Ramazan TOPRAKLI 

           Çukurambar Ankara’da, 3- 5 senedir yıldızı parlayan mahallelerinden biri haline gelmiÅŸtir. Yaklaşık 40- 50 yıldır ÅŸehrin göbeÄŸinde bir gecekondu mahallesi olan Çukurambar, Çankaya Belediyesinin imar planıyla birden kıymete binmiÅŸ, Meclise, ÅŸehir merkezine, üniversite ve hastanelere yakınlığıyla üst düzey yöneticilerin, milletvekillerin, bakanların ve iÅŸadamlarının ikamet ettikleri bir mahalle oluvermiÅŸtir. Adeta Ankara’nın yeni merkezi olma yolundadır.

           
            Arsa sahipliÄŸinden dolayı da zengin fakir, okumuÅŸ okumamış, herkes iç içe yaÅŸamakta olup iyi bir komÅŸuluk iliÅŸkileri sergilenmektedir.

            Çukurambar’a yolu düÅŸenler, Özel Halk Otobüsleri, EGO Otobüsleri ve DolmuÅŸ güzergâhı olan Ufuk Üniversitesi Caddesindeki, Çukurambar Merkez Camiinin adının ÅŸimdi TuÄŸba Altınok olarak deÄŸiÅŸmiÅŸ olduÄŸunu görürler. Bu camiin içinde namaz kılan Meclis BaÅŸkanı, bakanlar, milletvekilleri bu camiin adının neden TuÄŸba Altınok Camii olduÄŸunu acaba hiç akıl edip sormuÅŸ mudurlar? TuÄŸba Altınok kimdir ve ne iÅŸ yapmaktadır?

           Üniversite son sınıf öÄŸrencisi olan TuÄŸba’nın kim bilir gelecek için ne hesapları, ne tasavvurları vardı. Günlerden bir gün Konya yolunda, yolun karşısına geçip otobüsle okuluna gitmek isterken, yolun tam ortasında, TuÄŸba’nın koluna melekler girip alıp götürürler uzaklara. Çok uzaklara, dönülmez olan bir yere götürürler melekler, TuÄŸba kızımızı.

GençliÄŸinin baharında, Konya yolunda çok hızlı seyreden bir arabanın, meleklerin kucağına bıraktığı TuÄŸba’nın, unutulup gitmemesi için annesi ve babası, güzel yavrularını bir camide yaÅŸatmak isterler.

          Bu olaydan 3- 5 ay sonra, 9. 6. 2005 tarihinde, Sayın Valimize ekteki yazıyı yazarak, Ankara’nın içinden geçen ÅŸehirlerarası yollarda trafik ışıklarının olmayışından dolayı araçların aşırı hız yaptığını, hız yüzünden elim kazaların meydana geldiÄŸini anlatmıştım.

Niyetimin kimseyi suçlamak olmadığını, trafik ışıkları olmayan yollarda iÅŸin tabiatı icabı kendim dâhil hız yapacağımı, bu yüzden de trafik kazalarının kaçınılmaz olacağını, dilim döndüÄŸü kadar anlatmaya çalışmıştım.

        Ankara ValiliÄŸine yaptığım 09, 06, 2005 tarihli ÅŸikâyetimden yaklaşık 6 ay sonra, 24. 01. 2006 tarihinde, Ä°stanbul yolunda feci bir trafik kazası meydana gelmiÅŸtir.

        Gazete ManÅŸeti ÅŸöyle: Halk otobüsü dehÅŸeti: 9 ölü

        DışiÅŸleri Bakanlığı mensuplarından 9 kiÅŸinin öldüÄŸü, 12 kiÅŸinin yaralandığı kaza yerini DışiÅŸleri Bakanı Abdullah GÜL ziyaret etmiÅŸtir.

        BaÅŸka bir zaman, Belediye Hastanesi hekimlerinden olan bir arkadaşımın annesi de Armada iÅŸyeri önündeki bir trafik kazasında hayatını kaybetmiÅŸtir.

        6 Aralık Cumartesi gecesi, yani geçen gece AÅžTÄ° önünde feci bir trafik kazası daha vuku bulmuÅŸtur. Kurban Bayramı arifesinde birçok aile periÅŸan olmuÅŸtur.

Gazete manÅŸeti: Ankara’da zincirleme kaza, 37 ARAÇ BÄ°RBÄ°RÄ°NE GÄ°RDÄ°, 20 YARALI
Konya Yolu, Ankara Åžehirlerarası Terminal Ä°ÅŸletmesi (AÅžTÄ°) yakınlarında meydana gelen, 37 aracın karıştığı, 3 kiÅŸinin hayati tehlikesinin bulunduÄŸu zincirleme trafik kazasında yaklaşık 20 kiÅŸi yaralandı. Ölen olmaması gerçekten bir mucize.