HA ONLAR, HA BAÅžKALARI!..(and its English version, below)
M. Selami ÇEKMEGÄ°L(*)
Kur’an Ä°srailoÄŸulları’nı, ama sadece Ä°srailoÄŸullarını, “Ya Beni Ä°srail!..” diyerek muhatap alıyor; sanki ona bir ÅŸeref bahÅŸediyor: Allah’a muhatap olma ÅŸerefi...
Kur’an, bu kavme böyle özel hitap etmekle ırkçılığa kapı mı açmış oluyor?.. “Ey OÄŸuz nesli”, “Ey Vikingler”, “Ey Çinliler”, “Ey OsmanoÄŸulları” ve “Ey Ä°ngilizler” diye ayrı bir hitapta bulunmayan Allah’ın Ä°srailoÄŸullarına bu özel hitabı, o kavme bir kahır mıdır, yoksa özel bir lütuf mu? Ä°srailoÄŸulları, bir nesli , bir ırkı çaÄŸrıştırdığına göre ırkçılığa olanak mı tanıyor acaba Kur’an?..
Elbette ki hayır!.. Allah, “Ey Araplar!..” diye de seslenmiyor.
Evvela gerçeklere göz kapamanın, vakıaları inkar etmenin çıkar bir yol olmadığını unutmamamız gerekiyor. Irk ve ırkçılık yeryüzünde bir vakıadır; göz ardı edemeyiz. Bu iki kavramdan biri, ırk -daha doÄŸrusu kavim- tabii, kaçınılmaz bir olgu, bir yaratılış hadisesi; diÄŸeri, “ırkçılık”-yani kavmiyetçilik- beÅŸeri bir yozlaÅŸma, fikri bir çuvallama, iradi bir irtidat, yani yanlışa ÅŸartlanma, “küfür” olayıdır. Onun için, ırkçılığı hedeflemek ne kadar zül duyulacak, utanç verici bir insanlık ayıbıysa, ırkı reddetmek, yok etmek, katletmek, göz ardı etmek de o derecede adi ve çirkin bir hamakattır.
Bundan dolayı, oÄŸuz neslinin üç oklar kolundan bir kimse olarak ben, bazı geri çevrelerin geçmiÅŸte Türk vakıasını yok farz eden yaklaşım tarzlarını ve Türk’e kapı kapamak isteyen iz’anlarını hep garipsemiÅŸ, ve söylemesem dahi, zihnen ayıplamışımdır. Türkü, Kürdü, Laz’ı, Çerkez’i, Arab’ı, Yahudi’yi, Ä°ngiliz’i, Alman’ı, Japon’u, Arnavud’u yok farz eden, veya yok etmeye yönelen her yaklaşımı yanlış, her faÅŸist ve nazist yöntemi zalim ve despot tanımışımdır. Bu yaklaşım ve yöntemler nazarımda, Allah’a isyan eden ve O’nun takdirini bozabileceÄŸini zanneden bir garip ahmaklık gibi gözükmüÅŸtür hep bana. Allah bizi, insanları böyle yaratmış; kimimizi Türk, kimimizi Kürt, kimimizi, Arap yapmış. Allah’ın bir takdiridir bu. Biz nasıl Allah’a karşı gelip O'nun takdirini bozabiliriz ki,?.. Ancak bu noktada, bir zaaf olarak, o kadar yanılmaya müsait bir potansiyel taşıyoruz ki, her gün görüp durduÄŸumuz, her gün yüz yüze yaÅŸadığımız bu açık gerçeÄŸi Allah, bir de kavlen, Kur’anda hatırlatıyor; bizi kavim kavim, yarattığını beyan edip, adeta bu gerçeÄŸi deÄŸiÅŸtiremeyeceÄŸimizi ihtar ederek, bu yaratılışı aramızda bir diyalog ve tanışma zemini yapmamızın uygun olacağını, onu kavga ve çekiÅŸme konusu yapmamızın çıkar yol olmadığını adeta tembihliyor. Åžu bir açık gerçek, zihni bir aksiyom ki, biz Allah’ın yaratışını deÄŸiÅŸtiremeyiz. Ama bu yaratılış içinde, Allah’ın bize lutfettiÄŸi irademizle, içinde bulunduÄŸumuz her çeÅŸit ortamda, iyiliÄŸe ve adalete yönelip, iyi insanlar olabiliriz.
Nitekim Allah’ın bu muradına karşı gelenler, bütün tarih boyunca tuz-buz olmuÅŸlardır. Bunu en iyi, yakın tarih ırkçılık olaylarında görebiliriz. Irkçı bireyler, ahirette hesap verecek ve ırkçı telakkilerinin günahının acı cezasını elbette ahirette çekeceklerdir. Irkçı toplumların ve düzenlemelerin cezası ise apaçık ortada, bu dünyadadır. Her toplum, hangi ÅŸekliyle olursa olsun, ırkçılık belasının acı sonuçlarını çok kısa sürede devÅŸire gelmiÅŸlerdir. Kendini üstün ırk tanıyan Yahudi toplumları bütün tarih boyunca dünyanın her yanında darmadağın halde hakaretlere maruz kaldığı gibi, Yahudiyi aÅŸağılayan Hitlerci naziler de çok kısa sürede, burnu yere sürterek intihar etmiÅŸlerdir. Yarım milyar Arabın bugün elli milyonluk Ä°srail karşısındaki hezimeti, “kavm-i necip” (!) olarak Müslüman Milletden ayrılmasının bir sonucudur. Türk-Osmanlı yurdunu ırkçı propogandalara yol açan ilkesiz Tanzimat politikaları parçalayarak yok etmiÅŸlerdir. Irkçılık nereye girdiyse orayı periÅŸan etmiÅŸ, helak etmiÅŸtir. Ä°ÅŸte Musolini’nin faÅŸist Ä°talya’sı, Ä°ÅŸte Hitler’in nazi Almanyası... Ä°ÅŸte ırkçı Baas rejimlerinin bin parçaya böldüÄŸü Arap alemi; iÅŸte Msır, iÅŸte Tunus, iÅŸte Libya ve iÅŸte Irak devletleri... Irkçılık bir büyük beladır; ırkçılık Allah’la savaÅŸ yapmaktır.
Öyleyse Allah niçin Kur’anda diÄŸer kavimler arasında Ä°srailoÄŸullarını (ve Yahudiyi) doÄŸrudan konu edinerek, onu sanki ayrıca muhatap alan bir uslup kullanıyor? Sebeb-i nüzulü bilmeyen, semantik tahlil ve terkiplerden habersiz, dilin gramatik ve bilimsel inceliklerinden yoksun, fıkıh, hadis, mantık tartışmalarının dışında çoban mantığıyla düÅŸünen bir Müslüman olarak ben bunu -belki de satıhta diyebileceÄŸiniz bir idrakle- ihatası ve algılaması kolay bir anlatım tekniÄŸi olarak deÄŸerlendiriyorum.
Yahudi’ler –hikmeti nedir bilmiyorum- tarih boyunca insanlığın ilgilendiÄŸi ayrı bir camia, sanki ayrı bir özellik olarak insanlığa konu teÅŸkil etmiÅŸler, problem olmuÅŸlardır. Asurluların ve Met’lerin özel ilgi alanlarına girmiÅŸ, yurtları parçalanmış, Avrupa ve Ä°spanyolların çeÅŸitli katliamlarından kaçıp Osmanlı’da Ä°slam Adaleti ile korunmuÅŸ, bugün tüm dünyada, Amerika’da, ekonomik, dolayısıyla siyasi meselelerin güdücüsü ve etkeni gibi ayrı bir faktör olarak algılanmış; olaylarıyla ve özellikleriyle adeta bir zihniyeti ve farklı bir yaklaşım tarzını sembolize eden bir anlamın temsilcileri gibi deÄŸerlendirilmiÅŸlerdir. Tarih boyunca insanlık kendi meselelerinin çözümü ile ilgilenirken , ÅŸu veya bu ÅŸekilde Yahudi’ye de ayrı bir gündem maddesi olarak ilgi göstermek zorunda kalmışlardır. Yahudi,Ä°srailoÄŸulları olarak bir ırk realitesi olduÄŸu gibi, yaklaşımları, olayları ve konuları itibariyle de bir zihniyet ve yaklaşım tarzını simgeleyen ilginç bir özellik kazanmış ve insanlığa bir model sunmuÅŸtur. DiÄŸer insanlardan, fazilet ve günaha liyakat bakımından farkları olmamakla beraber, yoÄŸunlaÅŸmış özellikleri ve olaylarıyla, meseleleri insanlığa izah bakımından Ä°srailoÄŸulları somut bir örnek olarak avantaj kazanmışlardır. Ä°nsana özgü fazilet ve defektlerin, mazhariyet ve mahrumiyetlerin, lütuf ve tediplerin insanlığa kolay anlatımı yönünden ilginç bir özellik ihraz etmiÅŸlerdir. Yahudi, tarih boyunca, Allah’ın lütuf ve kahrına, merhamet ve gazabına yönelik anlatımların bilinen bir örneÄŸi olmuÅŸtur. Yahudi, zeka ve hamakatıyla, kurnazlık ve ahmaklığıyla, Tevrat ve Talmud’uyla,Peygamberleri ve inkarcılarıyla, ÅŸatoları ve gettolarıyla, zulümleri ve mazlumlarıyla örnek bir toplum teÅŸkil etmiÅŸlerdir. O halde insanı insana anlatmak için ona bir insan maketi sunmak gerekiyorsa, insanlık tarihinde buna en müsait grup, ırkı zihniyetiyle özdeÅŸleÅŸmiÅŸ, göz önünde bir toplum. Yahudi toplumudur; Ä°srailoÄŸullarıdır. Onun için, Cenabı Hak Kur’an mesajını insanlığa iletirken, iyi-kötü, takva-fısk, iman-küfür, hedef-rehber, hilkat-vaziyet ölçülerini insanın önüne koyduktan sonra onları Ä°srailoÄŸullarının kıssalarıyla da örneklendirerek, anlaşılabilirliÄŸini artırmayı murad etmiÅŸtir. Yahudi soyut insan kavramının, insan zihninde somutlaÅŸtırılmasıdır belki...
Onun için, Cenab-ı Hak, bu somut varlığa dönerek; onlara verdiÄŸi ve bildikleri nimetlerini hatırlatıp diyor ki: “Ey Ä°srailoÄŸulları, size verdiÄŸim nimetimi hatırlayın; bana verdiÄŸiniz sözünüzü, ahdinizi tutun ki, ben de size verdiÄŸim sözü yerine getireyim. Ve yalnız benden korkun!..”
Biliyoruz ki, israiloÄŸlu da ademoÄŸludur. O halde ademin Allah’a verdiÄŸi sözü o da vermiÅŸtir. Ademin yaratılışında var olan özellikler onda da vardır. Allah’ın ademe öÄŸrettiklerini o da öÄŸrenmiÅŸtir. Ä°srailoÄŸlu da ÅŸeytanın yanıltarak Cennetten kovulmasına sebep olduÄŸu, sonra da tövbe ederek, tövbesi kabul olunup sınanmak için yeryüzüne indirilen insanlığın kaderi içindedir. O da, lutfettiÄŸi rehberliÄŸe ve ışığa uyduÄŸu takdirde Allah’ın korkudan emin kılacağını ve husrana uÄŸratmayacağını vadettikleri arasındadır.
Onun için Allah, bahÅŸedilen lütuflarıyla şımarma riski altında kendini diÄŸer insanlardan farklı sanan Yahudi’ye dönerek, sanki ona, sen de bana verdiÄŸin söze, bana ettiÄŸin tövbeye sadık kal ki ben de sana verdiÄŸim ahdimi tahakkuk ettireyim. Sana olan lütuflarıma bakarak kendini farklı sanma; sen de adam ol, adamlığını muhafaza et, diyor.
Kaldı ki, Yahudi’nin sanki bir ön kolaylığı da var. Onda bir ön bilgi de mevcut. Allah bu ön bilginin avantajını kullanmayı ve bu ön bilginin, imkanın şımarıklık vesilesi yapılarak dezavantaj haline getirilmemesini de hatırlatıyor. Nitekim Bakara 41. ayette Cenab-ı Hak mealen onlara hitaben: “sizdekini doÄŸrulayıcı olarak indirdiÄŸime inanın. (Bu bilginize raÄŸmen) O’nu inkar edenlerin ilki siz olmayın. Benim ayetlerimi (iÅŸaretlerimi, gerçeklerimi) az bir bedel (dünyevi ihtiraslar) için satmayın. Ve bana, yalnız bana sığının” diyor.
Bu ihtardan sonra Kur’an- AzimüÅŸÅŸan rehberliÄŸini sürdürüp ilahi ikazlarını esirgemiyor; diyor ki: “Hakkı batılla (saçmalık, tutarsızlık ve hurafeyle) kapatıp, örtmeyin. Bilip durduÄŸunuz halde gerçeÄŸi gizlemeyin.”
“Namazı kılın (ibadetinizde sabit kadem olun), zekatı verin. Rüku edenlerle (Allah önünde eÄŸilenlerle, O’nun hükmüne itiraz etmeyenlerle) birlikte rüku edin (Allah’ın isteÄŸine razı olun).
“Ä°nsanlara iyiliÄŸi (doÄŸru hareketi) emredip de kendinizi unutuyor musunuz? Üstelik Kitab’ı okuyup duruyorsunuz da... Hala aklınızı kullanmayacak mısınız?..”
“(Zorluklardan yılmadan) sabır (direnç) ve namazla (Allah’a yönelerek) yardım isteyin. Åžüphesiz o (aklın gerekleri), Allah’a hürmetten kalbi ürperen ‘haÅŸiin zümresi’ dışındakilere zor ve ağır gelen bir iÅŸtir.”
“Onlar (haÅŸiin zümresi), kesinlikle Rablerine kavuÅŸacaklarını ve ona döneceklerini düÅŸünen ve kabullenen kimselerdir.”
Ä°srailoÄŸullarına hitaben buyurulan bu öÄŸüt ve uyarıların hangisi hangi kavim için geçersizdir? Hangi kavim bu öÄŸütlerden sarfı nazarla iyi hedefleri ele geçirebilir? Kim bu öÄŸütleri gözardı ederek Cennete varabilir; kim?...
Hala biz de mi aklımızı kullanmayacağız? Hala hurafe pisliÄŸi içinde kıvranmaktan gocunmayacak mıyız? (bkz.Yunus:100)
M: Selami Çekmegil
English Version of the text:
BAKARA/ 40 -46
…O children of Israel! Remember those blessings of Mine with which I graced you, and how I favoured you above all other people... BE IT THEM OR OTHERS (by M.S.Çekmegil & Vakkas TEKÄ°N) In these verses, Qur’an addresses to Israelites -only Israelites- “Ya Beni Israel” as if He is giving them a special status, a status of honour. Is the Qur’an opening a door for racism by addressing Israelis this way? The Qur’an does not contain any direct address to any other nations or section or race such as Oguz or Viking or Chinese etc. Is this special address to Israelites a favour -or remorse- to them by Allah? As the Israelites represent a race; is the Qur’an facilitating racism?
To me it is not. Allah does not address as “O Arabs" either.
First, we have to understand that closing our eyes to the truth and denying the events, which had happened, is not a valid policy. Race and racism is a reality, which we can’t ignore it. There are two notions here; one is race or tribe, which is creation and un-escapable reality. The other one is racism, which is man made, a degeneration of human quality, and a deliberate apostasy and conditioned to wrong (blasphemy). Therefore, racism is disgraceful and unacceptable human idea -and also- to ignore; or try to eliminate a race is equally wrong.
Personally -being a descendent of the "three arrows" branch of theTurkish race- I always find the idea, which ignores this Turkish reality strange. It is totally despotic and wrong to assume that any particular nation; Turkish, Kurdish, Jew, German or any other race or nation does not exist or discriminate against them. This method of approach is employed by those foolish people who think they can undo Allah’s predestined will. Allah created us in different races and tribes. This is God’s will. How can we go against his will and unmake it? At this point we have a weakness as humans. In spite of seeing and facing this reality around us every day but we ignore it. Therefore, Allah reminds us in the Quran that He created us into different race and tribes and we cannot change this reality, instead we should use these differences to establish dialog to understand each other better. The reality is: we cannot change God’s creation but using our will power -which God bestowed upon us- we can steer for goodness and justice in every situation and become a good person.
However, the nations who ignored God’s wishes on this matter all became humiliated or destroyed. No doubt the racist individuals will give an account for their actions and they will be punished for it in the after-life. It is wide open to see the punishment of racist nations for their deeds are here in this world. Jews had been scattered all over the world and being subjected to insults and hatreds as the consequence of identifying themselves as a super race. On the other hand, Hitler’s Nazi regime was punished severely as the result of looking down on Jews. Half a billion Arabs are defeated by fifty million Jews because the Arabs considers themselves as chosen nation “kavm-i necip”and separates themselves from other Muslim Nations. Ottoman lands were led to division and integration by unscrupulous racist propaganda of Tanzimat (reorganization). Wherever there is racism ends with disasters. Mussolini’s fascist Italy, Hitler’s Nazi Germany, Baas Party’s divided Arab world is all here to see. Racism is big evil and it is a war with Allah.
If that is the case why then Israelites are particularly chosen among other nations by Allah to address them directly? With a layman’s logic -without knowing the reasons for descents of these verses, unaware of any semantic analysis, devoid of any linguistic refinement and outside of Islamic jurisprudence, hadiths, and dialectic discussions- I interpret this as a way of expression, which the message is easily perceived.
During the long history, somehow Jews became the attention points of other nations as if they had special peculiarity and characteristics that causing problems with the community they leave in. Under the domain of Assyrians and Mets their country was divided, they were dispersed to all over Europe. They escaped from Spanish massacres and were protected by Ottomans under Islamic justice. Today, all over the world especially in America they play a big role in economical and political affairs. Therefore, with their special characteristics and experience, they are seen as a symbol of different approach and mentality. During the history, while nations dealing with their own problems they always had one way or another an agenda to deal with Jews as well. Israelis is a reality as a race but also in respect of their approach, their events and their subject, they moulded in to an interesting model for humanity. Although they are as the same as other people in respect of virtue and the capacity for wrong doing, but with their intensified characteristics and events they gained tangible advantages to explain human virtues and defects, favours and deprivations and other human qualities. The Jews with their ingenuity and their folly, astuteness and foolishness, Torah and Talmud, prophets and deniers, chateaus and ghettoes, oppression and oppressed they represent a model community. Therefore, what could it be better to explain human to human with a tangible sample such as Israelite which the race and mentality became synonyms. As Allah conveys his massages to human in the Qur’an, and exhibits the dimensions of Good-bad, godliness-wrongdoing, faith-sacrilege, creation-position by mentioning the Israelite experience to enhance human understanding. Probably Jew represents an intangible concept of human in the tangible forms. Therefore, Allah addressing to this physical human and reminding them the blessings He bestows on them thus “O children of Israel! Remember those blessings of mine with which I graced you, and fulfil your promise to Me whereupon I shall fulfil My promise unto you and fear Me.”
We know that the children of Israel are the children of Adam. Therefore, the promise of Adam to Allah binds them too. The properties, which Adam created with, exist in them also. He too learned what Allah thought Adam. Jews are in the same destiny with humans, which was expelled from heaven, because he was mislead by Satan and given a second chance on the earth as he repented what he did. They are also among the people when they follow the guidance and by the light of Allah, they shall be safe from the fear and deprivations.
That’s why Allah address to Jew “ fulfil your promise to Me whereupon I shall fulfil My promise unto you” as if they are in danger of being spoilt by Allah’s favour on them and they may feel superior to other people.
Moreover, Jew has previous experience and knowledge. Again Allah reminds them to use this knowledge as an advantage but not to be spoilt and became disadvantaged. In Bakara 41 says “ And believe in that which I reveal, confirming that which you possess already, and be not first to disbelieve therein, and part not with My revelations for a trifling price, and keep your duty on to Me.”
After this admonition the gracious Qur’an continues divine warnings and says, “ Do not overlay the truth with falsehood, and do not knowingly suppress the truth.” “ And be constant in prayer, and spend in charity, and bow down in prayer with all who thus bow down.” “ Do you bid other people to be pious, the while you forget your own selves- and yet recite the divine writ? Will you not, then use your reason?” “ And seek aid in steadfast patience and prayer: and this, indeed, is a hard thing for all but humble in spirit” “ Who know with certainty that they shall meet their Sustainer and that unto Him they shall return.”
Which of these advises and warnings that addressed to human are invalid for any society? Which society can secure a good objective by ignoring theses advises? Who can reach the heaven ignoring these advises?
Do we still not go to use our intelligence? Are we still not going to take offence by muddling with superstition? (See Yusuf: 100)
M. Selami Çekmegil - Englısh translation: Vakkas TEKÄ°N
|
(*)Düzeltme Yazar Selami Çekmegil açık 2009-07-11 10:44:34 yazıda "elbette ki hayır!.." şeklinde (*) işaretiyle gösterilen düzeltme İbrahim ÖZOK dostumuzun uyarısı ile yapılmıştır; daha önce "bana göre hayır" şeklinde idi... İbrahim kardeşime bu zarif ve hassas dikkati sebebiyle yürekten teşekkürler... | Individual light of day a Lion melody as Yazar SmonCoonine açık 2010-12-14 08:33:46 One light of day a Lion melody asleep in the jungle. A paltry Mouse, continuous more in the nark and not noticing where he was flourishing, ran terminated the Lion's ceo and down his nose. The Lion awoke with a tawdry roar, and down came his paw over the microscopic Mouse. The out-and-out being was fro to ice-free his leviathan jaws to accept the teensy-weensy being when "Forgiveness me, O Sovereign, I implore of you," cried the frightened Mouse. "If you will-power only acquit me this occasionally, I shall not in any way cease to remember your kindness. I meant no harm and I certainly didn't want to hector Your Majesty. If you pass on spare my life, it may be I may be expert to do you a proper veer, too." The Lion began to ridicule, and he laughed and laughed. "How could a small creature like you on any occasion do anything to improve me? And he shook with laughter. "Oh wonderfully," he shrugged, looking down at the frightened Mouse, "you're not so much of a carry to extremes anyway." He took his paw away the bankrupt little jailbird and the Mouse apace scampered away. Some beforehand after this, some hunters, tiresome to lay the Lion vivacious so they could communicate him to their ruler, set up attach attract nets in the jungle. The Lion, who was hunting in requital for some subsistence, fell into the trap. Her roared and thrashed fro worrying to sovereign himself but with every stir he made, the ropes fastened him tighter. The dispirited Lion feared he could not in any way escape, and her roared pitifully. His thunderous bellows echoed throughout the jungle.The lilliputian Mouse, scurrying give considerably away, heard the Lion's roars. "That may be there very Lion who directly freed me," he said, remembering his promise. And he ran to foresee whether he could help. Discovering the unhappy allege the Lion was in, the Mouse said to him, "Stop, give up! You must not roar. If you cause so much rumpus, the hunters purpose come and pinch you . I'll come by you loophole of this trap." With his sneaky little teeth the Mouse gnawed at the ropes until they broke. When the Lion had stepped in view of the sieve and was unfetter once more, the Mouse said, "For the nonce, was I not right?" go link www skip "Gratefulness you, things Mouse," said the Lion gently. "You did serve me constant granted I am boastfully and you are so little. I ride out in the present circumstances that kindness is again worth while." Righteous of the fortunes: To the fervent sometimes need the affection of the weak. |
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |