26-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Güncel Yazılar arrow Yükseköğretime GeçiÅŸ Sınavı (YGS) ve Bilgi-Bilinç Sorunu
Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) ve Bilgi-Bilinç Sorunu PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 2
KötüÇok iyi 
Yazar Prof. Dr. Ä°brahim ORTAÅž, Çukurova Ãœniversitesi,   
12-04-2010

YükseköÄŸretime GeçiÅŸ Sınavı (YGS) ve Bilgi-Bilinç Sorunu

                                                   Prof. Dr. Ä°brahim ORTAÅž,
Sınav Bir Bilinç ve Tercih Olgusudur
Üniversitede okuma isteÄŸi bir ÅŸekilde ne istediÄŸini bilme veya neyi istemediÄŸini bilme sürecidir. BaÅŸka bir ifade ile kiÅŸinin kendi gelecek ile ilgili yol haritasını çizebilme bilincidir. Herkesin üniversite okuma hakkı var ancak üniversiteyi okuyabilecek bilgi ve yeterliliÄŸe sahip olmak gerekir. Hak etme ancak bilginin uygun teknikler ile ölçülmesi ile belirlenir. Ancak ne yazık ki
mevcut eÄŸitim sistemi bu olanağı gençliÄŸe kazandıramamaktadır. Üniversite sınavını kazanarak üniversiteye gelen gençlerde gördüÄŸümüz birçok eksiklik orta öÄŸretimin üniversite okuyacak nitelikte donanımlı bir gençlik yetiÅŸtirmediÄŸidir.
Uzun amandır sınavları ve sonrasını izliyorum. EdindiÄŸim izlenim her yıl milyonları ilgilendiren bu sınav bilgi edinmeden çok sınav kazanmaya endekslenmiÅŸtir.


EÄŸitimin Amacı ÖÄŸrenmekten Çok Sınav Kazandırmak Oldu
YükseköÄŸretimle birlikte 18 milyona yakın öÄŸrenci sınav maratonları içinde bir sınavdan diÄŸerine koÅŸuyorlar. Orta öÄŸretimde SBS için üç adet, üniversiteye giriÅŸte iki sınav, fakülte sonrası KPSS ve diÄŸer ara sınavları derken kiÅŸinin hayatının sınava endekslendiÄŸi görülüyor. Üniversite sınavını kazanan gençlerin büyük çoÄŸunluÄŸu zamanlarını ilköÄŸretimden lise son sınıfa kadar 7-8 yıl süresince okul ile dershane arasında geçirmektedirler. Bir bütün olarak ortaöÄŸretim okulları arasındaki rekabet de bu süreci tetiklemektedir. Maalesef biz anne ve babalar da bu yarışta çocuklardan daha erken pozisyon alarak çocuklarımızı sınavı kazandırmaya teÅŸvik etmekteyiz.
Türkiye Ä°statistik Kurumu (TUÄ°K) tarafında yapılan bir araÅŸtırmada 'üniversiteye giriÅŸ sistemiyle ilgili yurttaÅŸların yüzde 82,4'ü sınav sisteminin, öÄŸrencileri yeteneklerine uygun mesleklere yerleÅŸtirmediÄŸine inanıyor". Aynı çalışmada lise ve üzeri eÄŸitimli bireyler arasında yapılan araÅŸtırmaya göre, katılımcıların yüzde 82,6 üniversite giriÅŸ sisteminin ''dershanelere gitmeyi ya da özel ders almayı zorunlu kıldığını'' düÅŸünüyorlar. Dershane sorunu aileler için ciddi bir maddi sorun, öÄŸrenciler için ise baÅŸka bir sorun. Bir baÅŸka araÅŸtırmaya göre de dershaneye giden öÄŸrencilerin % 62'si gelecekleri konusunda kaygı duymaktadırlar. Ülkemizde milyonlarca öÄŸrenci her gün okul, dershane arasında ezbere dayalı ve sonuçta test esaslı sınavı baÅŸarma eksenine sıkıştırılmış durumdadır. GördüÄŸüm öÄŸrencilerin artık ezbercilik ve test çözme yorgunu oldukları yönündedir. Artık YGS ve bir sonraki sınav LYS zorunlu bir yarış olmanın ötesinde bir anlam ifade etmiyor. EÄŸitim öÄŸrenmek, düÅŸünmek ve öÄŸrendiÄŸini hayatına uyarlaya(bilme yeteneÄŸi kazanabilmektir.) 
GençliÄŸin kendisini geliÅŸtirecek veya ve beynini besleyecek, okuma, sanat ve diÄŸer kültürel etkinliklerden uzaklaÅŸtığı görülüyor. Çok haklı olarak çocukların kitap okuma, sanatsal etkinlikleri izleme zamanı ve isteÄŸi olmamaktadır. Ä°stese de yarıştan koparım korkusu ve kaygısı yakasını bırakmıyor.

Sınavı Kazanma Kaygısı ÖÄŸrencilerin Kendilerini GeliÅŸtirmesine Olanak Tanımıyor
Sınava girmek bir sorun, sınavı kazanıp bir üniversiteden mezun olup iÅŸsiz kalmak bir baÅŸka sorun. Ülkemizdeki iÅŸsizler ordusunun en yüksek dilimini yüksek okul mezunları oluÅŸturduÄŸu düÅŸünülürse sorunun büyüklüÄŸü daha iyi anlaşılır. Arzu edilen ve geliÅŸmiÅŸ bir ülkede olması gereken üniversite eÄŸitimi alacak düzeyde lise eÄŸitimin verilmesi, diÄŸerlerinin de meslek eÄŸitimine yönlendirilmesidir. Meslek eÄŸitimi alanlar da ülkenin ara eleman ihtiyacını karşılasınlar. Ne yazık ki ülkemiz halen bu sorunu çözemedi ve uzun zamandır bu konu ciddi bir ayrışma konusu olmuÅŸtur. Ülkemiz üniversiteye nitelikli öÄŸrenci kazandıran lise ile meslek edinme becerisi kazanacak meslek okulları ayrımını ve niteliklerini netleÅŸtiremedi. Hal böyle olunca herkes aynı eksende iÅŸ bulma umuduyla üniversite kapısına yönlendiriyor. Ancak ne lise ne de üniversite eÄŸitimi nitelikli insan yetiÅŸtirme ortamından uzak durumdadır.

Bilinç SaÄŸlayamadık
EÄŸitimin en önemli amacı kiÅŸide farkına varılabilirlik saÄŸlamaktır. Sınava giren gençlerde gördüÄŸüm genel eÄŸilim çok fazla farkına varılabilirliÄŸin geliÅŸmediÄŸi yönündedir. Çok sınırlı sayıda genç öÄŸrencide bu durumu gözlüyoruz. Üniversiteye gelen sınırlı sayıda bilinci geliÅŸmiÅŸ olanlar da bir süre sonra sistemi ve üniversiteyi sorguladığı için sürecin dışına itiliyor geriye çok az insan ülke için toplum için yeni bir ÅŸey söylüyor veya yapıyor.

ÖÄŸrencilerimize EÄŸitim Becerisi Kazandıramadık
Sık sık ülkemizdeki eÄŸim becerileri gündeme getirilir. Ancak neden öÄŸrencilerimizin el becerileri geliÅŸmiyor sorusu cevapsız kalıyor. Modern eÄŸim yöntemlerinde çocukların doÄŸalarına uygun olarak oynayarak, yaparak geliÅŸtiklerini biliyoruz.
KiÅŸinin eli ile doÄŸadaki nesnelere dokunması onun hissetmesi beyinde olgunun kalıcılığını saÄŸlamaktadır. Yaparak öÄŸrenme becerisi fen bilimleri alanındaki "gözlem-deney-kuram" iliÅŸkisinde önemli bir yer tutmaktadır. Bu baÄŸlamda çaÄŸdaÅŸ eÄŸitim tekniÄŸi ve felsefesi  "Duyulan unutulur, görülen anımsanır, yapılan anlaşılır" özdeyiÅŸine uygun olarak, bilfiil yaparak öÄŸrenmeyi ve öÄŸretmeyi benimsemektedir. Bilim dünyasının bugünlerde önemsediÄŸi modeli ülkemiz Köy Enstitüleri ile yaÅŸamış ve pratiÄŸini Anadolu'nun eÄŸitimsiz köylerindeki insanlara öÄŸretmiÅŸtir. EÄŸitim modelinin temeli ezber bilgiden çok, kiÅŸiye yaÅŸama dönük beceriler kazandırmalıdır

Köy Enstitüleri EÄŸitimi Yaparak ÖÄŸrenme ile DüÅŸünmeyi SaÄŸlıyordu
Ülkemiz için kaçırılmış olan bu eÄŸitim modeli bir dönemde ülkemizde eÄŸitimin geliÅŸmesine büyük katkı saÄŸlamıştır. En önemli özelliÄŸi eÄŸitimin yaparak öÄŸrenmesi ilkesine dayanıyordu. Yeni yeni üniversitelere önerilen yaparak öÄŸrenme modeli bu esaslara dayanmaktadır. ÖÄŸrencilerin kendi okullarını kendilerinin yapmasıdır. ÖÄŸrenciler öÄŸrendikleri marangozluk, sıvacılık, duvarcılık bilgisi ile gittikleri yerlerde okul, köy evi diÄŸer gereksinim duyulan binalar yapılmıştır. Yaparak öÄŸrenme eÄŸitim sistemi ile eÄŸitilen kiÅŸilerin özgüvenle üretim ve eÄŸitim yaptığı biliniyor. EÄŸitim sisteminin kiÅŸiyi geliÅŸtirdiÄŸi ve yaratıcılığı artırdığı biliniyor. Mark Twain, "EÄŸitim kafayı geliÅŸtirmek içindir, belleÄŸi bilgiyle doldurmak için deÄŸil" diyor. Köy Enstitüsü eÄŸitim sistemi Mark Twain'in ifadesine uygun olarak eÄŸitim kiÅŸiyi ezbercilikten uzak, tamamen kiÅŸiyi geliÅŸtirmektedir. Hint düÅŸünürü KriÅŸnamurti de, "Gerçek eÄŸitim, insana düÅŸünmeyi öÄŸretir" diyor. DüÅŸünmeyi öÄŸrenmek ancak yaparak, doÄŸru ve yanlışı (algılama ile olabilir )
Umarım ülkemiz bunca sorununu yine tek çıkış yolu olan yüksek eÄŸitim kalitesi ile aÅŸar.

Gençlik Önemli Enerjisi DoÄŸru DeÄŸerlendirilmelidir
Ne aradığını bilen, deÄŸerleri geliÅŸmiÅŸ bir gençlik bir ülkenin yeraltı zenginliklerinde daha da önemlidir. Ülkemiz eÄŸitim sistemi ne yazık ki çok sayıda sıradan insan yetiÅŸtirmektedir. Birçok öÄŸrenciye ne okumak istersiniz diye sorulduÄŸunda adeta öyle alanlar sayıyorlar ki bir baÅŸka ifade ile "yeter ki üniversiteyi kazanayım ne olursa okurum" diyorlar. DiÄŸer bir ÅŸekilde geleceÄŸini nasıl ÅŸekillendireceÄŸini bilmeyen bir gençlik yetiÅŸtiriyoruz. Sıradan insandan çok talep eden, o uÄŸurda çaba sarf eden bilinci geliÅŸmiÅŸ, analiz ve sentez edebilen insan yetiÅŸtirmeliyiz. Åžikâyet eden deÄŸil, iÅŸ yapan, üreten bir nesil yetiÅŸtirmeliyiz. Bugünkü sınava endeksli ve iÅŸ bulmaya yönlendirilmiÅŸ eÄŸitim sistemi, korkum odur ki ülkemize faydalı olmayacaktır. Unutmayalım ki sınavı kazanan çok ancak onlarca yıldır sorun hep aynı. Åžikâyet aynı. BÄ°RÅžEYLER DEĞİŞMELÄ°! Ancak nasıl?

EÄŸitimcilere Uyarı Görevi DüÅŸüyor
Mevcut hali ile okul-dershane arasında ezbere ve sınava kazanmaya dayalı sistem uzun zamandır gençliÄŸin enerjisini tükettiÄŸini ve ülkemize zarar verdiÄŸini düÅŸünüyorum. Ve kaygılanıyorum. Kendini anlamayan bir gençlik geleceÄŸin düÅŸün, bilim ve sanat insanlarını baÄŸrından çıkaramaz. Sınırlı sayıda iyi yetiÅŸen genç de beyin göçü ile dışarıya gitmektedir. Ülkemiz tez elden bu gerçeÄŸi görmeli ve kendinse insanlığa yaralı nesiller yetiÅŸtirmenin yolunu araÅŸtırmalıdır. GeçmiÅŸte Köy Enstitüleri ile kazandığımız fırsatı kendi ellerimizle kaçırmışız. Mevlana'nın ifadesi ile "ÅŸimdi yeni söz söyleme zamanı".
Ülkemiz eÄŸitim bilimcileri, psikologlar ve diÄŸer ilgili uzmanların konuyu bütünsellik içinde iÅŸlemleri ve üst yöneticilere çözüm önerilerini bekliyorum. Bu hali ile ülkemize nitelikli insan yetiÅŸtiremediÄŸimizi görüyorum. Sanırım okumuÅŸ, aydınlanmış, sorumluluk sahibi her birimizin bu durumu görüp uyarması bir zorunluluktur.

Ancak ne yazık ki mevcut eÄŸitim sistemi bu olanağı gençliÄŸe kazandıramamaktadır. Üniversite sınavını kazanarak üniversiteye gelen gençlerde gördüÄŸümüz birçok eksiklik orta öÄŸretimin üniversite okuyacak nitelikte donanımlı bir gençlik yetiÅŸtirmediÄŸidir.

Yeni Bir Anlayışa Ä°htiyaç Var
Ağır ekonomik ve sosyal sorunların yaÅŸandığı günümüzde acaba ülkemizde "DoÄŸunun Rönesans'ı" denilen Köy Enstitüleri kapatılmasaydı bugün durum nasıl olurdu? Bir bütün olarak insan ve doÄŸayı merkeze alan eÄŸitim ile kırsaldan baÅŸlayarak ülkenin tamamını nitelikli eÄŸitmeyi düÅŸünen sistem ile ülkemizin okur-yazarı düzeyini % 100 düzeyine çıkarsaydı sonuç ne olurdu? EÄŸer Köy Enstitüleri geçmiÅŸin iç ve dış koÅŸullarına yenik düÅŸürülmeseydi ülkemiz farklı bir yerde olur muydu? EÄŸer ülkemiz köylü kentli demeden tüm insanı Köy Enstitülerinin de yarımı ile her yönü ile becerileri geliÅŸmiÅŸ bir ÅŸekilde eÄŸitebilseydi, bugün 1.6 milyon gencimiz iÅŸ umudu ile üniversite kapısına dayanır mıydı? Herhalde insanımız daha bilgili, birey olma bilinci geliÅŸmiÅŸ, yurttaÅŸ olarak ülkesinin daha iyi yaÅŸam koÅŸullarına sahip olması için çabalıyor olacaktı. Muhtemeldir ki insanımız durumu idare eden deÄŸil, daha aktif yurttaÅŸ olarak hayatın her alanından kendisinin de sorumluluÄŸunu ve katkısının olduÄŸu bilinci ile hareket edecekti.

12/04/2010, Pazartesi, Adana

Yorum

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 12-04-2010 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111699211 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net