28 Şubat, AKP ve Erdoğan'ı Yarattı
Mehmet Ali BÄ°RAND/Hürriyet, 29 Åžubat 2012
EÄŸer Asker, 28 Åžubat dönemindeki hataları iÅŸlemeseydi, bugün ne Ak Parti vardı, ne Gül CumhurbaÅŸkanıydı, ne de ErdoÄŸan lider konumundaydı. EÄŸer Merkez Partiler Askere destek olmasalardı bugünkü gibi çökmezler, erimezlerdi. Umarım Ak Parti, o dönemde laik kesimin hatalarını tekrarlamaz ve tarihin tekerrürünü görmeyiz.
28 Åžubat dosyasını ÅŸimdilik kapatırken , son bir kaç noktanın daha bilinmesinde çok yarar var.
Bunların başında, tüm laik kesimin yaptığı temel bir yanlış deÄŸerlendirme var .
Siyasetçisinden Askerine, Sivil Toplum Örgütlerinden Medya'sına kadar kimse, toplumun nabzını doÄŸru dürüst tutamamasından söz ediyorum . 1994 Belediye seçimlerinden itibaren Refah partisinin ayak seslerinin duyulmasını "irtica geliyor" diye algılayan bu kesim, toplumun genelindeki memnuniyetsizliÄŸin farkına varamadılar. Bunun dinle ilgisi yoktu. Daha çok, yıllarca sürdürülen o tepeden bakış, ülkeyi doÄŸru dürüst yönetememe, ekonomik zaafların biriktirdiÄŸi genel gidiÅŸe tepki vardı.
Laik kesim, kafalara vurunca herÅŸeyin güllük gülistanlık olacağını sandı .
Tam tersine, 28 ÅŸubat ve sonrası Ak Parti'yi doÄŸurdu. Recep Tayyip ErdoÄŸan'ı da, özellikle hapishaneye girmesiyle birlikte, liderliÄŸe yükseltti. Ak Parti ilerde yine ortaya çıkardı mutlaka, ancak 28 ÅŸubat yükselmelerini kolaylaÅŸtırdı.
EÄŸer bu süreçteki zorlamalar yaÅŸanmasa, bugün Refah iç çalkantılar içinde yaÅŸam kavgası veren orta boy bir parti konumunda, Erbakan'ın vefatından sonra, ya lider arayışında veya kendini Recep Tayyip ErdoÄŸan'a teslim ediyor olacaktı.
EÄŸer bu süreç yaÅŸanmamış, o hatalar yapılmamış olsaydı, sırtını askere dayayan, demokrasiyi korumak yerine, sadece kısır politika yaparak Çiller-Erbakan ikilisini devirme çalışan Merkez Partiler (özellikle Anap ve DYP) böylesine çökmez, yok olmazlardı.
EÄŸer bu süreç yaÅŸanmamış olsaydı , Ak Parti herhalde bu kadar uzun süre iktidarda kalmaz, belki Abdullah Gül CumhurbaÅŸkanlığı yerine DışiÅŸlerinde yoluna devam ederdi .
EN ÖNEMLÄ° AKTÖR, ABDULLAH GÜL Ä°DÄ°...
Ak Parti'nin kuruluÅŸunda en önemli aktör , Abdullah Gül idi .
Bu belgeselde beni en çok ÅŸaşırtan, Ak Parti'nin kuruluÅŸu-Liderlik ve BaÅŸbakanlık sürecinde, Gül- Arınç- ErdoÄŸan arasındaki iliÅŸkilerdi. Bizim bildiÄŸimiz tipte bir siyaset iliÅŸkisi- liderlik mücadelesinin yaÅŸanmaması çok ilgimi çekti.
Bu süreçteki kilit isim kuÅŸkusuz Abdullah Gül.
Erbakan ekibinden ayrılmadan hiçbir zaman iktidarı paylaÅŸamayacaklarını anlayanların liderliÄŸine Arınç ile birlikte yükseldiler. Arınç'ın daha ilk aÅŸamada partinin başına, kavgasız gürültüsüz, siyasi pazarlık olmaksızın Gül'ün gelmesini istemesi...Gül'ün, hapishaneden çıkan Recep Tayyip ErdoÄŸan'ın birden bire yükselen reyting'ini çok saÄŸlıklı deÄŸerlendirip, yerini yine zorlama yaÅŸanmadan ona bıkarması...Gül'ün, BaÅŸbakanlığı yıl sonuna kadar götürebilecekken, milletvekili seçilmesiyle birlikte ErdoÄŸan'a devretmesi, baÅŸka hiçbir partide yaÅŸanmamıştır.
Ak Parti'nin çekirdek kadrosunun arasındaki iliÅŸkileri göstermesi açısından o günler çok önemliydi.
Neresinden bakılırsa bakılsın, 28 Åžubat ve sonrasında Abdullah Gül, daima ön planda yer alan bir kiÅŸi. Sesini yükseltmeyen, ön planda görünmek için çırpınmayan, ancak görüÅŸlerini ısrarla uygulatan isim olarak beliriyor. Özellikle de Türk Silahlı Kuvvetleri konusunda en kritik kararların alınmasında Gül'ün çok önemli rolü vardır.
Ä°ÅŸte bu duruÅŸu ve CumhurbaÅŸkanlığı dönemindeki tutumudur ki, ErdoÄŸan sonrasında Ak Parti ' nin başına gelebilecek tek kiÅŸi olarak gösterilmesine yol açıyor .
BÄ°ZLERÄ°N HATALARINI TEKRARLAMAYIN (!)
28 Åžubat nedeniyle laik kesimin ve bu kesimin jandarması rolündeki Silahlı Kuvvetleri yeterince yerden yere vurduk. EleÅŸtirdik ve eski uygulamalarını didik didik ettik .
Buraya kadar herşey anlaşılır.
Şimdi de sizlerle, bundan sonrasıyla ilgili kuşku ve kaygılarımı paylaşmak istiyorum.
Ak Parti ve bu partinin çevresini oluÅŸturan kesimlerde, bizlerin geçmiÅŸ yıllardaki hatalarımızı tekrarlama eÄŸilimi görüyorum.
Ä°ÅŸte en büyük hata bu olur.
Nasıl bizler kendi istediÄŸimiz bir sistemi uygulamada tutabilmek için , kendimize göre bir yargı, kendimize göre yasalar , kendimize göre ideolojiler ürettikse, laikliÄŸi zorla -isteyen veya istemeyene de- zorla kabul ettirmeye çalıştıksa, ÅŸimdi aynı yaklaşımların iktidar partisinde de doÄŸmaya baÅŸladının iÅŸaretleri var . Bu yöndeki izleniminler giderek artıyor ...
Sanki onlar da ÅŸimdi, kendi dünyalarını kabul ettirmek, kendi ideolojilerini yerleÅŸtirmek istiyorlarmış gibi bir tutum sergiliyorlar. Henüz bir zorlama görülmese dahi, yasalardaki deÄŸiÅŸiklikler, eÄŸitimdeki balans ayarları, sanki bir zemin hazırlanıyormuÅŸ ve yakında mahalle baskısıyla kalınmayıp , gerçek bir ideolojiye dönecekmiÅŸ kuÅŸkusu var .
Daha da önemlisi, bu kuÅŸkuyu dağıtma açısından, kimse bir çaba harcamıyor .
Ne kadar büyük hata olur, tahmin edemezsiniz.
Emin olun, eninde sonunda aynı top döner dolaşır ve bu defa baÅŸkalarının ayağına gelir.
Tarihi tekerrür ettirmemek gerekir.
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |