26-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Medyadan Seçmeler arrow Yargı taraf olunca...
Yargı taraf olunca... PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 2
KötüÇok iyi 
Yazar Etyen Mahçupyan -Taraf, 04.03.2009   
13-03-2009
                          YARGI TARAF OLUNCA...

                                    Etyen Mahçupyan
- Taraf, 04.03.2009
Tam da 28 Åžubat’ı yeniden tartışırken gelen bir AÄ°HM kararı, hukuk alanında epeyce farklı bir geleceÄŸin eÅŸiÄŸinde olabileceÄŸimizi ima etti. Söz konusu karar Kenan Evren hakkında iddianame hazırladığı için meslekten ihraç edilen Sacit Kayasu’yu haklı bularak, hem Türkiye’yi 41 bin euro tazminat ödemeye mahkûm ediyor, hem de Kayasu’ya mesleÄŸine dönme yolunu açıyor. Anlaşıldığına göre Mahkeme’nin kararı iki deÄŸerlendirmeye dayanmakta.Birincisi Kayasu’ya
verilen ceza “amaçlanan herhangi bir haklı kamu yararı ile orantısız” bulunmuÅŸ. Buradan hareketle cezaya özünde karşı çıkılmadığı düÅŸünülebilir... Ama ikinci gerekçe böyle bir cezanın “bütünüyle bu görevde olanlar üzerinde korkutucu etkisi” olacağını öne sürüyor. DiÄŸer bir deyiÅŸle cezanın asıl hedefinin yargı içinde ideolojik bir tahakküm kurmak olabileceÄŸini, görevlilerin kendilerini bir bürokratik oligarÅŸi altında hissedebileceklerini ima ediyor.

Kayasu’nun iddianamesinin niçin böylesine sert bir tedbirle karşılaÅŸtığı ise asıl soru. Yanıtın ise iddianamenin konusu ile baÄŸlantılı olduÄŸu açık. DiÄŸer bir deyiÅŸle Türkiye’de yargı darbelerin yargılanmasını istemiyor. Bu öyle bir yargı ki, kendisini darbe hukukuyla iliÅŸkilendirmekte beis görmediÄŸi gibi, bizzat darbenin koruyuculuÄŸuna da soyunuyor. Bu açıdan bakıldığında Kayasu’ya verilmiÅŸ olan meslekten men cezasının darbe giriÅŸiminin asli parçası olduÄŸu ortaya çıkıyor. Yani darbe denen ÅŸey yaÅŸanıp geçilen, geçmiÅŸin bir noktasında kalan, ardından normal bir düzenin gelmesine olanak saÄŸlayan bir müdahale deÄŸil. Darbe denen ÅŸey, kendisini sistemleÅŸtirerek ve doÄŸrudan hukuka egemen olarak süreklilik arz eden bir ‘rejim’.

Buna karşılık üyesi olmak istediÄŸimiz Avrupa’nın yüksek mahkemesi yargının darbeyi ve darbecileri korumasının hukuken kabul edilemez olduÄŸunu söylemiÅŸ oluyor. Buradan hareketle darbeyi ve darbecileri savunan bir yargının hukuk dışı, yani gayrı meÅŸru olduÄŸu noktasına kadar gidebiliriz. Gerçekten de darbelerin ‘de facto’ yaptırımlarını aÅŸan, bizzat ‘kurucu’ metinlere mesafe alabilen bir hukuka ihtiyaç var. Aksi halde rejim ve resmî ideoloji açısından tarafsız bir yargının oluÅŸması mümkün deÄŸil. Ve o zaman da yargı denen bürokratik yapılanma, yürütme ve yasama ile eÅŸ düzeyli bir konumdan çıkıp, onların üzerinde bir tahakküme dönüÅŸüyor. Çünkü bugünün taleplerini hayata geçirmeye çalışan yasama ve yürütme karşısında, sırtını geçmiÅŸ bir darbeye dayayan yargının engellemesi ile karşılaşıyoruz. Kısacası bu yargı hukuku deÄŸil, geçmiÅŸ bir yürütmenin ideolojisini temsil ediyor...

Böylece Türkiye’deki darbe geleneÄŸine de daha içerden bakma ÅŸansımız oluyor. Darbeler aslında belirli bir yönetim anlayışı ve pratiÄŸinin devam etmesi için yapılıyor. Asker ile yargı arasındaki ‘doÄŸal’ iÅŸbirliÄŸinin temeli de bu... Asker darbeyi yapıyor, yargı ise darbe düzenini bir sonraki darbeye kadar koruyor. Bunun anlamı bağımsız yargı talebinin gerçekte ‘taraflı’ yargıyı sürdürme isteÄŸine dayandığıdır.

Dolayısıyla eÄŸer yargıda herhangi bir reform yapılacaksa, bunun yargıyı bir miktar ‘bağımlı’ kılma yönünde olması kaçınılmaz. Nitekim Adalet Bakanlığı da AB ile ‘yargı ve temel haklar’ faslına iliÅŸkin müzakerelerin baÅŸlayabilmesi için gerekli adımları saptarken bu noktaya gelmiÅŸ... Önerilen deÄŸiÅŸikliklerin içinde yargının da kabullendikleri var. ÖrneÄŸin idari iÅŸlemlere yargı yolunun açılması bunlardan biri. Belki de nihayette yargının kendi iÅŸlemleri üzerine yeniden ‘düÅŸünmesini’ saÄŸlaması açısından uygun bulunmuÅŸ. Ama herhalde asıl önemli unsur, yargıya dışardan müdahaleyi içermemesi...

Çünkü bu tür bir müdahaleyi ima eden alanlarda yargının itirazları ile karşılaşılmış. ÖrneÄŸin yüksek mahkeme üyelerine yönelik disiplin cezalarının ‘içerden’ verilmesi ve kesinlikle yürütme tarafından verilmemesi talep ediliyor. Yasama ve yürütmenin HSYK’ya üye atamasına ise ‘tarafsızlığın’ etkileneceÄŸi gerekçesi ile karşı çıkılıyor. Ayrıca HSYK’ya yüksek mahkeme üyeleri dışında ‘birinci sınıfa ayrılmış’ hâkim ve savcılardan üye alınması da istenmiyor. Yani yargı hiyerarÅŸisinin tepesindekiler ellerindeki imtiyazı alttaki kadrolarla paylaÅŸmayı istemedikleri gibi, ‘tam bağımsız’ konumlarının ufak çapta bile olsa bozulmasına razı deÄŸiller. DiÄŸer bir deyiÅŸle yargı ‘taraflı’ olma halini sonuna kadar savunmaya niyetli gözüküyor.

Türkiye’de yargı aslında bir siyasi aktör... Özellikle HSYK’nın alt kademelerden kopukluÄŸu sayesinde, kendi içinde bütünlüÄŸü olan, neredeyse siyasi dayanışma içinde çalışabilen bir yapı oluÅŸmuÅŸ durumda. HSYK üyeliÄŸi bir anlamda generalliÄŸi andırıyor... Böylece ülke sathına yayılmış çok geniÅŸ bir teÅŸkilatın varlığına karşın, kurumsal siyaseti yürüten dar bir kadro oluÅŸabiliyor. Bu kadronun yasama ve yürütmeden bağımsızlığı ise, aslında toplumsal talep ve tercihlerden bağımsızlığı demek. EÄŸer bu ülkede yargı günümüzün ‘evrensellik’ anlayışına uygun bir hukuka baÄŸlı olsaydı belki de sorun bu noktaya gelmezdi. Ne var ki bizde yargı darbeleri koruduÄŸu ölçüde, gayrı meÅŸru bir yasama ve yürütmeyi, yani toplumdan bağımsız olan bir rejimi savunmuÅŸ oluyor.

Ä°stenen ‘bağımsızlık’ belki de bu... Toplumdan bağımsız olmak... Tarafsızlık ise istenmiyor, çünkü siyasi iÅŸlev darbe rejiminden yana taraf olmayı gerektiriyor...

Yorum
ACABA!..
Yazar Melitenli açık 2009-03-13 06:53:06
önemli soru ÅŸu: 
ACABA, AİHM İslamla ilgili bir konuda da -özellikle AB topluluğu ülkelerinde, aynı objektivite içinde yol alır, karar verebilir mi; yahut VERİR Mİ?

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 13-03-2009 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111693126 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net