14-10-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Güncel Yazılar arrow HACC NOTLARI-2
HACC NOTLARI-2 PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 1
KötüÇok iyi 
Yazar Åžefika LEYLA   
09-12-2009

(Allah’ın üzerimizdeki Hakk’ı): HACC NOTLARI - 2


                                                  Åžefika LEYLA
          2-12-2007
         Günlük tutacak mısın, demiÅŸlerdi. Bilmem demiÅŸtim. DoÄŸrusu bu da adettendi. Nasıl ki otobüse bindim, ilk anda tansiyonu yüksek kızgın yolcular ve 30-35 yıl önce hac yolculuÄŸunda titreyen elleri ile minicik defterine günlük tutan sevgili anneannem, kalemi elime aldırdı. Otobüsün kaloriferi yanmamış; ne demek, terbiye…, ahlak…, muavinimiz alışkın, profesyonel mimiklerle idare ediyor. Yolcumuzun bir tanesi bindiÄŸimiz andan itibaren hiç susmadan nakarat halinde hakaretlerini habire sürdürüyor; ‘BozulmuÅŸ
galiba’... hakaretleri  sıralıyor. Muavinimiz Rıza Zelyut  (benziyor vallahi) alıyor kalemi eline sizi riyakârlar, ibadet dersiniz, hacılık dersiniz en ufak zahmette, söylenirsiniz…  Ben size gösteririm. Durumu çok güzel idare etti ve ÅŸükür yandı kalorifer.

  Hocamız Bilal Çelik, önce efendibabamın beÅŸeri dediÄŸi naÄŸmeler, ÅŸimdi de bize hacılar, hacı bacılar diyerek sükûnet, sabır telkinleri ile iyi bir fon yapıyor. Tam bir diyanet elemanı, bence çift maaÅŸ almalı… Artık servis yapılıyor, otobüs te ısınıyor. Medine yolunda ilk notlarımı sonlandırıyorum.
    
  5-12-2007                                                           
  Bir lisan bir insan, iki lisan iki insanmış, dil bilmeden olur muymuÅŸ, bir tek Türkler ikinci üçüncü bir dili bilmiyorlarmış. Ben kendi dilimi kültürümü bile öÄŸrenemeden ömürde bir lazım olma ihtimaline karşılık ikinci bir dil eÄŸitimi nereden alayım. Bize sunulan hayatta pek de yabancılara (dil) itibar yok. Neyse ki yukarıda sunulan gerekçeler burada Medine-i Münevvere’de lazım deÄŸilmiÅŸ. BangladeÅŸ, Nijerya, Senegal, Papua Yeni Gine vs. hepsi ile aynı dili konuÅŸuyoruz. Salâtın rükünleri gibi… Hayatın diyalektiÄŸi aynı. Selamün Aleyküm, Allah’a emanet, Allah-u Ekber, elhamdülillah dediÄŸimde anlamayan yok, dinimizin dili öÄŸrenilirse duaya zikre dönüÅŸüyor. Türk bekle diyor, Arap sabır. TeÅŸekkürü mersi’ye bırakmazsak, Allah’a ısmarladığı iyi günlere terk etmezsek, Allah rahatlık versin yerine iyi geceler demezsek Müslümanlarla iletiÅŸimde problem yok. (of bu kaybolma endiÅŸesi, gerginlik istemiyorum, telefonum çekmezse yaka kartımdan size ulaşılır diyorum)  hâsılı kime selam versem selamım alınıyor. Dün Konya’dan NakÅŸî bir hanımla tanıştık. Malatyalılık yapıp hatasız insan, gaybe muttali insan olamayacağını delillendirmeye kalkıştım, benden elini kaçırdı, selamımı karşılıksız bıraktı. Allah’tan ki Medine’de idik dayak atmaya kalkışmadı. Åžu muazzam kalabalık asıl Birr’e vakıf olsa idi.

  Hocamız ÅŸovmen tavırlı, kafile ile hareketlerimizde salâvat, tekbir sesleri ile Türk ÅŸov yapmayı teÅŸvik ediyor. Ona söylesek bir TV Programında muhabbet etse bilmem reyting alır mı? Sürekli gülüyor ve konuÅŸuyor. 

  Bir kafile mescidi Nebevi’ye bakıp hıçkırarak koro halinde aÄŸlıyordu. Bizim kafilede ki görüntü mehteranı andıran alâyiÅŸ, onlardaki acıklı bir seremoni idi. Acaba bu Müslümanların hali n’olacak diye aÄŸlıyor olabilirler mi? Ä°ranlı bir-iki grup meydan okuyan bir savruluÅŸla geçiyor avludan.

  Hurma alalım derken kurtları fark ettim, kafile arkadaÅŸlarıma tereddüdümü söyledim, Türk satıcı beni kınadı. Hacı günaha giriyorsun farkında mısın? Olur iÅŸ mi Leyla, yut gitsin kurtları… Hurma alırken Faruk çok terledi, başını sıvazladı durdu.

  7-12-2007                         
  Mekke-Medine’de kılınan namazlar farklı imiÅŸ, oralarda Allah’a yöneliÅŸ, dualar ayrı bir lezzette imiÅŸ… Olabilir… Yönümü, veçhemi Allah’a döndürdüÄŸümde evimde de benzer hislerle meÅŸbuyum ben. Ä°htiÅŸam meraklısı beton yığınları ile muhayyilemdeki Resul ÅŸehri arasında baÄŸlantı kurmak oldukça zor. Dikkatimi çeken ÅŸey temizlik, nasıl üstesinden geliyorlar bilemiyorum. Tesettür havayı harika temizlemiÅŸ, buralarda yaÅŸamak arzusu var içimde. Buradan bakınca Türkiye kimliksiz görünüyor. Malatya’da sıcak bir havada caddede yürümek nefesimizi keser. Ter hatta sigara kokusu pek duymuyorum.
. Fesuphanallah bu kadar insanı nasıl ağırlıyor bu şehir.

  10-12-2007                      
  Sabah namazını kılıp otele döndük. Ä°çerisi karanlık, ışığı yakınca uyuyanlar rahatsız oluyor. Burada da en önemli iÅŸ uyku, bende antrenin ışığını yaktım idare ediyor. Türkiye’de çocuklarıyla hacca gelenlerden övgüyle bahsedilir. Bir ÅŸuur, bir gayret, cihat alameti olarak sunulur. Bu bakış açısının mantığını pek çözemiyorum. Burası farz ibadet mekânı, mükelleflerin izdihamının önüne geçilemezken çocuklar niye araya sokulsun. Bilakis imkânı olanlar çocuk getirmemeli. “Bazen uzun bir sure okumaya niyetlenir, aÄŸlayan bir çocuk sesi duyunca annesi cemaattedir diye kısa tutarım” mealinde bir haber biliyorum. Namaz esnasında canhıraÅŸ çocuk feryatları duyuluyor. Çok bıkmış, acıklı aÄŸlamalar. 
 
  Malatya’da Ferda, Mektebetünnisa’nın yerini tarif etmiÅŸti. Gidiyorum tertemiz bir yer, üç katlı bir kütüphane öyle düzenli, hanım görevliler iÅŸlerini çok güzel yapıyorlar. 24. kapıdan girince saÄŸda arkada kalan kapısı pek dikkatleri çekmiyor. Üç tane Türk kızıyla tanışıyorum, görevliler, Ferda’nın selamını söylüyorum. Bir tanesi telefonunu çaldırdığı için Ferda ile iletiÅŸiminin kesildiÄŸini, buna çok üzüldüÄŸünü söylüyor. Birkaç güne evleniyormuÅŸ, düÄŸün hediyesi yapmak istiyorum. Güzel bir tabak alarak Malatya kayisısı, kuru çerezlerden paket hazırladım.

  Kitaplar hakkında bilgisi olan Selime’yi defalarca bekledim. Medine’de en çok okunan, aranan kitapların neler olduÄŸunu merak ediyorum. Arapların Selima dedikleri bu hanım Ravza’yı ziyaret eden mükellefleri idare ediyor, çok yoÄŸun, onun müsait zamanını bulamıyorum bir türlü. Birkaç kez kitap okumaya girdim yalnız olmadığım için istediÄŸim gibi davranmam mümkün olmuyor. Talebelerle konuÅŸuyorum, Kur’an, hadis, Arapça dersleri alıyorlarmış. Tefsir, fıkıh soruyorum yokmuÅŸ. Åžeytanın tahriklerine kapalı, temiz bir hava soluyorlar burada yüzlerdeki ifadeler rahat, memnun. Bunu çok tasvip etmiyorum. Bakışlarında bazen bir boÅŸluk görüyorum. Mücadele etmek insanlara cevval bir kiÅŸilik kazandırıyor demek ki. Bir davaları bir meseleleri yokmuÅŸ gibi bir hava seziliyor. Türklerin okuduÄŸu kitapları soruyorum. Nesibe, Türk okur yok ki diyor. Altı yıldır burada imiÅŸ, Türkçe olarak bir iki yıldır minik kitapçık halinde basılmış. Arap bir görevli bunun arz-talep meselesi olduÄŸunu bana anlatmaya çalıştı. Arapça bilmesem de anladım söylediklerini. Türkçe kitapçıklardan namaz, oruç, haramlar, helaller vs. bana hediye verdiler. Bir tanesi dergi ebadında, vahabilikten bahsediyor. Onu Türkiye’ye getirmeyi çok istedim. Vermiyorlar tek nüsha. Burada da okuyup bitiremedim, hâlbuki not almak istiyorum.
  Medine‘de yerleÅŸim yerlerini görmek istiyorum, gündüz kimsenin olmadığını, akÅŸamüstü çıkmamızı söylüyorlar. Bir adres aldık kahvaltı yapıp öyle mi çıkarız, akÅŸama mı kalır bilmiyorum. Bu gün son günümüz.

  11-12-2007            
  Medine’den ayrılmaya 2-3 saatimiz kaldı. Ä°lk kez Nebevi avlusunda yalnız kaldım. BulunduÄŸum yer güneÅŸ, kimse gelmiyor. Büyük bir nimet bana. Vahabilikle ilgili almak istediÄŸim kitabı kütüphaneden biri nerelerden bulduysa verdi ÅŸükür. Bende kütüphaneye diyanetin bize verdiÄŸi hac ilmihalini bırakıyorum. Selime yatsı namazı öncesi 15 dakikalık randevu verdi. Bizi kütüphane hakkında bilgilendirdi. Sürekli duyduÄŸumuz medrese eÄŸitimi olduÄŸu gibi devam ediyormuÅŸ. O kadar çok hadis kitapları, fıkıh kitapları vs. var ki üç kat dolusu. Senelerce buraya baÄŸlı yaÅŸayan insanların dışarı çıktığında konsantre olmaları zor. Çok bilgili ve diktatör tavırlı Selime hoca da bu fikirde ama alternatif eÄŸitim yok.

  Temiz kalmak açısından güzelse de tefekküre, münazaraya oldukça kapalı bir ortam. Medrese dışına, Medine dışına çıktıklarında onları koruyacak aşılardan mahrumlar. Selime bu problemin aile ve bilinçli hocalar aracılığıyla çözülebileceÄŸini söylüyor. Åžu an umut verici bir ÅŸey pek görünmüyor. Selime kitapları tanıtırken yatsı namazı kılınmış geç fark ettik.
  Diyarbakır’lı Nesibe, ablası Meryem (evlenecek yakında) Mektebetünnisa’da mütercimler. Aynı zamanda Selime hocanın (o da mütercim, eÅŸi ile birlikte) derslerine katılıyorlar. Altı yıldır ev ve Mescidi Nebevi arasında mekik dokuyorlar. Bir de Seda var, sanırım o da mütercim, her yıl Ä°stanbul’a gittiklerini fakat sıkılıp boÄŸularak geri döndüklerini anlatıyorlar. Türkiye’deki tesettürsüzlüÄŸe tahammül edemiyorlar. Geçen yıl Türkiye’de okuyan arkadaÅŸları dayanamayıp okulu bırakarak Medine’ye dönmüÅŸ. Tüm bunlara raÄŸmen burada hayatlarından memnunlarsa da kapalı kaldıklarının farkındalar. Ve oradaki üniversiteler yabancıları kabul etmediÄŸi için Türkiye’de bir üniversite okumak hayaliyle ders çalışıyorlar.
  Zeliha burada yaşıyor, o da Selime’yi ziyarete gelmiÅŸti. Geçen yıl Ferda’yı Kâbe’de görmek için çok uÄŸraÅŸmış, kısmet olmamış. Fatma NeÅŸe Tuna’nın (adak çocuk dergisini çıkaran) arkadaşı, tanıştığıma seviniyorum. Muhterem Müslümanlar.

  Almanya’dan gelen Filiz, Arapların evlilik kültürü hakkında Seda’ya epey soru soruyor. Seda Türk kızlarının 2. 3. 4. eÅŸ olmayı kabul ettiklerini fakat boÅŸama hakkının erkekte olması dolayısıyla maÄŸdur olduklarını söylüyor. Bizim kültürde ayrılmış hanımın statüsü menfi yönde deÄŸiÅŸir. Seda bunun burada pek mesele olmadığını, erkeÄŸin evleneceÄŸi kızın yüzünü, isterse saçını, görücü usulü görüp beÄŸenirse mihrini verip evlenir, Araplar arasında pek önemli deÄŸildir diyor. Peki, tek eÅŸ olmayı talep edenler var mı diyorum, epey olduÄŸunu ve gittikçe revaç bulduÄŸunu söylüyor. Arap asillerinin bundan çok hoÅŸlandıkları için yayıldığından bahsediyor. Halk arasında mihir 30.000 riyalden baÅŸlıyormuÅŸ.
                                                                                                                        

Yorum

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 22-12-2009 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
120868936 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net