27-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Güncel Yazılar arrow Işık Tutan Bürokrasi Hatıraları, "Tilki Tuzağı"
Işık Tutan Bürokrasi Hatıraları, "Tilki Tuzağı" PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 23
KötüÇok iyi 
Yazar Eyüp BEYHAN   
22-12-2009

Işık Tutan Bürokrasi Hatıraları, “Tilki Tuzağı”nda

                                                                      Eyüp BEYHAN
TÄ°MAÅž: “Çürüme istidadı gösteren cemiyetlerde suçluların pis kokusuna halk alışmışsa... Suç iÅŸlemekten utanmayan insanların sayısı artmışsa... Adalet ölçüleri bir yana bırakılıp, keyfi, çıkarcı olanlar ayakta kalabilmiÅŸse, elbette o toplum en büyük felaketlerin davetçisi durumundadır. Ä°slami düÅŸünceye göre bir toplum, küfürle hayatını devam ettirebilirken, zulümle asla! bunun için bir kısım rejimler, ideolojiler ve sistemler yıkılırken, diÄŸerleri sıraya girmiÅŸtir. iÅŸte, yıkılmamak, ayakta kalmak, felaketlere davetiye çıkarmamak için bu kitap kaleme alınmıştır. Bir nalın bir atı kurtarması gibi...” (“Tilki Tuzağı” Arka kapak)
         
          Uzun yıllar devlet kurumlarında görev yapmış olan Selami Çekmegil, devlet yapımıza ışık tutan bürokrasi hatıralarını “Tilki Tuzağı”nda toplamış. “Tilki Tuzağı” sadece Türkiye'deki bürokratik hatalara deÄŸinmekle kalmıyor, ayrıca yurtdışından örnek olayları alarak okuyucuya karşılaÅŸtırma imkânı da sunuyor.
         DeÄŸerli yazar Selami Çekmegil’in, kitabını büyük bir keyifle okudum. Öncelikle kendi nefsime çok faydalandım, bürokrasiyi yakından tanıma fırsatı buldum.
         Selami AÄŸabeyin, kendisi bir hukukçu olmasına raÄŸmen, yargıyla çatışma halinde olduÄŸu, yıldızının barışmadığı izlenimi bende oluÅŸtu. Bu haksızlığa karşı dik duruÅŸ sergilemesi  o konudaki anlayışından kaynaklanmış olabilir.
         Hatıralarından, Selami aÄŸabeyin sık sık kurum deÄŸiÅŸtirdiÄŸi görülüyor. Bu kurum deÄŸiÅŸikliklerinde bir kurumda uzun süre çalışmama gibi bir ilkesinin olması etkili olmuÅŸ olabilir, ancak ben de bıraktığı izlenim kurumdaki bürokratik yapılarla kavga etmesinden dolayı hoÅŸnutsuzluk oluÅŸup ayrıldığı yönünde. Bakan dahil üst düzeydeki amirlerine eyvallah etmediÄŸi için sıkıntı oluÅŸtuÄŸu, bu sıkıntının yer deÄŸiÅŸikliÄŸi ile sonuçlandığı da akla gelebiliyor.
        Öte yandan Selami aÄŸabeyin çok geniÅŸ bir çevresi ve dostu olduÄŸunu da  kitaptan anlıyoruz. Ancak, ikinci derece bir bürokratken birinci dereceye geçmek için torpil ararken üçüncü dereceye düÅŸmesine de doÄŸrusu çok ÅŸaşırdım. Neyse iki ayda hemen düzeltilerek yanlışlığın giderilmiÅŸ olduÄŸu bu kısa ÅŸaÅŸkınlığımı hemen gidermiÅŸ oluyor… 
        Kitapta gördüÄŸüm en büyük eksiklik yazarın kendisini gereÄŸinden fazla ön plana çıkarmış olmasıdır. Bu belki kitabın bir hatırat kitabı olmasından kaynaklanıyor. Ülkeye katkısı olan dönemin baÅŸka bürokratlarını da ön plana çıkarsaydı sanırım kitap çok daha etkili olabilirdi ve ses getirebilirdi. 
        Bu küçük eleÅŸtiriyle birlikte ÅŸahsi görüÅŸüm, bürokraside hizmet verecek yeni bürokratlar ve sistemin doÄŸru iÅŸlemesi noktasında samimi olan siyasetçilerin mutlaka bu kitabı okumasında fayda gördüÄŸümdür. 
        Sivil toplum kuruluÅŸlarının da bu kitabı okumasında sayısız fayda var,  çünkü bir çok iÅŸçi ve memur konfederasyonu devletin önemli kurullarında görev yapıyor, bu görevlerini yaparken bu kitabın yol gösterici bir misyonunun olacağına inanıyorum..
        TimaÅŸ yayınları arasında çıkan, Yazar Selami Çekmegil’e ait olan “Tilki Tuzağı” kitabının özetiyle sizleri baÅŸ baÅŸa bırakıyorum…
        Saygılarımla…

Diyor ki Selami Çekmegil “Tilki Tuzağı” kitabında özetle:

a) Devletin Toplumda Bıraktığı Genel Görüntü
—Memleketimizin yetiÅŸtirdiÄŸi, temiz insan hüviyetini bozmamış ÅŸairimiz Yavuz Bülent BAKÄ°LER bir ÅŸiirinde toplumumuzda yaygın iki duyguyu ÅŸöyle dile getiriyor. Åžiirin bir yerinde, bir siyasi dönemi tasvir için:
“SavaÅŸta çiÄŸnetmedim hilali düÅŸmanlara
Barışta düÅŸütü üstüme gölge-gölge haç”
DiÄŸer bir yerinde de:
“Devlet denince hep vergi geldi aklıma,
Jandarma denince kırbaç”
diyor.
Gerçekten de öyle… Bizde yanlış politika uygulayan siyasi kadrolar ve bürokratlar geçmiÅŸte devlet adına hep bu imajı bırakmışlar toplumda… Yılda beÅŸ-on kez sökülüp yapılan kaldırımlar ve caddelerle, resmi ideolojinin telkini için prototip insan yetiÅŸtirmek üzere sistemleÅŸtirilmiÅŸ mekteplerimizi bir kenara iterseniz, devleti, vatandaÅŸ karşısında vergi toplama ve çok kez çaresizlikten yanlış bir iÅŸ yapmış, yaptığı düÅŸünülmüÅŸ veya yapması melhuz bireyleri itip kakmak, hakaret ve aÅŸağılamak ve hatta anlatılanlar doÄŸruysa dayak ve iÅŸkence yapmak yönüyle hissettirmiÅŸ topluma.
—Bu gün ulaÅŸmayı bir mazhariyet ve resmi politik hedef olarak sundukları batılılaÅŸmak ve çaÄŸdaÅŸlaÅŸmak(muasırlaÅŸmak) diye adlandırdıkları uygarlıkların yaÅŸandığı Batı devletlerinde, örneÄŸin Ä°ngiltere’de, devlet vatandaşın hizmetinde bir kurum olarak çalışır. En üst kamu görevlisinin en sade vatandaÅŸa yazdığı yazıda ve dilekçesine verdiÄŸi cevapta, sadık hizmetkârınız (your obedient servant) diye imza attığı bir dünyada, devletten maaÅŸ alan en basit bir görevlinin, kendini devletten para alamayan toplum bireylerinin hükümdarı gibi gördüÄŸü ve tahakküm ettiÄŸi, azarlamaktan çekinmediÄŸi ülkemizde bu hedefe ulaÅŸmanın bile ilk ÅŸartının insan olmak ve hele vatandaşına, kardeÅŸine insanca ve insafla davranmak olduÄŸunun görülememesi ne hazin bir çeliÅŸkidir. (S12,13)
b) 27 Mayıs İhtilali, Babamın Esareti ve Etkileri
—1960 yılının 27 Mayıs’ında ihtilali duyunca babam, -Demokrat parti yönetim tarzını beÄŸenmediÄŸi için olsa gerek- sanki biraz sevinmiÅŸti. Ama sanırım buruk bir sevinmeydi bu. Dört gün sonra güvenlik mülahazası diyerek içeri aldılar. Bir süre sonra da doÄŸuda bütün içeri alınanlar gibi Sivas’a kampa yolladılar. Burada 5 ay kaldı. Babam elinin emeÄŸi ile çalışan, rızkını bilek zoruyla kazanan biriydi. Ä°çeri alınınca çalışamadığından bonolar protesto olmaya, alacaklılar endiÅŸelenmeye baÅŸladılar…
—Ben bu durumu, tabii babamın tasvibiyle, ihtilalin kuvvetli albayı Alpaslan TÜRKEÅž’e mektupla illettim. Babamı 1942–44 yıllarında askerden ve eserleri ile tanıdığını belirterek, bu, nedeni belirsiz tutuklamayı ona duyurdum. SaÄŸ olsun bir karşılık verdi. Ä°htilallerde bu kabil yanlışlıkların olabildiÄŸini, yakında durumun açıklığa kavuÅŸabileceÄŸini, babama kavuÅŸacağımızı, üzülmemizi öÄŸütlüyordu.
- Bir gün kimse olmadığı için dükkânda ben bekliyordum. Polis ve jandarmalar hışımla dükkâna daldılar, sağı solu aramaya baÅŸladılar. Aniden birisi, iki gün önce masanın üstüne bıraktığım bu telgrafı gördü ve ÅŸefine götürdü. Hemen durdular, bir ÅŸeyler konuÅŸtular ve daha sonra da çekip gittiler. Anlaşılan albayın telgrafı daha fazla taÅŸkınlık yapmalarına engel olmuÅŸtu.
—Zaten geri kalmış toplumlarda hep böyledir. Kaba saba davranan görevli-yetkililer arkanızda bir kuvvet vehmederlerse medenileÅŸiverirler, insanca davranırlar. Allah herhalde acımış, bu kaba insanlar 18 yaşındaki bir delikanlıyı daha çok üzmesinler diye Alpaslan TÜRKEÅž’in telgrafını göstermiÅŸti onlara.
—Cemal gürselin Malatya’ya  geleceÄŸini söylediler. Belki görme imkânım olur diye en iyi elbisemi giydim… Tam benim önümü biraz geçmiÅŸti ki, gençliÄŸin verdiÄŸi ani cesaretle atıldım ve kulundan tuttum. Cemal paÅŸa belki bir dakika durakladı. Bana ne istediÄŸimi sordu. Derdimi söyledim: Babamı sebepsiz içeri aldılar, hala da tutuyorlar, dedim. Kadife elle yaptığınız ihtilalin haklılık ölçüsünü yok etmelerine izin vermeyin sayın paÅŸam, dedim; suçu neyse bilelim, dedim. Bana, babamın ne iÅŸ yaptığını sordu. Terzidir, dedim. Öyleyse niye içeri almışlar, dedi. Bilmiyorum muhterem paÅŸam, bilsem öyle söylerdim, dedim. Yaverine emretti, not aldırdı: ilgilenilsin, dedi, bana bilgi verileceÄŸini ifade etti… PaÅŸa bana bilgi göndermedi, ama iki ay sonra babamı salıverdiler. Kendisine iki ÅŸey sormuÅŸlar. Bir: parti nüfuzunu kullanarak aşırı kredi alıp almadığını, bir de nurcu olup olmadığını. (S,14–17)
c) Bürokrasiyi aÅŸmada deliliÄŸin faydası
…Kaldırımda gezerken, memleketimden Deli Nusret diye ÅŸöhret yapmış, müzmin bir Halk Partiliye rastladım. HemÅŸeri olarak bana selam verip hal hatır sordu. Nasıl olayım dedim. “Günlerdir iÅŸ arıyorum bulamıyorum, sizin gibi hemÅŸeriler olduktan sonra” diye sitem ettim. Nasıl bir iÅŸ istediÄŸimi sordu. ÖÄŸretmen vekilliÄŸi olur dedim. Benim kulumdan tuttu, doÄŸru Ankara Milli EÄŸitim Müdürü’nün yanına götürdü… Nusret bey, müdür beyin odasına oturdu, beni, bir yere öÄŸretmen vekili olarak tayin etmeden odadan ayrılmayacağını söyledi. Hemen orada ve o gün tayinim çıktı.
—Bürokrasinin bazı bıktırıcı iÅŸlemlerini aÅŸarak kısa sürede iÅŸ çıkartmanın yollarından birinin de delilik ve delice tavırlar olduÄŸunu böylece bu tayinle anlamış oldum.
(S,18–19)
d) Memurun Genelde Yaklaşımı Ve Halka Bakışı
—Bir gün, okul tatilde iken babam dışarıda ve ben de dükkânda bulunduÄŸum bir anda, içeriye bir veya iki sigorta müfettiÅŸi geldi. Beni iÅŸçi yazdı. Dükkânda bir memur arkadaÅŸ kendi pantolonunu ütülüyordu. Onu ve baÅŸka iki kiÅŸiyi daha iÅŸçi yazdı. Bizim bütün izahlarımıza aldırmadan, kaba tavırlarla ceza tehditleri yaÄŸdırarak gitti. Dükkân sahibinin gidip kendisini görmesini söyledi. Babam geldi, anlattık. O zaman Mehmet Turgut sanayi bakanı idi. babamın eski tanışıklığı varmış. Ona bir telgraf çekerek “Gestapo ÅŸefi-zaptiye ruhlu” sigorta müfettiÅŸlerini ÅŸikâyet etti. Ankara’dan müfettiÅŸler geldi. Ä°ncelediler, bereket versin babam derdini anlata bildi.
—Ama herkes böyle derdini anlatamaz ki. Bizde devlet yetkisini elinde tutanlar çok kere aÅŸağı gördüÄŸü esnaf hakkında doÄŸru iÅŸlem yapma endiÅŸesi duymazlar. Ben aklıma yattığı gibi yapayım da o gitsin bir yanlış varsa düzeltsin diye düÅŸünürler. Vicdanları elverip de düÅŸünmezler ki onun, yanlış düzeltmek için attığı her adım, ondan çalınıp boÅŸa akıtılmış bir enerjidir. Onun gasp edilen vakti, iÅŸi, ailesi, ülkesi ve kendisi için gerekli bir altın deÄŸerindedir. Bizde görevliler maalesef üretim ve geçim peÅŸindeki kiÅŸilerin vakitlerini de kendilerininki gibi deÄŸersiz, iÅŸlerini de verimsiz ve sonuçsuz sanırlar. (S,22–23)
e) Yasa BolluÄŸu ve Sonuçları
—Bunlara yön veren idari yasalar da çok kere masa başında hazırlanmış, oradan buradan derleme, ülke gerçeklerine ters düzenlemeler olduÄŸu için, bu dejenere tavrı destekler; teÅŸvik eder. Kendini, kamu otoritesini elinde tutan kral sanan bürokrat, çok kere destek ve kalkanını bu yasalarda bulur.
—BeÅŸ milyon iÅŸsizine, heykel dikmekten, kokteyl ve ziyafetlerden tasarruf ederek fabrika açmayan bir ülkenin geliÅŸmemiÅŸ yöneticileri de, bu güne kadar ha bire yasa çıkararak normal vatandaşın teÅŸebbüs imkânını baltalamış ve onun önüne iÅŸ yapmasını engelleyen büyük barikatlar kurmuÅŸtur. Oysa düÅŸünülse, Taci Tus’un dediÄŸi gibi, “devlet bozuldukça kanunlar artar” Lao Tse’nin dediÄŸi gibi, “ne kadar çok kanun varsa o kadar çok hırsız vardır”. Bu yasaların çoÄŸalmasının bu iki sonucu ortaya getirdiÄŸini hangi siyasetçi ne zaman terennüm edebilecektir… EÄŸer ülkenin kalkınmasını istiyorsak orta hali vatandaşın üzerine bir kâbus gibi çökmüÅŸ formalite, mali yük ve bürokratik kırtasiyeciliÄŸi yok etmeliyiz. (S,23–24)
f)Bir memur tipi
Ä°lk bürokratlığına UlaÅŸtırma Bakanlığı hukuk müÅŸaviri olarak resmen baÅŸlıyor, Selami Çekmegil. Bir iÅŸin olmasını engelleyen, destek olmak yerine köstek olan, iÅŸi zorlaÅŸtıran tipik bir memurun tipini ÅŸöyle anlatıyor:
— …Personele bakan bir yardımcısı vardı ki sormayın. Adam ilkokul mezunu olup senelerce tırmanarak gelmiÅŸ biriydi. Yüzü gibi ruhu da kara, insanlara bir iyilik olursa dünyası yıkılan bir tipti. Hele tahsillilere ayrı bir bakışı vardı. En büyük zevki birinin (kendine bulaÅŸmadan) bir iÅŸini engellemekti. Tahmin ederim bu zevki çok tatmıştır. Bir gün Dr. Sadettin Bey birinin memuriyete tayinini hazırlamasını istemiÅŸ. Adamı incelerken bakmış bu zat daha evvel memuriyetten ihraç cezası almış. Bunu görünce zevkten dört köÅŸe, derhal kaleme sarılıp makama arz diye baÅŸlamış döktürmeye. Kanaatini çok saÄŸlam his ettiÄŸi için de ÅŸifahen bilgi vermek yerine yazılı yolu seçmiÅŸ; hem de tarih ve sayı vererek. DemiÅŸ ki “…daha evvel falan gün filan sayılı disiplin kurulu kararıyla kesin olarak memuriyetten ihraç cezası aldığı için tayini mümkün deÄŸildir! Arz ederim.” Sayın bakan (iÅŸaret edeyim ki aklıselim sahibidir.) kırmızı kalemi almış, bu notun altına bir not düÅŸmüÅŸ. Åžöyle: “öbür memurlar zemzemle mi yunmuÅŸ, alınacak!...” bu ihtarı görünce bizim iyilik meleÄŸinde(!) ÅŸafak atmış. ..iÅŸin olmaz diye yol verdiÄŸi bu zavallının adresini de bilmediÄŸinden, resmi arabayla orası senin burası benim baÅŸlamış aramaya. Sonuçta bulmuÅŸ almış getirmiÅŸ Bakanlığa… BulmuÅŸ(!) bir çıkış yolunu, tayini yapmış. Bakana arz etmiÅŸ ve kurtulmuÅŸ beladan(!) meÄŸerse cezası zaten kaldırılmış imiÅŸ.
—Bizim eski ve geleneksel bürokratların çoÄŸu böyledir iÅŸte bu hadise iyi resimlendirir onları.(S,26–27)…
—Bana göre Türkiye’deki gençlik hareketleri, resmi ideolojinin tatmin etmediÄŸi, boÅŸ bıraktığı ruhların, kendini tatmin için, yeni bir dünya görüÅŸü arayışı içinde olduÄŸunu sezen Batılı entelijensianın, yine kendi ürünü ve o tarihlerde henüz iflası deklere edilmemiÅŸ olan markisizimi ileri sürerek bu arayışın önünü suni bir ÅŸekilde kesmesinin bir sonucuydu. Bence Marksist görüÅŸ ve savunucularının kendilerini her kademede destekleyen ve yıkımdan kurtaran batı aleyhtarlığı tavırlarında, bir sahtelik ve tutarsızlık vardır. (S,30–31)
g)Bürokraside ilk dersi
Hukuk müÅŸavirliÄŸine baÅŸladım. Beni 4. Hukuk MüÅŸaviri diye atadılar. 3. Hukuk MüÅŸaviri bir bayanın yanına oturttular. Gerçekten iyi niyetli hatırasını unutmayacağım bir mesai arkadaşım oldu, O. Adı erkeksi idi ama kendisi öyle deÄŸildi. Hikmet hanımdı. ÇocuÄŸu yoktu. Bana ilk bürokrasi nasihati ÅŸu oldu:
—Bak seni ve tipini sevdim. Ä°yi bir çocuÄŸa benziyorsun. Åžu söylediklerimi iyi dinle baÅŸarılı olursun, dedi ve ekledi: “sakın ha çok çalışıp, iÅŸ bitirip göze gireceÄŸim, terfi edeceÄŸim diye bekleme; ne kadar çok iÅŸ yaparsan o kadar çok hatan olur, en azından eleÅŸtirilirsin. Çok iÅŸ yapmazsan hatan da olmaz. Sana gelen iÅŸleri bir baÅŸkasına pas etmeyi öÄŸren, baÅŸarırsın. Ä°kinci tavsiyem: ÅŸu büyükler kervanına katıl, ne yap yap katıl. O zaman sana her ÅŸey kendiliÄŸinde gelir; sen lütfen kabul edersin. Aksi takdirde hakkını almak için iÅŸinden çok, o iÅŸle uÄŸraşırsın ama alacağın da ÅŸüphelidir” dedi. Ä°lk bürokratik dersimi böylece aldım. (S,39–40)
i) Bakanı’nın garip isteÄŸi ve yetkimin alınması
— Gümrük Bakanlığında 2. derece Hukuk MüÅŸavirliÄŸinden 1. derece hukuk müÅŸavirliÄŸi kadrosuna atanmasına engel olan dönemin Bakanıyla arasındaki geçen diyalogundan;
—Kadromu vermeyen Mataracı bir gün telefon etti. Bana önemli bir dosya havale ettiÄŸini, çabuk çıkarmamı istedi. Ben de: henüz geldi, inceleyeyim en kısa sürede gönderirim, dedim. Selami Bey ben inceledim. Gayet normal hemen hallediver, dedi. Bürokrasi hayatımda en yalın Bakan istediÄŸi de bu oldu. Sayın Bakanım iÅŸi ben yapacaksam benim de incelemem gerekir. Beni devreye sokmaya mecbur deÄŸilsiniz, isterseniz genel müdürünüze emir vererek yapabilirsiniz dedim. Olmaz senden istiyorum, dedi. Ä°ncelenmesi birkaç gün sürer, dedim. Telefonu çat kapattı.
— Ertesi gün veya iki gün sonra bir baktım bir onay. MüsteÅŸarın veya yardımcısının teklifiyle sayın bakan, Hukuk MüÅŸavirinin imza yetkisini müsteÅŸar ve yardımcılarına veriyor. Åžaşırdım kaldım… Olur dedim, mesele yapmadım. Ama gelen bütün yazıları muavinlerime hazırlattım, imza için arabayla müsteÅŸara yolmaya baÅŸladım. Davalar, müzakereler, tekitler, mütalaa istekleri, hepsini. Diyelim hukuk müÅŸavirinden mütalaa istiyorlar cevabını da müsteÅŸar kendisi veriyor, ÅŸeklen. Durumun tuhaflığını ve iÅŸin cesametini gördüler sanırım. MüsteÅŸar ve muavinleri ÅŸifahen, telefonla yazıları benim imzalamamı rica etmeye, yetki verdiklerini söylemeye baÅŸladılar.
Olur mu? Dedim. “Bakanın aldığı yetkiyi Bakan iade eder, yazılı alınan yetki yazıyla verilir” dedim. “Yapamam” dedim.
Sekiz gün sonra baktım bir mucip daha “sıhhi izinden dönmüÅŸ olmakla bundan böyle Hukuk müÅŸavirliÄŸine ait tüm yazılar hukuk müÅŸaviri Av. Selami Çekmegil tarafından imzalanacaktır” diye. Bu yazımı alınca sadece Bakanın takip ettiÄŸi o dosyanın hukuki gereÄŸini yaptım. (S,52,54)
j) SSK Avukatlığım
… Uzun sayılacak bir süre sonra SSK Ankara hukuk iÅŸleri müdürlüÄŸü’ne 3.derece avukat olarak tayinim çıktı. Ben 1.derece kadroya yükselmeyi beklerken bir derece daha kadromun düÅŸmüÅŸ olmasından pek hoÅŸlanmadım. Ama ne var ki artık dönüÅŸü olmayan bir noktada da idim.
—Mamafih, yan ödemelerimle falan burada daha fazla para elime geçiyordu. Ancak paradan ziyade prestije önem veren Malatyalı mizacımla, iç âlemim de oldukça rahatsızlık duydum. Yedi kiÅŸilik bir odada bana da bir masa verdiler. Ama ne var ki muktezayı kendi tayin eden amir mevkiinde bir hukuk müÅŸavirliÄŸinden, bir müdür ve iki müdür yardacısının yönetimine tabi avukatlık görevine atanmış olmak, nispeten güderken daha çok güdülen mevkie oturmak endiÅŸesi oldukça beni sıktı. Ruhi bunalıma bile girdim diyebilirim. Bir ikindi vakti görev yerinde ayrılarak hemen yakında bir mescide gidip namazı kılıp ardında Allaha yakındığımı: “Ya Rabbi ben ne yanlış yaptım ki beni böyle bir konfordan böyle bir noktaya düÅŸürdün? Bana yeni bir ufuk aç” diye dua ettiÄŸimi hatırlıyorum. (S,54–55)
k) SSK Yönetim  Kuruluna Tayin
Bu minval üzere Avukatlığımı çaresiz sürdürürken, bir gün Bakanlıktan bir telefon geldi. Beni müsteÅŸar muavini Saim Kurt Bey aradı. Benim hükümet temsilcisi olarak SSK Yönetim Kurulu üyeliÄŸine getirildiÄŸimi veya getirileceÄŸimi ifade etti. Tayinim çıkınca genel müdürlüÄŸe geçtim. Tayinim çıktığı halde nedense o haftaki yönetim kurulu toplantısına beni sokmadılar, eski üye Fuat AzmioÄŸlu Bey girmiÅŸ. MeÄŸer ayrılmamak için direniyormuÅŸ. Benim kararnamemin iptalinin formüllerini arıyorlarmış.
—Müteakip toplantıya -toplantı günü haber vererek- beni soktular. Girdim. Tebessüme mukabele ettiler, “hoÅŸ geldiniz, hayırlı olsun” dediler, ama zayıf cüssem, kısa boyum ve pek kalın olmayan boynumla eminim beni oraya yakıştıramadılar. Bunu anlatmadılar, anlamadım, ama hissettim. (S,55–58)
Ä°ÅŸçiye zam meselesi ve Bakanın Tehdidi
—…Dört muhalif oya karşı beÅŸ oyla iÅŸçilere makul düzeyde zam için oy kullandım. Bu konuda hiç unutamadığım bir olay eski bir sendika baÅŸkanın tavrı oldu. Bana gelip iÅŸçi zammını düÅŸük tutmamız gerektiÄŸi yolunda kulis attı. Beyim, siz dışarıda iÅŸçi hakları için esip gürlüyor, çok zam istiyorsunuz; buradaki tavrınızı anlayamadım, dedim. Cevabı: sen bize bakma biz sendikacıyız. Varlığımızın gereÄŸi, dışarıda biz esip gürleriz. Ama size düÅŸen, bize raÄŸmen doÄŸruyu yapmaktır oldu. Yumuk aÄŸzım dudaklarım bir birinden ayrılmaksızın bir karış açık kaldı. Hey Allah’ım ne ustalıklı tavırlar bunlar.
—Bakan Salih Yıldız Bey beni çağırdı. Gittim oturdum. Ä°lk sorusu Selami Bey size ne oluyor ki iÅŸçi temsilcisinin (Ekrem Özkılıç’ı kastediyordu) bile uygun görmediÄŸi bir ödemeye oy vermiÅŸsiniz?
–Sayın Bakanım lütfen beni günübirlik politika takip eden kiÅŸilerle kıyaslamayın. Ben hükümet temsilcisiyim. Bu kurumu, çalışma barışını, geleceÄŸini düÅŸünmek benim omuzlarımdadır. Bu konuda ÅŸu ÅŸu ÅŸu gerekçeleri göz önüne alarak böyle karar verdim, diye detaylı tatminkâr bir cevap verdim, rakamlar verdim.
—Selami Bey sizden bir dost, arkadaÅŸ olarak, Bakanınız olarak müÅŸkülde kaldığım için rica ediyorum. O kararı bozun; deÄŸiÅŸtirin, dedi. Birden çok ezildiÄŸimi his ettim. – -sayın bakanım bu kararı vermeden önce beÅŸ gece uykum kaçtı. Çok düÅŸünerek verdim bu kararı. Bu imzamı geri alırsam ÅŸahsiyetim zedelenir. Çünkü karar doÄŸru bir karar. Size baÅŸka bir yol göstereyim Genel Müdürümüz kararı veto etsin. Bu en pratik yol. Tabi sayın Bakan buna yanaÅŸamazdı. -Selami bey hakkınızda tahkikat açtırırım, diye tehdit etti. Hemen ayaÄŸa kalktım ve: -hiç tereddüt etmeyin sayın bakanım; bu konuda açtıracağınız tahkikat beni yüceltir, dedim; selam verip odadan çıktım. (S,75–78)
Bizde suç ve suçlu üretmeyi, çoÄŸaltmayı sonra da yakalamayı farkında olmadan baÅŸarı addeden ve nazari olarak aksini söylese de pratikte alkışlayan bir genel zihniyet vardır… Suçlar ve suçlular, ufuneti topluma yansımamışsa veya suçlu, suçu utanılmaz bir eylem gibi gören kronik bir ruh marazına maruz kalmamışsa, onu örtmek ve görmemek üstün ve önleyici bir sosyal politikadır. Tabii bu sözüm, suçu evrensel adalet ölçüleriyle tanımlayan ve kendi keyfi, siyasi veya çıkarcı telakkilerini yasalara yansıtarak sun’i suç üretmeyen toplumlar için geçerlidir. (S,81)
l) Racon meselesi
(Burada Malatya hastanesi baÅŸhekiminin deÄŸiÅŸtirilmesi ve görevden alınması önergesi genel kurula geldiÄŸinde Selami Çekmegil beyin yöresine karşı duyarsız olmadığı, aksine duyarlı ve etkili olduÄŸu görülmektedir.) – ArkadaÅŸlar ben sizin bölgelerinizle ilgili tayinlerde arzularınıza hep riayetkâr oldum. Malatya benim ÅŸehrim, sizden ilk defa bir ricam olacak. Buna raÄŸmen bu tayin çıkarsa kırılacağım size, dedim ve ÅŸaka yollu ekledim. “Bakın Battal Gazi Malatyalı, Ä°smet Ä°nönü, Hüseyin Üzmez, Mehmet Ali AÄŸca Malatyalı, ben de Malatyalıyım ona göre düÅŸünün, dedim. –-Selami Bey, seni kırmayalım hadi, dediÄŸin gibi olsun, dediler… CHP’ tandanslı Ekrem Özkılıç kulağıma yanaşıp: - Selami bey ben seni anlamıyorum. Buradan öylesine önemli konular (tabi mali yönden) geçiyor, aldırmıyorsun. Bu kıtıpiyoz iÅŸte ne var ki böyle mesele yaptın, dedi. Cevabım tam Malatyalıya göreydi: -Ekrem bey biz Malatyalıyız bizim için önemli olan RACONDUR! Dedim…(S,83–85)
 
l) Mahkeme serüveni
—…Bir vatandaÅŸ olarak düÅŸündüÄŸüm zaman da temel ilkemiz “Adalet mülkün temelidir” ilkesinden hareketle yargı bağımsızlığı örselendiÄŸi, zedelendiÄŸi ve kirlendiÄŸi zaman toplumun tamamı bundan zarar görmektedir. Çünkü toplumun güvencesi ve teminatı bağımsız yargı sistemidir. Yargı müessesesi de saygınlığını ve güvenilirliÄŸini hiçbir zaman yitirmemelidir. Hiçbir zaman yargı bağımsızlığı (ve yansızlığı) üzerinde kuÅŸku oluÅŸmamalıdır. Et kokarsa tuz, ya tuz kokarsa ne? Yazar Selami Çekmegil, ilgili mahkemelerin adeta pes dedirtecek kararları karşında ilkeli ve adil mücadelesi ile gıpta edilecek erdemli bir duruÅŸ sergiliyor. Adalet ilkesinden taviz vermeyen, görev süresince hukuk kurallarına riayet etmekten ödün vermeyen, bu prensipten dolayı, müsteÅŸar ve bakana rest çeken devletin namuslu bürokratı öne geliyor; Danıştay, Asliye ceza mahkemeleri, Yüce Divan mahkemelerinde çetrefil bir süreçte “dikleÅŸmeden dik dura biliyor.”
— Kitabın son sayfalarında “Danıştay serüveni, Yürütmeyi durdurma kararları, Ceza davaları, Yüce divan” baÅŸlıklarıyla detaylı bir ÅŸekilde çetrefil yargı tuzağını iÅŸliyor.(S89–106)
— Artık usandım. Åžairimiz Metin Önal MengüÅŸoÄŸlu’nun ifade tarzıyla “kafam kamaşıyor bazı ÅŸeylerden” (S,106) deyip son veriyor hatıralarına

Yorum
tebrik...
Yazar Melitenli açık 2009-12-27 11:29:28
Ben kitabı 7 yıl önce okumuÅŸtum. bu özetleme harika güzel olmuÅŸ. Kitap piyasada bulunmuyor; muhtemelen tükenmiÅŸ. Bu özetlemeyi önümüze getiren sayın Eyüp BEYHAN beye tebrik ve teÅŸekkürler belirtmek isterdim... Sanırım buradan da okur...  
tebrik
Yazar selahaddin açık 2009-12-27 16:14:50
ff:)
teşekür
Yazar aydın açık 2009-12-27 18:38:07
tilki tuzağı kitabın özet gerçekten çok güzel olmuş.herkes istifade edilebilir hale gelmiş. bilhasa araştırmacılar için fevkalede faydalı olcaktır. sayın Eyüp BEYHAN beyden bir ricam var sait çekmegil'in kitaplarını özetlesen.herkes faydalansın.krlter.org herkes takip ediyor. sayın BEYHAN eleni sağlık.başarılar diliyorum.çok başarılı ve gayretli bir hemşerimizsiniz ayrıca kutluyorum sizleri... Aydın AKIN

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 22-12-2009 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111716884 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net