26-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Medyadan Seçmeler arrow Hikaye: TASTAKÄ° KURBAÄžA
Hikaye: TASTAKİ KURBAĞA PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 0
KötüÇok iyi 
Yazar Elif Ä°smailoÄŸlu/Ä°ktibas   
08-08-2011
Hikaye: TASTAKÄ° KURBAÄžA

                                   Elif Ä°smailoÄŸlu/
Ä°ktibas
Åžirin mi ÅŸirin, huysuz mu huysuz o neneden baÅŸka hikâyeler anlatmaya karar verdim sizlere. Zaman zaman deÄŸerlerimizi anımsatmak adına, merhamet duygumuzu gözden geçirmek adına, sevdiklerimizi anmak adına yapmak istiyorum bunu. Umarım deÄŸer bulursunuz heybemden bulduklarımı çıkarıp sizlere sundukça. Sürç-i lisan eder isek af’ola…

Mevsimler dönüp dolaşır ya hani… Baharlardan sonra yazlar gelir ya hani…

Ä°ÅŸte yine o yazlardan bir yaz ve yine yayla zamanı. OnbeÅŸ yirmi günlük tatilimizi geçireceÄŸimiz yaylamıza artık yolculuk zamanı gelip çatmıştı. Sevincimiz doruktaydı, çünkü ha bugün ha yarın denen gün sonunda gelmiÅŸti.

Dilimize ve yüreÄŸimize pelesenk olmuÅŸ o güzel yaylamızda geçirdiÄŸimiz kısacık tatillerimizden birinde yaÅŸadığım ve yeri geldiÄŸinde hep anlattığım, insanı tebessüm ettiren güzel bir hikaye bu aslında.

Oraya gittiÄŸimizde havanın yaÄŸmadığı günlerin hepsini dışarıda geçirirdik. Böylesi bir hayatın özlemiyle dolardı içimiz bütün bir sene. Kahvaltılarımız da dahil olmak üzere bütün öÄŸünlerimizi bahçeye serdiÄŸimiz kocaman bir hasır üzerinde bulunan büyük tahta bir sofraya hazırlar, yere oturur, Allah ne verdiyse yer içerdik.

Orada eskiden elektrik olmadığı için buzdolabı da yoktu. Dolayısıyla dolapta saklama ÅŸansımızın da olmadığı yiyecekler pek bulunmazdı. Ancak yerli halkın hayvanlarından elde ettikleri peynir, kaymak, süt ve sütten çalma yoÄŸurt deÄŸiÅŸmezlerimizdi.

Bir de babamın, yaz geldiÄŸinde, pazar kahvaltılarında yemekten hoÅŸlandığı ÅŸey orada hep soframızda olurdu. Ä°nce ve söÄŸüÅŸ doÄŸranmış domates, yine ince ve söÄŸüÅŸ doÄŸranmış kuru soÄŸan ve tohumu çıkarılıp önce ikiye ve sonra ortadan tekrar bölünen yeÅŸil sivri biberler olurdu. Aynı tabağın yanına da süzme yoÄŸurt konur, yoÄŸurdun üzerine de zeytinyağı gezdirilirdi. Hepimiz de çok severdik bu tabağı; hem renkler iÅŸtah açıcı hem de lezzeti baÅŸka gelirdi bize. 

Bir de hem ön tarafta hem de arka tarafta annemin iki üç tuÄŸladan çevirmiÅŸ olduÄŸu ocaklarımız vardı. Orada yanan ateÅŸin hemen üzerinde bulunan sacayağında kaynardı hep kara güÄŸüm. O kara güÄŸüm konurdu ateÅŸ üzerine, baÅŸkası ziyan edilmezdi. Üzerindeki demlikte olan çayın tadı hiçbir yerde yok ve olmayacak da sanırım. Bazen bu kara güÄŸüm kenara alınır, yapılacak baÅŸka yemekler varsa önce onlar ateÅŸe konurdu. Genellikle toprak tencerede yeÅŸil fasulye ya da biz çok istediÄŸimiz için kızartma yapılırdı. Bazen de babamın meÅŸhur yemeÄŸi olan -onun deyiÅŸiyle- mapushane yemeÄŸi... Babam içerideyken çokça piÅŸtiÄŸi için, sevdiÄŸi ve özlediÄŸi bir yemekti. Kendisi yapmaktan zevk aldığı için aÅŸçı babam olurdu, biz de yamakları olarak çalışır ortaya enfes yemekler çıkarırdık. Salata genelde benden sorulurdu, fakat doyduktan sonra sofra toplama faslını hiç sevmez ve bir sebep bulur kaybolurdum ortadan.

Her neyse sabahları gölge olduÄŸu için ön tarafta, akÅŸam üstleri de arka tarafta yanardı ocak. Annem mutlaka bir ateÅŸ yakar ÅŸenlendirirdi oraları. Etraftan kim geçse tanıdık tanımadık buyur edilirdi çay içmeye. Tabi çay ve ikram faslı bize aitti. Evimize çok misafir geldiÄŸinden mi yoksa eskiden böyle yetiÅŸtirildiÄŸinden mi bilmiyorum ama küçük yaÅŸlardan itibaren öÄŸrenmiÅŸtik bu iÅŸleri ve yapmaktan da zevk duyardık. Hala öyle olduÄŸunu düÅŸünüyorum ve misafir ağırlamaktan hiçbir zaman yüksünmüyorum. Ne kadar kalabalık olursa olsun ağırlamaktan asla yorulmuyorum, aksine bir o kadar sevildiÄŸimi düÅŸünüyorum. Sevilen kimseye gidilir ve ziyaret edilir diye düÅŸünüyorum.

Kim gelirse gelsin, ne kadar kalabalık olursa olsun yer sorun olmazdı. Çünkü evin hem önünde hem de arkasında üç beÅŸ uzun tahtadan çakılmış birer sedirimiz vardı. Hatta sırtımızı evin tahtalarına yaslardık oturduÄŸumuzda. Üzerine atılmış minderler, yastıklar… Elbette bunlar yeterli gelmez ve yerlere serilen kilimlere de oturulurdu.

Ä°ÅŸte böyle günlerden bir gün yine bir ikindi vakti güzel annemin yoÄŸurduÄŸu mayalı hamurla yapacağı piÅŸileri bekliyorduk heyecanla. PiÅŸi, yörelere göre ismi deÄŸiÅŸebilen, fakat hemen herkesin bildiÄŸi ortası delinip yassılaÅŸtırılmış olarak kızgın yaÄŸa atılıp kızartılan bir yiyecek. Çay ve peynirle iyi giden bu kızarmış hamuru bazıları da reçelle yemeyi tercih edebilirler. Her kim nasıl yerse yesin biz gelelim asıl meseleye.

Yine yoldan geleni geçeni çağırıyorduk. Bu arada oturmuÅŸ penceresinden bizi seyreden sevgili Hatçe Neneyi de davet etmeden olmayacaktı tabiî ki.

Evi bizim evin hemen üzerinde olduÄŸu için, kısa yoldan bahçenin telleri arasından geçip onun evinin kapısına geldim. Kapıyı açıp “Hadi Hatçe Nene, gel birlikte çay içelim. Seni almaya geldim” dedim. Hazırlandı, başındaki örtüsünü deÄŸiÅŸtirdi, eline de baston olarak kullandığı sopasını aldı. Birlikte yol haline getirdiÄŸimiz tellerin arasından geçip bizim bahçeye girdik. Kendisini baÅŸ köÅŸeye oturttuk. Ä°krama baÅŸlamıştık ki birden Hatçe Nenenin “vuyyy, ommayacagh, topragh senen baÅŸan” diye söylendiÄŸini duyduk. Önce, biz bir kusur ettik herhalde diye düÅŸündük. Herkes ÅŸaÅŸkın etrafına bakındı. Sonra ben “Ne oldu Hatçe nene, neye kızdın” dedim. “Ommayacagh başıma iÅŸedu” dedi. Başındaki beyaz örtüye baktım, acaba kuÅŸ mu pisledi diye, ancak hiçbir ÅŸey göremedim. “Yok bir ÅŸey örtün temiz” dedik, ama o söylenmeye devam ediyordu. “Topragh senen baÅŸan”…

“N’oldu kime kızıyorsun” diye yeniden sorunca baÅŸladı anlatmaya sevgili sevimli nenem. “Başım agriyerdi, ele agriyerdi ki gafama gurbaÄŸa goydim, üzerine de tasi gapadim. O orada zıpladıghça eyi geliyerdi. Aha ÅŸimdu iÅŸedu” dedi.

Kim zıplıyordu, tasın içinde ne vardı!!!
Hepimizin ifadesi deÄŸiÅŸmiÅŸti, gülsek mi aÄŸlasak  mı ÅŸaşırmıştık. Hayatımızda ilk kez böyle bir ÅŸey duyuyorduk. Sadece biz çocuklar deÄŸil oradaki yaÅŸlı baÅŸlı büyüklerimiz de buna çok ÅŸaşırmışlardı.

Bu hikayeyi anlattığım herkes de aynı tepkiyi verir; önce gözler faltaşı gibi açılır, arkadan bir gülme tutar. Fakat herkesin kafasında da bir soru iÅŸareti oluÅŸur. Acaba?...

Evet eskiden insanlar ne doktor bilirmiÅŸ, ne eczacı, ne de ilaç. Olmadığından deÄŸil elbette, ama ufacık ÅŸeyler abartılmazmış bugünkü gibi. Mesela ÅŸimdi başımız aÄŸrısa yada canımız sıkılsa koÅŸuyoruz doktorlara, alıyoruz dizi dizi ilaçları, gümbür gümbür götürüyoruz sonrada. Nelere sebep olacağını düÅŸünmeden yapıyoruz, canımız sıkkın olduÄŸu için yapıyoruz. Herhangi bir durumun arkasına sığınıyoruz ama yapıyoruz sonuçta.

Ä°ÅŸte bu sefer sevgili nenemin bir aÄŸrı tedavi ÅŸeklini anlatmaya çalıştım sizlere. Umuyorum ki beÄŸenesiniz ve gülümseyesiniz bu hikayeye.

Bence enfes bir yöntem! Ancak henüz o cesareti bulamadım kurbaÄŸayı kafama baÄŸlayacak kadar kendimde. Belki sizler uygularsınız kim bilir, bu sevimli nenemin ilginç yöntemini cesaret gösterip de…

Kalın sağlıcakla!


Yorum

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 08-08-2011 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111695531 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net