25-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Çeviriler arrow George Orwell arrow GANDHÄ° ÃœZERÄ°NE DÜŞÜNCELER
GANDHİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 24
KötüÇok iyi 
Yazar George Orwell (Çeviren: M. Selami Çekmegil)   
13-07-2005

George ORWELL:
Image
Gandi Üzerine DüÅŸünceler
           Çeviren, M.Selami ÇEKMEGÄ°L

ErmiÅŸler, masum oldukları kanıtlanmadığı sürece suçlu kabul edilmelidirler.Ama, onlara uygulanacak testler de elbetteki herzaman aynı olmayacaktır. Gandi konusunda insanın sormaya meylettiÄŸi sorular ÅŸunlardır: bir hasır üzerinde oturarak sırf ruhi güçle (britanya) Ä°mparatorluÄŸunu sarsan adam olduÄŸunun bilinci içinde Gandi, ne ölçüde kibir dürtüsüyle hareket etmiÅŸ ve ne ölçüde, niteliÄŸi icabı tahakküm ve düzenbazlıktan uzak kalınması mümkün olmayan politikaya girmekle kendi öz prensiplerini tehlikeye atmıştır? Bu soruya net bir cevap verebilmek için insanın Gandi’nin hareket ve yazılarını 
detaylı ÅŸekilde incelemesi gerekiyor. Zira onun hayatı -bütünü içindeki her hareketi önem taşıyan- bir nevi hac gibidir. Ama, hayatının artık yeniden yaÅŸanmaz diye anmış olduÄŸu 1920’lerde sona eren bölümünü kapsayan kısmi otobiyografisi onun lehine güçlü bir delildir ve insana, bu ermiÅŸin  –tercih etmiÅŸ olsaydı- bir avukat, bir yönetici ve hatta bir iÅŸadamı olarak, çok zeki ve muktedir bir kiÅŸi olduÄŸunu da hatırlatmaktadır.

Ä°lk kez yayınlandığı zaman bu otobiyografinin kötü baskılı bazı Hindistan gazetelerinde giriÅŸ bölümlerini okuduÄŸumu hatırlıyorum. Bizatihi Gandi’nin üzerimdeki  intibaım müsbet olmadığı halde, bunlar iyi bir etki yapmıştı. Ä°nsanın, ev dokuması kumaÅŸ, “ruhi güçler” ve vejeteryanizm (etyemezlik) gibi onunla bütünleÅŸtirdiÄŸi ÅŸeyler itici ÅŸeylerdi. OrtaçaÄŸ’a göre olan programı açıkça geri, ve aşırı kalabalık bir ülkede geçerli deÄŸildi. Ä°ngilizlerin ondan yararlandıkları, ya da yararlandıklarını sandıkları, açıktı. Tam ifade edersek, bir milliyetçi olarak O bir düÅŸmandı ama her krizde ÅŸiddeti önlemek için bütün gücünü kullanması, Ä°ngilizlerin görüÅŸ açısından –etkili hareketleri önlemek demek olduÄŸu için- “bizim adam” olarak algılanabilmiÅŸti. Bu husus kendi aralarında müstehzice itiraf edildi. Hindistan milyonerlerinin tavırları da böyle idi. Gandi onları sadece tövbeye davet ediyordu. Bu sebepten onlar da Gandi’ye imkan verilmesini, bilfiil paralarını yaÄŸmalayacak olan sosyalist ve komünistlere tercih ediyorlardı. Böylesi hesapların uzun vadede ne ölçüde güvenilir olduÄŸu ÅŸüphelidir. Gandi’nin söylediÄŸi gibi, “aldatıcılar sadece kendilerini aldatırlar...” Ama sonuçta onun böylesi yumuÅŸak muameleye tabi tutulmasının sebebi kendisinin kısmen yararlı olduÄŸu hissiyledir. Ä°ngiliz muhafazakarlar, sadece 1942 yılında, ÅŸiddet karşıtlığını farklı bir galibe de döndürdüÄŸü zaman ona gerçekten kızmışlardı.
 
Fakat o zaman dahi, ondan eÄŸlenti ve karşıtlık karışımı bir dille sözeden Ä°ngiliz yetkililerin aynı zamanda ona ÅŸöyle veya böyle sevgi ve hayranlık duyduklarını anlayabiliyordum. Hiç kimse onun dejenere veya ham bir muhteris olduÄŸunu söylememiÅŸ, veyahut da korku veya nefrete dayalı bir ÅŸey yaptığından sözetmemiÅŸti. Gandi gibi birini yargılarken insan, içgüdüsel olarak ona yüksek standartları uygulamak konumunda kalıyor. Hatta öyle ki, onun bazı faziletlerinin atlanmış, farkedilmemiÅŸ olduÄŸunu hissediyor. Mesela, doÄŸal-fiziki cesaretinin çok açık olduÄŸu bu otobiyografiden dahi bellidir. Ölüm tarzı dahi, bunun sonradan vaki bir tasviridir. Kendi postuna azıcık deÄŸer veren herhangi bir halk adamı dahi bundan çok daha uygun bir biçimde korunmuÅŸ olurdu. F. M. Forster’in “A Passage to Ä°ndia” kitabında söylediÄŸi gibi  O, Ä°ngiliz zaafı olan münafıklık gibi Hintlinin yakasını bırakmayan bir zaaf: manyak ÅŸüphecilikten de oldukça uzak gözüküyor. Sahtekarlığı teÅŸhiste yeterli derecede zeki olduÄŸu kuÅŸkusuz olmakla beraber, diÄŸer insanların mümkün olan her yerde iyi niyetle hareket ettiÄŸine ve uygun biçimde yaklaşılabilecek daha iyi bir tabiat taşıdıklarına inandığı görülmektedir. Her ne kadar fakir, orta sınıf bir aileden gelmiÅŸ, hayata oldukça dezavantajlı baÅŸlamış ve muhtemelen etkisiz bir fizik görünüm sahibi ise de, hasetlik veya aÅŸağılık duygusu içinde deÄŸildi. En kötü ÅŸekliyle ilk kez Güney Afrika’da tanıştığı renkli ırk duygusu onu ÅŸaşırtmış gözüküyor. Fiilen renkli ırk savaşı yaptığı zaman bile, insanları konumları ve ırkları ile ayrımlamadı: eyalet valisi, pamuk milyoneri, yarı aç amele ve özel Ä°ngiliz askeri eÅŸ düzeyde beÅŸerdiler ve ve aynı ÅŸekilde yaklaşılmalıydılar. Irk ve renk duygusunun, Güney Afrika’da Hintli cemaatin ÅŸampiyonu olarak kendisini sevimsiz kıldığı en kötü koÅŸullar bile onu Avrupalı arkadaÅŸlarından yoksun bırakmadı.

Kısa süreli gazete tefrikası olması sebebiyle bu otobiyografi edebi bir hatıra olmaktan çok, malzemesinin çoÄŸunun sıradanlığından dolayı etkili olmuÅŸtu sanıyorum. Gandi’nin genç bir Hintli öÄŸrencinin tutkuları ile yola çıktığını, aşırı fikirlerini derece derece ve bazı durumlarda gönülsüz olarak benimsediÄŸini hatırlatmak iyi olur. Fötr ÅŸapka giydiÄŸi, dans dersleri aldığı, Fransızca ve Latince çalıştığı, Eyfel kulesine çıktığı ve hatta keman çalmayı öÄŸrenmeye uÄŸraÅŸtığı bir zaman dilimi olduÄŸunu öÄŸrenmek te enteresandır. Bütün bunlar, Avrupa medeniyetinin mümkün olduÄŸunca komple özümsenmesi fikriydi. Gandi, ne çocukluktan itibaren ÅŸaşılacak takvasıyla tanımlanabilecek azizlerden biri, ne de sansasyonel sefahat uÄŸruna dünyadan vazgeçmiÅŸ bir baÅŸka tipti. GençliÄŸinin bütün günahlarını tamamen itiraf etmektedir; ama itiraf edilecek fazla bir günahı da yok. Kitaba kapak olarak Gandi’nin öldüÄŸü zaman malik olduÄŸu ÅŸeylerin bir fotoÄŸrafı konulmuÅŸ. Tam takım tüm techizatı beÅŸ sterline alınabilirmiÅŸ. Ve Gandi’nin günahları, bilhassa bedeni günahları, hepsi bir araya getirilse aynı tip bir görüntü oluÅŸtururmuÅŸ: birkaç sigara, bir iki ağız dolusu et, çocukluÄŸunda evin hizmetçisinden araklanmış birkaç kuruÅŸ ... iki kez genelev ziyareti (ki her seferinde “hiçbir ÅŸey yapmadan” uzaklaÅŸmış), Plymouth’ta ev sahibesiyle kaçamak küçük bir kusur, bir kez öfke patlaması –bütün günahları takriben bu... Hemen hemen çocukluÄŸundan beri dini olmaktan çok ahlaki bir tavır olarak derin bir ciddiyeti vardı; ama, otuzuna varıncaya kadar pek belirli bir istikamet duygusu olmadı. Toplumsal hayat olarak tasvir edilebilecek herhangi bir ÅŸeye ilk giriÅŸi veceteryanism yoluyla oldu. Sıradan niteliklerinin altında insan herzaman onun katı orta-sınıf iÅŸadamı ceddini hissediyor. Hatta, kiÅŸisel ihtirasını terkettikten sonra bile insan onun çok baÅŸarılı, enerjik bir avukat, inatçı bir siyasal örgütçü, harcamaları kısmada dikkatli, komitelerin hünerli bir yöneticisi ve usanmaz bir aidat takipçisi olduÄŸunu hissediyor. Son derece kompleks bir karakterdi ama, o karakterde –altını çizerek söylemeliyiz ki- kötü diyebileceÄŸimiz hiçbirÅŸey yoktu. Ä°nanıyorum ki, Gandi’nin en kötü düÅŸmanları dahi, sırf varlığıyla bile onun dünyaya renk katmış enteresan ve sıradışı bir adam olduÄŸunu kabul ederler. Üzerine yapılandırıldığı dini inançları kabul etmeyenler için öÄŸretilerinin çok ÅŸey ifade edip etmediÄŸi ve onun sevimli bir kiÅŸilik olup olmadığı konusunda hiçbir zaman emin olmadım. Gandi hakkında sanki Batılı sol hareketin sadece bir sempatizanı olarak deÄŸil de onun önemli bir parçası imiÅŸçesine konuÅŸmak son yılların modası olmuÅŸtur. Özellikle anarÅŸistler ve pasifistler onun, doktrininin diÄŸer dünyacı ve hümanism karşıtı eÄŸilimlerini kaale almaksızın, merkeziyetçiliÄŸe ve devlet ÅŸiddetine karşıtlığını dikkate alarak kendi adamları olduÄŸunu iddia etmiÅŸlerdir. Fakat sanıyorum Gandinin öÄŸretilerinin, herÅŸeyin merkezinin insan olduÄŸu ve de görevimizin, sahip olduÄŸumuz bu yegane dünyada hayatı yaÅŸamaya deÄŸer hale getirmek olduÄŸu inancıyla eÅŸitlenemeyeceÄŸinin farkedilmesi gerekiyor. Onlar sadece Tanrı’nın mevcudiyeti ve katı objeler dünyasının kaçınılması gereken bir aldanma olduÄŸu kanaatıyle bir mana ifade ediyorlar. Gandi’nin, kendi üzerine tahmil ettiÄŸi ve –her ne kadar müritlerinin her birinin bütün detaylarıyla riayet etmesinde ısrarlı olmadığı- disiplinler noktasından bakınca, kiÅŸinin Tanrıya ve insanlığa hizmet etmek isityorsa bunlardan vazgeçemeyeceÄŸini öne getirmesi dikkate deÄŸer bir husustur. HerÅŸeyden önce et yemek yok; mümkünse hiçbir ÅŸekliyle hayvani gıda da yok. (Gandi’nin kendisi, saÄŸlığının hatırı için süte razı olmuÅŸ, ama bunu bir sapma olarak hissetmiÅŸ gözüküyor). Ä°çki ve tütün yok, sebze türünden dahi olsa baharat veya lezzetlendirici katkılar yok... Zira gıda, yeme zevki için deÄŸil; sadece kiÅŸinin gücünü korumak için alınmalıydı. Ä°kinci olarak, mümkünse, sex iliÅŸkisi de yok; ÅŸayet gerekiyorsa sadece çocuk üretme amacı ile ve uzun süreli aralıklarla olmalı idi. Gandi kendisi, otuzbeÅŸlerinde, Brahmakarya yemini etmiÅŸti ki, bu sadece iffeti tamamlamayı deÄŸil, sexi arzuyu yok etmeyi de hedeflemekti. Bu ÅŸartın özel bir diyetle, sık sık oruç tutmaksızın gerçekleÅŸtirilmesi zor gözüküyor. Süt içmenin önemli tehlikelerinden biri onun seksüel arzu uyandırmaya müsait olmasıdır. Nihayet –en önemli husus- iyilik peÅŸinde olanlar için çok yakın arkadaÅŸlık ve kiÅŸisel aÅŸk da yoktur. Gandi diyor ki, “arkadaÅŸların biri diÄŸerine mukabele etmesi” ve arkadaÅŸa sadakat saikiyle insanın günaha yönlendirilebileceÄŸi sebebiyle yakın arkadaÅŸlık tehlikelidir. Bu, kuÅŸkusuz doÄŸrudur. Ayrıca, eÄŸer insan Tanrıyı sevecekse veya bir bütün olarak insanlığı sevecekse, o insan, tercihini bireysel olarak belli bir kiÅŸiden yana kullanamaz. Bu da doÄŸrudur. Ä°nsancıl ve dini tavrın uzlaşılabilirlikten uzaklaÅŸtığı noktayı iÅŸaret eder. Sıradan bir kimse için aÅŸk, eÄŸer bir kısım insanları baÅŸkalarından daha fazla sevmeyi anlatmıyorsa hiçbirÅŸey ifade etmez. Otobiyografi Gandi’nin karısı ve çocuklarına karşı kale almaz biçimde davranıp davranmadığı konusunu muÄŸlak bırakıyor ama, üç vesilede doktor tarafından önerilen hayvani gıda tavsiyesini yerine getirmektense onları ölüme terketmeyi tercih ettiÄŸini her halde açığa çıkarıyor. Tehdit eden ölümün vuku bulmadığı doÄŸrudur. Gandi’nin –aksi istikamette ahlaki baskı ile olduÄŸu anlaşılıyor- hasta için günaha girme pahasına hayatta kalma tercihi tanıdığı, ama yine de, karar sadece kendisine kalmış olsa idi riski ne olursa olsun hayvani gıdayı yasaklamış olacağı da ayrıca doÄŸrudur. Diyor ki, hayatta kalmak için yapacağımız ÅŸeylerin bir sınırı olmalı ve bu sınır tavuk suyunun bu tarafı olabilir. Bu tavır belki asil ama, bir anlamda çoÄŸu insanların kullanacağı bir kelime ile sanırım gayrı insanidir. Ä°nsan oluÅŸun özü ÅŸu ki, o, mükemmeli aramaz. Bazan sadakat uÄŸruna günah ta iÅŸler. Ä°lkeliliÄŸi, dostça iliÅŸkileri imkansız kılacak noktaya kadar da zorlamaz. Ve hatta diÄŸer fertlere olan sevgisine sarılmanın kaçınılmaz bedeli olarak sonunda yenilmeye ve hayattan dışlanmaya hazılıklıdır da. Åžüphesiz alkol, tütün ve benzerleri bir ermiÅŸin kaçınması gereken ÅŸeylerdir. Ama, ermiÅŸliÄŸin kendisi de insanların kaçınmaları gereken bir ÅŸeydir. Buna karşı açık tepki vardır ama, insan bu tepkide ihtiyatlı olmalıdır. Bu yogi bitkini çaÄŸda “biganelik” dünya hayatının tam kabulünden daha iyi olmakla kalmıyor fakat sıradan bir insan sırf zor olduÄŸu için reddediyor. DiÄŸer bir ifadeyle vasat bir insan baÅŸarısız bir azizdir. Bunun doÄŸru olduÄŸu ÅŸüphelidir. Pek çok insan bir aziz olmayı gerçekten istemiyor; muhtemelen aziz olmayı baÅŸaranlar da hiçbir zaman insan olmaya fazla temayül hissetmemiÅŸlerdir. Ä°nsan bunun psikolojik köklerine kadar inebilse, inanıyorum ki, “biganeliÄŸin” ardındaki ana saikin yaÅŸamın ızdırabından, bundan da öte zor bir iÅŸ olan sexi veya gayrı seksi aÅŸktan kaçma arzusunu bulur. Fakat burada diÄŸer dünyevi veya beÅŸeri bir idealin “daha yüksek” olup olmadığını tartışmak gerekli deÄŸildir. Önemli nokta, onların uygun olmadığıdır. KiÅŸi tanrı ile insan arasında tercih yapmalıdır. Ve en ılımlı liberalinden en uçtaki anarÅŸistine kadar bütün “radikaller” ve “ilericiler” gerçekte insanı tercih etmiÅŸlerdir.


Mamafih, Gandi’nin pasifizmi, diÄŸer öÄŸretilerinden bir ölçüde ayrılabilir. Onun Saiki dini idi ama, Gandi onu arzulanan siyasi sonuçları üretebilecek bir metod, olgun bir teknik olarak da iddia etmiÅŸti. Gandi’nin tavrı Batılı pasifistlerin çoÄŸununki gibi deÄŸildi. Önce Güney Afrikada geliÅŸen Satyagraha, bir çeÅŸit ÅŸiddet içermeyen savaÅŸtı.O, incitmeden,kin hissetmeden ve uyandırmadan düÅŸmanı yenmenin bir yolu idi. Sivil itaatsizlik, grev, demiryolu trenleri önüne yatmak, kaçmaksızın ve mukabele etmeksizin polis darbelerine katlanmak ve benzeri ÅŸeylerden oluÅŸuyordu. Gandi Satyagrahanın “pasif direniÅŸ” olarak tercümesine karşı idi. Gujarati’de kelimenin karşılığı “gerçekte ısrar” sabır gibiydi. Gandi, ilk zamanlarında, Boer harbinde, Ä°ngiltere tarafında sedye taşıyıcı olarak hizmet etti ve 1914-1918 savaşında da aynı hizmeti yapmaya hazırdı. Hatta ÅŸiddete tamamen tövbe ettikten sonra bile savaÅŸta taraf tutmanın çok kere gerekli olduÄŸunu görecek kadar dürüsttü. Her savaÅŸta her iki tarafın da aynı olduÄŸunu ve kimin kazandığının önemli olmadığı ÅŸeklinde kısır ve namussuz bir tutumu benimsemedi –tüm siyasi hayatı ulusal bağımsızlık mücadelesi etrafında yoÄŸunlaÅŸtığı için benimseyemedi. Batılı pasifistlerin çoÄŸu gibi, biçimsiz sorulardan kaçınmada da ustalaÅŸmadı. Son savaÅŸla ilgili olarak her pasifistin açıkça cevap verme borcu altında oldukları bir soru: “Yahudiler hakkında ne diyorsunuz? Onlara katliam yapıldığını kabule hazır mısınız? EÄŸer deÄŸilseniz, savaÅŸa girmeden onları kurtarmayı nasıl öneriyorsunuz?” Her ne kadar “siz de bir baÅŸkasısınız” tipinde pek çok kaçamak iÅŸittiysem de hiçbir Batılı pasifistten bu soruya dürüst bir cevap duyduÄŸumu asla söylemeliyim. Fakat Gandi’ye 1938’de az çok benzeri bir sorunun sorulmuÅŸ olduÄŸu ve cevabı, Mr. Luis Fisher’in “Gandi ve Stalin” kitabında yazılıdır. Mr. Fisher’e göre Gandi’nin görüÅŸü, “Alman yahudileri topluca intihar etmeliydi ki ‘dünyayı ve Alman halkını Hitler’in ÅŸiddetine karşı ayaÄŸa kaldırmış olsun”. Harpten sonra kendini ÅŸöyle savundu: yahudiler neticede ÅŸöyle veya böyle öldürüldüler; onurlu bir ÅŸekilde ölmüÅŸ olabilirlerdi”. Bu tavır, insanda Mr. Fisher gibi sıcak bir hayranı bile ÅŸaşırtmış olduÄŸu intibaını uyandırıyor. Ama Gandi, sadece dürüstlük yapıyordu. Åžayet hayat almaya hazır deÄŸilseniz, çok kez baÅŸka bir ÅŸekilde hayatlar yitirmeye hazırlanmış olmalısınız. 1942’de Japon iÅŸgaline karşı ÅŸiddet dışı direnç ısrarında bulunduÄŸu zaman, bunun birkaç milyon ölüye mal olacağını itiraf etmeye hazırdı O.

Nihayet, 1869’da doÄŸmuÅŸ olan Gandi’nin, totalitarizmin mahiyetini anlamadığını, herÅŸeyi Ä°ngiliz yönetimine karşı sürdürdüÄŸü kendi mücadele ÅŸartları içinde gördüÄŸünü düÅŸünmek mümkün. Burada önemli olan Ä°ngilizlerin ona çok fazla engelleyici muamele yapmadıklarıdır. Öyle ki, daima neÅŸriyata kumanda etme konumunda olabilmiÅŸtir. Yukarıya dercolunan ifadeden de görülebileceÄŸi üzere, “dünyayı uyandırma”ya inanmıştır. Bu ise ancak sizin ne yaptığınızı dünyanın iÅŸitme ÅŸansı elde etmesiyle mümkün olabilir. Gandi’nin yönteminin, rejim muhaliflerinin gece yarısında kaybolup bir daha da haber alınamayan bir ülkede nasıl tatbik edilebileceÄŸini anlamak zordur. Hür basın ve toplanma hakkı olmaksızın dış çevreye açılmak mümkün olmayacağı gibi, toplu harekete vücut vermek te mümkün deÄŸildir. Hatta, niyetinizin muhaliflerinizce dahi bilinir olması mümkün olmaz. Rusya’da ÅŸu anda, bir Gandi var mı? Varsa bile ne yapabiliyor ki? Rus kitlelerinin, ÅŸayet aynı fikir hepsinde aynı anda uyansa yapabilecekleri tek ÅŸey sivil itaatsizlik olur. O zaman dahi, Ukrayna kıtlık tarihi gözönüne alınırsa, hiçbir ÅŸey ifade etmez... Fakat deyin ki ÅŸiddet dışı direnme, kendi hükumetinize veya iÅŸgalci bir güce karşı etkili olabilir; fakat bu durumda dahi insan bunu uluslar arası çapta nasıl uygulayabilir? Gandi’nin son savaÅŸ konusundaki çeliÅŸkili, çeÅŸitli beyanları bunun güçlüÄŸünü hissettiÄŸini göstermektedir. Dış politikaya uygulanınca pasifism, ya pasifist olmaktan vazgeçiyor, ya da sükuna eriyor. Ayrıca fertlerle iliÅŸkilerde, tüm insanların az veya çok söz anlar, ya da mültefit bir jeste mukabele eder ÅŸeklindeki algılama , Gandi’ye çok yarar saÄŸlayan faraziyenin kendisinin ciddi bir sorgulamaya ihtiyaç gösterdiÄŸini ortaya koyuyor. Mesela, sapıklarla iliÅŸkelerinizde bu illaki doÄŸru deÄŸildir. O zaman kim makuldur? Hitler makul müydü sorusu ortaya geliyor. Bir kimseye, tüm kültürünün, baÅŸkalarının standartlarıyla saçmalık olması mümkün mü? Ve insan, bütün ulusların duygularını ölçebildiÄŸi oranda mükrim bir hareketle dostça bir mukabele arasında herhangi açık bir iliÅŸki kurabilecek midir? Minnettarlık uluslar arası siyasette bir faktör müdür?

Bu ve benzeri sorular, müzakereyi gerektiriyor: ve birileri düÄŸmeye basıp roketler uçmaya baÅŸlamadan önce bize bırakılan birkaç yıl içinde acilen gerektiriyor. Medeniyetin yeni bir büyük savaÅŸa dayanıp dayanamıyacağı ÅŸüpheli gözüküyor. Belki de çıkış yolunun ÅŸiddet dışı tarzda olacağı hiç deÄŸilse düÅŸünülebilir. Yukarıda öne getirdiÄŸim tip soruyu tezekküre dürüstçe hazır olması Gandi’nin meziyetidir. Ve gerçekten bu soruların çoÄŸunu O, ÅŸurada burada, sayısız gazete makalelerinde tartışmıştır da. Ä°nsan onun herÅŸeyi anlamadığını ama, söylemekten ve düÅŸünmekten korktuÄŸu hiçbir ÅŸeyin olmadığını hissediyor. Ben hiçbir zaman Gandi’ye fazla sevgi beslemedim ama, siyasi bir düÅŸünür olarak esasta yanlışta olduÄŸundan da emin deÄŸilim. Hayatının baÅŸarısız olduÄŸuna da inanmıyorum. Suikaste uÄŸradığı zaman, güç transferinin yan ürünlerinden biri olarak hep tahmin ettiÄŸi iç harb sebebiyle pek çok hararetli hayranının, bir ömür boyu çalÅŸmasının harap olduÄŸunu görecek kadar uzun yaÅŸamış olmasına hayıflanmış olmaları gariptir. Oysa ki, Gandi’nin ömrünü harcadığı uÄŸraşı Hindu – Müslüman rekabetini gidermeye matuf deÄŸildi. Ana siyasi hedefi, Ä°ngiliz yönetiminin barışçı ÅŸekilde sona ermesiydi ve neticede bu da gerçekleÅŸmiÅŸti. Herzaman olduÄŸu gibi ilgili vakıalar biri diÄŸeri içinden geçerek hedefine varmıştı. DiÄŸer taraftan Ä°ngilizler de, Hindistanı, daha önce çok az müÅŸahitin tahmin ettiÄŸinin aksine, savaÅŸmaksızın terketmiÅŸlerdi. Bu Ä°ÅŸçi partisi hükumetince yapılmıştı. Özellikle Churchil’in başında olduÄŸu bir muhafazakar Parti yönetimi kesin kes çok farklı hareket ederdi. Fakat 1945’e doÄŸru Britanya’da, Hindistanın istiklali lehine geniÅŸ bir kamu oyu oluÅŸmuÅŸ olması acaba hangi boyutta Gandi’nin kiÅŸisel etkisinin sonucu idi., Hindistanla Britanya sonuçta iyi ve dostça iliÅŸkide karar kılmışlarsa bu acaba -mücadelesini, kısmen politik atmosferden etkilenmeksizin inatla ve kinsiz ÅŸekilde sürdüren- Gandi’den dolayı mıdır? Ä°nsanın böyle soruları hatırlaması dahi onun boyutunu iÅŸaret ediyor. Bir kimse, benim gibi Gandi için bir çeÅŸit estetik zevksizlik hissedebilir. Onun adına öne getirilen ermiÅŸlik iddialarını reddedebilir (ki bu arada o kendisi böyle bir iddiada hiç bulunmamıştır). O kimse, bir ideal olarak ermiÅŸliÄŸi temelinden reddedip Gandi’nin amaçlarını insanlık dışı ve reaksiyoner de bulabilir... Fakat sadece bir siyasi olarak telakki edilip, zamanımızın diÄŸer siyasi ÅŸahsiyetleri ile kıyaslanınca, Gandi ardında ne kadar da temiz bir rayiha bırakmayı baÅŸarmış bulunuyor!..
Image

Çeviren: M.Selami ÇEKMEGÄ°L

Yorum
tepkiler için bkz.
Yazar Selami Çekmegil açık 2007-04-10 08:57:57
http://milkboy.blogcu.com/50313/
Özentilerin O ghandi ile ilgisi ne?
Yazar Melitenli açık 2010-05-21 09:31:55
Şöhretli Ghandi ile "Munzur Suyu"nun ya da bürokrasimizin ilgisi ne ki?

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 09-05-2013 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111668988 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net