TÜRK’ÜN KIZILELMASI ÇANAKKALE Ercan Arslaner(*)
Her ülkenin bir kızılelması olduÄŸu söylenir. Bir Alman yazarın Çanakkale üzerine yazdığı eserindeki ifadesiyle Türkiye’nin kızılelması Ä°stanbul ve Çanakkale boÄŸazlarıdır. Bu iki boÄŸaz Türklere Allah’ın birer ebedi armaÄŸanıdır. Rivayete göre Napolyon ve bir Rus çarı Ä°stanbul’u bölüÅŸmek üzere bir araya gelmiÅŸlerdir. Napolyon toplantıdan dışarıya “Ah Ä°stanbul, ah Ä°stanbul!” sözleriyle çıkmıştır. Aradan yıllar geçmiÅŸ ve endüstrinin en son ürünleriyle donanımlı Ä°ngiliz, Fransız, Ä°talyan ve Anzak orduları Çanakkale boÄŸazı önlerinde görünmüÅŸlerdir.
Özellikle Anzak’ların durumu dikkate deÄŸer. O zamanki teknoloji ile bu askerler kim bilir ne kadar zaman ve parayla Türkiye’ye gelmiÅŸtir. DüÅŸman tarafında sürekli teknoloji önde gelmektedir. Bizim askerlerimiz de Kore gibi uzak diyarlara gitmiÅŸti bir zamanlar. O günleri bilenler ÅŸu anda ne düÅŸünürler acaba? Oraya giden askerlerimiz vatanlarına dönüÅŸlerinde ayaklarından botlarını, sırtlarından ABD’nin verdiÄŸi elbiseleri pek çıkarmaz ve tarlasına giderken bile onlarla giderlerdi. Her nedense Türkiye’de sürekli donanım eksikliÄŸi önde geliyordu. “Åžu çılgın Türkler” eserini okuyunuz, orada da askerlerimizin giyecek, yiyecek ve malzeme sıkıntıları korkunç derecededir. Hele Enver PaÅŸa komutasındaki askerlerimizin dondurucu soÄŸukta “Allahu Ekber” daÄŸlarında donup ölmeleri ne korkunç bir olaydır. Esir Rus askerleri soÄŸuktan donup ölmemiÅŸken cepheye sürülen askerlerimiz bir daha geri dönmemiÅŸtir. Elbette yiyecek ve malzeme sıkıntısı bunun cabasıdır. Çanakkale savaşı sırasındaki Türk ve düÅŸman askerlerini karşılaÅŸtırınız, sıkıntı hep aynıdır, onlar donanımlı, bizimkiler donanımsız.
Bugün Çanakkale içinde Fatih Mehmet Sultan zamanından kalan camiye bir müze yapılmıştır. Ä°ÅŸin tuhafı oraya savaÅŸtan kalan malzemeleri bulmakta yaÅŸanan sıkıntıdır. SavaÅŸ ve zaferin büyüklüÄŸü yanında oraya konulan malzeme çok azdır. TV’ye çekilen resimlerde elbette toplar görülüyor. Fakat bu toplar oradaki müzelerde görülmüyor.
Bugün 18 Mart ve Tv’de Sayın Bülent Arınç konuÅŸuyor. Gerçekten çok sıcak ve akıcı bir üslubu var. Bu üslup Mehmet Akif’in mısralarıyla birleÅŸince daha da samimi olmaktadır. Sizce eksik taraf ne olabilir? Biraz da eleÅŸtirel konuÅŸsalardı. Hangi alanda eleÅŸtirel?:
- Eski zamanlarla karşılaÅŸtırarak. Bir zamanlar Barbaros Hayrettin PaÅŸa seferden dönerken Ä°spanya’dan itibaren karşısına hiçbir düÅŸman çıkamıyordu.
- Çanakkale savaşı sırasında ise durum çok farklı olmuÅŸ. Zaferden hemen sonra ise Fransız, Ä°ngiliz ve Ä°talyan askerler Ä°stanbul’dadırlar.
- Aradan yıllar geçtikten sonra ülkemizin savunmasıyla görevli olanlar eÄŸitimsiz, endüstrisiz, tarımsız ve ulaÅŸtırmasız savunma olmayacağını düÅŸünmeleri gerekirken Ergenekon ve Balyozla uÄŸraÅŸmaktadır. Hâlbuki biz doÄŸru eÄŸitime ne kadar muhtacız; hem de belki en az Çanakkale zaferi kadar… Åžimdilerde MEB öÄŸrencileri Çanakkale’ye kadar taşıyor; ama acaba onlara zamanın deÄŸerini öÄŸretiyor mu? Dün Çanakkale’de kazanılan zafer bugün maddede en ileri teknoloji ile manada ise bunun nasıl olacağını ben söylemiyorum. Onlar bunu öÄŸretmenleri ile karşılıklı eleÅŸtirsinler. Çünkü madde ve mana birbirlerine denk deÄŸilse hiçbir alanda geliÅŸim saÄŸlanamaz. Kısacası Çanakkale aynı zamanda bizim için Mehmet Akif’in Safahat’ı demektir. Onun içinde milleti için düÅŸünen, sızlanan, Mısır çöllerinde vatan hasretinin acısıyla kavrulan bir abide ÅŸahıs vardır. “Kocakarıyla Ömer, Konya’dan Mestanlı Dayı Bülbül ve daha niceleri” her öÄŸrencimizin okuyacağı eserlerdir. Onun çocukları her acıyı tadarak ebediyete göçmüÅŸlerdir. Bizim eÄŸitim sistemimiz yüksek tahsil yanında mutlaka meslek öÄŸretimini vermeliydi. Onlardan biri maalesef yirmi lira için Çetin Altan’ın bürosuna gitmek zorunda kalmıştı. Senenin bir gününde Çanakkale Zaferi bizi sevindirir; fakat eÄŸitimin getireceÄŸi zaferlerle çok daha ÅŸumullü sevinçlere ulaşırız.
Çanakkale ve Ä°stanbul boÄŸazları yanında içinde bulunduÄŸumuz eÄŸitimsizlikten kurtulmak bizim kızılelmamızdır. Bunların üçü birbirinden ayrılamaz
TV’lerden duyduÄŸumuza göre ABD uzaya gönderdiÄŸi bir araçla herhangi bir gezegen üzerinde hayat olup olmadığını araÅŸtırmaktadır. Anlaşılan Türk gençliÄŸinin üzerine çok iÅŸ düÅŸmektedir. Osmanlı’nın ülkemize baÄŸladığı toprakların birer birer elimizden çıkışından ibret alamayışımız bize pahalıya mal olmasın. Öte yandan bu iÅŸe artık sadece toprak meselesi olarak da bakılamaz. Çünkü Avrupa birleÅŸirken bilim ve eÄŸitimin deÄŸeri daha da yükselmektedir.
BÄ°R ÇANAKKALE ANISI:
Bu yılın bir Cuma günü idi. Namaz vaktinde Kilitbahir’in üst taraftaki camisine gittik ve orada namaz kılınmadığını söylediler. Daha aÅŸağıdaki camide namazı kıldıktan sonra ailemizin yanına geldik. Orada lokanta olmadığı halde onları ellerindeki tabaklarda üzerine yoÄŸurt konulmuÅŸ pilav yerken gördük. Namaz kılmadığımız caminin önüne geldiÄŸimde orada yerel kıyafeti içinde bir hanımefendinin tencereleri yanında beklediÄŸini gördüm. O hemen bizim için de pilav vermeye baÅŸladı. Kendisine bu iÅŸin sebebinin ne olduÄŸunu sormak aklıma gelmedi. Fakat bu iÅŸin ÅŸimdi bir savaÅŸ hatırası olduÄŸunu düÅŸünüyorum. Muhtemeldir ki bu iÅŸ oraya gelen askerlerimize yemek dağıtımıyla baÅŸladı ve o ÅŸirin Kilitbahir’in güzel camisinde sürüp gitmektedir.
(*)Almanya E. EÄŸitim ateÅŸemiz
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |