BU SITE Selami ÇEKMEG?L’in Yegenleri: Melike TANBERK ve Fatih ZEYVELI'nin beyaz.net ekibi ile birlikte M.Said ÇEKMEGIL an?sina ARMAGANIDIR!
Anasayfa
Resepsiyon
Yazar Ahmet ALTAN, Taraf,29.10.2010
29-10-2010
Resepsiyon
Ahmet ALTAN, Taraf, 29.10.2010
Türkiye’nin nüfusu yetmiÅŸ milyon.
Bunun herhalde yarısı yani otuz beş milyonu kadındır.
Elimde bir araÅŸtırma yok ama bu kadınların en azından yirmi milyonunun baÅŸörtülü olduÄŸunu Anadolu’yu gezen biri tahmin edebilir sanırım.
Bu yirmi milyon kadından hiçbiri milletvekili olamaz.
Bakan olamaz.
BaÅŸbakan olamaz.
Cumhurbaşkanı olamaz.
Bu, toplumun yaklaşık üçte birinin sadece “giyimi” nedeniyle yaÅŸadığı ülkede hiçbir ÅŸekilde yöneticilik yapamayacağını ortaya koyar.
Sizce, yirmi milyon insanı sadece baÅŸlarına baÄŸladıkları bez nedeniyle yönetimden dışlayan bir demokrasi olabilir mi?
EÄŸer bir ülkede yirmi milyon, yirmi bir milyon ya da on dokuz milyon ya da on sekiz milyon, kaç milyonsa iÅŸte, insanı yok saymaya kimin hakkı var?
Åžimdi, bu yirmi milyon başı baÄŸlı kadına hizmet etmekle görevli olan devlet, bu kadınlara “ben sizden hoÅŸlanmıyorum, varlığınızdan memnun deÄŸilim, sizi asla devlet yönetimine kabul etmem” diyor.
Devlet, kendi halkını inkâr edebilir mi?
Milyonlarca başı baÄŸlı kadın bu ülkenin bir “gerçeÄŸi” ise bu gerçek yokmuÅŸ gibi davranmak bit tür toplumsal ÅŸizofreni yaratmaz mı?
Kafalarda bir “Cumhuriyet kadını” var, onun başı baÄŸlı deÄŸil, o zaman başı baÄŸlı olanları görmeyeceÄŸiz, varlıklarını inkâr edeceÄŸiz, yönetimde hiçbir ÅŸekilde onlara yer vermeyeceÄŸiz.
Bu devlet, kendi halkının gerçeÄŸine kör.
Kendi “hayalinde” yarattığı bir halkın var olduÄŸuna inanıyor ve herkesi buna inandırmaya çabalıyor.
Kafasından bir “halk” uyduruyor.
Olmayan bir halk.
Olan halkı ise görmemekte kararlı.
Onları “kamusal alan” dediÄŸi bir alanın dışında tutarak görünmez kılmaya, kendi kafasındaki hayale benzer bir “kamusal alan” yaratmaya çabalıyor.
Ama o “kamusal alan”, buradaki gerçek kamunun girebildiÄŸi bir alan deÄŸil.
Zırvalık denen şey budur işte.
Üstelik zırvalığı o noktalara kadar taşıyoruz ki “baÅŸörtülüleri” kamusal alana sokmadığımız gibi karısının başı baÄŸlı olanları da o alanın dışında tutmaya çabalıyoruz.
Bu yirmi milyon kadının on beş milyonu evli olsa, on beş milyon koca eder bu.
Yirmi milyon başı bağlı kadın, on beş milyon da kocaları, toplam otuz beş milyon insan.
Türkiye’nin yarısı.
Devlet “bunlar yönetici olmasın” diyor.
Yöneticileri “öbür” otuz beÅŸ milyonun arasından seçeceÄŸiz.
Küt diye ortasından yarıyoruz yani halkı.
EÅŸinin başı baÄŸlı olan Abdullah Gül cumhurbaÅŸkanlığına aday oldu diye bizim ordu “muhtıra”vermiÅŸti.
“Hayali bir halka” dayanılarak verilen o muhtırayı, “gerçek” halk da alıp ordunun suratına çarpmıştı seçimlerde.
Generaller çok ÅŸaşırmışlardı.
Sanırım “gerçek” halkın varlığından haberdar deÄŸillerdi, o insanları görüyorlardı ama onların gerçek olduÄŸunu algılayamıyorlardı.
Bütün bu zırvalıklara raÄŸmen Türkiye deÄŸiÅŸiyor.
BaÅŸörtülü kadınlar yönetime giremese de hiç deÄŸilse “kocaları” yönetime girebiliyor artık.
Türkiye için ne büyük geliÅŸme.
Ama hâlâ CHP de, ordu da bu gerçeÄŸi tam içine sindirebilmiÅŸ deÄŸil.
CHP, Çankaya’da verilen resepsiyona gidecek mi gitmeyecek mi belirsiz, generaller ise “alternatif” bir resepsiyon yapıyorlar.
Böylece “kamusal alanda” başı örtülü bir kadının elini sıkmaktan kurtulacaklar.
Halkının yarısını reddeden ordu nasıl “halkın ordusu” olacak, halkının yarısını kamusal alanda görmek istemediÄŸini açıklayan CHP o halktan nasıl oy alacak da iktidara gelecek?
Bütün bunlar bitecek elbette.
Åžimdi bu saçma sapan tartışmalarla uÄŸraÅŸtığımıza bakmayın, saçmalığın da bir “ömrü” vardır, bizim“cumhuriyetin” saçmalıkları da ömrünü hitama erdiriyor artık.
“BaÅŸörtülü kadının elini sıkmam” diyen “modern irtica” ya bir yıl daha devam eder ya da iki yıl.
Generaller de CHP’li yöneticiler de “gerçek halkı” görür ve ona göre davranırlar.
Ya da gurbete gider kendilerine baÅŸörtüsüz bir halk ararlar.