Temel hak ve özgürlüklerin, bireysel anlamda koruyucuları cumhuriyet savcılarıdır. Cumhuriyet savcılarının görevlerine bakıldığında, bu makamın asıl varlık sebebinin, vatandaÅŸların temel hak ve özgürlüklerini korumak olduÄŸu görülecektir! Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki herkesin, malı, canı, temel hak ve özgürlükleri yasalarla koruma altına alınmıştır. Hiç kimse, baÅŸka birinin hak ve özgürlüklerini kısıtlayamaz. Böyle bir durum söz konusu olduÄŸunda, cumhuriyet savcısı, derhal soruÅŸturma baÅŸlatacak, dava sonuçlanıncaya kadar kamu adına (millet adına) "davanın takipçisi" olacaktır! Yani cumhuriyet savcıları, hiç kimsenin memuru veya uÅŸağı deÄŸil, temel hak ve özgürlüklerin bekçileridir. Unvanlarının başında "cumhuriyet" sözcüÄŸünün yer alması, savcıların "görev" niteliÄŸini deÄŸiÅŸtirmez. Zira cumhuriyetin bekası, ancak temel hak ve özgürlüklerin korunmasıyla mümkün olabilir. Cumhuriyet savcıları, temel hak ve özgürlüklerin ve bütün farklılıkların korunmasının yegane güvencesi olduÄŸu için, toplumun her kesimi tarafından büyük saygı görürler. Özgürlüklerin alanı o kadar geniÅŸtir ki, bunları tek tek saymak imkânsızdır. Anayasada güvence altına alınan "temel hak ve özgürlüklerin" içine, sadece anayasada sayılanlar deÄŸil, sayılmayanlar da girer. Bunun için, anayasaya, "temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanamayacağı, özüne dokunulamayacağı", "kısıtlamanın da ancak yasayla yapılabileceÄŸi" (madde: 13) hükümleri konulmuÅŸtur.
BaÅŸörtüsü yasağına dönecek olursak, anayasamızda veya yasalarımızda, baÅŸörtüsünü yasaklayan bir hukuk kuralı var mıdır? Tabii ki yoktur! Peki, anayasamızda, yasa olmadan hak ve özgürlükler kısıtlanamayacağına iliÅŸkin anayasa hükmü yer aldığına göre (evde, iÅŸyerinde, üniversitede, otomobilde vs.) baÅŸörtüsüne yasak konulabilir mi? Tabii ki konulamaz. Birileri, herhangi bir hukuk kuralına gerek görmeksizin (de facto) böyle bir yasak baÅŸlatsa, baÅŸörtülülerin maÄŸduriyetini engellemek ve bu yasağı baÅŸlatanlar hakkında iÅŸlem yapmak kimin görevidir? Tabii ki cumhuriyet savcılarının! Yani baÅŸörtüsünü yasaklayan bir hukuk kuralı olmadığı halde böyle bir yasak konulmuÅŸsa, bu yasağın yegane sorumlusu bu uygulama hakkında ses çıkarmayan cumhuriyet savcıları olacaktır! Zira cumhuriyet savcıları, baÅŸörtüsü yasağının bekçileri deÄŸil, temel hak ve özgürlüklerin bekçileridir. Hak ve özgürlükleri koruması için adliye binaları inÅŸa edilmekte, kamu kaynaklarından maaÅŸları ödenmektedir.
Hukuksuz baÅŸörtüsü yasağını kaldırmakla görevli makamın en üstünde yer alan Yargıtay BaÅŸsavcısı'nın, baÅŸörtüsü yasağının kaldırılamayacağına iliÅŸkin açıklaması, hukuk adına ve özellikle cumhuriyet savcılığı makamı adına, dehÅŸet vericidir! Hak ve özgürlükleri koruması için tesis edilen bir makamın en üstündekinin, "hukuksuz yasak sürmelidir" diye beyanat vermesi, son derece düÅŸündürücüdür. Basın açıklamasının içeriÄŸi de baÅŸtan sona tartışma yaratacak niteliktedir. Bildiride, Cumhuriyet'in 85 yıllık kazanımının, "yasakçılık" olarak lanse edilmesi, Cumhuriyet'imize ve Cumhuriyet'in kuruluÅŸ felsefesine hakarettir! Yine, çeÅŸitli kesimlere, hak ve özgürlük verilmesinin "ayrışmaya" ve "çatışmaya" sebebiyet vereceÄŸi iddiası, tam bir safsatadan ibarettir. Hak ve özgürlükleri, sadece "belli bir kesime ait bir hak" olarak düÅŸünmek, "demokrasi karşıtlığı" hatta "diktatörlük" özleminden baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir. Yargıtay baÅŸsavcısından sonra Danıştay BaÅŸkanlar Kurulu'nun dün yapmış olduÄŸu açıklamada zikredilen "toplumsal barışın zedeleneceÄŸi" savını anlamakta zordur. ÇeÅŸitli kamuoyu araÅŸtırma ÅŸirketlerinin bilimsel çalışmalarıyla sabittir ki; toplumda baÅŸörtü yasağının kalkması üzerine bir konsensüs vardır. Toplumsal barış, insan haklarına aykırı yasakların devam ettirilmesi ile deÄŸil aksine özgürlüklerin çoÄŸaltılmasıyla saÄŸlanır.
BaÅŸörtüsü ile laiklik arasında baÄŸlantı kurmaya çalışanlar, önce, hukuk kurallarına iÅŸkenceye son versinler. Bu gerçekleÅŸtiÄŸi takdirde, inanın, bütün sorunlarımız kendiliÄŸinden çözülecektir!
|