M. Said AÄŸabeyim... Åžeyho DUMAN ![](http://tbn0.google.com/images?q=tbn:A3eTACTzKcueTM:http://www.iktibas.info/resim/evren1.jpg) AÄŸabey,
Seninle 1956 tarihinde tanışmıştık. Van müftüsü Merhum Hamdi Efendi'nin oÄŸlu hocamız Åžehabeddin Damirler vasıtasıyla… O mütevazı terzi dükkanında. O günün meÅŸhur bir çok insanının uÄŸradığı o mekanda… BaÅŸta siz olmak üzere merhum Alaeddin ve Feyzi gibi dirayetli kalfaların makas ve ölçülerinden çıkacak iyi bir elbiseye sahip olmak için bir çok ünlünün uÄŸrağı olan o mekanda… Her öÄŸlenden sonra dükkana gelmeyi adet haline getirdiÄŸimizi bilen müÅŸterilerin daha fazla o vakitte orada bulunmayı tercih ederlerdi. Ölçüleri alırken gösterdiÄŸin o hassasiyet, düÅŸünce ve tefekkür dünyana da yansımış olmalı ki, daha sonraları bu saha ağırlık kazandı. Bu yönünle tanınır hale geldin. Makası kullanırken sahip olduÄŸun usul,
tefekkür dünyana fazlasıyla yansımıştı. Daha iyi bir elbiseye sahip olmak için gelen Turgut ve Yusuflar gibi birçok ünlü de senin rihlet ettiÄŸin yerdedirler. Onlar da buradan göçüp gittiler. O mütevazı dükkanın gibi, evin de her zaman Ä°slam düÅŸüncesinin ıstırabını çekenlerle dolup taÅŸardı.
Geceleri çoÄŸu kez sabaha kadar okur, sabah namazını kıldıktan sonra uyur, öÄŸleyin kalkar dükkana gelirdin. Kim bilir Elmalı Hamdi Efendi'nin, Hasan Basri Çantay'ın tefsirlerini ve Osmanlıca olan Ä°slam Tarihi'ni kaç kez okudun.
Malatya Müftüsü merhum Ä°smail Hatip Erzen'in ilmiyle yakışır ÅŸahsiyetinin senin ve bizim üzerimizdeki tesiri oldukça büyüktü.
Ä°slam düÅŸüncesini içten kemiren haÅŸerenin teÅŸhisinde etkili rolü ortaya koyan Hoca Efendi yöremizdeki Ä°slam düÅŸüncesinin berraklaÅŸmasında büyük faydalar saÄŸladı. Ä°nsanlara tapmayı ve rabıta yapmayı Ä°slam’a aitmiÅŸ gibi telakkilere karşı çıkan ve mücadelesinden dolayı çeÅŸitli saldırılara maruz kalmaktan kurtulamayan Müftü Efendi'nin sa’yinin semeresini ilk olarak yöremiz insanı devÅŸirdi. Bu meyveyi devÅŸirenlerden biri de siz oldunuz. Hakkın yerleÅŸmesi için gerekirse her fedakarlığa katlanmayı göze alan Müftü Efendi bu çabasının meyvesini defterinin kapanmamasına sebep olduÄŸu inancını taşıyorum. ("Ä°nsan öldükten sonra amel defteri kapanır ancak üç ÅŸeyden dolayı devam eder …” Hadis-i Åžerif-i)
Evet seninle o yıllarda tanıştık. Bir yıl sonra ilk takım elbiseyi senin elinden çıkandan temin ettim. Acele bitirilsin diye Cemil Seylan kardeÅŸimize göndermiÅŸtin. Maliyede memur bu kardeÅŸimiz ikinci iÅŸ olarak böylesi sipariÅŸleri karşılıyordu. Sonraları Malatya Ekolü olarak tanınacak ve birçok insanın düÅŸünce dünyasını aydınlatacak bazı kimselerinkini de altüst edecek olan Fikir Kulübü'nü kurduk. Haftanın cumartesi akÅŸamı burada tespit edilen konu üzerinde herkes görüÅŸünü beyana mecbur edilirdi, birinci turda… Ä°kinci turda tenkide uÄŸramamak için kelime ve cümleler seçiminde fazlasıyla titiz davranılırdı. Orası bir okuldu… Mantığın her türlü kuralı orada neÅŸvü nema bulurdu. Bu seviyeye ulaÅŸamayanlar bazen sinirlenerek orayı terk etmek durumuna da düÅŸerdi. Fehmi kesik olanlar oraya iftira ederek çıkıp gider, fehimsizliklerini ilan ederlerdi.
Bir gün Yeni Cami'de vaaz ediyordum. GençliÄŸin de verdiÄŸi bir heyecanla cemaatin hoÅŸuna gitsin ve konuyu daha da iyi anlatayım diye Gazali'nin Ä°hya’sından O'nun hadis diye naklettiÄŸi bir sözü ben de hadis diye anlatmıştım. Vaazımı bitirdikten sonra çıktık. BaÅŸta Åžavataların dedesi olan Hacı Ali ve birçok dinleyici etrafımı sarıp yaptığım konuÅŸmamdan dolayı beni tebrik ederlerken sen; hadis diye okuduÄŸum sözün kaynağını sorarak o cemaatin yanında beni -mevzu bir sözü hadis diye naklettiÄŸimden dolayı- tenkit etmiÅŸtin. O anda nefsime zor gelmiÅŸti ama sonradan bu tenkidin bana ne faydalı olduÄŸunu anladım ve hayatım boyunca bu ikazınızı unutmadım. Bundan sonra bu ikazınız vaaz konularımı hazırlarken daha dikkatli olmayı öÄŸretti.
SöÄŸütlü Cami'nin yanındaki çay ocağında birkaç meslektaşımla oturuyorduk. Yalanın zararlarını aramızda konuÅŸuyorduk. Kuran ve hadisler ışığında bildiklerimizi serdediyorduk. Siz de oradan geçiyordunuz. Bir çayımızı içmenizi teklif ettik. Selam verip oturdunuz. Konumuza devam ediyorduk. Bu arada siz bize yalanın ne olduÄŸunu, yani tanımını sordunuz. Yalan nedir diye sordun. Hiç birimiz doÄŸru dürüst bir cevap verememiÅŸtik. Biz sadece yalanın sebep olduÄŸu kötülükleri anlatıyorduk. Muhtasaru'l Meani'deki yalanın tarifini okumuÅŸ olmama raÄŸmen pratize edememiÅŸtim. Yalanın kalbin taşıdığı inanca ters düÅŸen bir ÅŸeyi dilimizle ifade etmek olduÄŸunu anlatmıştı bize o kitap. Çayınızı içtiniz ve kalkıp gittiniz. Oradakiler hepsi senin bir doÄŸruyu tespit için yaptığın uyarılara teÅŸekkür edecekleri yerde yine tenkit oklarının sivriltilmiÅŸ uçlarını sana doÄŸru tevcih ettiler; ben onlara gerekli ikazlarımı yaparak "O'na teÅŸekkür etmemizi" söylemiÅŸtim.
Diyebilirim ki cühelanın cehillerinden kaynaklanan saldırılarında hayatın boyunca kurtulamadın. Ama sen "Onlar kınayanların kınamasından korkmazlar" mesajını kendine düstur edinmiÅŸtin.
"Vahye Göre Büyük Zulüm" adlı eserini beraber incelemiÅŸtik. Orada Hasan Basri Çantay'ın "Ä°stiÄŸnada insan kendisini mal ile yeterli gördüÄŸü için haddini aÅŸar" yorumuna itiraz etmiÅŸtim. "IstiÄŸna"nın sadece mal ile olacak bir ÅŸey olmadığını mutlak olarak insanın kendisini yeterli görmek olduÄŸunu söylemiÅŸtim, kitabınıza Hasan Basri Çantay'ın görüÅŸünü tercih ettiniz…
Ilk hastalığın zuhur ettiÄŸi dönemde seni Malatya'da ziyaret etmiÅŸtim. Bereketli bir ömür yaÅŸadığını, dolu dolu bir hayat geçirdiÄŸini, zamana and ile baÅŸlayan Asr Suresi'nin tefsirini ele almıştık. Bundan çok memnun olmuÅŸtum. Size dua etmiÅŸtim. Geçen yıl Ramazan ayında seni Istanbul'da Ercan'ın evinde birkaç arkadaÅŸla ziyaret etmiÅŸtik. Hafızanızı kontrol edemiyordunuz. Ilahi fıtri kanunun deÄŸiÅŸmezliÄŸini gördüm. Beni tanıdığınızı zannediyordum. Sorduklarımıza yarım bir ÅŸekilde cevap veriyordunuz.
Said AÄŸabey, beÅŸerin tabi olduÄŸu deÄŸiÅŸmez ilahi fermana boyun eÄŸerek aramızdan ayrıldınız. Son görevimi yerine getirmek istiyordum, nasip olmadı. Allah'ın maÄŸfiretine nailiyyetini O'ndan diliyorum. Tekrar buluÅŸmak umudu ile…. Åžeyho DUMAN Kur’an ÖÄŸretmeni
(Genç Birikim Dergisi ,Temmuz – AÄŸustos 2004 / 65. Sayı‘dan alıntıdır)
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |