Ä°hracatçı Kahraman; Kahrolsun Hain Ä°thalatçı(!) Raci DURCAN
Ticarete baÅŸlarken ihracat yapmayı önemsemiÅŸtim. Böyle bir fırsat elime geçtiÄŸinde oldukça düÅŸük kar marjıyla, Arjantinli Yahudi bir alıcıya satışı gerçekleÅŸtirdim. Yorucu birtakım iÅŸlemlerden sonra elimde cüzi miktarda döviz kalmıştı. Fakat ihracatçı olarak kendimi statü deÄŸiÅŸtirmiÅŸ olarak hissetmiÅŸtim. Bu heves bir müddet devam etti. Bilahare yorucu ve karsız bir iÅŸi niçin bu kadar önemsediÄŸimi düÅŸünmeye baÅŸladım. Medya ve çevre tarafından ÅŸartlandırılmıştım. Ä°hracatçı olmakla övünüyor;
zaman zaman kaç ülkeye ihracat yapmış olduÄŸumu hatırlayarak kendimce gururlanıyordum. BaÅŸkaca bir faydası olmadığını, hatta iÅŸlerime zarar verdiÄŸini anladığımda çok geç deÄŸildi. Bir defa alıcılar seçici davranıyor, en kaliteliyi en ucuza almak istiyorlardı. Üstelik dünyanın her yerindeki üreticiyle karşı karşıya geliyordunuz. Bizde devlet ihracatı teÅŸvik ettiÄŸini söyler ancak bu laftadır. Hemen hiç bir konuda alınması gereken tedbirleri almayarak üreticiyi uluslar arası fiyat rekabetinde yalnız bırakır. Bir iÅŸletmenin temel girdileri olan enerji, kira, finans maliyeti, iÅŸgücü kiralanması gibi konularda uluslararası rekabeti düÅŸünerek kararlar almaz. Üretici en pahalı enerjiyi kullanır, en yüksek kirayı öder ve üretim kapasitesi düÅŸük iÅŸ gücü kiralamak zorunda kalır. Ä°hracatçıyı koruduÄŸu söylenen kararnameler, bu sektördeki büyük firmaları gözetmek amacıyla düzenlenmiÅŸtir. Yurt dışına satışını gerçekleÅŸtireceÄŸiniz bir malı KDV ödeyerek almak zorundasınızdır. Bunu daha sonra devlet size ödeyeceÄŸini beyan etmektedir. Ancak bunun için yapmanız gereken harcama, alacağınız KDV tutarından kat be kat fazladır. Küçük iÅŸletmeler bu nedenle devletten KDV talep etmekten vazgeçerler. Sonra ihracatçı birliÄŸine üye olmak ve yıllık aidatın yanında her gümrük çıkışında bu birliÄŸe haraç ödemek zorundasınızdır. Devlet bir yandan ihracatı teÅŸvik ettiÄŸi propagandasını yaparken, diÄŸer yandan küçük iÅŸletmeleri bu iÅŸten soÄŸutmak için elinden geleni ardında koymaz.
Ä°hracatçılığın matah bir iÅŸ olmadığını çabuk fark ettiÄŸimi söylemiÅŸtim. Ä°ç piyasaya yönelik iÅŸlere zarar verdiÄŸini de… Bazı kritik malların içerideki üreticilere verilmeyip ihracat yapıyoruz adı altında yurt dışına satıldığını çok defa gözlemledim. Kalitesi nedeniyle tercih edilen EreÄŸli Demir çelik fabrikasının ürettiÄŸi saçlar piyasada bulunamadığında, yurt dışından pahalı Ä°sveç çeliÄŸi ithal edilerek bu boÅŸluk dolduruluyordu. Böylece iç tüketici ihtiyacı olan mamul maddeye daha çok ödemek zorunda kalıyordu. Bunun mantığını kavramak zordur. Ä°hracat yapacağız diye hammadde dışarıya ucuz veriliyor, iÅŸlenerek tekrar buraya geliyor ve çok yüksek bedel ödemek zorunda kalıyorduk. Bu hammaddenin yeri, çok daha pahalı bir hammadde ile doldurularak iç tüketicinin canına okunuyordu. Ki bu malların tüketicileri çimento fabrikaları, hazır beton üreticileri, tuÄŸla fabrikaları gibi kuruluÅŸlardır. Tüm bu fabrikaların girdilerinin yükselmesi rekabet piyasasında kıvranmalarına yol açıyordu.
Dünyanın tüm ülkelerindeki ihracat teÅŸvikinin altında yatan asıl ÅŸeyin, ülkelerin deÄŸerli hammaddelerinin yok pahasına Avrupa’daki büyük üreticilerin eline geçmesi olduÄŸu aÅŸikardır. Ham madde olmadan mamul madde elde edilemez. Geri kalmış ülkeler ihracat yapacağız diye kıymetli ham maddelerini Avrupa’nın büyük fabrikalarına satmakta ve sonra tekrar mamul madde olarak 10, belki 20 misli bedelle geri almaktadırlar.
70’li yıllardan önce çocukluk yaÅŸamış olanlar bilir. Bizim çocukluÄŸumuz komÅŸunun bahçesindeki meyve aÄŸaçlarının tepesinde geçmiÅŸtir. Kapitalizm yerleÅŸmediÄŸinden hemen hiçbir ürünün tüketim deÄŸeri yoktu. Her aile kendi ihtiyacını kendi yetiÅŸtirirdi. Kiraz bahçenizde yoksa gidip pazardan alamazdınız, çünkü kimse satmak amacıyla yetiÅŸtirmezdi. Birine bir malı satmak zorunda kalmak, karşılığında para istemek utanılacak bir durumdu. Bunu bazı yörelerde ÅŸu an dahi gözlemleyebilirsiniz. Sonrasında kapitalist ahlak her yere hâkim oldu. Bir ÅŸey satmak övünülecek bir durum haline geldi. Herkes en güzel eÅŸyaları kendisi için yaparken, baÅŸkaları için yapmaya baÅŸladı. Bilecik taraflarına gidip ömrümde görmediÄŸim güzellikteki kirazların tırlarla Ä°ngiliz sarayına yolladığını gördüÄŸümde hayıflanmıştım. Bu ülkede yaÅŸayan biri olarak benim yiyemediÄŸim en güzel kirazlar Ä°ngiliz Krallığının boÄŸazından geçiyordu.
Åžimdiki çocuklar kendi bahçelerinde yetiÅŸmediÄŸi fakat yemek için iç geçirdikleri meyveler için komÅŸu bahçesine dalıp hırsızlık nedeniyle yakalanmak riskiyle karşılaÅŸmıyorlar. Çünkü komÅŸu, en güzel kirazları yetiÅŸtirerek çok düÅŸük bir fiyata kendisine satmak için zaten can atmaktadır. Ülkemin tüm üreticileri de öyle! Yerli tüketiciyi hor görürken; ihracat yapacağım diye en kaliteli ürünleri çok ucuza çıkarmak için can atıyor. Bunun için canını diÅŸine takıyor, araÅŸtırma geliÅŸtirme fonu oluÅŸturup harcama yapıyor.
Ä°hracatçıların ülkeyi kurtaran kahramanlar gibi algılanması büyük bir yanılgıdır, tuzaktır. Ä°thalatçıların hain gibi algılanması da… Aksine tam tersi olmalıydı. Dünyanın en deÄŸerli ürünlerini ucuz fiyattan iç piyasaya sürenler ithalatçılardır. Karşılığında döviz gidiyor diyorlar ancak döviz dediÄŸiniz ÅŸey kâğıt paradır. Para ise aÄŸaçtan üretilir, maliyeti sıfıra yakındır. Önemli olan birilerinin sizin aÄŸacı keserek boyadığınız ÅŸeylere deÄŸer vermesidir. Bunu saÄŸlayabildiÄŸiniz sürece problem yoktur.
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |