17-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Güncel Yazılar arrow NATO LÄ°ZBON ZÄ°RVESÄ°NDE TÃœRKÄ°YE...
NATO LİZBON ZİRVESİNDE TÜRKİYE... PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 4
KötüÇok iyi 
Yazar Eyüp BEYHAN   
16-12-2010
NATO LÄ°ZBON ZÄ°RVESÄ°NDE TÜRKÄ°YE VE FÜZE KALKANI SÄ°STEMÄ°

                                                                    Eyüp BEYHAN
NATO’nun Lizbon zirvesi nihayet 19-20 Kasım 2010 tarihlerinde gerçekleÅŸti. Bu zirve de 1999 zirvesi gibi, Türkiye açısından büyük önem arz eden konular bulunduÄŸundan, Türkiye’de kamuoyunun yoÄŸun ilgisini çekti. 1999’da ana konulardan biri terör idi. Keza Avrupa BirliÄŸi (AB)’nin savunma sistemi adıyla ortaya atılan Avrupa Güvenlik ve Savunma KimliÄŸi (AGSK) ile Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası (AGSP) ile NATO baÄŸlantısının nasıl olacağı 1999 zirvesinin önemli
bir konusuydu. Bu konuda AB üyesi olmayan Türkiye’nin, AB’ye karşı direniÅŸi vardı. DireniÅŸ konularının başında ise, Kıbrıs ve Yunanistan’la ilgili geliÅŸmelerde Türkiye’nin Avrupa’nın savunma sisteminde alınacak kararlara katılma imkânı idi. Bunlar gerçekleÅŸtirilmiÅŸtir.

ABD’nin uzun zamandır gündemde tuttuÄŸu Ä°ran ile ilgili tehdit algılaması ve buna iliÅŸkin füze kalkanı projesi artık yeni bir mecraya girmektedir. DışiÅŸleri Bakanı Ahmet DavutoÄŸlu’nun ifade ettiÄŸi gibi “füze kalkanı projesinin bir planlama iÅŸi” olduÄŸunu söylemek ise Türkiye’nin hep yapa geldiÄŸi “kafasını kuma gömme” refleksidir. Ä°ran ile ilgili takvim çalışmaktadır. Gerçekten Ä°ran’ın ABD’ye veya bir NATO ülkesine saldırma planı var mıdır? Hayır. Peki, bu neyin projesidir? ABD, Ä°ran’ı iÅŸgal ederken ona topraklarını kullandıracak müttefiklerinin sözde koruma projesidir.

         ABD projesinin NATO kisvesi altında Türkiye’de konuÅŸlandırılması Ä°ran’dan öte Rusya, Çin ve diÄŸer bölgeleri ile iliÅŸkilerimizde önemli bir test olacağı aÅŸikârdır. Türkiye’nin SoÄŸuk SavaÅŸ sonrası kıpırdayan Rusya ve Çin iliÅŸkilerinin bir türlü sıçrama yapmamasının temel nedeni bu ülkelerin Türkiye’yi hala Batı eksenli yani onların taÅŸeronu olarak gören algılamasıdır. Öte yandan bu proje Türkiye ve NATO iliÅŸkilerinin geleceÄŸi için de bir turnusol kâğıdı olabilir. Son yıllarda Ä°ran, Hamas, Rusya ve Çin ile iliÅŸkilerini yoÄŸunlaÅŸtıran AK Parti Hükümeti, Batı ile karşılıklı diplomasi nasıl bir strateji izleyecek? Bunu önümüzdeki süreçlerde hep birlikte göreceÄŸiz.
Lizbon Zirvesi’nde Gündemdekiler;

 Lizbon zirvesi öncesi görüÅŸülmesi beklenen konular ÅŸöyle idi:
           a.Füze kalkanı,
           b.Afganistan’daki NATO harekâtının geleceÄŸi,
           c.Küresel terörle mücadele,
           d.Korsanlık-deniz haydutluÄŸu ile mücadele, 
           e.Siber terörle mücadele, 
           f.Küresel ticaretin devamlılığı için petrol-doÄŸalgaz gibi enerji hammaddelerinin nakliyatının güvenliÄŸinin          saÄŸlanması. 
           g.NATO-Rusya iliÅŸkileri, 
           h.NATO-AB iliÅŸkileri,
           i.Avrupa’daki nükleer silahların azaltılması.
Yukarıda ana baÅŸlıkları verilen konuları görüÅŸmek üzere 19 Kasım 2010’da Lizbon’da toplanan üye ülke devlet ve hükümet baÅŸkanları bir eksikle (2009’da olduÄŸu gibi gene Ä°talya BaÅŸbakanı Silvio Berlusconi’nin açılış seremonisine ve ilk oturuma gecikmesiyle) çalışmalarına baÅŸladılar. NATO Genel Sekreteri Fogh Rasmussen, 38 maddeden oluÅŸan 11 sayfalık yeni NATO Belgesi’nde “NATO hiçbir ülkeyi düÅŸman olarak görmemektedir!” diyerek sözlerine baÅŸladı.

Lizbon Zirvesinin Önemi;
* NATO'nun bu toplantısında önümüzdeki 10-15 yılın stratejik konseptini oluÅŸturacak ve stratejisini belirleyecek kararlar alınmıştır.
* NATO'nun 1999'dan beri deÄŸiÅŸiklik yaptığı yeni bir stratejik uygulama planı bu yıl Lizbon'da gerçekleÅŸmiÅŸtir.
* NATO-AB iliÅŸkileri yoÄŸun bir ÅŸekilde ele alınmış ve müÅŸterek faaliyet planları üstünde durulmuÅŸtur.
* NATO 1990'lı yıllardan bu yana ilk defa eski "SoÄŸuk SavaÅŸ" yıllarını hatırlatan bir projeyi uygulamaya koymak üzeredir.
* Hedef tahtasına açıkça oturtulmak istenen "Ä°slam ülkeleri" ve bu durumun dünya politik dengelerinde oluÅŸturabilecekleri fevkalade vahim tehlikeler açıkça gözler önüne serilmiÅŸtir. (Margaret Thatcher'ın 1992 yılında "artık NATO'nun hedefi yeÅŸil tehlike (Ä°slam) olmalıdır" sözü hatırlanmalıdır. Åžu andaki genel sekreter Rasmussen de Ä°slam karşıtlığı ile tanınmış bir kimsedir.)
* 21.yüzyılda Avrasya üstünde planlanmakta olan siyasi ve askeri çekiÅŸmelerin ilk iÅŸaretleri ortaya çıkmış bulunmaktadır.

Füze Kalkanı Projesi Nedir?
Kitle Ä°mha Silahları (KÄ°S) ile mücadelenin amacı rakipleri KÄ°S kullanmaktan veya kullanma tehdidinden vazgeçirmek, caydırmak, eÄŸer taarruz olursa etkilerini hafifletmek ve caydırıcılığı restore etmektir. Bu amaçla icra edilebilecek görevler; taarruzi operasyonlar, KÄ°S’in elde edilmesinin önlenmesi, aktif savunma, pasif savunma ve KÄ°S’in engellenmesini kapsamaktadır. Taarruz operasyonları düÅŸmanı caydırmak veya yenmek için kinetik (konvansiyonel ve nükleer) veya kinetik olmayan seçenekleri içerir. Bu amaçla düÅŸman kitle imha silahları, atma vasıtaları ve tesisleri tespit edilir, aksatılır ve imha edilir. Aktif savunma; füze savunması, hava savunması, özel operasyonlar ile KÄ°S’e karşı savunmayı öngörmektedir. Füze kalkanı da aktif savunma amacı ile geliÅŸtirilmiÅŸ bir projedir. Nükleer aktör olma gayreti içindeki devletlerin başında Kuzey Kore ve Ä°ran gelmektedir. Uzun menzilli vuruÅŸ kabiliyetine sahip nükleer bir güç olan Rusya ve Çin ise yukarıdakilere göre ayrı bir kategori oluÅŸturmaktadır. Çin ve Rusya’nın ABD ile bölgesel sorunların tetikleyebileceÄŸi bir nükleer çatışma olasılığı bulunmaktadır.

            Uluslararası güvenliÄŸin en önemli iÅŸbirliÄŸi alanlarından birini füze savunması teÅŸkil etmektedir. 2003 yılında hayata geçen ABD-Almanya-Ä°talya Orta Hava Savunma Sistemi (MEDAS) programı bunlardan biridir. 2000’li yıllarda yapılan konsept çalışmaları ile füze savunma sistemi ile her füzeyi havada vurmak mümkün olmadığından konsept, ‘füze kalkanı’na dönüÅŸtürülmüÅŸtür. 2008 yılı BudapeÅŸte NATO Zirvesi esnasında imzalanan ABD füze savunma radarlarının Avrupa’da konuÅŸlanması ile ilgili anlaÅŸma ve ABD’nin Çek Cumhuriyeti ile aynı konuda imzaladığı konuÅŸlandırma anlaÅŸması ile üçüncü bataryanın Avrupa’ya yerleÅŸtirilmesi konusunda varılan anlaÅŸma; Transatlantik ittifakın füze savunmasının temelini teÅŸkil etmektedir. Söz konusu kalkanın varlık nedeni ise Ä°ran’ın 2.000 km. menzilli balistik füze testlerini yapmış olduÄŸunu açıklaması idi. Bunu destekleyen diÄŸer bir Batılı argüman ise Åžubat 2008’de Ahmedinejad’ın Ä°ran’ın ilk uydusunun (Safir) uzaya gönderileceÄŸi açıklaması oldu. Asıl tehlike ÅŸuradadır; ABD’nin nükleer silahların yayılması riskine karşı geliÅŸtirilmeye çalışılan yeni balistik füzeler nükleer silahların rolünü de deÄŸiÅŸtirmeye niyetlenmektedir. Kısaca, ABD’nin taarruzi maksatlı nükleer silah kullanmasını öngören yeni doktrinini kullanılabilir hale gelmektedir.

Füze kalkanı sistemin oluÅŸumu;
Füze kalkanı sistemi beÅŸ ana unsurdan meydana gelmektedir: erken ikaz sistemleri (ilk ikazı yapacak), karada ve denizde konuÅŸlu radarlar (atılan füzenin yer ve rotasını belirleyecek), uzaya dayalı kızıl ötesi sistemler (hedefi takip edecek), savaÅŸ alanı komuta-kontrol tesisleri (önleme kararını verecek), önleme araçları (hedefi vuracak füzeler). NATO’nun Aktif katmanlı Harekat Alanı Balitik Füze Savunma Programı (ALT-BMD) PAC-3, Yüksek Ä°rtifa Hava Savunma Terminali  (THAAD) ve Aegis balistik Füze Savunma Sistemlerini içermektedir. Aegis ve PAC-3’lerin ilk parçası Baltık Denizi’ne (Estonya ve Finlandiya ile anlaÅŸarak) yerleÅŸtirilmeye baÅŸlandı. Yeni görev ise DoÄŸu Akdeniz ve Karadeniz’i içine alan bölgede Ä°srail, Bulgaristan, Gürcistan, Romanya ve Türkiye’nin de bulunduÄŸu ülkelere yerleÅŸtirilecek ya da destekleyecek unsurların belirlenmesidir. Kısaca savaÅŸ gemilerine monte edilmiÅŸ SM-3’ler (Standart Missile-3) ile karada konuÅŸlu PAC-3’ler Türkiye’nin içinde ve etrafında mobil olarak cirit atacaktır.

Lizbon zirvesinin kamuoyu’nun ortak beÅŸ önemli sorusu;
* Füze Kalkanı Projesi teorik olarak birçok ülkeye cazip gelse de bunun gerçekleÅŸmesi oldukça pahalı bir iÅŸlem ve süreçtir. O halde kendilerini "daha güvende hissetmek" isteyen Avrupa devletleri acaba bu mali yükün altından kalkabilecek durumda mıdırlar? Avrupa'da hâlâ devam eden ekonomik kriz hatırlanacak olursa, bu çok haklı bir sual olarak ortaya çıkmaktadır.
* NATO artık 28 üyesi bulunan büyük ve etkin bir organizasyondur lakin bütün AB devletleri, NATO'nun üyesi deÄŸillerdir. Füze Kalkanı bütün Avrupa devletlerini korumak için kurulan bir "koruma çadırıdır". Bu durumda masraflar sadece NATO üyelerince mi, yoksa bu korunma ÅŸemsiyesi altına giren bütün ülkeler tarafından mı karşılanacaktır?
* Bu kapsamlı güvenlik ÅŸemsiye ve mekanizmaları nerelere yerleÅŸtirilecektir?
* Bu mekanizmaların yerleÅŸtirildiÄŸi ülkeler, bir çatışma anında birinci derecede savaÅŸ alanı mı olacaklardır? Savaşın onlar üstündeki etki ve tahribatı ne olacaktır?
* Bu sistemin kontrol ve kumandasında kim veya kimler bulunacaktır? Yani iler ki yıllarda Avrupa, OrtadoÄŸu, Avrasya ve Asya'yı kapsayacabilecek bir çatışma durumunda, bu kimlerin kararı ile gerçekleÅŸecek veya önlenecektir?
Aylar önce toplanan BirleÅŸmiÅŸ Milletler ( BM') Genel Kurulu'nda, Ä°ran aleyhine ambargo kararları alınmaya çalışılmış, lakin Atom Komisyonu'nun raporlarını dinleyen birçok ülke, Ä°ran'a ambargo koymak için yeterince sebep olmadığı kanaatine ulaÅŸmışlardır. Burada ambargoya karşı çıkan Türkiye ( Güvenlik Konseyi geçici üyesi) ve Brezilya bütün dikkatleri üstlerine çekmiÅŸlerdir.

NATO zirvesine gelindiÄŸinde, NATO'nun barışcıl misyonu içinde sulh ve güvenliÄŸi korumak için mutlaka bu gelmekte olan (!?!) tehditlere karşı Füze Kalkanı Projesi'nin kabul edilmesi gündemin ana maddesi haline gelmiÅŸtir.
Ä°stenilen ÅŸey, tehdit oluÅŸturduÄŸu düÅŸünülen füzelere karşı bir kalkan zırhının, kalkan çadırının kurulmasını saÄŸlamak ve füzelerin atılması halinde, erken haber alma tekniÄŸi ile koruyucu karşı füzeler fırlatarak, onları havada imha etmeyi baÅŸarmak hedeflenmektedir. Tabii, bu arada kimse "gelmekte olan tehlike kavramı" ile tam ne kastedildiÄŸi ve Ä°ran füzelerinin hakikaten Avrupa ÅŸehirlerine ulaşıp, ulaÅŸmayacağı veya neden Ä°ran'ın bunu yapacağını sormamıştır. Åžimdi sorulması lazım gelen sorular ÅŸunlardır:
1- Gelmesi düÅŸünülen füze ile onu durdurmakla görevli füze çarpıştığı zaman altta bulunan kara parçası üstündeki ülkenin topraklarına nasıl bir tehlike yaÄŸmuru vuracaktır? (Hele bunlar nükleer baÅŸlıklı olacak olursa?)
2- Bu çatışmanın olduÄŸu noktalardaki ülkeler savaşın ilk mahkumları ve ilk kurbanı olacaklardır- olaylarla hiç bir ilgileri olmasa bile.
3- Olayı kimin baÅŸlattığı belli olana kadar arada ve altta kalan tamamen harap olacak ve en büyük darbeyi yiyecektir. Ä°laveten ÅŸunları da incelemek gerekir:
* Neden durduÄŸu yerde Ä°ran, Avrupa merkezlerini füze atışına tutsun? Onların hemen hemen hepsi ile ticareti olan (Kapalı ve pek konuÅŸulmayan) Ä°ran, neden kendi bindiÄŸi dalı kessin?
* Ä°ran 400 yıldır barış içinde olduÄŸu Türkiye'ye neden saldırmaya kalkışsın?
* Füze kalkanında asıl hedef Ä°ran mıdır? Bu sorular sorulmadan hiçbir ÅŸey netliÄŸe kavuÅŸamaz. Rampalar ve özellikle radar Türkiye'ye yerleÅŸtirilirse, Türkiye'nin aynen "SoÄŸuk SavaÅŸ" dönemindeki gibi "tehlike'nin aÄŸzında" olacağı da kesindir.
Füze Kalkanı Sisteminde Gelinen AÅŸama;
11-15 Ekim 2010’da Brüksel’deki son NATO zirvesi toplantısının öncesinde Amerikan Savunma Bakanlığı’nın Avrupa ve NATO politikalarından sorumlu üst düzey yetkilisi Jim Townsend’in “ABD’nin Ä°ran’a karşı konuÅŸlandırmak istediÄŸi füze kalkanı sisteminin Türkiye’de kurulması gerektiÄŸi ve Türkiye’yi dâhil ettikleri” açıklamasına kadar konu Türk kamuoyundan gizlendi. Ardından NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen’in “Avrupa mobil füze kalkanı projesinin, bütün NATO üyelerini kapsaması gerektiÄŸini belirerek “Ä°ran tehdidi açıktır, NATO olarak buna karşı füze kalkanı sistemini kurmalıyız” diye Türkiye’den destek istemesiyle ancak mesele gündeme geldi.  Aslında Townsend’in “Türkiye ile de görüÅŸüyoruz. Türkiye çok yardımcı bir rol oynadı. Türkiye ile çok iyi, derin görüÅŸmelerimiz oldu. Åžimdi Ankara füze savunma sistemini üstlenmeye bir karar verecek” cümlesi, her ÅŸeyi ortaya koymaktaydı. Nitekim peÅŸinden Brüksel’deki NATO Bakanlar toplantısına giden DışiÅŸleri Bakanı DavutoÄŸlu’nun “Yapılacak olan füze savunma sisteminin plânlanmasıdır(!)” ifadesi, Türkiye’nin Ä°ran’a karşı “kalkan” edilmesi, projesi resmen açığa çıktı.
DavutoÄŸlu ile Millî Savunma Bakanı Gönül’ün Brüksel’de ABD’li meslektaÅŸları Hillary Clinton ve Robert Gates’le yaptıkları “dörtlü zirve” sonrası Gönül’ün “Åžu anda müzâkere aÅŸamasında karşılıklı görüÅŸler ortaya konuyor. Çekince deÄŸil ama karşılıklı görüÅŸler ortaya atılıyor. Müzakere Lizbon Zirvesi’nde neticeye ulaÅŸacak” ifâdesi, bu hususta alınan mesâfeyi su yüzüne çıkardı. Türkiye, bu zirvede Ä°ran’ın adını kullanmama karşılığı projeye onay verme sinyali verse de Amerikalılar projenin tek argümanı bu olduÄŸu için yanaÅŸmadılar. Görünen o ki Bush Yönetiminden kalma bir “Amerikan projesi” olan “füze kalkanı”, Obama yönetimi ile Eylül 2009’da kapsam deÄŸiÅŸikliÄŸine uÄŸradı. ABD ve bölgedeki en yakın iliÅŸki içinde olduÄŸu ortağı Ä°srail’in hegemonya ve çıkarlarını savunmak amacı güden ve özellikle Ä°ran’ı hedef alan “füze kalkanı projesi”nin bir “NATO projesi”ne çevrilerek “model ortak” Türkiye’de kurulması muhtemel planların arasındadır.
BaÅŸbakan ErdoÄŸan’ın füze kalkanı projesiyle ilgili soruya, “Bize yapılmış bir teklif yok. Bir talep olmadığı için de ÅŸu anda herhangi bir açıklama yapmayı gereksiz görüyorum. Lizbon zirvesinde böyle bir emr-i vakiyle karşı karşıya kalmamız mümkün deÄŸil” cevabını verdi. DavutoÄŸlu ise; “Biz çevremizdeki hiçbir komÅŸumuzdan bir tehdit algılaması içinde deÄŸiliz, NATO'ya dönük de bir tehdit algılaması veya tehdit oluÅŸturduÄŸu kanaati içinde deÄŸiliz. Ancak NATO’da bütün güvenlik unsurlarını göz önüne alarak geleceÄŸe yönelik planlama yapmakla yükümlüdür. Biz de bu planlamaların içinde oluruz, olmaya devam edeceÄŸiz" demekte yani bir açık kapı bırakmaktadır.
Lizbon Zirvesinde Alınan Kararlar ;
NATO’nun 2010 Lizbon zirvesi sonucunda alınan kararlar ÅŸöyle özetlenebilir:
     a. Fransa’nın “Füze saldırıları Ä°ran ve Suriye’den gelecek” ÅŸeklinde bir ifadenin Füze kalkanı projesine konması ısrarı sonuçsuz kaldı. Daha sonra “Orta DoÄŸu” ifadesini koydurtmak istedi, bu da mümkün olmadı. Yani bir bakıma Türkiye’yi rahatsız edecek ifadeler ortadan kaldırıldı. Sistemin 2020’de hizmete girmesi beklenmektedir.
    b. Rusya, tarihinde NATO ile iliÅŸkilerde en yakın iÅŸbirliÄŸini saÄŸladı. NATO-Rusya Komisyonu uyum içerisinde çalıştığı gibi, Rusya da Atlantik’ten Urallara kadar NATO’nun bu ortak füze savunma sistemine dâhil oldu.
     c. Yeni NATO Belgesi’nde “AB üyesi olmayan NATO ülkeleri” ifadesi ile Türkiye kastedilerek, Türkiye’nin “Avrupa-Atlantik bölgesinin güvenliÄŸine çok önemli katkıda bulunduÄŸuna dikkat çekildi.
     d. NATO-AB ortaklığına dikkat çekilerek, “karşılıklı açıklık, ÅŸeffaflık ve tamamlayıcılık” gibi hususların ilk koÅŸullar olacağı zikredildi.
     e. Bilhassa Avrupa’da olmak üzere, Nükleer silahların azaltılması konusundaki Almanya’nın ısrarcılığı, Fransa ile Ä°ngiltere’nin direniÅŸiyle karşılaÅŸtı. Sonunda “NATO nükleer silahlara karşı olduÄŸu, ancak dünyada nükleer silahlar var olduÄŸu sürece NATO’nun nükleer bir güç olarak kalmaya devam edeceÄŸi” ifadesi kabul edildi.
     f. Afganistan konusunda da önemli kararlar alındı. Bunlardan konu baÅŸlıkları ÅŸöyledir:
        (1) NATO’nun Afganistan’daki “Uluslararası Güvenlik Kuvveti” (ISAF)’nden geri çekilmeler 2011’den itibaren baÅŸlayacak.
        (2) Afgan silahlı kuvvetleri ve güvenlik kuvvetlerinin güçlendirilmesi sürdürülerek, 2014 yılı sonunda tüm ülkenin güvenliÄŸini saÄŸlamaları için çalışılacak.
        (3) Evvelce Rusya’nın “Saldırı silahları hariç” NATO teçhizatının Afganistan’a naklinde Rus demiryollarının kullanılabileceÄŸine iliÅŸkin kolaylığı daha da artırıldı. Bundan böyle zırhlı araçlar da dahil NATO’nun Afganistan’daki lojistik destek ihtiyaçları büyük ölçüde ve hava yolu taşımacılığından çok daha az maliyetle Rus demiryolu vasıtasıyla saÄŸlanabilecek.
     g. NATO’nun 5. Maddesi (Üyelerden birine yapılan saldırı, tüm diÄŸer üyelere yapılmış gibi kabul edilerek, savunma yapılacak!)’nin geçerliliÄŸi bir kez daha vurgulandı. Bu durumda küresel terör, korsanlık-deniz haydutluÄŸu ve siber saldırılara karşı ortak savunma sistemi devreye girecek.
Lizbon Zirvesinde Türkiye’nin Talebi;
 Aslına bakarsanız zirvede beklenmedik bir geliÅŸme olduÄŸunu söyleyebilmek zor. Komutanın kimde olacağı türünden konuÅŸmalar zaten bu zirveden beklenmiyordu. Tartışmalar ilke bazında oldu ve ilkeler düzeyinde de ciddi bir sorun çıkmadı.
Türkiye’nin NATO’dan 3 temel isteÄŸi vardı: 1) Füze sistemi hiçbir ülkeye karşı olmasın, kararlarda ülke adı geçmesin, 2) Sistem Türkiye topraklarının sadece bir kısmını deÄŸil, her karış toprağını korusun, 3) Sistem tamamıyla bir NATO sistemi olsun ve kullanımında tek bir devlet deÄŸil, ortak komuta anlayışı hâkim olsun.

Sonuç
 NATO Lizbon zirvesi, zirve öncesinde büyük gürültüler koparmış olmasına raÄŸmen, sonuç itibariyle bir “uzlaÅŸma” havası içerisinde son buldu. En tartışmalı konu “Füze kalkanı” projesi, Türkiye’yi de kısmen tatmin edecek ÅŸekilde baÄŸlandı. Ancak projenin ayrıntıları (komuta hususu, bilgi paylaşımından NATO ve Rusya dışındaki ülkelerin yararlanıp yararlanamayacağı, erken ihbar sistemlerinin ve füze rampalarının hangi ülkelere yerleÅŸtirileceÄŸi, balistik füzelere ilaveten Türkiye’nin ısrar ettiÄŸi “Orta Mesafe Füze Savar Sistemi”ni ihtiva edip etmediÄŸi gibi hususlar) henüz açıklık kazanamamıştır. Bu konudaki en önemli geliÅŸme; Rusya’nın da Avrupa topraklarının (Ural DaÄŸlarına kadar) NATO ile ortak füze savunma sistemine dahil olmasıdır. 

Lizbon zirvesi ile NATO-Rusya arasında olduÄŸu gibi, onun da ötesinde AB-Rusya arasında yeni ve güçlü bir “güven tazeleme” gerçekleÅŸti. Rus doÄŸalgazına muhtaç AB, bundan sonra AB-Rusya Stratejik Ortaklığı konusunda daha istekli ve giriÅŸken olabilecektir. Rusya da Avrupa’nın bilim ve teknolojisinden daha fazla istifade etme imkânına kavuÅŸabilecektir.

Lizbon zirvesi ile NATO-Rusya gibi iki önemli küresel askeri güç deÄŸil, aynı zamanda ABD, AB ve Rusya gibi dünyanın en önemli üç küresel gücü bir araya geldi. Burada sanki gelecekte Çin’e karşı yeni bir ittifakın temelleri atıldı. Zira Rusya, son NATO-Rusya iÅŸbirliÄŸi ile sadece NATO üyeliÄŸine “Evet” demedi, bunun dışında alabildiÄŸine geniÅŸ bir ortaklık söz konusudur…

NATO Lizbon zirvesi, ayrıntılar belli oldukça üzerinde tartışılmaya devam edecek gibi görünmektedir. Türkiye’nin zirve sonuçlarından neler alıp, neler verdiÄŸi ise zaman içerisinde daha çok netlik kazanacaktır…                                                                                                                  
                                                                                                          Eyüp Beyhan

Yararlanılan Kaynak:
  1-Lizbon zirvesi: Ne zafer, ne hezimet:Doç. Dr. Sedat LAÇÄ°NER                                                                               
  2- Silahsızlanma Çalışmaları: Doç. Dr. Celaletin YAVUZ                                                                                      
  3-Lizbon Zirvesi ve Türkiye: Prof. Dr. Deniz Ülke ARIBOÄžAN                                                                                      
  4-Lizbon Zirvesi: Prof. Dr. DoÄŸu ERGÄ°L

Yorum
dilin altındaki
Yazar fahri açık 2010-12-18 06:40:18
Füze Kalkanı’nın, gerçekten bir füze savunma sistemi olduÄŸunu sanmıyorum. 
Çunku, projenin asıl sahibinin boyle bır kalkana, fuze-hava sistemine hiç ıhtıyacı yok. Halihzaırda boyle bir savunma sistemine sahip. Ustelik yaklasık 50 yıldır. Karada rampaları, denizde gemileri, havada erken uyarı ucakları vs ve uzayda uydularıyla. 
Oyleki, yeryuzundeki herhangı bir nukleer ısımayı anında tespıt edebilecek donanıma da sahıp..  
O halde, bu faydasız teknik tartısmalardan sıyrılıp, projenin arkaplanını, asıl neyi amaçladıgını sorgulamak gerekmez mı? 
Ben henuz bilmiyorum. 
Neyı nasıl tartısacagımızı bıle belırlıyorlar ve akıntıya kapılıp gıdıyoruz galiba! 
 
 

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 16-12-2010 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111184140 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net