ORDU'NUN Ä°NSANLARI
R. Ä°clal BÄ°RTEK/dünyabizim.com
Kalpleri diri kalmış insanlar orda!.. "Ä°clal Birtek, Orduluların sanata düÅŸkün yanlarını hatıralarından süzerek anlatıyor bize..." dünyabizim.com
“Ordunun dereleri aksa yukarı aksa / Vermem seni ellere ordu üstüme kalksa sürmelim amman” diye baÅŸlarken, dizeler dökülüverdi hatıralarımdan; Ordu ve Ordu’lularla geçirdiÄŸim günler... YetiÅŸen aÄŸaçlarına arkadaÅŸlık etmeye calışırken boyları uzun kalmış, aÅŸağı akan derelerini dert edinirken kalpleri diri kalmış insanlar topluluÄŸu...
Nasibime düÅŸerek tanıştığım Orduluların neredeyse hepsi sanatçı yönleri baskın insanlar. Sanatsa ince ruhlu bireylerin iÅŸlediÄŸi bir cevher deÄŸil miydi? Peki ince ruhu diri tutan ne idi acaba?
Ordu'ya hoÅŸgeldiniz Çocuktum, derdi bize aslımızı, ülkemizi tanıtmak olan annem ve babam, o yaz çıktığımız DoÄŸu turundan dönüÅŸte Karadeniz üzerinden geze geze dönerken bir kaç gece Ünye’de konaklatmıştı bizi. Bu kalışı fırsat bilip çıktığımız muhteÅŸem yaylalar, upuzun yemyeÅŸil aÄŸaçlarla donanmiÅŸ cennetten bir sahneydi sanki. Uzanırken yukarılara, susadığımızı hissettiÄŸimiz anda aÄŸaçların içinden akan sularla rızıklandırılmış bulduk kendimizi. Ä°leride cok mütevazı iki-üç ev çarparken gözümüze, ormanda yanlız olmadığımız hissi mutlu etmiÅŸti kalplerimizi. Bakınca oturulan evlere, fakir olmalı burada oturanlar, diye geçirmiÅŸtim içimden. Bahçesinde oynayan küçük erkek çocuÄŸundan ilham alır almaz heyecanla eve doÄŸru yürüyüp “selamün aleyküm” demiÅŸtim. Ä°çeriden beyaz tülbentli, eli hamurlu bir teyze görünmüÅŸtü hemen. Ömrü beton ÅŸehirlerinin karaltısı içerisinde geçmiÅŸ annemin bu zarif mekanda yaÅŸayan bir hanımefendinin gönlünün nice olacağı merakı O’na konuÅŸmak için daha da cok ÅŸevk vermiÅŸti. Hiç tereddüt etmeyen imanla gülen gözleriyle “hoÅŸgeldiniz” demiÅŸti teyze. Annem iÅŸ başında olan bir hanımefendiyi rahatsız etmenin mahcupluÄŸuyla özür dilerken “yok canım, ne rahatsızlığı, ekmek yapıyorum” diyerek hayatının sıradan faaliyetleriyle ilgili bilgi bile vermiÅŸ bulunmaktaydı.
Bir Sünneti öÄŸrenmek
HoÅŸ bir tanışmanın hemen akabinde uzaktan bizi çağıran babama doÄŸru yollanacağımız vakit “durun” dedi, içeride ocakbaşında ekmeklerin piÅŸimini kontrol eden diÄŸer oÄŸluna “yavrum ekmek getir” diye seslendi. Onlu yaÅŸlardaki diÄŸer evladı kendi bedeninin yarısından fazlasını kapsayacak büyüklükte bir sürü taptaze, sıcacık ekmeÄŸi yoldan geçen bu Tanrı misafirlerine getirmiÅŸti. OÄŸlum, hani peyniri derken elleriyle yaptığı peynirlerden de yolluk hazırlatmıştı bize. Fevkalade mahcup duruma düÅŸen biz için o gün yaÅŸadığımız tecrübe benim hayatımda unutulmaz bir verme kulturu ve Ordu sevgisi olarak nakÅŸoldu. Cok sonraki seneler New York’da bir tefsir dersi esnasında sahabelerin evlerine gelen diÄŸer bir sahabeye ikram etmek için miktarı çok az olan yemeÄŸi misafirine göstermeyip, rahat yiyebilmesi için ortamı karanlıklaÅŸtırıp da aç uyuyan, Hz. Peygamber'in takdirini alan o ev sahibi hanım ve beyi öÄŸrendiÄŸimde kendi büyüklerimle beraber o teyzeyi de yâd etmiÅŸtim. O sünneti bilinçsiz bir ÅŸekilde de olsa bu güzel Müslüman insanlarla bana öÄŸreten Allah’a hamd etmiÅŸtim. O teyze ise belki diri, belki mefta bugün halen benden dua almaktadır.
Mesela sonraki yıllarda yine Ordulu bir aÄŸabey nasip etmiÅŸti Allah bana. Benim derdimle dertlenen, sevincimle ÅŸenlenen ‘yiÄŸit’ kelimesini çok iyi ifade eden, sanat ruhlu kalbiyle Allah’ı sanki çok daha iyi idrak etmiÅŸ bir aÄŸabeydi.
Yurdal Tokcan başkaydı
Ev hanımları, avukatlar, sanatçılar, doktorlar, öÄŸretmenler, çocuklar tanıdım ben akan dereleriyle kalpleri yıkanmış Ordulu, güzel ve güzide insanlar. Her birinin hayatında sanat var, ama profesyonel ama amatör. Bilim adamı dersiniz, akÅŸam kahvesini içerken çalmadan duramaz sazını, ev hanımı dersiniz donattığı sofralardadır sanatı, bir diÄŸeri türküleriyle anlamlandırırken gecenizi, diÄŸeri mütevazı orguyla giderir sanata olan hasretini. Üniversite yıllarımda Ä°stanbul BüyükÅŸehir Belediyesi’nin halk kültür merkezinde tanıştığım çok deÄŸerli hocam Yurdal Tokcan, imkan verilse profesyonel Orduluların sanatta ve ilimde ne kadar da ileri gidebileceÄŸinin profesyonel bir göstergesiydi. Yurdal Hoca ile vakit geçirme ÅŸansı bulursanız ÅŸayet en çok da çirkinleÅŸtirilmiÅŸ Ä°stanbul’un altında yatan ‘inceliÄŸi’ tecrübe etme sansını bulabilir, o manayı idrak edebilmek icin de bizlere göre Allah’ı daha iyi idrak etmiÅŸ, sanatı bilen Müslüman atalarımızdan kalma mekanlarda nefes almaya çalışırken bulursunuz kendinizi.
Sanata küskün ÅŸehirler ve insanlar çekilir bir hal bırakmıyor hayatta. Gücüm olsaydı Ordululara özel bir fon ayırıp onların sanatlarında ilerlemelerini saÄŸlardım. Tanımış olduÄŸum bu güzel insanlar bana gurbet elde ne zaman ülkem insanları aleyhine yorum yapılmış olsa hep hatırıma gelir, insanımı daha da gururla savunmama vesile olur.
Ordu’dan eÄŸitim ve yaÅŸam ÅŸartları gibi sebeplerle ayrılmış bulunan güzide insanların çocukları da umarım tecrube ederler Ordu’nun kalp güzelleÅŸtiren derelerini. Ebeveynlerinin bizde bıraktıkları bu güzel iç ısındıran hissiyatları yine tecrübe ettirirler güzidelikleriyle.
http://www.dunyabizim.com/news_detail.php?id=7215
|
Tebrikler.. Yazar mesutt açık 2011-08-26 23:29:58 Çok içten yazılmış, edebi değeri yüksek bir yazı.. Küçüklüğünde yaşadığı olayları bu kadar detaylı hatırlaması da ilginç.. Yazarı tebrik ederim. |
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |