1995 YILINDA DEMÄ°ÅžTÄ°K KÄ°!.. M. Selami ÇEKMEGÄ°L
Dolar ve faiz neredeyse yeniden oyununu oynamaya yöneldi; yakınıyoruz. Ä°stihdam açığı en kibar tahminle on milyonu çoktan aÅŸtı, yakınıyoruz. Ä°stihdam, üretim ve ticaret gibi helal geçim yollarımız küçük atölyelerimiz, iÅŸyerlerimiz, bürolarımız, yasaların yüklediÄŸi mali ve bürokratik yükümlülükler sebebiyle, ÅŸevksizlikle kapanıyor, iÅŸçi çıkarıyor, yakınıyoruz. Yolsuzluk, hırsızlık, vicdansızlık olaylarının boyutu devamlı vicdanları meÅŸgul ediyor, çözümsüzleÅŸiyor, yakınıyoruz.. ve biz hala toplum olarak, aç kaldığı için bir ekmek
çalanla uÄŸraşıyor, onları cezalandırmak için, onca bütçe açığının sebebi kamu harcamalarını devamlı artırıyoruz. Sorunlar büyüyor, çözümsüzleÅŸiyor ve biz hala yaralarımızın gerçek sebebi bünyesel bozuklukları teÅŸhis ederek illetin nedenini aramıyor, bünyesel tedaviye yönelmiyor, yaranın kabuÄŸuyla uÄŸraşıyoruz.
Devleti yönetenlerin hiç bitmeyen ve her gün bir yenisi daha ortaya çıkan toplumsal problemler için ilk akıllarına gelen önlem, hemen bir yasa çıkararak topluma bir dizgin daha vurmak oluyor. Oysa ki her yeni yasa, genel müÅŸahademiz odur ki, bugüne kadar sorunları çözmüyor; yeni sorunlara yol açıyor, yeni sıkıntılar oluÅŸturuyor. Halbuki iÅŸe tam tersinden bakanlar da var. Mesela filozof Lao Tse ÅŸöyle söylemiÅŸ: “ ne kadar çok yasa varsa o kadar çok hırsız vardır.” Bunun bir baÅŸka söyleniÅŸi hukukçu Tacitus’un aÄŸzında ÅŸu biçimdedir: “devlet bozuldukça kanunlar artar.” Ä°NSANLAR TABÄ°Ä° YASALARA MUHTAÇ
Tabi bunlar hikmetli ifadeler; dengeli anlamlarını yakalamak lazım. Hayatı yöneten aslında kanunlardır; hem de ilmin , iz’anın(anlamanın) , aklın ve basiretin gereÄŸi ve eseri olan kanunlar... Ä°lmin ve doÄŸanın kanunlarını kim bozabilir? Biz o tabii yasalara muhtacız...
Yasaların böyle çoÄŸalması yasa enflasyonuna yol açıp hukuk anarÅŸisinin sebebi de oluyor. Yıllar önce, eski hukukçu politikacılardan (ki onların en zayıfı, ÅŸimdikilerin en güçlüsünden daha vasıflı gözüküyor artık) Talat Asal, Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yapılan bir açık oturumda, mülga (kaldırılmış) kanunların çokluÄŸunu hukuk anarÅŸisi olarak tanımlamış ve bizde mülga kanunların daha o tarihlerde bir kütüphane oluÅŸturacak boyuta ulaÅŸtığına iÅŸaret etmiÅŸti. Oysa biz yasa deÄŸiÅŸtirmekten baÅŸka bir ÅŸey sanki düÅŸünemiyoruz. Yazgıyı, pardon yargıyı, hızlandırmak için yeni yasa çıkarmaya yöneliyoruz. Sanki daha yenilerde en girift bir davayı (*) üç ay gibi çok kısa bir sürede mevcut yasa ile nasıl bitirmiÅŸ olduÄŸumuzun bile farkında deÄŸilmiÅŸiz gibi. Esasen sun’i yasalar uzun süre zorlansalar da kabul görmüyorlar toplumdan. Toplumu dejenere edip, kötü sonuçlarını miras bıraktıktan sonra yürürlüklerini kısa veya orta vadede, hatta bazen hemen yitiriyorlar; çekilip gidiyorlar; ya da bir süre daha zorlanarak topluma ıstırap vermeye devam ediyorlar. Ä°pin Ucu Bizim Elimizde DeÄŸil
Ama bütün bunlardan bize ne? Bıktık bu tartışmalardan. Biz yönetmiyoruz ki toplumu; bizim elimizde deÄŸil ki ipin ucu. Biz sade vatandaşız; daÄŸdaki çobanız biz. Biz ne anlarız böylesine ciddi, derin ve büyük iÅŸlerden. Bunları büyüklerimiz bilir!.. Bırakalım bütün bu konuları büyüklere (!) de biz kendimize bakalım. Edebiyat, felsefe, ÅŸiir, fizik, matematik.. gibi küçük iÅŸlerle (!) uÄŸraÅŸalım. Merhale katetmek, seviye tutturmak için kendimizi tartışalım en önce. Yazımın iki cümlesini atarak kuÅŸa çeviren bakış tavrımızı, bilimsel bir meselede bile birbirimize tahammül etmeyen tahribatı ele alalım...
Ä°ÅŸte bakın: ta Urfa’dan bir okuyucum, nasıl duygulanmış da neler terennüm etmiÅŸ, neler söylemiÅŸ ÅŸiir içinde. Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu 27 yaÅŸlarında, muhtemelen iÅŸsiz bu genç kardeÅŸim Kemal Polat, adeta kendimizi tartışıyor mısralar arasında, kendimizi eleÅŸtiriyor. Ä°ÅŸte ÅŸiiri: Kalemler Binbir Surat Bakıp durdum, tonlarca kalabalık boÅŸandı beynimden Kurarken gözlerimi ısrarın dayanılmazlığına, bildim: Ne gökyüzü haberli bizden, ne insanlar koÅŸmakta peÅŸimizden Biz ki, hakkı batıldan ayırmak için bilenmiÅŸ bıçak Biz ki, yaÅŸadığımız yer cehennemden de sıcak Söyleyin bana: neyi tartıştık ki,çaÄŸlar bizi tartışacak?.. O kadar çok kapalı ki kapımız, gerçekler giremedi içeri Yakub’un gözyaşına raÄŸmen çıktığımız Mısır seferi Atıp Yusuf’ları kuyulara, ateÅŸte bıraktık Ä°brahim’leri.
PaylaÅŸamadığımız egomuzu, benlerin ve hiçlerin kavgası Kısır döngüdür ördüÄŸümüz; yerlere çaldığımız sefertası Yalanlarımız bir yolunu bulsun diye. Ä°nanç yapıp kutsadık onları, yerleÅŸtirdik ayet arası. Umursamadık evrenin incelikle yazılan buluttan yasasını Okuyamadık, avuçlarımızda nurlaÅŸan gençliÄŸin yazgısını Ä°man diye baÅŸlayıp Allah’ı da katınca ağız kokumuza Geveledik her ÅŸeyi ; aldık cenneti verdik cehennemi baÅŸkalarına Allah yerine ritimleÅŸince gönlümüzde tespihin ÅŸaklaması Takkelere görev verdik, sakallara kaldı dinimin pusulası Kimi tasma peÅŸindeyken, kliÅŸelere dayandı birileri Hikmet bulamayınca sözlerde, sistem iÅŸler:üç geri – bir ileri
Ne alem-i islam kalmış ortada, ne gezinir Mesih’in havarileri Gözleri dolduracak kadar ateÅŸ varken aramızda Ölümü bile deÄŸiÅŸtirip, kefenine uydurdu dünyanın ÅŸebekleri. Korku, umut varsa yaÅŸanır; takat, varsa kesilir, bildiÄŸim KorkusuzluÄŸun alaşımı yapılmış ÅŸeytan ortaklığında Gazap unutulmuÅŸ, gözlere sonsuzluk indirim yapılmış azapta Bulup bulup, dinime sokmuÅŸlar caniler, ne bulmuÅŸlarsa sokakta
Kaç asır oldu? Koparılan kıyametin sığdırıldığı kaç kaşık? Kelimeler birbirlerine girmiÅŸ, satırlar katil Ä°çimdeki yangını dindiremeyince var gücümle bağırdım: “Allah hakem olmadan, ilim (!) zulme çakışık!”
Israr, ısrar, ısrar... Kafatasının en ücra köÅŸelerinde bilinmedik nakışlar Ä°slam diye neler yazılıyor. Her beyinsiz kalemde binlerce bahar Alıp hüznün kucağından vahye sar beni Frekansını bulamasan da medyanın, gün gelir Allah seni alkışlar”
Ä°ÅŸte böyle demiÅŸ Kemal Polat, böyle söylemiÅŸ. Bunca sorunların sebebinin biraz da kendimiz olduÄŸunu anlatmak istemiÅŸ.
Bakalım siz de bir ilgi bulacak mısınız, sorunlarla kendimiz arasında?
(*) İski Davası
|
sorun tabiki bizlerde. Yazar ibrahimonal açık 2008-12-26 12:25:15 bizlerin sınavı dünyada. uzun gibi görünün en fazla 80 yıllık zamanda. Ne yaparsak bu zaman diliminde yapacağız. Sanki bize Kuran-ı Kerim yetmiyormuş gibi illa yaşayan beşerden yardım alacağız, İlla yüzünde sakalı (sünnetmiş), elinde tesbihi ve dayanılması güç hacı misi kokusu olan bir beşerden yardım alacağız. Onun kanun ve yasalarına uyacağız. Anamıyorum bu insanları. sorduğun zaman mangalda kül bırakmazlar " o mübarek bir zad" derler. çünki biliyorlar, o onların yaptığı günahlara sözde hadislerle kılıf uyduruyor, Kuran-ı Kerimi okumaya anlamaya cesaret edemiyor ve onuda arapçasından okuyor ondanda hiç bir şey anlamıyor. Sorsanız, bu nasıl müslümanlık? Sizi müslümanlıktan çıkartır. Affınıza isteyerek, bu kişiler müslümansa biz ne yiz? |
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |