02-05-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Güncel Yazılar arrow PIRLANTA EĞİTÄ°M
PIRLANTA EĞİTİM PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 4
KötüÇok iyi 
Yazar Ercan ARSLANER   
12-05-2011
PIRLANTA (EĞİTİM)
                                                                                                                          
                                                              Ercan ARSLANER(*)
Sözcüklerin söyleniÅŸleriyle anlamları bazen birbirine oldukça uygun düÅŸer. Bu farklılığı altın ve pırlanta oldukça açık gösterir. Åžüphesiz burada maddi deÄŸer söz konusu deÄŸildir, Hatta elimizde sahip olduÄŸumuz her iki deÄŸer arasındaki maddi farklılık birbiriyle kıyaslanmaz görüntüde olabilir. “Pırlanta” sözcüÄŸü içindeki hece vurguları ile “altındaki” vurgular birbirinden oldukça farklıdır.
Maddi deÄŸer ise ağırlığa göre altından daha fazla olabilir.

Ä°ki sözcük her zaman maddi deÄŸerleri ölçmekte de genellikle miyar olarak kullanılmıştır. Pırlantada diÄŸer bir özellik onun sanat deÄŸerine sahip olmasıdır. Bu, onun maddi deÄŸer yüksekliÄŸi anlamına gelmez.

Åžimdiki açıklamalarımızla konuyu daha gerçekçi açıdan görebiliriz. Osmanlı 620 yıllık ömründen sonra Ä°ttihat ve Terakki ile parça parça olmuÅŸ, parti ÅŸeflerinden biri Almanya’ya sığınarak soluÄŸu Berlin’de almıştır; diÄŸer ikincisi ise kavak yellerine tutularak Orta Asya’daki Türkleri toplayıp bir devlet kurma isteÄŸiyle enginlere açılmıştır.

Talat PaÅŸa’nın Berlin’i seçmesi sebepsiz deÄŸildir. Çünkü Talat PaÅŸa, özellikle Enver PaÅŸa I. dünya savaşı ve öncesinde sürekli Almanların savaşı kazanacaklarına güvenmiÅŸlerdir. Sarıkamış-Allah’u Ekber daÄŸlarındaki bozgunlarda da bu Alman tarafını tutmanın etkilerinin büyük olduÄŸu söylenir. Alman generali Hindenburg Rus cephesini bölmek için Türk askerinin oraya sevkini istemiÅŸti.

Ne yazık ki Almanlar Berlin’in ortasındaki Talat PaÅŸa’yı koruyamamışlardır ve o bir Ermeni komiteci eliyle öldürülmüÅŸtür.
Moskova üzerinden Orta Asya’ya gelen Enver PaÅŸa çalışmaları sırasında bir ırmaktan geçerken orada ellerindeki süzgeçlerle altın toplayan soydaÅŸlarımızı görmüÅŸlerdir. TeÅŸkil ettiÄŸi ordu ile de Ruslara karşı savaÅŸmışsa da Kropatkin komutasındaki Rus ordusu tarafından öldürülerek yenilmiÅŸtir. Konuyu Türk kültüründe Cemal Kutay kitap halinde yayınlamıştır.

Irmaklarında altın toplanan bir Türkistan askeri eÄŸitimde zayıf olmalıydı ki Rusları yenip zafere ulaÅŸamamıştır. Ä°nsanın deÄŸeri altından daha fazla olmalıydı ki savaşı eÄŸitimli Rus ordusu kazanmıştır.

Ä°nka ve Azteklerde tanrılarından damlayan ter olarak görülen altın ile kurdukları medeniyet Ä°spanyollar tarafından parça parça edildi. Daima EĞİTÄ°M kazanıyordu.  

Ä°spanya ve Almanya’daki maden yetersizliÄŸi ortadadır. Bu iki ülke eÄŸitimin her alandaki deÄŸerini iyi bildikleri için rotalarını ona göre çizmiÅŸlerdir.

Günümüze kadar yapılan deneylerin belki en enteresanı maddenin çarpışmasıyla ortaya çıkacak sonuçtur. Bu, bilindiÄŸi gibi teknolojinin en sonuncu ve orijinal deneyidir. Ülkemiz insanı orada yapılan deneylerle ne kadar iliÅŸkidedir? Bu sebeplerle nerede olduÄŸumuzu, nereye ulaÅŸmak istediÄŸimizi bilmek bizim görevimizdir. Son zamanlarda bir Türk yıldızı parlamıştı gökyüzünde. Onlar peÅŸpeÅŸe intihar ettikleri söylenen dört mühendisti.

Alman teknolojisi metalden altın yapmayı da baÅŸararak eÄŸitimlerinin yüksek derecesini de gösterebilmiÅŸtir.
Fakat biz hangi doÄŸru metotlarla doÄŸru sonuçlara ulaşırız? Bir zamanların altı yıllık ÖÄŸretmen Okullarının en üst yöneticileri bu okullara yabancı dil dersi koymamışlardır. Ortaokuldan sonraki lise dengi okullar ise üç yıl Ortaokulda okudukları yabancı dilden mahrum bırakılmıştır.

Åžimdi söyleyeceklerimle küçük dilimizi yutmayalım. Günümüz Liselerinde üç yabancı dil birden okutulmaktadır.(Bu haber komÅŸum olan bir lise talebesine aittir.)Yine bizim altın ve pırlanta ile deÄŸeri ölçülmez çocuklarımız küle savrulmuÅŸtur.
***
Sayın Adnan Menderes ve Sayın Erbakan baÅŸbakanlıkları sırasında eÄŸitim alanında kendileri de fazla bir ÅŸey yapmadılar ama maddi (endüstriyel) ve manevi (din eÄŸitimi) alanında yaptıkları oldukça dikkat çekmeliydi. Kıymetli Erbakan’ın teknoloji ile iliÅŸkisi Almanya’da en köklü ÅŸekilde baÅŸlamış olsa gerektir. Bir defasında seçimlerde baÅŸarı gösteren liderlerle bir TV kanalı röportajlar yaptı. Sayın Erbakan’la konuÅŸma sırasında aksak yürüyen bir Alman geldi ve Erbakan’ı bir DAHÄ° olarak tarif etti. Onun Leopar tankı çalışmalarına bu ÅŸahıs tanık olmuÅŸtur. Sayın Erbakan’ın bir konuÅŸmasında iÅŸin en zor tarafının “Vites kutusu” olduÄŸunu kendilerinden duymuÅŸtum.

Onun yaptığı iki araçtan biri çok sessiz çalışan bir su motoru, öteki ise motorlu kayıktı. Her ikisi de benzerleri arasında belki en yüksek deÄŸere sahipti. Ölümünden iki ay önce yaptığı TV konuÅŸmasında Türkiye’de yaptığı veya yapacağı fabrikaların yerleri gösteriliyordu. Bu durumda Türkiye endüstri girdabından kurtulmuÅŸ olurdu.

Zaten havuz mucizesi ile o daha önceki iktidarların ne kadar yanlış yaptığını da ortaya koyuyordu. Öyle anlaşılıyordu ki Erbakan Hocanın isminin baÅŸ tarafına “Prof.” Unvanı boÅŸuna konmamıştır tıpkı Ali Fuat BaÅŸgil’de olduÄŸu gibi. Ya öteki Prof.lar alanlarında hangi iÅŸi yaptılar? Türkiye’de ne kadar makine profesörü var ve ne yapmışlardır? Bu geri kalmışlıktan yalnız proflar deÄŸil halkımızda tepeden tırnaÄŸa sorumludur ve onları sorgulamak daima halkın görevi idi.

Pırlanta ve altının insan gayretinden geldiÄŸi apaçıktır. 1974’te Almanya’ya gittiÄŸim zaman çarşılarda kuyumcu dükkânı görmediÄŸim gibi hanımlarının boynunda ve bileklerinde ziynet eÅŸyası da görmedim. Bizdeki takılar bir yandan sigorta yerine kullanılırken, alman hanımlar çalıştıkları için sigortaya sahiptiler. (Burada konumuz hanımların çalışıp çalışmaması deÄŸildir.)
Onlarda bu iÅŸler çalışarak yapılırken bizde unvanla deÄŸil Sayın Erbakan’ın eserleri gibi ancak doÄŸru eÄŸitimle ortaya çıkabilirdi. Alman ve Ä°slam örnekleri altının ancak geliÅŸmemiÅŸ toplumlarda deÄŸer ifade ettiÄŸini gösteriyor. Ä°slami toplumlarda görülen çok ayrıntılı özellikler onun iki dünyaya uzanan yüksek özelliklerini belirler. Åžimdiki Alman veya benzeri toplumlar altının deÄŸerini çalışmalarıyla düÅŸürseler de altına Ä°slam toplumu gözüyle bakamamışlardır.

Yıllar önce aÅŸağıda mealen anlattığım olay da dünya nimetlerine önem vermemezliÄŸi anlatır. Fakat onun hadis olarak rivayetini doÄŸru ÅŸekliyle dip notta belirteceÄŸim.

Olayın meali ÅŸöyledir: “Ä°ran ÅŸahlarından birisi Ä°slam dininin hızla yayılışı karşısında bizzat onlardan bir komutanla doÄŸrudan karşılaÅŸmak ister. Davet edilen asker saraydan içeriye ÅŸahın huzuruna gelir. Belinde taşıdığı kılıcı her tarafı kaplayan nadide halıya hızla saplar. Kıymeti belki paralarla ölçülmeyecek halının yıpranmasına askerler müdahale etmek isteyince ÅŸah “hayır, ona hiç dokunmayın o bizim misafirimizdir.” der. Herhalde Müslüman asker “Bizim için Allah’ın emirleri yanında halıların hiçbir deÄŸeri olamaz!” demek istiyordu. Zaten Hz. Peygamberde en basit bir hayatı yaÅŸamamış mıydı? ÖÄŸrendiÄŸimize göre ölümünden sonra geriye bir su kabı bırakmıştı. Ä°ran halısını Mısır piramitlerini, Çin setlerini ne kadar insan, hangi eziyetlerle yapmak için uÄŸraÅŸmıştır? (1) Fakat Allah’ın Peygamberinin evinde kesilen bir koyun için “onun etini ne yaptınız?” diye sorunca “bir kol bize kaldı, diÄŸer taraflarını dağıttık” cevabı ile karşılaşır. Ve evdekilere “Hayır, bize sizin verdikleriniz kalmış aslında.” diyerek Ä°slam dininde sadakanın taşıdığı önemi anlatırlar. Hadisin orijinali alttadır. (2)

Tüm bu açıklamalardan sonra pırlanta gerçeÄŸini daha doÄŸru anlamış olabiliriz. Altın gerçeÄŸini hiç anlamayanlara anlatmak için fazla düÅŸünmeye gerek olmayabilir. Günümüzün Tunus’taki bin belası, Mısır’ın Neo Firavunu, Libya’daki diÄŸer bir altın hastası (bugünkü TV’ler 6.5 tondan haber verdiler.) ÅŸimdi ise Ä°slam dininin sosyal alanda medarı iftiharı zekattan hiç haberdar olmamış. Çünkü 6.5 ton altının kırkta biri muhtaçlara dağıtılsaydı bundan bütün dünya haberdar olurdu. (3)

Yüce Peygamber (sav) evinde kesilen koyunu dağıtırken yeniçaÄŸ hükümdarları taÅŸ gibi kalpleriyle ne tarihe, ne sosyolojiye bir defa dönüp bakmamışlar.

Hz. Peygamber, kızı Hz. Fatıma’nın elinde bir altın zincir görünce “Elinde ateÅŸten bir halka tutuyorsun.” derler. O da bunu hemen satarak fakirlere tasadduk eder. (4)

DoÄŸru eÄŸitimin iki kanadından biri dini kuralların, öteki endüstriyel alanın anlaşılmasıdır; tıpkı bir kuÅŸun iki kanadıyla ancak uçabileceÄŸi gibi. Sonuçta söyleyebiliriz ki eÄŸitimin gölgesindeki doÄŸru anlayışla pırlanta, altın ve endüstri toplumda layık olduÄŸu yeri bulur.

2. Hz AiÅŸe validemiz ÅŸöyle anlatıyor: bir koyun kesilmiÅŸti. Efendimiz sordu: “Ne kadarı dağıtıldı, geriye ne kaldı?” Hz. AiÅŸe: “Sadece bir kürek kemiÄŸi kaldı” cevabını aldı. Kürek kemiÄŸi dışında hepsi dağıtılmıştı. Bunun üzerine yüce Resul ÅŸöyle buyurdu: “Desene ya AiÅŸe. Bir kürek kemiÄŸi hariç, hepsi duruyor!” (Tirmizi, “Sıfatü’l-Kıyame 35)

Çok deÄŸerli bakanlardan biri belki ilk defa eÄŸitimin omuriliÄŸine temasla onun nasıl pırlanta olabileceÄŸine deÄŸindiler. Kendileri eÄŸitimle uÄŸraÅŸmamışlar ama bir fabrikatör olarak eÄŸitimle iÅŸ hayatının baÄŸlantısını en son yaptıkları TV konuÅŸmasında konuyu çok güzel açıkladılar. Zaten eÄŸitim iÅŸ hayatında kullanılmıyorsa neye yarardı.

Türk devleti uzun yıllardır Batı’nın izinde olduÄŸunu söylerdi. Fakat bu iÅŸ yıllardır niçin eÄŸitime uygulanamadı? Bu soruya ilgililerin cevap vermesi gerekir. Sayın ÇaÄŸlayan’ın eÄŸitim görüÅŸlerine önce 1994 yılında hazırladığım kitapçıkla cevap verdim. O zamanlar Milli EÄŸitim Bakanlığına baÄŸlı bir genel müdürlüÄŸün adı APK idi. Bu genel müdürlük Alman eÄŸitimi hakkında açıklayıcı bilgi istediler ve ben de Alman makamlarından doÄŸrudan aldığım bilgilerle bu görevi ifa etmiÅŸtim.

MEB’nın ÅŸimdiki müsteÅŸarı bir bayandır. Bundan önceki ise Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu bir baydı. Onun zamanında bir avukatın ricasıyla Alman EÄŸitim yapısı hakkında bildiklerimi tekrar yazdım. Åžemalarıyla 11 sayfa tutan bu yazıdan hiçbir uygulama yapılmadı.

Sayın ÇaÄŸlayan, fabrikasında çalıştırmak amacıyla 100 adet alüminyum iÅŸçisine ihtiyaç duymuÅŸsa da onları bulamamıştır. Çünkü bizdeki sistemde (daha doÄŸrusu sistemsizlikte)herkes yüksek tahsil amacına yöneldiÄŸi için bir kalifiye eleman olamamaktadır. Kısacası Türk eÄŸitimi pırlantalıktan oldukça uzaktır.

Bu uzaklığın çok önemli sebeplerinden biri yüksek tahsilin & 40 ve % 60’la sınırlanmamasıdır. Bu gidiÅŸle öÄŸrenci dershane yorgunu olarak bir fakülteye girmek için çabalayacak iÅŸe yarar bir alanda okuyamazsa tekrar kendisine ve ailesine problemler hazırlayacaktır.

Pırlanta olması gereken eÄŸitim bu gidiÅŸle maalesef mangır bile olamamakfadır. AK parti BaÅŸbakanlık, SaÄŸlık, UlaÅŸtırma alanlarında yaptığını eÄŸitimde baÅŸarabilirse ülkemiz geleceÄŸe daha güvenle bakacaktır.
******
1.Taberi Tarih’inde Hicrî 14. Yılı olaylarını anlatırken [Özet] (c.3, s.520):
Kadisiye Savaşı öncesinde Müslümanların elçisi Rib‘î b. Âmir, Ä°ran ordusunun Komutanı Rüstem’in huzuruna girerken Ä°ran’ın zenginlik ve ÅŸaÅŸaasının gösteriÅŸi için karargâha döÅŸenmiÅŸ olan altın iÅŸlemeli ve kuÅŸ tüyünden yapılmış yastık ve minderlere mızrağının keskin ucunu saplaya saplaya onları delik-deÅŸik ederek huzura varır. 

Rüstem’in bir sorusuna karşı da Müslüman elçi ÅŸu tarihî sözleri söyler:
Allah bizi bu topraklara gönderdi ki dileyeni kendi iradesiyle;
ü   Kullara kul olmaktan (kurtarıp) Allah’ın kulluÄŸuna yüceltelim;
ü   Dünya sıkıntısından (kurtarıp) bolluÄŸuna kavuÅŸturalım;
ü   Batıl dinlerin zulmünden (kurtarıp) Ä°slâm’ın adaleti içerisine alalım.
****
4. Fatıma’nın altın gerdanlığı rivayeti özetle ÅŸöyle:
Resûlullâh (s), huzuruna gelen bir kadının parmağında altından iri bir yüzük görür ve bunu “Parmağına Allah’ın ateÅŸten bir yüzük takması hoÅŸuna gider mi?” diye kınar.

Sonra Hz. Peygamber kızı Fâtıma’nın boynunda da altın bir gerdanlık görür. Hz. Fâtıma bu gerdanlığı kocası Ali’nin (r) kendisine hediye ettiÄŸini söyler. Hz. Peygamber’in canı sıkılır ve kızına “Ä°nsanların, ‘Peygamber’in kızının boynunda da ateÅŸten bir kolye var’ demeleri hoÅŸuna gider mi?” diyerek oturmadan oradan ayrılır. Hz. Fatıma gerdanlığı pazara göndererek sattırır; parasıyla bir köle azâd eder.

Bunun üzerine Resûlullah (s) “Fâtıma’yı ateÅŸten kurtaran Allah’a hamdolsun” diyerek memnuniyetini izhar eder.
(Bu hadisi Nesâî Sünen’inde, Ahmad b. Hanbel Müsned’inde rivayet etmiÅŸtir).

(*) T. C.  Alm.E.EÄŸitim AtaÅŸesi.

Yorum

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 18-05-2011 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111931250 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net