27-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Güncel Yazılar arrow Anayasa Yapmamak Mümkün mü?
Anayasa Yapmamak Mümkün mü? PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 9
KötüÇok iyi 
Yazar Raci DURCAN   
27-02-2012

Anayasa Yapmamak Mümkün mü?

                                        Raci DURCAN
  Anayasa deÄŸiÅŸiminin gündeme geliÅŸinin üzerinden hayli zaman geçmesine raÄŸmen bu kadar uzaması ÅŸaşırtıcıdır.

ArkadaÅŸlarımdan ikisi, yeni anayasa ile yakından ilgililer. Uzmanlık alanı olarak Anayasayı seçmiÅŸ olan hukukçu Cüneyt Toraman, mükemmel bir anayasa metni ile toplum barışının saÄŸlanacağını düÅŸünüyor. Mazlumder baÅŸkanı Faruk Ünsal ise; adil ve özgürlükçü bir anayasa hazırlanmasının peÅŸinde. Sonuçta yazılı bir metinden ibaret anayasadan bu kadar beklentiye girilmiÅŸ olmasını anlamaya çalışıyorum. Yazılı bir metin
etrafında toplanmış olmak böylesine mükemmel sonuçlar doÄŸuracaksa, dinsel metinler niye bunu karşılayamıyor? Aynı dinin mensupları niçin birbirinin boÄŸazına sarılıyorlar? Tarihteki kavimler, henüz anayasanın icat edilmediÄŸi dönemlerde ne yapıyorlardı acaba?
   
   Osmanlı Ä°mparatorluÄŸunu dağıtan nedenler in birincisi anayasa tartışmalarıdır. Fransa’da yetiÅŸen Osmanlı aydınları, anayasal bir düzen talebiyle padiÅŸahlık yönetimine muhalefet etmeye baÅŸlamışlardı.  Akabinde Tanzimat fermanı ilan edildi. Kanuni Esasi, ikinci meÅŸrutiyet ve Hareket ordusunun Ä°stanbul’a yürüyüÅŸü derken ülke kaosa sürüklenip parçalandı. Günümüz ortamında anayasa hareketlerinin yol açtığı bu kargaÅŸa unutulmuÅŸa benziyor. Hürriyet- Adalet- Müsavat diye bağırarak Hareket ordusunu Ä°stanbul’a yürütenler; arkalarında batılı çizmelerce ezilmiÅŸ bir coÄŸrafya bıraktılar.

   Tarihi kökleri zorlanarak eski Yunan’a dayandırılan anayasal düÅŸünce sisteminin beslendiÄŸi kaynak Ä°ngiliz aydınlarıdır. John Lock, Adam Smith gibi öncülerin yol açtığı fikri deÄŸiÅŸim önce Fransa’da etkili olmuÅŸtur. Fransız devriminin fikri babası konumunda gösterilen Rousseau Ä°ngiliz DüÅŸünür David Hume’un arkadaşıydı. Fransa’da yaÅŸayamaz hale geldiÄŸinde Ä°ngiltere’ye yerleÅŸerek koruma görmüÅŸtür. Fransa’da J.J. Rousseau ve onun gibi düÅŸünenler krala karşı etkili olarak cumhuriyet yönetimini kurdular. O zamana kadar deniz aşırı ülkelerde Ä°ngiltere ile sömürge kapma mücadelesi veren Fransa; devrimden sonra bu politikasından vazgeçmiÅŸtir. Fransa’nın kabuÄŸuna çekildiÄŸi dünyada Ä°ngiltere tek süper güç oldu. On yıl savaÅŸları, otuz yıl savaÅŸları, yüz yıl savaÅŸları gibi tarihi Ä°ngiltere ile savaÅŸ tarihi olan Fransa, devrimin üzerinden geçen 200 yıl boyunca Ä°ngiltere’nin en sadık müttefiki konumunda kaldı. Yükselme döneminde Osmanlı’nın sadık müttefiki Fransa,  ÅŸimdi Ä°ngiltere’nin yanındaydı. 

   Yakın tarihin kırılma noktası Fransız devrimidir. Fransa’da yaÅŸananlar neredeyse dünyanın her ülkesinde tekrarlanmıştır. Aydınlamanın beÅŸiÄŸi, yenilenmenin merkezi kabul edilen Fransa sanki kendi fikirlerinden zarar görürken; Ä°ngiltere dünya hâkimiyetini perçinliyordu. Fransız devrimi ilkeleri dünyaya yayıldıkça, binlerce yıl devam eden imparatorluklar çözüldü; dağıldı. Fransa küçüldü, öyle ki; Dünya savaÅŸlarında Alman çizmeleri altında ezildiler. ÖzgürlüÄŸün beÅŸiÄŸi kabul edilen ülke, kendi özgürlüÄŸünü koruyacak konumda deÄŸildi. Özgürlük diye bağırarak iktidar olanlar, ülkelerini köylü diye burun kıvırdıkları Almanlara ezdirdiler.

   Fransız Devrimi olarak adlandırılıp Ä°ngiltere’nin dünya devi olmasıyla sonuçlanan hareketin en önemli özelliÄŸi, anayasal bir sistem oluÅŸudur. Tarih boyunca dünyada ihtiyaç olmayan anayasa birden ulusların en önem verdiÄŸi kurum haline gelmiÅŸtir. 12 Eylül dönemini yaÅŸayanlar bilir, birine yapılabilecek en önemli suçlama; anayasal düzeni deÄŸiÅŸtirmeye teÅŸebbüstür. Anayasal olmayan düzenler kimsenin umurunda deÄŸil demek ki!

   Anayasa öylesine önemli bir kurumdur ki; Ä°ngiltere onbinlerce asker ve milyonlarca sterlin karşılığında fethettiÄŸi ülkelerden çekilirken; yerli yöneticilere anayasal düzen ÅŸartı koÅŸmuÅŸtur. Zorunlu eÄŸitim dönemi boyunca aklıma takılan soru ÅŸuydu: Bir ülke nasıl baÅŸka bir ülkeyle varını yoÄŸunu ortaya koyarak savaşır da sonra çekilir gider? Ä°ngiltere, Osmanlıyı yıkana kadar adeta yeri yerinden oynatmış, beÅŸ yıl Ä°stanbul’u iÅŸgal altında tutmuÅŸ ve sonra bir ÅŸey olmamış gibi çekip gitmiÅŸti. Bu durum tarihteki benzerlerinden bazı noktalarda ayrışıyordu. Osmanlı ve tarihin büyük tanıdığı devletlerin çoÄŸu, zapt ettikleri ülkelere kendilerine yakın fakat halkın içinden bir vali tayin edip çekiliyorlardı. Zamanla bu sistem sıkıntı doÄŸurmaya baÅŸladı. Rakip devletler hemen devreye girip valiyle anlaÅŸma yolu bulabiliyor, ya da muhalif birini destekleyerek yönetimi saptırıyorlardı. Böylece bir ülkeyi defalarca yeniden fethetmek ihtiyacı doÄŸuyordu. Anayasal sistemler bu süreci sonlandırdı. Anayasal sistemde ülkenin sahibi halktır. Herkes ülke yönetiminde söz sahibidir. Peki, halk sözlerini nerede söyler? Medyada. Anayasal sistemde yönetim müdahaleye açıktır. Ä°dareci olarak bir hareketiniz anayasaya aykırı bulunabilir, ezici çoÄŸunlukla iktidara gelmiÅŸ olsanız dahi bir anayasa profesörü sizi suçlayıp mahkûm edebilir, partinizi kapatabilir.

   Anayasal hareketlerinin fikir babası aydınlar Ä°ngiliz olmasına raÄŸmen, anayasal devrimlerin sadece Ä°ngiltere’de raÄŸbet görmemesi ilginçtir. Fransız Cumhuriyet devrimcilerinin fikri aydınlığı Ä°ngiltere’ye ulaÅŸamamış gibi görünüyor.

    Anayasa yapmak iktidar gücünün bir nevi kendi kendini baÄŸlamasıdır. Ä°ktidar eÄŸer gerçekten iktidarsa niçin bir taahhüt altına girsin? Ya da zaten doÄŸal kanunlara uyma zorunluluÄŸu yok mu? Birisi ben yer çekimi kanuna uymayı taahhüt ediyorum’ diye açıklama yapsa saçma olmaz mı? Aynı ÅŸey sosyal kanunlar için geçerli deÄŸil mi? Bilime tabi olmak, ona uymayı taahhüt etmek yetmiyor mu? Bilimin gerçek algılaması zamanla deÄŸiÅŸir diyen sizin mektepleriniz deÄŸil mi?

    Herkesin mükemmel bir anayasanın mükemmel bir geleceÄŸi getireceÄŸini düÅŸündüÄŸü ÅŸu günlerde acele etmeye gerek olmadığı kanaatindeyim. Anayasanız elbette yapılacak. DeÄŸerli katılımızdan yaralanılacak, fikirleriniz anayasa yapanları aydınlatacak. Anayasa metninde kendi katkılarınızı gördükçe onu daha çok sevecek ve sahipleneceksiniz.

    Anayasa yapmamaya kimin gücü yeter!

Yorum
Bu yazı mutlaka dikkatli okunmalı
Yazar peyami açık 2012-02-29 02:56:56
Evvela Türkçe harika kullanılmış. Anlatım net, yormuyor, düşündürürken sizi sonuca götürüyor. Nükte de var. 
 
Ä°kincisi tarih kültürü veriyor. 
 
Üçüncüsü ne kadar kalıplar içinde düşündürtülen bir toplum olduÄŸumuzu hatırlatıyor.  
 
Dördüncüsü yazar bu yazısı ile artık en üst lig oyuncusu olmayı hak ediyor.
Faydalı bir yazı daha
Yazar peyami açık 2012-02-29 03:22:42
Bu konuyla ilgili aÅŸağıda linkini verdiÄŸim Osman Can'ın 29.2.2012 tarihli yazısı ile Raci Bey'in yukarıdaki yazısı inÅŸallah ülkemizde insanlarımızı sarsar ve fikir esaretinden kurtulmasına vesile olur: 
 
http://www.stargazete.com/yazar/osman-can/yuzuk-yok-edilmeli-haber-429549.htm
Yazar Fahri açık 2012-03-04 01:03:21
Osmanlıyı yıkan nedenlerin başında anayasa tartışmaları mı gelmektedir.? 
Yoksa, çözülmeye baÅŸlayan Osmanlı toplumunu bir anayasanın ve vatandaÅŸlık hukukunun birleÅŸtireceÄŸi varsayımı mı bu tartışmaları doÄŸurmuÅŸtur.? Aynen bugünlerde olduÄŸu gibi, anayasa sihirli tutkal, sihirli çözüm.. 

Söz senet olmaktan çıkmışsa, yazmak mecburidir. Adına ister yasa, ister anayasa diyelim, ilan olunan bir yazılı akitle taraflar kendilerini baÄŸlamış olurlar. Bu baÄŸlayıcılık, tarafların birbirine karşı olabileceÄŸi gibi, dış dünyaya karşı da olabilir, teminatlar içerebilir. 
Soru: Yazılı beyana dahi uyulmuyorsa, yaptırım nasıl saÄŸlanacaktır.? 
Mahkemeler ve kolluk.. 
Anayasa Mahkemeleri ve ordu.. 
BM-Uluslar arası Mahkemeler vb.. 

Maalesef, ahlak çöktükçe ve deÄŸerler aşındıkça, yüzler kızarmıyorsa yasalarla bu boÅŸluk doldurulmaya çalışılıyor. Her yasanın boÅŸluÄŸu da, yeni yasa yada düzenlemelerle.. 
Düşününüz, ayıplı mal ve hizmet üretmek diye bir suç ve cezai karşılığı var..! 

Mutlak iktidar veya iktidar güç kaybettikçe, baÅŸka güç odakları iktidardan pay isterler. Ve-veya iktidarın gücünü sınırlamak.. 
Ä°ktidarı kimseyle paylaÅŸmayacak kadar güçlü-yeterli iseniz, anayasaya veya vb. ne ihtiyacınız olmaz. 

Ä°ngiltere’nin yazılı bir anayasası olmasa da, en az onun kadar güçlü, ikame eden teamül ve gelenekleri var. 
Raci bey, bu kez biraz subjektif yaklaÅŸmış sanırım. 
Buyrun bir de burdan yakın
Yazar semazen açık 2012-03-04 09:57:48
YaÄŸmur ATSIZ  
 
 
Büyümek, irileÅŸmek, azmanlaÅŸmak...4 Mart 2012 Pazar Kolonizasyon (Müstemlekecilik) târihiyle ilgilenenler bileceklerdir, Fransız Müstemleke Ä°mparatorluÄŸu “administration directe” (doÄŸrudan yönetim) metoduyla iÅŸlerdi. Yâni Fransızlar girdikleri yere derhâl Fransız yöneticiler getirip yerli halka pek de nefes alma imkânı bırakmazlardı. 
 
Ä°ngiliz Müstemleke Ä°mparatorluÄŸu’nun usûlü ise “indirect rule” (dolaylı yönetim) idi. Britanyalılar (Ä°ngilizler) ele geçirdikleri ülkelerin nüfuzlu unsurlarıyla iÅŸbirliÄŸi yolları arayarak onları yönetim makamlarına getirir ve kendileri mümkin mertebe arka planda kalırlardı. Böylece o bölgelerin halkı, sâdece sanki yönetim kendi elindeymiÅŸ zehâbıyla yaÅŸamaz, hakıykaten de bir dereceye kadar yönetimi elinde tutmaya devâm ederdi.  
 
Bu sistemin samîmiyetsizliÄŸi, o ülkelerdeki yöneticilerin sâdece o ülkelerde yönetici durumunda kalmaları ve merkezî yönetimdeki etkilerinin pratikman sıfıra yakın oluÅŸuydu.  
 
Bizim Osmanlı yönetim tarzımız geniÅŸ ölçüde bu Britanya tarzına benzer. Daha doÄŸrusu, bizimki onlarınkinden yüzlerce yıl daha kıdemli olduÄŸuna nazaran, “indirect rule” metodu, kaynağında Türk-Osmanlı modelinden esinlenmiÅŸdir denilebilir.  
 
Ancak arada fevkalâde önemli bir fark vardır ki da ÅŸudur:  
 
Osmanlıda, fütûhat netîcesi imparatorluÄŸa katılan ülkelerin seçkinleri, merkezî yönetim baÄŸlamında da “oyun”un içine alınıyorlardı. Sâdece sadrâzamlara bakacak olsanız sayılarının, en az üçde iki nisbetinde kavmen Türk olmayanlardan teÅŸekkül etdiÄŸini görürsünüz.  
 
BaÅŸka bir deyiÅŸle Türklerin bu baÄŸlamda herhangi bir takıntıları, problemleri yokdu. En sonuna kadar da olmamışdır. Meselâ o fecî 1915 Olayları cereyân ederken Ä°mparatorluk’un Hâriciye Nâzırlarından biri, Naradukyan Efendi, bir Ermeniydi.  
 
Ama Büyük Britanya târihinde Hindli, yâhut ne bileyim Siyah Afrikalı tek bir baÅŸbakan, o bir yana bakan gösteremezsiniz.  
 
Teşekkür.
Yazar girisim açık 2012-03-05 13:37:47
Yorumlar için teÅŸekkürler. Bu konunun tartışılması gerekiyordu. 
19 ve 20. yüzyılın, Ä°ngiliz yüzyılı olmasını saÄŸlayan ÅŸey Anayasanın icadıdır. Teknolojik icatlar sürekli konuÅŸulurken anayasanın icadı asla gündeme gelmemektedir. Her bir teknolojik icadın altında mücidin ismi varken, Anayasa gibi önemli bir kurumun mucidi ortalıkta görünmemektedir. Sanki bütün dünya bir araya gelip böyle bir karar ortaya çıkmış havası vermektedirler. Anayasa icat edilmemiÅŸ olsaydı Ä°ngiltere’nin dünya hâkimiyeti bu kadar kolay olmazdı. Dünya deÄŸiÅŸecekse eÄŸer bu da Ä°ngiltere’nin bir anayasa ile yönetilmesinden sonra olabilir. Dünyada böyle bir güç varsa eÄŸer, onlara da anayasa yaptırabilir. Biraz da onlar uÄŸraÅŸsın neyin anayasaya aykırı olup neyin olmadığına. Belki anayasa prof. larından biri çıkıp, krallığın anayasaya aykırı olduÄŸuna hükmeder de parti kapatır gibi kapatır.  
Anayasanın icadından beri anayasal düzen kuran hiçbir ülke büyüyüp geliÅŸememiÅŸtir. Aksine daha da parçalanıp, küçülmüşlerdir. BaÅŸta Fransa gelmektedir. Tarihi düşmanlar Ä°ngiltere ile Fransa ÅŸimdi ManÅŸ denizinin altından geçen karayolu ile birbirine baÄŸlıdır. Ben bunu öğrendiÄŸimde oldukça ÅŸaşırmıştım. 
Fransa’da geliÅŸen Fransız devrimine; Ä°ngiliz devrimi adı konulmalıdır. Tabii öyle dendiÄŸinde oyun ortaya çıkacaktır. Farnsız devrimciler Ä°ngiltere tarafından beslenmiÅŸtir. Fransa’nın iÅŸi bittiÄŸinde, Fransa özgürlükler ülkesi olmuÅŸ ve tüm dünyanın devrimcilerine yataklık yapmıştır. Ä°talyan, Alman, Rus, Osmanlı aydınlarının çoÄŸunun bir ayağı Fransa’dadır. Günümüzde Ä°ngiltere’nin iÅŸleri; askeri kolu durumundaki Amerika, kültürel merkezi Fransa, teknolojik üssü Almanya üzerinden yürütmektedir. Ä°ngiltere oturduÄŸu yerden bir yeryüzü ilahı gibi nerede ne olacağına karar vermektedir. Ä°lahın melekleri bunlardır da ÅŸeytanları ise; OrtadoÄŸuda Ä°ran ve Ä°srail, pasifikte kuzey kore’dir. Meleklerin halledemediÄŸi iÅŸlerini de ÅŸeytanlar yürütüyor. 
Ä°ngiltere’nin ne kadar kurnaz olduÄŸu ve ne yaman siyaset izlediÄŸini bilmeyen yoktur. Benim çocukluÄŸumda istiklal savaşının gazilerinin anılarında bu söylem vardı. Ä°ranlı bir çalışanımız, dedesinden naklen şöyle söylerdi: Okyanusta iki balık kavga etse bunda Ä°ngiltere’nin dahli vardır. Halk arasında bilinen bu söylem, beyinsiz Türk sol hareketi yüzünden unutuldu. Kahrolsun Amerika diye o kadar çok bağırdılar ki, kulaklarımız bununla doldu, beynimiz uyuÅŸtu. Türk sol düşüncesinin Ä°ngiliz emperyalizmine en büyük hediyesidir bu! 
Yazar Fahri açık 2012-03-06 01:30:37
Küçükken okulda bize yaptırdıkları bir deney vardı, fasulye ile. 
Uzun yıllar sonra bu deneyi oÄŸlumla tekrarlamak ise ayrı bir keyifti. Hatta biz biraz geliÅŸtirmiÅŸtik.  
Dört ayrı kapta, birine su koymadan, diÄŸerine güneÅŸ göstermeden, öbüründe pamuk olmadan sonucu görmeyi istedik. 
O deneyi oÄŸlumla tekrarlar iken, bende SOMUT KOÅžULLARIN, UYGUN ÅžARTLARIN ve daha eskilerin çokça kullandığı VASATIN MÃœSAÄ°T OLMASI nın ne demek olduÄŸunu daha iyi anlamış oldum. Vasat yada maddi zemin veya sosyal ÅŸartlar.. 

O günden bu yana, felsefeyle uÄŸraşırken havalarda -fazla- gezmemiÅŸsem, ‘bir ayağını sürekli topraÄŸa –vasata- basmayı unutma’ diyerek kendimi çikdiklememdendir. Ä°ktisada yönelmemde bundan.. 

OÄŸlumla ve öğrencilerden edindiÄŸim derslerden, bence en önemlisi ÅŸudur: En doÄŸru ve net cevap isteyen, kısa kesin açık soruları küçük çocuklar sorar. Yada şöyle diyelim, çocukça sorular çok kıymetli, bilgece, isabetli sorulardır. 
Bizim bilgimizde, onların sorularını, onların anlayabileceÄŸi basitlikte -tatmin edecek düzeyde demiyorum dikkat lütfen- cevaplayabilme kapasitemizle ölçülür. 
Dolaylı, karmaşık, geçiÅŸtirici cevaplara ise, kıvırtmak yada siyaset diyoruz. Bazende, adam o kadar derin ki, söylediÄŸinden hiçbir ÅŸey anlamadım. Onun mertebesi oo.. Erenlere karışmış..!! 
 
En karmaşık problemleri çözmeye, sadeleÅŸtirilerek baÅŸlanır. Ä°ÅŸte o sadelik, çocukça soru veya çocukça cevaptır. 

Fasulye örneÄŸindeki gibi, her deneyi fiziki gerçekleÅŸtirmemiz mümkün olmuyor. Sosyal olaylar ve hususlarda, en azından zihnimizde bir deney gerçekleÅŸtirebiliriz. Bilgi daÄŸarcığımızı, hayal gücümüzle birleÅŸtirerek, zihnimizde canlandırmaya-yürütmeye çalışabiliriz. Bunu yaparken, tarihten faydalanabilmekse, ballı kaymak tatlısı.. 

Bir köşe tutmak ve hayran kitlesi edinmek, maalesef başımızı biraz döndürüyor. Her güncel konuya bir cevabımız olma zorunluluÄŸu getiriyor. ÇoÄŸu kezde, bizim olmayan öğrenilmiÅŸ cevaplar..  
Fahri bey haklı
Yazar akifbayram açık 2012-03-07 00:44:17
Fahri Bey kesinlikle haklı. Dünyada geliÅŸen siyasi olayları Ä°ngiltere ile açıklamak ayağı yerden kesik, hayali bir bakış açısıdır. Yazar geliÅŸmeleri açıklamak istiyorsa illümünati cemiyeti, Tapınak şövalyeleri, masonluk ve YahudiliÄŸin gücü; hatta vatikan ile açıklayabilirdi. Gerçi onların ne ordu gücü, ne silahlı kuvvetleri , füze rampaları ve hava kuvvetleri var ama olsun. Öylesine güçlü kuruluÅŸlar dünyadaki her ÅŸeyi satın alabilir ve yapabilirler diye düşünmeliydi. 
Ä°sraili Ä°ngiltere kurmuÅŸ olabilir. Ä°ran devrim lideri Fransa da kalmış ve oradan iÅŸlerini yürütmüş olabilir. Bunların hiçbiri Ä°llümünati cemiyeti, ya da masonların gücünü reddetmemizi gerektirmez. Iran’ın nükleer santrallerini Fransanın kurup Rusyanın yardım ediyor olması Ä°ranın Amerikan düşmanı olmadığı anlamına gelmez. 
Yazar keÅŸke biraz ayağı yere basar, hayali olmayan bir kurgu yapsaydı! Daha inandırıcı olurdu. 
Yazar Fahri açık 2012-03-08 01:55:59
Raci Beye deÄŸer vermesem ve bu konudaki yaklaşımını, genel çizgisinin dışında bulmasam, bir metodolojiden çok uzak, mesnetsiz, pektabii sonuçsuz kalacak bu tartışmaya hiç girmezdim. 
Ortada onlarca gözle görülür, elle tutulur farklı güçler, devletler ve bunların güvenlik-menfaat politikaları stratejileri dururken, davoslarda, bilderberglerde, IMF ve DB Yıllık Toplantılarında, G7+1 ve G20 lerde toplanılıp kararlar alınıp, bunlar bir bir hayata geçirilirken, her ÅŸey açık açık bildirilerle, beyanlarla, kitap ve makalalerle ilan edilirken, dünyanın en büyük 500 ÅŸirketi, en zengin 50 milyarderi dergilerde yayınlanırken, gizemciliÄŸin bunca ‘aklıbaşında insanda’ itibar görmesi epeyce tuhaf.! 
 
Hani, yıldırımı anlayamayan ‘ilkel insanın’ aklında bir yıldırım tanrısı yaratması gibi bir ÅŸey.. 
 
Ä°ngiltere, illumunati yada masonlar illa bir ‘ÅŸer güç’ isteniyorsa, bu yukarıdakilerin muhtevasında bulunmalı veya hisler yukarıdakilere içerilip, somutlanmalı. Ä°spatlanamayacak öznel hisler, tahminler dost meclislerinde şüphe olarak dile getirilebilir ama yazıya geçirilip cümle aleme gerçeklik gibi sunmak, bu sayfaların düzeyiyle uyuÅŸmuyor, yazarına yakışmıyor. 

Yazar, ‘’Anayasanın icadından beri anayasal düzen kuran hiçbir ülke büyüyüp geliÅŸememiÅŸtir’’ derken, anayasası doÄŸrudan galiplerce yazdırılan Almanya’yı, Japonya’yı ve hatta dünün sömürgesi Hindistan’ı nereye koyuyor.? Ya Amerika’yı.?  

Dışa bağımlılık, kanserli hücre veya virüs gibidir. Bir kez bünyeye girmesine izin verirseniz, yani vasat bulursa, çoÄŸalır, uyur tekrar uyanır, zayıflatır, kemirir, çürütür, zehirler ve nihayet.. Çözüm lanet etmek, sövmek deÄŸil. Virüse karşı savunma sistemleriyle beraber, bağışıklık sistemini güçlü tutmakta, muhakkak.  
 
Yazarın keÅŸfettiÄŸine göre, bütün anayasa-lar baÅŸlıbaşına birer virüs, kanserli hücre..? 
Olabilir mi.?  
Yine, adına anayasa demesek bile, bir kanunlar manzumesi olmadan siyasi-sosyal-iktisadi hayatı tanzim etmek nasıl mümkün olacak, cevaplamak gerek.? 
Papanın veya halifenin ‘tanrı kelamı’ fetvalarıyla mı.? Sultanın fermanıyla mı.? 

Birkaç tartışmada, ‘Ä°slam ÅŸeriatının’ iddianın aksine, bir yazılı hukuk getirmesiyle keyfi hüküm kesmeÄŸe son verdiÄŸini, bu yönüyle de hukukta devrim niteliÄŸinde olduÄŸunu ileri sürmüş ve hep ÅŸiddetli tepkiler almıştım. 
Yazar, yazılı hukuka karşı mı.? 
Yazar girisim açık 2012-03-09 15:05:26
Fahri bey! 
Yazdıklarımın kabul edilmesi zor ÅŸeyler olduÄŸunun farkındayım. Nasıl izah edeceÄŸimi de bilmiyorum.  
Öncelikle ÅŸunun kabulü gerekiyor: Tarih dediÄŸimiz ÅŸey kendi halinde akıp giden bir ırmak deÄŸildir. Birileri ona yol veriyor, yön veriyor. Bunu kabul ettiÄŸimizde; kim yön veriyor diye düşünmeye baÅŸlarız. Yön veren 1 tane de olabilir, birden fazla da… Birden fazla olduÄŸu kabul gören düşüncedir. Fakat 19 ve 20. yüzyılda dünya neredeyse tek devlet olmuÅŸ durumdadır. Tarihe yön veren güçler azalmıştır. Birinci Dünya savaşına girilirken 5 tane büyük devlet vardı. SavaÅŸtan sonra ise yüzlerce küçük devlet... Savaşın kesin galibi Ä°ngiltere’dir bunu akıldan çıkarmamak gerek. 
Almanya, Japonya, Hindistan büyük devletler. Ancak siyasi arenada hiçbirinin sözünün geçmediÄŸini görüyoruz. Ekonomik olarak büyükler. Askeri olarak bir ÅŸey yapmaya, bir söze direnmeye güçleri yetmez. Almanya’nın ordusu yok ve korumasını Amerikan askerleri (Nato) saÄŸlıyor. Fransa askeri olarak bir hiçtir. Ne kadar abuk bir siyasi yapısı olduÄŸunu son Parlamento kararında anlamış bulunuyoruz. Ermeni soykırım yasasını kastediyorum. Böyle karar çıkaran bir parlamento baÅŸka konularda mantıklı kararlar alıyor mudur sizce? Almanya sadece üretim yapıyor. Amerikan halkı tüketmeyi kesince, almanlar iÅŸ diye aÄŸlamaya baÅŸlıyorlar. Bu güç müdür? Almanya’nın gücü Amerikalıların tüketim kapasitesiyle doÄŸrudan ilgilidir. Dünyada bir ekonomik kriz dalgalanmaya baÅŸladığında Alman ekonomisi tepetakla oluyor. Zaten Avrupa topluluÄŸunu doyurmaktan baÅŸka bir ÅŸeye takatleri kalmıyor. Japonya üretim yapıyor diye güçlü kabul ediliyor. Fakat Kuzey kore 2 tane füze yollayacak diye ödü kopuyor. Bu ülkelerin hiçbirinin askeri varlığı yoktur. Askeri olmayan bir ülkenin ekonomisi de ihracata dayalıysa gücü olabilir mi? Ä°hracat demek dengeli olmak, egemen güçlerle barış içinde olmayı kabul etmek demektir. Ãœlkede 2 tane bomba patladığında turistin esamisini göremezsiniz. Esnaf aÄŸlamaya baÅŸlar ve mevcut hükümet zorda kalır.  
Amerika askeri olarak süper güçte bir ülkedir. Fakat dünyadan habersiz amerikan halkı ne hikmetse, kendini hiç ilgilendirmeyen savaÅŸların içindedir. 2 dünya savaşında Rusları, Fransızları kurtarmakla meÅŸguldü. Daha sonra Vietnam’ı, Kore’yi ve ÅŸimdi de Irak, Libya, Suriye gibi ülkeleri kurtarıyor. Burnunda halka olan koca bir dev gibi Ä°ngiltere’nin çekip götürdüğü yere gidiyor.  
Ä°ngiltere dışındaki bütün iktidarlar anayasa ile taahhüt altındadırlar. Mesela bu küçük devletçiklerde darbe yapmak suç sayılmaz. EÄŸer gücünüz varsa darbe yapabilirisiniz. Asıl suç anayasa yapmamaktır. Anayasa yapmamak için direniyorsanız, ülkeyi tamamen sahiplenmek istediÄŸinize hüküm verilir. Bu suçtur, kabul edilemez. BirleÅŸmiÅŸ milletler üzerinize gelir, nefes alamazsınız. Çünkü ülkelerin asıl sahibi halklardır. Yani hiç kimsedir. Halka (umuma) ait olan ÅŸeylerin ne türden ÅŸeyler olduÄŸunu çevrenizden gözlemleyebilirisiniz. 
Söylediklerimle yazılı hukuka karşı çıkmıyorum. Tabii ki kırmızı ışıkta geçmenin cezası ÅŸu kadardır diye belirtmek gerekir.  
Ben dünyadan 50 sene gün almış birisiyim. Bugüne kadar bir iÅŸimi yaparken bu konuda anayasa ne diyor diye bakmaya gerek duymadım. Etrafımda da bakanı görmedim. Ama Kuran ne diyor, Ä°ncil ne diyor diye herkes bakıyor. Fizik, matematik, geometri ve tabiat ne diyor diye de merak ediliyor. Halkın hiçbir iÅŸine yaramadığı belli olan bu yasalarla insanlığın meÅŸgul edilmesi doÄŸru mu? Ya da tabii yasalar zaten açık deÄŸil mi? Bunları illa yazmak istemek anlamlı mı? Bilim adamları uÄŸraşıp bulduklarını bir düşünce olarak zaten belirtiyor. Neden yasalaÅŸtırıp herkesi baÄŸlamaya çalışıyorlar. DoÄŸal yasalar sonuçta bir yorum deÄŸil midir? En büyük güç olan yerçekiminin ne olduÄŸunu bilemiyoruz. Sürekli araÅŸtırıyor, düşünüyor ve yeniden yorumluyoruz. Åžimdi bize doÄŸru görünen bir bilgi bir süre sonra yağımızı baÄŸlayan bir yanlış olarak kalıyor. Ä°nsanlık ilerlerken böyle baÄŸlardan azat olmak daha doÄŸru deÄŸil mi? 
Raci D. 
Yazar Fahri açık 2012-03-11 04:38:58
Benimki kadar sivri dilli olmayan, uzun cevabınız için teÅŸekkürle baÅŸlamalıyım. 

Bağışlayınız, yaklaşımınız, dünyada herkes iyiniyetli olsa, hiçbir sorun kalmaz kabilinden. Sizin yaşınızda, donanımlı ve iÅŸadamı vasfı da bulunan bir aydın için fazla hafif olmuyor mu.? Belki birazda, devlet denilen mekanizmayı, bürokrasiyi, devlet aklı veya milli ÅŸuuru, iktisadi temeli önemsemeye, bilmeye gerek vardır. Ki, siz biliyor olmanıza raÄŸmen, niye dikkate almazsınız, onu anlamaya çalışıyorum. 
Çok iyi idarecilerimiz olsun ve onlar vatan millet aÅŸkıyla istedikleri yasal düzenlemelerle-kurallarla, bir anayasayla vb sınırlanmadan, deÄŸiÅŸen ÅŸartlara uygun-akılla-bilimle esnek yönetse ne iyi olur demek mi istiyorsunuz.? Bunu mu öneriyorsunuz.? 
*  
Ä°ngiliz diplomasisi malumdur. Yine verdiÄŸiniz, ‘’Okyanusta iki balık kavga etse, bunda Ä°ngiltere’nin dahli vardır’’ deyiÅŸi, kulaÄŸa küpe olacak cinstendir. 
Ama sadece uyanık olmak için. Bunların hiçbiri Ä°ngiltere’nin bütün dünyaya hükmettiÄŸini ispata yetmez.  
Amerika’nın burnundaki halka Ä°ngiltere’nin elinde iddianızın dayanağı nedir mesela.?  

G7 lere +1 eklenmiÅŸti, Rusya. Åžimdilerde ise G20 tesis edildi ve öne çıktı. Sizce niye.? 
Dünyaya sadece askeri üstünlükle, siyasi diplomatik kurnazlıkla, mali ve ticari hegemonya ile hükmetmek mümkün olmuyor galiba. 

Bana sorarsanız, sizin savınızın tam aksinize, bugün dünyadaki ‘egemen güçler’ ne anayasa istiyor, ne yasa, ne milli bağımsız devlet yapıları.. Hatta ne uluslararası hukuk, ne BirleÅŸmiÅŸ Milletler istemiyor.  
Zaten takmıyorlar da. Irak iÅŸgali, BM hilafına gerçekleÅŸmedi mi.? Bu BM nin sonudur demiÅŸtim o zaman. 
Åžimdi moda ‘uluslararası koalisyon’ yada ‘uluslararası camia.’ MeÅŸruiyet için, ne olduÄŸunu anlayamadığımız, bir kaideye oturmayan, bu sihirli söylemlerin arkasına saklanılıyor. Hatta bu meÅŸruiyete bile gerek duyulmuyor, güçlünün hukuku, gücü yettiÄŸince hüküm sürüyor. 
Böyle ise, tamda onların istediÄŸini savunmuÅŸ olmuyor musunuz.? 
 
Yazar Fahri açık 2012-03-11 05:09:19
Niçin anayasayı ve olmalı mıyı tartışıyoruz.? 
Nezaketi elden bırakmayayım demiÅŸtim ama asıl sorun-temel anayasa deÄŸil.. Tersine son nokta anayasa.! Niçin kuvvetler ayrılığını tartışıyoruz mesala.? 
Güçler çatışmasının yaÅŸandığı ve çözümlenemediÄŸi her ARA DÖNEMDE meÅŸruiyet baÅŸka yerlerde aranır. Mesela halkta, uluslararası camiada.. Vicdanlarda vs. vs. 
Birileri anayasaya karşı halka dayanır.. Bir diÄŸeri bütün halkın iradesine-seçimine karşı, bir etnik veya inanç grubuna.. 
Uluslararası uzlaÅŸma-anayasa diyebileceÄŸimiz BM ne karşı, camiaya veya insan haklarına.. kasıtla uluslararası koalisyon denilen, çok uluslu emperyal askeri güce.. 
Yeni bir denge ve düzen saÄŸlanana kadar maalesef bu çatışma ve tartışmalar devam edecektir. Yerel ve genel düzlemde..  
Yazar girisim açık 2012-03-14 17:00:54
 
Fahri bey şöyle söylenebilir. 
 
Bir devlet ne kadar büyükse o kadar görünmezdir. Devlet öyle olmalı ki, her yerde olmalı fakat kimseye görünmemeli. Herkesin ayağına takılan devlet, devlet deÄŸildir; acuzedir. Bunu kabul ettiÄŸimizde, Dünyayı yöneteni bulmanın o kadar kolay olmadığını anlarız. Misal yerçekimi her yerdedir. Her hal ve ÅŸartta hükmünü uygular fakat sadece tarif edilir; gözle görünmez. Göründüğü an tılsımı biter, sıradanlaşır. 
Tarihi geriye döndürmek zor… Anayasa icat edilmiÅŸ oldu. Bundan sonra önerimiz ancak şöyle olabilir; Anayasa yaptırılan deÄŸil; yaptıran devlet olmalıyız. ÖzgürleÅŸtirilen deÄŸil; özgürleÅŸtiren olmalıyız. Okullarını hergün özgürlük-bağımsızlık marşı ile eÄŸitime baÅŸlatan deÄŸil; baÅŸlattıran devlet olmalıyız. EÄŸitim adı altında Fransız devrimi ilkeleri adlı yeni dini öğrenen deÄŸil; kendi dinimizi öğreten bir ulus olmalıyız. KurtuluÅŸ bundadır. 
Raci D. 
Yazar Fahri açık 2012-03-16 02:42:32
Raci Beycim, 
Yazdıklarınızı kabul etmek deÄŸil de anlamak zor, beni aşıyor. 
Bu fırsat, biraz çatayım size.. 
Görünmez devletleri, görünmeden dünyayı -hayalet galiba- yöneten güçleri görme yeteneÄŸiniz olduÄŸuna göre, sizinle teatiden ve tartışmadan imtina etmeliyim.  
Bu görünmeyen buzdaÄŸlarının mutlaka su üzerinde bir parçası olması gerekmiyor mu.? 
Madem dünyaya hükmediyorlar, herhalde bunu sihirle yapmıyorlar.? Çok büyük organizasyonlara ihtiyaçları olmalı.. Çilenin ucunu gösterseniz de, bizde gerisini çekebilsek, elverdiÄŸince.! Yada, siz arkadan bir mum yaksanız da, ben cahil için gölgesi perdeye düşse.! 
‘Görünmez güçler, anayasalar marifetiyle nasıl dünyaya hükmediyor’ sorusunun cevabı, ‘onlar görünmez ellerle yapıyor, o denli iÅŸte siz anlayamazsınız’ olmamalı.! 

‘’dinimizi öğreten ulus olmalıyız..’’ önerinize açıklık getiriniz lütfen. 
Din, dinimiz öğrenilir, öğretilemez. 
Çocuklarımıza dahi ‘öğretmeye’ hakkımız yoktur bence. Örnek oluruz, özendiririz, sorularını cevaplarız, gösteririz, öğütleriz. Daha fazlası deÄŸil. 
Buradan hareketle, ben ‘din okulu yerine konulan’ Ä°HL ni de anlayamam mesela. 
Meslek Lisesi olarak da anlayamam. 
Dindar olmak, dinini daha iyi öğrenmek için, illa Ä°HL de okumak niçin gerekli görülür.?  
Niçin çocuklarımızı-ebeveynlerini, meslek olarak elektronik veya saÄŸlık ile, din-ilahiyat arasında bir seçme yapmak zorunda bıraktığımızı anlayan varsa lütfen anlatsın.  
Çocuklarımızın hem ‘dindar’ hem elektronikçi veya laborant veya tornacı veya doktor olması mümkün deÄŸil mi.? 

Daha öncede sormuÅŸtum, PROFESYONEL DÄ°NDAR olur mu.? Kastım, tabiî ki ücret karşılığı uzmanlık, gelir amacıyla meslek edinmiÅŸ.. 
 
Yazar girisim açık 2012-03-18 10:55:10
Fahri Bey 
Görünmez güçlerin mucidi ben deÄŸilim. Dünyayı Yahudiler idare ediyor diyen ben deÄŸilim. 11 Eylül saldırısını Mossad’ın üzerine atan, sokaklarda Kahrolsun Amerika diye bağırıp dünyayı amerikanın idare ettiÄŸini ima eden ben deÄŸilim. Tapınak şövalyeleri ilgili hikâyeleri ben anlatmadım. Benim söylediÄŸim ÅŸey sadece Dünya savaÅŸlarının galibinin Ä°ngiltere olduÄŸunu, yeryüzünde tek krallık Ä°ngiltereÂ’nin kaldığını söylemektir. Ä°ngiltereÂ’nin dünyada girmediÄŸi iÄŸne deliÄŸi kadar yer kalmadığını söyledim. Ne tuhaftır ki; girdiÄŸi ve çekildiÄŸi her yerde geriye ANAYASA bırakmıştır. Bir ülkenin baÅŸka toprakların anayasa ile yönetilmesini niçin bu kadar önemsediÄŸini anlamaya çalıştım. 
Hayalinde Fransız devrimini kuran, devrimci bir kuÅŸaktan geliyoruz. O dönemde yaÅŸayıp ta dünyayı cennete dönüştürecek bir devrim hayali kurmayan var mı? Fakat o yapının altından gladyo, gizli servisler v.s çıktı. Devlet gücüne sahip olmadan bir halk hareketi yapılamayacağını öğrenmiÅŸ olduk. Dünyayı binlerce yıldır yönetme tecrübesine sahip askeri kurmay zeka, halkın her türlü davranışını kontrol edip istediÄŸi sonuca yönlendirebiliyor. 
Ä°mam Hatip liseleri konusunda sizinle aynı fikirdeyim. Bu okulların kapatılması gerekir. Din ile bilim Müslümanlıkta ayrı ÅŸeyler deÄŸildir. EÄŸer bilim öğreneceksek zaten din öğreniyoruz demektir. Ancak bir meslek olarak ilahiyatçılık inkar edilemez. O da bir meslektir ve meslek gözüyle bakılmalıdır. Bizde ne yazık ki, bilim adamı denilince ilahiyat mesleÄŸi sahipleri geliyor akla. 
Profosyonel dindarlıktan ne kastettiÄŸinizi anlayamadım. Para ile dindarlık? Dindarlık; vicdan ve samimiyet iÅŸidir. Bir insan para aldığı için bazı ÅŸeyleri yapıyorsa (ibadet vs.) samimi deÄŸildir. Hem para alıyor, hem de samimi olabilir (cami hocaları, ilahiyat eÄŸitmenleri v.s gibi). Fakat samimi Müslüman iyi bir profosyoneldir. Yaptığı iÅŸ karlı bir alışveriÅŸtir. AllahÂ’a kul olarak hem dünyada iyiliÄŸi, hem ahirette güzelliÄŸi satın almaktadır. Yani iÅŸ olsun diye yapmamaktadır Müslümanlığı. Ä°yinin ve doÄŸrunun yanında olduÄŸunda, dünyanın en büyük gücünün de (Allah) yanında olduÄŸunun bilincindedir. Bu bilinç onu, korkusuz ve daima kazançta olan bir yaÅŸamla ödüllendirir. 
Raci D.
Bu da benim düşüncem...
Yazar Selami Çekmegil açık 2012-03-20 00:22:04
DeÄŸerli dostlar... 
 
Kanaatim: Hukuk bir ilimdir; ve tabiatın bünyesinde mündemiçtir... Yazılı olarak Hukuk ilmi,  
 
tıpkı fizik, kimya, matematik gibi bu alandaki ilmi, tedkik, tahlil, tartışma ve keÅŸfe yönelik çaba  
 
ve tespitlerin adıdır diye düşünüyorum.  
 
Yasama siyasi bir konudur, zaruridir ve kanımca hukuk ilmine aykırı olmadığı sürece de  
 
bilimsel nitelikte olabilir ve ilim gibi zaruridir. Keyfi yasama -çok kez- cahilidir ve köhneleÅŸtirir,  
 
hatta zulme de yönelebilir.  
 
Ä°ngiltere'de ve Ä°ngiltere gibi ülkelerde -Tıpkı Osmanlıda olduÄŸu gibi- Hukuk, yargının  
 
bilimsel karar ve içtihatlarıyla geliÅŸir ve köklüdür. Sair kanun devletlerinde ise hukuk  
 
tüzeleÅŸmiÅŸtir ve çok kere keyfi siyasetin gerekleri doÄŸrultusunda geçici niteliklidir; devamlı  
 
ve istikrarsızca deÄŸiÅŸir. Böylesi ülkelerde her yeni siyasi gurubun istemi doÄŸrultusunda  
 
-AÅŸağı yukarı on yılda bir gibi- kısa sürelerde devamlı Anayasa deÄŸiÅŸiklikleri yapılır; bilimsel  
 
(ilmi) hukuk gereklerine önem verilmez... 
 
Bunlar benim çalakalem sergilediÄŸim düşüncelerimdir; tartışılabilir. Ama tartışmanın deÄŸeri  
 
ilmi, akli, ve de hayat gerçeklerine ve modellerine uygun olduÄŸu ölçüde anlam kazanır diye  
 
düşünüyorum... 
 
Düşünen, tartışan ve geliÅŸen beyinlere saygıyla... 
yazar yazılı hukuka karşı mı
Yazar Fahri açık 2012-04-23 01:03:24
hukuk 'tabiatın bünyesinde mündemiçtir..' 
ne güzel deyiÅŸ, ne derin tespit.! 
bazen doÄŸa intikam alıyor iÅŸte diyoruz, bazen deniz geri alıyor verdiÄŸini.. 
çoÄŸu zaman ilahi adalet diyoruz. 
kimi zaman evdeki hesapla, çarşı.. 
selam,saygı ve sevgiler aziz dost. 
bütün güzellikler,iyilikler, baht sizinle olsun.  

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 29-02-2012 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111718892 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net