08-11-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Temel Konular arrow O KÃœFREDENLER VAR YA!..
O KÜFREDENLER VAR YA!.. PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 5
KötüÇok iyi 
Yazar M. Selami ÇEKMEGÄ°L (Çoban Tefsiri'nden)   
20-06-2009
Kur'an/Bakara 6-7: "O küfredenler var ya, onları uyarsan da, uyarmasan da birdir; inanmazlar (yola gelmezler).

"Allah, onların kalplerine ve kulaklarına mühür basmıştır. Gözlerinin üstünde bir perde vardır. Onlar için korkulu bir azap vardır."

Ä°NNELLEZÄ°NE KEFERU

                                    M. Selami ÇEKMEGÄ°L (Çoban Tefsiri'nden)
OkuduÄŸuma göre Bakara suresinin ilk iÅŸaretleri iyi insanlar (muttakiler) hakkında, Bunu takibeden kısa bir atıf ise, konumlarını belirlediÄŸi kötü kiÅŸiler (küfredenler) konusundadır.

Gerçekten de en genel hatlarıyla insanları iyiler ve kötüler diye iki gruba ayırabiliriz. Ä°nsan tabiatı hiçbir dönemde tabiatta var olan bu ayrımı gözardı etmemiÅŸ, iyi ile
kötünün bir tutulmasına asla
razı olmamıştır. Ä°yilikle kötülük bazan izafidir desek de, bunun evrensel kabule iliÅŸkin kriterlerinin varlığını da inkar edemeyiz.  

Mesela, düÅŸmüÅŸün elinden tutmanın, çalışarak kazanmanın, insanlara dengeli biçimde saygılı olmanın, adaletli muamele yapmanın iyilik olduÄŸu nasıl genel bir kabulse, hırsızlığın, sömürünün, katliamın ve insanlığın (ve hakkı gasbedilen masum insanların) ızdırabına duyarsızlığın kötülük olduÄŸu da böyle bir kabul konusudur. O halde bu ayrım bir vakıadır; yok sayamayız. Ä°yiyi onaylayan insanın kötüye de iyi demesi, iyi ile kötüyü aynı kefeye koyması, bu gerçeÄŸe ters düÅŸen bir sahtelik, aldatmaca, ya da sırıtkan bir samimiyetsizlik olur... Ä°yi ile kötüyü tabii kriterlere göre ayırmayanlar, sun'i iyilik ve kötülük tanımlarına yönelerek insanlığın müÅŸterek deÄŸerlerini alt üst edip, uyguladıkları despotik yöntemlerle, iyileri de kötülüÄŸe itme konumuna düÅŸmüÅŸlerdir. Bu ise belki en büyük kötülüktür.

O halde iyilik nedir, kötülük nedir? Ä°yi ile kötü elbetteki deÄŸiÅŸen ÅŸartlara göre nüanslı konumlarda deÄŸerlendirilebilir kavramlar olmakla beraber, her deÄŸiÅŸik ÅŸart altında iyi ile kötüyü ayırdedecek prensip kriterlerin mevcudiyetinden de kuÅŸku duymamak gerekir. Bu kriterlerin biri, belki de baÅŸta geleni, yaÅŸanılan hayatın matuf bulunduÄŸu hedeftir. Bu hedef nedir; iyilik midir, kötülük müdür; doÄŸruluk mudur, eÄŸrilik midir; Cennet midir, Cehennem midir; gerçeklik midir, sahtelik midir; bilimsellik midir, yoksa hurafe midir?...

Ä°ÅŸte hedef alınan bu kabil sonuçları birlikte dikkate alarak insanları, çok kaba hatlarla bir de ÅŸöyle bir ayrıma tabi tutabiliriz. Ä°yiliÄŸi amaç edinenler, doÄŸruyu arayanlar ve kötülük yapmaktan utanç duymayanlar, yanlışa ÅŸartlananlar... BaÅŸka bir deyimle, (Ä°yilerin hak ettiÄŸi mutluluÄŸa) Cennete yönelenler ve Cehennemden (kötülüÄŸün insanı sürükleyeceÄŸi kötü sonuçtan) korkmayanlar...

Tabii, doÄŸruya yönelmek varken yanlışa ÅŸartlanmışlık ne kötü bir durumdur. Ä°ÅŸte Kur'an, bu kendini yanlışa ÅŸartlandırma iÅŸini küfür, yanlışa ÅŸartlananları da kafir diye isimlendiriyor. Onları laf anlamazlar olarak tarif ediyor; uyarsan da uyarmasan da onlar için farketmez diyor. Onlara doÄŸruyu anlatamazsın diye haber veriyor. Sanki, sen kendini onlar için tüketme; gerçeklere, doÄŸruya ihtiyaç duyanlara yönel diye bizi ikaz ediyor. (*)

Kafir kelimesinin çeÅŸitli anlamları vardır. Ama hepsi aynı kapıya çıkar; küfür kapısına...

Küfür kötü sözdür; söyleyenin ruh bozukluÄŸunu iÅŸaret eder. Sövgü, sövülenin meziyetlerini bastırmak, örtmek ister. Küfür, örtmek demektir; bir perde gibi gerçeÄŸi gizler. Kafir de, iÅŸte böyle hakikati örten kiÅŸiye denir. Küfür bilerek, kastederek doÄŸruyu reddetmektir. Ä°nanmamaya, doÄŸruyu anlamamaya ÅŸartlanmışlıktır. Küfür, eski lügatte, küfran gibidir; nimeti görmemek, göstermemektir; nankörlüktür. Yine mesela, lügat manasıyla gece kafirdir; içinde tehlikeleri gizler. O nun için çöktüÄŸü zaman karanlığın ÅŸerrinden biz Allah'a sığınırız. Küfür, hakkın laf kalabalığına feda edilmesi, hakikatin lafazanlıkla yalanlanması olabilir. Bir baÅŸka biçimde de küfür, insanın davranış biçimi olarak, ilmin ışığına arka dönmeyi ilke edinmesini ifade eder ki, buna fiili küfür diyebiliriz. Yani, kasıtlı Ä°lim düÅŸmanlığı, hurafecilik (hurafeyi perensip edinmek) küfürdür.

Nitekim bugün, serbestiyi yasak gösterenler; eldeki imkanları kasten atıl bırakıp, tabii zenginlikleri halktan esirgeyenler, gizleyenler; YeÅŸilırmağı bile bile kirleterek çamur rengine bulayanlar; sömürüyü ve emeksiz kazancı kar yerine ikame ederek meÅŸru hayat tarzı haline getirenler; verimli toprakları zaruret olmadan yapı alanına dönüÅŸtürerek betonlaÅŸtıranlar, buna hoÅŸgörüyle bakanlar, teÅŸvik edenler, böylece toprağın verimini insanlardan inkara yönelenler; kapitali üretim tesisleri yerine verimsiz türbelere, aşırı eÄŸlence merkezlerine yönlendirerek eldeki imkanları heder edenler; haliç'i, marmarayı, kötülük olsun diye pisleterek balıkları katledenler, denizdeki hayatı imha edenler; terörle yol keserek batıdaki nimetlerin doÄŸuda yaÅŸayanlara da ulaÅŸmasını düÅŸmanca engelleyenler; devlet ihaleleriyle topladıkları serveti keyfi kullanımlarıyla israf edip kendi ırkdaÅŸlarına bile haram eden, kasden memleketine yatırım yapmayan yolsuzlukçu müteahhitler; rüÅŸveti sistemleÅŸtirenler; ırkçılık yaparak milletimizin bütünlüÄŸüne kastedenler; bütün bunları hayat prensibi edinenler, zihniyet olarak iyilik karşıtları, nimet örtücüleri deÄŸil midirler?..

Bu böyle de, ilmin yaygınlaÅŸmasına araç olarak kullanıldığı sürece, insanın hayatını renklendirme özelliÄŸinden sarf-ı nazar edemeyeceÄŸi, matbaa, radyo ve televizyon realitesine sırt çeviren, ya da kendisi köÅŸede bucakta yararlanırken, çoluk çocuÄŸunu, nimete dönüÅŸtürülmesi mümkün bu gerçeklerden mahrum etmeyi takva diye empoze eden zihniyeti hangi kefeye koymalı? Ä°slamın öÄŸütlediÄŸi, insanlığa adaleti egemen kılma mücadelesi içinde temiz, normal bir insan hayatını geliÅŸtirmek iken, faraza, tarihi büyüklere iftira suretiyle uydurulan menkıbelerle tahtı, tacı, tası, tarağı atarak daÄŸlarda davarlar gibi su içerek yaÅŸamayı özendirenlerin, ya da televizyonlarda Ramazan programlarında, miskin dilenci tasviri içinde saptırılmış evliyalık telkini yapanların, Ä°slamın hayat realitesine ulvi bir hedef verme yöntemini gizlemelerini hangi kelimeyle tavsif etmeli? Ä°ÅŸte bunu çözmek çok müÅŸkil gözüküyor.

Ancak, ÅŸu açıktır ki, küfürde kast aranır. Kastı küfür olmayanların suçu ise cehaletidir.

DoÄŸruyu alaya almak, tahfife yönelmek de onu örtmektir, terbiyesizliktir. Allah'a iman ettim deyip de gerçeklerine kasıtla arka dönmek, küfretmek, insanlık ÅŸiarı deÄŸildir.

Elhasıl, küfür tanımlarının hepsi aynı kapıya çıkar; yanlışa ÅŸartlanmak... Åžartlanan insan, ÅŸartlandığı noktada durmuÅŸtur; geliÅŸmez ve geliÅŸtirmez. BulunduÄŸu mihver etrafında döner de döner. O, artık kalbi ve kulağı mühürlenmiÅŸ gibidir. Gözlerine perde inmiÅŸtir, onun. GüneÅŸi göstersen anlamaz kafir...

Kafir yanlışına ÅŸartlanmış kiÅŸidir; onun için aslolan fanatizmidir. Hakikat gün gibi açığa çıksa bile onu hiç enterese etmez. Onun bir adı da yobazdır, softadır. Dünya dönse, ve yeni bir çaÄŸa erse, o hala ÅŸekillendiÄŸi ÅŸartları yaÅŸar, ileri gitmez... Fanatik komünist, hasta ateis, hurafeci mistik bunun en belirgin örnekleridir. Åžartlar deÄŸiÅŸir, insanlar ÅŸekillenir, ama o hala komünist kalır. Bernard Show'un, 'kırk yaşında da hala komünist kalana ağır hakaret etmesi, olgunluk çağında da yanlışa ÅŸartlanmışlıktan vazgeçmemede eÅŸÅŸekçe bir inat sezmesindendir. Hazreti Mevlananın deyimiyle kafirler inatlaÅŸmada maymun tabiatlıdırlar.(bkz. Kriter, s. 9).

Ä°ÅŸte böylesine inatla yanlışa ÅŸartlanan kiÅŸi, böylesine gerçeÄŸe, geliÅŸmeye ve hadiselere sırtını dönen toplum, hakka ve hakikate, medeniyete ve ümrana ulaşır mı? EÄŸer, insan körlüÄŸü tercih ederse, Allah'ın gücü yetmez mi onu kör etmeÄŸe? EÄŸer kiÅŸi ve toplumlar saplandıkları ideolojilerin dışında doÄŸruya ve adalete kulaklarını ve kalplerini kapatmak isterse, Allah'ın kudreti onların kulağını ve kalplerini mühürlemeye elbette yeter...

Küfredenler, doÄŸuÅŸtanlıklarındaki iyiliÄŸi, kötü telkinler altında terkeden bir nitelik kazanmışlardır. Allah da bu kazandıkların vermiÅŸtir onlara. Onlar Allah'ın gerçeklerini dinlemek istemezler. Kainata adalet güneÅŸinin doÄŸmasını kendi alışkanlıklarını bozucu görür, adaleti bilmek bile istemezler. Onlar için aslolan Allah'a kul olmamaktır; ondan baÅŸka herÅŸeye kul olurlar. Kul oldukları kendi gibiler, kibirleri, heva ve hevesleridir. BaÅŸka ÅŸey bilmek bile istemezler.

Gözü böylesine kapalı, kulağı böylesine tıkalı, kalbi böylesine mühürlü olanlar, bunun sonucu olan karanlık cezayı da haketmiÅŸlerdir. Çünkü, inatla doÄŸruya gözünü kapamak gözü inkar, inatla kulağı tıkamak kulağı iptal, inatla ilmin gerçeklerine sırt çevirmek de aklı terketmek anlamını taşır. Bunlar Allah'ın bize verdiÄŸi bu güzel emanetlere ihanettir, onları kötüye kullanmaktır, emniyeti suistimaldir; suçtur. Bütün suçların anası iÅŸte bu, 'düÅŸünceyi önleme suçu'dur. Her suçun bir cezası vardır; tabii bunun da.

Ancak kalpleri -ve tam olarak niyetleri- Allah bilir. Bu nedenle bu vahim suçun cezası Allah'a aittir. Allah, bu suçu iÅŸleyenlere ahirette elim bir azap vardır diyor. Toplumlara, toplum olarak ahiret hesabı yoktur; cezası burada, Dünyadadır. Bu ceza, mesela, yokluktur, enflasyondur, anarÅŸidir, terördür, adaletsiz gelir dağılımı, sefalettir; kıtlıktır... Fertler içinse hesap, ahirettedir; hesaplarını orada görürler...

Selam size;
M. Selami Çekmegil



Yorum
kavramlar önemli
Yazar batuhan açık 2009-07-15 11:13:30
muttaki ve kafir kavramları mürekkep kelimelerdir. kafir kelimesi kuranda bazı yerlerde sadece küfreden anlamında kullanılmaz nankör ve zalim anlamları da vardır.bu anlamları vererek ayeti meallendirmezsek çok yanlış sonuçlar ortaya çıkar..muttaki kelimesi de sizin bahsettiğiniz yerde ittika sahibi yani takva sahiblerini anlatır bunlar kuran sistematiği içerisinde en üst düzey insan sınıfıdır tabi derece açısından..naçizane bi anekdot düşmek istedim..saygı ve selamla..

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 17-07-2013 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
122290931 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net