Numan KurtulmuÅŸ meÅŸruiyetini yitirmiÅŸse kim meÅŸru?
Nusret Çiçek-Vakit, 2010-08-23
Bu soruyu Saadet Partisi camiasında herkes birbirine sorup duruyor. Kim meÅŸru, kim meÅŸru deÄŸil?.. Tüzük ÅŸartlarında seçilen mi meÅŸru, seçilmeyen mi?.. Erbakan hocanın “Artık meÅŸruiyet ortadan kalkmıştır ve temel esaslara saygısızlık yapılmıştır. Kongre yapılacaktır ve yanlışlıklar düzeltilecektir” sözü çok ağır olmuyor mu? Muhterem Hocam genel baÅŸkan olamayacağına göre... Bir baÅŸkası Numan beyden daha mı liyakatli?
Tarih olmadı diyor, camia hiç olmadı diyor... Birileri ÅŸüphesiz durmadan yanlış yapıyor ama kim? Çizgi dersek hangi çizgi? Refah-Yol hükümeti döneminde çizgiye riayet etmeyenler sermayeyi zaten kediye yüklemiÅŸlerdi. O zamanlar da çok söyledik ama “Biz biliriz, siz kim oluyorsunuz” hesabına kimseler kaale bile almadı... Sonra ne oldu? Parti ikiye bölündü. “E gelsinler elimizi öpsünler de bağışlayalım.” Gelmediler, kimsenin de elini öpmediler... Refah-Yol hükümetinde Adalet Bakanı Åževket Kazan... Ben de o hükümetin hakim sınıfından bürokratıydım... Yakından gördüm ve de ÅŸu anda seçim yapıldığı halde bazılarının kışkırtmasıyla yanlış yapanları uyarmak babında söylüyorum. Allah için baÅŸka da bir niyetim yok. Hiçbir parti ile de alakam yok... Tek isteÄŸim, inançlı kesimin baÅŸarmasıdır. Bu KurtulmuÅŸ olur, ErdoÄŸan olur, Yalçın Topçu olur fark etmez... Åževket Kazan bey o günlerde de yanlış yapmıştı. DüÅŸünün ki Refah Partili bir bakan, namazlı hakim ve savcıları HSYK’ya ihbar eden müfettiÅŸi müsteÅŸar olarak atıyor.Akabinde, dört baÅŸörtülü hakim adayının dramı gelir... Ä°ftira deÄŸil, çamur deÄŸil... Olay gerçek... Bugün dünya yarın ahret... Olayın canlı ÅŸahitleri hâlâ görevde... Yaptığımız hakim adayları imtihanının yöneticisi bendim. Kazananlar arasında baÅŸörtülü dört kızımız vardı. Birisinin babası albay (Hasan), o da silleyi diÄŸer taraftan yemiÅŸti... Bu dört baÅŸörtülü kızımız hem yazılıyı hem de mülakatı kazanmışlardı. Ne var ki bir gün listeyi, bakan istiyor diye özel kalemden (Åževket beyin Müdürü Halis vardı, bu kiÅŸi sonradan DSP Ä°l Genel Meclis üyesi oldu) gelip aldılar... Liste bana dönünce, ne göreyim! Dört kız adayın daha önce almış oldukları yüksek puanlar düÅŸürülerek yerine imtihanı kazanmayan baÅŸkaları yazılmış... O kızlardan birisinin söylediÄŸi hâlâ kulaklarımda: “Sizi Allah’a ÅŸikayet ediyorum...” Temel esaslardan sapma derseniz herhalde bundan büyüÄŸü olmaz. Åžimdi de aynı Åževket bey GÄ°K listesine alınmadı diye atakta... Yapılan parti kongresinde Numan KurtulmuÅŸ Genel BaÅŸkan seçildiÄŸine göre meÅŸruiyet neden hâlâ tartışılıyor? Bu kongreye kanalizasyon akarı karışmadığına göre seçenler partililer, seçilenler yine partililer. Yapılan kongre de tüzüÄŸe göre meÅŸru. Efendim bizi neden seçmediler? 49 sefer seçildiniz, 50. sefer seçilmeyince kıyametler mi kopar? Åževket Kazan beyefendinin Önder Sav’a koÅŸması, arkasından mahkemeden keÅŸif çıkartıp partiye kayyım istemesi eksen kayması sayılmıyor mu? Kayyım demek, hesabı kitabı bilmeyeni yönetmek demektir. Allah için, yeni seçilen yönetimde var mı öyle bir emare? Yapanlara yaptıkları, konuÅŸanlara da konuÅŸtukları yakışıyor mu? Ben isterim ki hem delegeler hem de il baÅŸkanları seçilmedik diye ortalığı karıştıranların peÅŸine takılmasınlar. Gemi ehil kaptanın elinde, rotasında gidiyor. Varsın gitsin... Hem bu menfi tutum belli yaÅŸa gelmiÅŸ kiÅŸilere hiç yakışıyor mu? Hani istiÅŸare farzdı? Hani seçilene saygımız vardı? Sayın KurtulmuÅŸ aydan gelmedi, Küba’dan gelmedi... Bu camianın denenmiÅŸ, deneyimli, liyakatli adamı... Her ÅŸeyi ile dört dörtlük... Partiye Genel BaÅŸkan olduÄŸundan bu tarafa kamu yoklamaları Saadet Partisi’nin % 6’lardan yukarılara doÄŸru tırmanmakta olduÄŸunu gösteriyor. Bırakın yükselsin, yoksa bizim bilmediÄŸimiz ÅŸeyler mi var? Hesaplardan hesap mı var? Ne varsa... Gerçekten onu da bilmek isteriz...
Açıklamalar Devam ediyor!.. Yazar Melitenli açık 2010-09-20 12:55:49Okuyucu “hadi cevap versene” diyor... Vereyim bari... Birisi, iÅŸte Vakit gazetesi eskiden şöyleydi de ÅŸimdi böyle oldu. DiÄŸeri, Vakit gazetesi yazarı yılların Milli Görüşçüsüne iftira atıyor. Kimsenin çizgisinden saptığı yok, çizgi aynı çizgi, yol aynı yol. Ä°ftira atan da müfteridir, haindir... Kimileri Siyonistlerden para alan Numanıst olduÄŸumuzu söylerken, kimileri de “aklın yeni mi başına geldi?” diye sordu. Kimileri de vebal verdi, kimileri de aynı ekipten aÄŸlayıp sızladı... Konu başörtüsü meselesiydi... Önceki yazımda nasıl yazmışsam aynen öyledir. Kaldı ki bu olayları dört yıl önce yazdığım “Ä°mam BaÅŸbakan” adlı kitabımda anlattım. Aklım başıma yeni gelmedi... Hatalara iÅŸaret ediyorum, bir iç muhasebenin gerekliliÄŸine parmak basıyorum... Okuyucu merak ettiÄŸi için özetleyeyim: Hakim adayları yazılı komisyonun baÅŸkanı bendim, sözlü mülakat komisyonuna Ceza Tevkifevleri Genel Müdürü Hüseyin Turgut ile birlikte girebilelim diye Bakan Kazan’dan izin almak suretiyle yönetmeliÄŸin ilgili maddesini deÄŸiÅŸtirdim, tam da resmi gazetede ilân edileceÄŸi esnada geceyarısı sayın Kazan, BaÅŸbakanlık NeÅŸriyat Genel Müdürü’ne telefon ederek yayını durdurdu... Böylece o kurula ikimiz de giremedik... Girmeyin ne olacak? Demeyin... Yazılıda yüksek puan aldığı halde istihbarat tarafından “Milli Görüşçü, Akıncı, Nurcu, Ä°mam Hatipli” ÅŸeklinde fiÅŸlenenlerin birçoÄŸunu elediler. Bir hafta elemekle gitti... Listeyi komisyon baÅŸkanının elinden almasaydım, gerisi de elenecekti. Ä°ÅŸte o yüzden, mülakata girmemiz gerekiyordu ama olmadı. Özel Kalem Müdürü Halis memuru göndererek “bakan bileÅŸik listeyi istiyor” deyince, biz de gönderdik. Liste bize döndüğünde ne görelim, başörtülü bir kızımız mülakatta, diÄŸer üç kızın almış oldukları puanlar daksille silinerek daha düşük puan yazılmak suretiyle, kazandıkları halde elendiler... Yerlerine iki milletvekilinin yakınları (erkek) alındı. VerdiÄŸi notu deÄŸiÅŸtirmeyen tek kiÅŸi TeftiÅŸ Kurulu BaÅŸkanı Yılmaz Poyraz’dı. DiÄŸerleri deÄŸiÅŸtirdiler. Poyraz’ı asıl davranışı nedeniyle odasına kadar giderek tebrik ettim, bana söylediÄŸi: “Ben hakimim, verdiÄŸim karardan dönmem, bakan isterse beni görevden alsın...” Bu da bir baÅŸka hataydı. Seçme 50 hakim adayın kura çekmeden Danıştay’a “tetkik hakimi” olarak alınmasını o zaman ki Danıştay BaÅŸkanı, Bakan Kazan’dan isteyince o da kabul etti. Olayı duyduÄŸumda ÅŸoke oldum, nasıl olur? Herkes kura çekip yurdun deÄŸiÅŸik illerine giderken, bu elli kiÅŸi kura çekmeden Danıştay’a hakim olarak yerleÅŸecek! Neredeyse Danıştay hakimlerinin yarısı bir sayı... Türkçe’si seçme kadrolaÅŸma... Olayı önce kurul baÅŸkanvekili ile görüştüm, sonra da bakana koÅŸtum. Ä°ÅŸte Sayın Kazan, Hakim Abdülkadir’in yanında beni öyle bir azarladı ki, neredeyse feleÄŸimi ÅŸaşırdım: “Biz burada siyaset yapıyoruz kardeÅŸim, sen kim oluyorsun?..” Neticede o elli hakim, kura çekmeden Danıştay’a gidip oturdu... KadrolaÅŸmayı elimizle yapmış olduk; iyi mi?.. Hadi Sayın Kazan, bunu da tekzip etsin... Bir de anlatıyor: “Başörtülü avukatların örtüleri ile duruÅŸmalara katılmaları için Faruk Bal ile bir olarak tamim çıkarttım.” DoÄŸrudur, ama devamını söylemiyor... Ä°ÅŸte o tamimi Barolar BirliÄŸi kaptığı gibi doÄŸru Danıştay’a... Hani kendi elimizle seçme hakimleri yerleÅŸtirdiÄŸimiz Danıştay’a... Arkasından zehir zemberek bir karar. O karar yüzünden o gün bugün başörtülü avukatlar örtüleri ile duruÅŸmalara giremiyor... Oysa, karardan önce hakimlerin bir kısmı başörtülülere pek de ses çıkarmıyordu. Çıkaranları da, yasal bir dayanakları olmadığı hususunda ikaz ediyorduk... Başörtülüleri koruduk da öyle koruduk! Arkası var ama devam etmek istemiyorum... Maksadım, birilerini kötülemek veya karalamak deÄŸil. Herkes ne yaptığını bilsin... Sen yanlış yapınca oluyor da, Numan kardeÅŸin yanlış yapınca iftar sofraları basılıyor, tabaklar kırılıyor, oruçlular hırpalanıyor. Zoruma giden burası... NOT: Bir önceki yazıda 4616 sayılı yasa yazacak yerde, 1416 yazıldı, düzeltirim.