27 MAYIS, BABAMIN ESARETÄ°
M. Selami ÇEKMEGÄ°L Nedense eski yılları unutmak mümkün olmuyor çok kez. Ben "Masum Anadolu"nun sıradan bir ailesinin sıradan bir çocuÄŸuyum. Anlatacaklarım bu ülke çocuklarının dramını da yansıtacaktır. *** 1960 yılının 27 Mayıs’ında ihtilali duyunca babam, -Demokrat Parti yönetim tarzını beÄŸenmediÄŸi için olsa gerek- sanki biraz sevinmiÅŸti. Ama sanırım buruk bir sevinmeydi bu… Dört gün sonra güvenlik mülahazası diyerek içeri aldılar.Bir süre sonra da -doÄŸuda bütün içeri alınanlar gibi- Sivas’a kampa yolladılar. Burada
5-6 ay kaldı.
Babam elinin emeÄŸi ile çalışan, rızkını bilek zoruyla kazanan biriydi. Ä°çeri alınınca çalışamadığından bonolar protesto olmaya, alacaklılar endiÅŸelenmeye baÅŸladılar. Bereket versin iÅŸ iliÅŸkisini sürdürdüÄŸü alacaklılar çoklukla insaflı insanlardı; anlayışlı davrandılar. Ben bu durumu -tabii babamın tasvibiyle- ihtilalin “kudretli albayı” Alpaslan TÜRKEÅž’e mektupla ilettim: Babamı 1942- 44 yıllarında, askerden ve eserleri ile tanıdığını belirterek, bu nedeni belirsiz tutuklamayı ona duyurdum. SaÄŸ olsun(*) bir telgrafla karşılık verdi. Ä°htilallerde bu kabil yanlışlıkların olabildiÄŸini, yakında durumun açıklığa kavuÅŸabileceÄŸini, babama kavuÅŸacağımızı, üzülmememizi öÄŸütlüyordu.
O tarihlerde ihbar furyası çok yaygındı. Belki babam hakkında da, fikri karşıtları, (çünkü babamın partici bir yönü yoktu) bir ihbar yapmışlardı.
Bir gün, kimse olmadığı için dükkanda ben bekliyordum. O günün Polis ve jandarmaları hışımla dükkana daldılar, sağı solu aramaya baÅŸladılar. Bir ÅŸeyler bulmak için ÅŸunu bunu döktüler saçtılar… Aniden birisi, iki gün önce masanın üstünde bıraktığım Alpaslan TÜRKEÅž’e ait bu telgrafı gördü ve ÅŸefine götürdü. Hemen durdular, bir ÅŸeyler konuÅŸtular ve daha sonra da çekip gittiler. Anlaşılan Albayın telgrafı daha fazla taÅŸkınlık yapmalarına engel olmuÅŸtu. Zaten geri kalmış toplumlarda hep böyledir. Kaba saba davranan görevli-yetkililer arkanızda bir kuvvet vehmederse medenileÅŸiverir, güzelce(!) davranırlar. ALLAH, herhalde acımış, bu kaba insanlar 18 yaşındaki bir delikanlıyı daha çok üzmesinler diye Alpaslan TÜRKEÅž’in telgrafını göstermiÅŸti onlara.
