Hukukçu ve yazar Selami Çekmegil’in “Kendimizi Tartışmak”(*) isimli katabında “FarklılaÅŸmak DonuklaÅŸmak”, Malatyalı ünlü terzi ve fikir adamı Said Çekmegil’in de daha sonra çıkan “Ä°man”(**) adını verdiÄŸi kitabındaki ”FarklılaÅŸmak ÅžaÅŸkınlığı”nda adlı makaleleri dikkatimi çekti. Elbette baba ile oÄŸul arasına girmek pek doÄŸru olmasa gerek. Mesele barışa varmaksa mümkün. Ancak bu da bizim haddimiz deÄŸil.
Bir çok nesil çatışması görmüÅŸüzdür. Bu “genelde beÅŸeri münasebetlerin farklı yorumu” ve “gizli hakimiyet isteÄŸinin açığa çıkması” ÅŸeklinde görülüyor. Ancak fikri çatışma çok nadir görülen ÅŸeydir.
Fikri çatışma hele de aynı kulvarda koÅŸarken nefes açacak bir nüans farkı; elbette bir “bilgi”ve “fikri çilenin” ürünü olursa enfes oluyor.
Makalelerin yazarları; sosyal meselelerimize “adam sendee” ve “nasıl gelmiÅŸse öyle gitsin, “dememiÅŸ, yaÅŸarken onu deÅŸmenin ve deÄŸiÅŸtirmenin de mücadelesine girmiÅŸ iki insan. SezdiÄŸimiz kadarı ile “büyüklere has” bir özellikle,“kendi emeÄŸi” ile rızkını kazanırken öbür yanda fikri çileye adanmış ömür. Dünyalığını baÅŸkalarının sırtına yükleyerek çırçır böceÄŸi gibi kendi müziÄŸini çalan ama kimseyi bir gram etkileme gücünden uzak olanlardan azade bilge kiÅŸiler...
Babası daha keskince ve sınırları daha belirgin bir ekol... OÄŸul, “Bende varım” deme cehdi içinde, ama babası ile anılan yakın çevrede “tıpkısı”olmadığı gözlenen, kendine has bir ÅŸahsiyet. Ä°ki nev-i ÅŸahsına münhasır insanın, aynı konuya farklı yaklaşımı. Biri hep “bizim” olmuÅŸ, bizde kalmış, bizden gideni bize iade etmenin çilesini yüklenmiÅŸ. DiÄŸeri “bizim”le olmanın yanında Batı’nın “bizim “ olanını dermiÅŸ. Batının “bizimi”ni bize verme gayretini iÅŸ edinmiÅŸ.
Birincisi geliÅŸmeyi, bilmeyi “Bir”de bilmiÅŸ. Onun sıkı savunucusu. Enkazı darbelerle sarsarak “özü” gözler önüne seren kiÅŸi. DiÄŸeri geliÅŸmeyi ”Bir” de birleÅŸmek mihveri içinde, “farklı tonların” sergilenmesinde bularak güzellikleri ” farkta “ gören bir tecessüs sahibi. Gözlemlerini Kur’an ve mantık süzgecinden geçiren analizci.
Önce oÄŸul yazıya geçiriyor. Diyor ki; “Hayat, deÄŸiÅŸmez bir mihver etrafında namütenahi deÄŸiÅŸkenlerin dönüÅŸümünü yansıtıyor. ”Bu deÄŸiÅŸimi, “deÄŸiÅŸmez mihverin” özünden kopmadan “biçimsel bir deÄŸiÅŸim” olarak deÄŸerlendiriyor.
Kendi mihverinde dönen çekirdek etrafına sıralanmış elektron hareketi misali. Ona baÄŸlı ama kendince bir dönüÅŸ.
Hemen dikkat çekiyor. Kendi etrafında dönen atom çekirdeÄŸinin oluÅŸturduÄŸu çekim alanı içinde belli bir yörüngede dönen elektronların suni zorlamalarla yörüngeden sapması ve kendi başına kontrolsüz hareketi ile komple atomu mahvetmesi neticesinde ortaya çıkardığı muazzam enerji örneÄŸinde olduÄŸu gibi .”Bu biçimsel deÄŸiÅŸkenlerin, deÄŸiÅŸmez mihver olan öz’ün yerini alması halinde hayat hikmetli ve tutarlı anlamını kaybederek,çeliÅŸkili bir anlamsızlık yığınına dönüÅŸmektedir. Biçimsel deÄŸiÅŸkenlerin deÄŸiÅŸmez mihverin birleÅŸtirici cazibesini kaybedip de kopuklaÅŸması halinde ise sonsuzluÄŸa dek dağılmalar ve ufalanmalar tabii bir sonuç olur.”
Bu konudaki fikrini daha da açarak ”FarklılaÅŸmanın olmadığı, gerçekleÅŸmediÄŸi ortamlarda hayat durur; zevk, renk ve espiri kaybolur” diyerek tek renkli bir hayatın çekilmezliÄŸini ortaya koyuyor.
Fikir ve hayat çilelerini doksanına merdiven dayamış ömrünün imbiklerinden geçirmiÅŸ, tabii olarak kendini “hesaba “daha yakın görme ihtimali olan baba; oÄŸullara ”Mahvınızı görüyorum. Hizaya gel“ derecesine, koruma hissi ile hitap ediyor. “Dildekini hal ile de yaÅŸamak gerekir. Yoksa ne manası olabilir ki, aksi halde özden kendinizi uzaklaÅŸtıracak kapılar ararsınız” olarak anladığım “Gayrı Ä°slami dünyacılığın göz kamaÅŸtıran yaÅŸantısı ile, iyi bilmediÄŸi Ä°slami müeyyideleri telif etmeye çalışan ÅŸaÅŸkın kafaların düÅŸündürücü çıkışlarına dikkat çekmek gerekiyor.” diyerek daha ilk cümlesi ile kendi uzmanlık alanına çekiyor
OÄŸul, gelenekçiliÄŸi ”illet” olarak deÄŸerlendirip, ”hayat düzeni ritimleÅŸmiÅŸ” orta yaÅŸlılarla, yine hayat “düzeni kaymış” yaÅŸlıların üzerine en çok titredikleri ÅŸeyin “statükonun korunması” olduÄŸunu belirtiyor. Bu tesbiti bir çok ”önder”de ortaya koyarak kurdukları müesses nizamları gençliÄŸe emanet etme ”akıllılığını ..!” göstermiÅŸlerdir. Çünkü düzeni deÄŸiÅŸtirme cehdinin orta yaÅŸlılarla ve yaÅŸlılarda görülemeyeceÄŸi fiziken normal. Bir daha mevcut konumlarına sahip olamamak endiÅŸesi ile “bir ömrü riske etmeleri “ konusunda teenni ile hareketleri her zaman görmek mümkün. Onun için gençlik kesiminin kontrolü üzerinde kafa yorulması, hele hele ” koruma ve kollama “iÅŸini de o kesime yıktınız mı iÅŸi garantiye aldınız demektir.
Baba toplumu birlikte tutan geleneklere dikkat çekerek, geleneklerin ”toptan reddine“ karşı çıkıyor ve tevhidin sürekliliÄŸini saÄŸlayan Sünnetullah ile izah ediyor. Her gelen peygamberin “ tevhit çerçevesi” içinde kalmak ÅŸartı ile öncekini yenileyen farklı mesajları getirdiÄŸini ihmal ederek. Resullerin vazifelerini bize taşıyan “gelenekleri “daha çok orta yaÅŸ ve yaÅŸlıların koruması olmasaydı, ”henüz saÄŸlam beyinlerde izzetle yaÅŸayan Ä°slam hukuku; kerim ahlaki hayalar silinme tehlikesi ile karşı karşıya kalırdı” kesin hükmü Resullerin getirdiklerine daha çok bu yaÅŸ guruplarının karşı çıkarak “siz doÄŸru söylüyorsunuz ama.. atalarımızın hukukunu ne yaparız?”endiÅŸesini elbette çürütmez. Ä°slam için kesin olan “ilahi koruma” esas olmak üzere, bu uÄŸurda feda edilen gençlerin kanları ve canlarını göz ardı etmemek gerekmez mi? Üstelik Kur’ an gibi yaÅŸlı, genç ayrımına bakmadan her kesime hitap eden bir uyarıcının elde mevcudiyeti biline biline.
Ä°leri yaÅŸtaki kesimin farklılaÅŸmayı adeta isyan gibi algılayarak onu boÄŸmak için metodlar icat etmesi her dönemde görülmüÅŸtür.
Komünist partisinin polit bürosundan tutun da oligarÅŸik demokrasilerin ”yıllanmış” idarecilerinin ülkede “her zamankinden daha fazla birlik ve beraberlik” adına “tedbir” çabaları boÅŸuna deÄŸildir. OÄŸulun dediÄŸi gibi bu “tedbircilerin”, “sürekli yasa çıkartarak” ön açması, sorun çözmesi icap eden “yasamayı “ yalama yapmaları beyhude gayretler olarak ortaya çıkmaktadır. EÄŸer ülkemizden bakacak olursak çürümeyi dinamizme çevirecek yeni düÅŸünceleri; halkın önüne lütuf gibi koydukları “sandıkta“ hep kendisini oylatan deÄŸiÅŸmezlerle “ayrıcalıklı yaÅŸlılar bürokrasisi” tarafından“tehdit ve tehlike” sayarak ona karşı bin bir engel çıkarılması bir yana, sabahlara kadar çalıştırılan Meclis’ten çıkardıkları kanunların neye yaradığını kendilerinin de farkına varmaması bunun bir güzel örneÄŸi olsa gerekir. Statükonun devamı için ayak direme ve halkı canından bezdirerek yöneltme eylemi bu yaÅŸlılar sınıfının korku sendromlarından baÅŸka ne ola ki? Bunu oÄŸul, her yasanın hürriyetlerden bir ÅŸeyler eksilttiÄŸinin ÅŸuurunda olarak. ”Bu rejimlerde deÄŸiÅŸmez biçimde yasa enflasyonu görülmesi bundandır“ diye özetliyor. Statükocular aman efendim, sepet efendimci anlayışla gençleri kiÅŸiliksiz ve kimliksiz hale getirirken varlık unsuru gördüklerini boÄŸma telaÅŸları boÅŸa deÄŸildir. Genelde de hakimiyet alanlarını kaybetme duygusunu ”vatanın selameti “ vs gibi ne kadar mevcut kutsal varsa onunla eÅŸ anlamlı olarak yutturmaya çalışırlar. Yoksa yeni kutsallar ve korkular icat ederler.
Her ne kadar oÄŸulun verdiÄŸi “putçu baba Azer” ile oÄŸul Hz. Ä°brahim, babanın da “Hz Adem’in Ka’bil’i ile Hz.Nuh’un nankör oÄŸlu” örnekleri ilahi deÄŸiÅŸime yakışan bir örnek ve normal insan için ekstrem ise de Resullerin sünnetleri ve o yolun yolcuları yaÅŸ olayına fazla takmamışlardır. YaÅŸ yerine bilgi, cesaret, dirayet, sadakat gibi baÅŸka deÄŸerleri ön palana aldıkları da bir gerçek. Aksi halde 90 ‘lık sahabeler varken 20’lik delikanlılar ne ordu kumandanı nede vali tayin edilebilirdi. Ne oÄŸulun verdiÄŸi “Azer-Hz. Ä°brahim” nede babanın üstüne basarak verdiÄŸi “Hz.Nuh'un nankör oÄŸlu” örneÄŸi yukarıdaki gerçeÄŸi deÄŸiÅŸtirmiyor. Kur’an kaynaklı bu örneklerin ifadesi; ilahi emre “ muhataplığının” baba-oÄŸul veya nesep iliÅŸkisinde deÄŸil tek tek bireylerin nefsine ait olduÄŸunun göstergesi için olsa gerektir. Yaratanın da toplumun huzur ve sürekliliÄŸinin ataerkil bir devamda deÄŸil, tek tek “bilerek, isteyerek ve yerine getirerek” bir kabulleniÅŸten geçmesi gerektiÄŸini iÅŸaret ettiÄŸi düÅŸüncesindeyim. Bu düÅŸünce iledir ki oÄŸul ve babanın örnekleri yakın nesebe raÄŸmen ferdi ayrılığın fıtrattan mümkün, ancak nesebe dayanmaksızın tevhid mihverinde birleÅŸmenin de yine mümkün olduÄŸunun ap açık bir delili olsa gerekir.
Ä°slam milletinin ilerlemesinde her ne kadar ihtiyarların müÅŸavirliÄŸi muteber ise de gençlerin enerjisi, karar verme ve yerine getirme iradesi büyük merhaleler kad etmiÅŸtir.
Son ölüm kalım savaşında merkezi idaredeki ihtiyar yetkililerin yerlerini muhafaza etme lüksü yanında, gençlerin bir hedef için bilinmeze koÅŸmaları talihin seyrini deÄŸiÅŸtirmekte az mı pay sahibidir?
Büyük davaların ÅŸekillenmesinde ihtiyarların geliÅŸtirdikleri fikirlerden ziyade, genç denecek yaÅŸtakilerin farklı uygulamalarının paylarının yüksekliÄŸi tesadüf olmamalı.
Babanın verdiÄŸi Bizans’la ÅŸekillenen ”hayasızlık” örneÄŸinden yola çıkarsak Hz.Fatihe nasip olan ”ÇaÄŸ açma misyonu“ aynı müÅŸavirler kurulunun yön verdiÄŸi babaya nasip olmaması rastlantı mıdır acaba? Biri hayatı kendisinin yaÅŸayacağı ümidi ile deÄŸiÅŸtirme azminde, diÄŸeri saÄŸlam teslim etmenin gayretinde. Biri kaybetme riskine raÄŸmen iyi hazırlanmış fikir jimnastiÄŸi içinde ilerlemek için deÄŸiÅŸim, diÄŸeri bilmiÅŸlik edasında saÄŸlam durmak adına fikren ve fiziken stotükoyu korumaya meyilli.
Her ne kadar”Batıl yaÅŸantılara özenirken Müslüman görünmeyi de baÅŸarmak isteyen ÅŸaÅŸkınlar, yaÅŸlılardan daha çok muvazenesiz gençler arasından çıkar ”fikri ne kadar yalın gerçeÄŸi yansıtmıyorsa da ” Davasının doÄŸruluÄŸundan emin müminler,üstünlüÄŸün ancak muttakilerde olduÄŸunu bilirler, yaÅŸlı olsun, genç olsun fark etmez....” hükmünü selamlayarak ortak noktanın bu ölçü içinde bulunacağını iki tarafında kabulü olduÄŸunu söylemek mümkün.
OÄŸulun verecekleri hala var, baba verebildiÄŸini dolu dolu verdi ve iÅŸin son rütüÅŸlarında .
“FarklılaÅŸmak DonuklaÅŸmak” ve ”FarklılaÅŸmak ÅžaÅŸkınlığı”nda; (kendilerine has sertliÄŸinin ötesinde” baba haklı”, “oÄŸul” biraz daha “haklı.”
.........
(*)Selami Çekmegil – Kendimizi Tartışmak-TimaÅŸ Yayınları
(**)Said Çekmegil – Ä°man, Nabi –Nida Yayınları
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |