26-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Medyadan Seçmeler arrow Meslek Seçiminde Bilinmesi Gerekenler
Meslek Seçiminde Bilinmesi Gerekenler PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 2
KötüÇok iyi 
Yazar Prof. Dr.Yıldız Kuzgun - ÖSYM   
31-10-2009
Meslek Seçiminde Bilinmesi Gerekenler

Prof. Dr.Yıldız Kuzgun
ÖSYM

  
ÇaÄŸdaÅŸ bir toplumda özgür bir bireyin önemli geliÅŸim görevlerinden biri de mesleÄŸini seçmesidir. Bir kimsenin herhangi bir konuda doÄŸru bir seçme iÅŸlemi yapılabilmesi, ya da baÅŸka bir deyiÅŸle, saÄŸlıklı karar verebilmesi için, her ÅŸeyden önce, neler istediÄŸini ve bunları elde edebilmek için ne gibi olanaklara sahip olduÄŸunu bilmesi gerekir. Bu iÅŸlemden sonra, daha iyisi bununla beraber yapacağı iÅŸlem, çeÅŸitli seçenekleri inceleyip, her birinin isteklerine ve koÅŸullarına ne derece uygun
olduÄŸunu deÄŸerlendirmektir. Çarşıya çıkmadan önce alacağı ÅŸeylerin listesini yapan ve bunlar için yeterli parası olup olmadığını yoklayan, çarşıdaki malların kalite ve fiyatlarını inceleyerek gereksinmelerine ve parasına uygun bulduklarını alan bir kimsenin davranışı buna örnek olarak gösterilebilir Bu iÅŸlemleri dikkatli ve özenli ÅŸekilde yapmayan kimselerin hayal kırıklığı ile karşılaÅŸmaları kaçınılmazdır.
Bazı gençlerin, meslek seçimi gibi önemli bir kararı oluÅŸtururken yukarıda belirtilen geliÅŸim görevini gerektiÄŸi ölçüde yerine getiremedikleri ve bu yüzden mutsuz oldukları gözlenmektedir. Meslek seçimi kararının saÄŸlıklı bir biçimde oluÅŸturulmasını güçleÅŸtiren bazı etmenler vardır. Bunların bir bölümünü gençlerin çalışma dünyası ve insan nitelikleri hakkında edinmiÅŸ oldukları bir takım inançlar ve genellemeler oluÅŸturmaktadır. AÅŸağıda, yükseköÄŸrenim görmek isteyen gençlerin dile getirdiÄŸi bazı yargılar tartışılmıştır:
Ülkemizde insanlar istedikleri mesleklere giremiyorlar: Bu yargı hatalı bir genellemedir. Bir kısım gencin yoksulluk nedeni ile istediÄŸi mesleÄŸe giremediÄŸi doÄŸrudur. Ne var ki istenilen mesleÄŸe girememenin sadece maddi yetersizlikten ileri gelmediÄŸi, varlıklı oldukları halde yanlış alanlara yönelen gençlerin de var olduÄŸu gözlenmektedir. Bu kiÅŸilerin hatası, girmek istedikleri mesleklerin niteliklerine uygun olup olmadığını sorgulamamalarından kaynaklanmaktadır. Bu gençler az sayıda seçkin öÄŸrenci alan ve baÅŸarılı olmak için üstün akademik yetenek yanında sürekli ve düzenli çalışma alışkanlığı da gerektiren eÄŸitim programlarına özenmekte, giremeyince hayal kırıklığına uÄŸramaktadır.

Bazı üniversite adayları ve öÄŸrencileri yukarıdaki yargıyı daha da ileri götürerek Türkiye’ de insanların istemedikleri mesleklere girdiklerini söylemektedirler. Üniversitelerde istemedikleri alana yerleÅŸtiklerini beyan edenlerden bir kısmı yeniden sınava girmekte, bir kısmı ise bir süre sonra bulundukları programın kendilerine uygun olduÄŸunu fark ederek eÄŸitimlerine devam etmektedirler. Bir kimse istemediÄŸi bir programa yerleÅŸtirilmiÅŸse bu ya kiÅŸinin Tercih Bildirim Formunu kodlarken hata yapmış olmasından, ya tercih edip listesine yazdığı alan hakkında baÅŸlangıçta yanlış bilgi sahibi olmasından ya da Tercih Bildirim Formunun son sıralarına, boÅŸ kalmasın diye, daha az istek duydukları programları da yazmış olmalarından ileri gelmektedir. Bazı üniversite adaylarının özensizlik, dikkatsizlik ya da kendilerini doÄŸru deÄŸerlendirememelerinden kaynaklanan hatalarının tüm gençlere genellenmesi doÄŸru bir davranış sayılamaz.
Ä°nsanın toplumda saygı görmesi için saygın bir mesleÄŸin üyesi olması gerekir: Saygı görme, her insanın en doÄŸal hakkıdır. Ancak bunu saygın bir mesleÄŸin üyesi olarak saÄŸlama beklentisi pek gerçekçi deÄŸildir. Ayrıca meslekleri saygın olan ve olmayanlar olarak ayırmak da doÄŸru deÄŸildir. Ä°nsan bir mesleÄŸin baÅŸarılı bir üyesi olursa saygınlık kazanır. Bu da sahip olduÄŸu yetenekleri gerektiren, ilgi duyduÄŸu etkinlikleri ( meslek görevlerini ) içeren bir mesleÄŸin üyesi olmakla gerçekleÅŸebilir. Bir kimsenin, niteliklerine uymayan bir mesleÄŸe girmesi, zayıf bir olasılıkla da olsa, mümkün olabilir ama o mesleÄŸin baÅŸarılı, saygın bir üyesi olma olasılığı yoktur.

YaÅŸam boyu sürdüreceÄŸim mesleÄŸimi seçme aÅŸamasındayım: Üniversiteye baÅŸvurma dönemine girmiÅŸ gençlerin dile getirdikleri bu ifade pek çok kiÅŸi için doÄŸru ve geçerli olabilir. Ancak çok hızlı bir deÄŸiÅŸimin yaÅŸanmakta olduÄŸu çağımızda insanların ömürlerini tek bir meslekle tamamlama olasılığının azalmakta olduÄŸu gözlenmektedir. Bilim ve teknoloji geliÅŸtikçe meslek çeÅŸitleri de hızla artmakta, bir yandan bazı meslekler çalışma yaÅŸamından silinirken bir yandan da yeni meslekler ortaya çıkmaktadır. Bu geliÅŸmeler karşısında, yirmi birinci yüz yılda bir insanın meslek yaÅŸamı boyunca ortalama üç- beÅŸ meslek deÄŸiÅŸtireceÄŸi öngörülmektedir. Bundan, çok deÄŸil, yirmi beÅŸ otuz yıl önce üniversite adaylarına yaÅŸamlarının en önemli kararını vermekte oldukları, meslek seçerken çok dikkatli olmaları gerektiÄŸi yolunda uyarılarda bulunulurdu. Gerçi üniversite programlarına öÄŸrenci yerleÅŸtirme iÅŸlemlerinde, puanların ondalık basamaklarındaki ince farkların dahi dikkate alındığı ve bir kere bir programa yerleÅŸtikten sonra ikinci yıl program deÄŸiÅŸtirmenin zor olduÄŸu bir sistemde hala dikkatli olmak gerekmektedir. Ancak bir kimsenin kendini tanıması oldukça zor olduÄŸu gibi, insanda geliÅŸim ve deÄŸiÅŸim süreci yaÅŸam boyu devam etmektedir. Ayrıca insanların çoÄŸu birden fazla yetenek türüne sahiptir ve birden çok alanla ilgili iÅŸleri yapmaktan hoÅŸlanabilmektedir. Bu nedenle bir kiÅŸi, bir deÄŸil birden fazla meslekte mutlu ve baÅŸarılı olabilmektedir. Bu olgu özellikle üstün yetenekli kiÅŸiler için geçerlidir. Böyle kimseler hem fen hem toplum bilimlerinde, hem sanat hem de dil- edebiyat alanlarında baÅŸarılı olabilmektedirler. Leonardo da Vinci gibi dehaların yaÅŸamları boyunca çok deÄŸiÅŸik alanlarda üstün kalitede ürün verdikleri bilinmektedir. Çağımızda olanaklar sadece üstün nitelikli kiÅŸilere deÄŸil ortalama insanlara da deÄŸiÅŸik yeteneklerini kullanma ve geliÅŸtirme ortamı saÄŸlamaktadır. Halen üniversiteler ya programlarından bazılarını iki alanda diploma verecek ÅŸekilde oluÅŸturmaya ya da deÄŸiÅŸik alanlardan seçimlik dersler açarak öÄŸrencilerin çok yönlü yetiÅŸmelerini saÄŸlamaya çalışmaktadırlar. Bu uygulamanın yakın gelecekte yaygınlaÅŸacağı beklenebilir.

Üniversiteye bir girsem gerisi kolay: Üniversiteye giriÅŸin zor olduÄŸu toplumumuzda bir gencin sınavı ya da sınavları baÅŸarı ile atlayıp istediÄŸi bir alana girmesi önemli olmakla birlikte meslek geliÅŸiminin son aÅŸaması deÄŸildir. Yukarıda da belirtildiÄŸi gibi, bilim ve teknolojideki geliÅŸmeler mesleklerin icra edilme biçimlerini deÄŸiÅŸtirmekte, bu süreç boyunca, bazı meslekler ortadan kalkmakta, bunların yerine daha geliÅŸmiÅŸ teknoloji ile yürütülen yeni meslekler ortaya çıkmaktadır. Bu olgu bir kimsenin yaÅŸamı boyunca zaman zaman mesleÄŸinde ortaya çıkan yeni uygulamaları öÄŸrenmek için hizmet - içi eÄŸitimi görmesini gerektirmektedir. Ayrı ÅŸekilde, mesleÄŸi iÅŸ piyasasından kalkan kiÅŸilerin yeni bir meslek öÄŸrenme sürecine girmeleri söz konusu olabilmektedir. Bu durumda bir gencin, üniversite diplomasını aldıktan sonra eÄŸitim sorumluluÄŸunun biteceÄŸini düÅŸünmesinin yanlış olacağı açıktır. KiÅŸi deÄŸil mesleÄŸinde ilerlemek, iÅŸini korumak için bile sürekli eÄŸitim görmek durumunda olacaktır. Bu nedenle günümüzde, yaÅŸamın belli bir döneminde bir kere verilen ve genellikle deÄŸiÅŸmeyen bir karar olarak meslek seçimi deÄŸil çalışma ömrünün sonuna kadar süren bir geliÅŸimi ifade eden kariyer geliÅŸimi kavramı üzerinde durulmaktadır. Gencin bu gerçeÄŸi göz önüne alarak yaÅŸamını planlaması yararlı olur.

Ä°nsan ancak dört yıllık bir üniversite eÄŸitimi görürse güvenceli ve saygın bir meslek edinebilir: Türkiye’de sosyal güvenlik sistemi yeterince geliÅŸmediÄŸi için insanlar yükseköÄŸretim gördükleri takdirde güvenceli bir meslek edineceklerini düÅŸünüyorlar. Bazı gençler ise iki yıllık önlisans programlarını yüksek eÄŸitim saymamakta, lisans eÄŸitiminin kazanç ve iÅŸ bulma açısından daha avantajlı olduÄŸunu düÅŸünmektedirler. Oysa yalnız iki yıllık deÄŸil, dört yıllık yükseköÄŸretim programlarını bitiren gençler de düzenli ve iyi bir gelir saÄŸlayan bir iÅŸ bulmakta zorluk çekmektedirler. Devlet sektöründe çalışma alanları giderek daralmaktadır. Özel sektörde iyi bir üniversiteden alınmış diploma iÅŸ bulma önemli rol oynasa da iÅŸte tutunma ve ilerleme diplomadan çok yeterliliÄŸin kanıtlanmasına baÄŸlıdır. Kendini iyi yetiÅŸtirmiÅŸ bir tekniker sıradan bir mühendisten daha uzun süre iÅŸini koruyabilir ve ilerleyebilir.

Önce iyi bir üniversiteye girmeli, hangi bölümü olduÄŸu önemli deÄŸil: YükseköÄŸrenim görmek isteyen gençlerin bazılarının, önce üniversite daha sonra da program seçme gibi bir yol izlemekte oldukları gözlenmektedir. ÖÄŸretim kadrosu zengin bir üniversitede eÄŸitimin daha iyi olacağı kuÅŸkusuzdur. Ancak, meslek baÅŸarısında mezun olunan üniversitenin kalitesinden önce kiÅŸinin kalitesi etkili olmaktadır. ÖÄŸretim kadrosu yetersiz bir bölümün hevesli, çalışkan bir öÄŸrencisi, alanı ile ilgili yayınları izleyerek kendini yetiÅŸtirebilir, yüksek lisans eÄŸitimini iyi bir bölüm ya da fakültede sürdürebilir. Buna karşılık, iyi bir üniversiteye girme uÄŸruna istemediÄŸi bir bölüme giren bir kiÅŸi eÄŸitim ortamından hoÅŸnut olsa bile, eÄŸitimin özünden hoÅŸnut olamayacağı için baÅŸarılı da olamayabilir.

Ä°yi üniversite derken genellikle yabancı dille ( Ä°ngilizce) öÄŸretim yapan üniversiteler kastedilmektedir. Yabancı dille öÄŸretim yapan üniversitelerin tercih edilme nedenlerinin biri de bu kurumlardan mezun olanların özel sektör tarafından tercih edildiÄŸi inancıdır. GeçmiÅŸte bu inancı destekleyici örnekler çoktu. Ancak son yıllarda gazetelerdeki iÅŸ ilanlarında bu yoldaki tercihler artık eski sıklıkta görülmemektedir. Çünkü Türkçe eÄŸitim yapan bazı üniversiteler yabancı dil öÄŸretimine de özel önem vermeye baÅŸlamışlardır. Öte yandan yabancı dili sadece üniversitenin bir yıllık hazırlık sınıfında öÄŸrenme olanağı bulan öÄŸrenciler, o dile yeterince hakim olamadıklarından, öÄŸretimi izlemede zorluk çekmekte, bunun sonucu olarak, alan bilgisini de yeterince edinememektedirler. Bu durum özellikle sosyal bilim alanındaki programlar için geçerlidir. ÖÄŸretimi izleyebilecek kadar yabancı dili bir yılda öÄŸrenme umudu olmayanların yabancı dille öÄŸretim yapan programları tercih etmemeleri iyi olur.

 Sadece belli bir meslek edinmek isteyenler üniversite eÄŸitimi görmelidir: Üniversite mezunlarından çoÄŸunun eÄŸitim gördükleri alanlardan baÅŸka alanlarda çalıştıklarını gözleyen kimseler meslek eÄŸitimine yatırılan zaman ve paranın boÅŸa harcandığını düÅŸünerek hayıflanmaktadırlar. Ekonomik sıkıntı içinde bulunan ülkeler için bu düÅŸünce bir dereceye kadar doÄŸru olabilir ama, aslında üniversitelerin üç amacı vardır: Bunlar,
Bilimsel araÅŸtırma yapmak ve bilgi üretmek
Meslek elemanı yetiştirmek
Kültür kazandırmak


Gençlerin büyük çoÄŸunluÄŸu ikinci amaç için üniversiteye yönelmekte, bir diploma, birunvan alma ve bunlara uygun iyi bir iÅŸ edinme umudunu beslemektedirler. Mezunlara bir diploma ve ona uygun bir de unvan verilmektedir ama çalışma yaÅŸamında doktorluk, mühendislik, hemÅŸirelik, öÄŸretmenlik gibi sınırları yasalarla belirlenmiÅŸ olanlar dışında kalan mesleklerin pek azı diploma ile yakından iliÅŸkilidir. Üniversite mezunlarının çoÄŸunun eÄŸitim gördükleri alanla doÄŸrudan ilgisi olmayan iÅŸlerde çalıştıkları sıklıkla gözlenen bir olgudur. YükseköÄŸretim lisans programlarının çoÄŸu, aslında belli bir konuda eÄŸitim vermekte ise de kazandırdığı bilgi ve beceri benzer baÅŸka alanlara da aktarılabilmektedir. Böylece, iÅŸ aramaya çıkan bir mezun, baÅŸlangıçta hiç düÅŸünmediÄŸi iÅŸ alanlarında çalışma olanağı bulabilmekte, o iÅŸlerde çalışırken önemli bir uyum sorunu da yaÅŸamamaktadır. Åžu halde diyebiliriz ki üniversite eÄŸitimi her zaman belli bir meslek kazandırmamakta, daha çok kültür kazandırarak gencin daha geniÅŸ bir alanda iÅŸ arama ÅŸansını artırmaktadır. Halen yaÅŸadığımız ekonomik bunalımda iÅŸ bulma zorluÄŸu her meslek için geçerlidir Ancak bu durumun sürekli olacağını düÅŸünüp yanlış genellemeler yapmadan olaya baktığımızda, hızlı ve çarpıcı deÄŸiÅŸimlerin olduÄŸu ve olacağı toplumlarda gençlerin bir çok alana uyarlanabilecek üst düzey beceriler kazanması için yapılan yatırımların hiç de boÅŸa gitmediÄŸi düÅŸünülebilir.
Üniversiteler gençlerin iÅŸ bulma olanaklarını artırmak için programlara çeÅŸitli seçimlik dersler konmakta, bazı üniversitelerde ana dal, yan dal adı altında programlar oluÅŸturulmaktadır. ÖrneÄŸin bir kimsenin ana dalı psikoloji, yan dalı sosyoloji olabilmektedir. Bazı üniversitelerde iki daldan diploma almak mümkündür.

YükseköÄŸretimin lisans programlarından birini bitirdikten sonra benzer baÅŸka bir alanda lisansüstü eÄŸitim görme olanağı vardır. Hatta kararlı bir iÅŸ bulmak için böyle bir eÄŸitime gerek de vardır. ÖrneÄŸin fizik mezunu bir genç bilgisayar, eÄŸitim alanından mezun olan iÅŸletme alanında üst eÄŸitim görebilmektedir. Bundan baÅŸka, pek çok kiÅŸi, belli bir alanda çalışırken kurumların açtığı hizmet-içi eÄŸitim programlarını ya da üniversitelerde verilen sertifika programlarını tamamlayarak farklı alanlara geçmektedirler.
Gelecekte hangi mesleÄŸin geçerli olacağını ÅŸimdiden bilmek çok önemlidir: Meslek seçme durumunda olan gençlerden bazıları “Gelecekte hangi meslekler geçerli olacaktır?”sorusunu sormaktadır. Bu soruyu yanıtlayabilmek için bu gençlere “Kaç yıl sonraki geleceÄŸi öÄŸrenmek istiyorsun?” diye sormak gerekiyor. Teknolojinin hızla geliÅŸmekte olduÄŸu bir dünyada, bir mesleÄŸin belki beÅŸ ya da on yıl sonrasını tahmin edebiliriz. Ondan sonra bu çekici meslek teknolojinin geliÅŸmesi ve buna baÄŸlı olarak ekonomideki deÄŸiÅŸimler sonucunda hüviyet deÄŸiÅŸtirmiÅŸ olacak, belki de pek çok kiÅŸinin o alana girmesi sonucu bu günkü çekiciliÄŸini yitirecektir. Ülkemizde bunun deÄŸiÅŸik örnekleri geçmiÅŸte yaÅŸanmıştır ve yaÅŸanmaya devam edecektir.

Gençlerin hangi mesleÄŸi seçtiÄŸi deÄŸil, bu hızlı deÄŸiÅŸime ayak uydurabilmek için ne gibi bilgi ve becerilerle donanmış olduÄŸu önemlidir. Böyle bir dünyaya hazırlanmak için gençlerin kendilerini ÅŸu alanlarda yetiÅŸtirmeleri gerekmektedir:
Teknolojik geliÅŸme meslek görevlerini kolaylaÅŸtırmakta, el becerisi ve beden gücünün yerini giderek artan oranda beyin gücü almaktadır. Bu nedenle gençlerin matematik ve mantık alanlarında kendilerini iyi yetiÅŸtirmeleri, akıl yürütme, yargılama yeteneklerini geliÅŸtirici etkinliklere ağırlık vermeleri gerekmektedir. Ezberleme, geçer notla yetinme, günü kurtarma gibi tutumları benimseyenlerin gelecekteki deÄŸiÅŸimlere ayak uydurma ÅŸansı zayıf olacaktır.
Gelecekte birkaç meslek ve sık sık iÅŸ deÄŸiÅŸtirme yanında bir gün boyunca birden fazla meslek icra etme durumunda olacak gençlerin elden geldiÄŸi kadar spor, el sanatları, güzel konuÅŸma ve yazma gibi deÄŸiÅŸik yeteneklerini geliÅŸtirmeye de önem vermeleri gerekir. Böylece bir kimse gününün deÄŸiÅŸik zaman dilimlerini deÄŸiÅŸik yetenekleri ile ilgili iÅŸleri yaparak geçirebilir. Böylece hem gelirini artırabilir hem de ek bir iÅŸ yolu ile deÄŸiÅŸik becerilerini deÄŸerlendirme olanağı bulabilir.

Günümüzde insanlar büyük iÅŸ yerlerinde, bir çok kiÅŸi ile iÅŸbirliÄŸi yaparak çalışmakta; kendi küçük iÅŸ yerinde birkaç çırağı ile çalışan insan sayısı giderek azalmaktadır. O halde geleceÄŸin genci baÅŸkaları ile iletiÅŸim kurabilme ve iÅŸbirliÄŸi yapabilme becerilerine sahip olmalıdır. DeÄŸiÅŸik insanlarla deÄŸiÅŸik koÅŸullarda çalışabilme esnekliÄŸine sahip olabilme, belirsizliÄŸe dayanabilme ve yaratıcılık da iÅŸ yaÅŸamında baÅŸarıyı artırıcı kiÅŸilik özellikleri olarak görünmektedir.

 Bir yabancı dil, özellikle Ä°ngilizce bilmek kiÅŸinin iÅŸ bulma ve geliÅŸme ÅŸansını artıracaktır. Bu özellikle yükseköÄŸretim görmüÅŸ gençler için çok önemlidir.
Üniversiteye ÖÄŸrenci Seçiminde Dikkate Alınan Özellikler
Üniversiteye giriÅŸte uygulanan sınav sistemi, öÄŸrencinin akademik yeteneÄŸini ( soyut konuları öÄŸrenme gücünü ) ve okul baÅŸarısını ( bilgisini ve çalışma disiplinini ) deÄŸerlendiren bir yapıdadır. ÖÄŸrencinin okul baÅŸarısı da okuduÄŸu okuldaki öÄŸrencilerin ÖÄŸrenci Seçme Sınavındaki puan ortalamaları ( akademik yetenek düzeyleri ) ile diploma notları düzeyleri birlikte dikkate alınarak deÄŸerlendirilmektedir. Böylece Anadolu liseleri, fen liseleri gibi, öÄŸrencileri bir sınavla seçilmiÅŸ olan okullardan mezun olanların ortaöÄŸretim baÅŸarı puanları diÄŸer okulların mezunlarınınkinden daha yüksek olarak deÄŸerlendirilmektedir.
ÖSYM’nin uyguladığı seçme sistemi adayların Tercih Bildirim Formunu doldururken, girmeyi en çok istediÄŸi programı en baÅŸa yazdıklarını varsaymaktadır. KiÅŸinin girmeyi en çok arzu ettiÄŸi program ise onun zihinsel, bedensel ve duyuÅŸsal özelliklerine ve ekonomik olanaklarına en çok uyan program olmalıdır. Daha önce de deÄŸinildiÄŸi gibi, bir kimse pek çok kiÅŸinin girmek istediÄŸi, popüler ve dolayısıyla taban puanı yüksek bir programa girip akademik yeteneÄŸini kanıtlamayı en önemli hedef olarak benimser ve diÄŸer özelliklerinin programa uygunluÄŸunu dikkate almazsa programa girmeyi baÅŸarsa bile oradan mezun olmayı baÅŸaramayabilir. Çok zeki fakat zevkine , rahatına düÅŸkün bir genç, zekası sayesinde sınavı kazanabilir ama çalışma alışkanlığına sahip olmadığı için, kendisi gibi seçkin öÄŸrencilerin bulunduÄŸu ve baÅŸarının gayrete, disiplinli çalışmaya baÄŸlı olduÄŸu bir öÄŸretim ortamına ayak uydurmakta çok zorluk çekebilir. Daha düÅŸük puanla girilebilen bir baÅŸka program bu gencin yapısına daha uygun olabilir.

Ülkemizde mesleklerin toplumsal saygınlık düzeylerinin çok farklı oluÅŸu gençlerin tercihlerini belirlemelerinde ve bunları sıralamalarında çok önemli rol oynamaktadır. Sırf yeteneÄŸi kanıtlamak için yüksek puanla öÄŸrenci alan programları tercih etmek ve bunlardan ön sıralardaki birine girebilmek için sınavda doÄŸru yanıtlanması gereken soruların hesabını yapmak yeterli deÄŸildir. Bu tür hedeflerine eriÅŸen nice öÄŸrencinin, bir süre sonra, bulundukları durumdan hoÅŸnut kalmadıkları, eÄŸitimi yarım bırakarak ya da bitirdikten sonra yapılarına daha uygun alanlara geçtikleri gözlenmektedir. Sadece akademik konuları öÄŸrenme gücünü kanıtlama ve meslek yolu ile saygınlık kazanma düÅŸüncesi ile verilen kararlar hem kiÅŸinin mutsuz olmasına hem de aile ve ülke için ekonomik kayba yol açmaktadır. Bu nedenle gençlerin tercihlerini kesinleÅŸtirmeden önce kendilerini çok iyi dinlemeleri, kiÅŸiliklerinin baÅŸka yönlerini de dikkatle ve ayrıntılı olarak deÄŸerlendirmeye çalışmaları uygun olur.

Kendini Tanıma
Ä°nsan, her canlı gibi, yaÅŸamı boyunca bir takım geliÅŸim evrelerinden geçer. KiÅŸilik geliÅŸimi insanın toplumsallaÅŸması, içinde yaÅŸadığı toplumun beklentilerini yerine getirebilmesi için gerekli tutumları ve iletiÅŸim becerilerini kazanması sürecidir. Bu geliÅŸim süreci zihinsel ve duygusal geliÅŸim baÅŸlıkları altında bilimsel olarak incelenmektedir. Yirminci asrın ortasından itibaren buna Mesleki GeliÅŸim adı verilen bir boyut eklenmiÅŸtir. Mesleki geliÅŸim bireyin giderek karmaşıklaÅŸan çalışma yaÅŸamında kendine uygun bir yer edinmesi ve o ortamda kendini gerçekleÅŸtirebilmesi için gerekli davranışları geliÅŸtirme süreci olarak tanımlanabilir.
Mesleki geliÅŸim süreci okul öncesi dönemden baÅŸlayıp meslek ömrünün sonuna kadar devam eden bir süreçtir. Bu süreç boyunca bireyin ÅŸu istendik davranışları geliÅŸtirmesi beklenir:
Hangi iÅŸleri ne derece yapabildiÄŸinin farkında olma; çeÅŸitli konulardaki yeteneklerini doÄŸru, gerçekçi ve ayrıntılı olarak deÄŸerlendirebilme
Bir eÄŸitim ortamından, bir çalışma alanından, kısaca bir meslekten neler beklediÄŸini açık ve net bir biçimde ifade edebilme

Mevcut seçenekleri inceleme, baÅŸka seçenekler olup olmadığını araÅŸtırma
Seçeneklerin her birini, istek ve beklentileri karşılama, var olan yeteneklerle ve ekonomik olanaklarla eriÅŸebilme olasılığı bakımından deÄŸerlendirme
Ä°stekleri karşılama olasılığı en yüksek görünen ve eriÅŸme olasılığı olanlara yönelme kararını verebilme

Ä°nsanın yaÅŸamı boyunca yerine getirmesi gereken geliÅŸim görevleri içinde en önemlisi ve en zor gerçekleÅŸtirilebileni ne istediÄŸi ve neleri ne ölçüde yapıp neleri yapamayacağı konusunda net ve kararlı bir benlik algısı geliÅŸtirmesidir. Kendini bilmek her devirde ve kültürde olgunluÄŸun birinci koÅŸulu sayılmıştır. Meslek seçimi söz konusu olduÄŸunda kiÅŸinin kendini bilmesi demek hangi çalışma alanının gerektirdiÄŸi görevleri yerine getirebileceÄŸi, ( yetenekleri ) nasıl bir çalışma ortamında ne gibi iÅŸleri yapmaktan hoÅŸnut olacağı ( ilgileri ) ve mesleki etkinliklerden baÅŸka ne gibi yararlar beklediÄŸini ( meslek deÄŸerlerini ) açık seçik olarak ifade edebilmesi demektir. Bu ancak insanların çoÄŸunun en erken orta yaÅŸlarına doÄŸru eriÅŸebilecekleri bir durumdur. Ne var ki insanlar henüz yeniyetmelik dönemlerinde iken yaÅŸamlarının en önemli kararını verme sorunu ile karşılaÅŸmaktadırlar.
Gençlerin kendilerini tanımalarını güçleÅŸtiren etmenleri ÅŸöyle belirleyebiliriz:
Ergenlik döneminde insanların deneyimleri yetersizdir. EÄŸitim kurumlarımızın çoÄŸunun kol çalışmaları, seçimlik dersler, öÄŸrenci klüpleri, hobi geliÅŸtirici kurslar gibi, bireylerin yeteneklerini keÅŸfetmelerini kolaylaÅŸtırıcı öÄŸretim ortamları hazırlamada yeterli olduÄŸu söylenemez. Okullarda fen ve matematik dışındaki konu alanlarında baÅŸarının fark edilerek ödüllendirilmesi de yaygın bir uygulama deÄŸildir. Sınıfların kalabalık, öÄŸretimin yarım gün yapıldığı okullarda öÄŸretmenlerin öÄŸrencilerini deÄŸiÅŸik yönleri ile tanıma olanakları çok azdır. Aşırı özellikleri nedeni ile göze batan öÄŸrenciler dışında kalan geniÅŸ gruplar hakkında öÄŸretmen kanaatleri genellikle bulanık olduÄŸundan, bunların ifade edilmesi için oluÅŸturulan gözlem formlarının da güvenilirliÄŸi düÅŸüktür. Sınavlardan alınan notlar öÄŸrencinin baÅŸarısı hakkında kabaca bir fikir vermektedir ama onun çeÅŸitli ders konularında akıl yürütme, analitik düÅŸünme, yaratıcılık gibi özellikler yönünden ne düzeyde olduÄŸu hakkında ayrıntılı fikir vermekten uzaktır.

Ergenlik kimliÄŸi oluÅŸturma dönemidir. O zamana kadar geçirdiÄŸi deneyimler sonucu kendisi hakkında edindiÄŸi bir takım yargıları deÄŸerlendirme, bunları bütünleÅŸtirme, kendisinin kim olduÄŸunu tanımlama çabasındadır. Bu dönemde bir çok gencin ilgileri kararsız, meslek emelleri gerçeklerden oldukça uzaktır. Ergenlerin derdi yetiÅŸkin dünyasında iyi bir yer edinmek, kendini çevresine kanıtlamaktır. Bu nedenle çevre tarafından istendik özellikler yönünden güçlü oldukları izlenimi uyandırmaya çabalamakta, çevrenin önemsemediÄŸi özelliklerini fark edip deÄŸerlendirememektedir. Bu durum özellikle aşırı istekçi ve otoriter ailelerin çocuklarında daha çarpıcı biçimde görülmektedir. Çevresini, özellikle ana babasını hoÅŸnut etme çabasında olan genç zayıf yönlerini yadsıma, eÄŸilimlerini bastırma, gerçek özüne uygun bir kimlik yerine ana babasının hoÅŸuna gidecek bir kimlik geliÅŸtirme zorunluluÄŸunu duymaktadır. Özüne yabancı, baÅŸkalarının beÄŸenisine aşırı derecede duyarlı gençler ilgi ve yeteneklerine uygun olmayan, eriÅŸmesi olanaksız eÄŸitim ve meslek hedeflerine yönelmekte, emelleri gerçekleÅŸmeyince çöküntü yaÅŸamaktadırlar.

Seçenekleri AraÅŸtırma
SaÄŸlıklı bir meslek kararı verebilmenin diÄŸer bir koÅŸulu seçenekler konusunda bilgi sahibi olmaktır. Oysa gençlerin eÄŸitim ve meslek seçenekleri hakkında bilgilerinin yetersiz ve çok kere de yanlış olduÄŸu gözlenmektedir. Gözlemler ve araÅŸtırmalar üniversiteye gelen öÄŸrencilerin ilk aylarda yarıdan fazlasının bulundukları bölümden memnun olmadıklarını göstermektedir. Bunların bir kısmı, hakkında bilgi sahibi olmadıkları bölümleri tercih etmek zorunda kaldıklarını, bir kısmı ise isteyerek geldikleri bölümde aradıklarını bulamadıklarını ifade etmekte ve bir sonraki yıl alan deÄŸiÅŸtirme planları yapmaktadırlar. Neyse ki bunların önemli bir bölümü yıl sonuna doÄŸru bulundukları alanın kendilerine uygun olduÄŸunu fark edip ona baÄŸlanmaya baÅŸlamaktadırlar. EÄŸitim sistemimiz öÄŸrencilerin çoÄŸunu ilköÄŸretimin sonunda bir meslek eÄŸitimi seçmeye bir kısmını ise bir yıl sonra alan seçmeye zorlamaktadır. Bu yaÅŸtaki seçimlerin çoÄŸu ana babaların yönlendirmesi ile gerçekleÅŸmektedir. Onların da bir çok seçenekten habersiz olarak bu iÅŸlemi yürüttükleri gözlenmektedir. Oysa gençlerin, geleceklerini yakından ilgilendiren bir konuda karar vermeden önce, kendilerine açık olanakları araÅŸtırmaya giriÅŸmeleri, eÄŸitim ve meslek seçenekleri hakkında bilgi edinme çabası göstermeleri gerekir. Gençlerin böyle bir giriÅŸimde bulunmalarını engelleyen bazı psikolojik ve toplumsal nedenler vardır. Bunları ÅŸöyle özetleyebiliriz:

Gencin çevresi çok dar, bilgi edinme olanakları çok kısıtlı olabilir. Bu durum özellikle kırsal kesimde yetiÅŸen gençler için geçerlidir. Bu çevrelerde polislik, öÄŸretmenlik, hemÅŸirelik dışındaki meslekler için uygun örnekler de olmadığından gençlerin seçenekleri bu ve benzeri birkaç meslek alanı ile sınırlı kalabilmektedir. Bilgi kaynaklarından haberli olamama ya da onlara ulaÅŸma zorluÄŸu yüzünden insanlar yetersiz bilgi ile karar verme durumunda kalmaktadırlar.

Bilgi edinmeyi engelleyen diÄŸer bir neden kiÅŸinin korkularıdır. Seçeneklerin çokluÄŸu kendine güvensiz kiÅŸiyi ÅŸaÅŸkına çevirebilmekte, kafasını karıştırabilmektedir. Böyle bir kiÅŸi deÄŸiÅŸik durumlara uyum yapabilmek için esnek düÅŸünebilme gücünden yoksundur. Yeni bir seçenek daha önce verilmiÅŸ bir karardan vazgeçmeyi gerektirebilir. Bu da yeni bir belirsizlik durumu demektir. Oysa güvensiz kiÅŸiler ancak net ve kesin durumlarda rahat edebilirler. Böyle bir kiÅŸilik yapısına sahip bireyler ne kendilerine ne de olanaklara iliÅŸkin gerçekleri aramaya giriÅŸirler.

Kendine güvenen kiÅŸiler ise araÅŸtırmanın getireceÄŸi yeni bilgilerin geliÅŸimlerine olumlu katkıları olacağına inanır ve bu yolda giriÅŸimlerde bulunurlar. Bunların en önemlisini, yukarıda da deÄŸinildiÄŸi gibi, kendini tanıma konusunda gösterilen çabalar oluÅŸturur. Kendini tanıyan, olanaklarının sınırlarını ve gerçek isteÄŸinin ne olduÄŸunu bilen bir genç, önündeki seçenekleri bu ölçütler açısından deÄŸerlendirir, hatta baÅŸka seçenekler olup olmadığını araÅŸtırır. Buna karşılık, kendine iliÅŸkin bazı gerçeklerle yüz yüze gelmekten kaçınan, kendinde çok üstün. nitelikler gördüÄŸü için üst düzey hedeflere yönelen kiÅŸi ise, kurduÄŸu hayali düzenin bozulacağı korkusu ile, deÄŸiÅŸik seçenekleri araÅŸtırmaktan kaçınır, önerilen seçenekleri de mantık dışı bahanelerle reddeder. Åžu halde diyebiliriz ki, kendini araÅŸtırma ile seçenekleri araÅŸtırma eÄŸilimi, kiÅŸinin doÄŸası ile barışık olmasından kaynaklanan, yeni uyarıcılara açık olma eÄŸiliminin görünümüdür.

Kendini ve meslekleri tanımak için neler yapmalı?
Ä°nsanın yaradılışını, gerçek özelliklerini tanıması, kendini doÄŸru deÄŸerlendirmesi kolay gerçekleÅŸtirilecek bir hedef deÄŸildir. Bu özellikle deneyimi az ve kendini kanıtlama çabasında olan gençler için daha da zordur. Ä°nsanların kendilerini tanımalarını engelleyen en önemli etmen baÅŸkaları tarafından beÄŸenilme, kabul görme arzusudur. Kendini baÅŸkalarının ölçütlerine göre deÄŸerlendiren kiÅŸi büyük olasılıkla kendi gerçeÄŸinden uzaklaÅŸacak, kendi özüne uymayan bir öz kavramı geliÅŸtirecektir. DoÄŸru ve gerçekçi bir öz kavramı geliÅŸtirmenin ön koÅŸulu çevrenin beklentilerine ve deÄŸerlendirmelerine aşırı derecede duyarlı olmamaktır. Ä°çsel özgürlüÄŸünü geliÅŸtirmiÅŸ kiÅŸi kendini inceleyerek doÄŸasını tanıyabilir.
DoÄŸasını tanımak isteyen kiÅŸinin yapacağı iÅŸ deÄŸiÅŸik ortamlarda neler yaÅŸadığını, çeÅŸitli durumlar ve olaylar karşısında neler hissettiÄŸini sık sık gözden geçirmek ve bu yaÅŸantılarının adını koymaktır. BaÅŸkalarının önem verdiÄŸi özelliklerine sahip olduÄŸuna kendini inandırmaya çalışan, baÅŸkalarının önem vermediÄŸi özelliklerini bastırmaya çalışan kiÅŸi, doÄŸasına yabancılaÅŸmaya ve gizilgüçlerini kullanamamaktan ileri gelen bir uyumsuzluk yaÅŸamaya adaydır. 

ÖSYM adayların kendilerini tanımaları, yükseköÄŸretim programları hakkında bilgi edinmeleri için bazı ölçme araçları ve yayınlar hazırlatmıştır. Bunlardan Kendini DeÄŸerlendirme Envanteri on üç, BÄ°LDEMER ( Bilgisayar Destekli Meslek RehberliÄŸi ) programı altı yıldır, ve “Üniversiteler, YükseköÄŸretim Programları ve Meslekler Rehberi” adlı kaynak kitap on beÅŸ yıldır okullarda ve dershanelerde kullanılmaktadır. Programları ve meslekleri tanıtan kaynak kitaptaki bilgiler internet sayfalarımıza aktarılmıştır. Kendini ve çevresindeki olanakları tanımaya yatkın bir kiÅŸi bu kaynaklara eriÅŸmekte zorluk çekmeyecektir.


Karar Verme ( Belli bir seçeneÄŸe yönelme )
Meslek geliÅŸiminin bu aÅŸamasında yapılacak iÅŸ, yukarıda açıklanan iki alanda edinilen bilgilerin birlikte deÄŸerlendirilmesi, istenilir yönleri en fazla, istenmeyen yönleri en az ve eriÅŸme olasılığı yüksek seçeneÄŸin bulunmasıdır.

Karar verme süreci, yukarıda açıklanan iki geliÅŸim görevinin baÅŸarı ile tamamlanması halinde baÅŸarı ile gerçekleÅŸtirilen zevkli bir iÅŸlem olabilir. Kendisi ve çevresi hakkında bilgisi yetersiz, iddiaları yüksek, aşırı kaygılı, sorumluluÄŸunun bilincine erememiÅŸ kiÅŸilerin bu aÅŸamada farklı davranışlar sergiledikleri görülmektedir. ÖrneÄŸin kendine güvensiz kiÅŸiler, baÅŸkalarının (aile büyükleri, arkadaÅŸlar vb.) daha iyi bilecekleri düÅŸüncesi ile, kararı baÅŸkalarına bırakmakta ya da baÅŸkalarının kararlarını benimseyip uygulamaktadırlar. Aşırı kaygılı kiÅŸilerin tepkisi iki türlü olmaktadır. Bunlar ya hemen kararı kesinleÅŸtirmek için acele etmekte, ya da seçenekleri en ince ayrıntısı ile inceleme, baÅŸka seçenekler arama, çabalarını bir türlü sona erdirememekte ve kararlarını kesinleÅŸtirememektedirler. Sorumsuz kiÅŸiler de kararı en son güne bırakmaktadırlar ama geçen süre zarfında karar verme konusunu düÅŸünmemeyi tercih etmektedirler. Karar verirken bazı insanlar sezgilerine, bazıları mantıklarına bazıları ise baÅŸkalarına güvenmektedirler.

Karar verme konusunda sorunlu bir grup daha vardır ki, bunlar kronik kararsızlardır. Bu kimseler hiçbir seçeneÄŸi kendilerine uygun bulmamakta; karar verme zorunda kaldıklarında hiç bir seçeneÄŸe uzun süre baÄŸlanamamakta, sık sık karar deÄŸiÅŸtirmektedirler. Sonuçta hangi seçeneÄŸi benimserlerse benimsesinler gözleri daima baÅŸka seçeneklerde kalmaktadır.
Meslek Seçimi konusunda verilecek karar, dayanağını kiÅŸinin özünden almalıdır. KiÅŸilik geliÅŸimleri saÄŸlıklı olan, özlerini tanıyan ve onu gerçekleÅŸtirme çabasında olan kimseler gerek kendileri gerekse çevre olanaklarına iliÅŸkin doÄŸru, ayrıntılı ve gerçekçi bilgilere sahip olduklarından, doÄŸru karar vermekte güçlük çekmemektedirler. Çünkü kendi ile barışık kiÅŸilerin karar verme sürecinde, kendilerine ve seçeneklere iliÅŸkin gerçekleri çarpıtma, bazılarını yok sayma gibi, bilinçli ya da bilinçdışı etmenlerin yeri yoktur.
AÅŸağıda biri kendini ve çevresindeki olanakları özgürce araÅŸtıran, diÄŸeri ailesinin istekleri doÄŸrultusunda davranan, bir diÄŸeri ise kendi sınırlarını bilmeyen ve program seçme iÅŸlemini ciddiye almayan üç gencin meslek geliÅŸimi öyküsü örnek olarak verilmiÅŸtir:
 
Örnek-1
“Genellikle baÅŸarılı bir öÄŸrenci sayılırım. Bunu kısmen düzenli çalışmama borçluyum diyebilirim. Ä°lköÄŸretim döneminde takdirler, teÅŸekkürler aldımsa da Anadolu liseleri sınavını kazanamadım. Puanım az farkla yeterli olamadı.
Lisede fen derslerim iyi sayılırdı. Yani kırık not almamıştım. Matematikte komÅŸumuzun oÄŸlundan ders almak suretiyle geçer not alıyordum. Fizik ve kimyada da durumum pek farklı deÄŸildi ; öÄŸretmenin öÄŸrettiklerini evde düzenli tekrarlamak suretiyle öÄŸrenebiliyordum ama farklı bir problem sorulduÄŸunda bocalıyordum. Onun için bu derslerde geçer not aldığım zaman mutlu oluyordum. Biyolojide durumum çok daha iyi idi. Hatta bu alana özel ilgim bile var diyebilirim. Kır gezilerinde çevredeki hayvan ve bitkileri fark eder onlardan örnekler toplarım. Bu ÅŸekilde bir kelebek koleksiyonu da yaptım. Akvaryumumda çeÅŸitli balıklarım ve bir de kuÅŸum vardı. ÖÄŸretmenime biyoloji laboratuarının düzenlenmesine yardım ettiÄŸimde bu iÅŸten çok hoÅŸlandığımı fark etmiÅŸtim.

Ä°nsanların ruh durumlarını, belli olaylar karşısında neler hissettiklerini incelemek ve sorunlarını dinleyip yardımcı olmak da bence çok ilginç bir uÄŸraşı olarak görünüyordu. BoÅŸ zamanlarımda psikoloji ile ilgili hikaye ve romanlar okumaya çalışıyordum.
Gelecekteki mesleÄŸim aile içinde tartışıldığında herkes bir meslek öneriyordu. Babam eczacı, annem doktor, dayım ise inÅŸaat mühendisi olmamı önermiÅŸti. ArkadaÅŸlarım da mühendisliÄŸi düÅŸünüyorlardı. Ben önerilen tüm meslekleri tanıtıcı yayınları okudum. En baÅŸarılı olduÄŸum ve ilgi duyduÄŸum alan biyoloji olduÄŸu için onunla ilgili yayınları özellikle inceledim. Bu arada biyoloji ile ilgili meslek olarak fizik antropolojiyi tanıdım. Ancak tercih listeme önce veterinerlik, sona doÄŸru da biyoloji programlarını yazdım. Ä°yi bir veteriner olabilirsem evcil hayvan kliniÄŸi açmayı veya evcil hayvan yetiÅŸtirip satmayı düÅŸünüyordum. Bu iyi kazanç getirecek bir iÅŸ olarak görünüyordu bana. Biyoloji alanına girersem de hedefim aynı olacaktı. Sonunda bir biyoloji programına yerleÅŸebildim. Biyoloji bölümünü iyi bir derece ile bitirdim Åžimdi yüksek lisans eÄŸitimi görüyorum ve bir yandan da bir hayvan hastanesinde yardımcı eleman olarak çalışıyorum. Bir biyoloji bölümüne araÅŸtırma görevlisi olarak girebilir ya da biyoloji öÄŸretmeni olabilirim Ama gelecekte kuÅŸ, köpek, kedi gibi evcil hayvan yetiÅŸtiren bir yer açmak idealimden vazgeçmiÅŸ deÄŸilim.” 
Bu genç geçirdiÄŸi yaÅŸantıları deÄŸerlendirerek neleri yapıp neleri yapamadığı, hangi etkinliklerden hoÅŸlandığı konusunda açık bir fikre sahip olmuÅŸ, kendisini oldukça net bir biçimde ve uygun sözcüklerle ifade edecek kadar berrak bir benlik algısına eriÅŸmiÅŸ görünmektedir. KiÅŸi aynı güvenle meslekleri de incelemiÅŸ ve kendine uygun bir alan belirlemiÅŸtir. Aile bireylerinin önerilerini, arkadaÅŸlarının telkinlerini dikkate almış ama onlardan birine bağımlı kalmamış, öz yapısına saygılı davranarak, özünü gerçekleÅŸtirebileceÄŸi kariyer planı yapmıştır.
 
Örnek- 2
“Ben tıp doktoru bir baba ile iktisatçı bir annenin ikinci çocuÄŸuyum. Ä°lk çocukları özürlü olduÄŸu için annem babam benim doktor olmamı istiyorlardı. Her halde aÄŸabeyimin sorunları ile bu ÅŸekilde daha iyi ilgilenebileceÄŸini düÅŸünüyorlardı. Ben okulda oldukça baÅŸarılı bir öÄŸrenci idim. Hemen her dersten ortalamanın üzerinde not alıyordum ama en güçlü yeteneÄŸim sanat alanında idi. Sekizinci sınıfta iken resim yarışmasında dünya birincisi olmuÅŸtum. Ama babam vaktimi resimle geçirmemem için bana gerekli resim malzemeleri almıyor, beni resimle uÄŸraşırken gördükçe fen derslerine çalışmamın daha iyi olacağını söylüyordu. Lisede resim çalışmalarımı tamamen bırakıp bütün enerjimi fen alanındaki derslere verdim. Bir çok arkadaşım gibi ben de bir dershaneye devam ettim . Sınava ilk girdiÄŸim yıl bir tıp fakültesine girememiÅŸtim. Ä°kinci yıl tercih listeme, daha düÅŸük puanla öÄŸrenci alan programları da yazdığım için bunlardan birine yerleÅŸtim. Çalışkan ve disiplinli olduÄŸum için fakülteyi zamanında bitirdim. Bir süre pratisyen hekim olarak çalıştım. Estetik cerrah olmak istiyordum. Ama iki kere girdiÄŸim Tıpta Uzmanlık Sınavında baÅŸarılı olamayınca daha düÅŸük puanla girilebilen baÅŸka uzmanlık seçeneklerini yazarak sınava üç kere daha girdim. Bu sınavlarda da baÅŸarılı olamayınca uzmanlık eÄŸitimi görme umudumu yitirdim. Bu arada resim çalışmalarıma tekrar yönelmiÅŸtim. Açtığım bir sergi epey ilgi gördü ama resim yaparak hayatımı kazanmak bana biraz olanaksız görünüyordu. O sırada hoÅŸ bir tesadüf oldu. Sergiyi gezen bir tıp yayınları editörü bana yayıncılık alanında çalışmayı teklif etti. Ben ÅŸimdi tıp alanındaki kitap ve dergilerin resimlerini çizmekte, internet sayfalarının grafik düzenlemelerini yapmaktayım ve yaptığım iÅŸi çok seviyorum”

Bu genç de sonunda özüne uygun bir mesleki ortam bulabilmiÅŸtir. Tıp eÄŸitimi ÅŸu andaki iÅŸinin kalitesine önemli katkı saÄŸlamaktadır kuÅŸkusuz. Ama uzun, zahmetli ve masraflı bir eÄŸitim olan tıp eÄŸitimi, ekmeÄŸini çizimle kazanmak isteyen bu genç için zorunlu muydu? Onun yerine hekimlik mesleÄŸine baÄŸlanabilecek baÅŸka bir genç yerleÅŸtirilmiÅŸ olsaydı daha iyi olmaz mıydı?

Örnek -3
“Ä°lk yıl, üniversite tercih formumu dolduracağım günler yaklaÅŸtıkça içimi bir sıkıntı kaplıyordu. Çünkü annem öÄŸretmen olmamı istiyordu. Evlenip çocuk sahibi olduÄŸum zaman boÅŸ vakitlerim olabileceÄŸini, evime vakit ayırabileceÄŸimi düÅŸünüyordu. Babam iÅŸletme - iktisat eÄŸitimi görmemi öneriyordu. Ben ise çok sevdiÄŸim bir arkadaşımın girmek istediÄŸi uluslararası iliÅŸkiler bölümüne gitmeyi ve diplomat olmayı düÅŸlüyordum. Okulda baÅŸarı düzeyim düÅŸük, matematikten durumum daha da kötüydü. Ama ben okulda iyi öÄŸretim yapılmadığına, dershaneye giderek kendimi geliÅŸtireceÄŸime inanıyordum. Bu inançla iki yıl sürekli dershaneye devam ettim. Orada yapılan sınavlarda da puanım düÅŸüktü. ÖÄŸretmenlerim istediÄŸim bölüme girme olasılığımın çok düÅŸük olduÄŸunu söyledilerse de aldırmadım. Tercih bildirim formuma önce uluslararası iliÅŸkiler alanı ile, daha sonra siyaset bilimi, kamu yönetimi gibi alanlarla ilgili programları yazdım. Ä°lk yıl hiçbir yere yerleÅŸemedim. Yine bir yıl dershaneye gidip aynı bölümleri yazdım ama son bir iki tercihimi de sosyolojiden yaptım. Fakat bir tercihimde kodlama hatası yapmışım . Zihin engelliler programına yerleÅŸtirildim. Bu bölümü bitirince zihinsel özürlü çocukların öÄŸretmeni olurmuÅŸum. Böyle bir meslek aklımın ucundan geçmiyordu. Annem bu programa kayıt yaptırmamı ve öÄŸretmen olmamı istedi ama ben reddettim. Çünkü uluslararası iliÅŸkilere girebilmeyi bir kere daha denemek ve on aylık vaktimi sınava hazırlanarak deÄŸerlendirmek istiyordum. Yine dershaneye gittim ama bu defa, bir önceki yıl bir programa yerleÅŸtirildiÄŸim için ağırlıklı ortaöÄŸretim puanım çok düÅŸtü. Zaten sınavda iyi bir puan da alamamıştım. Böylece üniversite eÄŸitimi görme ÅŸansımı tümüyle kaybettim”

Bu örnekte yeteneklerini iyi deÄŸerlendiremeyen, sınav sisteminin özelliklerini bilmeyen ya da inceleme gereÄŸi duymayan, dikkatsiz bir gencin yanlış kararları sonucunda fırsatları nasıl yitirdiÄŸi görülmektedir. Bu örnekler gençlerin öncelikle akademik yetenek düzeylerini iyi deÄŸerlendirmeleri, bir yükseköÄŸretim programına yerleÅŸebilme ve üst düzeyde eÄŸitim görebilme olasılıklarını iyi deÄŸerlendirmelerinin ne kadar önemli olduÄŸu görülmektedir. Akademik yetenek düzeyi yüksek bir genç tercihlerini belirlerken alan seçiminde hata yapsa bile bunu daha sonra düzeltme olanağını bulabilir. Ama okul baÅŸarısı ve yetenek düzeyi sınırlı olan gençlerin çok dikkatli davranmaları, yüksekten uçmamaları ve durumlarına uygun eÄŸitim alanlarında okumaktan mutlu olmayı bilmeleri çok önemlidir.
YükseköÄŸretime BaÅŸvuracak Gençlere Öneriler

YükseköÄŸretimde program tercihlerini belirleme aÅŸamasında olan bir gencin ÅŸu hususları göz önünde bulundurması yararlı olur:

Önce kendini dinlemeli, geçmiÅŸte ne gibi iÅŸleri yaparken, ne gibi ortamlarda bulunurken mutlu olduÄŸunu, ne zaman gerginlik ve sıkıntı duyduÄŸunu hatırlamaya çalışmalıdır. Böyle bir içe bakış yöntemi kiÅŸiye hangi konuları kolay öÄŸrendiÄŸi, hangi alanlarda çalışmakla mutlu olduÄŸu hakkında bir fikir verir. Ä°lgilerine uygun alanda çalışan insanlar çalışmayı bir angarya deÄŸil bir zevk olarak yaÅŸarlar.

Meslekler, eÄŸitim programları ve çalışma yaÅŸamı hakkında bilgi verici kaynaklara ulaÅŸmaya, onları dikkatle izleyip deÄŸerlendirmeye çalışmalı, girmeyi düÅŸündüÄŸü bölümlerde verilen eÄŸitim hakkında bilgilenmek için mümkünse oralarda okuyan gençlerle konuÅŸmalı, o alanlardaki eÄŸitimin kendisine saÄŸlayacağı yararlarla kendisinden beklenenleri karşılaÅŸtırmalı, bu araÅŸtırmayı çok yönlü olarak yapmalı, birkaç kaynaÄŸa takılıp kalmamalı, baÅŸkalarından duyduklarının doÄŸruluÄŸunu resmi kaynaklara baÅŸvurarak sınamalıdır.
ÖSYM Kılavuzunu bizzat kendisi okumalı, anlamadığı yerleri öÄŸretmenlerine sormalıdır. Kılavuz, aday ile ÖSYM arasındaki anlaÅŸma metni, kontrat sayılır. KiÅŸi bu dokümanın kendisi ile ilgili bölümlerinin okunmasını baÅŸkalarına bırakmamalı, kulaktan dolma bilgilerle hareket etmemelidir.

ÖSYM, adayları programlara yerleÅŸtirme iÅŸlemini bitirdikten sonra bazı programların kontenjanlarının dolmadığını görerek ek yerleÅŸtirme iÅŸlemi yapmaktadır. Bu da ya öÄŸrencilerin yeterince bilgi sahibi olmamalarından ya da önyargılı olmalarından dolayı ilk tercih listelerinde bu programlara yer vermediklerini göstermektedir. Oysa bu programlar bir çok öÄŸrenci için uygun olabilir
Sevgili üniversite adayları

ÖSYM Tercih Bildirim Formunuzu doldurduktan sonra siz imzalayacaksınız. Bu demektir ki tercihlerinizin yapınıza uygunluÄŸundan siz sorumlu olacaksınız. Bu sorumluluÄŸu ne derece bilinçli olarak yerine getirirseniz gelecekte o derece halinden hoÅŸnut bir kiÅŸi olabilirsiniz.
Meslek yaÅŸamınızı mutlu ve yararlı olabileceÄŸiniz çalışma alanlarında sürdürebilmeniz dileÄŸi ile,

Prof. Dr.Yıldız Kuzgun
ÖSYM

(Not: Mesut TORAMAN kardeşimizden e-mail yoluyla alınmıştır.)

Yorum

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 31-10-2009 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111696926 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net