24-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Medyadan Seçmeler arrow Tanrıça Selenenin Çoban AÅŸkı Endymion
Tanrıça Selenenin Çoban Aşkı Endymion PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 1
KötüÇok iyi 
Yazar Emine K. Arslaner/Adilmedya   
18-02-2012
Tanrıça Selene’nin Çoban AÅŸkı Endymion

                                            Emine K. Arslaner/Adilmedya
Ä°nsanlık tarihinin avcılıktan sonra gelen en eski mesleÄŸidir çobanlık.

Anadolu halk masallarının baÅŸkahramanı ‘KeloÄŸlan’, kel kafasına ve tembelliÄŸine raÄŸmen kıvrak zekasıyla padiÅŸahın kızıyla evlenip muradına eren yoksul bir çobandır.

‘Ayağında demir çarık, elinde demir asa’ diye baÅŸlayıp, diyar diyar Anadolu’yu gezen öykülerin canlı karakterlerinden en az bir tanesi ‘çoban’dır.

Bu seyyah masal kahramanlarından birinin yolu gün gelir Avrupa’ya düÅŸer ve bizim çoban, farelerin istilasına uÄŸramış bir köyü kaval çalarak kurtarır.

Bunu nereden mi biliyorum?

Basit…

Avrupa tarihinde ‘çoban’ olsa bile kavalı yoktur…

***
Ozanlar, aşıklar, derviÅŸler, bilgeler, filozoflar yetiÅŸtiren bu kadim meslek; dinler tarihine de damgasını öyle derin vurmuÅŸtur ki, ‘peygamberler mesleÄŸi’ olarak anılır olmuÅŸtur.

Hz. Musa’nın Kızıl Denizi ikiye ayıran, metamorfoz geçirip yılana evrilen ve Tur Dağına yaptığı yolculuklarda kendisine refakat eden kutsal asası bir çoban deÄŸneÄŸidir.

Hz. Ä°brahim sürülerini otlatırken tefekkürlere dalar ve Allah’ı bulur.

Bir hadis rivayetine göre çobanlık yapmayan peygamber yoktur.

Çobanlığın kudsiyeti, toplayıcı avcılık devrinin tarım devrimiyle sona ermesine ve avcılığın toplumdaki itibarlı yerini çobanlığa terketmesine dayanır.

Ä°nsanlığın ilk kralları çobandır.

Hammurabi kanunlarında Babil kralı Hammurabi kendisini:

‘Enlil'in çağırdığı çoban Hammurabi’yim ben’ diye tanıtır.

***
Tevhid dinlerinden önce gelen çok tanrılı dinlerin yazılı metinlerinde, yani mitoslarda, orjinal suretlerine ulaÅŸabildiÄŸimiz ‘çoban karakterler’ uzak doÄŸu dinlerine ilham kaynağı olurlar.

Hinduizm’in çoban Tanrısı KriÅŸna ahırda doÄŸar, daÄŸda bayırda büyür; kah çoban kızlarıyla halay çeker, kah kuytu bir köÅŸeye çekilip kaval çalar.

Karşı cinse düÅŸkünlüÄŸüyle ve hovardalıklarıyla nam salan çılgın Hint tanrısı; Fransa‘nın baÅŸkentine adını veren Anadolu tanrısı Paris’i çok andırır. Tarihin ilk güzellik yarışmasında Afrodit‘i seçerek üç büyük tanrıçayı birbirine düÅŸüren, Helen’in aklını başından alarak –sözde- Truva savaşının çıkmasına neden olan uçarı tanrı Paris, Ä°da DaÄŸlarında sürülerini otlatan bir çobandır.

Bir diÄŸer çoban tanrı da tanrı Pan’dır. Tanrı Pan çobanların tanrısıdır. Koyun sürülerinde hiç nedensiz ve ansızın peyda olan ve sürünün dağılmasına neden olan hareketlenmeye, birden bire sürülerin arasına karışıp PANik yaratan tanrı Pan’ın neden olduÄŸu düÅŸünülürmüÅŸ. Psikolojideki ‘panik‘ kelimesi Pan’dan gelir. Pan aynı zamanda kaval‘ın mucididir…

***
Mitolojideki çobanların hepsi tanrı deÄŸil tabi…

Åžehvet ve haz düÅŸkünü Hellen tanrısı Zeus, Ä°da DaÄŸlarının eteklerinde sürülerini otlatan çoban Ganymedes’e tutulur. Kartal kılığında belirir ve Troya kralı Tros'un oÄŸlu çoban Ganymedes‘i Olemp’e kaçırıp yatağına atar.

‘Zeus ve Ganymedes’ efsanesiyle Hellenizm bir taÅŸla iki kuÅŸ vurmayı amaçlar.

Birincisi, Hellenler arasında zaten yaÅŸanan ve kabul gören homoseksüelliÄŸe dinsel kılıf uydurmaktır.

Hellen iÅŸgaliyle yavaÅŸ yavaÅŸ matriyarkal kültürden, patriyarkal tahakkümün boyunduruÄŸu altına giren Anadolu’da ‘kadın’ eÄŸitimli olduÄŸu için özgüven sahibiydi. Bu özgüven Hellenist erki fazlaca rahatsız ediyordu. Anaerkiyi sadece ÅŸiddet kullanarak yenmek mümkün deÄŸildi. Kutsal öyküler uydurarak insanların beynini yönlendirmek ve kadınların toplumdaki statüsünü zayıflatmak gerekiyordu.

EvliliÄŸin getirdiÄŸi sosyal sorumluluÄŸu fazla ağır bulan ve hazzı merkeze alan Hellen zihniyeti artık kadının üremek için var olan biyolojik gerekliliÄŸinden dahi rahatsız olacak kadar cinsiyet düÅŸmanlığını abartmış, kafasından çocuk doÄŸuran Zeus hikayeleri uydurmaya baÅŸlamıştı.

Ganymedes antik söylencesi Hellen filozoflarını da derinden etkilemiÅŸ ve toplumda eÅŸcinselliÄŸin tamamen meÅŸrulaÅŸmasına neden olmuÅŸtur.

Eflatun bu öyküyü örnekleyerek: “Biz de Tanrı Zeus’u taklit etmeliyiz” diyor, erkek öÄŸrencileriyle yaÅŸadığı cinsel iliÅŸkileri kutsal bir zemine taşıyarak dokunulmaz kılıyordu.

Ganymedes mitosuyla varılmak istenen ikinci hedef, Anadolu’nun Hellen tarafından iÅŸgalinin zihinlere iÅŸlenmesidir.

Ganymedes efsanesi, bütün Anadoluluların; erkek, kadın, çocuk, genç, ihtiyar hepsinin Zeus’un GANÄ°METÄ° olduÄŸunun zımnen ilanıdır.

Ne gariptir ki bu ilanlarına raÄŸmen ‘Ganimet’ kelimesini Anadoluluların (onların ifadesiyle barbarların) iÅŸgal ettikleri ülkelerden aldıkları mal varlıkları olarak sözlüklere iÅŸlemiÅŸlerdir.

Çoban Ganymedes insanlık tarihindeki ilk ganimettir; Hellen’in Anadolu’dan aşırdığı ganimet…

***
Anadolu -her zamanki gibi- Hellenlerin Anadolu’yu aÅŸağılayan söylencelerini sessizlikle karşılamaz.

Ä°da DaÄŸlarında geçen Ganymedes mitosuna cevap, yine bir çoban ve aÅŸk hikayesiyle BeÅŸparmak DaÄŸlarından gelir.

Bir rivayete göre Truva’daki Hellen katliamından kurtulan genç bir Anadolu ozanı Teokritos, Bafa Gölü’nün kıyısına oturur, kavalını eline alır ve Ganymedes’i kaçırıp tecavüz ettikten sonra ÅŸarap sunucusu yapan ahlaksız tanrı Zeus’u taÅŸlamaya baÅŸlar…

Ä°sterseniz Teokritos’un, Zeus’a cevap olan mitosuna yaklaÅŸalım ve bu hüzünlü aÅŸk hikayesinin derinlerine dalalım…

***
Ay tanrıçası Selene, atlas kanatlı atların çektiÄŸi gümüÅŸten arabasında akÅŸam sefasına çıkmıştır.

Bulutlar Selene’yi görünce tülden perdelerini sıyırıp, hürmetle çekilirler kenara. Yıldızlar aÅŸka gelir ve en parlak ÅŸualarıyla aydınlatırlar Selene’nin yolunu. Rüzgar en ahenkli melodileriyle Selene’nin geldiÄŸini haber verir daÄŸlara. KuÅŸlar rüzgardan aldıkları haberi sevinçli cıvıltılarla aÄŸaçlara taşırlar.

AÄŸaçlar saçlarını düzeltip Selene’yi selamlamak üzere hazırlanırlar.

Selene‘nin en sevdiÄŸi dinlenme mekanı Bafa Gölü’dür.

Bafa Gölü, ay tanrıçasına aşıktır. Ondan dökülen tüm zerreleri aÅŸkla çeker içine. Her akÅŸam ay tanrıçasının yüzünden BeÅŸparmak DaÄŸlarının dizlerinin dibine ve kollarına yaÄŸan ışık yaÄŸmurlarıyla bir sevda ÅŸehrayini düzenler.

Bu yüzden Bafa Gölüyle ayın buluÅŸması bir muhteÅŸem ÅŸölendir ki; aşıkları çıldırtırken aşık olmayanları da kendisine ram eder.

O akÅŸam yine atlarına dur emri verip Bafa‘nın billur sularına karışmak üzere soyunuyorken, karşı kıyıyı sarı beyaz aydınlatan beyaz bir insan silüetine takılır gözleri.

Pırıltısıyla, yıldızlardan dökülen ışık hüzmelerini ufalayıp yok eden bir kristal fanus…

AkÅŸamın huzurlu serinliÄŸinde, daÄŸların hafif nemli eteklerini üzerine çekip derin bir uykuya dalmış beyaz bir kuÄŸu…

Alnına dökülen bukle bukle saçlar yediveren sarmaşıklar gibi uzanıp Selene’yi kalbinden yakalar ve kendisine çeker.

Ä°pekten kanatlarını çırpa çırpa, bir mum alevinin etrafında dönen pervaneler misali bu yusuf güzelliÄŸin etrafında döner Selene. Pır pır atan güvercin kalbi yorgun düÅŸer ve dizlerinin üstüne yığılır.

BeÅŸparmak DaÄŸları bu muhteÅŸem buluÅŸmayı boynunu eÄŸerek selamlar. KuÅŸlar aÄŸustos böceklerine sus iÅŸareti yapar. Rüzgar acıyla dalgalanan Bafa Gölünü ÅŸefkatle okÅŸar ve kulağına: “ÅŸÅŸÅŸÅŸt sakin ol! Tanrıçalar kıskanılmaz!” diye fısıldar.

Ay tanrıçasının ışığıyla kamaÅŸan mahmur gözler yavaÅŸ yavaÅŸ aralanırken:

‘Endymion!’ diye seslenir Selene.

Endymion, BeÅŸparmak DaÄŸlarının utangaç filintası…

Endymion bir neriman… Bütün kızlar ona, o daÄŸlara hayran.

Ama Endymion bir garip çoban…

Gökkubbenin sultanı, güneÅŸin kızı Selene, elinde tuttuÄŸu ay parçası kalbini bir faniye, bir çobana, Endymion’a uzatmaktadır.

Önce zümrütten gözbebekleri titrer Endymion’un, sonra gamze gamze yanakları. Gördüklerine inanmak için çırptıkça uzun kirpiklerini, Selene’nin kalbini ok yaÄŸmuruna tutar.

Selene nilüfer parmaklarını Endymion’un yanaklarında dolandırır…

‘Korkma!’ der…

‘Ben mavi sonsuzluÄŸun imparatoriçesi. Ben göklerin kraliçesi. Ben Olimpus’un bakire tanrıçası. Ä°da daÄŸlarının hilali, Latmoslar’ın dolunayı!

Ben tanrıça Selene!

Dile benden bütün yıldızları saçlarına yaÄŸdırayım Endymion.

Dile benden samanyoluna tahtını kurayım ‘…

Endymion’un alnında biriken terler ÅŸebnemler gibi süzülür yanaklarına doÄŸru ve gözyaÅŸlarına karışıp Selene’nin parmaklarını ıslatır.

‘Tanrıçam! Endymion sizin kulunuzdur!‘ der, gerisini getiremez… Susar ve eÄŸer soylu boynunu.

Birden gölgelenir Selene’nin ay yüzü. Hilal kaÅŸları çatılır, gece gözlerindeki dolunay solar.

‘Endymion! Madem ki ben sana aşık oldum, isterdim ki ÅŸu kalbimi ayaklarının altına basamak yapayım ve seni göklerdeki sarayıma çıkarayım’ der.

YaÅŸlar tomurcuklanır gözlerinde ve alevden toplar halinde yaÄŸar Endymion’un kalbine…

‘Ama, ama…

Ah Olemp! Olemp! Tanrıçalar’ın aÅŸkını tanımaz Olemp!‘
diye gürler ay tanrıçası. Gökler sarsılıp bulutlarla kapatır yüzünü. Bafa Gölü kabarır kabarır, dayanamaz, vurur köpük köpük dalgalarını kıyılarına.

‘Ben sende yok oldum, kimseden korkmam! Zeus’un alevleri beni yakamaz Endymion, ben zaten kül oldum. Ama bilir Zeus bir aşığı nasıl yaralayacağını. Duyarsa sana vurulduÄŸumu, seni vurur yıldırımlarıyla, seni yakar kavurur ÅŸimÅŸekten oklarıyla. Ben sensiz olamam ama sana da kıyamam!‘

Selene aÄŸlar… AÄŸlar Latmoslar… Bafa Gölü aÄŸlar, yer gök aÄŸlar, aÄŸlar yıldızlar…

‘Beni sizden ayırmayın tanrıçam!‘ der Endymion ve hıçkırıklara boÄŸulur, aÄŸlar, aÄŸlar…

Selene, Endymion’un başını dizlerine yatırır. Altın saçlarını okÅŸarken:

‘Üzülme Endymion ben seninim artık. Sen de sonsuza kadar benim olacaksın. Derin bir uykunun huzurlu koynunda her akÅŸam beni ağırlayacaksın. Sabahlara kadar birbirimize dolanıp güneÅŸi karşılayacağız. AÅŸkın gücü karşısında; kıskançlığın, kibrin, nefretin ve zorbalığın, yani tanrı

Zeus’un çaresizliÄŸini hatırlatacağız insanlığa.’ der.

En tatlı aÅŸk neÅŸidelerini mırıldanarak uyuttuÄŸu büyük sevdasını kollarında taşıyarak kimsenin bilmediÄŸi ve bilemeyeceÄŸi bir yere saklar.

Her akÅŸam orada ziyaret eder Endymion’u ve uyurken aşık olduÄŸu sevgilisini hep uyurken izler.

Ne Selene, Endymion’u izlemeye doyar ne de Endymion onu beklemekten bıkar…

***
Teokritos’un hikayesi de tıpkı Ganymedes öyküsünde olduÄŸu gibi, bir tanrı ile bir ölümlünün arasındaki aÅŸkı konu alır. Her iki hikaye de daÄŸ eteklerinde geçer ve her iki hikayenin de esas oÄŸlanı bir çobandır.

Birbirine benzeyen bu hikayelerin birbirlerinden ayrılan noktalarına bakınca Teokritos’un, Hellen zihniyetine vermek istediÄŸi cevap anlaşılır.

Selene aşık olduÄŸu insanı kaçırmaz, zorla alıkoymaz, kendisine köle yapmaz.

Selene cinsel birleÅŸme olmadan da bir aÅŸkın yaÅŸanabileceÄŸini anlatır ve ÅŸehveti aÅŸk sanan Zeus’a aradaki farkı gösterir.

Teokritos’un, ‘aÅŸk’ gibi kutsal bir duyguyu dahi eril güdülerine malzeme etmek ve kadını konu mankenliÄŸi dışında olaya dahil etmek istemeyen aterkil dünyaya verdiÄŸi mesaj ise ÅŸudur:

EÄŸer bir kadın aşık olursa, aÅŸkına engel olacakları ayakta uyutup sevdiÄŸi erkeÄŸi gerekirse uykuda sevmeye devam eder… Kadına aÅŸkı yasaklamayı Zeus dahi baÅŸaramamıştır.

Bu yazı ‘kadından ÅŸair, kadından ressam, kadından yönetici olmaz’ iddialarına halkı tamamen ikna ettikten sonra, günün birinde haddi tamamen aşıp ‘kadından aşık olmaz’ diyen Helen zihniyetlilere cevap olsun…


Yorum
Yazar girisim açık 2012-02-20 10:24:31
Yazıyı okuyana kadar ben de öyle düşünüyordum ya! Yazıyı okuyunca tövbe ettim. Artık öyle düşünmem.
selam
Yazar selahaddin açık 2012-02-21 12:43:04
Sayın girişim korkmuş ve tamamen tövbe etmiş. Tabi böyle güzel ve ezici bi yazının altında kalınca ! Tabi eski yazılarını hatırlamıyoruz değil. Gülde versen arabada versen?
Yazar farukpalu açık 2012-03-03 21:01:13
Batı kültürün iyide,tevhid dinlerinden önce gelen çok tanrılı dinler ne demek?Ayrıca doğruluğuna inandığınız bir şeyi isbat için illede utanç dolu Batılı metinleremi muhtaçsınız?Kendi kültürünüzden birşeyler bulamadınızmı?

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 01-03-2012 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111574934 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net