17-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow GeçmiÅŸten arrow GeçmiÅŸten arrow Ahmet HaÅŸim'den Ramazan'da okunacak bir yazı :
Ahmet Haşim'den Ramazan'da okunacak bir yazı : PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 10
KötüÇok iyi 
Yazar Ahmet HAŞİM   
25-08-2009

Müslüman Saati

                       Ahmet HAŞİM

Ä°stanbul'u yenileÅŸtiren ve yerlisini ÅŸaşırtan istilâların en gizlisi ve en tesirlisi yabancı saatlerin hayatımıza giriÅŸi oldu. "Saat"den kasdımız, zamanı ölçen âlet deÄŸil, fakat bizzat zamandır.

Eskiden kendimize göre yaÅŸayışımız, düÅŸünüÅŸümüz, giyiniÅŸimiz ve kendimize göre dinden, ırktan ve an'aneden hayat alan bir zevkimiz olduÄŸu gibi, bu hayat üslûbuna göre de "saat"lerimiz ve
 "gün" lerimiz vardı. Müslüman gününün baÅŸlangıcını ÅŸafağın parıltıları ve sonunu akÅŸamın ışıkları tayin ederdi. Madenden saÄŸlam kapaklar altında saklı tutulan eski masum saatlerin yelkovanları yorgun böcek ayakları tarzında, güneÅŸin sema üzerindeki hareketiyle az çok ilgili bir hesaba uyarak, minenin rakamları üzerinde yürürler ve sahiplerini, zamandan aÅŸağı-yukarı bir doÄŸrulukla haberdar ederlerdi. Zaman sonsuz bahçe ve saatler, orada açan, kâh saÄŸa, kâh sola meyleden, güneÅŸten rengârenk çiçeklerdi. 

Yabancı saati alışkanlığından evvel bu iklimde, iki ucu gecelerin karanlığıyle simsiyah olan ve sırtı, çeÅŸitli vakitlerin kırmızı, sarı ve lâcivert ateÅŸleriyle yol yol boyalı, büyük bir canavar halinde, bir gece yarısından diÄŸer bir gece yarısına kadar uzanan yirmidört saatlik "gün" tanınmazdı. Işıkta baÅŸlayıp ışıkta biten, oniki saatlik, kısa, hafif, yaÅŸanması kolay bir günümüz vardı. Müslümanın mes'ut olduÄŸu günler, iÅŸte bu günlerdi; ÅŸerefli günlerin vak'alarını bu saatlerle ölçtüler. Gerçi, astronomi hesaplarına göre bu "saat" iptidaî ve hatalı bir saatti. Fakat bu saat, hâtıraların kutsî saatiydi.

Alafranga saatin âdetlerimiz ve iÅŸlerimizde kabulü ve alaturka saatin geri safa düÅŸüp camilere, türbelere ve muvakkithanelere bırakılmış battal bir "eski saat" haline geliÅŸi, hayata bakış tarzımız üzerinde korkunç bir tesire sahip olmamış deÄŸildir. Giden saatler babalarımızın öldüÄŸü, annelerimizin evlendiÄŸi, bizim doÄŸduÄŸumuz, kervanların hareket ettiÄŸi ve orduların düÅŸman ÅŸehirlerine girdiÄŸi saatlerdi. Bunlar, hayatı etrafımızda serbest bırakan geniÅŸ, kayıtsız dostlardı. Gelen yabancılar ise hayatımızı bozup onu meçhul bir düstura göre yeniden tanzim ettiler ve ruhlarımız için onu tanılmaz bir hale getirdiler. Yeni "ölçü" bir zelzele gibi, zaman manzaralarını etrafımızda altüst ederek, eski "gün"ün bütün sedlerini harap etti ve geceyi gündüze katarak saadeti az, meÅŸakkati çok, uzun, bulanık renkte bir yeni "gün" meydana getirdi. Bu, müslümanın eski mes'ut günü deÄŸil, sarhoÅŸları, evsizleri, hırsızları ve katilleri çok ve yeraltında mümkün olduÄŸu kadar fazla çalıştırılacak köleleri sayısız olan büyük medeniyetlerin acı ve sonu gelmez günüydü.

Unutulan eski saatler içinde eksikliÄŸi en çok hasretle hatırlanan saat akÅŸamın onikisidir. Artık "oniki", solgun yeÅŸil sema altında, ilk yıldıza karşı müezzinin müslümanlara hitap ettiÄŸi, sokakların lâcivert bir sisle kapandığı, ışıkların yandığı, sinilerin kurulduÄŸu ve yarasaların mahzenlerden çıkıp uçuÅŸtuÄŸu o tesirli ve titrek saat deÄŸildir. AkÅŸam telâkkisinden koparak, kâh öÄŸlenin sıcağında ve kâh gece yarılarının karanlığında mevcut olmayan bir zamanı bildiren bu saat, ÅŸimdi hayatımızda renksiz ve ÅŸaÅŸkın bir noktadır. Yeni saat, müslüman akÅŸamının hüzünlü ve ÅŸaÅŸaalı dakikasını dağıttığı gibi, yirmidört saatlik yabancı "gün"ün getirdiÄŸi geçim ÅŸekli de bizi fecir âleminden uzak bıraktı.

BaÅŸka memleketlerde fecri yalnız kırdan ÅŸehre sebze ve meyve getirenlerin ahmak gözleriyle, ıztırap çekenlerin ÅŸiÅŸkin kapaklar içinden bakan kırmızı ve periÅŸan gözleri tanır. Bu zavallılar için fecrin parıltıları, yeniden boyuna geçirilecek olan hayat ipinin kanlı ilmeÄŸini aydınlatan bir ışıktır. Halbuki fecir saati, müslüman için rüyasız bir uykunun sonu ve yıkanma, ibadet, neÅŸ'e ve ümidin baÅŸlangıcıdır. Müslüman yüzü, kuÅŸ sesleri ve çiçek kokuları gibi fecrin en güzel tecellilerindendir. Kubbe ve minareleri o alaca saatte görmemiÅŸ olan gözler, taÅŸa en ilâhî mânayı veren o akılları hayrette bırakan mimarîyi anlamış deÄŸillerdir. Esmer camiler, fecirden itibaren semavî bir altın ve semavî bir çini ile kaplanır ve Ä°slâm ustalarının tamamlanmamış eserleri o saatte tamamlanır. Bütün mâbedler içinde güneÅŸten ilk ışık alan camidir. Bakır oklu minareler, güneÅŸi en evvel görmek için havalarda yükselir.

Åžimdi heyhat, eski "saat"le beraber akÅŸam da, fecir de bitti. Birçoklarımız için fecir, artık gecedir. Ve birçoklarımızı güneÅŸ, yeni ve acayip bir uykunun ateÅŸlerinden, eller kilitli, ağız çarpılmış, bacaklar bozuk çarÅŸaflara dolaÅŸmış, kıvranırken buluyor. Artık geç uyanıyoruz. Çünkü hayatımıza sokulan yeni ve fena günün eÅŸiÄŸinde çömelmiÅŸ, kin, arzu, hırs ve haset sürülerinin bizi ateÅŸ saçan gözlerle beklediÄŸini biliyoruz.

Artık fecri yalnız kümeslerimizdeki dargın ve maÄŸrur horozlara bıraktık. Åžimdi müslüman evindeki saat, baÅŸka bir âlemin vakitlerini gösterir gibi, bizim için gece olan saatleri gündüz ve gündüz olan saatleri gece renginde gösteriyor. Çölde yolunu ÅŸaşıranlar gibi biz ÅŸimdi zaman içinde kaybolmuÅŸ kimseleriz.

Ahmet HaÅŸim /(Gurebahane- i Lâklâkan'dan)

Yorum
Mutlaka okunmalı bu yazı!!!
Yazar kubha açık 2009-09-06 13:24:55
Kriter'e teşekkürler bu yazı için...
Fatih YAÅžAR beyin Notu..
Yazar admin açık 2009-09-08 05:07:16
Fatih YaÅŸar bey'in yazıya ilintili olarak mail yoluyla Selami Çekmegil'e gönderdiÄŸi notunu aÅŸağıya alıntılıyoruz. Ä°lgiye teÅŸekkürler: 
 
Selami Bey Merhaba  
 
Takvimlerim tarihi ve kullanilan donemler, inanclar konusunda arastirma yapilinca,asagidaki edebi yazida vurgulanan zaman olcumleri, takvimler, ibadet ve islam inanci ozdesligi, ayrismazligi, kesinlikle uygun ve dogru gorunmuyor. hz muhammed oncesinde ve onun zamaninda, baska kavimlerin yanisira, araplar, yahudiler hristiyanlar, ay takvimi kullaniyordu.  
 
Gunes takvimini Sumer'ler ve Grekler kullandi. Cok eski zamanlardan beri gunes veya ay ritulleri, yildz inanislari var, ayrica, takvimleri sumer, babil asur gibi mezopotamya ve anadolu kult'lerinde var.Asya'da, yine, cesitli kavimlerin kullandigi, 12 hayvanli takvimleri vardi. 
 
Dunya uzerinde hic bir cografya ve iklim sartlari hayat sartlari birbirininin tipkisi, aynisi degil. Insanlarin karsi karsiya olduklari imkanlar, firsatlar, kaynaklar, cozumler, zorluklar ve tehlikeler de tipatip ayni olmamis. Olmuyor.  
 
Size daha ilginc bir takvim, gun-zaman kavrami,takvim ve ibadet probleminden soz edeyim. kutuplara dogru gittikce, gece ve gunduz zamani giderek uzamaktadr. 6 ay gece ve 6 ay gunduz olan bir cografaya, yeme icme giiyim, barinma, herseyi farkli kulturlere gore de bazi konulari ve farklari ciddi dusunmek gerekmez mi?  
 
Kuzey avrupa'da, Rusya steplerinde iken, 21 saat oruc tutmak zorunda kalan bazi insanlarin sorularini hatirlariz. uzun mesafeli gunumuz yolculuklarinda bu uyumsuzluklar daha da bariz ve siklikla ortaya cikiyor.  
 
Yine, Kurana gore, uzay ve zaman kavramlari cok gorecelidir, ayrica, tarih boyunca her topluma yonelik ahlaki ogutlerin, tavsiyelerin de cok farkli farkli oldugu, ancak tum nedenleri ve gerekceleri bilme imkanindan yoksun oldugumuz da malumdur. Musluman inancina gore, Yasin suresi Kuran'in ozetidir. Bazen tekrar bakmakta yarar olabilir dusuncesindeyim.  
 
Hayirli ramazanlar dilegiyle. 
 
fatih yasar
Ramazan TOPRAK'tan katılımsal bir YORUM:
Yazar admin açık 2009-09-08 18:07:09
Ramazan Topraklı bey ÅŸifresini kaybetmiÅŸ, doÄŸrudan yazamamış kritere yollamış bu yorumunu. Diyor ki aynen: 
 
 
Yorum, 
Ahmet HaÅŸim herhalde bu yazıyı Ramazan Ayı dışında yazmış olmalı. Geçen zamana raÄŸmen yine de Müslüman’ın gününü “akÅŸamın ışıkları tayin ediyor”.  
Bizim için hala fecir var, hala ÅŸafak var, Recep, Åžaban, Ramazan var ve de Bayram var.  
Åžafak Yıldızı var, Çoban Yıldızı var, Çulpan var, Kervankıran, Nahit ve Zühre var, sabahın habercisi olan Tarık var.  
Ama hayalimizdeki suyun öte yakasında olanlar için maalesef HaÅŸim haklıdır ve de çok güzel tasvir etmiÅŸtir olayı.  
Kutup meselesi dün vardı da bu gün yok mu sanki?  
Onlarda, sıhhatli olarak ibadet imkânı veren paraleli veya o paralelde yaÅŸayan kardeÅŸlerine uyuverseler ne olur? Hem kardeÅŸ deÄŸil miyiz? Maalesef HaÅŸim’in dert yandığı o saatler insanımızın büyük bir kısmını bahsettiÄŸimiz suyun öte yakasına atıvermiÅŸ olmalı ki durumu fark eden bir kardeÅŸimiz aÅŸağıdaki ÅŸu ilanı verivermiÅŸ: 
 
Arz oluna,  
Hicretin 1430. yılı, 19 Ramazan  
Ramazan Topraklı 
 
Ä°lân 
Hicretin 1430. yılı, 1 Åževval veya 20 Eylül 2009 Pazar günü Ankara’da, Ahmet Selim’in “yaÅŸ düğünü” olacak. 
Bugün aynı zamanda Ramazan Bayramının da birinci günüdür. 
Tabii biz “yaÅŸ düğünü” nü akÅŸam namazından sonra yapacağımız için Bayramın ikinci gününe denk gelecektir.  
Dedeleri, ebeleri, emmi, dayı, hala, teyzelerinin yanında baÅŸ davetliler; Ali Tarık, Yusuf Sait ve Harun Oruç Beylerdir. 
“yaÅŸ düğünü” kendi milli adetlerimize göre olacağından “küçük canlı çiçekler” dışında kuru çelenk ve büyük çiçekler gönderilmemesini rica ederiz.  
Pazar akÅŸamı özetle ÅŸunlar yapılacaktır: 
Saat 18 de yemek  
Yörük Dedesinin imametinde cemaatle akÅŸam namazı 
Ahmet Selim kısa bir aşır okuyacak 
Misafirlere, 
Ceviz içi, fındık içi ve bilhassa “haÅŸgeÅŸ ezmeli bulgur” 
“miyane helvası” yanında halis “MaraÅŸ dondurması” 
Ä°kram edilecek 
Daha sonra Ahmet Selim, Arif Nihat Asya’nın Bayrak Åžiirini okuyacak, 
Ahmet Selim’in kısa bir hayat hikâyesi, Köse Dedesi tarafından takdim edilecek. 
Annesinin Ahmet Selim için söyleyecekleri 
Hazırun tarafından Ahmet Selim’le ilgili hatıralar 
Ä°steyenler tarafından Ahmet Selim’e hediye takdimi. 
Dede Efendinin Tekbiri (derinden ve hafiften) 
Resim çekilmesi  
Ehli tarafından, günün mana ve ehemmiyetini, her on yıllık ömür dilimlerini ve gençliÄŸe geçiÅŸi anlatan, kısa bir konuÅŸma  
(ilk on yıl çocukluk, 20. ve 30. yıl gençlik veya delikanlılık, 40. ve 50. yıl olgunluk, 60. yıl pirlik vs) 
Dua 
Kuran tilâveti ve Fatiha 
 
Yer: 
Köse Dedesinin evi 
Çukurambar/ Ankara  

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 25-08-2009 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111184964 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net