25-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow GeçmiÅŸten arrow GeçmiÅŸten arrow Müminin zarar hanesi yoktur...
Müminin zarar hanesi yoktur... PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 4
KötüÇok iyi 
Yazar M. Said ÇEKMEGÄ°L-sunum: M. Sabri AYDINLI   
17-08-2011
Panel Dergisi Sayı: 21 Sayfa 56-57                                                  
Damladan Okyanusa  Hazırlayan: M. Sabri Aydınlı

Mü’minin zarar hanesi yoktur

Panel - Sayın M. Sait Çekmegil, sizinle “Fikir Hayatımız” üzerine bir söyleÅŸi yapmak istiyoruz. Bu konuya girmeden önce “Fikir” kelimesinden ne anladığınız öÄŸrenebilir miyiz?(*)

Çekmegil-Selam size, Malatya’ya kadar uzanarak, bir mülakat için beni seçtiÄŸinizden dolayı müteÅŸekkirim. Allah sizleri mes’ut edecek salih amellerle aziz etsin.

Fikir, yüce yaratıcının en güzel ÅŸekilde yaratıp kendisine muhatap kılmakla ÅŸereflendirdiÄŸi insan oÄŸluna bahÅŸettiÄŸi aklın ürünüdür, ki buna uydurmacılar yanlış olarak “DüÅŸün” diyorlar. DoÄŸru karşılığı, düÅŸüncedir.

Kainatın en büyük ve yegane orijinal kitabının akledenler için olduÄŸu (14/52) tabii ve yazılı ayetlerden ancak ve akıl sahiplerinin ibretler alabileceÄŸi bildiriliyor. (39/21). Akıl gibi büyük bir ikrama müteÅŸekkir kalmayan statükocu kısır beyinlerin “La ya’kilun” (2/171.) “La teÅŸ’urun” (2/154) “efela tefekkerun” (6/50) diye kınandığı da çok çok görülüyor Kitab-ı Hakim’de.

Aklını çalıştırmayanlara yine yüce kitabımız da “rics” pislik deniliyor (10/100). O pisliÄŸe düÅŸmemek için yapılan akıl iÅŸletmesinin hasılasına fikir adı veriliyor. Zihin tembellerinin sevki tabiileri’ne fikir denilmez. EÄŸer akıl tabii yolunda iÅŸlerken (fıkhederken) ani çıkışlarla, o an ki gereklilikleri kavrayacak bir melekeye dönüÅŸse, buna da “ hads”, sezgi deniliyor. Bazılarının arzularını sezgi sanması ayrı bir yanılgı olarak görülüyor.

Fikir odur ki insanı yüceliklere, temel maslahatlara çevirirken, hayrın ve ÅŸerrin ne olduÄŸunu idrak edebilecek olan aklı temsil eder. “Tefekkür gibi bir ibadet yoktur” vecizesiyle insanı düÅŸündüren Kelam-ı Kibar’ın taşıdığı büyük ölçü nerede; dış alemden ilgisini keserek daha iyi düÅŸünebilsin diye gözlerini oyduÄŸu rivayet edilen Yunan’lı filozof Demokritas’ın fikir iptilası nerede?

Panel - Cumhuriyet döneminde Müslümanların fikir yapısı için dünü ve bugünü mukayese ederek bir deÄŸerlendirme yapar mısınız?

Çekmegil – Cumhuriyet dönemindeki Müslümanların fikir yapısını görebilmek için onu hazırlayan geçmiÅŸe bakmak gerekiyor.

– Cumhuriyet dönemindeki Müslümanların fikir yapısını görebilmek için onu hazırlayan geçmiÅŸe bakmak gerekiyor.
Malum; rahat ve ferah düÅŸkünlüÄŸünün düÅŸürdüÄŸü bir “Tanzimat” bataklığından geçmiÅŸliÄŸimiz var. Batı karşısında ezilmiÅŸliÄŸi temsil eden iÅŸ bu Tanzimat, biraz da Ä°slam alemini yerinde saydıran taklit marazının neticesidir. Aklını maddeye takmış sivil ve resmi paÅŸalar, arayıcı ve yenileyici ilim adamlarını yetiÅŸtiremeyen, ya da yetiÅŸtirmeyi akıl edemeyen padiÅŸahlar, daldıkları uykudan gözlerini açtıkları zaman, etraflarının batılı skularist ve renksiz müstaÄŸriplerle sarılmış olduÄŸunu görürler. Birinci, ikinci meÅŸrutiyet derken aÅŸağılara hızla yuvarlandıklarını gören bu yönetici kesim birden bire çaresiz kaldıklarını anlayıp, apışıp kalarak hasımlarından çareler dilenir hale gelmiÅŸlerdir. Ä°slam aleminin hilafet merkezi olarak ümit beklediÄŸi Ä°stanbul, artık Yunan serpuÅŸ’u feslerle, Batı’lı sömürü kuruluÅŸu bankalarla arz-ı endam ediyordu.

Ä°ÅŸte böylesi bir hengamede, yenileyici Ä°slam mütefekkirlerini yetiÅŸtiremeyen merkez Efgani’lere muhtaç bir toplum, tavanda at oynatan birkaç mustaÄŸribin elinde kalmış durumdaydı. Sadrazamı katil zanlısı Mithat PaÅŸa, müctehidi (!) fasık Abdullah Cevdet; ÅŸairi mürted Ziya Gökalp; devrimcisi laik Ali Süavi; sanatkarı sarhoÅŸ Neyzen Tevfik ve padiÅŸahı zavallı sultan ReÅŸat gibilerden oluÅŸan mozayik bir kitlenin içinden çıkarak ön safları dolduran çıkarcı müstaÄŸribler söz sahibidirler artık. Bunlar aÅŸağılık kompleksine düÅŸenler hristiyanlığı kabul ederek anayasa yerleÅŸtirmedikçe ilerleyemeyeceklerini söyleyecek kadar cüret sahibi olan bu mütecavizler, cumhuriyetçilerin arasına da sızmış oldukları görülüyor. Bunlar fikir sandıkları karma zanlarıyla boÅŸ buldukları meydanı kirletip durmuÅŸlardır. Bu murdar beyinlerde fikir olabilir miydi?

Bu dönemdeki Müslümanların fikir yapısına gelince onları su yüzüne çıkmış olarak bulamıyoruz. Osmanlı devrinden münevver, Sıratı müstakımciler, Mehmet Akif’ler ve batının  batıl felsefesiyle imanı zedelemeye çalışanlara karşı savaÅŸan Said Kürdi’ler (Nursi) çorak bir zeminde çıkış yolu arayan Müslümanlardır. Cenab-ı Hakk taksiratlarını af buyurarak ecirlerini bol bol versin.

1940’lardan 2. dünya savaşından sonra Türkiye’de de idealleÅŸen demokrasi, Müslümanlara da bazı kapıları aralamıştı. Bu kapıdan, önceleri Kemalist, sonraları anti Kemalist olarak mücadeleye atılan bir Necip Fazıl vardır. Bu zat güçlü kalemi ve üstün sanatkar yapısıyla mahkemeden mahkemeye, hapishanelerden hapishaneye gire çıka mahsun gönüllerde unutulmayan umut çiçeklerinin açılmasına vesile olmuÅŸtu.

Fikri bir yana itmeyen, fakat bitip tükenme bilmeyen coÅŸkulu enerjisini daha çok politik yönde öne çıkarak Necip Fazıl, ÅŸair yapısıyla, mistik tutkularının kendini sürüklediÄŸi yanılgıları kontrol edemiyordu. Otokritiksiz, fakat dopdolu bir mücadele adamıdır. Polemikleri güçlü, diyalektiÄŸi cerbezeli bir fikir adamı diyebiliriz ona. Ama ne var ki, Ä°slamın düÅŸünce yönünden ziyade hamleci atılımlarıyla fıkhi etütlerini tamamlamadan önde kalmak istediÄŸi görülüyordu. Mistik yapısının ve cesurluÄŸunun verdiÄŸi hızla artık, zararlı sandığı bir çok fikir ve ilim sahibi Müslümanlara saldırmaya baÅŸlamıştı. Bu konumda düÅŸünmez halde bulunan üstat Kısakürek’i, ölümünden iki yıl önce beraberliklerimiz olmuÅŸtu kendisini ikaz etmek mecburiyetini görmüÅŸtüm. Bu vazifeyi de yazılı olarak yapmıştım. (Bkz. Münevver Anlayışımız 2. baskı, Sh. 133). Genel bir vasiyetinde görmüÅŸtüm, maÄŸfurdur inÅŸallah. Serdengeçti Osman Yüksel daha ziyade halk kesimi, Nurettin Topçu bir kısım talebe grubu için, birer Necip Fazıl sayılabilirler; nüansları bir tarafa atabilirsek.
20. yüzyılın yarısındaki Türkiye’de Müslüman uyanışı için savaÅŸ verenler elbetteki bunlardan ibaret deÄŸildir. Daha nice adsız kahramanlar elbetteki var. Yüce rabbimiz hepsini rahmetine gark eylesin.

Bütün bu uyanış hamlelerinin heyecan atmosferinden kurtularak, kavga naralarından sıyrılarak hangi fikir kaidesine oturduÄŸunu tesbit etmek oldukça zordur. Öyle bir çalkantı içinden geçmiÅŸ bulunuyoruz ki, bu kanalda soylu fikir öne çıkmamış; temele oturmamış bir ideal oluÅŸmamıştır.

Anlatmak istediÄŸimi, bir misal ile durumu daha netleÅŸtirebilir miyim? Bilmem ama, anlatmakta tefekkür derecemizin buutlarına ışık tutacağına inanıyorum: Soldan saÄŸa geçmiÅŸ, Batı kültürüne hayli aÅŸina bir zat vardı. Adı Cemil Meriç olan bu zat, iÅŸlek ve cazip kalemiyle saÄŸ cenahta çok ilgi görmüÅŸ bulunuyordu. Bu zat çarpıcı ve vurucu kalemiyle elüstü edilirken, kendisini ebediyete mahçup bırakacak çıkışlarının saÄŸ kesim farkında olamıyordu. Adam diyordu, deÄŸil yazıyordu “..tek tanrılı bir din kurmuÅŸtu” dediÄŸi Hintli bir filozof u “yeni bir peygamber” ilan ediyordu. Bir baÅŸka yerde Hz. Ä°sa (A.S) gibi(nin) tımarhane olduÄŸunu  söyleyecek kadar, Ä°slam akaidinden uzakta bulunduÄŸunu göstermiÅŸ oluyordu. Bütün bunları delilleriyle birlikte verip tenkid etmiÅŸtik henüz saÄŸ iken. Bkz. Tedkiklerde Metod ve Tenkid Sh. 208-9.

Tabii bunların ne büyük bilmezlik olduÄŸunu bilmiyordu Cemil Meriç. Ama bilmesi gereken bir Necip Fazıl dahi onu “ Sahici münevver Cemil Meriç” diye övmekten kendini alamamıştı. (Bkz. Babıalî, Sh. 338). Necip Fazıl’da onun böyle saçmaladığını bilmiyordu diyelim, ama her rengi ile saÄŸ onu yıllarca, hatta ölümünden sonra da alkışlamıştı. Mehmet Can Bey gibi Birkaç istisna hariç, kimsenin bunun hesabını sorup sormadığında ÅŸahit olmuyorduk.

DiyeceÄŸimiz o ki, dünün çoraklaÅŸmış zemininde, bugünün parçalı zemininde temele oturmuÅŸ fikri (efradını cami, aÄŸyarını mani) bir ideal olarak, henüz su yüzüne çıkmış olarak göremiyoruz.

DüÅŸünen, vahyi verilerden baÅŸka beÅŸeri görüÅŸe Resullulahın tebliÄŸlerine baÄŸlanır gibi baÄŸlanmayan; Allah’ın vasi rahmetinden ümit kesmeyen Müslümanların dışında Ä°slama koÅŸan taze müminler baÅŸarılı gördükleri bir öndere hemen uluorta biat isteye biliyorsa; yorulmuÅŸ Müslümanlar mevcut politikadan baÅŸka kurtuluÅŸ çaresi bulamıyorsa; ortada kalanlar ise ne yapacağını bilemez halde radyo ve televizyon karşısında çirkin ses ve iÄŸrenç manzaralarla ömür çürütüyorsa, elbette bunun derinlerde aranması gereken bir sebebi olmalıdır. Büyük çoÄŸunluÄŸuyla mukallit kesimler, küfre Allah için buÄŸzetmeyen “vurdum duymaz” kiÅŸilerin oluÅŸturduÄŸu topluluklar manzarası arzederler. Bütün renkleri ile beraber dünyevi çıkarları zedelemedikçe, bir arada iç içe ikaz ibadetinden uzakta, gününü gün edenlerin topluluÄŸunu resmeden bir kitle… Ve böyle bir kitlenin feragat ve fedakarlıktan uzakta gayretsiz ÅŸevkatsiz egoist yöneticileri… Bunların arzularından baÅŸka hangi idealleri olabilir ki. Bunlar keyiflerinden artakalan zaman bulamamışlardır ki uÄŸrunda savaÅŸabilecekleri idealleri (mefkure) olsun. Mukayeseyi size bırakıyorum.

Panel – Fikir yapımızı etkileyen ÅŸahsiyetlerden ve onların etkilerinden söz eder misiniz?
Çekmegil - Mevcut fikir yapımızı etkileyen ÅŸahsiyetler, yukarda arzettiÄŸimiz gibi Akif’ler, Said’ler (Nursi) Kısakürek’ler olsa da, bugün Mevdudi’ler, Kutup’lar, GannuÅŸi’ler gibi ilim ve fikir yolcularıyla daha bir üst seviyede tevhid fikriyatına yükselmekte, ancak kaybettiÄŸi mesafeleri kapatmakta sabırsızlanan bir Müslüman dünya doÄŸuyor gibi. Bizlerin katkıları nasıl olacak? Günün meselesi bu…

Ä°slamla aydınlanacak bir dünya da, kendi çirkin yüzleri bütün iÄŸrençliÄŸi ile meydana çıkmasından korkan batılılar ve onların Ä°slam aleminde esir aldıkları müstaÄŸrip çoÄŸu yöneticiler, artık anlaşıldıklarını anladıkları için açık oynamaya baÅŸlamış görünüyorlar. Ä°slama cepheden saldırmayı da düÅŸünebilirler. Bu gidiÅŸ ile, Ä°slamizasyon maskeli modernizmi de bırakacaklar mı acaba? Bilemiyoruz.

Bakınız Amerika iÅŸgal ediyor, ses yok, Ä°srail iÅŸgal ediyor, ses yok, Ä°slam adlı batı tandanslı Iraklı mustaÄŸripler iÅŸgal edince dünya ayaÄŸa kalkıyor, bütün bunlar düÅŸündürmeye Müslümanları temele dayalı müvahhit bir fikir etrafında kümelenmenin gereÄŸini düÅŸündürmeye yetmeli. Korkmam, müminlerin de Allah’ı var! Hz Musa’yı Firavn’ın koynunda büyüten Kadir’i Mutlak müminlerine de nerede, nasıl ve kimlerle nusret kapısını açacağı bilinmez. Yeter ki biz ona layık olalım. Müminin zarar hanesi yoktur. Çünkü o, o bir nimete kavuÅŸunca, bu nimetin meydana geliÅŸinde yaratıcımızın bir lutfu olduÄŸunu düÅŸünür; ÅŸükreder, ecir alır. Bir müsibete uÄŸrarsa, buna ÅŸahsının bir ihtimali, tedbirsizliÄŸi ve dikkatsizliÄŸinin de dahil olabilceÄŸini düÅŸünür, istiÄŸfarla sabra yönelir. Yine ecir alır.

Bir mümin bir müminle görüÅŸürse, onun güzel hallerini örnek alırken noksan hallerini kardeÅŸçe ikaz eder ecir alır. Bir gayrı müslümle karşılaÅŸsa, islama müsait yaratıldığını düÅŸünür; doÄŸruya davet eder, ecir alır. EÄŸer o insan davete icabet etmez, küfründe ısrar ederse, onun ÅŸerrinden diÄŸer insanları korumak için çareler ararken, Ä°slamda kimseyi bir imana zorlamanın müsadesi olmadığını hatırlar, fikri baskılarda bulunmaz, ancak zaman ve zemini uygun görür kendisinin de imkanı varsa davetine devam eder, ecir alır.

Hulasa: Cihat ederken ÅŸehit olur ecir alır; gazi olur yine ecir alır. Kendisini vahye göre ayarlayan her zakir müminin yemesi, içmesi, yaÅŸaması, ölmesi; meÅŸru her iÅŸine mükafat vardır. Zarar hanesi yoktur.

Fazla mı uzattık? Güzel tesbit ettiÄŸiniz suallerinizin cevabı kitaplık çapta idi. Yeterince kısaltamadım. HoÅŸ görülür inÅŸallah. Dergicilikten pek anlamıyorum.

Panel: Bu güzel sohbetiniz için teÅŸekkür ederiz.


(*)Çekmegil, M. Said
Yazar 1937 Malatya doÄŸumlu. Ä°lkokuldan sonra resmi okullarda eÄŸitim görmedi. Kendi kendini yetiÅŸtirdi. Eserlerinde ortaya koyduÄŸu görüÅŸlerin özgünlüÄŸüyle dikkat çekti. Malatya’da sanat ve ticaretle uÄŸraÅŸtı. Büyük DoÄŸu Cemiyeti’nin kuruluÅŸ yılları ve daha sonraları yurt içinde çok sayıda il ve ilçede, iki üç defada Almanya’da Ä°ngiltere’de Mina’da konferanslar verdi. Yurt içindeki konuÅŸmaları 30’u aÅŸkın. Yazı ve ÅŸiirlerini, Ehli Sünnet, Toparak, Büyük DoÄŸu ve Türk Ruhu, Türk DüÅŸünceleri, Yeni Ä°stiklal, SebilürreÅŸad, Tohum, Hürsöz, Ufuk, Kriter, Selam, Oku, Edebiyat Alemi, Babıalide Sabah, Hizmet, Malatya’dan Ses, Serdengeçti, Vahdet gibi çok sayıda gazete ve dergide yayınlandı. Yeni Ä°stiklal dergisinin yarışmasında birincilik ödülünü, Yeni Asya gazetesinin açmış olduÄŸu yarışmada EÄŸitim Raporu adlı eseri ikincilik ödülünü kazandı.
Eserleri:
Sünnet-i Seniyye, Altın Anahtarlar, Milliyet Anlayışımız, Ä°nsanın Yolu Ä°slam, Münevver Anlayışımız, Ä°yi Niyet, Ä°slamı YaÅŸamak, Limon AÄŸacım, Ä°nsanoÄŸlu Kendini Arıyor, Müstesna, Ä°badet Anlayışımız, Tetkikler ve Metod, Bilginin Gücü, Ä°nsanlık Anlayışımız, Ruhta Ä°nkilap, Gizli Bir Ses Dedi ki, Aramızdaki Fark, Servet Bey (radyo oyunu) Ä°ktisat Anlayışımız, Bir Nur DoÄŸacak, Siyaset Anlayışımız, Ahlak Anlayışımız, Diyalektik Anlayışımız, Vahye Göre Büyük Zulm, Reçeteler.

(**) Bu güzel röportaj metnini sitemize gönderen Nuri BÄ°RTEK kardeÅŸimize yürekten teÅŸekkürler. kriter

Yorum
DoÄŸum Tarihi
Yazar suphi açık 2011-09-03 05:14:40
M.Said Çekmegil 1921 tarihinde doğdu 2004 tarihinde vefat etti.Allah ondan razı olsun.Sanırım doğum tarihi sehven 1937 yazılmış.Zaten kendisi yaşını söylerken 63 yaş ve şu kadar ay diye bildirirdi.Ayları yıla çevirip 63 ile toplayınca yaşını bulurduk.Selamlar...

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 23-08-2011 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111660350 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net