Dünya Çapında Üniversite Kurmak Zor mu? Prof. Dr. Ä°brahim ORTAÅž, Çukurova Üniversitesi,
Dünya Bankası EÄŸitim Direktörü Jamil Salmi'nin kaleme aldığı ve Kadri Yamaç'ın çevirdiÄŸi Dünya Çağında Üniversiteler Kurmanın ZorluÄŸu adlı kitap 2009 Eflatun yayınlarında çıktı. Kaynak dünyadaki en iyi üniversitelerin genel durumunu ve nasıl dünyanın önemli üniversitesi olduklarını bunun koÅŸullarını inceleyen bir rapor niteliÄŸindedir.Dünya Bankasının son yıllarda YükseköÄŸretimin Sürdürülebilir Kalkınmaya katkısında Bilgi Toplumunun Önemi konusunda
baÅŸarılı üniversitelerin rolünü raporlaÅŸtırarak Dünya Bankasına ve diÄŸer devletlere önerilerde bulunmaktadır. Ülkemizde de zaman zaman Dünya Bankasının eÄŸitim konusundaki raporlar konuÅŸuluyor ancak sonuçta neler öneriliyor onu bilmiyoruz. Fakat Türkiye'nin 140 üniversitesinden ancak 2009 yılında ARWU (Academic Ranking of World Universities (ARWU) ) Center for World-Class Universities ve Institute of Higher Education of Shanghai Jiao Tong University, China, tarafından yapılan sıralamada yalnızca Ä°stanbul Üniversitesi ilk 500 sıralamasına sonlardan girebilmiÅŸtir. Rapor ağırlıklı olarak dünyanın en iyi üniversitelerini sınıflandıran iki Uluslararası sınıflandırma gurubundan THES (Times Higher Education Supplement) ve Çin'in SJTU (Shanghai Jiao Tong University) sıralamalarını temel alarak deÄŸerlendirme yapmaktadır. Rapor dünyanın belirli ülkelerinin son yıllarda dünya çapında üniversite kurmak istediklerini bunun için Dünya Bankasından yardım istediklerini buna istinaden böyle üniversitelerin kurulması için olası stratejiler ve izlenecek yolları analiz ederek çeÅŸitli zorlukları, riskleri ve maliyetleri tanımlamaktadır".
Dünya Çapında Üniversite Olmak Ne Demektir? Bu terim Jamil Salmi'nin kaleme aldığı kaynakta ÅŸöyle tanımlanmaktadır: "YükseköÄŸretimin sadece öÄŸrenme ve araÅŸtırma kalitesinin iyileÅŸtirilmesi için deÄŸil, aynı zamanda ve daha da önemlisi geliÅŸmiÅŸ bilgiyi elde ederek, uyum saÄŸlayarak ve yaratarak küresel yükseköÄŸretim pazarında rekabet yeteneÄŸini artırmak". Son yıllarda üniversitelerin genelde Humboldt'un üniversite modelinden çok Amerikan Üniversitesi modellerine yönelik bir kaymanın olduÄŸu gözleniyor. Özellikle günümüz dünyasında araÅŸtırma tekniklerinin ve teknolojileri yanında iyi bilim insanı ve öÄŸrenci kazanmanın da pahalı olması nedeniyle kamu kaynakları ve bağış almadan çıtaya yükseltmekte zorlanılmaktadır. GSMH'nin yüzde 2-3 arasında kaynak ayıramayan ülkelerin istenilen düzeyde araÅŸtırma yapamadıkları biliniyor. Son yıllarda ilk 100 iyi üniversitenin önemli bir kısmını Amerikan üniversitelerinin oluÅŸturması yeni bir tartışma baÅŸlattı.
Dünya çapında üniversiteler 2003 yılından bu yana, öÄŸretim üyeleri, çalışanların akademik ve araÅŸtırma performansı gibi nesnel ölçütlerin yanında nitelikli mezun, üst düzey bilimsel dergilerde makale, öncü araÅŸtırmalar, patent kazındırma ve inovasyon yaratma gibi ölçütleri dikkate almaktadır.
Söz konusu kriterleri çoÄŸunlukla Amerikan, Ä°ngiltere, Japonya ve bazı Avrupa ülkelerinin yüksek düzeyde mali deste sahip üniversiteleri karşılayabilmektedir.
Dünya Çapında Üniversite Olmanın Ölçütü Var mı? Bugün dünya çapında üniversiteleri incelendiÄŸinde yüksek nitelikli öÄŸretim üyesi, araÅŸtırmada mükemmeliyet, kaliteli eÄŸitim, kamusal ve diÄŸer kaynaklardan edinilen bol mali kaynak, çok yetenekli öÄŸrenci, akademik özgürlük, iyi tanımlanmış özerk yönetiÅŸim, öÄŸrencilerin yaÅŸantısı için iyi donanımlı tesisler gibi özellikler belirtilmektedir. Çinli akademisyenlerce yukarıda sayılan özelliklere ilave olarak üniversitenin toplumsal katkısı da iÅŸlenmektedir.
Ölçütler iÅŸ gücü pazarında yüksek nitelikli mezun vermesi, üst düzeyde bilimsel dergilerde yayın yapması, öncü nitelikte araÅŸtırma yürütmesi, teknoloji ve bilimsel patent sahibi olması ve teknik inovasyona katkı saÄŸlaması ÅŸeklinde sıralanmaktadır.
Bu konudaki görüÅŸler yüksek talebe uygun mezunlar, öncü araÅŸtırma ve teknoloji transferi eksenine oturtulmuÅŸtur. Dünya çapında baÅŸarılı üniversiteler. " çok sayıda yetenekli öÄŸretim üyesi ve öÄŸrenciye sahip. " zengin bir eÄŸitim ortamı ve ileri araÅŸtırmaların yürütülmesini saÄŸlayan bol kaynak. " stratejik vizyon, yenilikçilik, esnekliÄŸi ve kaynak kullanımında yönetiÅŸim özellikleri. Bu üniversitelerin en önemli özelliÄŸi yüksek lisans öÄŸrenci sayısının lisans öÄŸrencisi sayısından fazla olmasıdır. Genelde oran % 50'nin üzerindedir.
Raporda Dünya çapında üniversite olmanın iki boyutu bulunmaktadır. Birinci boyutu, dışsal boyutu, devletlerin, hükümetlerin ve bölgelerin hatta illerin maddi ve manevi boyutu konusu, ikinci boyutu üniversitelerin kendi kendilerini sürekli iyileÅŸtirerek ve ileriye taşıyarak dünya çapında üniversite oluÅŸturması için çaba saÄŸlamasına baÄŸlıdır.
Günümüzde ileri araÅŸtırmaların yapılması için alt yapı ekipmanları, tesisler, yardımcı eleman gereksinimi milyon dolarları gerektiren yüklü maliyetler hükümetlerin ve devletlerin kamu desteÄŸi olmadan yürütemez. Hükümetlerin maddi desteÄŸi her ne kadar önemsense de esas olarak Oxford ve Cambridge gibi üniversitelerin yönetim, misyon ve hedef tanımlanması yanında kurumların özerk olması ve kendi kararlarını kendilerinin vermesi üniversitelerin dünya çapında prestij sahibi olmasına neden olmuÅŸtur.
Oxford üniversitesinin gelecek dönemdeki rektör yarımcısı için Yale üniversitesi yöneticisi Profesör Andrew Hamilton getirtiliyor. Ancak Oxford'un mevcut rektör yarımcısı ise Dr. John Hood, Yeni Zelanda'dan gelmiÅŸ bir bilim insanı ve yönetici. Üniversitenin rektörü Lord Patent üniversitenin bünyesine nitelikli bilim insanı ve yönetici atanması için 2.5 milyar dolar harcandığını belirtiyor. Toplantıda yaptığı konuÅŸmada Prof. Hamiton için kanıtlanmış akademik liderlik ve olaÄŸanüstü bilimsel baÅŸarıya sahip olduÄŸunu belirtiyor. KonuÅŸmasında yeni rektör yardımcısının 21. yüzyılın ikinci on yılında bize yol gösterecek sıra dışı bir seçimdir diyor. Bu atamadan anlaşılan üniversitenin geleceÄŸi önceden belirleniyor. Üniversiteyi ileriye taşıyacak bilimsel ve liderlik yönü ileri idarecileri seçebiliyorlar. Üniversiteyi öncü yapmak için hiçbir komplekse kapılmadan Yeni Zelanda'dan ve Amerika'dan insanları üniversitenin başına getirebiliyorlar.
Bizim gibi ülkelerde Dünya çapında üniversite kurulabilir mi? Bu sorunun cevabı raporda ÅŸöyle aranmaktadır, " Hükümetler mevcut üniversiteler arasında mükemmelleÅŸme potansiyeli olan az sayıda üniversite içinde bir kaçının kapasitesini yükseltebilir. " Mevcut üniversiteler arasında bir kısmını birleÅŸtirerek yeni bir sinerji yaratılabilir " Yeni baÅŸtan bir üniversite yaratılabilir.
Dünya bankası GeliÅŸmekte Olan ülkelerin Dünya Çapında Üniversiteye Sahip Olmasına SoÄŸuk Bakıyor Yazar son bölümde deÄŸiÅŸik ülkelerin dünya çapında üniversiteye sahip olmak istediklerini ancak bunun çok pahalı bir giriÅŸim olduÄŸunu belirtiyor. GeliÅŸmekte olan ülkelere dünya çapında üniversite kurmak için çaba sarf etmelerine gerek olmadığını belirtiyor. "Dünya çapında üniversite olma isteÄŸi yerine, çabalarını yerel halka ve ekonomiye yönlendirirlerse, kalkınmaya, daha yararlı ve süründürülebilir nitelikte öncülük yaparlar" ifadesi kullanılmaktadır. Bu durum Dünya Bankası için yadırganacak bir durum deÄŸildir.
Dünya Bankası günümüze kadar temel politika olarak geliÅŸmiÅŸ ülkelerin her alanda olduÄŸu gibi eÄŸitim ve bilimde de öncülüÄŸünü benimsemektedir. DiÄŸer az geliÅŸmiÅŸ ve geliÅŸmekte olan ülkelerinde Sayın Jamil Salmi'nin belirttiÄŸi gibi yerel sorunlara yönelmelerini ve ileri bilim ve teknolojinin de yine geliÅŸmiÅŸ ileri ülkelerin yapmasını savunmaktadır. Dünya Bankası gözü ile geliÅŸmekte olan ülkelerin hiçbir zaman kendileri olma ÅŸansı olmayacaktır. Bilim ve teknoloji alanında dünyada öne geçme eÄŸilimi ve yüksek rekabet az geliÅŸmiÅŸ ülkeler üzerinde istenmeyen geliÅŸmelere de neden olmaktadır. GeliÅŸmiÅŸ ülkeler arasındaki rekabet çoÄŸunlukla az geliÅŸmiÅŸ ülkelerin nitelikli bilim insanlarını da bünyelerine katacak ÅŸekilde ÅŸiddetlenmektedir. Bu durum geliÅŸmekte olan ülkelerin sahip olduÄŸu sınırlı sayıda bilim insanını beyin göçüne uÄŸratarak o ülkelerin toptan geliÅŸmesini engellemektedirler. EÄŸitim düzeyi yüksek, organize olabilme becerisi geliÅŸmiÅŸ, nitelikli insan sayısı bir ülkenin geliÅŸmiÅŸliÄŸinin göstermektedir. EÄŸer geliÅŸmekte olan ülkeler elindeki iyi eÄŸitilmiÅŸ nitelikteki insanını kaçırırsa geliÅŸmeleri kolay olmamaktadır. Maalesef bugün birçok ülkenin yaÅŸadığı durum bu. Dünya Bankası eÄŸitim direktörü Sayın Jamil Salmi'nin önerisi de siz Dünya çapında üniversite istemeyin ancak kendi yerel sorunlarınızı çözün demeye getiriyor.
Her ne kadar Dünya Bankasının yüksek rekabet önererek geliÅŸmekte ülkelerin yarışamayacağı koÅŸuları ortaya koysa da, geçmiÅŸte ülkemizde Köy Enstitüleri modeli, Hindistan'da biliÅŸim alanındaki geliÅŸme ve Küba'nın eÄŸitim ve saÄŸlık ananındaki baÅŸarılı çalışmalarda yüksek rekabete girmeden de baÅŸarılı eÄŸitim modelleri gösterilebilir.
Türkiye'nin Dünya Çapında Üniversitesi Olmalı mı? Türkiye nüfusu, yüzölçümü ve ekonomisi ile Dünyanın ilk on yedi ülkesi arasında yer almaktadır. Bilimsel makale üretme potansiyeli yönünde ilk on dokuz ülke arasında bulunuyor. Ülkemiz coÄŸrafi konumu, genç nüfusu ve geliÅŸme dinamiÄŸi bakımından dünya çapında birkaç üniversiteye sahip olması gerektiÄŸi ihtiyacı doÄŸuyor. Türkiye'nin ilk 500 sıralamasına sondan bir veya iki üniversite ile zaman zaman giriyor olması ülkemizin kısa sürede dünya çapında üniversiteye sahip olmasının zaman alacağını gösteriyor. Ancak bu imkânsız deÄŸil. Yeter ki siyaset üstü yaklaşımla bilimsel liyakate dayalı bir yapılanma saÄŸlansın. Bu konunun ayrıca baÅŸlı başına tartışılması gerekir.
Özet olarak dünya çapında üniversite olabilmek için çok sayıda yetenekli kiÅŸi, uygun yönetiÅŸim ve bol mali kaynaÄŸa sahip olmak gerekiyor. Ayrıca üniversitelerin özerk yapısı yanında kurumsal yönetim anlayışı ve bilimsel liderliÄŸin varlığı ön plana çıkmaktadır. Her yönü ile liyakatin bilime ve üniversiteye yön verdiÄŸi belirtiliyor. Oxford'un nasıl bugün dünyada öncü olduÄŸunun nedenleri ve sonuçları hepimizin anlayabileceÄŸi ÅŸekilde iÅŸlenmektedir. Dünya çapında üniversitelerin arkasında devlet desteÄŸinin olduÄŸu açıkça görülüyor. ÖÄŸretim üyesi ve öÄŸrenci seçiminin de kurumsal kültür önemsenmiÅŸ. DiÄŸer taraftan genelde dünya çapında üniversitelerin çoÄŸunluÄŸu batı ülkelerinin üniversiteleridir. ÇoÄŸunluÄŸu kamu ve vakıflar tarafından desteklenen, çalışanlarının ücretleri göreceli olarak yüksek olan, kaynak bulan ve özel sektörle iÅŸbirliÄŸi içinde çalışan üniversitelerdir. Genelde uluslararası nitelikte etkinlik göstermeyen üniversitelerin kurumsal kimliÄŸinin olmaması yanında iddialı bir vizyonunun olmaması ve ciddi bir çalışma motivasyonun olmaması gibi birçok etkenden dolayı performanslarının düÅŸük kalmasıdır. DiÄŸer taraftan Dünya Bankası eÄŸitim, bilim ve teknolojik çalışmalarda az geliÅŸmiÅŸ ve geliÅŸmiÅŸ ülkelerin geliÅŸmiÅŸ ülkelere eÄŸitim ve bilim yönünde bağımlılığını savunmaktadır.
Sonuç olarak dünya çapında üniversite olmanın belki bir reçetesi yoktur. Fakat nitelikli iyi yetiÅŸmiÅŸ insan gücü, doÄŸru ve esnek yönetim anlayışı ve kaynak kullanımı ortak paydadır. Umarım bir gün ülkemizde de dünya çapında üniversitelerimiz olur. Öncelikle ülkemizde yapılacak bütüncül bir anayasada yeni çaÄŸcıl bir yükseköÄŸretim yasasının hazırlanması gerekir. Tabii önce üniversite anlayışının ve üniversitelik bilincinin toplumun her kesimince benimsenmesi gerekir. Dünya çapında üniversitelerin olduÄŸu ülkelerde toplum eÄŸitim ve bilim konusunda yüksek hassasiyete sahiptirler. 24/03/2010, PerÅŸembe, Adana
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |