|
|
|
|
|
|
Duyurular |
AKIL IÇIN YOL BIRDIR
(THERE IS but ONE WAY for REASON) (linkleri SAG TIKLAYIN lütfen)
Sn.Soner YALÇIN'dan dikkate deÄŸer bir yazı: Edebiyatla AhmaklaÅŸtırma https://www.sozcu.com.tr/ 2021/yazarlar/soner-yalcin /edebiyatla-ahmaklastirma -6335565/
Önerdigimiz sayfalar: M. SAID ÇEKMEG?L anisina
|
|
|
|
Anasayfa Şiir Kritere Özel SELAM SANA YA MUHAMMED MUSTAFA
|
SELAM SANA YA MUHAMMED MUSTAFA |
|
|
|
Yazar Halit ÖZDÜZEN
|
15-04-2009 |
SELAM SANA YA MUHAMMED MUSTAFA
Halit ÖZDÜZEN GeliÅŸini haber verdi Nebîler, Son dönemde gelir Ahmed dediler, Melekler yoluna güller serdiler, Selam sana ya Muhammed Mustafa, Nûr-ı çeÅŸmin gönüllerde zevk sefa.
Ä°srafil ninniler söyledi cana, Çocuklukta özlem duydun babana, Anam babam feda olsunlar sana, Selam sana ya Muhammed Mustafa, Ruhu nakşın gönüllere pür ÅŸifa. GençliÄŸinde cesur, mert bir civandın, DoÄŸruluÄŸa ta yürekten inandın, Muhammedü’l-emin unvanı aldın, Selam sana ya Muhammed Mustafa, Cemâlin benzerdi hüsn-ü Yusuf’a.
Ceddin Ä°brahim’in Hanif dininde, Bazen tüccar oldun Kenan ilinde, Yalan yanlış yoktu senin dilinde, Selam sana ya Muhammed Mustafa, Meleklerde olmaz sendeki vefa. Mirâcına ÅŸahit oldu âlemler, Sevenler müjdeli haberi bekler, Firâkından yandı bütün felekler, Selam sana ya Muhammed Mustafa, Gelmek istiyorum senin tarafa. Çocukla çocuktun, yaÅŸlıyla yaÅŸlı, AÄŸzında dualar, gözlerin yaÅŸlı, Oldukça vakurdun, hep ağır baÅŸlı, Selam sana ya Muhammed Mustafa, Åžöhretin yazıldı nurlu Mushaf’a.
KonuÅŸurken sesin gayet sakindi, Bakışın kararlı, gözler emindi, Firdevs dedikleri Cennet tenindi, Selam sana ya Muhammed Mustafa, Allah remzeyledi mim-i hurûfa.
Tenin gül kokardı, nefesin reyhan, Dünyada sultandın, ukbada sultan, Seni görmek ister bu fakir her an Selam sana ya Muhammed Mustafa, Åžefâatin göster koyma A’râfa.
Ahlâkın Kuran’dı âdabın Furkân, Ashâbın ışıktı, Ehl-i beyt nurdan, Resul ayrılamaz çâr-ı yarından, Selam sana ya Muhammed Mustafa, Ehl-i beyte canlar feda bin defa !
Åžah Ali, Fatıma, Hasan, Hüseyin, Sevdam Zeynep ile Zeynel Abidin, Sensin kıblem, sensin Kevser, sensin din !(*) Selam sana ya Muhammed Mustafa, Her zerrene Halit feda bin defa.
“ Tasavvuf Yolcusu”ndan Halit ÖZDÜZEN
(*) Bu mısradaki Hz Resullah'a yönelik çok vahim sözlerden teberri ederiz. Muntazam bir kriter takipçisi ÅŸair dostumuzdan gelen yayın ricasına mukabele için sayfamızda ÅŸiire yer verilmiÅŸtir. Kontrolsüz heyecan ve sevgilerin bizi dahi Ä°slama ters düÅŸürmek gibi bir tehlikeye iÅŸaret etmeyi Ä°slam bilincimizin bir gereÄŸi olarak dercediyoruz. Bu tip akidevi yanlışlara dikkat çekmeden, iÅŸaret etmeden geçemedik. DeÄŸerli yazarın mazur göreceÄŸini umuyoruz. Saygıyla... Admin
|
SEVGÄ°DE ÖLÇÜ OLMALI Yazar bülent sayın açık 2009-04-15 22:02:57 Hayatını sahih dinin anlaşılması yolunda harcamış ve bu alanda okul kurmuÅŸ Sait Çekmegil gibi bir tarihi ÅŸahsiyetin öğrencilerinin kurduÄŸu bir sitede bu tür ÅŸiirlere yer verilmesini ÅŸiiri yazanın uyarılması açısından sakıncalı görmedim. Rahmetli Sait Abi tarihi tenkitlerini bu tür ifadeleri söyleyenlere karşı yapardı. EÄŸer Halit Bey, arkadaşınızsa onun Ahret iyiliÄŸi için uyarılması lazım. Çünkü yazıya geçen herÅŸey kalıcı oluyor. Halit Bey, özellikle “Ben DoÄŸuyum Åžiir”nde gösterdiÄŸi gibi ÅŸairlik yeteneÄŸine sahip biridir.Bu yeteneÄŸini sahih Ä°slam'ın anlaşılmasında, hatta herhangi bir alanda edebiyatın geliÅŸmesinde kullanırsa çok daha faydalı olur. Tarih ÅŸunu göstermiÅŸtir ki Hak dinleri karşı düşmanların saldırısı bozmamıştır. Bozan ÅŸey gerçek olandan ayrılarak,ilmin yerine ölçüsüz duygusallık,heyecan,sevgi gösterileri ve sözleri bozmuÅŸtur. Bu özellikle tasavvufçularda daha çoktur. Yazar Halit Özdüzen “Ben DoÄŸuyum Åžiirinde” olduÄŸu gibi bu ÅŸiirinde de tarihi çok güzel özetliyor: da tarih var: GençliÄŸinde cesur, mert bir civandın, DoÄŸruluÄŸa ta yürekten inandın, Muhammedü’l-emin unvanı aldın, Ceddin Ä°brahim’in Hanif dininde, Bazen tüccar oldun Kenan ilinde, Yalan yanlış yoktu senin dilinde, Çocukla çocuktun, yaÅŸlıyla yaÅŸlı, AÄŸzında dualar, gözlerin yaÅŸlı, Oldukça vakurdun, hep ağır baÅŸlı, Bu mısralar tarihi birer hakikat. Yazarın bu ideallerini bir çok siyer kitabında görmek mümkün. Hatta Efendimiz(as) insanı i yönünü çok güzel özetliyor: Çocukla çocuktun, yaÅŸlıyla yaÅŸlı, AÄŸzında dualar, gözlerin yaÅŸlı, Oldukça vakurdun, hep ağır baÅŸlı, KonuÅŸurken sesin gayet sakindi, Bakışın kararlı, gözler emindi, Fakat üstadımız tasavvu coÅŸkusuna birden kendini kaptırıyor. Ä°mternet vasıtasıyla dünyay hitap ediyoruz. Bu ÅŸiiri okuyan Åžu mısradan anlamaz: Dünyada sultandın, ukbada sultan, Hz Peygamberin gözle görünen en büyük baÅŸarısı çok ilkel ve geri bir toplumu fazla deÄŸil on yıl içerisinde-Hicretten sonra- devrin en büyük gücü haline getirmiÅŸtir.EÄŸer övülecekse elle tutulan gözle görülen bu baÅŸarısı anlatılmalı. Ä°nsanlığın kurtuluÅŸu bu baÅŸarının hikmetinde saklı bu iÅŸlenmeli. Yoksa bazılarının olmayan ÅŸeyleri- iyi niyetle de olsa anlatmaları- araÅŸtırmacı ilmi tarihçiliÄŸin var olduÄŸu bir dünyada müslümanlara yapılmış çok büyük bir hatadır Editörün uyarısına aynen katılıyorum ve Halit Bey’den sahih, belgeye dayanan ÅŸiirler bekliyoruz.
| Halit bey tasavvufçudur! Yazar Sanih açık 2009-04-16 20:03:09 İnetrentten aldığım bir metne göre İşte kanıtı: "IŞIĞA DOĞRU Kazım Yardımcı ve kitapları 29.08.2003 NAMIK KEMAL ZEYBEK tercuman ILGAZ Kaymakamlığı'mdan sonra o zaman ki adıyla mahrumiyet hizmetine gitmem gerekiyordu. Nasibimde Kahta vardı. 1974 yılının Aralık ayında, kışın en yoğun günlerini yaşayan Erzurum'dan Adıyaman'a geldiğimde yağmurlu bir gündü ve her yer yemyeşildi. İlk 'hoşgeldiniz' ziyaretlerinde sohbetler de başladı. Söz, maneviyat konusuna gelince İlçe Jandarma Komutanı Üsteğmen, sonradan Albay olarak Mardin İl Jandarma Komutanı iken şehit edilen Rıdvan Özden dedi ki: - Sizin anlattığınız bu konuları bilen bir kişi daha var burada, tapu sicil memuru Kazım Yardımcı.. Tapucuyu çağırdım ve kendisine sordum, 'Hayır efendim benim bir şey bildiğim yok' dedi. Üsteğmen üsteledi: - Efendim alçakgönüllülük yapıyor, kitabı var. Kitabı istedim ve bir gecede bitirdim. 'Su gibi içtim' desem daha doğru olacak. Adı: Varlık... İlçelerde az çok okuyan kişinin en çok yoksunluğunu çektiği, bildiklerini tartışacağı okuyanları bulmaktır. Ben birisini bulmuştum. Ertesi gün 'Kazım bey, akşamları iş saatlerinden sonra sizinle bu işleri söyleşelim olur mu?' dedim. 'Tahrirat katibiniz de bu işlerden anlar efendim, o da gelsin mi' dedi. Bütün bir 1975 yılı akşamları, köylerde değilsem ve işim yoksa Kazım Yardımcı ve Halit Özdüzen ile tasavvuf sohbetleri yapmakla geçti. Tapucu aynı zamanda toplumcuydu. Siyaset de konuşuyorduk. Başbuğ'un buyruğu DOĞRUYU söylemek gerek. Onlara yetişebilmek ve söyleşileri tadında sürdürebilmek için tasavvufla ilgili çok kitap okudum. Kendi çapımda bir uzman olmuştum. Zaman zaman 'Benim ne işim var tasavvufla. Ben yöneticiyim, benim ne işime yarar...' diye kendime takılıyordum. Kazım Bey'in cevabı 'Hiçbiri boşuna değildir. Günü gelince anlayacaksınız' derdi. Günü geldi, 1977 yılında Rahmetli Başbuğ ülkücülerin eğitimi işini bana verdiğinde ana konu 'Ahmet Yesevi ve Alperenler' olacak dedi. Tasavvuf bilinmeden Pir-i Türkistan nasıl anlatılacaktı... Tasavvufu bilmek isteyene KAZIM Yardımcı, bugün yetmiş yaşında. Şimdi iyice olmuş ve değerli kitaplar yazıp yayınlıyor. Biliyorum ki işi sadece kitaplardan değil, Varlık kitabını da okuyarak öğreniyor. Tasavvuf konusunda bilgili olmak isteyenlere Yardımcı'nın kitapları çok yardım edecektir. Açık seçik ve anlaşılması kolay bir anlatım var. Dili arı duru. Varlık, İslam'da Mezhepler ve Yükseliş, Günahsızlar, İnsanda Yükselme ve en son kitabı İslam'da Şeriat ve Tarikat. Kitabın arka kapağından alınmış bazı sözler: 'Cumhuriyet ve özgürlük olmayan yerde gerçek dine, dindarlığa, gerçek Müslümanlığa yer yoktur.' Son söz Yunus Emre'den: - Şeriat, Tarikat yoldur bilene / Marifet, Hakikat onda içeri IŞIĞA DOĞRU Kazım Yardımcı ve kitapları 29.08.2003 NAMIK KEMAL ZEYBEK
| Sanih Bey'e Yazar bilal sürgeç açık 2009-04-17 10:15:18 Sanih Bey, Halit Bey’in tasavvufçu olduÄŸuna kanıt olarak Namık Kemal Zeybek Bey’in bir yazısını göstermiÅŸsiniz. O yazıyı ben de okumuÅŸtum. Çünkü orada Adıyaman’da sayısız sohbetleriniz olan ve geçen yılda vefat eden Kazım Yardımcı’dan bahsediyordu. Adıyaman’la ilgili yazdığım bir kitapta bu makaleye atıfta bulunmuÅŸtum. Halit Bey’i ise Ankara’ya taşındıktan sonra tanıdım. Sürekli okuyan, gayret içerisinde bulunan biridir. Vaktinin büyük bir kısmını eÄŸitime çok ihtiyacı olan ve bu ihtiyacın giderilmesinde önemli katkılar sunan Adıyamanlılar Vakfında çalışarak geçirir. Yalnız ÅŸunu da belirteyim ki,onun bu çevrede yazdıkları ve düşünceleri ile fazla anlaşıldığını sanmıyorum. Onun, kendini anlayacak ve anlatacak bir kitleyi henüz bulduÄŸunu da söyleyemeyiz. Halit Bey meyve veren aÄŸaç gibidir. Ä°stenilse çok fayda saÄŸlanabilir. Ankara’ya yerleÅŸtikten sonra ÅŸunu gördüm: Gençlik döneminde bir yazarın yetiÅŸmesi bakımından büyük ÅŸehirde bulunması bir avantajdır ancak yaşını başını almış artık genellikle fikirlerini sunacak bir olgulukta bir yazarın büyük ÅŸehirlerde bulunmasının avantaj olduÄŸunu sanmıyorum. Åžehirin gürültüsü ve yoÄŸunluÄŸu onların fikirlerine ulaşımı engelliyor. Yine söyleyeyim:Ankara’da bulunan bir çok deÄŸerin her birinde senelerce kaldığım Elazığ, Malatya, Adıyaman ve Urfa’da kalsalar kitlelerin eÄŸitim bakımdan daha yararlı olacaklarını zannediyorum. Sanih Bey’in Halit Özdüzen’in TasavvufçuluÄŸa kanıt olarak yukarıdaki makaleyi neden kanıt olarak gösterdiÄŸini anlayamadım. O, Ötüken yayınları arasında, Tasavvuf Yolcusu/Tarikatlar ve Alevilik , AÅŸk Yolcusu/ Mevlana ve Mevlevilik isimli kitapları ile tasavvufun kitabını yazmıştır. Onun Tasavufla ilgili bir soruya verdiÄŸi bir cevabı burada vermek istiyorum: Kitaplarınızın konusunu genellikle tasavvuf. Neden tasavvuf diye soralım? Ä°slam Alemi 1960 yıllardan itibaren, Ä°slamiyet’i anlama ve yaÅŸamada önemli bir arayış geçirmekteydi; Türkiye bu arayışta özellikle öncü rol üstlenmesi gerekirken; fikir hayatı bakımından sınırlı kaynaklara ve yaÅŸayan az sayıdaki düşünce adamına sahipti. Fikir pınarları neredeyse kuruma noktasına gelmiÅŸti. Bu olgu 20. yüzyılın baÅŸlarından itibaren, -hele Osmanlının yıkılışı ile- kendisini iyice göstermeye baÅŸlamıştı. Klasik Tasavvuf ve Tekke anlayışının sonuna geldiÄŸinin sinyallerini vermekteydi! Bir zamanlar oldukça müstesna ve seçkin insanlar yetiÅŸtiren bu kuruluÅŸlarda artık son demlerini yaÅŸar olmuÅŸtu. Esasen bu kuruluÅŸların bir çoÄŸununun başında yeterli olmayan insanlar MürÅŸit postunda oturduklarından, gerçek iÅŸlevlerinden sapmalar yaÅŸanmıştı. Ayrıca Tasavvuf mensupları için kullanılan “ Sufi ” kavramı Dünyadan el ve eteÄŸini çekmiÅŸ DerviÅŸler, Tekke kavramı ise bir nevi “ Ä°slami ruhban ” kurumları olarak algılanır hale getirmiÅŸti. Tekkelerde bu olguyu destekler bol miktarda materyal ve görüntü sergilenmekteydi. Tasavvufun baÅŸlangıcına uzanan Hicri 4. Yüzyıldan itibaren ekolleÅŸen Tasavvufun merkezinde Ä°nsan-ı Kamil bulunmakta iken, Miladi 20. yüzyıla gelindiÄŸinde bu merkeze Tarikat ve Tekke yerleÅŸmiÅŸti. Ä°ÅŸte o yıllar ve sonrası Türkiye’de Ä°slam ve MonarÅŸik sistemlerin baÄŸdaşıp, baÄŸdaÅŸamayacağının tartışıldığı yıllardı. (http://www.adiyaman-haber.com/news/1758/Bazen-de-Bahar-Seni-Bekleyecek.html) Halit Bey’in aynı konuÅŸmada bir ÅŸiiri de yayınlanmış onu da burada vermek istiyorum: Kışlaya bahar geldi mi? Bahar ÅŸu daÄŸların ardında, Sesini duyabiliyor musun? Baharın sesi olur mu deme! Sesi de olur, kokusu da, Ben nefesini bile duyuyorum ılık ılık. Sabrınla çiçekler açacak daÄŸlarda, Sevginle kokuları yükselecek ovalarca, Bazen, baharı bekleyeceksin ÅŸafaklarda, Bazen de bahar seni bekleyecek, Evvel Zaman İçinde Evvel zaman içinde, zaman havan içinde, Zamanı öğütmüşler, tarih duman içinde, Masallarda aç yokmuÅŸ; herkesin karnı tokmuÅŸ. Lafla karınlar doymuÅŸ; dipsiz ambar içinde. Bir varmış, bir yokmuÅŸla, Hayallerle, düşlerle, Biraz renklensin diye, masal böyle baÅŸlarmış... Deve tellal olur da, pire berber olmaz mı? Lafla tıraÅŸ edermiÅŸ, sinekler kaysın diye. Ninemin beÅŸiÄŸini sallamadım desem de, Kimse bana inanmaz, duyanlar çok kızardı. Kabrini kollamaya mezarlığa gittim de, Namı, ÅŸanı yanında taÅŸları da kayıptı Belli ki bir yoksulla, onu da paylaÅŸmıştı. Masallar baÅŸka, baÅŸka; Gerçekler çok baÅŸkaydı! Yerine servi dikip, rüzgârlara adadım.. O günün sonrasında, Olur olmaz her yerde, Gökten düşen üç elmadan birini Ve masalların mutlu bitiÅŸini sorguladım. Masalcının tek başına, Bir elmayı alışını da... DiÄŸer iki elmayı Size, bize Koca ülkeye Bölüştüremedim! "O"nun hissesine bir elma düşer mi? dedim. "Aldırma, alt tarafı masal" deyip, Ãœst tarafını geçiÅŸtirdiler. Çocuklukta o masallarla uyudum! Koskoca adamlardan Åžimdi yeni masallar dinliyorum Ninemin servilerinden uzun... Rüzgârda beÅŸik gibi sallanıyorlar... Halit Özdüzen
| ÅžiirsellliÄŸi Gözardı Etmeyin Yazar Melitenli açık 2009-04-19 10:29:09 Admin ve Tartışmacılar ÅŸiirdeki estetiÄŸi adeta gözardı ediyor ve akidevi tartışmaya yöneliyor. Süleyman Çelebi'nin Tanrı adına "Gel habibim sana aşık olmuÅŸam" ÅŸeklindeki "vahim" mısraının ibadet niyetine mevlid diye okunduÄŸu bir ortamda edebiyat ve ÅŸiirsel vadilerdeki dolaÅŸmayı bu derece öne getirmenin bir abartı olarak algılanacağı sanısındayım. Åžairin burada makale deÄŸil ÅŸiir yazdığı gözardı edilmemeli... Ä°. Melitenli. | Gerçekler ancak araÅŸtırmalarla anlaşılab Yazar n.ay açık 2009-04-19 22:48:47 Sn. ÖZDÃœZEN’Ä°N düşüncelerini ve yazdıklarını yakından izleyen biriyim. Yazarın “Selam Sana Ya Muhammed Mustafa” isimli ÅŸiir özellikle büyük siteler olmak üzere yüzlerce sitede yayınlanmakta olup, tamamından olumlu tepkiler almıştır. Ayrıca diÄŸer ÅŸiirlerinin bir kaçı pek çok sitede de yayınlanmaktadır.(“Evvel Zaman İçinde” ve “Bir Dostun Ardından” ÅŸiirleri Kriter Org’da da yayınlanmaktadır). ÖZDÃœZEN tasavvuf alanında olduÄŸu kadar tarih, sosyoloji ve Sosyal psikoloji alanında da çeÅŸitli araÅŸtırmalar yapmış olup, Kriter Org’da dahil olmak üzere yazılı-sözlü birçok dergi ve Ä°nternet sitelerinde yayınlanmaktadır. ÖzgeçmiÅŸinde belirtildiÄŸi kadarıyla:“ AÅŸk Yolcusu” , “Tasavvuf Yolcusu” Ötüken ve “Esma’ül Hüsna” Beyaz Kule Yayınlarından yayınlanmıştır. OrtadoÄŸu coÄŸrafyasında Malatya ve Adıyaman civarını araÅŸtırdığı “ Adıyaman Tarih”, Hıristiyan ve YahudiliÄŸin araÅŸtırdığı, “ Hıristiyanlık Tarihi” kadınların sosyal tarihini araÅŸtırıldığı çalışmaları yayın için sıra beklediÄŸi anlaşılmaktadır. ( Kaynak Esmaü’l Hüsna’daki özgeçmiÅŸi) Her edebi metni kendi içinde eleÅŸtirilip fikir belirtilmesi uyÄŸun olacaktır. Aksi taktir de düşünceleri yeterli araÅŸtırma yapmadan peÅŸin yargıda bulunarak Ä°nsanlara “ÅŸucu” veya ”bucu” yaftasıyla yaftalamamak kelimenin en hafifiyle kolaycılıktır! Özdüzen konusunda araÅŸtırma yapmak isteyenlere Görmeyenler BirleÅŸme ve Dayanışma DerneÄŸinin yayımladığı “Altın Kalemler Dergisinin son bir iki yılı iyi bir kaynak olacaktır. Çünkü Dergide yazı ve ÅŸiirleri kendi sesinden yayımlanmaktadır. Mart 2009 da yayımlanan 86. sayıda “Kadın ve Erkek Ãœzerine” isimli makalesi kendi sesinden derginin baÅŸyazısı olarak yayımlanmıştır. http://dosyalar.gorbirmerkez.com/AK86/AK86.htm Sn. SÃœRGEÇ’in yorumuna aldığı röportajda kanaatimce “Kışlaya Bahar Geldi mi ?”ÅŸiiriyle “ Evvel Zaman İçinde” ÅŸiiri birbirine karışmış olup ÅŸiirler aÅŸağıdaki ÅŸekliyle çeÅŸitli sitelerde yayınlanmaktadır. KIÅžLAYA BAHAR GELDÄ°MÄ° (Murtaza´ya) Kışlaya bahar geldi mi? Bahar ÅŸu daÄŸların ardında, Sesini duyabiliyor musun? Baharın sesi olur mu deme ! Sesi de olur, kokusu da, Ben nefesini bile duyuyorum ılık ılık. Sabrınla çiçekler açacak daÄŸlarda, Sevginle kokuları yükselecek ovalarca, Bazen, baharı bekleyeceksin ÅŸafaklarda, Bazen de bahar seni bekleyecek, Sonunda bahar olacaksın ebedi ÅŸafaklarda. EVVEL ZAMAN İÇİNDE Evvel zaman içinde, zaman havan içinde, Zamanı öğütmüşler,tarih duman içinde, Masallarda aç yokmuÅŸ;herkesin karnı tokmuÅŸ. Lafla karınlar doymuÅŸ; dipsiz ambar içinde. Bir varmış, bir yokmuÅŸla, Hayallerle, düşlerle, Biraz renklensin diye, masal böyle baÅŸlarmış… Deve tellal olur da, pire berber olmaz mı ? Lafla tıraÅŸ edermiÅŸ, sinekler kaysın diye. Ninemin beÅŸiÄŸini sallamadım desem de, Kimse bana inanmaz, duyanlar çok kızardı. Kabrini kollamaya mezarlığa gittim de, Namı, ÅŸanı yanında taÅŸları da kayıptı. Belli ki bir yoksulla, onu da paylaÅŸmıştı. Masallar baÅŸka, baÅŸka; Gerçekler çok baÅŸkaydı ! Yerine servi dikip, rüzgarlara adadım… O günün sonrasında, Olur olmaz her yerde, Gökten düşen üç elmadan birini; Ve masalların mutlu bitiÅŸini sorguladım. Masalcının tek başına , Bir elmayı alışını da… DiÄŸer iki elmayı Size, bize Koca ülkeye Bölüştüremedim! “ O’nun hissesine bir elma düşer mi ?” dedim. “Aldırma, alt tarafı masal ” deyip, Ãœst tarafını geçiÅŸtirdiler. Çocuklukta o masallarla uyudum ! Koskoca adamlardan, Åžimdi yeni masallar dinliyorum. Ninemin servilerinden uzun… Rüzgarda beÅŸik gibi sallanıyorlar…
| Raklamlar!.. Yazar dilhan açık 2009-04-20 10:44:26 Reklamları izlediniz... | Sn. Melitenli'ye Yazar dilhan açık 2009-04-25 21:03:25 Sayın melitenli, şiir olunca günah sevaba mı oluyor?.. Süleyman Çelebi bir yanlış yaptıysa başka şairlere de yanlış yazma hakkı mı doğuyor?.. Lütfen biraz açık olunuz, lütfen!.. Alara DİLHAN |
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |
Son Güncelleme ( 19-04-2009 )
|
|
|
|
|
|
Kullanıcı Girişi |
L O G I N | |
---|
|
Ziyaretçi Sayısı |
126917001 Ziyaretçi
|
|
|
|