ÇOKLUKLARLA ÖVÜNMEK M. Selami ÇEKMEGÄ°L, (Çoban Tefsiri’nden) Ä°nsanoÄŸlu aldatmayı tercih ediyor çok kez; hele de kendini aldatmayı. Elindekilerin -kalitesiyle deÄŸil de- kantitesiyle avunmayı hüner sanıyor... En çok yüz sene sonra yok olacağı; hiçbir varlığının kendisiyle olmayacağı gerçeÄŸini unutarak -o anda elinde olan- gölge gerçeklerin, adeta ebedi kendinde kalacağı varsayımıyla övünmeyi ve oyalanmayı ne kadar da seviyor.. Hele de yalan yanlış bir bilgi birikimi ve de hava atacağı doÄŸruyu yansıtmayan bir orjinalitesi varsa… Tıpkı, kaliteli düÅŸünce eÄŸitimi bile veremeyen okul ve öÄŸretmen sayılarının bolluÄŸu; ya da, bir avukat uslubuyla -korumasız bir gariban dışında onda bir tahsilatını bile yapamadığı- icra takiplerinin
çokluÄŸuyla övünmek gibi... Hatta kendini unutan insanoÄŸlu çok kez -o andaki (kalıcı da olabilecek) düÅŸünsel sefaletini bile unutur da- geçmiÅŸinin, geçmiÅŸtekilerinin ihtiÅŸamı ile avunmayı -bir uyuÅŸturucu iptilası gibi- teselli aracı haline getirir. Halbu ki, gerçeÄŸe yönelse gölge varlıklarla oyalanmaz; asıl hedefe doÄŸru yol alır, mesafe kat eder…
Allah’ın bir sınav sorusu olarak kendine sunduÄŸu güç vasıtalarını, diyelim özel Helikopteri’ni ailesinin saadetine katkıya, yakınlarının önemli ihtiyaçlarının kolaylaÅŸtırılmasına, hayırlı iÅŸlerin estetik biçimde yürütülmesine tahsis edecek yerde, mesela, bar ve pavyonlarda sefalet tellallarına caka satmaya, zavallı düÅŸmüÅŸleri aldatmaya tahsis eder de o tip imkanlarının çokluÄŸuyla habire övünüp durur.
Hatta öyleleri de vardır ki, eÅŸinin ve çocuÄŸunun -görevi olduÄŸu halde örneÄŸin- zaruri süt ihtiyacını gidermek imkanından bile mahrum haldeyken, ailesinin bu mübrem ihtiyacını ihmal eder de, ölmüÅŸ atasına mermer mezar yaptırma telaşına düÅŸer. Bu tiplerin oluÅŸturduÄŸu toplumlar bir de -medeniyet yarışında yaya kalmış olmasına raÄŸmen- mesela bilimsel araÅŸtırmaya tahsis etmesi gereken imkanlarını -geri kalmış ve aç ülkelerinde- devasa Buda heykelleri yapmaya, onu muhafaza ve parlatma hevesine düÅŸerler.. BengaldeÅŸ gibi, güzel insanların dar imkanlarla yaÅŸadığı bir toplumda hastane veya bakımevi gibi gerçek ihtiyaç alanlarına yatırılması gereken meblaÄŸları -toplumun geleceÄŸini riske eden borçlanmalarla, geçmiÅŸ kahramanlarına Irak'taki gibi altın kubbeli türbeler yapımına- diyelim, zengin ABD’nin geçmiÅŸ baÅŸkanlarından George Washington’a yapılmış olan gibi anıtsal lüks mezarlara- tahsis ederler... O da yetmez, periyoduk aralıklarla bu yanlışlarıyla, ve de böylesi geçmiÅŸ yiÄŸitlerinin çokluklarıyla, hava-i fiÅŸekler için çokça para harcanan törenlerde habire övünüp dururlar.
Ama insanlar o törenlerden, o seremonilerden sonra eve döndüklerinde –tabii, duygu körelmesine tam düÅŸmemiÅŸlerse- gerçekle yüzleÅŸebilir ve de aÄŸlayan çocuÄŸunun ıstırabının farkına varabilirler. Bu fark ediÅŸ onları bundan sonra doÄŸruya yönlendirebilse o bile, önemli bir kazanım olur. Ne var ki çokları kendilerinden gafil, evde aÄŸlayan çocuÄŸunun ıstırabının farkına varmaz da yarın nerede, kime, hangi çokluÄŸuyla övünebileceÄŸinin devamlı hayalini kurar…
Elhasıl, iÅŸte bu “Çoklukla övünme-Tekasür” hali, içtimai bir hastalık, insanın maddeye karşı alçalışının vahim bir görüntüsüdür.
Bu illete uÄŸrayan geçmiÅŸ Mekke zavallıları da, paralarının, nüfuzlarının, sayılarının çokluÄŸuyla övünürler, habire mezarlarını sayar, mezarlarının çokluÄŸunu bile bir üstünlük alameti olarak anlatırlarmış biri birlerine ve de Mekke’ye gelen yabancılara…
Allah, son peygamberimizin ilk muhatabı iÅŸte bu Mekke toplumuna –ve tabi o toplumun ÅŸahsında niteliÄŸi aynı tüm toplum ve insanlara- bu kabil boÅŸ ve fani ÅŸeylerle oyalanıp eÄŸlenmenin ve de gururlanmanın akıl sahibi kimselere yakışmayacağını ve o yanlışlara batan insan ve toplumların ne büyük bir gafletin içinde yüzdüklerini, bir gün ister istemez anlayacaklarını ihtar ediyor ve diyor ki mana olarak: “Çokluklarınızla övündünüz, giderek kabirlerinizin çokluÄŸuyla bile… Ama öyle deÄŸil; hiç öyle deÄŸil… Göreceksiniz… öyle olmadığını apaçık göreceksiniz… Cehennemi de mutlaka göreceksiniz; yakinen göreceksiniz… Ve o gün verilen nimetlerden sorgulanacaksınız…”
Benim anladığım bu ayetlerden: Allah -karşılıklı rekabet duygusu içinde- dünyalıklarımızla -ve de geçmiÅŸimizle- övünmenin bizi gerçek hedefimizden saptıracağı konusunda -mezara girmeden önce de fark etmemiz için- önemle uyarıyor… Mezara gidince anlarsınız diye ön haberle de fark ettiriyor… Uyarıyor, düÅŸündürüyor, hatırlatıyor… Dünyada bırakıp gideceÄŸimiz varlıklarımız ve de bizden öncekilerin varlıkları ve yaptıklarının çokluklarıyla avunmamamız ve de bu gerçeklik içinde düÅŸünüp doÄŸru iÅŸ yapmamız konusunda bizi aydınlatıyor.
Elbette ki bu, geçmiÅŸimize nankörlük etmemizi ve de ellerimizdeki gerçek güzellikler için ÅŸükretmememizi telkin etmiyor…
Elbette ki Allah doÄŸru söyledi… ______ Bkz.: K.: 102/ 1-8
|
Yazar cihanfer nacar açık 2010-02-09 18:01:33 Çoban Tefsiri müellifinin “Çokluklarla Övünmek” baÅŸlığını taşıyan bu yazısı, Sekülarizmin (dünyacılığın) batağına batmış olan kiÅŸi ve toplumlara güzel bir cevaptır. Ancak yazıda geçen “Gölge gerçekler” kavramı, Ä°slam’ın tevhid ve varlık tefekkürünün bir ürünü deÄŸildir. Burada, “gölge” ile “gerçek” sözcüklerinin yanyana getirilmesi tutarsızlığı bir yana, bu tanım, tasavvuftaki varlık felsefesinin bir yakıştırılmasıdır. Halbuki, yalın ve berrak fıtratını yabancı tesirlerden koruyabilmiÅŸ olan Çoban Tefsiri müellifine yakışan ifade “Sonlu varlıklar” ifadesiydi. Çünkü bu tanım, tarih içinde tekamül etmiÅŸ olan Ä°slam Kelâmı’ndaki “varlıklar” kavramı ile ilgilidir. | RE.Çoklukla öğünmek Yazar girisim açık 2010-02-10 11:01:21 Çoklukla öğünmenin tersi, azlıkla kifayet etmektir. Çoklukla öğünmeyip tersini kabul etmek pek mantıklı durmuyor. O halde ifade edilmek istenen ÅŸey farklı olmalı… Ä°nsanın ölümlü olması, dünyayı boÅŸ vermesini gerektirmez. Eve aldığımız bir eÅŸyanın da ömrü kısadır fakat bu düşünce; aldığımız eÅŸya kalitesiz olabilir anlamına gelmez. Bu, daha çok yaptığımız çabalara karşılık alamadığımız durumlarda hayıflanmak yerine teselli bulmak içindir. O halde hayat bizim beklentilerimizi karşılamadığında bu ÅŸekilde teselli bulabiliriz. Fakat ‘Dünya geçici’ boÅŸ vermeci ÅŸekilde davranamayız. Benim kanaatim ayet; her ne yaparsak yapalım dünyada iÅŸlerin kontrolünün Allah’ın elinde olduÄŸunu unutmamamız içindir. Bazen hayat o kadar mekanik görünür ki her ÅŸeyin sebep-sonuç iliÅŸkisi içinde gerçekleÅŸtiÄŸini düşünürüz. Mesela çalıştığımızdan dolayı bize para geldiÄŸini, kazandığımızı; yeteneklerimizden dolayı elimizdekileri elde ettiÄŸimizi zannedebiliriz. Bütün bunların aslında Allahın bizlere lütfu olduÄŸunu neredeyse hatırlamayız. Ta ki bunların ne kadar önemsiz olduÄŸunu gösterir bir felaket başımıza gelene kadar… Allah bu felaket gelmeden de bunu anlayabilelim diye bizleri düşünmeye davet ediyor. Raci D.
| Yazar bilal sürgeç açık 2010-02-10 11:44:36 Selami Abi sosyal hayattan müthiÅŸ sonuçlar çıkarır.Burada "ÅŸu satırlar çok vurucu "Ä°nsanoÄŸlu aldatmayı tercih ediyor çok kez; hele de kendini aldatmayı. Elindekilerin -kalitesiyle deÄŸil de- kantitesiyle avunmayı hüner sanıyor... En çok yüz sene sonra yok olacağı; hiçbir varlığının kendisiyle olmayacağı gerçeÄŸini unutarak -o anda elinde olan- gölge gerçeklerin, adeta ebedi kendinde kalacağı varsayımıyla övünmeyi ve oyalanmayı ne kadar da seviyor.." Bu yazı tarihi misaller içerentoplumsal bir tenkit yazısıdır. | TeÅŸekkür... Yazar Selami Çekmegil açık 2010-02-10 21:36:59 Tüm deÄŸerli eleÅŸtiri ve taktirlere teÅŸekkürler... Ancak, bir ÅŸeyi veren Allah'a şükretmekle (veya o nimete yol açana teÅŸekkürle) onu verenden gaflet içinde soyut onunla öğünmek farklı iki yaklaşımdır. Raci bey kardeÅŸim yazının: "...Elbette ki bu, geçmiÅŸimize nankörlük etmemizi ve de ellerimizdeki gerçek güzellikler için şükretmememizi telkin etmiyor…" ÅŸeklindeki bitiÅŸ cümlesini atlamış gibi. DiÄŸer eklemeleri elbetteki düşündürücü. M. Selami ÇEKMEGÄ°L
| Uzun zamandır sema etmedim!!! Yazar semazen açık 2010-02-11 01:51:50 "Çoklukla öğünmenin tersi, azlıkla kifayet etmektir." (2. Yorumdan) Oysaki çoklukla öğünmenin tersi çoklukla mütevazi olmaktır. Kaldı ki azlıkla kifayet etmek de bir muvaffakiyet deÄŸil midir? | Re:Cevap Yazar girisim açık 2010-02-11 21:06:34 Semazen’in yorum ÅŸeklini kabul ediyorum. EleÅŸtirimde anlatmak istediÄŸim ÅŸey buydu. Bu noktaya vurgu yapılmadığında sanki ‘azlık’ tercih ediliyormuÅŸ gibi anlaşılabilir. Özellikle dünyanın geçici olduÄŸu vurgusuyla birlikte kullanıldığında… Ayette öğünmenin kendisi ya da çokluk deÄŸil; her ikisi birden yani çoklukla öğünmenin yersizliÄŸi anlatılıyor. Yoksa kendi başına ele alındığında çokluk azlıktan, öğünmek de yerinmekten evladır. Ä°ki birden büyüktür. Fakat rakamlara bakılarak her zaman bu deÄŸerlendirmeyi yapmak doÄŸru olmaz. Günümüz eÄŸitim sistemi çocuk beyinlere adeta bunu kazıyarak öğretiyor. Bazen de ÅŸimdi gurur duyduÄŸumuz ÅŸeyler tam tersi sonuçlara yol açabilir. Refah içinde yüzen toplumların köpek beslemeyi çocuk bakmaya tercih etmeleri gibi. Kendi geleceklerini yok ettiklerini yeni fark ettiler. Ayet bir davranışı eleÅŸtirmekten çok, sosyolojik bir gerçekliÄŸi gözler önüne seriyor gibi… Bilimsel bir sonuç, evrensel bir yasa çıkartırsak bu ayetten, önümüzde bir engel yok demek istemiÅŸtim… Saygılarımla Raci D.
| Ölçülü Olmak Yazar suphi açık 2010-02-12 10:11:58 Başarılı ve mütevazi olmak insana şahsiyetli bir hayat sunar.Yazarın düşünceleri kalite arz etmekte olup devamını bekler muaffakiyetler dilerim | Sn. Semazen burası Konya değil Yazar kubha açık 2010-02-24 00:05:12 Seyircin de Süleyman Demirel değil!!! |
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |