19-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow GeçmiÅŸten arrow GeçmiÅŸten arrow ÇALKANTILI YILLAR
ÇALKANTILI YILLAR PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 2
KötüÇok iyi 
Yazar Sıddık DEMÄ°R   
27-02-2009
                            ÇALKANTILI YILLAR 
                                                            Sıddık DEMÄ°R
                     Bir gün öncesi ortalık toz duman.  Düdük çalındı her ÅŸey aynı ama ortalık süt liman.  Bir gecede ne olmuÅŸsa olmuÅŸ insanlık adına hemen  iç  barış saÄŸlanmış.  Bazı aktörler hariç, nokta baskınlar ve yakalananlar toplama kamplarına… Haklı haksız demeden yaşın yanında kurunun da sorgusuz sualsiz üç beÅŸ ay özgürlüÄŸünün kısıtlanması içten bile deÄŸil. Çok ÅŸahit olduk…

               Evet, düdük çalındı.  Arandığımızı duyduk.  Ortalık biraz sakinleÅŸsin diye tedbirli davranıyoruz. Üniversiteli’yiz  ya  en  büyük  tehlike arz eden potansiyeliz de.  Üstelik ülkü ocaklarında liderlik de yapmışız.  Aranmamız için en büyük sebep...

           Nitekim kaldığımız yer tespit edilir. Bir manga asker ikinci katta kaldığımız öÄŸrenci evini basar. Evin arka tarafı bahçeye baktığı için bir kış günü don-gömlek misali kendimi balkondan bahçeye fırlattım.  DüÅŸünce, bir ÅŸey hissetmediÄŸim saÄŸlığım bir müddet sonra bozulacaktır. Bacak kemiklerim uzun müddet kendine gelemedi.  Askerin didik didik evi aradığına arka tarafta bir incir aÄŸacı altında tiril tiril titreyerek ÅŸahit oluyorum. Ve asker gitti,  Allah’tan bahçeye atladığım yerde kum yığını varmış ta ucuz atlatmışım.

          Adımı taşıyan birini arama tarama esnasında yakalayan asker, o zavallı insana bir hafta iÅŸkence yapmış.  Adamın memleketi tutmayınca bırakmışlar. Daha sonraları tesadüfen tanıştığım memleketlim olan bir asker olayın içinde olduÄŸu için anlatmıştı. Karslı o adamdan helallik diliyorum. Benim yüzümden kim bilir bir hafta ne sıkıntılar çekmiÅŸtir.

           Son sınıfta olduÄŸum için sınavlara katılmam gerekiyordu. Okula gitmem mümkün deÄŸildi.  Asker-polis hep tanıdıkları veya ismini bildikleri için yapılan kontrollerde en kötü ihtimalle yakalanacağım bir gerçekti. Sınavlara da bir ÅŸekilde girmem lazımdı. Bir yol buldum. Okulun arka tarafına açılan, yüz veya yüzeli metre uzunluÄŸun da bir tünelden içeri girerek sınava girmeyi kafama koydum. Ve öylede yaptım.  Son bir dersimin kaldığı an da kendimden emin bir ÅŸekilde her zamanki tedbire riayet etmeden ön tarafa çıkarak biraz özgürlüÄŸü tadayım dedim.  Benim derdim son finale girip öyle teslim olmaktı. Olacak ya, kendimi ana caddeye atar atmaz emniyet amiri Mehmet Bey’in Mercedes marka otomobiliyle burun buruna geldim.  Ä°çi dolu olan ekip operasyondan dönüyormuÅŸ. Hemen saÄŸa çekip durdular. Arkadan bir yol bulurum düÅŸüncesiyle hamle yaptım ama MÄ°T in amiri Tuncay Bey’in arabasıyla karşılaşınca adamlık bende kalsın dermiÅŸçesine olduÄŸum yerde soÄŸukkanlı bir ÅŸekilde almalarını bekledim.  Allah ömrünü uzun etsin, Ä°stihbaratta sivil-polis olarak tanıdığım Malatyalı  Kemal  aÄŸbi tek başına arabadan inerek yanıma  “Tam da zamanın da çıktın, gayri göz yumamayız” diyerek geldi ve beni alarak doÄŸru emniyete...  Nöbetçi mahkeme tutukladı.

           Cezaevine birden çok arkadaÅŸla vardık. Gerekli iÅŸlemler yapılmaktaydı. Soldan-saÄŸdan önden fotoÄŸraflar ve akabinde gelen berber kafaları sıfıra vurarak tıraÅŸ etme durumu… O anda gerçek bir Alperen olan cezaevi baÅŸkanımız Ahmet Orhan Hoca yanı başımda bitiverdi. Beni tıraÅŸ ettirmeden aldı ve kısa bir süre, daha önce hizmetlerinde bulunduÄŸum koÄŸuÅŸ sakinlerine bu sefer tutuklu olarak zorunlu refakate mecbur kaldım.  O günün ÅŸartlarında dışarıda korkuyla oradan-oraya kaçarak yaÅŸamaktansa, içerde arkadaÅŸlarımla bir mekânı , üstelik masrafsız paylaÅŸmak, çok daha güzeldi. Dışarıda birileri için çok kötü bir durum olarak deÄŸerlendirilen o ortam benim için fevkalade emniyetli ve saÄŸlıklı olmuÅŸtur.  Ä°çerideki arkadaÅŸlarım arasındaki itibarım belki de rahat olmamı saÄŸlamıştır. Ki ÅŸu an için düÅŸünüyorum da el-hak doÄŸruymuÅŸ.  Bilahare final sonuçlarını ceza evin de  ziyaretime gelen bir arkadaşım tarafında öÄŸrendim.  Bir ders haricinde hepsinde geçmiÅŸim.  Bir ay sonun da  o dersin de final imtihanı gününü  öÄŸrenmiÅŸ oldum.  Kendi imkanlarımla ceza evi prosüdürünü de aÅŸarak  imtihana katılmak nasip oldu. Hatta imtihan günü sabah saat altıda kalkıp, imtihan olacağım üniversite binasına ceza evi aracının  içinde iki  jandarma eri ve baÅŸlarında bir astsubay olmak üzere zamanında ulaÅŸtık. Tek başına bir salona alınıp, ellerimdeki kelepçe çözülerek ayak bileklerimde oturduÄŸum sıraya kelepçelendim. DiÄŸer salonlarda birden çok imtihan olan öÄŸrenci arkadaÅŸlarımı düÅŸünerek koskoca salon da tek başına olmanın verdiÄŸi ürperti yanında gururunu da yaÅŸamıyor deÄŸildim hani… Okul müdürümüzün ve ders hocalarının yanıma gelerek hal dilleriyle  hal hatır sormaları ve psikolojik destek verdiklerini hissettirmeleri hala gözümün önünde gitmiyor.

          Ülkücü hareketin lider kadrolarından olan bazı hükümlü arkadaÅŸlardan oluÅŸan birinci koÄŸuÅŸ, üç bin kapasitesi olan ceza evi yönetimiyle de yakında ilgileniyordu.  Ceza evi  müdürü veya diÄŸer personel  12 Eylül’e raÄŸmen yönetime arkadaÅŸlarımızı ortak etmesi en akıllı duruÅŸ idi onlar için.  Bu iÅŸin tabiatı böyle olmalıydı.  Öyle olunca da imtiyazlı durumda idiler. Hatta içeri alınmadan önce, arkadaÅŸlarımıza yönelik hizmetimiz 12 Eylül den önce hangi nokta da ise, o arandığım dönemde dahil olmak  kaydıyla  aynı hizmet imtiyazlı bir ÅŸekilde veriliyordu...

          Herkesin sindiÄŸi,  ağız deÄŸiÅŸtirdiÄŸi, piÅŸmanlıklar sergiledikleri o ihtilal havasında, dışarıda birlik ve beraberlik tesis edilemeyince bari kader mahkûmları arkadaÅŸlarımızı rahat ettirelim gayreti bütün coÄŸrafyamızı sardığı için gereÄŸini abartılı bir ÅŸekilde  yerine getirmenin psikolojik yansıması  nın cezaevi yönetimini etkilememesine imkan yoktu…

            Bir koÄŸuÅŸ insan…  Yaklaşık 70-80 kiÅŸi siyasi mahkûm. Siyasi olmalarından ötürü de nispeten adi suçlu mahkûmlara göre imtiyazlılar. Prosedüre aykırı olmasına raÄŸmen kaldıkları koÄŸuÅŸa yakın bir yerde kendi imkânlarıyla birden çok süt inekleri beslemektedirler. Her gün saÄŸarak elde ettikleri sütü dışarı fiyatının iki üç katı talep edildiÄŸi için paraya çevirmek çok kolaydı. Yine kasalar dolusu yumurta tavukları cezaevine sokularak yumurtaları bu imtiyazlı koÄŸuÅŸ adına satılırdı. Ciddi paralar elde edilirdi. Hatta her hafta başı bir küçük kamyon deÄŸiÅŸik muhtelif ve çeÅŸitte meyve ve sebze koÄŸuÅŸa intikal ettirilirdi. DiÄŸer taraftan soÄŸuk meÅŸrubat ta cabası.

          Denilebilir ki bütün bunları nereden biliyorsun?  12 Eylül ün vahÅŸi stratejisi karşısında her camianın sistemi bozulmuÅŸtu. Cezaevlerinde yatan siyasi dava adamlarıyla ilgilenen gittikçe azalıyordu. Çünkü her baÅŸ denilen insan kendi başının kaygusuna düÅŸmüÅŸtü… Bu anlamda çözülmemek mümkün deÄŸildi.  Ä°ÅŸte öyle bir ortamda sistemsizlik yaÅŸanmasın diye bölgesel de olsa sistemler kurulmalıydı.  Allah’a ÅŸükürler olsun ki o sistemi o bölgede kurmaya muvaffak oldum. Tarih buna ÅŸahittir. Her biri 20-30 kilo süt veren ineklerden iki adet ÅŸehir dışındaki cezaevine sürerek götüren her bir kasada en az 150 adet yumurta veren tavuklardan dört kasa yaklaşık  600 adet tavukla beraber yine her hafta bir kamyon sebze ve meyveyi içeri sokan, meÅŸrubat bir yana muhafazası  olan derin dondurucularla arkadaÅŸlarımızın ihtiyaçlarını karşılayan ben olduÄŸum için çok kolay kalem oynatıyorum.  Bunları ifÅŸa etmek belki bazı insanlar tarafından hoÅŸ karşılanmayabilir. Ama o kırılım döneminden bahsedip de, ayrıntılara veya hatıralara girmemek haksızlık olur.

         Bugün ÅŸöyle geriye bakınca her ÅŸeyin güllük gülistanlık olmadığı anlaşılsın. Bir nesil ÅŸu an “Ergenekon” denilen çeteciler tarafından nasıl gök girmiÅŸ ekin gibi biçildiÄŸi görülsün diye tarihe ÅŸahitlik etmemiz lazım.  Her on sene de bir tırpanlanarak, yarış halinde olduÄŸumuz milletlerin en az 15-20 yıl gerisine gitmeyi bize meÅŸru olarak gösterenlerin ne kadar ihanet içinde olduÄŸunu asli unsura anlatmamız gerekmez mi?

          Ä°ÅŸte böyle bir sistemi oturttuktan sonra sanki kendi yerimi yuvamı inÅŸa ediyormuÅŸum gibi mecburi ikamete tabi tutulduk.  Çok güzel hatıralarımız oldu acısıyla tatlısıyla. BaÅŸlangıçta cezaevi kültürüne uzak olduÄŸum için bazı olaylara geç intibah ediyordum.

          Oradan bir adet varmış. Mahkûmlardan biri yanlışlıkla bile olsa bir baÅŸka mahkûmun ranzasına oturmuÅŸsa Tanrı misafiri mesabesinde ilgi ve iltifat görürmüÅŸ.  Åžahit oldum. Ä°stanbul cenabından olup M. Ali AÄŸca’yı bir hastane de kaçırmaya niyetlenen ve amaçlarına ulaÅŸamayınca öyle bir suçlamayla hüküm giyen iki arkadaşın aynı ranzada sohbetine, ranza kültürünü bilmeden selam vererek iliÅŸtim.   Hemen daha köÅŸeli bir yer gösterilerek ikramlarda bulundular.  

       Hayatım boyu unutamadığım bir olaya baÅŸlangıç olan bu ziyaretim, aynı zamanda o güne kadar geliÅŸtirip yetiÅŸtirdiÄŸim dava diye kendimi bitirme pahasına da olsa gözümü taÅŸtan budaktan esirgemediÄŸim bir anlayışın, ciddi bir deÄŸiÅŸime sebep teÅŸkil edeceÄŸini nereden bilebilirdim.

            Hiç unutmam, oturduÄŸumuz ranzanın karşısında siyah-beyaz renkli olan bir televizyonda bugün dahi adını zor telaffuz ettiÄŸim iki Avrupa takımının futbol müsabakası canlı olarak veriliyordu. Anladığım kadarıyla arkadaÅŸların futbol bilgisi, takım sevgisi gibi taraf olabilecek bir durumda olmadıkları halde, içlerinden biri yani Atilla “Åžu takım benim olsun, yenilirsem- elini gırtlağına götürerek- iÅŸaret etmesiyle beraber “  Necdet “tamam “dedi.  Ben yine bu hareketten hiçbir ÅŸey anlamadım.  Derken müsabaka bitti ve Atilla’nın taraf olduÄŸu takım yendi.  O an gözüm Necdet’e iliÅŸti. Baktım bir arama içine girdi.  “Tamam buldum, ben gidiyorum” dedi ve bir çırpıda ranzadan atlayarak koÄŸuÅŸtan çıkması bir oldu.

           Aradan kısa bir süre geçmiÅŸ olmalı ki televizyondaki maç yorumları bitmemiÅŸti.  Ani den silah sesleriyle kendimizi büyük bir merakla koÄŸuÅŸ önündeki bahçeye bizi bekleyen tehlikeden habersiz atıverdik.  Bahçe adeta bir savaÅŸ alanı. Kimi yerde, kimisi kaçıyor, kimisi ise mermi  veya  kasatura darbesiyle yaralanmış.  Hiç beklenmeyen bir durum.  Yerde yatan bir arkadaÅŸa yardım maksadıyla elimizi uzatır uzatmaz saÄŸa sola sert müdahaleye devam eden bir askerin silahını doÄŸrultarak “Çek elini ve hazır ol” uyarısıyla korku düÅŸtü yüreÄŸime.  DoÄŸruldum ve bir adım geri çekildim, tam hazır ol vaziyetine geçecektim ki yine aynı asker tarafından çok daha sert ve kararlı “Oku lan istiklal marşını o.ç.” diyerek boÄŸazıma süngüyü dayaması bir oldu. Zorla tehditle hem de boÄŸazıma dayanan süngünün zoruyla gözyaÅŸları içerisinde “Daha yüksek sesle, daha gür” uyarısıyla milli marşı okudum. Ama ecel terleri döktüÄŸümün farkında olmadan benim kutsalımın bana zulüm aracı yapılmış olması anlaşılır  ÅŸey deÄŸildi…

          Oysa içeri girmemin sebeplerinden bir de Ä°stiklal Marşı yerine komünist enternasyonal marşı okuyanlara karşı ateÅŸli silahla muamele etmem…  Åžu feleÄŸin iÅŸine bakın ki o dönemin solcu gençlerine biz ülkücü gençler olarak Ä°stiklal  Marşı’ nın  kavgasını verdiÄŸimiz   halde, uÄŸruna canı cananı bile vermeye hazır olduÄŸumuz milli deÄŸerlerimizin başında yer alan milli marşımızı bize zorla dayatanlara karşı  ne düÅŸünsek nasıl davransak  bilemedim.  Ancak ÅŸunu öÄŸrenmiÅŸ oldum;  

           Biz deÄŸiÅŸik  kampta ki  gençler  olarak emperyalizmin öyle oyununa gelmiÅŸiz ki, biz  bizden olmayanları  komünist, vatan haini veya kokmaz bulaÅŸmaz sürüler olarak görme alışkanlığı edindirilmiÅŸiz de, bizden baÅŸkalarının vatanperver olamayacaklarına olan fikirlere inandırılmışız. Bu anlamdaki anlayışı bir baÅŸka  ÅŸekilde  günümüz de  sürdürenler   halen mevcuttur.

         Ülkenin gerçek sahipleri  nezdin de bizlerin fasa fiso olduÄŸunu o günden itibaren öÄŸrenmiÅŸ oldum.  Empati kültürü ve hoÅŸgörü yerleÅŸik hayata inatla geçirilmezse bizler deÄŸilse de gelecek kuÅŸaklar daha çok kavgalı gürültülü olacaktır.

          Askerin düÅŸman karargâhına saldırır gibi saÄŸa sola ateÅŸ ederek müdahalesinin sebebini bilahare öÄŸrendik. Ranzasına misafir olarak oturduÄŸum ikililerden Necdet ve sporda karşı takım tarafı olan Atilla’nın girmiÅŸ oldukları bahis “gırtlak” la ilgiliymiÅŸ. Elini gırtlağına götürerek  kesecekmiÅŸ  gibi iÅŸaret etmesi, daha önceden yan koÄŸuÅŸta yatan, ülkücü bir gencin ölümüne neden olan sol görüÅŸlü birinin ortadan kaldırılması için bir iÅŸaretmiÅŸ.  Taraf olduÄŸu takım yenilince durumdan vaziyet çıkararak, gizli yerde saklı zulayı alıp doÄŸru bahçeye, oradan da iki metrelik duvardan tırmanıp karşı koÄŸuÅŸa geçen Necdet, hedeflediÄŸi kiÅŸiye beÅŸ on ÅŸiÅŸ vurduktan sonra tekrar kendi koÄŸuÅŸuna döner.

             Biz tamamen habersiziz. Ta ki asker koÄŸuÅŸa saldırana kadar.

             Ä°ÅŸte o dönem için hayatımızdan bir kesit ….

Yorum

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 12-09-2011 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111304011 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net