GÖLLER BÖLGESÄ°NDE BÄ°R MÜHENDÄ°S TARÄ°HÇÄ° Bilal SÜRGEÇ
Bu geziye ben de katıldım. Verimli bir araÅŸtırma gezisi nasıl olur. Bu gezi böyle bir sualin cevabı oldu. Gezi 16 Eylül 2011’de sabah saat 06.da baÅŸladı. Gazi Üniversitesi gezi için bir otobüs tahsisi etmiÅŸti. Ankara'da Ümitköyü geçtikten sonra Gazi Üniversitesi Tarih Bölümü baÅŸkanı Prof Dr Refik Turan otobüsün içerisinde gezi ve Miryokefalon Savaşı hakkında bilgi verdi. Ramazan
Topraklı'nın Miryokefalon Zaferi ile ilgi li ısrarlı ve gayretli çalışmalarından bahsederek; "Türk tarihinin üzerinde durduÄŸumuz “Türkiye’nin Türkiye olması“ olgusunun da temelinde yatan gerçek iki büyük tarihi savaÅŸ ve zaferdir. Her ikisi de Selçuklu Türklerinin Bizans ordularına karşı kazandığı ve gelecek Türk nesillerine miras olarak bıraktığı zaferlerdir. SavaÅŸlardan birincisi 26 AÄŸustos 1071’de Sultan Alparslan’ın Bizans imparatoru Romen Diyojen’e karşı kazandığı Malazgirt zaferidir. Ä°kincisi ise 17 Eylül 1176 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı II. Kılıç Aslan’ın Bizans Ä°mparatoru Manuel Komnen’e karşı kazandığı Miryokefalon savaşıdır. Bu savaÅŸların tarih içindeki üçüncü bir kardeÅŸi de 11 Eylül 1921 tarihinde Mustafa Kemal PaÅŸa komutasındaki Türk Ordusu’nun Yunanlılara karşı kazandığı Sakarya savaşıdır. Ramazan Topraklı'nın bu çalışmasıyla Miryokefalon Savaşının yeri ile ilgili tartışmalar sona ermiÅŸtir" dedi.
Göller bölgesi Tarih ve Kültür Varlıkları Bilgi Åžöleni ve Hamideli Seyahati 16 Eylül'de saat 06’da baÅŸlayan gezi üç gün sonra 18 Eylül'de gece yarısı sona erdi. Bu gezide insanı tembelleÅŸtiren lüzumsuz boÅŸluklar ve aralar yoktu. Bir dakikası bile boÅŸa geçmedi. Gezinin ikinci ve üçüncü günü de sabah 06'da kalkıldı. Organizasyon gerçekleÅŸtirenlerin iÅŸi her yönü ile ciddiye aldığı belliydi. Program saat gibi tıkır tıkır iÅŸledi. Gece yarılarına kadar sempozyumlar verildi, bildiriler tartışıldı.
16 Eylül’de gezinin ilk günü Sivrihisar'da Åžöförler BirliÄŸine ait bir dinlenme tesisinde kahvaltı molası verildi. Tekrar harekete geçtik. Bolvadin ve Çay ilçeleri üzerinden Pınarbaşı adı verilen yeÅŸiliÄŸi bol bir dinlenme tesisinde eski bakanlardan tarihçi Prof Dr Haluk Çay da geziye katıldı. Yanında Uluborlu ve Gelendost Belediye baÅŸkanları da vardı. Gerçekten bu baÅŸkanlar misafirperverliklerini eksiksiz yerine getirdiler. Buradan sola dönüldü. Çapalı köyüne gelindi. Bu köyden eski Roma Yolu geçiyor. Stabilize bir yoldan buraya çıkıldı. Bu yolda tarih boyunca Romalı savaÅŸçılardan, Bizans Ä°mparatoru, ondan Timur'a kadar bir çok savaÅŸçı geçmiÅŸ. TRT burada uzun bir çekim yaptı. Çapalı Köyünün tepesinden sonra Hapızınbaşı yaylasından geçtik. Burada Yörük çadırlarını ve sürülerini gördük. Tarihin yüzümüzü okÅŸayan rüzgarını hissettik. Uluborluya doÄŸru yol alırken gül ekilmiÅŸ tarlalarının arasından geçtik. Uluborlu kiraz aÄŸaçlarının ortasında kurulmuÅŸ ÅŸirin bir Anadolu ilçesi.Ä°lçenin eski yeri kale ve civarı burada Alaeddin Camisi’nde Cuma namazı kıldık. Süleyman Demirel Üniversitesinde Uluborlulu Yard. Doç Dr. Abdullah Bakır, buradaki tarihi mekanlar hakkında bilgi verdi. Caminin güney-batısındaki hamamın yakın zamana kadar hizmet verdiÄŸini hatta babasının damatlık hamamını burada yaptığını, kalede Müslüman ve Gavur olmak üzere iki mahalle olduÄŸunu söyledi. Gavur diye tanımlananların Hıristiyan Türkler olduÄŸunu onların Lozan AntlaÅŸmasından sonra Rum sayılarak Yunanistan’a gönderildiÄŸini orada da bazı adetleri yüzünden Yunan topumu ile kaynaÅŸamadıklarını söyledi. Abdullah Bakır, bir milletin tapusunun mezarlar olduÄŸunu Hıristiyan Türklerden bir mezar kalıntısının kalmadığını, bunun nedeninin bunlarda mezar adetinin olmadığını ölen birini bahçeye gömdüklerini, daha sonraki öleni öncekinin mezarını açarak oraya defin ettiklerini, öncekinin kemiklerinin de kemiklik denilen bir yerde topladıklarını söyledi.
Uluborlu’da kafileye Prof Dr Tuncay Baykara da katıldı. Senirkent’e hareket edildi. Senirkent yüksek bir dağın eteklerinde kurulu. Ä°lçe merkezinde bir çay ocağında konuÅŸtuÄŸumuz Senirkentliler onbeÅŸ yıl önce ilçelerinin sel felaketine uÄŸrayışlarının hüznünü yaşıyorlardı. “YaÄŸmur yaÄŸmadı, gökyüzünden üzerimize sular boÅŸaldı” dediler. Senirkent’ten sonra Kundanlı ovasını gezdik. Prof. Dr. Osman Turan, Miryokefalon savaşının burada olduÄŸunu söylemiÅŸti. Ramazan Topraklı, Prof. Dr. Çay’ın bir tesbitine atıfta bulunarak “savaşın burada olmasına imkan yok, burası tepelerde ve yamaçlarda mevzilenecek Türk okçularının ok menzili dışındadır” dedi.
GezdiÄŸimiz yerler, cennetten birer köÅŸe. Kundanlı gezisinden sonra Miryokefalon Kalesinin içinde bulunduÄŸu meÅŸhur geçidin başı olan KayaaÄŸzı Mahallesindeki subaşında kavun karpuz molası verildi.
EÄŸirdir’e doÄŸru yola çıkıldı. Zeki Tarhan arkadaşımız otobüste EÄŸirdir içinden geçerken bilgi vermeye baÅŸladı. Zeki Tahran müthiÅŸ bir anlatım yeteneÄŸine sahip. Ankara’dan gelinmiÅŸ olmasına raÄŸmen Mavigöl otelinde gece 23.30 kadar süren sempozyum yapıldı. Sabah saat 06.00’da Gelendost tarafına doÄŸru yola çıkıldı.
Gezinin ikinci Günü Mübarizüddin ErtokuÅŸ Kervansarayında incelemede bulunuldu. Bu kervansaray bir ilçe merkezinde olsa bayağı ilgi ve turist çeker. Ancak elma bahçeleri ile kaplı bir alanda kurulu restoresi bitmiÅŸ bakımlı ve temiz bir tarihi mekan olmuÅŸ.
Gelendost’un içinden geçerek AfÅŸar köyüne; oradan da iki gözlü Selçuklu köprüsünü görmeye gidiyoruz. Köprü, eski ipek yolu üzerinde ve AfÅŸar’ın 700 metre EÄŸirdir tarafındadır. Karayolları tarafından yeni onarılmış köprüyü görüp resimler çekiyoruz. Daha sonra AfÅŸar merkezinde bulunan Alâeddin Camisi’nin yanından geçip doÄŸruca Miryokefalon Savaşı’nın cereyan ettiÄŸi Yenice Sivrisi’nin doÄŸu eteÄŸinde kurulmuÅŸ olan Yenice’ye ulaÅŸtığımızda köy meydanı bayram yerine çevrilmiÅŸti. Mehteran takımı bizi karşıladı. Köy meydanında misafirlere kahvaltı ikram edildi. Daha sonra Miryokefalon savaÅŸ alanında inceleme yapıldı. Miryakefalon Savaşı’nın yeri ile ilgili tarihçilerin bir ittifakı yoktu. Prof Dr Osman Turan Yalvaç-Kumdanlı, Prof Dr Kemal Turan Çivril ve Prof Dr Haluk Çay da Karamık Beli Vadisinde olduÄŸuna iÅŸaret etti. Ancak Ramazan Topraklı’nın tesbitine göre Miryakefalon Savaşı Tzybritze geçidine giren Bizans ordusu Sivrisemani tepesine bakan vadide bozguna uÄŸratılmıştı. Ramazan Topraklı savaşın yapıldığı bölgenin çocuÄŸudur. Kendi ifadesiyle “her Ä°TÜ mezunu bir inÅŸaat mühendisi kadar haritadan anlayan” tarihe meraklı bir yüksek mühendistir. Uzun yıllar bu bölgede Karayollarında çalıştığı için bu yönüyle tarihçilere göre önemli bir avantaja sahiptir. Ayrıca uzun yıllar aktif olarak siyasetle uÄŸraÅŸmış, bu gün için iktidar olmuÅŸ bir büyük partinin hamurunun yoÄŸrulduÄŸu üretken bir partide Isparta’nın il baÅŸkanlığını yaptığından; yörede gezmedik köy bırakmamıştır. GeçmiÅŸindeki bu siyasi avantajını ÅŸahsi ikbale çevirmemiÅŸ ve memleket sevgisi, doÄŸup büyüdüÄŸü toprakların geçmiÅŸine olan merakı, tarih kitaplarında anlatılanların gerçek olup olmadığını kritik edip durmuÅŸtur. Bunu yaparken hep hasbi davranmıştır. Çalışmasını doÄŸup büyüdüÄŸü topraklara karşı bir vefa borcu olarak görmüÅŸ, bu borcu ödemek için de bitmez tükenmez bir enerji ile çalıştığına altı yıllık bir tanışıklığımda bizatihi ÅŸahit olmuÅŸumdur. Bir tepenin, köyün, ovanın ismi ile ilgili deÄŸiÅŸik dillerdeki lügatlerde manayı bulmak için günlerce nasıl büyük bir gayretle çırpındığını gördüm. Sadece bu konuda deÄŸil bir “ine” kelimesinin” manası üzerinde aylarca kafa yordu.
Ä°nsan azmini kıran, maç izleyen seyirciler gibi sürekli tenkit edenlerin ”savaşın ÅŸurada veya burada olmasının ne önemi var gibi” sözlere asla itibar etmemiÅŸtir. Çalışması ile hayatına anlam, gelecek nesillere, ilçesine önemli bir katkı saÄŸlamıştır. Åžahit olduÄŸum hatırladıkça da üzüntümü artıran Onun bir çalışması da ÅŸuydu: O miryakefalon savaşı ile ilgili sürekli araÅŸtırıyor bu konudaki tarihçiler ile görüÅŸüyordu. Yukarıda anlattığım ÅŸimdiye kadar hiçbir tarihçiye nasip olmamış karayollarında çalışan bir mühendis olması ve siyasetle uÄŸraÅŸması dolayısıyla savaşın geçtiÄŸi yerin her tarafını avucunun içi gibi bilmesine raÄŸmen,Miryakefalon zaferi ile ilgili danışmak için 2009’da Türk Tarih Kurumuna gittik.Kurumun o zamanki baÅŸkanı Ramazan Topraklı’nın elindeki makaleye bakarak “Hani nerede kaynak?” diyerek makaleyi hiç okumadan “Bunu Götürün Isparta Vakfının derisinde yayınlayın” dedi. Halbuki Ramazan Topraklı’nın çalışması kendine özgü bir çalışmaydı. Åžuradan buradan alıntı yaparak yazılmış bir tarihi metin deÄŸil, özellikle Yenice Köyü Köprüsü ile ilgili malumatı ile ilk kez orijinal bilgiler ihtiva eden bir eserdi.Mustafa Kemal tarafından tarihi, özellikle Türk tarihini araÅŸtırmak için kurulan ilk adı “Türk Tarih Tetyik Cemiyeti olan bir kurumun baÅŸkanının bu ilgisizliÄŸi beni bayağı ÅŸaşırtmıştı.
Son birkaç yıldır liselerde tarih dersi tek kitaptan okutuluyor. Eskiden her öÄŸretmenin tercihi ile deÄŸiÅŸik kaynaklarda okutulan tarih kitaplarında Miryakefalon zaferinin yeri deÄŸiÅŸik yer bilgileri vardı. Bir yazılı sınavında elimdeki kitaptan farklı cevap veren bir öÄŸrencimden not kırınca deÄŸiÅŸik bir lise tarih kitabı ile yanıma gelerek kırdığım notu iade ettiÄŸimi iyi hatırlıyorum. Ä°lkçaÄŸlardan gelen Tarihi yolun izini takip etmesi, kaybolan bu yolu araması, diÄŸer tarihçilerin iddialarının ulaşım açısında mümkün olmadığını görmesi, bölgedeki eski yer adlarını bilmesi, bu adların anlamları üzerinde fikir yürütmesi, Hoyran ve EÄŸirdir Göllerinin önce iki ayrı parça olduÄŸunu iki gölün birbirine karışan sularının üzerinde Yenice Köyü köprüsü bulunduÄŸunu bu köprünün 16.yüzyılın başında bir depremle su altında kaldığını, depremin Hoyran ve EÄŸirdir göllerini birleÅŸtirdiÄŸini tespit edince savaşın yeri ile ilgili çalışmada çok önemli bir olayı belgelendirmiÅŸ oldu. Ramazan Topraklı, Bu coÄŸrafi deÄŸiÅŸimden haberi olmayan savaşın Kundanlı’da olduÄŸunu söyleyenlerin bahsi geçen coÄŸrafi deÄŸiÅŸimlerden haberi olmadığını, Kundanlı Ovasına giden yolun Yenice Köyü Köprüsünün sular altında kalmasından sonra kullanıldığını tesbit etti.
SavaÅŸ alanında yapılan geziden sonra tekrar Gelendost’a dönüldü. Isparta Mehteran Takımı büyük bir gösteri tertip etti. Henüz yedi yaşında kösü çalan bir çocuÄŸun yeteneÄŸi izleyenleri hayrette ve hayranlıkta bıraktı. Daha sonra Yalvaç Halkoyunları enfes bir foklör gösterisi tertip etti. Mehteran ve Foklör milletimizin kimliÄŸini kültürel zenginliÄŸini ortaya koyan Milletimize aidiyet duygusu kazandıran önemli zenginliklerimizdir.
Gelendost Meydanında yapılan gösterilerden sonra konuÅŸmalara geçild.Miryakefalon Zaferinde Zafer konuÅŸmaları yapıldı.Bu konuÅŸmalardan birini Prof Dr Haluk Çay yaptı.Anadolu'nun tapusunu alan, Bizans'ın saldırı gücünü kıran bu savaşın çaÄŸdaşı olan Ä°slam Tarihçilerinin dikkatin çekmemesine iÅŸaret eden bir Arap Tarihçi, Bizans'ın saldırı gücü kırılarak Ä°slam dünyası üzerindeki baskısını son erdiren bir zafer olduÄŸuna dair düÅŸtüÄŸü kayda Prof Dr Haluk Çay iÅŸaret ederek; bu zafere sahip çıkan Gelendostluları kutladı.Prof Çay “Miryakefalon Savaşı, Bizans’ın saldırı gücünü kırdığı için on bir yıl sonra Kudüs’ü feth eden Selahaddin’i Eyyubi’nin iÅŸini kolaylaÅŸtırmıştır.” Dedi. Åženliklerden sonra tarihi yerlerde geziler yapıldıktan sonra Yalvaç’a geçildi. Yalvaç bir ilçeden ziyade bir il havasında. Bakımlı, zengin tarihi yerlere sahip. Ramazan Abi'nin son yıllarda elma üretimiyle gündeme gelen ilçesi Gelendost'a; elma hasadının yapıldığı günlere rast gelen, Kızıl Elmaya ulaÅŸma ideali yönünde önemli bir zafer olan ÅŸanlı Miryokefelon’un gerçekleÅŸme alanı ile ilgili yaptığı çalışma Aziz Milletimizin tarihine önemli bir katkı olmuÅŸtur.
Bilâl Sürgeç-28.09.2011/Gölbaşı-Ankara Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriÅŸ yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |