Altı-yedi kiÅŸiydik. Kapıyı çaldık. Karşımızda orta yaÅŸlı,
oldukça sempatik ve güler yüzlü bir kiÅŸi bulduk. Telefon eden
aÄŸabeyin daha öncelere dayanan dostluÄŸunun verdiÄŸi samimiyete binaen
rahatlık ve sıcaklık o ekibi hemen sarmıştı.
Salona geçtik. Daha önceden tanış simalarla karşılaÅŸtık.
Sürpriz olmadı. Telefonda kimlerin olduÄŸunu öÄŸrenmiÅŸtik. Ä°smini
hatırlayamadığım bir profesörle beraber, Yavuz Bülent Bakiler.
Hüseyin Üzmez, G.M. Uytun ve ev sahibi Selami Çekmegil…
Ä°ftardan sonra misafir kabul eden evsahibi bir taraftan ne kadar
şanslıdır.
Güzelim nimetlerden ikram edildi, gel gelelim, yiyebilene aÅŸkolsun.
Derken sohbet açıldı. Hüseyin AÄŸabeyin ilk sorusu banaydı.
Aynı konuda herkes fikrini söyledi. Yavuz Bülent AÄŸabey'in fazla
itidalli ve ürkek olduÄŸu gözlerden kaçmıyordu…
Selami Bey'in ufak tefek cüssesi yanında yorumları daha realist
anlam ifade ediyordu. O anda biri kulağıma ev sahibinin yeni çıkmış
bir kitabı var, gördünüz mü diye fısıldadı. Hayır görmedim adı nedir
diye sorunca. Tilki Tuzağı, dedi .
Birden, yaklaşık bir ay önceki bir sempozyumda derviÅŸvari bir
Tavırla cebinden, daha önce fotokopisi yapılmış tek tek katlanarak
yerleştirilmiş- kitabından bahsedilen, değişik imzalı makaleleri
birkaç kiÅŸiyle beraber bana da veren Selami Çekmegil'i tanımıştım.
Bir imzalı kitabını aldım, okudum. Hakkında yazılan yazıları da
okudum. Hemen hepsi kitabın baş tarafına alınan İngiltere hatırala-
rını kayda değer bulmuş olacaklar ki, diğer kısımlarda verilmeye
çalışılan bürokrasi zihniyetini -bizce de malum ama bir daha okuyun
dermiÅŸcesine- yorumuna girmedikleri görülmektedir.
Bu fakirin, baÅŸta A. Kabaklı olmak üzere Oktay Akbal, Y. Bülent
Bakiler gibi güçlü ve ÅŸöhretli kalem sahibi aydınların yanında
ifade etmek istediÄŸi fikrin, kitap ve müellifi hakkındaki görüÅŸün ne
kıymet-i harbiyesi olur ki!..
Ancak, bana göre önemli bulduÄŸum bir ayrıntıya deÄŸinmek istiyorum.
Selami Bey'in muhterem pederleri, kendini yetiÅŸtirmiÅŸ, fikir
platformunda önemli yeri olan, özellikle dini konularda kendisine
has tespitlerini kitaplaÅŸtırarak kütüphanelerimize kazandıran bir
aydındır. Öyle olduÄŸunu oÄŸlu da Tilki Tuzağı'nda teyit etmektedir.
Selami Bey'de aynı ocakta, aynı felsefeyle yıllardır iştigal eder.
Mensubiyet ÅŸuuru gereÄŸi pederinden etkilenmemesi mümkün deÄŸildir.
DeÄŸinmek istediÄŸim konuda muhterem pederlerinin düÅŸünceleri ne
olacaktır, bilemiyorum…
Müellif, Namık Kemal Zeybek ile ilgili kanaatini anlatırken
-aynı okulda beraber okudukları yıllarda- Necip Fazıl, Ziya Gökalp
taraflılığı yüzünden kırgınlığından bahsetmektedir. Kendisi,
Ä°slami çizgide olan N. Fazıl'a, öbürü ise Türkçü bir çizgide Ziya
Gökalp'a sempati duyduklarını ifade ediyor…
Bir sonraki sayfada ise aynen ÅŸöyle demektedir: "Nedense
ırkçılar,Müslümanlığa hürmetkarları da dahil Ä°slam'ı her zaman
davaları yönünden zaafa uÄŸratıcı bulmuÅŸlardır!… "Takip eden
sayfalarda; "Namık Kemal için takdir eden sözcüklerin akabinde,
tasavvufi yanmışlığa düÅŸmemesini gönülden arzu etmektedir.
Aynı zattan o kadar yakınlık ve dostluk gördüÄŸünü, bakanlığı
dönemindeki uygulamalarını; "Tarikat özentilerine kültür ve sanat
programları yaptırması" dışında başarılı bulduğunu ifade etmektedir.
Diyeceksiniz bundan sana ne... Bana ne diyemediÄŸim için bu makaleyi
yazıyorum. Çünkü öze dönüÅŸ hareketinde yelpaze çok geniÅŸ ve
çok baÅŸlıdır. Bugün için birlik ve beraberlik pek mümkün
görünmemektedir. Hal böyle iken bu yelpazenin deÄŸiÅŸik noktasındaki
kiÅŸi ve cemaatler itidalli olmak zorundadır. Üstelik insanlık
tarihinden günümüze kadar intikal eden kanun hükmündeki deÄŸerlerin
bir çırpıda lüzumsuzluÄŸundan bahsedilmesinin hiç de yeri ve zamanı
deÄŸildir. Birinden bahsederken, efendim çok iyi hoÅŸtur, ama bir de
çorbayı bardakla içmese... Ä°çer efendim zevk onun, çorbanın, tabakta
içileceÄŸine dair bir emir var mı? Ayrıntılarda dahi yaklaşım böyle
olmalıdır. Sayın müellifin Necip Fazıl için aynı cephede olan
arkadaşlarına karşı tavrı, bana pek samimi gelmedi. Necip Fazıl,
Abdülhakim Arvasi Hazretleri'nde kendini buldu. Namık Kemal de aynı
metodu takip eden bir aydındır. Siz Necip Fazıl kültür
organizatörlüÄŸü baÅŸkanlığını onu tanımadan mı yürütüyordunuz.
Bu Mütefekkirimizin tasavvufı hayatı iliklerine kadar sindirmiÅŸ
olduğunu bilmem hatırlatmaya gerek var mı?
Her insanın tasavvufa bakış açısı bir olmayabilir. Her inanan
İnsanın istifade ettiği kaynağın da aynı olmaması (temel kaynaklar
hariç) gayet doÄŸal bir sonuçtur. Kendi mürÅŸidi haricindekilere
bakış ve üslûp çok daha saygın ve itidalli bir tavırla
sergilenmelidir. Aksi, doÄŸru da olsa kargaÅŸaya götürür. Ä°tilaf
rahmettir, ama bu ÅŸekilde olanı deÄŸil, üstelik tarihi vetire
içerisinde ÅŸöyle bir bakacak olursak,en büyük hizmetleri yapanlar,
günümüze kadar dahi aydınlığından halen istifade edilenler,
yaratıcısına yaratılanların en yakın olarak bilinenler, o kutlu
yolun yolcuları deÄŸil midir. DoÄŸrusu alındım. O mübarek insanlar
adına alındım.
Tilki Tuzağı'nı okurken, halet-i ruhiyem buydu. Sabit
fikirli ve doÄŸma deÄŸerlerim mi var? Her ÅŸeye açığım. Yine de Tilki
Tuzağı okunması gerekli bir güzel eserdir…
Sıddık DEMİR
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.