19-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Güncel Yazılar arrow ULUSAL KÄ°MLİĞİ GERÇEKÇİ ALGILAMAK
ULUSAL KİMLİĞİ GERÇEKÇİ ALGILAMAK PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 3
KötüÇok iyi 
Yazar Necmettin Evci   
03-07-2009
ULUSAL KÄ°MLİĞİ GERÇEKÇÄ° ALGILAMAK
             -Ben Kimim, Kim Olamam?-
                                                      Necmettin EVCÄ°

Tanzimatla baÅŸlayan etnik ayrışma, Cumhuriyetle beraber devrin gerilimli dış siyasetinin de etkisiyle Türk ulusallaÅŸmasını hazırlamıştır. Cumhuriyet uluslaÅŸmayı ekonomik geliÅŸme ve ÅŸehirleÅŸme gibi sosyal baÄŸlamından ayrı, ideolojik tonu ağır basan bir içerikle inÅŸa etmek istemiÅŸtir. Türk uluslaÅŸması ırkçıdır ve Fransız düÅŸünce
akımlarının fazlasıyla etkisindedir. Tek parti dönemi yerli deÄŸerler üretilememiÅŸ hemen her konuda kayıtsız koÅŸulsuz batıya, özellikle Fransa’ya özenmiÅŸtir. Topluma yeni yaÅŸam ve düÅŸünme biçimi zor kullanarak benimsetilmek istenmiÅŸtir. Dile, dine, kültüre, sanat ve estetiÄŸe, müziÄŸe, mimariye, eÄŸitime, giyim kuÅŸama varıncaya kadar hemen her ÅŸeye müdahale edilmiÅŸtir. Bu yaklaşım aydını halka yabancılaÅŸtırmış, halk seçkinci kadroların ÅŸahsında devlete soÄŸuk ve güvensiz bakmıştır. Tarih anlayışı deÄŸiÅŸtirilmiÅŸ, kurmaca bir tarih resmi nitelik kazanmıştır. En az bin yıllık Ä°slâm tarihi yok sayılmıştır. Hitit, Sümer ve Yunan uygarlıklarına gösterilen yakın ilgi, Ä°slam kültüründen ve tarihinden esirgenmiÅŸtir. Bu toplumun kültürel dokusunda ve ÅŸuuraltında kuÅŸkusuz kadim uygarlıkların, hatta hesaba katamadığımız baÅŸka etkenlerin rolü inkâr edilemez. Türkiye’de yaÅŸamın canlı akışı içinde varlığını sürdüren kültürün, ulusal bilinci oluÅŸturmasında kadim uygarlıklarla beraber fakat etkili bir unsur olduÄŸunu ifade eden Bilge Umar, Türkiye Türkleri Ulusunun oluÅŸmasını incelediÄŸi yapıtında çok yalın ifadelerle ÅŸu düÅŸüncelere yer verir: “Türk ve Yunan gibi kimi çaÄŸdaÅŸ uluslar kendi devletlerinin ve milliyetçi aydınlarının etkisiyle uluslaÅŸtırılmışlardır. Bu maksatla Tarihsel ve kültürel gerçeklere ters düÅŸerek veya gerçeklerin bir kısmını abartıp bir kısmını yok sayarak maksatlı propagandalar yapılmıştır. EÄŸitim faaliyetleri belli içerikte bir ulus bilinci yaratmak için beyin yıkama hizmet eden bir mekanizmadır. Bu süreç içinde halklara ulus oldukları bilinci aşılanmaktadır.(1) Anadolu’da mevcut kültür alaşımını bir tek elementle açıklamanın fazlaca bir gerçekliÄŸi yoktur. Bugün üzerinde yaÅŸadığımız topraklarda zengin ve çok çeÅŸitli kültürel birikimlerin etkisini göz ardı edemeyiz. Yeni toplum eski uygarlıklardan izler taşıyarak ama Ä°slâmi temeller üzerinde yeni bir dokumadır.(2)

Cumhuriyetin resmi tarih anlayışını irdeleyen bir çalışma grubu adına Zafer Toprak çok net ifadelerle bir rapor yayınlamıştır. Ä°lgili hemen herkesin fazlasıyla müstefit olacağı, konusuna göre kısa tutulmuÅŸ bu raporun kimi ifadelerini sizlerle paylaÅŸmadan edemezdim. “ResmileÅŸmiÅŸ tarih, bilgi olmaktan çıkmış, tabulaÅŸmış, terim yerindeyse ‘skolastik’ bir boyut kazanmıştır. Bu noktada ideoloji bilginin yerini alır. Ä°deoloji yönetim açısından aynı zamanda pedagojidir. Kimlik oluÅŸturmanın aracıdır.. Tarih tortulaÅŸtıkça yapıcı olan bilgi giderek iÅŸlevini yitirir. Tortu tarih, farkı dışlar; tek-türdeÅŸleÅŸtirir. Hantaldır; deÄŸiÅŸime zamanla direnç gösterir. Bilgiyi türdeÅŸleÅŸtirme pahasına özümser; indirgemecidir. Seçenekten yoksundur; dardır, basittir, kabadır. Bilgi tekdüze bir imgeye dönüÅŸür. Ä°ÅŸte bu noktada tarih bilgisi ‘ideoloji’nin bir uzantısına dönüÅŸür../..Bizde ‘resmi tarih’ uzun yıllar Cumhuriyet’i kollayan tarih olarak biline gelmiÅŸtir. Amaç öncelikle rejimi düzlüÄŸe çıkarmaktır. Yirmili, özellikle otuzlu yıllarda yeni yapılanan Cumhuriyet’e omuz vermek, onu payandalamak tarihin görevidir. 19 Mayıs 1919, milat olarak alınır. Cumhuriyet tarihçiliÄŸi bu açıdan düne kapalıdır. Her türlü araç, günü meÅŸrulaÅŸtırmaya yöneliktir. Bu tarihçiliÄŸin Cumhuriyet için ödediÄŸi bedeldir.. Resmi tarh köhnemiÅŸtir. DönüÅŸüme ayak uyduramaz. Günden uzaklaşır, dünde kalır. Giderek iÅŸlevini yitirir; tortu, birikinti gözden düÅŸer.”(3) Kendi deÄŸer ve toplumsal gerçekliÄŸimiz dikkate alındığında göz ardı edilemeyecek çok önemli bir husus var. O’da ulus ve uluslaÅŸma olgusu öncelikle batının toplumsal ve tarihsel serüveninin ortaya çıkardığı bir durumdur. Ayrıca her ne kadar ulusun ortaya çıkmasında resmi güç odaklarının politik tavır ve kararları etkin olmuÅŸsa da bunların ilerlemenin doÄŸal akışını tıkayacak ya da zorlayacak tarzda olmadığı söylenebilir. Yani batıda; toplumsal deÄŸiÅŸim, uzun yıllar süresinde ve kendiliÄŸinden, yani içselleÅŸerek benimsemiÅŸtir. UluslaÅŸma modernleÅŸmeyle birlikte kendi dilini ve kültürünü inÅŸa etmiÅŸtir. YaÅŸamı ve insanı birebir etkileyen geliÅŸmelerden kopuk bir uluslaÅŸma yaÅŸanmamıştır. Aynı ya da benzer süreçler, baÅŸka toplumlarda aynı sonuçları doÄŸurur mu? Japon modernleÅŸmesi gibi örnekler, bu konuda farklı yaklaşımlar için özgün açılımlara imkân verebilir. Ayrımına varılması gereken ana espri basittir: Toplumlar, sanayileÅŸir, ÅŸehirlileÅŸir, uluslaşırlar. Bu kendiliÄŸinden, doÄŸal bir süreç olarak iÅŸlerse anlamlı olur. Ama toplumları bu tarihsel süreçleri atlayarak ve taklitçi, öykünmeci daha doÄŸrusu kendini küçük gören kompleksli yapıyla modernleÅŸtirmeye, uluslaÅŸtırmaya çalışırsanız; orada, sadece manasız bir çatışma ve travma yaratmış olursunuz. Ä°deolojik saplantılarla ulusal kimlik inÅŸa etmek tarihi eÄŸip bükmeye çalışmaktır; o zaman baÅŸka deÄŸil sadece dejenerasyon hızlanmış olur. Dejenerasyon ve asimilasyon kimlik oluÅŸumunu yok eden toplumsal kopuÅŸ ve sapmadır. Bir toplum kendisi olmaktan çıkmış ve fakat baÅŸkası da olamamıştır. DevekuÅŸu örneÄŸinde olduÄŸu gibi; yeri geldiÄŸinde kuÅŸtur, yük taşımaz; iÅŸine gelmediÄŸi zaman da devedir, uçamaz.

Kültür ve kimlik yaÅŸanmamış süreçler sonrasında kazanılmaz. Bir toplumun diÄŸerinden algı, akıl, anlayış, bakış, duruÅŸ ithal etmesi kadar alçaltıcı ve öldürücü gaflet olamaz. Hangi sebeple olursa olsun kendisi olmaktan utanan toplumların varoluÅŸsal hiçbir iddiası kalmamıştır. Kendisi olmayı beceremeyenlerin, baÅŸkası olma baÅŸarısı olamaz. Biz Türkler yakın geçmiÅŸimizde bu konuda tam bir akıl tutulması yaÅŸamışızdır. Zorla dayatılan resmi ideoloji kimlik çatışmasını ve kimlik bunalımını kaçınılmaz kılmıştır. Yer yer çalkantılar yaÅŸansa da öz bakışı ve hassasiyetleri yitirmeden kimliÄŸine sahip çıkmayı, onu korumayı bilmiÅŸtir. Bir ulusal kimlik inÅŸa edeceksek bu siyasi bir proje olarak deÄŸil, tarihimizin doÄŸal akışı içinde kendiliÄŸinden inÅŸa edilmelidir. Bunun için yeterli tarihsel birikimimiz de, kültürel donanımımız da mevcuttur. Bizim uluslaÅŸma sürecimiz illa Avrupa’daki gibi, hususen de Fransa’daki gibi, FaÅŸist Ä°talya’daki, Stalin Rusya’sındaki gibi olmak zorunda deÄŸildi. Daha doÄŸrusu yaÅŸadığımız coÄŸrafya ve süreç içinde ancak tarihin bize ayırdığı yeri doldurmaya çalışmalıyız. O yer bizimle anlam bulur ancak, biz o yerle anlam buluruz. Bir baÅŸkası olarak kendi yerimde duramam. Kendi yerimde ise bir baÅŸkası olarak durmama gerek yok. Anlam önemli ölçüde insanın duruÅŸ yeriyle ilgilidir. DuruÅŸ yerimiz, duruÅŸ tarzımız her ÅŸeyimizi, bakışımızı, görüÅŸümüzü ve kimliÄŸimizi etkileyecektir. Her toplumun FransızlaÅŸması zorunlu mudur? Kendimizi unutmakla biz neyi, kimi, nasıl hatırlarız? Aklını, hafızasını yitiren adam hangi kimliÄŸi kazanıp içselleÅŸtirecektir? Oysa “bir ulus sadece geçmiÅŸini yaÅŸatarak yaÅŸar. Çünkü her grup geçmiÅŸinde ‘kendisiyle ilgili’ bilinç ve açıklamayı bulur. Grup üyelerinin bu ortak varlığı ne kadar zenginse, grup da o kadar birlik ve baÄŸlılık içindedir. Ulusal toplum imgesi zamanın derinliklerine ulaÅŸan bir süreklilik imgesine ihtiyaç duyar.”(4) Kimlik ve ulusal kimlik öykünmelerle kurulmaz ama öykünmelerle kaybolur.

Tarihsel bir süreçten geçiyoruz. Algımız, anlayışımız, yaÅŸayışımız deÄŸiÅŸiyor. Hem deÄŸiÅŸiyoruz, hem deÄŸiÅŸtiriyoruz. Bu yaÅŸamın ve var oluÅŸun temel yasasıdır. Kimse bunun önünü alamaz. DeÄŸiÅŸmek bir baÅŸkasının kılığına girmek deÄŸildir. Olsa olsa bu sahteliktir, soytarılıktır. Bir baÅŸkasının kimliÄŸini taşımak gerçek karşılığıyla kendinden utanmaktır. Bayağı öykünmelerle baÅŸkası olacağını sananlar, en hafif deyimiyle çocuksu özdeÅŸlik peÅŸinde kendilerini aldatanlardır. Bu beyhude çabalarla baÅŸkaları olmanın izzeti ile ne kadar yaÅŸarlar bilinmez, ama kendileri olamamanın zilleti içinde ölürler.

Tarihsel akışın önünü almak isteyenler geçici bir süre baÅŸka yaÅŸantıları sıkıntıya sokmakla kalmaz, ebedi olarak kendi yok oluÅŸlarını hazırlarlar. Çünkü tarih onun akışını deÄŸiÅŸtirmek isteyenleri deÄŸiÅŸtirmez, kulaklarından tutup aÅŸağılık bir meçhule doÄŸru savurur. Savrulurlar. Savruldular. Savrulacaklar. Önemli olan kimliÄŸimizi kendimize özgü bireysel ve toplumsal karakterimizi koruyarak geliÅŸtirmek, yeniden kazanmaktır. Anlam, yaÅŸam, düÅŸünce, kültür, toplum dinamik yapılardır. Bütün bunların dinamizmi duraÄŸanlıktan deÄŸil deÄŸiÅŸim ve geliÅŸim kabiliyetlerinden  kaynaklanır. DeÄŸiÅŸim iyi ve baÅŸarılı yönetildiÄŸinde yapıyı daha güçlü ve sürekli kılar. Tersi, yani deÄŸiÅŸimin algılanıp, yönetilememesi insanları ÅŸuursuz muhafazakârlığa ve statükoyu korumaya iter. DeÄŸiÅŸimi göÄŸüsleyemeyen güçsüz, çekingen, korkak yapılar yeni durum ve olgulara fazla dayanamaz erir ya da çökerler. Çöken uygarlıkların, kültürlerin ruhlarına bulaÅŸan öldürücü virüslerden biri bu beladır. Türkiye’de devlet, uzun yıllar boyu toplumun ve yaÅŸamın deÄŸiÅŸime dönük gidiÅŸatı önünde aşılmaz bariyerler koymuÅŸtur. Bizi birörneÄŸin dar kalıplarında var olmaya zorlayan resmi paradigma, egemen kılmaya çalıştığı statik yapıyla, varlığın ve yaÅŸamın temel dinamiklerine aykırı tertiplenmesinin çöküntüsünü bütün bir millete yaÅŸatmıştır.

Ben kimim, kim olamam?
Biz kimiz, kim deÄŸiliz?

DeÄŸiÅŸen, hiç durmadan deÄŸiÅŸen dünyayı algılayan, algıladıkça yeni içerikler kazanan öz’üm. Bu özle çevremizi algılarız. Özümün geliÅŸmesi geliÅŸmelere, geliÅŸmeler karşısında tutum alışıma baÄŸlı. Güçlü öz deÄŸiÅŸir ve deÄŸiÅŸtirir. Her insanın, her toplumun kimliÄŸini ifade eden farklı renk ve çizgiler olabilir, olmalıdır. Bilincine varılan bu farklılık çeÅŸitli kombinezonlara imkân vermeleri, zengin bakış açıları saÄŸlaması bakımından kültürün oluÅŸumuna katkı saÄŸlar. Åžu ya da bu nitelikte kimlik sahibi olmak kötü deÄŸildir. Asıl kötü olan kimliksizliktir.
____________________________
 (1) -Bilge Umar, Türkiye Halkının OrtaçaÄŸ Tarihi, s. 3,4, Ä°nkılap yay, Ä°st. 1998)
(2) -Bozkurt Güvenç, Kültür ve Demokrasi, s. 76, GündoÄŸan yay, Ank. 1996)
 (3) -Zafer Toprak, “Türkiye’de Tarih Yazımının Evrimi ve Yarının Tarihi”, Sosyal Bilimler Öngörü Çalışması 2003-2023, s. 50,51, Türkiye Bilimler Akademisi, Ank. 2008)
(4) -Jann Assmann, Kültürel Bellek, s. 133, Ayrıntı yay. Ä°st. 2003)

Yorum

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 03-07-2009 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111308479 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net