19-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Medyadan Seçmeler arrow ABDde zihniyet devriminin eski ve yeni çehreleri
ABDde zihniyet devriminin eski ve yeni çehreleri PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 1
KötüÇok iyi 
Yazar Yasemin Çongar-Taraf,07.11.2008   
08-11-2008
ABD’de zihniyet devriminin eski ve yeni çehreleri
             
                                                                                           
                                Yasemin Çongar - 07.11.2008

Barack Obama’nın Amerikan baÅŸkanlığına seçilmesi bir zihniyet devrimine karşılık geliyor.
Beyaz adamın, siyah adamı Beyaz Ev’e gönderme iradesini ortaya koyması bu devrimin en önemli bileÅŸeni.

Bu, 232 yıllık tarihinde “renk körü” olmayı birtürlü baÅŸaramayan Amerikan toplumu için dönüm noktası olduÄŸu ölçüde, dünyanın her yerindeki dışlanan, ikinci sınıf muamelesi gören, ötekileÅŸtirilen insanlar için de bir müjde.

Ancak Obama’nın temsil ettiÄŸi yenilik, teninin rengiyle sınırlı deÄŸil; 1961 doÄŸumlu müstakbel baÅŸkanın düÅŸüncelerinin “rengi” de dönüÅŸümün habercisi.

Obama’nın seçimleri kazandıktan sonra yaptığı konuÅŸma, bu dönüÅŸümü çok iyi özetliyordu.

“Bu gece bir kez daha kanıtladık ki ülkemizin gerçek gücü silahlarımızın kuvvetinden ve servetimizin miktarından deÄŸil, ideallerimizin kalıcı kudretinden kaynaklanıyor” dedi Obama ve bu idealleri ÅŸöyle sıraladı:

“Demokrasi, özgürlük, fırsat ve yenilmez bir umut.”

Bu idealler üzerine kurulacak bir Amerikan siyaseti, ABD’nin kuruluÅŸ felsefesine dönüÅŸ anlamına gelecek ve Bush Amerikası’nın antitezini oluÅŸturacak.

Ülkesinin gücünü, Wall Street ve Pentagon üzerinden deÄŸil de, Bağımsızlık Bildirgesi’nin ve Amerikan Anayasası’nın özünü oluÅŸturan idealler üzerinden tanımlayan müstakbel baÅŸkan, siyasetini de bu idealleri hayata geçirme çabası üzerine kuracak.

Bu, bir yandan Amerikan tarihi boyunca verilen ve en önemli zaferlerinden birini Obama’nın baÅŸkan seçilmesiyle kazanan eÅŸitlik mücadelesinin artık Beyaz Ev üzerinden de sürdürülmesi anlamına gelecek.

Ä°çeride mücadeleye sahip çıkan bir Amerikan yönetimi, dışarıda da yeni bir dille konuÅŸacak; dünyayla iliÅŸkisini korkunun, kaba kuvvetin ve milliyetçiliÄŸin diliyle deÄŸil, umudun ve demokrasinin diliyle kurmak zorunda kalacak.

Bütün bu “cek, cak”ları aşırı iyimser bulabilirsiniz; çekincenizde haklı da olabilirsiniz.

Esasen burada, kesin sonuçlardan ziyade, bir vaatten, bir yöneliÅŸten söz ediyorum.

Obama’yı baÅŸkan seçtiren ve bence sadece Amerikan toplumunun bugünkü hissiyatına deÄŸil, daha genel anlamda “zamanın ruhu”na da karşılık gelen dinamiklerin pratik siyasete taşınması yeni Amerikan yönetimini bekleyen en büyük sınav.

* * *

Barack Obama’nın sınava hazırlanmak için 76 günü var; 20 ocakta baÅŸkanlık yemini ederek Beyaz Ev’e yerleÅŸinceye kadarki bütün zamanını, demokrat zihniyeti hayata geçirebilecek bir ekip oluÅŸturmak için kullanacak, kritik tercihler yapacak.

Ä°ÅŸi hiç de kolay deÄŸil.

Zira bir yandan “yeni” çehrelere, taze bir bakışa, Washington siyasetinin dışında kalabilmiÅŸ isimlere, eski zihniyetin kirletmediÄŸi beyinlere yönelmek istiyor.

Ama bir yandan da, Afganistan ve Irak’ta savaÅŸan, mali kriz yaÅŸayan, enerji kaynaklarının kıtlığıyla baÅŸa çıkmak zorunda olan bir ülkenin yönetiminde, deneyimli ve iÅŸbilir kadrolara ihtiyaç duyuyor.

Ä°lk iÅŸaretler, Obama’nın hem taze kan arayışını hem deneyim ihtiyacını karşılayan bir kabine kurmak istediÄŸi yönünde.

Obama’nın geçiÅŸ sürecini yönetmek ve kabinenin oluÅŸumunda kendisine danışmanlık yapmak üzere belirlediÄŸi John Podesta, ÅŸahsı ve baÄŸlantılarıyla “eski”yi, bakışıyla “yeni”yi temsil eden bir isim.

Bill Clinton’ın baÅŸkanlığı döneminde Beyaz Ev Genel Sekreteri olan Podesta ve yakın çevresi, Obama’dan ziyade ön seçimlerde yenilgiye uÄŸrattığı Hillary Clinton’a daha yakın.

EÄŸer Hillary Clinton baÅŸkan seçilebilseydi, Podesta’nın kurduÄŸu liberal-sol eÄŸilimli düÅŸünce kuruluÅŸu Amerikan Ä°lerlemesi Merkezi’nde çalışan birçok ismi bakan olarak görecektik.

Åžimdi, bu merkezde toplanmış uzman isimlere kapıyı açık tutacağını gösteren Obama, bir yandan da Podesta’nın yanına onunla eÅŸ yetkili Valerie Jarrett ve Pete Rouse’u atayarak, yeni yönetimde “Clintonlardan tescilli” olmayan taze isimler de istediÄŸini yansıttı.

Nitekim, ön seçimlerde baÅŸtan itibaren Hillary Clinton yerine Obama’yı tercih etmiÅŸ iki Demokrat, Gregory Craig ve Susan Rice önemli görevlere gelebilir.

Temsilciler Meclisi’nin kendisini azletmeye çalıştığı dönemde Bill Clinton’ın avukatlığını üstlenen Craig, sadece hukukçu deÄŸil, aynı zamanda Madeleine Albright, Edward Kennedy ve George Soros gibi isimlere dış politika danışmanlığı yapmış biri.

Gerek bu deneyimi gerekse Obama’nın kampanyasına verdiÄŸi erken destek, onu yeni yönetimde ulusal güvenlik danışmanlığına taşıyabilir.

Aynı görev için, Clinton yönetimlerinde dışiÅŸleri bakan yardımcılığı ve ulusal güvenlik danışman yardımcılığı yapan James Steinberg’ün de düÅŸünüldüÄŸü söyleniyor.

DışiÅŸleri bakanlığında ise, bir baÅŸka siyahî kadını ve bir baÅŸka Rice'ı görebiliriz; Condoleezza Rice’ın koltuÄŸu, soyadı ve ten rengi dışında kendisine hiç benzemeyen Brookings Kurumu’ndan Susan Rice’a kalabilir.

Tabii, eski baÅŸkan adayı John Kerry ya da eski BirleÅŸmiÅŸ Milletler büyükelçisi ve Hillary Clinton iktidara gelseydi, dışiÅŸleri bakanı olacağına kesin gözüyle bakılan Richard Holbrooke gibi bildik isimler de bu görevin adayları arasında.

* * *

Barack Obama’nın Beyaz Ev Genel SekreterliÄŸi önerdiÄŸi “Rhambo” lakaplı Rahm Emanuel ise örgütçülükteki baÅŸarısıyla tanınıyor.

GeçmiÅŸte, Bill Clinton’la çok yakın çalışmış olmasına raÄŸmen son birkaç yıldır Demokratik Parti üzerindeki Clinton hegemonyasının kırılmasına öncülük eden Emanuel, 2004 seçimlerinde Demokratların Temsilciler Meclisi’ndeki çoÄŸunluÄŸu ele geçirmesini saÄŸlayan kiÅŸi.

Åžimdi Emanuel ve yakın çevresi, “üçüncü Clinton kabinesi” diye algılanacak bir ekiple iÅŸe baÅŸlaması halinde Obama’nın “yanlış çıkış” yapacağını açıkça ifade ediyor.

Kampanya sırasında Hillary Clinton’a “canavar” deyince Obama’nın danışmanlığından ayrılmak zorunda kalan Samantha Power’ın geri dönebileceÄŸini, hatta Bush’un ilk dışiÅŸleri bakanı ve eski Genelkurmay BaÅŸkanı Colin Powell’ın savunma bakanlığına gelebileceÄŸini söyleyenler de var.

Ancak Obama’nın yakın çevresinden ÅŸunu da ısrarla iÅŸitiyorsunuz:

“Ortada dolaÅŸan eski isimlere takılıp kalmayın. Yeni yönetimin sadece zihniyeti deÄŸil, çehreleri de yeni olacak.”

Yorum

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 08-11-2008 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111394264 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net