21. 43- Ellik Gavuru
Ramazan TOPRAKLI
Bizim köye Ellik Gavuru nereden ve niçin geliyor? Tarlaları nasıl elde ediyorlar? Gavurlar yaptıkları iÅŸe karşılık zaman zaman tarla mı aldılar acaba?
Prof. Dr. Mehmet AkkuÅŸ Beyin dediÄŸine göre; Osmanlıca “eliň gavuru” ve “ellik gavuru” aynı ÅŸekilde yazılıyormuÅŸ. Eliň gavuru olduÄŸuna göre, bizim de gavurumuz var demektir. Bizim gavurumuz kimdir öyleyse?
25 Haziran2006 Salı günü Gadire Aba, ‘Mustan Dayımın (Ayan Mustafa’nın babası) evini Ä°STATÄ° yaptı’ dedi. Masadın karısı Fadime Aba ise “Koca Bıyığın TaÅŸ evi yaparlarmış, Gavur yapıcılık yaparmış, Anam da Güdüklerde gelinmiÅŸ, anam; sığır sürmüÅŸ, ineÄŸe ‘ha gavurun malı ha’ demiÅŸ anam. Gavur anama, ‘go da get gari ineÄŸi, demiÅŸ, inek benim oldu, go da get, senin deÄŸil o benim oldu’ demiÅŸ. Mustukların, yani Hulusigilin evini de gavur yapmış. Gavur belki bozgunluk olur kendim gelirim oturun deye çok saÄŸlam yapmış” dedi.
Masat Ismēl,“Ellik Gavurları göynekcek, göynekcek gelirler, Deli Emirlerin odada yatırlardı. Kuyu Önünde kerpiç kestiler. Sonra Ellik Gavurları gettiler. Kerpiçler yamırda yaÅŸda eridiler gettiler” dedi. EÄŸirlerli Yusuf Danacı’nın anlattığına göre, Danacı Mustafa Ellik Gavurlarına Barakkaya mevkiinde tarladan taÅŸ toplatırmış. Danacı Mustafa için kendi aralarında; “ bu adamı öldürelim, bizi kim görecek” deye fısıldaÅŸtıklarını duyduÄŸu rivayet edilen Mustafa, Yusuf’un büyük dedesi, yaklaşık 1870 doÄŸumlu olan Danacı Mustafa olmalıdır. Ellik Gavuru tabirini, eliň gavuru ÅŸeklinde yorumlarken biz, tam ters köÅŸeye yatmış oluyoruz. Eliň gavuru zannettiÄŸimiz tabir meÄŸer bizim gavurumuz demekmiÅŸ. Éllig, [eT]- Devleti olan, devlet sahibi, yurt sahibi, devletli (eT= Eski Türkçe) Ellik, [eT, éllig]- Halk, insanlar, topluluk [DS] (DS= Derleme SözlüÄŸü) Ellik, [él- lik]- Hüküm sürme, beylik Ellik, [eT, él- lik]- Aynı memleketten olan, hemÅŸehri, aynı yerde oturan [DS]
YaÅŸar ÇaÄŸbayır Beyin Ötüken Türkçe Sözlükte verdiÄŸi bu bilgilere dayanarak yukarda izah etmiÅŸ olduÄŸum kanaate vardığımız sırada; GümüÅŸhane, Kürtün, SöÄŸüteli köyü halkından 1932 doÄŸumlu Mustafa GündoÄŸdu amca, ‘Müslümanların arasında yaÅŸayan Rumlara Ellik Gavuru denir’ demez mi? Böylelikle ellik gavuru tabirini öÄŸrenmiÅŸ olurken faydalı ve konuya açıklık getireceÄŸi için 1860’lı yıllarda cereyan eden tüccar CodanoÄŸlu, kâhya oÄŸullarından Yani ve Ä°stati ve ÅžerefdanoÄŸlu Ligor ve Åžerafim adlarındaki Rum vatandaÅŸlarımız ile ilgili ÅŸu alıntıyı [1] yazmadan geçemiyeceÄŸim: “Misafirlere çubuk ve kahve ikram ederken üzerimde Frenk sevaisinden yapılmış bir entari olduÄŸunu gören yaÅŸlı CodanoÄŸlu dedeme hitaben: Hacı aÄŸa, siz Frenk meta’ı sevmez ve eve koymaz idiniz. Nasıl oldu da bu çocuÄŸa, bu Frenk sevaisinden entari yaptırdınız? Dedi. Misafirler: Bu tokadın acısını Osmanlı duyacaktır. Ama kırk yıl sonra… Bizim zamanımızda o günler görülmezse de ÅŸu çocuklar o günlere yetiÅŸtiklerinde, o vakitlerde yerli mamulât ve mensucatı göremeyecekler ve bulamayacaklar. Olanca paralarını ecnebi mallarına verip, sonunda müflis ve çıplak kalacaklar… Åžimdiden aklımızızı başımıza alsak da, eldeki paralar tükenmeden fabrikalara, makinelere versek, Avrupaya adamlar göndersek, yeni sanayi öÄŸrensek iyi olur. Ne çare ki buna ne halkımız, ne de hükümetimiz önem vermiyor. Aksine ecnebi mallarının sürümüne yardım ve gayret ediyor demiÅŸlerdi.”
Ülkemin bütün varlıklarının satıldığını gördükce, CodanoÄŸlu gibi Ellik Gavurlarımızı geri istiyorum. Dindar geçinen, beynelminel sermayenin sözcüleri gitsin, CodanoÄŸlu geri gelsin. Yoksa, milliyetçi duygularımızı okÅŸadığı için ilk bakışta hoÅŸumuza giden ‘Nüfus Mübadelesi’ bizi, ticaret ve sanayiden anlayan Ellik Gavurlamızdan mahrum bırakmak ve bizi kendilerine muhtaç bırakarak kalkınmamızı sekteye uÄŸratmak için Ä°ngilizlerin bir hilesi veya sırf bu günkü olanları gerçekleÅŸtirmek için tezgâhlanan bir oyun muydu? Demekten kendimi alamıyorum. Ellik Gavurları çokçalık Rumca bilmez, hep Türkçe konuÅŸurlarmış. ‘Men dakka dükka’ veya ‘herkes kendi çukurunu kazar’ atasözümüz gereÄŸince Ä°ngilizlerin hilesi kendilerine döner umarım. Toprağı bol olasıca CodanoÄŸlu başını mezardan çıkar da, ÅŸu başımıza gelenlere bir bak ne olur!
“Gündüz geceye muhtaç”, bize de sen lazımsın ey CodanoÄŸlu!
[1] Böcüzade, Age., s. 179- 180 |
Re:Akademisyenlik Yazar girisim açık 2009-05-26 10:54:44 Yazar çok önemli bir konuya temas etmiş. Ülkemizde sanat ve ticaret bilenler bir çırpıda mübadeleyle dışarı atılırken kaybeden milletin tümü oldu. Osmanlı, İspanya ticaret ve sanat bilen Yahudileri ırkçılık anlayışıyla sınır dışı ederken ona Osmanlı boşuna sahiplik yapmadı. Ticareti bilen bu insanlar Osmanlının Dünya çapında ticaret yapmasını da temin etmiş oldular. Şimdi aynı anlayışı Amerika sürdürüyor. Irkçılık ve milliyetçilik mikroplarını Ortadoğu uluslarına bırakıp, Kırk ikibuçuk milletlerini bizden miras aldıkları Osmanlı kültürüyle idare ediyorlar. Yazarı da kendi araştırmalarına dayalı böyle bir yazıyı bizlere sunduğu niçin tebrik ediyorum. Çünkü bizde araştırma denilince akla hemen başkalarının kitaplarını karıştırmak geliyor. En büyük akademik unvanlar onlara veriliyor, haksız şekilde. Raci D.
| Ne ilginç... Yazar Selami Çekmegil açık 2009-05-27 06:24:14 Ramazan bey, sayfaya renk katıyorsunuz; ne güzel... Teşekkürler. Selami | ellik gavırı Yazar abeyazlar açık 2010-06-03 09:23:05 el, eli, ilium, el ilah (allah) Akad Döneminde başlayan İbrahim Peygamberin kurduğu sistemin tanrısı ve kültürüdür. şimdiki müslümanların eski müslümanları adlandırması ellik gavırı. el'in ülkesi tanrının ülkesidir. tanrı el'in el / yabancı olması kişinin benliğinin katılaşması ile karşısındaki tanrının oğlunu (elin oğlunu) el oğlu etmiştir. nazar dualarımızdaki el işareti ve el içindeki göz işareti (ra) tanrı sembolleridir. elimizi yüzümüze döndürdüğümüzde küçük parmağımız elif, orta üç parmağımız lamelif baş parmağımız da he harfi olarak bize arapça el ilah / allah lafzını söyleyecektir. saygılarımla, ahmet beyazlar |
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |