Milli EÄŸitim Komisyonu Necmettin TÜRÄ°NAY-Yeni AKÄ°T, 27.02.2012 Ali Babacan veya Zafer ÇaÄŸlayan’ın zaman zaman serzeniÅŸlerine ÅŸahit olmuÅŸsunuzdur: Türkiye’de sanayi, kalifiye eleman sıkıntısı çekiyor!.. Elde hazır, yeterli sayıda kalifiye eleman bulunmadığı için, sanayici piyasadan temin ettiÄŸi elemanlara ikinci bir eÄŸitim daha vermek durumunda kalıyor. Aynı ÅŸekilde piyasada meslek edindirme kurslarının çokluÄŸunun sebebi de budur zaten.
Nitekim Türkiye’de eÄŸitimin/okulun kazandırmadığı bu nosyona, genç nesiller ziyadesiyle ihtiyaç duyuyor. Neden? Çünkü baÅŸka türlü iÅŸe girmek mümkün olmuyor da onun için!..Fakat maalesef bu açmazdan herkes ÅŸikâyetçi olduÄŸu halde de, kimse ciddi bir adım atmıyor, atamıyor. Retorik düzlemdeki tartışmalar, hemen herkesi tatmin ediyor ve biz bu ahval üzere nice zamanlar kaybediyoruz.
Ä°stanbul ve Ankara büyükÅŸehir belediyelerinin açtığı meslekî eÄŸitim kurslarına bakın!.. EÄŸer toplumsal talebin hangi yönde olduÄŸunu buradan da çıkaramıyorsanız, o zaman bizzat Milli EÄŸitim Bakanlığı’nın Halk EÄŸitim Merkezleri’ne bakın!.. Bütün Türkiye’de ilkokul, orta veya lise ya da üniversite mezunları, bunca yıldır aldıkları eÄŸitimin iÅŸe yaramadığını görerek, sanki ikinci bir okula daha baÅŸlar gibi, yeniden mesleki eÄŸitimin/kursların kapısını çalmaktadır.
Yani aileler için ikinci bir masraf, ikinci bir zaman kaybı deÄŸil de nedir bu?
Siz merak etmeyin, açık öÄŸretime devam edenlerin çoÄŸu da yarın diplomalarını alacak, etrafına bakınacak ve bir süre sonra ıkına-sıkıla, ya büyükÅŸehir belediyelerinin ya da Milli EÄŸitim’e baÄŸlı Halk EÄŸitim Merkezleri’nin kapısına dayanacak!.. OkuduÄŸu onca yıl boÅŸa gitmiÅŸ, zaman zâyi olmuÅŸ ve meÄŸer altın bir bilezik de edinememiÅŸler!..
Ä°ÅŸte devrânı böyle dönüyor Türkiye’nin!.. On deÄŸil, kırk deÄŸil, tam seksen yıldır!.. Fakat biz de hâlâ kenarında dolaşıyoruz bu problemin!..
Meslek okulu deyince de, Hasan Ali Yücel’den veya Ä°kinci Dünya Savaşı’ndan kalma, 8-10 sanat okulu türünü anlıyoruz. Torna-tesviye, demir iÅŸleri ya da marangozluk gibi!.. Tabiî bir de bunlara elektronik deÄŸil, elektrik bölümlerinin eklendiÄŸini unutmayalım. Unutmayalım fakat, Milli EÄŸitim bürokrasisinin saÄŸ veya sol fark etmez, ne çaÄŸdaÅŸ dünyadan, ne de 130-140 milyar dolarlık mal ve hizmet ihraç eden Büyük Türkiye’nin ihtiyaçlarından yeterince haberdar olduÄŸu kanaatinde deÄŸilim ben. Onlar asırlık bir retoriÄŸe kaptırmışlar kendilerini, hâlâ daha onun güft ü gûları ile meÅŸguller. Yani demek istiyorum ki eÄŸitim iÅŸi, Milli EÄŸitim’e teslim edilemeyecek kadar çeÅŸitlenmiÅŸ, derinleÅŸmiÅŸ ve komplike bir hale gelmiÅŸtir. Nitekim Türkiye kaç mevsimdir, 2023 hedeflerini inÅŸa etmek için kıvranıyor da kıvranıyor. Fakat biz hâlâ daha eÄŸitim alanında, üniversite alanında 2023’e yakışır bir “Hedefler Manzumesi” koyamadık önümüze. Çünkü kendini soyuta hapseden bir düÅŸüncenin, kendini istikbale dönük, somut göstergeler dizgesine dönüÅŸtürmesi pek de kolay olmayabiliyor. Ä°ÅŸte onun için diyoruz ki, eÄŸitimi sırf eÄŸitimcilere bırakmamak ÅŸarttır. EÄŸitimin konuÅŸulacağı, yeni kararlara ulaşılacağı her durumda, orada Zafer ÇaÄŸlayan veya Ali Babacan gibi cevval kabiliyetlerin, MÜSÄ°AD gibi kuruluÅŸların, özellikle de çalışma hayatına makro seviyeden bakma kabiliyetini haiz diÄŸer bir bakanlığın behemehal bulunması iktiza eder. Bu türden karar ve istiÅŸare zeminlerinde yeni, büyük bir Türkiye okuması ortaya konulmalıdır ki, Türkiye’yi bu hedefe nasıl bir eÄŸitim, nasıl bir okul çeÅŸidi ve üniversite yapılanması ile ulaÅŸtırabiliriz? EÄŸitim politikasını belirleyen sınıfların hatırdan çıkarmamaları gereken stratejik hedef bu olmalıdır.
Åžimdi denilebilir ki mevcut tasarı ile, bu söylediklerimiz arasında nasıl bir iliÅŸki söz konusudur? Bizim kanaatimize göre kısmen bir iliÅŸki söz konusu!.. Tasarının özü de kademeli eÄŸitime geçiÅŸi öngörüyor. Dünyada geri kalmış sekiz-on ülke dışında, böyle bir garabet kalmamıştı zaten!.. Bu açık ve isabetli!.. Fakat neden 5+3+3 deÄŸil de 4+4+4? Ben ÅŸahsen bunun hikmetini kimseden dinlemiÅŸ deÄŸilim. DeÄŸil bir, en aÅŸağı beÅŸ veya altı yıl; bu farklı yıl uygulaması ile çok zaman kaybedileceÄŸini rahatlıkla söyleyebilirim. Ayrıca yılları böyle öbeklendirmek, eÄŸitimin özü ve amacı ile ilgili bir durum deÄŸil.
Ä°kinci husus da ÅŸu: Ä°lk dört veya ikinci dört yıllık okul yapılanmaları; birbirinden bağımsız okul veya idarelere dönüÅŸecek mi dönüÅŸmeyecek mi? Yani ilköÄŸretim 4+4 ÅŸeklinde mi? Yoksa birbirinden bağımsız iki ayrı okul, iki ayrı idare ve diploma tarzında mı? EÄŸer ilköÄŸretimi bir bütün halinde, 4+4 biçiminde telâkki ediyorsanız, meslekî eÄŸitim gene lise yıllarına tehir edilecek demektir. Velev ki bundan Ä°mam Hatipler istisna teÅŸkil etse bile, böyle bir sonuç, on beÅŸ yıllık tezlerimizin tekzibinden baÅŸka bir anlam taşımaz.
Yeni tasarının en muÄŸlak tarafı iÅŸte buradadır. Bir iÅŸ bir defa yapılmalı ve o iÅŸ kökünden çözülmelidir. Bize göre eÄŸitimin yılı deÄŸil, muhtevası önemlidir. Tasarı bu açıdan ME Komisyonu’nda behemehal vuzûha kavuÅŸturulmalıdır.
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |