Yazar Selahattin Duman
|
21-10-2005 |
Selahattin Duman (19.10.2005) Vatan Gazetesinden
Medya olarak kimse hakkımızı yemesin, bu Nobel meselesini iyi fiştikledik.. Adayımız da Orhan Pamuk'tu..
"Aldık alıyoruz.. Getirdik getiriyoruz.." cazına Hürriyet refikimiz baÅŸladı, medya leÅŸkerlerinin geri kalanı da peÅŸine takıldı..
"PeÅŸine takıldı.." dediklerim medyanın okur yazar kesimi.. Yoksa, bin küsür köÅŸe yazarının tamamı konunun üzerine zıplamış deÄŸil.. Çünkü bu konu "hınk" denince zıplanacak türden deÄŸil..
Bir kere "Nobel tartışmasına" girmek için "Cep telefonu kullanma klavuzu"ndan baÅŸka ÅŸeyler de okumak lazım..
***0.2005) Vatan Gazetesinden
Bizim köÅŸe yazarı esnafının kısm-ı umumisi böyle yan toplara çıkmayı sevmez..
Ä°kincisi bize Nobel vermeyecekleri besbelliyken "Almayaaa, almayaaa, almaya geldik.." diye çığrışıp madara olma tehlikesi var.. KöÅŸe yazarı garantili laf etmeyi sever..
Temsil hükümet yıkıldı..
"Tamam artık bu son hükümetti.. Bundan sonra bir daha kurulamaz.." demezsin.. "Ä°ki vakte kadar yenisi kurulacaktır.. Ama önce lütfen biraz demokrasi.." dersin..
Yazacak hiç lafın yoksa bile "Hayırlısı neyse o olsun.." deyip paçayı kurtarırsın..
Ona verirler mi? Bu Nobel münazarası çıktığında bizim yazı iÅŸlerinden çocuklar odama geldiler..
Ellerinde birinci sayfa prufları, plânları.. Bay Zafer göndermiÅŸ.. Kendisi "tavla borcundan" dolayı gelemediÄŸinden yazı iÅŸlerinin ne kadar leÅŸkeri varsa üzerime salmış..
"Abi bunu bilsen bilsen sen bilirsin.. Acaba Orhan Pamuk'a Nobel verirler mi? Baskıyı bekletelim mi?"
Åžimdi ne diyeyim?
Adam bir ÅŸekilde yazı hayatımıza girmiÅŸ.. Bizde yazı yazabilen insana hürmet çoktur..
Ahali evvel ezel okumaya, yazmaya soÄŸuk durduÄŸundan; okuyan insanların kafasından böcek çıktığına, yazan insanların da içkiye alıştığına inandığından bu iÅŸleri sevmez..
Ama yazı yazana içten içe de bir merak, bir hayranlık duyar..
Gerçi Orhan Pamuk'un ne yazdığını bilen yoktur.. Bir rivayete göre eski meselleri toplamış, denir.. Bir baÅŸkası "Çerçeveli masal yazıyor.." tevatürünü yayar..
Beriki "Çok zorlu istida yazar.. Bir dilekçe yazdı mı Ankara'nın hükümet adamlarını zangır zangır titretir.." diye sallar..
*** Velhasılı kelâm "Orhan Pamuk'un ne yazdığı" askeriyenin sırrı gibi birÅŸeydir.. Kara Kitap çıktığında bir yazda 140 bin satmıştı..
Kitap o kadar ağır fikirlerle doluydu ki ahalinin kafatasındaki kantar bu sıkleti çekmedi..
Kitabı alanlardan hiç kimse kırk yedinci sayfadan öteye gidemedi.. Kırklı sayfalara gelebilenler de memleketin en zorlu okumuÅŸları..
Kiminin Amerika'dan doktorası var, kiminin Ä°ngiltere'den mastırı.. Öyle açık öÄŸrenimden, mektuplu üniversitelerden ÅŸehadetname alanlar beÅŸinci altıncı sayfalarda elenip gittiler..
ÖrneÄŸi mevcut.. Ben ÅŸahsen o kitabı bitireni dünya gözüyle görmüÅŸ deÄŸilim.. Ancak bizim köyde hayvan ticareti için Mersin tarafına gidenler var.. Celeplik için.. Oranın gayet güzel kara keçisi olur..
Mersin'den yaza doÄŸru alıp getirirler.. Haymana yaylasında beslerler, güze doÄŸru satarlar..
Etinden kavurma yapıldığında çok lezzetlidir.. Ä°ÅŸte bu keçinin itcareti için seyahat eden bizim köyün celepleri, dönüÅŸte Åžereflikoçhisar'da mola vermiÅŸler..
Yüklerini indirdikleri yamuk damlı handa "Orhan Pamuk kitabını okuyan" bir adam görmüÅŸler..
Onlardan rivayettir.. Amerika'da okumuÅŸ, Avrupa'da yüksek mesleki kurs görüp, üç dil öÄŸrenmiÅŸ bu adam o Kara Kitap'ı hatmettikten sonra kendinden geçmiÅŸ..
Önce üstünü başını paralayıp daÄŸlara çıkmış.. Avare olmuÅŸ.. Kimi tetörist oldu, kimi sevdiÄŸi kızı alamayınca belinin suyu başına yürüdü, demiÅŸ..
*** Sonunda hamiyet sahibi bir Komando Binbaşı adamı daÄŸda terörist gibi yakalamış.. Ä°çindeki vatan millet sevgisi yeniden doÄŸsun diye bir eyyam sopalatmış..
Adamın sopa altında koyun gibi melemesinden bilmiÅŸler ki bunun derdi teröristlik deÄŸil.. Böylece sokaÄŸa salmışlar.. O da gitmiÅŸ camiye sığınmış..
Bize vermezler.. EÄŸer o caminin hocası insaflı çıkmasa adam telef olup gidecekmiÅŸ.. Hocanın kuvvetli nefesi sayesinde kendine gelmiÅŸ.. "Bir daha Orhan Pamuk kitabı okumayacağım.." deyip Kur'an'a el bastıktan sonra yeniden insan içine karışmış..
Halen Åžereflikoçhisar'da çerçilik yapar, derler..
Yazı iÅŸlerinden gelen çocuklara yekten "Bize Nobel vermezler.." demedim ama bunları anlattım..
Zaten Orhan Pamuk'a Nobel verilmesi sıhhi birşey değildir..
Ä°nternete girip de Google Earth sitesini tuÅŸladığında Ä°stanbul'un tekmil ara sokaklarını kuÅŸbakışı gören, Küçük Armutlu'daki evin bahçesine gizliden yapılmış kümeste kaç tavuk var tek tek sayan elin adamı bunları bilmez mi?
Orhan Pamuk'a Nobel verildiÄŸinde kitaplarının su gibi satacağını söktüremez mi?
Elin geliÅŸmiÅŸ Avrupalı'sı elinin altında o kadar psikiyatr, pedagog türünden kafa tımarcısı varken ahalisinin aklını zor zaptediyor.. Bir de o ahalinin eline Orhan Pamuk külliyatını verip tebaasını zıvanadan çıkaracak..
Haydi çıkardı, diyelim.. Åžereflikoçhisar'daki gibi nefesi kuvvetli hocayı nereden bulacak? Ä°ÅŸte bu yüzden "Göze alamazlar.." dedim çocuklara..
*** Vaktiyle YaÅŸar Kemal için de böyle tevatür çıkarılmıştı.. O'nun için de "Vermezler" demiÅŸtim..
Sebebi o günlerde EÅŸber YaÄŸmurdereli ile gezip tozmasıdır.. Kol kola girip gazetelere poz veriyor, soran olursa "Memleketin gidiÅŸatını iyi görmüyoruz.." diyorlardı..
Nobel jürisi zaten buna kızdı.. "KardeÅŸim, ikinizde bir saÄŸlam göz varken bu laf edilir mi?" deyip YaÅŸar AÄŸabey'i adaylıktan eledi..
DiyeceÄŸim o ki bu Nobel meselesine takmayalım.. Biz önce pasaportumuza vize almaya çalışalım.. Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriÅŸ yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |
Son Güncelleme ( 08-11-2007 )
|