24-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Arama
Diyanet İşleri Başkanlığına PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 9
KötüÇok iyi 
Yazar E.Vaiz Bahattin BÄ°LHAN   
11-04-2009
Bahattin BÄ°LHAN
     E. Vaiz    
    
                               Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığına
                                                                Ankara

26 sene kadar deÄŸiÅŸik illerde merkez vaizliÄŸi görevini yaptım, emekli oldum. Emekli olduktan sonra da bu güne kadar fahri olarak Müftülerimin izniyle deÄŸiÅŸik camilerde vazetmeye çalışıyorum. Meslek hayatım boyunca emirlerinde çalıştığım bütün Müftülerimden anlayış ve iyi muamele gördüm. Müftülerimin hepsine ve Yüce BaÅŸkanlığımıza minnet ve ÅŸükran borcum vardır. 40 yıldan beri Diyanet ailesinin naçiz bir ferdi olduÄŸuma ÅŸükrediyor, bu onurlu kurumun bütün mensuplarına üstün baÅŸarılar diliyorum. Ancak yüksek müsamahanıza inandığımdan birkaç hususta düÅŸüncelerimi arz etmek istiyorum:

1-Gönül ister ki, BaÅŸkanlığımızın yönetici kadrosu halkla, cami cemaatiyle iç içe olsunlar, halkın kolayca ulaÅŸamayacağı bir konumda olmasınlar. Özellikle camilerde Sayın BaÅŸkan, BaÅŸkan Yardımcıları, Y.Din Kurulu üyeleri, uzmanlar sık sık vazetsinler, bürokrat görünümünde deÄŸil, bir öÄŸretici, bir uyarıcı görünümünde olsunlar. Yani Peygamber’i örnek alan bir “sünnet” eri olsunlar. Camilerde Kur’an okusunlar, Kur’an’ı anlatsınlar, hutbe okusunlar, vazetsinler. Halbuki ve yazık ki bu kadronun cami cemaatine bir hayli mesafeli olduÄŸu açıktır. Ancak camilerde bol kameraların bulunduÄŸu “mübarek gece”lerde  bu kadroyu görmek mümkün. (Mübarek olmayan gece hangisi ise) Kanımca, Cuma namazı toplantısı ile bu gecelerde düzenlenen mevlit toplantılarını önem bakımından karşılaÅŸtırmak, bundan bir netice çıkarmak yerinde olur. Acaba mevlit toplantılarında çok kamera bulunması mı o gecelere bir önem ve ayrıcalık kazandırıyor? Sayın Hocalarımın kameraları takip etmesi deÄŸil, kameraların onları takip etmesi normal olsa gerek.

2-Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı merkez veya taÅŸra binalarında lüks, ÅŸatafat, kadro ÅŸiÅŸkinliÄŸi malum. Bütün bu harcamaların çoÄŸunlukla fakir insanların, iÅŸsiz, aÅŸsız, çocuÄŸuna bir ayak kabı almaya, hastasını tedavi etmeye gücü yetmeyenlerin vergileri, yardım ve sadakaları ile karşılandığı bir gerçek. Yakın zamana kadar 3-4 memur ile idare edilen bazı dairelerde ÅŸimdi 35-40 kiÅŸi çalışmaktadır. Daha doÄŸrusu bulunmaktadır. Bir çok insanımızın yadırgadığı bu durum BaÅŸkanlığımızca normal mı karşılanıyor? BaÅŸka birimlerin beter harcamalarını bir meÅŸruiyet sebebi göstermek doÄŸru olmasa gerek. Yapılan bir “yanlış”ın örnek olamayacağı açıktır. Bu aşırı harcamaları yapan, oldukça lüks lojmanlarda oturan bir kadronun, Ä°slâm’ın emir ettiÄŸi sadeliÄŸi, Allah Resulünün sade hayatını Hz. Ömer’in yamalı entari giydiÄŸini nasıl gönül hoÅŸluÄŸu ve vicdan huzuru içinde halka anlatacaktır?

3-Yazık ki, bazı camilerimiz, cami olmaktan, ibadethane hüviyetinden ziyade bir tarikatın idare merkezi, bir dergâh, bir türbedarlık görünümündedir. Bu camilerde bir çeÅŸit “dokunulmazlığı” olan, Diyanet’in bile söz geçiremeyeceÄŸi bir Seyda, bir Seyyid veya Efendi Hazretleri adeta bir postniÅŸin olarak icrayı faaliyettedir. Çok yerde seçilmiÅŸler veya seçilmiÅŸler tarafından atanmışlar, hatta Diyanet temsilcileri bu zevata saygılarını sunmaktan geri kalmaz. Onuruna düÅŸkün bir Müftü bu tip görevliye “eyvallah” demez, hele ona ters düÅŸecek olsa dünya o Müftüye  dar gelir, çok kez Diyanet de O’ndan yana olmaz. Acaba Diyanet böyle bir durumu normal mı sayıyor?   
                                        
4-BaÅŸkanlığın en az birkaç bin elemanı, bütün yurt sathında sık sık , “Allah’ın Muhammed’e âşık olduÄŸu” mesajını vermekteler. Bu duyuru, belki yüz yıllardan beri tekrarlanmaktadır. Hatta Kur’an’ın bir süresinden, bir duadan sanki daha da önemliymiÅŸ. Adeta bütün halka ezberletilmiÅŸ gibi: “Gel Habibim! Sana âşık olmuÅŸam/ Cümle halkı sana bende kılmışam” “Ben sana âşık olicak ey Latif!/ Senin olmaz mı du âlem ey Åžerif!” Bu sözler aynı zamanda Allah’a atf ediliyor, yani Allah’ın böyle dediÄŸi anlatılmak isteniyor.   Gerçekten Allah böyle demiÅŸ mi, bu mealde bir Ayet veya bir Kutsi Hadis var mı?    EÄŸer yoksa bu hükmü Allah’a isnat etmek doÄŸru olur mu? Peki ihtiva ettiÄŸi anlam bakımından doÄŸru mu?

Yani gerçekten Allah Muhammed’e âşık oldu mu? Yüz yıllardan beri tekrarlanan bu iddia doÄŸru deÄŸilse, Y. Din Kurulunun bunu hiç gündeme almaması, bu konuda halkı veya hiç olmazsa mevlithanları uyarmaması doÄŸru olur mu? Bunun mecazi anlamı ÅŸudur veya budur” demekten o Muhterem Hocalarımı tenzih ederim. Yanlış olduÄŸu bilinen bir hükmü mecaza hamlederek doÄŸrulaÅŸtırma yolu var mı? Tüm Kardinallar da “teslis” konusunda benzer yorumlar yapmaktalar. Yüce Allah, onların bu oyununu kabul etmiyor. (Maide: 73) Çok açıktır ki, Allah’ın dininde oyun yapmak geçerli deÄŸildir. Allah, din konusunda “hüzüv” ile “lehv”i yasaklıyor. Bu tür oyunlar, din kültüründen yoksun bırakılan halkın yanında geçerli olsa da gerçekte geçerli olamaz.

5-Her iman ve takva erinin tevhit konusunda son derece duyarlı, dikkatli ve tavizsiz olması, ÅŸirk ve hurafelerden uzak durması olmazsa olmaz bir görev olsa gerek Bu konuda dikkatli, duyarlı takva sahibi elemanlar vardır. Ancak kalabalığın baskıları karşısında bazı konularda “idare-i maslahat”çıların olduÄŸu da inkâr edilemez. Ä°ÅŸte bunlardan birkaç  örnek:

a) Bazı camilerde, özellikle Cuma geceleri, eskiyen, pörsüyen veya bozulan nikâhları yenileme, onarma (tecdid-i nikâh) iÅŸlemleri yapılır,                                                                                     
b) Ölen bir kiÅŸi için kılmadığı namazlar varsa “iskat-i salat” merasimi düzenlenir, bununla senelerce kılınmayan namazlar kılınmış gibi olduÄŸu kabul edilir.
c) Ölen kiÅŸinin tutmadığı oruçları, bozduÄŸu yeminleri varsa,  yeminli sözünden caymışsa, hak-hukuk tanımamış haram yemiÅŸ, kul hakkı-komÅŸu hakkı üzerinde kalmışsa,   “devir” denilen bir iÅŸlem yapılır, bir miktar para ortaya konarak bütün bu suçlardan temize çıkarıldığı sanılır.
d) Bazı cami görevlilerinin  “falan Seyda’nın vekili, falan Efendi Hazretlerinin temsilcisi” gibi hüviyetlerle icra-yı vazife yaptıkları görülür. Görev yaptıkları cami ise, O Hazretin bir çeÅŸit ÅŸubesi görünümüne bürünür.
e) Çok az da olsa muskacılık, üfürükçülük yapanlara da rastlamak mümkün.
f) Ramazan Ayını, para kazanma ayı, kazanç ayı telakki edenler, bu ayda hatim, mevlit, Yasin okuyup adeta satışa sunanlara da rastlamak mümkün.

             CUMA HUTBESÄ°
6-Cuma Hutbesinin meÅŸruiyeti, tüm Müslümanlar için kutlu bir ÅŸanstır. Bu ÅŸansı deÄŸerlendiren, bu vesile ile dinleyenlerini aydınlatan çok deÄŸerli hocalarımız vardır. Ancak az da olsa bazı hatipler, hiç bir hazırlık yapmadan, daha önce defalarca dinlettikleri sözleri tekrarlamakla yetinirler, kimi Hatipler de tuluattan konuÅŸur, o anda aklına gelen sözlerle idare etmeye çalışır. DoÄŸal olarak bir çok hatalara meydan vermiÅŸ olur, halbuki, BaÅŸkanlığımızın imkânları geniÅŸtir, düzenleyeceÄŸi hizmet içi seminerlerde bu aksaklıklar düzeltilemez mi?

7-Bütününe yakın camilerimizde okunan hutbelerin Arapça bölümünde, kritiÄŸi yapılmayan bir alışkanlık devam ede gelmektedir. Bunun kritiÄŸi yapılmalıdır. Y. Din Kurulu üyelerinin bu gibi konularla ilgilenmesi uygun düÅŸmez mi? Önemli bir fariza  olan Cuma Hutbelerinin sünnet-i seniyye ışığında daha cazip hale getirilmesi mümkün deÄŸil mi? KritiÄŸi yapılması geren hususlardan iki örnek ele alalım:

         Örnek1- Hutbenin Türkçe bölümü bitiminde, konu ile ilgili bir ayet okunur. Ancak ayet okunmadan önce “Elâ inne ahsel’kelam…” ile baÅŸlayan uzunca bir takdim yapılır, yani okunacak Ayetin bir çeÅŸit önsözü. Okunan bu metin bir dua deÄŸildir. Allah Resulünün okuduÄŸuna dair bir rivayet kırıntısı bile yoktur. Okumadığı ise “sabit” gibidir. Bu bir uyarı da deÄŸildir. Olsa bile Türkiye’deki dinleyiciler anlamazlar. Söylenen sözler doÄŸru ve güzel ama, burada okunmasının gereÄŸi nedir, çünkü sünnet deÄŸil, dua deÄŸil, uyarı deÄŸil. Bu metni okuyan Hatip demiÅŸ oluyor ki: “Aman ha dikkat! Åžimdi size sözlerin en doÄŸrusunu, nizamın en beliÄŸini okuyacağım. Bu, Melik ve Allam olan Allah’ın kelamıdır….” Böyle devam edip gidiyor. Yapılan bu uzun takdimden sonra çok kez bu takdimin çeyreÄŸi kadar bir Ayet okunur.
Bu alışkanlık terk edilse de Okunacak Ayet okunsa, meali de verilse sünnete daha uygun olmaz mı?

          Örnek 2- Okunan Hutbe arasında salavat okunur ama bu salavat için uzun bir gerekçe de okunur: “Ta’zîmen li Nebiyyihi…” diye baÅŸlayan bu gerekçe bittikten sonra salavat okunur. Salavattan önce okunan bu metin dua deÄŸil, dinleyenlere bir öÄŸüt, bir uyarı deÄŸil. Okunması sünnet de deÄŸil. Peki niçin okunur?  Sanki Hatip, dinleyenlerine ÅŸu mesajı veriyor: “Aziz dinleyenlerim! Åžimdi bir salavat okuyacağım ama bunu okumam sebepsiz deÄŸil, iÅŸte sebepler: “Allah, Peygamberine tazim için, Safiyyi’nin Yüce Åžanını kerametli kılmak için haber verici ve emir edici olarak …” diyor, sebepleri sıraladıktan sonra  salavatı okuyor.
Acaba bütün bu sebepleri anlatmadan salavat okusa, sünnete daha uygun düÅŸmez mi? Gerekçe dediÄŸimiz bu metinde Allah’ın, Peygamber’ine tazim ve tekrimde bulunduÄŸu da ifade ediliyor. Allah mı Peygamber’e tazim eder, yoksa Peygamber mi Allah’a tazimde bulunur.?
Dinen çok önemli bir gün olan Cuma gününde, Cuma Hutbesi arasında sünnette yeri olmayan ve sünnete uygun düÅŸmeyen bu metinlerin yüzyıllardan berri okunması uygun mu, konunun yetkili ilim adamları tarafından incelenmesinde isabet olmaz mı?

8-BaÅŸkanlığımız, her fırsatta meslek içi eÄŸitim seminerleri açmaktadır. Bu seminerlerde özellikle Kur’an üzerinde durulsa, camilerde ki Ramazan hatimleri gibi, Kur’an meali, okunsa faydalı olmaz mı? Müslümanlara ibadette önderlik yapan bir kiÅŸinin Kur’an’dan habersiz kalması normal mı? Bu gün, Müslümanlara önderlik yapan  din görevlilerinin acaba yüzde kaçı, bir Hadis kitabının tamamını okumuÅŸlurdır? Elbette çok deÄŸerli ilim adamlarımız vardır. Ancak acaba bunlar mevcudun yüzde kaçını teÅŸkil ederler?  

9-Yüz yıllardan beri, her sen Rebiul’evvel ayının 12.ci gecesi Peygamber (AS)in doÄŸumunu kutlama programları düzenlenirdi. Bütün dünya Müslümanları arasında böyle bir hareket gelenekleÅŸmiÅŸti. Hala devam etmektedir. Ancak bir kaç seneden beri buna ilaveten bir de Nisan ayında bir “kutlu doÄŸum” haftası Ülke gündemine taşındı.  Bu vesileyle çok faydalı programlar hayata geçirilmektedir. Acaba bu programlar Rebiul’evvel ayında ilave program olarak yapılmaz miydi? BilindiÄŸi gibi, Rebiul’evvel Ayı, milyonların gönlünde kutlu doÄŸum olayını hatıra getiren, benimsenen, gelenekleÅŸen bir zaman dilimi olmuÅŸtur.

Bu hafta münasebetiyle bir de kırmızı gül dağıtma iÅŸi ihdas edildi. “Kırmızı gül, Peygamber’in sembolü” diye adeta kutsanmakta, Diyanet mensupları tarafından bürokrat kesime saygıyla sunulmakta. Alınan kırmızı güller birkaç dakikalığına taşınmakta, az zaman sonra çöp sepetine, biraz sonra da ÅŸehir çöplüÄŸüne intikal etmekte. Kırmızı gülün kısa zamanda pörsümesi, çöpe intikalı yadırganacak bir durum deÄŸildir. Ancak bunu Peygamberin sembolü olarak algılamanın dayanağı nedir? Aslanı Hz. Ali’ye sembol yapma gayreti hatıra geliyor haliyle. Acaba Ondan bir ilham almak mı söz konusu? Büyük Filozof Åžirazlı Sadi, bu  tür malzemeyle sevgi izharını tasvip etmemiÅŸ olacak ki, ÅŸahsına sunulanları kabul etmemiÅŸ ve: “Her ki bekaî ne baÅŸ ed/  Dilbestegi ra ne ÅŸayed” demiÅŸtir. Ä°yi niyetle yapılan, yapılmasında bir sakınca olmayan bir çok iÅŸler, zamanla “yerleÅŸik bir ibadet” halini almış, artık onu terk etme iÅŸi kolay olmamıştır. Mevlit bunun en canlı bir örneÄŸi olmaz mı? Mevlidin yazılması güzel bir olay ama, zamanla gelenekleÅŸip farz ibadetlerin bile önüne geçmiÅŸ olması tasvip edilebilir mi?

10- Bu gün, Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı siyasî iradeye baÄŸlı bir kurumdur. Bu uygulama, gerek dinin temel verileriyle, gerek devletin temel ilkeleriyle uyumlu olamaz. Siyasî olan bir “küll”ün, gayrı siyasî bir “cüz”ü normal olur mu? Bu günkü Hükümet, yeni bir Anayasa hazırlama çabasındadır. Ülkenin yeni yapılanmasında, Diyanet’in özerk hale getirilmesi için yasama ve yürütme organları nezdinde gereken teÅŸebbüste bulunmak, iyi netice verebilir sanırım. Yararlı olacağı düÅŸünülüyorsa bu iÅŸin takipçisi olacak bir ekip oluÅŸturulamaz mı?
Arz etmeye çalıştığım bu düÅŸüncelerimin daha doÄŸrusunu BaÅŸkanlığımız elbette bilmektedir, ancak ben de aklıma gelen bazı hususları ifade etmeye çalıştım. Ä°sabetsizliklerim affola.  Saygılarımla. 11.04.2009                                                                                                                                                                          
                                                                                                                                                 
                                                               Bahattin Bilhan
                                                               E. Müftü


                                                                                                                

Yorum
Cuma namazı
Yazar owner156 açık 2009-04-11 17:29:59
Bir de cuma namazı kılındıktan sonra "peygamber efendimize selam olsun ve bu selamlar vesilesiyle Allah her türlü kötülükten bizi kurtarsın ve korusun..." diye devam eden "dua" ne kadar doğru? İlla bir vesileyeye, aracıya mı ihtiyacımız var!
Teşekkürler
Yazar Nuri Birtek açık 2009-04-12 06:33:53
Muhterem Bahattin Hocamıza bu yazısından ötürü içten teÅŸekkürlerimi sunarım.  
Yazar dedemin mesleği açık 2009-04-19 21:02:11
Sayın Hocam,  
Ercan Arslaner 
Memlekette emekli veya emeksiz pek çok imam, vaiz vs. var. Bunların bilmem kaçta kaçı insan ve toplum üzerine sizler gibi biraz eÄŸilse, ortaya çok harika sonuçlar çıkacaktır.  
DuyduÄŸuma göre görevde olduÄŸunuz bir zamanda vali veya vekili, vekâlet ettiÄŸiniz müftülüğe gelerek konuÅŸma içinde “Hocam kabahat de, ibadet de gizli” der. Sizin üstün medeni cesaretinizle “O zaman minareleri çuvalla kapatalım” dediÄŸinizi duymuÅŸtum.  
Bu yazıda da deÄŸerli düşüncelerinizi açıklamaya devam ediyorsunuz. Ve Diyanetin teknik konuları yanında kadro ÅŸiÅŸkinliÄŸine iÅŸaret ediyorsunuz. Åžahsen Ankara’daki Diyanet BaÅŸkanlık binasının konforu ile halkın yaÅŸayışı arasındaki derin farkı görmek üzüntü verici. Ãœstelik oradaki konfor halktan toplanan paralarla o halini almıştır. Åžimdi Ä°slam gibi aziz bir kelimeye hizmet etmek için yapılan bu iÅŸler arasındaki önemli tutarsızlığa ne denilir Allah aÅŸkına! Konfor olacaksa, bu, öncelikle halktan baÅŸlamalı deÄŸil midir? Yüce peygamberin hayatındaki sadelikle oradaki görüntü arasında maalesef çok fark var. Yine bu toplanan paralar bir zamanlar Diyanet BaÅŸkanı eliyle farklı bir amaçta kullanılmıştı. 
Bugünkü Diyanet teÅŸkilatı insanları aydınlatacak yöntemlerden oldukça uzaktır. Özellikle de hiçbir yerdeki haksızlığa ”HAYIR!” diyecek durumda bile deÄŸildir. Bunun için Necip Fazıl, teÅŸkilatı söyleniÅŸi ona yakın bir kelime ile ifade etmiÅŸlerdi. Fatih Sultan Mehmet, Ayasofya’yı vakıf olarak müminlere vermiÅŸtir ve vakıfnamesinde onu baÅŸka amaçlar için kullanacaklara lanet etmiÅŸtir. KeÅŸke biz bu gerçeÄŸi Diyanet aÄŸzından duyarak onların bir giriÅŸimine tanık oluverseydik. 
KeÅŸke bu Diyanet, kandırmaca bir kurum olarak milletin parasına ortak olmasaydı da deseydi ki “Sayın yüksek idareciler! Bu vatanda ÅŸu kadar genç var, bunlar iÅŸ yapacak bir meslek öğrenemiyor ve devlete, millete ailesine ve kendisine yük oluyor. Yurtdışına ekmek parası kazanmak için göçen ailelere gönderdiÄŸimiz” Namaz kıldırma memurları oradaki hükümetlerin gençlerine, hatta Türk gençlerine meslek öğrettiklerini söylüyor. Bizim ülkemizde bu iÅŸi kim yapacak? Diye bir hamlesine kimse rastlamadı. 
Åžimdilerde namaz kıldırma memurlarının(Bu adlandırma düşünür ve ÅŸair merhum Said Çekmegil’e aittir.) okuyacağı üç kelimelik hutbe bile Diyanetten hazırlanıp gönderiliyor. Bu iÅŸ bile imamın emeÄŸiyle hazırlanmıyorsa ”Bana burada gerek kalmamış.”diyerek istifa edebilir mi? Zaten milletin hangi hutbeye ihtiyacı olacağı veya olmayacağı konusunda ÅŸimdiye kadar bir ankette yapılmamıştır.  
BildiÄŸimize göre zaten bu iÅŸleri eskiden muallim, kadı vs. gibi resmi görevliler yaparmış. Ayrıca namaz kıldırma iÅŸi bir hukuk görevlisi tarafından yapılırsa, memleketin vukuat, adalet iÅŸiyle de uÄŸraÅŸan bir ÅŸahsın, insanların içinde olması sosyal ve pedagojik yoldan önemli yararlar saÄŸlayacaktır.  
Bütün bunların sonucunda halk bilime yönelmiÅŸ olur; çünkü bu yüce din deÄŸil midir ki o “Âlimin uykusu cahilin bin yıllık ibadetinden daha hayırlıdır.”der. Hele Ahnef ibn Kays adlı ÅŸahsın “Ä°lim ile takviye edilmeyen bir izzet zillete inkılâp eder.” Sözü okul, bilgi, öğretmen, teknolojinin deÄŸerini ne kadar açık anlatmaktadır. MaddeciliÄŸin kol gezdiÄŸi çağımızda teknik her ÅŸeyden öne geçerek bir cazibe merkezi olmuÅŸtur. Öyle ise bilimde ileri olanlar kendi fikriyatlarını yaÅŸayarak Polonya’nın Katin ormanlarında en az altı bin Polonyalıyı öldüren Rusları ve günümüzde Irak da, Afganistan’da insan avına çıkanları vb. örnek almayacaktır. Ayrıca batılıyı çaÄŸdaÅŸ ve bilimde ileri gösterenler niçin Ä°slam dinindeki bu yücelikleri anlamaktan kaçarlar? 
Kendi yollarında yükseklik görenler zekât sözünü duymak bile istemezler. Öyle ya o Arapça bir kelimedir ve eski zamanlara aittir. Fakat ABD, Ä°ngiltere ve diÄŸer ülkeler faizin tahribatından kaçarak günümüzde onu kriz sebebi gösterdiler. Bizdeki kültürlü cahiller bu gerçekleri bir türlü kavrayamıyor. Bu bilgiyi fizikteki bileÅŸik kaplar yoluyla da izah edebiliriz. BilindiÄŸi gibi U ÅŸeklindeki bir cam boruya konulan su her zaman aynı seviyede kalır. Zekât aynı ülkede aynı sorumlulukları paylaÅŸan insanların herhangi bir ÅŸekilde zengin olanlarından fakirlere aktarılacak bir vergidir. Bu ibadetin sonuçlarının ne olacağını anlatmaÄŸa gerek yoktur.  
Ä°nsanların kurtuluÅŸu mutlaka bilimledir. Öyle ise üç yüz yıldır cehaletten kurtulamayan Türkiye samimi olmalı ve her alanda Ä°slam’ın üstünlüğünü kabul etmelidir.  
Ben de bunları söylerken haddimi çok açtım ama maksadım sizin açtığınız bu çığırda baÅŸta zaman olmak üzere her israfın ne kadar zararlı olduÄŸunu tekrar anlatmak isterim. Bu arada din herkes tarafından öğrenilir ve namaz kılmanın herkesin yapacağı ve yaptırabileceÄŸi kolay bir iÅŸ olduÄŸu anlaşılırsa memleketimizde ne kadar büyük bir tasarruf yapılacağı anlaşılır. Herhalde Ä°slam dini insanların çalışırken alınlarından akacağı terin ne kadar mübarek olduÄŸunu bunun için ifade etmiÅŸtir. Åžimdiki devir insanları trafik kazalarının hangi oranda alkol yüzünden olduÄŸunu bile açıklamıyor. 
Sona gelmiÅŸken “EÄŸri konmuÅŸ bir tuÄŸla üzerine aya kadar yenilerini ekleseniz, onları doÄŸrultamazsınız.”atasözüyle yazımı bitirmek istiyorum. Bilenler bilir; Müslüman’ın uyacağı kurallarda önce “NAS”,sonra ona hiçbir ÅŸekilde aykırı olmayacak içtihatlar (görüşler) gelir. Aslında Ä°slam dini her kuralın hükmünü belirlemiÅŸtir. Onların yaÅŸatılması bilim ve teknoloji; fakat baÅŸta adaletle olur. Ä°slam Dini insanlar için baÅŸtan sona bitmez tükenmez nur kaynağıdır. Bu kadar büyük bir nimetin her zerresi rahmetle doludur. Anneler, babalar, milletler onu en kıymetli varlıkları olarak görmeli, konuÅŸmalı ve korumalıdır. 
Temennim sosyal alanlardaki yazı ve düşüncelerinizi görmeye devam etmektir. Saygılarımla. 
• Bu hutbelerde peygamberimizin aÄŸaç dikimine verdiÄŸi önem de anlatılır; fakat Ä°slam dininin insanları eyleme yönelten ÅŸu sözü “Yapmayacağınız iÅŸi neden söylersiniz?” ile halk tümüyle aÄŸaç dikmeye yönelirse, hatta aÄŸacı bir insan gibi korursa, ortaya çıkacak Türkiye ve dünyayı iyi tasarlamak gerekir. Siz de bir zamanlar Türk işçilerinin kaldığı bir ÅŸehirde çevrenizde otlayan ceylanları gördünüz. Åžimdilik bazı yol kenarlarında dernekler ve resmi kurumlarca yapılan fidanlıklara rastlanmakta ise de onlar özellikle yaz mevsiminde DoÄŸu Anadolu’dan İç Anadolu’ya getirilecek suyu beklemektedir. 
 
 
 
İkaz görevimizdir.
Yazar Melitenli açık 2009-04-26 10:10:27
Hocamız önemli bir görev ifa etmiÅŸ, müminleri ve yetki sahiplerini uyarmıştır bu yazısıyla. Ä°badet asli görevimiz olduÄŸuna göre onu doÄŸru ÅŸekilde önemle yerine getirmemiz de çok önemlidir.  
Bana göre herkes, bu yazıyı benimsemeli, örneÄŸini alarak altını imzalayıp muhatabı olan D.Ä°.BaÅŸkanlığına göndermeli ve vaız, imam ve müftüleri uyarmalı, bu yanlışlara dikkat çekmeli.  
Bu uyarıyı yapmanın çok sevap getireceÄŸini düşünüyorum.  
Ä°. Melitenli 

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 27-07-2009 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111547012 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net