidilir.
(C) Dördüncü sınıfla bitirilen ilkokuldan sonra
(D) Haupschule’ye gidilir. Fakat dördüncü sınıftan sonra
(E) liseye gidebilecek öÄŸrenciler seçilerek ayrılırlar. Konuyla ilgili bir hatıram ÅŸudur:
    Söz konusu okulun Gronyanschli adında müdiresi vardı. Onun odasına ne zaman gittimse hiç kimsenin bu odaya girmediÄŸi sanılırdı. Bunun bir anlamı müdirenin çalışma durumunu öÄŸrenmekti. Çünkü o, öÄŸrenciler arasından kendi odasına girmeye vakit bulamıyordu. Oldukça da yaşı ileri görülen müdire ile Almanların okul müdürlerini ancak belli yaÅŸa gelince atadıkları anlaşılıyordu. Bunu adalete uygun yapmaya dikkat ettikleri görülüyordu. Sayın müdire okuluna velileri davet etmiÅŸti. Veliler toplandıktan sonra müdire ÅŸunları söyledi: “Liseye öÄŸretmenler kurulu tarafından üç öÄŸrenci seçilmiÅŸtir.” Bunlardan ikisi Alman biri de Türk’tür ve EÄŸiti AtaÅŸesinin kızıdır. Türk öÄŸrenci bu okulda ikinci yılını okuyordu.
   DiÄŸer bir Türk veli kendi çocuÄŸunun da liseye gönderilmesini istedi. Müdire Gronyanschli ÅŸöyle devam etti: “Siz istiyorsunuz ama biz deÄŸil. ÖÄŸrenci (sizin) çocuÄŸunuz lisede okuyacak durumda deÄŸil. Onun okuyamayıp geri geliÅŸi ise kendisi için çok zararlıdır.”
   Veliler niçin lise ister? Çünkü liseye gidenler üniversiteye doÄŸrudan gidecektir. ÖÄŸrencinin LÄ°SEDEN mezuniyeti adeta üniversiteden mezuniyet gibidir. Okulun KESÄ°NTÄ°SÄ°Z olmasının sırrı buradadır.
   Liseye gidemeyenler 5. sınıftan sonra 10 .sınıfa kadar okuyanlar meslek okuluna geçerler.Bu okulların adı sadece meslek okuludur ama meslek lisesi deÄŸildir.. . Meslek okullarının geleceÄŸinde ise çıraklık, kalfalık, ustalık vardır.
   Üniversite mezunları mastırlarını yapmış olarak diplomalarını alırlar. Çalışmak istemeyenler arzu ederlerse doktoralarını bitirebilirler.
   Almanlarda ustalığın anlamını ÅŸu örnekle daha iyi anlayabiliriz. Kırıkkale fabrikalarında çalışan bir iÅŸçiden dinlediÄŸime göre fabrikaya bir alman usta getirilmiÅŸtir. Bu eylemin amacı orada iki devre yapılan üretimi iÅŸini üç devreye çıkarmaktır. Türk ustanın ifadesine göre bu amaca Alman usta ile ulaşılmıştır.
   Alman eÄŸitiminin temelinde 1960-1962 yıllarında Ä°stanbul EÄŸitim Enstitüsünde öÄŸrenci iken Rifat Özgönenç hocamın anlattıkları vardı. Son Osmanlı eÄŸitim nazırlarından Emrullah Efendiye göre eÄŸitim sistemi bir piramit görünümünde olmalıdır.
Piramitin üst veya sivri tarafına zekâ ve çalışkanlıklarıyla baÅŸarılı öÄŸrencileri çıkacaklardır. Bunların %40’ı üniversiteye gitme ÅŸansına sahiptir. Bu oran %60 nispetiyle meslek okullarına gider. Her iki yüzdeden üniversiteye gidecekler Dortmund’daki merkezce ayarlanır, diÄŸerleri ise (%60 olanlar) il merkezlerince yerleÅŸtirilirler.
   Bir öÄŸrencimin mesleÄŸe giriÅŸ öyküsü ÅŸöyledir: Resim ve boyama derslerinde yetenekli Haluk YeÅŸil adındaki Ispartalı öÄŸrencim karnesiyle iÅŸ dairesindeki memur beye gider. Memur bey karneye bakar ve “Senin resim derslerin güzel. Ä°stersen oto boyacısı olabilirsin” der. O da bunu kabul eder uzun yıllar bu meslekte çalıştıktan sonra inÅŸaatçılığa baÅŸlar. Onu 2000 yılında tekrar gördüÄŸümde 5. evi kendisine yaptıracağını söylemiÅŸti bana. Tekrar durumunu sorduÄŸumda boyacılığa döndüÄŸünü öÄŸrenmiÅŸtim.
 
4.ENDÜSTRÄ°YEL KONUM..1974 yılında bakanlık sınavlarını kazanarak Almanya’ya   öÄŸretmen olarak gönderildiÄŸim zaman özellikle endüstri ve tarım dayanışması dikkatimi çekmiÅŸti. Onlarda tereyağı daÄŸlarından bahsetmiÅŸlerdi. Bu daÄŸlar Rusya’dan gelen doÄŸalgazla deÄŸiÅŸtiriliyordu. Mısır ve patates onlarda ÅŸeker pancarı ve samanla karıştırılarak hayvan yemi olarak kullanılıyordu. Bu yemlerin yapılışında makineler kollanılıyordu. Aksi halde yapılmaları zordu. Bizde ise o yıllarda belki halen ilk çaÄŸ araçları kullanılıyordu.
   1960-1962 yılları arasında okuduÄŸum Ä°stanbul EÄŸitim Enstitüsünde rahmetli Ahmet Kabaklı’dan duyduÄŸum ÅŸu sözler oldukça önemliydi:”Bir ülk3ede 4 ÅŸeker fabrikası,4 bez fabrikası ile ekonomi olmaz.”O zamanlar Tercüman gazetesi yazarıydı. Åžimdiki durumumuzla karşılaÅŸtırırsak aradaki fark bize çok aydınlatıcı bilgiler verecektir.
Bir ülkenin ekonomisinde herhalde dinamitin önemli yeri olmalıydı. Çünkü dinamitsiz yol yapılamazdı. Fürt ve Nürnberg ÅŸehirlerinin yeraltlarında belki binlerce Türk iÅŸçisi bu iÅŸ kolunda çalışmaktadır.
   
5. EĞİTÄ°MÄ°N TEMEL YAPISI: Yukardan itibaren yazdıklarımızda ortak bir yön göreceÄŸiz. Hatta bu ortak yön bütün dünya eÄŸitimlerinde vardır. Ä°ÅŸin problem yönü SEÇME iÅŸinin ne kadar baÅŸarılı yapıldığı veya yapılacağıdır. Türk eÄŸitiminde de Alman eÄŸitimindeki örneklerden yararlanılması denenebilir. Kaldı ki onlar halen kendi eÄŸitimlerinde bu deneysel yolları halen uygulamaktadırlar. Kuzey Almanya’daki liselerden birinde öÄŸrencilere not verilmez. ÖÄŸretmenler öÄŸrenci hakkındaki gözlemlerini karneye not yerine yazarlar.
   EÄŸitim konusunda örnek olacak ÅŸu eÄŸitim olaylarını dinlemek ve deÄŸerlendirmek faydalı olacaktır.
   Bir polis memuru öÄŸretmen olduÄŸumu anlayınca ÅŸunları söyledi:
–Hocam benim oÄŸlum derste konuÅŸmak istiyor. Fakat diÄŸer bazı öÄŸrenciler onu engelliyorlarmış. Ä°ÅŸin kötü yanı bu duruma öÄŸretmenler de engel olamıyor(muÅŸ).

DÄ°N DERSLERÄ°
Günümüz Afrika ülkelerinin dikkat çeken bir yönü özellikle Avrupa egemenliÄŸinde kalanların yabancı dil öÄŸrenimleridir. Bu insanlar 5 yabancı dile kadar bilmektedirler. Bizde ise bir yabancı dil yanında Arapçanın öÄŸrenilmesi oldukça önemlidir. Arapça öÄŸrenimiyle Türk çocuÄŸu he r alanda karlı olacaktır. Çünkü Arap ülkeleriyle aramızda din birliÄŸi yanında onların iÅŸ gücüne ihtiyaçlarıdır.
   Günümüz ilahiyat fakültelerinde Arapça öÄŸretimi az ve yetersizdir. Oysa Arapçanın en güçlü ve pratik öÄŸrenimi Türkiye’nin her alanda lehine olacaktır. UludaÄŸ yaz mevsiminde grup grup Arap turistlerini ağırlamaktadır. Ayrıca Arap turistleri yaz mevsiminde Karadeniz yaylalarından çok hoÅŸlanabilirler.
   Günümüz Ä°mam-Hatip okulları özellikle Arapçadan yana belki sanılanın ötesinde geri kalmışlardır, tıpkı liselerdeki yabancı dil derslerinde olduÄŸu gibi. Ä°stanbuldaki bir lisede edebiyat öÄŸretmeniydim. Sınıfın kalabalık oluÅŸu nedeniyle öÄŸrencilerin yazılarını yazılı sınavlarda görebiliyordum. Bir kız öÄŸrencinin yazdığı sınav kâğıdındaki yazının hangi dile ait olduÄŸu anlaşılmıyordu. Onun yazısına belki Arapça da diyebilirdiniz.
   Åžimdi halen daha önceleri olduÄŸu gibi sanırım Ä°mam-Hatip’e de gitmeyen bir öÄŸrenci Ä°lahiyat Fakültesine gider. Gider ve oradan Arapça öÄŸrenmek bir yana Ä°slamiyeti bile öÄŸrenmeden mezun olabilir. Bir öÄŸrenci yüksek tahsilinde Ä°lahiyata gidecekse lise dersleri yanında ağırlıklı Arapça öÄŸrenmeleri, hatta Ä°lahiyata girmeden önce Arapça sınava girmeleri ve baÅŸarı göstermeleri lüzumlu olmalıdır. Fakat günümüz Ä°lahiyat Fakültelerinde Ä°slam, Kuran, Arapça dersleri dışında her ders vardır.
   Bu arada Ä°lahiyat okuyan öÄŸrenciler Ä°ngilizce dersleriyle de kendilerini takviye edebilirler.

Ä°NGÄ°LÄ°ZCE
   Bu dilin tüm dünyadaki önemi açıkça bilinir. Almanların büyük çoÄŸunluÄŸu Ä°ng bilse de kasten konuÅŸmamaktadırlar. Ayrıca liselerde okuyanların çoÄŸunun büyük yabancı dil amacı
   Onu iler seviyede okumak, yazmak, konuÅŸmaktır. Mesela Mekke ve Medine’ye hac ve umre için gidenlerin daima duydukları Ä°ng. KonuÅŸup konuÅŸmadığıdır.
   Bütün bunların dışında ABD’de yayınlanan SPECTRUM gibi bilimsel dergiler hem Ä°ng. hem Almanca yayınlanmaktadır.

ÖÄžRETMENLER.
   Ülkemizde öÄŸretmen veya eÄŸitim fakültelerin açılışı oldukça yenidir.Fakat eÄŸitim bilimlerinin geliÅŸmiÅŸliÄŸi oldukça tartışmalıdır Alman okullarında rehber öÄŸretmenlik yok Türkiye’de ise çok sayıda rehber öÄŸretmen bulunuyor.Ne ölçüde yararlı oldukları bilinmiyor..Halbuki bu öÄŸretmenlerin sınıf veya ders öÄŸretmenliÄŸi belki da ha faydalı olabilir:Ä°lgi konuda faydalı bilgiler:
a)   Bir Alman polisinin ifadesine göre onlarda öÄŸretmenler polislerden daha fazla maaÅŸ almaktadır.
b)   Lise sınıflarında en fazla 30 öÄŸrenci bulunur. ÖÄŸretmenlerin ders saati 28 civarındadır.
c)    En enteresan tarafı ise öÄŸretmene ders hazırlığı için her gün için 3 saatlik fazladan ücret ödenmesidir.
d)   Ä°stanbul’daki liselerden birinde bir sınfta 70 öÄŸrenci bulunurken diÄŸer bir lisenin bir sınıfında 8-9 öÄŸrenci bulunuyordu. Hâlbuki sınıflarda öÄŸrenci eÅŸitliÄŸi çok önemliydi.
e)     Bütün bunlar nasıl saÄŸlanırdı? Öncelikle lise kalitesinin yükselmesi gerekiyordu. Her hal-ü karda öÄŸrenci sayısı 30 olmalı ve üniversiteye bu okul öÄŸrencileri gitmeliydi.   
   Ülkemizde üni. Mezunları iÅŸ bulamazken belediye kurslarında meslek eÄŸitim kurslarına gidenlerin hemen hepsi iÅŸ bulmaktadırlar.

DERS KÄ°TAPLARI
Sayın Erbakan’a gelinceye kadar ülkemizdeki öÄŸretmenler veya (var idiyse) pedagoglar “Yat yat uyu!” cümlesindeki çeliÅŸkiyi görmediler. Belki yarım asırlık zamanlardan sonra onun dikkat çekiÅŸiyle halkımız uykusundan gözlerini ovuÅŸturarak kalktı.
   1995 yılında Almanya’da bel fıtığına yakalandım. Orada çocuklarımın ders kitabına baktığım zaman bu hastalığa karşı önerilerle karşılaÅŸtım. Bu itibarla ders kitaplarının hazırlanışında konu ve metotlar için onların kitaplarından yararlanmayı tavsiye ediyorum.
   Ülkemiz EÄŸitim Reformu liseler ıslah edilmedikçe anlam ifade etmeyecektir. Yök baÅŸkanı ErdoÄŸan Teziç ise bu görevi 4 yıl yaptıktan sonra ayrılırken “Yüksek öÄŸretimi ıslah edin.”demiÅŸti. Aslında lise kalitesinin yükseltilmesini saÄŸlayacaktır. Daha doÄŸrusu öÄŸrencilerin %60 meslek eÄŸitimine ayrılması bütün bir eÄŸitim alanını etkileyecektir.

DERSANELER
   Dershane macerasına Almanya’dan baÅŸlamak istiyorum. Büyük oÄŸlum lise benzeri Realschule’de okuyordu. Bir ders sebebiyle dershaneye kaydoldu. Okul açılınca ben de yanında gitmiÅŸtim. Dershaneden bahsedince “Onu götürmekle iyi etmediniz. Dedi müdür muavini.
   Bu dershaneye gitmeden önce kendi öÄŸretmenine ona ders vermesini önermiÅŸtim. O ise “Bizde öÄŸretmen kendi öÄŸrencisine ek ders vermez.” dedi. Bizdeki öÄŸretmenler bu cevaptan epeyce ders almalı deÄŸil midir? Bizdeki kıymetli veliler iÅŸin artsını, eksisini bilseler de denize düÅŸenler gibi çırpınıp durmaktadırlar.

ALMANYA’DA ÖÄžRETMEN YETÄ°ÅžTÄ°REN PROFESÖRLER
   Bu konuya elimdeki bir Pedagoji Ansiklopedisi ile baÅŸlamak istiyorum.5 ciltlik bu pedagoji kitabında her cilt 1090 –ar sayfadan ibarettir. Mesela bu konularda yüzlerce kitap yazıldığı görülür. Ayrıca bizdeki sayın profesörler de onlardaki çalışmaları az çok izlemeli ve kitaplar yazmalıydılar. Åžimdi artık politikacıları da bunaltan bu konularda mebuslar deÄŸil, bilim adamları konuÅŸmalıydılar. DiÄŸer yandan sorumluluÄŸun mecliste oluÅŸu da çalışmaların yavaÅŸ gitmesine sebep olmaktadır.

SONUÇ
   Türk eÄŸitiminin bir çıkmazda olduÄŸu çoktan anlaşılmıştır. Yalnız öÄŸretmenler deÄŸil, onların üstleri de çok uzun zamandan beri en baÅŸta adaletten ayrılmıştır. Bunları söylemek oldukça acıdır ama orta öÄŸretim öÄŸrencileri ve öÄŸretmenleri birlikte sigara içerse, öÄŸretmenin öÄŸrenciye not vermesinde adalet beklemek zor olacaktır.
Meslek okullarına ve liselere öÄŸrenciler ayrılırken durum Almanya’daki gibi olmayabilir.Çünkü orada öÄŸretmenin davranış ve kanaatine velilerin büyük saygısı vardır.Bizde ise bu seçimde farklı uygulamalar yapılabilir.Asıl kritik nokta liseyi baÅŸaramayacak öÄŸrencilerin geldiÄŸi okula geri gitmesidir.Bunun için  seçimlerin yukarda anlattığım Alman örneÄŸine göre Yapılmasıdır. Ayrıca onlarda liseden geri gelenler ortada kalmazlar ya geldiÄŸi okula veya Realschule ‘ye giderler.Kısacası onlarda hiçbir öÄŸrenci açıkta kalmaz.
   Eskiden köy enstitülerinde baba evine gönderilen öÄŸrencileri durumlarını çok yakından biliyorum. Daha doÄŸrusu o gençler köy enstitülerinden atılınca kaynar kazana atılır gibi olurlardı. Yalnız bazen durum tersine iÅŸlerdi. Okullarından ayrılan bazı öÄŸrenciler hükümetin açtığı zanaat kurslarına giderek marangozluk, demircilik öÄŸrendiler. Onların maddi durumu köy enstitüsünü bitirenlerinkinden çok daha iyi oldu ve öÄŸretmenler maaÅŸ yolu beklerken bu zanaatkârlar zengin oldu.
   Sınıfları kademelendirme 4+4+4 olsa da olmasa da önemli olan yukardan beri anlatmaya çalıştığım SEÇME iÅŸinin genel anlamda %60 +%40’a uygun yapılabilmesidir.

Ercan Arslaner,

Tel:0505 394 98 71

Yorum
EĞİTİM VE ÖĞRETİM
Yazar sabır açık 2012-03-28 13:30:59
Ercan ASLANER hocamız bizlere yurt dışındaki uygulamaları bizzat tecrübeleri ile yoğurarak yazmış.Teşekkürler...

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 19-03-2012 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Anket
Kullanıcı Girişi
Kimler Çevrimiçi
Şuan 76 misafir çevrimiçi
Ziyaretçi Sayısı
122441770 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net