MEVLÄ°T KANDÄ°LÄ°MÄ°Z MÜBAREK OLSUN Dr. Sami GÖREN (Hukukçu)
Kandil Geceleri Ä°slam'ın ilk zamanlarında var olan bir adet olmayıp, hicri 3. asırdan itibaren kutlanmaya baÅŸlanmıştır. Türkiye'de Osmanlı Devleti padiÅŸahı II. Selim'den itibaren bu kutlama gün ve gecelerinde, minarelerde kandil yakılmasıyla birlikte kandil adını almıştır. Bu kandillerden birisi de bu gece idrak edeceÄŸimiz Mevlid Kandili’dir.
“HoÅŸ geldin ey Kutlu Nebi!”
Mevlid, “doÄŸum zamanı” demektir. Sevgili Peygamberimiz (sas)’in dünyaya teÅŸrif ettikleri [20 Nisan 571, Pazartesi] Rabiülevvel ayının 12. gecesidir ki buna Mevlid–i Nebi [Kutlu DoÄŸum] denir.
O'nun doÄŸduÄŸu çaÄŸda dünyanın her tarafında cehalet, zulüm ve ahlaksızlık almış yürümüÅŸ, Allah inancı unutulmuÅŸ, insanlık korkunç ve karanlık bir duruma düÅŸmüÅŸ, dünya yaÅŸanmaz hale gelmiÅŸti.
Kainat ve beÅŸeriyetin yüzyıllardır yolunu gözlediÄŸi o Peygamberler Peygamberi’nin doÄŸum günüdür bugün. Hz. Ä°brahim’in duası (Bakara, 2/129), Hz. Ä°sa’nın müjdesi ve dedesi Abdülmuttalip ve annesi Amine’nin rüyasıdır. Fil vak’ası onu haber verdi. DoÄŸduÄŸu gece irhasat denilen bir takım olaÄŸanüstü hadiseler cereyan etti. Dünyanın doÄŸusunu ve batısını aydınlatan bir nur görüldü. Save Gölünün suları bir anda çekiliverdi. AteÅŸe tapanların bin yıldır aralıksız yanmakta olan ateÅŸleri hiç sebepsiz sönüverdi. Asırlardır kupkuru olan Semave Vadisi, seller altında kaldı. Gökyüzünden onlarca yıldız kaydı. Kisra’nın saraylarından ondört burç kendiliÄŸinden yıkıldı. Kabe’deki putların pek çoÄŸu baÅŸ aÅŸağı devrildi. Åžeytan-ı lane, ölesiye çığlık kopardı. Daha ne gizemli olaylar iç içe ve peÅŸ peÅŸe yaÅŸandı. Nasıl yaÅŸanmasındı ki Kainatın Efendisi, Ä°nsanlığın Ä°ftihar Tablosu Hz. Ahmed–i Mahmud–u Muhammed Mustafa (sas) dünyaya teÅŸrif ediyorlardı. Bütün varlık O’nu ayakta karşılamıştı.
DoÄŸum anı öncesi hane–i saadetleri nurla doldu, yıldızlar evin üzerine salkım salkım dökülecekmiÅŸ gibi aktı. Seher vaktiydi. Bir ara Amine validemizin kulağına müthiÅŸ bir ses geldi. Korkudan eriyecek gibi oldu. Bir de ne görsün? Bembeyaz bir kuÅŸ peydahlandı ve yanına geldi; sonra da kanatlarıyla Amine’nin sırtını sıvazladı. Ne korku kaldı, ne kaygı. Yine doÄŸum öncesi baÅŸka bir nur gözüktü. Amine’ye bu nur ile Åžam’ın saray ve köÅŸkleri gösterildi. Kendisine ak bir kase içinde ÅŸerbet sunuldu. Ä°çer içmez de muhteÅŸem bir nur bulutu kendisini sardı. Tam o esnada mukaddes doÄŸum gerçekleÅŸti. O sıra ebesi Åžifa Hatun gizemli bir ses duydu: “Allah’ın rahmeti, Onun üzerine olsun!” diye. Hatta Rum diyarının bazı sarayları bile görünmüÅŸtü kendisine. MaÅŸrık ile maÄŸrib arası nurlara boÄŸulmuÅŸtu. Annesinin anlattığına göre: “DoÄŸuda, batıda ve Kabe’nin üzerinde bir bayrak gördüm. DoÄŸum tamamlanmıştı. Yavruma baktım, secdedeydi. Parmağını da göÄŸe kaldırmıştı. Hemen bir ak bulut inip onu kapladı. Åžöyle bir ses iÅŸittim: ‘DoÄŸuları ve batıları dolaÅŸtırın, deryaları gezdirin. Ta ki mahlukat Muhammed’i ismiyle, sıfatıyla, sûretiyle tanısınlar!’ Biraz sonra da bulut gözden kaybolup gitti.”
Hz. Adem’den baÅŸlayarak devirlerden devirlere, aileden aileye intikal ede ede gelen o Biricik Nur, artık vücud sahnesinde varlık bulmuÅŸtu. Efendimiz’in “Allah’ın ilk yarattığı ÅŸey, benim nurumdur” dediÄŸi kendi Nur’u, beden giymiÅŸ, görünür hale gelmiÅŸti. Her çocuk doÄŸunca yere düÅŸerken, o ise ellerini yere dayamış, önce secde edip sonra da başını ve parmağını semaya kaldırmıştı. DoÄŸduÄŸunda sünnetli ve göbek bağı kesilmiÅŸ vaziyetteydi. Sırtında, iki kürek kemiÄŸi arasında, tam kalbinin hizasında peygamberlik mührü “Hatem–i Nübüvvet” vardı (Hatem–i Nübüvvet: üzeri tüylü, kabarık, kırmızımtırak inci gibi benlerden oluÅŸmaktaydı ve keklik yumurtası büyüklüÄŸündeydi. Rasul–i Ekrem’in son peygamber olduÄŸunun alâmetlerinden birisiydi). Dedesi Abdülmuttalip adını Muhammed koymuÅŸtu. Övülen demekti. Zira onu Allah övmüÅŸtü; melekler, insanlar ve cinler de övecekti. Sonra o Nur topunu alarak Kabe’ye götürdü ve Allah’a duada bulundu: “Bana bu temiz çocuÄŸu ihsan eden Allah’a hamdolsun!” dedi. Nasıl ki insanlara ve cinlere sonsuz mutluluÄŸun yollarını gösterecek Nebi dünyaya teÅŸrif edince bütün varlık ayaÄŸa kalkmıştı.
O'nun doÄŸduÄŸu gece, insanlığın kurtuluÅŸu için çok hayırlı ve mübarek bir baÅŸlangıçtır.O gecenin sabahı gerçekten de feyizli bir sabahtı. Ä°nsanlık için yepyeni bir gün doÄŸmuÅŸ, aydınlık bir devir açılmıştı. Bir fazilet güneÅŸi ve hidayet meÅŸalesi olan sevgili peygamberimizin gönderiliÅŸi, Yüce Allah’ın bütün insanlara en büyük nimetlerinden birisidir. Bu hususta Kur'an-ı Kerim'de ÅŸöyle buyurulmuÅŸtur:
“Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah'ın ayetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkârdan) kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti öÄŸreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuÅŸtur. Halbuki daha önce onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler.” (Al-i Ä°mran, 164)
Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed kendisinden önceki peygamberler gibi sadece bir kavme veya millete deÄŸil, bütün insanlığa peygamber olarak gönderilmiÅŸtir. O'nun diÄŸer peygamberlerden en farklı yönlerinden birisi budur. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de ÅŸöyle buyurulur: “Biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoÄŸu bilmezler”(Sebe, 28). “Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik” (Enbiya, 107).
TeÅŸrifinden asırlar sonra da “DoÄŸdu ol saatte ol Sultan–ı Dil / Nura gark oldu semavat ü zemin” –S.Çelebi– deyince mevlidhanlar, benzeri bir heyecanla Mü’minler “HoÅŸ geldin ey Kutlu Nebi!” manasına ayaÄŸa kalkmaya devam ediyorlar. Bir edep anlayış ve göstergesi olan bu hürmet ve tazimlerini, O’na arz etmeye çalışıyorlar.
Efendimiz’in terakki çizgisinin müntehası Mi’raç, baÅŸlangıcı da Mevliddir. Bu kutlu gecede S. Çelebi’nin Mevlid–i Nebi’si gibi, Peygamber aÅŸkını körükleyen na’t–ı ÅŸerifler, mevlidler okunmalı. Hafızlar, Kur'ân’dan Peygamberimiz’in adının geçtiÄŸi aÅŸirleri seslendirmeliler. Hem yetim, hem öksüz yetiÅŸen o Nebi’nin doÄŸum günü vesilesiyle öncelikle yetimler ve öksüzler sevindirilmeli, yoksullara ziyafetler verilmeli. Kutlu doÄŸum hakkında yazılmış kitaplar ve makaleler bir kere daha topluca okunmalı. O’nu anlatan sohbetler dinlenmeli. Bol bol salat-ü selamlar getirilmeli. Gözümüzün Nuru, Gönlümüzün Süruru Efendimiz Hazretleri’nin doÄŸum günü münasebetiyle bizlere düÅŸen vazifelerin ön önemlisi ise, herhalde O’nu her yönüyle daha iyi anlamaya ve O’nun, insanlığa tebliÄŸ ettiÄŸi esasları kavramaya çalışmak olmalıdır. Fakat kutlu doÄŸumu, aynı zamanda kendi doÄŸumu olan Ä°slam dünyası, o Nevruz–u Sultani’yi layık–ı vechiyle tes’id edememektedir. Hz. Ä°sa’nın doÄŸumun bütün dünyada noel, paskalya ve daha baÅŸka yortu ve karnavallarla kutlanılması ölçüsünde, bu Kutlu DoÄŸum'un en azından ümmet içinde olsun O’na ve O’nun mesajına yaraşır biçimde tes’id edilmesi, bir vefa borcu olmanın ötesinde Ä°slâm’ın ruhundaki Hz. Muhammed’e muhabbet ve hürmet emrinin bir gereÄŸi olsa gerektir... KANDÄ°LLERÄ°N DEÄžERLENDÄ°RÄ°LMESÄ°
Bütün kandil gecelerinde yapılabilecek ve yapılması gereken önemli bir takım afv-ü maÄŸfirete nail olma, ecr-ü sevap kazanma, manevi terakki kaydetme, bela ve musibetlerden kurtulma ve rıza–i Ä°lahiye ulaÅŸma vesileleri vardır ki, bunlardan bazılarını maddeler halinde kısaca ve toplu olarak yeniden hatırlamakta yarar var:
* Kur'an–ı Kerim okunmalı; okuyanlar dinlenmeli; uygun mekanlarda Kur'ân ziyafetleri verilmeli; Kelamullah’a olan sevgi, saygı ve baÄŸlılık duyguları yenilenmeli, kuvvetlendirilmeli.
* Peygamber Efendimiz (sav)’e salat-ü selamlar getirilmeli; O’nun ÅŸefaatini ümit edip, ümmetinden olma ÅŸuuru tazelenmeli.
* Kaza, nafile namazlar kılınmalı; varsa o geceye ait nakledilen namazlar, onlar da ayrıca kılınabilir; kandil gecesi, özü itibariyle ibadet ve ibadette ihsan ÅŸuuruyla ihya edilmeli.
* Tefekkürde bulunulmalı; “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, Allah’ın benden istekleri nelerdir” gibi konular baÅŸta olmak üzere hayatî meselelerde derin düÅŸüncelere girmeli.
* GeçmiÅŸin muhasebe ve murakabesi yapılmalı; ve ÅŸimdinin ve geleceÄŸin plan ve programı çizilmeli.
* Günahlara samimi olarak tevbe ve istiÄŸfar edilmeli; idrak edilen geceyi son fırsat bilerek nedamet ve inabede bulunulmalı.
* Bol bol zikir, evrad-ü ezkarda bulunulmalı.
* Mü’minlerle helalleÅŸilmeli; onlarla irtibatımız cihetinden rızaları alınmalı.
* Küs ve dargın olanlar barıştırılmalı; gönüller alınmalı; kederli yüzler güldürülmeli.
* KiÅŸi kendine ve diÄŸer Mü’min kardeÅŸlerine hatta isim zikrederek dualar etmeli.
* Üzerimizde hakları olanlar aranıp sorulmalı; vefa ve kadirÅŸinaslık ahlakı yerine getirilmeli.
* Yoksul, kimsesiz, öksüz, yetim, hasta, sakat, yaÅŸlı olanlar ziyaret edilip, sevgi, ÅŸefkat, hürmet, hediye ve sadakalarla mutlu edilmeli.
* O gece ile ilgili ayetler, hadisler ve bunların yorumları ilgili kitaplardan ferden veya cemaaten okunmalı.
* Dini toplantılar, paneller ve sohbetler düzenlenmeli; va’z-ü nasihat dinlenmeli; ÅŸiirler okunmalı; ilahi ve ezgilerle gönüllerde ayrı bir dalgalanma oluÅŸturmalı.
* Kandil gecesinin akşam, yatsı ve sabah namazları cemaatle ve camilerde kılınmalı.
* Hz. Muhammed (sav), sahabe, ulema, evliya baÅŸta olmak üzere tüm ölmüÅŸlerimizin ruhu için Fatihalar okunmalı.
* Hayattaki manevi büyüklerimizin, üstadlarımızın, anne ve babamızın, dostlarımızın ve diÄŸer yakınlarımızın kandilleri bizzat giderek veya telefon, faks yahut e–mail çekerek tebrik edilmeli; duaları istenmeli. * Bu kandil gecelerinin gündüzlerinde mümkün olduÄŸunca oruç tutulmalı
Ä°nsanlığın her zaman ve mekanda Hz. Peygamber'in tebliÄŸ ettiÄŸi ilahi mesaja ve bu mesajın hayata geçirilmiÅŸ ÅŸekli olan onun sünnetine ihtiyacı vardır.
Yüce Allah'ın sevgisine, hoÅŸnutluÄŸuna ve bağışlamasına ermenin yegane yolu, Peygamberimizin yolundan gitmektir... “De ki: Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın...” (Al-i Ä°mran, 31) MEVLÄ°T KANDÄ°LÄ°MÄ°Z MÜBAREK OLSUN
Bu vesileyle tüm Ä°slam aleminin, Ümmet-i Muhammed’in mevlid kandilini tebrik eder, Allah (cc)’tan saÄŸlık, mutluluk ve baÅŸarılar dilerim. Allah (cc), cümlemizi kendine kul, Hz. Muhammed (sav)’e Ümmet olma ÅŸerefine erenlerden, bu gece hürmetine kurtuluÅŸa erenlerden eylesin. Ülkemize ve tüm Ä°slam alemine huzur ve barış ihsan eylesin (amin)….
Selam ve Dua ile… Sami GÖREN|
beyefendi!!! Yazar kubha açık 2008-03-19 19:33:39 peygamber efendimiz bir insandı. her insan gibi doğdu, annesi emzirdi, büyüdü, genç oldu, ticaret yaptı, evlendi ve vefat etti. Allah ona rahmet etsin, bizi de onun yolundan ayırmasın. yazınızı okuyunca sanki harry potter kitabını okuyormuşum gibi oldum. bir de öyle yazmışsınızki sanki olan bitene gözlerinizle tanıksınız. Bari bir-iki kaynak verseydiniz de güvenimiz oluşsaydı. birde sahabe zamanında hz. peygamberin doğumu kutlanmazdı diye biliyorum. sonuç olarak siz de bir yanlışlık hissediyorum ama tam ifade edemiyorum... saygılarımla
| olağanüstülüklere gerek yok Yazar suntalam açık 2008-03-21 10:13:01 Allah ın rasulünün örnek kişiliği, yol göstericiliği,çok önemli ve büyük bir insan oluşunu bir takım yerleri sel bastı diğer taraflarda taş taş üstünde kalmadı gökyüzü aydınlandı gibi şeylerle isbatlamaya çalışmaya gerek yok. Herşey değerini Allah dan alır Allah değer katar ve rasulü Muhammed de örnek yaşamıyla değerlidir. O nun mesajına ve hayatına bakmak yeterlidir başka hiçbir şeye abartıya uçurmaya kaçırmaya gerek yoktur. Bunlar Allah ın rasulünü yüceltmez sadece bizi komik duruma düşürür. | kubha'ya cevaptır... Yazar samigoren açık 2008-03-21 22:34:59 Harry Potter'de kim?.. Sizin için özel bir anlamı olabilir ama benim için hiç bir anlamı yok... Yazdıklarımla, Harrry Potter arasında nasıl bir ilgi kurabiliyorsunuz, hayret... Tabii ki olup bitene gözlerimle tanık değilim, öyle bir iddiam da olamaz... Ancak anlatılan hususlar hemen tüm siyer kitaplarında anlatılan ve hemen herkesin bildiği hususlardır... Yazıyı yazmakta ki amacım "bilinenleri hatırlatmak" ve "hayra vesile olmak"tır... Kaynak mevzuuna gelince; genellikle yazılarımda kaynak yazarım... Ancak bu yazı tamamen "sohbet" yazısı mahiyetinde olduğu için kaynak yazmadım... yazdıklarımın doğruluğunu tahkik etmek istiyorsanız, herhangi bir siyer kitabından yararlanabilirsiniz... Kandil kutlamasının Hicri 3. yy (Miladi 9. yy)'dan sonra başladığını zaten başta belirttim... Hicri 3. (Miladi 9.) yy'da hayatta olan sahabe de yoktu... "Siz de bir yanlışlık hissediyorum ama tam ifade edemiyorum" ne demek?... O yanlışlık Siz de olmasın?... İfade edemediği hisleriyle yazı yazmaya çalışan bir kişi olduğunuzun farkında mısınız?... Size tavsiyem, yadıklarınızı başkaları okumadan "tekrar tekrar" okuyunuz... Haksız ithamlarınız karşısında üzgünüm... Sizi Allah (cc)'a havale ediyorum.... | suntalam'a cevaptır... Yazar samigoren açık 2008-03-21 22:43:16 "Allah ın rasulünün örnek kişiliği, yol göstericiliği,çok önemli ve büyük bir insan oluşunu bir takım yerleri sel bastı diğer taraflarda taş taş üstünde kalmadı gökyüzü aydınlandı gibi şeylerle isbatlamaya çalışmaya gerek yok" diyorsunuz... Doğru söylüyorsunuz da "Allah Resulünün büyüklüğünü bir takım yerleri sel bastı, diğer taraflarda taş taş üstünde kalmadı gökyüzü aydınlandı gibi şeylerle" ispatlamaya çalışan yok ki... Yazıda ifade edilen hususlar tüm siyer kitaplarında anlatılan hususlardır... Bunları bilmiyor iseniz bu Sizin sorununuzdur... kubha'ya yazdığım cevapta da belirttiğim gibi; bu yazıyı yazmakta ki amacım "bilinenleri hatırlatmak" ve "hayra vesile olmak"tır... Hatam bu mu?... Hayra vesile olmuyorsunuz, güzel birşeyler ortaya koy(a)mıyorsunuz, ama bunu yapan insanları itham ediyorsunuz.... Lütfen "ya hayır söyleyin ya da susun...." Sizi Allah (cc)'a havale ediyorum...
| amacım tartışmak değil Yazar suntalam açık 2008-03-22 19:18:45
| Hayır olanı söylemek Yazar suntalam açık 2008-03-22 19:38:15 Dr sami bey beni en yüce olana havale etmişsiniz gayrısına gerek yok Allah razı olsun. Amacım ne sizi itham etmek nede fayda getirmeyen tartışmalara girmek. Siyer kitaplarında geçen şeyler olduğunu biliyorum. Sorunum yok. Yazınızı hayra vesile olmak amacıyla yazdığınızı tahmin edebiliyorum. Ama iyi niyet herzaman iyi şeyler getirmeyebiliyor. Bu anlatılanlar hem metin yönüyle hemde rivayet zinciri bakımından problemli anlatımlar. Derinlemesine tahkik ederseniz görürsünüz. Bu tür anlatımlar mevlitlerde gözü yaşlı;hırkaya yüz sürmek için birbirini ezen kitleler oluşturmaktan başka bir işe yaramıyor. Ve O menkıbeler yoluyla duygusal bağlılıklar oluşturmuş bilinçsiz insanlar ilk imtihanda ordan oraya savrulup ne yapacağını bilemez hale geliyor. Hikayeler ilkeli neye ne için inandığını, neyi ne için yaptığını, kimi hangi sebeple takip ettiğini bilen insanlar oluşturamıyor malesef. Lütfen Sami bey hayır iş işleyin ve onlarca siyer kitabında onlarca kez tekrarlanan ve ne Rasulün örnekliğini anlamamıza yarayan ne de hayatımıza ışık olabilecek niteliği olan bu tür hikayeleri alıntılayacağınıza Rasulü daha iyi anlamamızı sağlayacak bir iki satır yazın daha faydalı olur diyorum ve hayır bildiğimi söylüyorum susmuyorum. Allah a emanet olunuz. Saygılarımla | ibretle izliyorum. Yazar kartonboy açık 2008-03-23 21:41:15 karşılıklı yorumları okuyorum ve 'daha çok başındayız 'diyorum kendi kendime.Allah(cc) ,Kuran-ı Hakim'inde,Resulünün (sas)sade bir beşer olduğunu ve efendimizin risaleti mucizeler göstermeksizin yaptığını(isra 53)beyan ederken ne murad ediyor acaba.Tabiiki ,bizden birinin örnekliğinin en iyi olacağını muhtemelen.Tamamen iyi niyetle başlayan ve rezalete dönen bir peygamber methiyesi seyretmek isterseniz,youtube da 'ali bayram hoca,Muhammed eşittir Allah 'adlı klibi arattırıp seyredebilirsiniz.(Ali Bayram hoca,kısa bir süre önce İstanbul Fatih'te bir camii de katledilen imamdır).Sevgili Sami Gören beyefendi,bana lütfen söylermisiniz Allah(cc)resulünü beşer olarak takdim edip bunu defalarca tekrar ediyorken sizin yazınızdan dolayı ,her ne kadar iyi niyetle yazılmış olsada ,birileri efendimiz için insanüstülük izafe etse siz ne yapmış olursunuz.Bir de tümevarım yapalım ;bu tarzın yani duyguları aklın üzerine almaya kadar varabilecek bir maceranın bize,artısı eksisinden fazlamı acaba.Yazınızda bakara suresinde Hz İbrahim 'in duasının Hz Muhammed'i işaret ettiğini söylüyorsunuz halbuki öncelikle Hz İsmail'i dolaylı olarak Hz Muhammed'i işaret etmektedir.Çok uzatmamak adına ve Resulullah 'ın da tavsiyesi üzerine son söz olarak şunu söylemek istiyorum Kuran-ı Kerim'le ters düşen her söze tavra tarza karşıyım.Allah(cc),Peygamber efendimize (sas)beşer derken ısrarla O'na insanüstülük izafe eden her söze tavra tarza karşıyım.Allah u alem. Vesselam |
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |