Türkiye model olacaksa... Gülay GÖKTÜRK- BUGÜN'den Obama, Türkiye'nin bütün dünyaya, özellikle de Müslüman ülkelere Ä°slamiyet'le laikliÄŸin, demokrasinin, hukukun ve piyasa ekonomisinin bir arada yaÅŸayabileceÄŸini göstermesi bakımından model bir ülke olabileceÄŸini söylüyor.
Güzel söylüyor...
Ne var ki, bunun böyle olabilmesi için önce bizim buna inanmamız gerek.
Ama bakıyoruz bugün Türkiye'de laiklik ve demokrasiyle Ä°slamiyet'in bir arada yaÅŸayabileceÄŸine inanmayan ciddi bir halk kesimi var. Bu kesimin aydınları yıllardır Ä°slamiyet'le demokrasinin ve laikliÄŸin neden baÄŸdaÅŸmayacağını teorik olarak ispata çalışıyorlar. Bu kesimin politik sözcüleri yıllardır, Obama'nın övdüÄŸü modelin bir takiyeden baÅŸka bir ÅŸey olmadığını, yakında gerçek yüzünün ortaya çıkacağını söylüyorlar. Bu kesimin basın yayın organları Türkiye'nin hızla demokrasiden uzaklaÅŸtığını ve dinci bir tek parti rejimine dönüÅŸmekte olduÄŸunu söylüyorlar.
Obama ülkemizin kimliÄŸini överek anlatıyor.
Oysa bizim içimizden önemli bir kesim bu kimlikten nefret ediyor. Bu kimliÄŸin bütün tezahürleri karşısında tüyleri diken diken oluyor.
Ä°nkara lüzum yok. Bu ülkede hâlâ, Ä°mam Hatipli bir KasımpaÅŸalı'nın baÅŸbakan olmasını, "imam kılıklı" adamların bakanlık koltuklarında oturmasını Türkiye'ye yapılmış en büyük haksızlık olarak gören; "Çıkrıkçılar YokuÅŸu"ndan gelenleri küçümseyen; ayakkabılarını evinin kapısının önünde çıkan birinin Merkez Bankası BaÅŸkanı olmasını akıl almaz bulan milyonlarca insan var. Bu insanlar Obama'nın "çok etkilendim" dediÄŸi baÅŸbakanlarını "demokrasinin bir defosu" olarak görüyor, türbanlı kadınları kedi pisliÄŸini saklar gibi dış dünyadan saklamaya çalışıyor; onlar eÅŸlerinin kolunda Avrupa'ya gidiyor ve imajımızı bozuyor diye "rencide" oluyorlar.
Onların kafasında sadece tek bir ÅŸey var: Bir mucize olması ve Türkiye'nin medeniyetler arasındaki büyük fay kırığını atlayıp kapağı karşı tarafa atabilmesi...
Böyle bir zihniyetin güçlü bir biçimde yaÅŸadığı bir ülke o fay hattının onarılmasına yardımcı olabilir mi?
Türkiye model olacaksa önce bizim bu modeli sevmemiz, içimize sindirmemiz, bizi model yapan kimliÄŸimizle barışmamız gerekir.
Bu iÅŸin bir boyutu...
DiÄŸer boyutu ise ÅŸu:
Bir ülkenin, bir rejimin, bir çizginin baÅŸkalarına model olabilmesi için, o örneÄŸe bakanlarda imrenme hissi yaratması, aynı yolu izleme isteÄŸi uyandırması gerekir.
Bir baÅŸka deyiÅŸle Türkiye'nin model olabilmesi için, Batı'nın bizi beÄŸenmesi yetmez. Asıl olan, model alacak olanların, yani bir Malezyalı Müslümanın, bir Nijeryalı'nın, bir Afgan'ın beÄŸenmesidir.
Bunun için de o ülkenin kendi iç barışını kurmuÅŸ, kendi meselesini halletmiÅŸ olması, o laik rejimin dinle barışmış olması beklenir.
Oysa bugün dünya Müslümanları Türkiye'ye baktıklarında, halkın diniyle sürekli kavga eden bir devlet görüyorlar.
Örnek almaları beklenen o ülkede, dindar kesimin bazı taleplerinin temsil edilmesine izin verilmiyor. Ä°slami duyarlılıkları siyasi alana yansıtmaya çalışan partilerin tepesinde demoklesin kılıcı gibi kapatılma tehdidi sallanıyor. Ä°slam dininin vazgeçilmez ögelerinden olan tarikatlar suç sayılıyor. Dini eÄŸitim yapan eÄŸitim kurumlarında bile baÅŸ örtüsü yasaklanıyor. Ailelerin çocuklarını Kur'an kursuna yollamalarının önüne olmadık engeller çıkarılıyor. BaÅŸörtülü kadınların demokrasinin sembolü olan seçim sandığı başında görev alması bile tartışma konusu oluyor.
Åžimdi siz, mesela Nijeryalı Müslümanlara "bizi model alın" derken "siz de kendi ülkenizde ikinci sınıf sayılmanın acısını yaÅŸayın" demiÅŸ oluyorsunuz...
Siz, Taliban rejiminden bunalmış bir Afgan kadına "Türkiye modelini örnek al" derken, başındaki örtüyü çıkarmadan üniversiteye gitmeyi, memurluk yapmayı, öÄŸretmen olmayı, oÄŸlunu subay yapmayı, milletvekili olmayı aklından çıkar, demiÅŸ oluyorsunuz.
O böyle bir modeli kabul edebilir mi? Filipinli Müslüman, böyle bir rejimi ithal etmek ister mi?
Evet, Türkiye model olabilir.
Ama ancak liberal bir laiklik yorumuyla.
Ä°nanç ve ibadet özgürlüÄŸüne saygı duyarsa... Dindar yurttaÅŸlarının kamusal alana dinsel kimliklerinden tamamen soyunup çırılçıplak girmesini istemekten vazgeçerse... Kamusal alanda o kimliÄŸi taşımanın, o kimliÄŸi baÅŸkalarına dayatmak anlamına gelmeyeceÄŸini kavrarsa...
EÄŸer Türkiye 1995'ten beri yaÅŸadığı travmayı atlatabilir, 28 Åžubat'ın din düÅŸmanı çizgisinin bütün kalıntılarından kurtulabilirse; toplumsal barışını saÄŸlayıp yıllardır bu iç çatışmada heder ettiÄŸi bütün enerjiyi demokrasinin derinleÅŸmesi mücadelesine kanalize edebilirse gerçekten de model olabilir.
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |