suçlamasını gerçekten anlayabilmiÅŸ deÄŸilim. Yakayı ele vermeseler akıllı ve zeki, yakayı ele verdiklerinde salak!?.
Kıyat'a göre, Kenan Evren ve arkadaÅŸları, bu iÅŸi baÅŸardıkları ve yakayı ele vermediklerine göre, son derece akıllı ve zeki kiÅŸiler olmalı! Bu akıllı ve zeki insanların, ülkeyi, darbe kıvamına getirmek için ne kadar büyük çaba sarf ettiÄŸini, yapay bir saÄŸ-sol ayırımıyla binlerce cana kıyıldığını, darbe öncesinde bombalı ve silahlı eylemlerin artırıldığını vs. o günlere ait resmî belgeler, tarihî kaynaklar, resmî ve sivil zevatın hatıraları bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyor! Darbeden bir gün önce oluk oluk akan kan, bu akıllı ve zeki insanların sayesinde birdenbire durmuÅŸtu! Akıl ve vicdan sahibi herkes, bu akıllı ve zeki insanların ülkeyi ne hale getirdiÄŸini, hukukun nasıl ayaklar altına alındığını, gencecik çocukların yaÅŸlarının nasıl büyütülerek idam ettirildiÄŸini, ekonomik göstergelerin dibe vurduÄŸunu, koskoca bir ülkeyi yarı açık bir cezaevine çevirdiÄŸini, içine kapanmış, yasakların esas, özgürlüklerin istisna karanlık bir dönem olduÄŸunu çok iyi biliyor. Sadece 12 Eylül'ün deÄŸil, bütün darbelerin ortak özelliÄŸidir bunlar.
Darbeyi gerçekleÅŸtirenler o kadar "akıllı ve zeki(!)" insanlar ki, "niye darbe yaptıklarını?" bile algılayabilecek kapasitede deÄŸillerdir. 12 Eylül 1980'de darbeye karar verirken, bu kararlarının ve ABD desteÄŸinin, kısa bir süre önce 1979 yılında Ä°ran'da yapılan darbeyle iliÅŸkisi olup olmadığını sorgulamamışlardır bile. Darbe gerekçelerine bakıldığında, darbe yapma gücünü elinde bulunduran bu insanların, ne kadar kolay iÄŸfal edilebildiÄŸini veya yönlendirilebildiÄŸini görebilirsiniz. Çok yakın bir geçmiÅŸte, 28 Åžubat'ta, medya ve sermayenin koÅŸulsuz desteÄŸiyle "koç başı" olarak görev yapan "askerlerin", "kullanıldıklarını" operasyon bittikten ve bankalar hortumlandıktan sonra farkına varmışlardır.
Ergenekon iddianameleri de, bu örgütün plan ve projelerinin ne kadar yavan ve derinliksiz olduÄŸunu kanıtlamaktadır. Ä°ddianamelerdeki belgeler, örgüt mensuplarının "tek hedefinin kaos ortamı oluÅŸturarak iktidarı ele geçirmek olduÄŸunu, sonrası için herhangi bir perspektiflerinin olmadığını" göstermektedir. Sokakta birbirine bıçak çekecek kadar farklı dünyaların insanı olan bu adamlar, nasıl ortak bir yönetim sergileyebilir? Ülke yönetimine talip olmak için saÄŸlıktan güvenliÄŸe, eÄŸitimden adalete, dış politikaya varıncaya kadar belli bir perspektifinin olması, daha da önemlisi, bu politikaları destekleyen geniÅŸ bir halk kitlesinin arkalarında olması gerekmez mi?!. Yönetime talip olduÄŸu halde, halkın oyuyla deÄŸil darbeyle yönetime gelmek isteyenlerin, halka güvenmediklerini göstermektedir.
Kıyat, darbeyi, "cesur insanların yapabileceÄŸi bir ÅŸey(!)" olarak tanımlamaktadır. Bu düÅŸünce de darbecilerin uygulamalarıyla baÄŸdaÅŸmamaktadır. Karşıt düÅŸünce sahipleriyle, meÅŸru yöntemlerle ve meÅŸru zeminlerde mertçe mücadele edemeyen insanlar mı, cesurdur?!. Sadece farklı düÅŸündüÄŸü için bir kısım insanların kaçırılarak kafalarına kurÅŸun sıkılması, kuyulara atılması veya üzerine benzin dökülerek yakılması mı cesaret?! Ya da ele geçirilen (son) "eylem planında" belirtildiÄŸi gibi, masum insanların evlerine iÅŸyerlerine gizlice silah konularak silahlı örgüt mensubu olarak yargılanıp mahkum edilmesi, veya, yakalandığında, "kurtarılacağını" bilerek suç iÅŸlemesi mi? Ama içinde bulunduÄŸu geminin ambarını ateÅŸe vermek cesaret ise bu insanlarda, bu özelliÄŸin fazlasıyla mevcut olduÄŸunu kabul etmek gerekir. Zira, darbecilerin ülke ekonomisine verdikleri zararı hesaplamaya, hiçbir hesap makinesi yetmez.
Esasen, sadece darbe suçları için deÄŸil, bütün suçlar için asgari düzeyde akıl ve zekâ gereklidir. Dolandırıcının, dolandırıcılık suçunu iÅŸleyebilmesi için, kendisinden "daha saf" birini bulması ve onu ikna etmesi gerekir. Hırsızlık yapan birinin, belli ölçüde "cesur" olması veya "kilitleri açabilecek beceriye/yeteneÄŸe" sahip olması vs. gerekir. Cinayet iÅŸleyecek birinin, çok daha sıkı planlar yaptığını, fail yakalandıktan sonra öÄŸreniyoruz. Ama hepimizin bildiÄŸi gibi, bu akıllı ve zeki olduÄŸunu sanan suçluların büyük bir çoÄŸunluÄŸu, hayatı bu olayları çözmekle geçen kolluk güçleri sayesinde çok kısa bir süre içinde yakalanıyor. Suç iÅŸleyenlerin akıllı ve zeki olduÄŸu kabul edilecek ise bu kiÅŸileri yakalayanların, yakalananlardan daha akıllı ve zeki olduÄŸunu kabul etmemiz gerekiyor.
Ancak "darbe suçlarını" diÄŸerlerinden ayırmamız gerekiyor. Zira, darbe suçlarında, diÄŸer suçlar için gereken asgari akıl ve zekâ düzeyine dahi gerek bulunmadığı kanaatindeyim. Çünkü darbe yapmak için "silah gücü" ve "iktidarın bu güce karşı çıkmaması/boyun eÄŸmesi" yetiyor. Yıllarca hazırlanan organize darbe planlarını küçük bir baÅŸkaldırının bozması, darbecilerin sanıldığı kadar "cesur olmadığını" kanıtlamaktadır. 1991'de Boris Yeltsin'in tankın üzerine çıkarak darbeyi önlemesi, bunun en somut bir örneÄŸidir. Bütün hazırlıklar tamamlandığı halde 28 Åžubat'ta Sincan'da tankların geçiÅŸi için önce, "rutin bir tatbikat" açıklaması, bu korkunun eseridir. BaÅŸbakan Recep Tayyip ErdoÄŸan'ın 27 Nisan bildirisine itiraz etmesi, o dönemde hazırlanan darbe planlarını geçersiz hale getirmiÅŸtir.
Sonuç olarak, "darbeler tarihi" darbecilerin asla akıllı, zeki ve cesur olmadıklarını, tam aksine, diktatör ruhlu veya kullanılmaya müsait, insanî deÄŸerlerden yoksun, korkak kiÅŸiler olduÄŸunu kanıtlamıştır. Darbeler, akıllı ve zeki insanların baÅŸvurabileceÄŸi yöntemler deÄŸildir. Akıllı ve zeki insanlar, akıl ve zekâlarını, insanlığın ve toplumun yararı için kullanırlar. Her cinayet akıl tutulmasıdır. Akıllı bir insanın tek bir cinayet iÅŸlemesi dahi normal karşılanmazken, binlerce, on binlerce kiÅŸinin ölümüne yol açacak bir darbe, nasıl akıllı ve zeki insanların iÅŸi gibi kabul edilebilir? Darbe, tedavisi gereken ağır bir hastalıktır. BaÅŸaranı da baÅŸaramayanı da!
|