Babamın tutukluluk günlerinde hazır birikmiÅŸ paramız olmadığından ihtiyaçlarımızı karşılayamaz hale gelmiÅŸtik. Annem çok onurlu bir hanımefendi idı, eÅŸ dost “dükkancı”lardan basit pazar iÅŸi dikiÅŸ getirterek evde çalışmaya baÅŸladı. Tabii biraz da vazife saydıklarından bu kabil iÅŸleri bize vermek isteyen hısım akrabalarımız iÅŸ bulmamızı kolaylaÅŸtırıyordu. O çaÄŸda, lise mezunu (bir aylik evli) bir iÅŸsiz olarak durmak ve evde temin edilen kazanca baÄŸlı kalmak benim için ağır gelmedi diyemem. Bir iki ay sonra iÅŸ ararken Malatya Åžeker Fabrikasına geçici iÅŸçi alacaklarını öÄŸrendim. Durumumu anlatan bir mektup-dilekçe ile müracaat ettim. Seçme imtihanına aldılar kazandım. Belki de kazandırdılar, bilemiyorum... Zevkle çalışmaya baÅŸladım. Babamın ihtilalce tutuklanmış olması nedeniyle bizi Demokrat zanneden aÅŸağı sınıftan Halk Partili ayak takımı ile, Müslümanlığımıza kızanların bakış ve tacizleri dışında çok iyi bir konumdaydım. Ä°ÅŸveren amirlerim, çalışkan ve iÅŸ becerir bulmuÅŸlar, beni sevmiÅŸlerdi. Böyle çalışırken bir gün sayın Org. Cemal GÜRSEL’in Malatya’ya geleceÄŸini söylediler. Belki görme imkanım olur diye en iyi elbisemi giydim. EÅŸimin tığ örgü ile yaptığı orijinal kravatımı taktım… Åžeker fabrikası çalışanlarını, PaÅŸayı karşılamak için dışarı çıkardılar. Yola dizdiler, ben de ön sırada durdum: Muhtemelen niyetimi anladıkları için engellemediler; önde durmamı toleransla karşıladılar. Sayın Org. Cemal GÜRSEL hava alanından gelip ÅŸehre girerken, fabrikanın önüne gelince durdu. Araçtan indi (o zaman terör yoktu) ve önümüzden yürüyerek karşılayanları selamlamaya yöneldi. Tam benim önümü biraz geçmiÅŸti ki, gençliÄŸin verdiÄŸi ani bir cesaretle atıldım ve kolundan tuttum…
Önce kısa bir süre dondu kaldı. Muhiti hareketlendi. Sonra normalleÅŸti Bana ne istediÄŸimi sordu. Derdimi söyledim;
-Babamı sebepsiz içeri aldılar, hala da tutuyorlar, dedim. “Kadife elle” yaptığınız ihtilalin haklılık ölçüsünü yok etmelerine izin vermeyin sayın paÅŸam, dedim, suçu neyse bilelim, dedim
Bana, babamın ne iş yaptığını sordu.
-Terzidir, dedim
- Öleyse niye içeri almışlar, dedi
- Bilmiyorum muhterem paÅŸam, bilsem öyle söylerdim, dedim. Yaverine emretti, not aldırdı:
- Ä°lgilenilsin dedi; bana bilgi verileceÄŸini ifade etti.
O gidince herkes sanki bir iş başarmışım gibi bana:
-Aferin, iyi ettin, çok güzel anlattın, dediler.
PaÅŸa bana bilgi göndermedi, ama iki ay sonra babamı salıverdiler. Kendisine iki ÅŸey sormuÅŸlar tahliye ederken tutuklu olduÄŸu yerde. Bir, parti nüfuzunu kullanarak aşırı kredi alıp almadığını, bir de nurcu olup olmadığını.
Ne tuhaf ki, bunlardan birincisi babama hiç söylenemiyecek bir ÅŸey. Bir kere babam Demokrat Partili falan deÄŸil, eleÅŸtiricisiydi (Halk Partili olmadığını da belirtmeliyim); deÄŸil bankadan kredi almak faiz müessesedir diye bankayla iÅŸ dahi yapmamıştı. Ä°kinci konuya gelince ne garip tecellidir ki nurcuların bugün kendi ekollerine ters düÅŸer gördükleri için benimsemedikleri önemli(!) kiÅŸilerden biri de belki babamdır… (Zaten hiçbir zaman ona “nurlu Süleyman” gibi bir tanım da yapmamışlardı)
Babamın Müslümanlığı ve akli olmaya yönelik yöntemi, hurafeci çevreleri de sanırım devamlı tedirgin etmiÅŸ, ama her namaz kılana nurcu denen o zamanda kendisini onlara karşı benimsenmez yapmıştır.
Her neyse, babam her iki ithamla da alakasız olduÄŸunu belirtmiÅŸ ve sorgulayıcıların bir iki fikri merakını karşılayan kısa sohbetten(!) sonra(**) salıverilmiÅŸ. Bu iÅŸte böyle son buldu. Ama etkileri çok uzun sürdü ve aile içinde onarılması güç acılar bıraktı:
Bir kere babam, mali durumu bozulduÄŸu için beni ÅŸimdilik okutamayacağını söyler gibiydi. Üç yıl okula ara verdim. Ä°lkin hoÅŸ karşıladım, terzilik öÄŸrenmeye baÅŸladım. Ama kısa süre sonra bu iÅŸten hoÅŸlanmadım. Bir sömestr sonu eski okul arkadaÅŸlarımın üniversiteden tatil için geldiklerini, kaldırımda zevkle gezdiklerini görünce içime bir hüzün ve okuma arzusu düÅŸtü. Babam önce pek muhalefet etmedi ama, pek de razı görünmüyordu. Rızasını tam alamadım çektim, Ankara’ ya geldim. Ä°mtihanlara girdim. Hukuk Fakültesini kazandım. Zaten devam mecburiyeti nedeniyle baÅŸkasında okuyamazdım. O zaman her Fakülte kendi giriÅŸ imtihanını kendisi ayrı yapardı. Ä°lahiyat Fakültesi imtihanına da girdim. ‘Vatan Sevgisi’ diye bir yazı yazdırdılar. Sıfıra yakın bir puanla oradan elendim. Anlaşılan benim "vatan sevgim"le hocalarınki arasında bir fark vardı. Hukuku kazandım ama Ä°lahiyatı kazanamadım. Bunların "ilahi" dedikleri beÅŸeri anlayışı zaten genelde de bana ters düÅŸüyor ya, neyse…
Fakülte yıllarım iyi gitti diyebilirim. ‘Roma Hukuku’ ve ’Fikri Haklar’ dersleri hariç notlarım genelde 8-9-10’ du… *** Neyse ki, sayın Kenan Evren PaÅŸa geldi de Ulus, babamın esaretini bayram etmekten kurtuldu nihayet... Yoksa onların güdümündeki sivil demokrasici siliklerden bize bir hayır geleceÄŸi yoktu... O sivillerin güdümüne giren Kenan paÅŸa döneminin neler ettiÄŸini ise; benim "Tilki Tuzağı" isimli kitabımdan okumanızı salık veririm; güçlü ve kritik eden bir perspektif için...
Dip Notlar: (*) o zaman saÄŸdı. (**) Bu tartışmaları daha sonra Münevver Anlayışımız adlı kitabında yayınlamıştır.
(***) (bkz. Tilki Tuzağı, M. S. Çekmegil, TimaÅŸ Yayınları, Ä°st., 1991)
|
Derbeder Darbeler Yazar necaticavdar açık 2008-05-28 10:37:02 "NATO'ya CENTO'ya yemin ile iÅŸe baÅŸlayan "milli irade katili" çetelerin 1960 gece baskını sonrasında Selami aÄŸbinin, başından geçen bu hadiseyi bilmiyordum. Hiç bir insanın yaÅŸamamasını dilediÄŸim bu olayı bilmenin ötesinde, hadiseyi tasvir ve naklediÅŸi güzel. Ancak yaÅŸayan bilir. Dünya jandarmasından "Bizim çocuklar" payesini alan 12 Eylül çetecileri döneminde ÅŸahit olduklarımızı not etmiÅŸ, Feride adıyla Çığlık'da yer vermiÅŸtik. Selami aÄŸbinin bu yazısı o günlere götürdü. TeÅŸekürler..Elinize beynninize saÄŸlık. O günlerin havasını vermek, Selami aÄŸbinin anlattıklarına katkı için Feride'yi dikkatlerinize sunabilmeyi çok isterdim.Kriter'den fazla yer iÅŸgal etmemek için burada yer vermeyerek isteyenlerin arama motorlarına "Feride+necati Çavdar"yazarak internetten ulaÅŸabileceklerini, "www.ÅŸiirevreni.com"dan da ÅŸiirin hikayesini okuyabileceklerini belirtmek isterim. Saygılarımla. Necati Çavdar | C. GÃœRSEL'Ä°N AÄžZINDAN 27 MAYIS Yazar samigoren açık 2008-06-11 23:25:20 27 Mayıs Darbesi, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gerçekleÅŸmiÅŸ ilk askeri müdahaledir. 1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti'nin ülkeyi gitgide bir baskı rejimine ve kardeÅŸ kavgasına götürdüğü gerekçesi ile Türk Silahlı Kuvvetleri içersinde bir grup subay 27 Mayıs 1960 sabahı ülke yönetimine bütünüyle el koydu. 27 Mayıs 1960 sabahı erken saatlerde radyolardan Milli Birlik Komitesi üyesi Albay Alparslan TürkeÅŸ tarafından okunan bildiri aynen şöyle: "Sevgili VatandaÅŸlar, Bugün demokrasimizin içine düştüğü buhran ve son müessif hadiseler dolayısıyla kardeÅŸ kavgasına meydan vermemek maksadıyla Türk Silahlı Kuvvetleri, memleketin idaresini ele almıştır. Bu harekata Silahlı Kuvvetlerimizin, partileri içine düştükleri uzlaÅŸmaz durumdan kurtarmak ve partiler üstü tarafsız bir idarenin nezaret ve hakemliÄŸi altında en kısa zamanda adil ve serbest seçimler yaptırarak idareyi hangi tarafa mensup olursa olsun, seçimi kazananlara devir ve teslim etmek üzere giriÅŸmiÅŸ bulunmaktadır. GiriÅŸilmiÅŸ olan bu teÅŸebbüs, hiçbir ÅŸahsa veya zümreye karşı deÄŸildir. Ä°daremiz, hiç kimse hakkında ÅŸahsiyata müteallik tecavuzkar bir fiile müsaade etmeyeceÄŸi gibi edilmesine de asla müsamaha etmeyecektir. Kim olursa olsun ve hangi partiye mensup bulunursa bulunsun, her vatandaÅŸ; kanunlar ve hukuk prensipleri esaslarına göre muamele görecektir. Bütün vatandaÅŸların, partilerin üstünde aynı milletin, aynı soydan gelmiÅŸ evlatları olduklarını hatırlayarak ve kin gütmeden birbirlerine karşı hürmetle ve anlayışla muamele etmeleri, ıstıraplarımızın dinmesi ve milli varlığımızın selameti için zaruri görülmektedir. Kabineye mensup ÅŸahsiyetlerin, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne sığınmalarını rica ederiz. Åžahsi emniyetleri kanunun teminatı altındadır. Müttefiklerimize, komÅŸularımıza ve bütün dünyaya hitap ediyoruz. Gayemiz, BirleÅŸmiÅŸ Milletler Anayasası'na ve insan hakları prensiplerine tamamen riayettir. Büyük Atatürk'ün 'Yurtta sulh, cihanda sulh' prensibi bayrağımızdır. Bütün ittifaklarımıza ve taahhütlerimize sadığız. NATO ve CENTO'ya inanıyoruz ve baÄŸlıyız. Düşüncemiz 'Yurtta sulh, cihanda sulh'tur." 37 subaydan oluÅŸan Milli Birlik Komitesi bu harekat ile anayasa ve TBMM'yi feshetti, siyasi faaliyetleri askıya aldı, CumhurbaÅŸkanı Celal Bayar, BaÅŸbakan Adnan Menderes baÅŸta olmak üzere bir çok Demokrat Parti'liyi tutuklattı. Genelkurmay BaÅŸkanı Org. Rüştü Erdelhun da tutuklananlar arasındadır. Silahlı Kuvvetler adına hareket ettiÄŸini iddia eden Milli Birlik Komitesi ülke yönetimini üstlendi. 3. Ordu Komutanı Orgeneral Ragıp Gümüşpala'nın, eÄŸer darbenin lideri kendisinden daha kıdemli deÄŸilse Ordusuyla Ankara'ya yürüyüp isyancıları yakalayacağını söylemesi üzerine darbeden haberi olmayan Emekli Orgeneral Cemal Gürsel Milli Birlik Komitesi'nin başına getirildi. Bu müdahalenin daha sonraki yıllarda meydana gelen askeri müdahalelerden farkı,Türk Silahlı Kuvvetleri emir komuta zinciri içinde yapılmamış olmasıdır. Dönemin genelkurmay baÅŸkanının da tutuklanması bunun göstergesidir. 27 Mayıs 1960 darbesinin lideri Cemal Gürsel ile Cumhuriyet gazetesi yazarlarından Cevat Fehmi BaÅŸkut’un 16 Temmuz 1964’de yaptığı röportaj oldukça önemli. Röportajda Gürsel, “Demokrat Parti döneminde inkılapların geri gittiÄŸini iddia etmekte, çarÅŸafın Türk kadını için bir yüz karası olduÄŸunu, Türk milletinin Kur’anı kendi dili ile öğrenmesi gerektiÄŸini” iddia etmektedir. Gürsel, “Anayasa projesini hazırlayan profesörlere vazife verirken mutlaka bu istismarı önleyecek hükümler koymalarını bilhassa rica ettiÄŸini” itiraf etmektedir. Gürsel, “darbe için hazır önceden olunduÄŸunu, teÅŸkilat kurulduÄŸunu, tam zamanı gelince de darbenin yapıldığını” itiraf etmektedir. KonuÅŸmasının sonunda “bütün emelinin Türk milletinin bir daha o karanlık günlere düşmemesi için lazım gelen tedbiri almak, milleti adalet ve ahlak esaslarına dayanan bir idareye kavuÅŸturmak olduÄŸunu” beyan etmektedir. Gürsel’in 27 Mayıs ile ilgili sözleri aynen şöyle: “Nihayet bildiÄŸiniz gibi kurtuluÅŸ anı geldi, biz esasen hazırdık teÅŸkilat kurulmuÅŸtu. Åžahsen ben, baÅŸka imkan olmadığı kanaatine varmadan bu iÅŸe ordunun karışmasını istemiyordum, genç arkadaÅŸlarımın teÅŸebbüslerini durduruyordum. Kayseri hadiselerinden sonra üniversite hadiseleri, daha evvel basına yapılan feci baskı ve hapisler esasen fikirleri hazırlamıştı. Ä°ÅŸler öyle bir noktaya vardı ki benim orduyu bu iÅŸe sokmamak yolundaki fikrime raÄŸmen, ordunun müdahalesi olmadan memleketin kurtulmasına imkan görmediÄŸim için arkadaÅŸları vazifelerinde serbest bıraktım. Ve tamam zamanı gelince de vazifelerini yaptılar. Åžimdi bütün emelim, Türk milletinin bir daha o karanlık günlere düşmemesi için lazım gelen tedbiri almak, milletimizi adalet ve ahlak esaslarına dayanan bir idareye kavuÅŸturmaktır.” 27 Mayısçıların “adalet ve ahlak”tan bahsetmeleri, oldukça yaman bir çeliÅŸki olarak sırıtmaktadır. “Adalet ve ahlak”tan söz edenlerin, “hiç kimse hakkında ÅŸahsiyata müteallik tecavuzkar bir fiile müsaade etmeyeceÄŸi” ni söyleyenlerin, Demokrat Partililere yaptıkları zulümler, Yassıada duruÅŸmaları, Menderes, Zorlu ve Polatkan’ı idam ettikleri bilinen gerçeklerdir. Yine “adalet ve ahlak”tan söz eden 27 Mayısçıların, 12 Mart 1970, 12 Eylül 1980, 28 Åžubat 1997 soft ve post modern darbelere, 27 Nisan 2007 e-muhtırasına da örnek oldukları da unutulmamalıdır.
| Sıddık Demir beyden bir Yorum... Yazar admin açık 2010-02-07 18:27:31 nedense doğrudan yazacağına Sıddık bey yorumunu editörlüğümüze göndermiş. Virgülüne dahi dokunmadan aşağıya teşekkürlerimizle dercediyoruz. Diyor ki: Merhum Sait amca'nın başına gelenleri Selami agbeyin agzından işitmesemde ihtilallerin mantıgını 12 Eylülde bizzat yaşadıklarımla paralellikler arzettigi için hiçte yabancılık çekmeden alayabildim.Tıpkı bu sitede yayınlanan 'Çalkantılı yıllar' adındaki makalede yaşanan lar gibi; aradan 20 koca yılın geçmesine ragmen çetecilerin metotlarının degişmedigini bir daha müşaade ettim. Mazluma kimlik sorulmadan her nerede insan hakları çignenmişse hesabı sorulacak şekilde zihniyet degişimini fedakarlık yapmadanda beklemek beyhudedir.Baksanıza ateşi özünde hissederek yaşayan muatap bu konuyu aradan tam 60 yıl geçtikten sonra ançak kaleme alabilmiş.Takdir edersinizki;Bu durum önemli bir göstergedir. sıddık demir
| ilgili bir yazı Yazar Sanih açık 2010-05-30 13:21:25 27 Mayısın Öteki Yüzü: Sivas Kampı 1- http://www.taraf.com.tr/haber/27-mayis-in-oteki-yuzu-sivas-kampi-1.htm 2- http://www.taraf.com.tr/haber/27-mayis-in-oteki-yuzu-sivas-kampi-2.htm | Worderful pictures :) Yazar Fimmochka açık 2010-09-12 00:43:25 [img]http://mgp.com.ua/img/00035.jpg[/img] | Sıddık Demir bey kardeşim diyor ki! Yazar Selami Çekmegil açık 2011-10-27 00:41:59 Değerli yazarımız, Sıddık Demir hocamız şahsıma gönderdiği bir yazısında aşağıdaki hususları öne getiriyor. Kendisine teşekkürlerimle aşağıda sunuyorum: "Merhum Sait amca'nın başına gelenleri Selami agbeyin agzından işitmesemde ihtilallerin mantıgını 12 Eylülde bizzat yaşadıklarımla paralellikler arzettigi için hiçte yabancılık çekmeden alayabildim.Tıpkı bu sitede yayınlanan 'Çalkantılı yıllar' adındaki makalede yaşanan lar gibi; aradan 20 koca yılın geçmesine ragmen çetecilerin metotlarının degişmedigini bir daha müşaade ettim. Mazluma kimlik sorulmadan her nerede insan hakları çignenmişse hesabı sorulacak şekilde zihniyet degişimini fedakarlık yapmadanda beklemek beyhudedir.Baksanıza ateşi özünde hissederek yaşayan muatap bu konuyu aradan tam 60 yıl geçtikten sonra ançak kaleme alabilmiş.Takdir edersinizki;Bu durum önemli bir göstergedir... Sıddık DEMİR | Sıddık beyin yazısı: Yazar Selami Çekmegil açık 2011-10-27 00:59:33 Sıddık beyin yukarı yorumunda sözünü ettiği Çalkantılı Yıllar yazısının linki aşağıda sunulmuştur. Teşekkürlerimizle... ÇALKANTILI YILLAR http://www.kriter.org/index.php?option=com_content&task=view&id=1160&Itemid=47 |
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |