Kadın Ä°stihdamı Ali BULAÇ-ZAMAN'dan Tür olarak biz insanlar "tek bir nefisten (Nefs-i vahide)" yaratıldığımıza göre (4/Nisa, 1), kadın erkeÄŸin öteki benidir.
VaroluÅŸumuzu sürdürdüÄŸümüz hayat alanlarının yarısı onun denetiminde ve etkinliÄŸi altındadır.
Erkek-kadın iliÅŸkisi, kadının toplumsal hayattaki rolü konularında beÅŸeriyetin kadim örfü ÅŸu önermelere dayanır: Kadın-merkezli bir ev düzeninde annelik, tarihte alternatifi olmayan ailenin, dolayısıyla türümüzün devamını saÄŸlar. BeÅŸeriyetin üzerinde icma ettiÄŸi bu örften ilk defa "modern
batı" temel bir sapma gösterdi ve saldırgan bir tutumla modern bid'atları kadim örflerin yerine ikame etti. Bugünkü kadın, ev ve aile algımız modernliÄŸin tahrif ve suistimal ettiÄŸi sahte bir algıya dayanır: Erkek-kadın iliÅŸkisi, kadının toplumsal hayattaki rolü konularında beÅŸeriyetin kadim örfü ÅŸu önermelere dayanır: Kadın-merkezli bir ev düzeninde annelik, tarihte alternatifi olmayan ailenin, dolayısıyla türümüzün devamını saÄŸlar. BeÅŸeriyetin üzerinde icma ettiÄŸi bu örften ilk defa "modern batı" temel bir sapma gösterdi ve saldırgan bir tutumla modern bid'atları kadim örflerin yerine ikame etti. Bugünkü kadın, ev ve aile algımız modernliÄŸin tahrif ve suistimal ettiÄŸi sahte bir algıya dayanır:
Erkek-kadın iliÅŸkisi, kadının toplumsal hayattaki rolü konularında beÅŸeriyetin kadim örfü ÅŸu önermelere dayanır: Kadın-merkezli bir ev düzeninde annelik, tarihte alternatifi olmayan ailenin, dolayısıyla türümüzün devamını saÄŸlar. BeÅŸeriyetin üzerinde icma ettiÄŸi bu örften ilk defa "modern batı" temel bir sapma gösterdi ve saldırgan bir tutumla modern bid'atları kadim örflerin yerine ikame etti. Bugünkü kadın, ev ve aile algımız modernliÄŸin tahrif ve suistimal ettiÄŸi sahte bir algıya dayanır: Ev kadının hapishanesi deÄŸil, toplumsal hayatla iliÅŸkilerinde kendisi, eÅŸi, çocukları ve korunmaya muhtaç yaÅŸlılar için sıcak bir yuva, yani bir karargâhtır. Allah'ın rahmet, ÅŸefkat, sevgi, rububiyet, hafiz, settar gibi isim ve sıfatları "ev"de tecelli eder. Ev meskendir, her fert sükun, huzur ve mutluluÄŸu bu mekânda bulur. Yuvayı diÅŸi kuÅŸ yapar. Kadın yuvayı bıraktı mı, ne ev kalır ne insanın (kadın ve erkek) sükun ve huzuru.
Mantıki olarak ÅŸöyle düÅŸünmemiz gerekmez mi? Evinde oturup fıtratına uygun yaÅŸayan bir kadının para kazanma kaygısından, ölümcül rekabetin sürdüÄŸü iÅŸ piyasasından uzak olması; ihtiyaçlarının, güvenlik ve meÅŸru arzularının kendisini seven bir erkek tarafından karşılanması bir nimet deÄŸil mi? Bir kadının helal yoldan para kazanan öteki beni, yani erkek/eÅŸi tarafından geçiminin üstlenilmesi onun rahatına deÄŸil mi? Küçük yaÅŸtaki çocuÄŸu sabahın erken saatinde kreÅŸe yetiÅŸtirmeye çalışan, akÅŸama kadar müÅŸterilerle, kendini bilir bilmez insanlarla boÄŸuÅŸan, saatlerce trafiÄŸe takılan, alelacele kendini eve atıp yemek yetiÅŸtirmeye çalışan bir kadın mı daha avantajlı, yoksa yavrusu kucağında büyüyen, evini geniÅŸ vakitte düzene koyup, kalan bol zamanda hayır faaliyetlerine katılan, medeni-sivil etkinliklere katılan kadın mı? Çalışan kadın da evdeki kadın da aynı ev iÅŸini yapıyor. Ama çalışan kadının yükü iki kat.
Tabii ki hin-i hacette, kadın çalışsın; fıtri ilgilerine ve tabii yeteneklerine göre çeÅŸitli alanlarda üretime katılsın, para kazansın. Ama bu "arızi" olmalı. "Zaruret" halinde kadın iki sorumluluÄŸu üstlensin.
Böyle bir kombinezonda iÅŸsizlik asgariye iner. Eve daha çok para girer, refah seviyesi artar. Ekim-2009 itibariyle Türkiye'de kadın memur sayısı yüzde 12 idi. Genel bütçeli kuruluÅŸlar ve KÄ°T'lerde 1 milyon 565 bin 108 memurun 1/3'ü kadındı. Erkek memur sayısı: 1 milyon 52 bin 187; kadın memur: 512 bin 921. TÜÄ°K'in 2008 verilerine göre, çalışan sigortalı iÅŸçilerin 6 milyon 603 bini erkek, 1 milyon 901 bini kadındı. Batı destekli kadın örgütleri ise kadının tam ve eÅŸit katılımıyla ekonomik ve sosyal politikaların toplumsal cinsiyet eÅŸitliÄŸi için mücadele ediyorlar. Kadın istihdamını artırmayı istihdam politikalarının ana bileÅŸeni haline getirmek istiyorlar. Bir bölümü açıkça, kadınların üzerindeki çocuk, hasta, yaÅŸlı bakımı gibi hizmetlerin, erkeklerin de eÅŸit ÅŸekilde üstlenmeleri gereken toplumsal bir sorumluluk olarak kabul edilmesi gerektiÄŸini savunuyorlar ve bir feminist kadının deyimiyle ancak bu ÅŸekilde "kadınları evden kurtarmak mümkün olacak" diyorlar.
Genel ve yaygın bir politika olarak kadının iktisadi hayata, yani iÅŸ piyasasına katılması ile "arızi", yani ihtiyaca binaen ve gerektiÄŸi kadar katılması arasında esaslı fark var. Arızilik prensibi kabul edildiÄŸinde, iÅŸsizlik sorunu büyük ölçüde azalır. Bu kadınların rahatlaması, baÅŸka tedbirler yanında kadının evi sükun ve huzur yuvası haline getirmesi ve sivil-medeni hayata aktif özne olarak katılıp toplumsal hayatı ahlaki, kültürel ve sosyal olarak güçlendirmesi anlamına gelecektir. Maddi ve iktisadi hayatın etkin öznesi erkek, sivil ve medeni hayatın etkin öznesi kadın olmalıdır. EÅŸitlik ve pozitif ayrımcılık, kadının ve erkeÄŸin fıtratı yanında hayatın asli dokusunu tahrip etmektedir..
|
Bir Anne Yazar admin açık 2010-05-02 02:13:05 Bir Anne Hurşit PEKER http://www.kriter.org/index.php?option=com_content&task=view&id=207&Itemid=59 |
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |